A KAR 1974 TUtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/44-1.pdf · yıl) (Ermitaj Müzesi)...

6
A ESİN.E KAR 1974 TU ANSIKLOPEDIS CıLD XXı F A S î K Ü L : 166 KARLUK A M.E. B. EMEL ESİN VI İLLİ E Û İ T İ M li A S I M E V İ ANKARA 1974 Tek-Esin Vakfı

Transcript of A KAR 1974 TUtekesin.org.tr/wp-content/uploads/2020/06/44-1.pdf · yıl) (Ermitaj Müzesi)...

  • A E S İ N . E KAR 1 9 7 4

    TU ANSIKLOPEDIS

    CıLD X X ı

    F A S î K Ü L : 166

    K A R L U K ' İ A

    M.E. B .

    E M E L E S İ N

    VI İ L L İ E Û İ T İ M li A S I M E V İ A N K A R A 1 9 7 4

    Tek-Es

    in Vakfı

  • D R . E M E L ESİN Ü T Ü P H A N E S İ

    DR. EMEL ESİN KOLEKSİYONU

    TU ANSIKLOPEDISI

    CÎLD X X ı

    F A S İ K Ü L : 166

    öt M.E. B .

    D E V L E T KİTAPLARI

    ş lW3m

    J988

    M I L L I E Ğ İ T İ M B A S I M E V İ A N K A R A 1 9 7 4

    Tek-Es

    in Vakfı

  • Dr.Em4 £»!n

    D«nlrb. 00(344

    no: K AR

    .haplar ve .erkezi ar.ış-t lcri b i r l iğ i )

    (ckıMe w.lil e Prusya 'n ın tararlar 1848

    kıyısında bir ;hr i olan K . , jeker ve b i tk i vard ı r .

    Baltık Denizi Blckinge vi

    iisııi merkezi örselen fabri-

    n - W ü r t t e m -(1970) dir.

    le petrol tas-

    ( L ä n ) inde. 1751 (1971) ıstır .

    j l f Bodens

    . n a r

    form . ekerleri sonucunda Saksonya'dan knvıılıuıışlııı ( 1374 ) . K. . rahip taraf ından takdis edi lmiş ekmek w ; . ıu | ı ( I ııkh.ıı istcia) da İsa 'nın bedenen mevcut olması inancını da reddetmiş t i r . Bu konu hakkında Luıher ' le uyuşa-mayarak Holstein, Friesland ve Zü r i ch ' e kaçmış ve Zsvingh (b. bk.) tarafından kabul edilerek Luther ' in taarruzlar ına karşı müdafaa edilmişti (1534'ten sonra). K . , Basel'da vâiz. ve profesör olarak çal ışmış t ı r .

    K A H L U K ' L A H , V I I . yüzyılda Çinl i lerce K o - lo - lu , Araplarca Kartuk, Har l ı ıh , H a l l i h adlar ıylc anı lan büyük bir T ü r k boyu. Orhon yazı t lar ında an la t ı ld ığ ına göre , K . boyu, Gök T ü r k devletine düşman olan T ü r k boylar ından bir i o lmuştur . Gök T ü r k soyuna karşı Uygur ve Basmıl boylanyle bir leşip D o ğ u Gök T ü r k devletini yıkarak Basmıl han l ığ ın ı k u r m u ş l a r d ı ; fakat bir süre sonra K. 'Iar-l.ı Uygur'lar devletini kurmuş la rd ı r (745) . K . ' l ann başbuğu , Uygur devletinde en yüksek mevki olan «sol yab-gu» o lmuştu . Çok eskiden beri K . ' l ann başbuğu yabgu yahut cabgu unvanını taş ıyordu. K. ' lar , Batı T ü r k devletinin içinde b u l u n d u ğ u genel durumdan yararlanarak Yedisu'daki Türg i ş a lanına sa ldı rmış lar , Suyab ve Taraz şehir ler ini a lmışlardı (766) .

    Tibe t ' l i le r in Uygur ' lar la Çin ' i ilete karşı savaşları sırasında K. ' lar Kâşgar ' ı da zapte tmiş lerdi . Bü tün bu başarı larına rağmen, K. ' la r Uygur hakan l ığ ın ın 840'ta Kırg ız la r tarafından istilâsına kadar Uygur hakanına sadık ka lmışlardır . Bundan sonra K . yabgusu, kendisini Açina - Bozkurt sülâlesinden ve Otüken geleneklerinin bir icik varisi saydığı için hakan ilân etmişt i r . K . ' l a n n baş ında bulunan yabgu, bakan olduktan sonra Karalıan unvanını almış ve Kura-h'an'hlar' (b. bk.) sülâlesini kurmuş tur ( 8 4 0 - 1212).

    Gök Türk hakanı Meçuc Kapagan ( 6 9 1 - 7 1 6 ) zamanında K. ' lar Çin 'e baş eğmiş lerdi r . Doğu Gök T ü r k hakanl ığ ın ın y ıkı lmasından sonra Uygur bakanl ığ ın ın sadık ve sol yahguluğunu leşkil e tmişlerdi . 51 yıl ında K. ' lar, Arap - Çın savaşında Araplara yardım ederek Talaş savaşını kazanmışlardır . Bundan sonra Batı Gök T ü r k devletine bağlı Ycdisu bölgesindeki Balasagun (Suyab) ve Taraz'da K. ' lar (766) hâkim o lmuş la rd ı . 793'te Fergana'ya saldırmışlardır .

    İ ran des tanında Maveraünnehr ' i n eski yerleşik T ü r k leri sıfatıyle aüı geçen kavimlerden K. ' lar , V . yüzyıla kadar burada h ü k ü m e t süren Ef ta l i t ' le r in bir boyu sayılmışlardır . Bunlar Arap la r ın geldiği s ı ralarda Toharistan'da, bü tün P.unir, Vahan ve Kâbi l bölge ler inde hâkim bulunuyorlardı . K . ' l ann «Türg i ş Kar l ık t» denilen b ö l ü m ü İsflcâb

    Tek-Es

    in Vakfı

  • K A f t L U K ' L A f t 34 9

    (Sayram), Taşken t ve Çatkal üzer inden Fergana doğusuna kadar uzanan dağl ık bölge lerde ve orta Tiyanşan ve güney Cungarya'da yaşamışt ır . Bunlar ın Uç K. denilen üç boyu, Gök Türk le r in «Üç T u ğ l u k Türk - denilen kabilesi ile Moğol i s tan 'da b u l u n m u ş , sonra V I I I . yüzyılda oradan tekrar Türg i ş K. ' Iarı yanına dönmüş le rd i r .

    K . boyu göçebe dağ kabilesi olup- -adını da dağl ık yerlerde yaşayan bir kavim sıfatıyle almış ise de, bunlar ın ovalarda yaşayanları medeni hayata geçmiş lerdi r . Maveraüıı-nehir'de Müs lüman la r l a i lk temasa gelen ve Islâmiyeti i lk kabul eden T ü r k l e r K. ' la r ve Oğuz ' l a r o lmuştur . Tobaris-tan ve Badgis K. 'Iarı Araplarla daha önce temasa gelmişler , Toharistan'daki K . yabgusu ve Badgis meliki Nizak Tar-han. 653 - 663 yı l lar ında sözde de olsa Müs lüman olmuştur . Fakat Badgis ve Toharistan K. 'Iarı rahat durmamış la rd ı r . Nizak Ta rhan ' ı n i lk ayaklanması 671'de bast ır ı lmışt ır .

    Badgis beyi Nizak Tarhan ve K . yabgusu on bin T ü r k askeriyle beraber Haccac' ın emri üzer ine Horasan emiri Kuteybe b. Müsl im taraf ından idam edi lmiş lerdi r (709).

    Abbasî ' le rden el - Mansur (754 - 775) ve el - Mehdi (775 - 785) zamanlar ında meydana gelen el - Mukanna ayaklanmasının esas kuvveti K. ' la r o lmuş tur . Horasan'da tu tunamayacağmı anlayan el - Mukanna, karargâhın ı K. ' lar ve başka Manici Türk le r in b u l u n d u ğ u Kaşkaderya ve Zerefşan havzalar ına nakletmişt i r . Kiş, Çağanyan, Tcr-miz, büyük K . boyunun bu lunduğu saha i d i . T ü r k kumandanı Kular t igin , Zerefşan havzasında Arap ordusuna devamlı saldır ı larda bu lunmuş tu r . El - Mukanna ayaklanmasında Türk le r in , özel l ikle Yedisu'dan gelen K. ' Iann rolü büyük olmuştur . Adı geçen Kular t ig in 'n in de bir K. o lduğu sanılmaktadır . Bu sıralarda, halife el - Mehdi zamanında K. yabgusu halifeye itaata davet edilmişt ir .

    Mahrnud Kâşgar i 'ye göre , K. ' lara, Uygur hakanl ığ ına tâbi olduktan sonra, siyasî ad olarak, T ü r k m e n deni lmişt i r . Aynı yazara göre «K. göçebe T ü r k l e r d e n bir boyun adı olup büyükler ine Kölerk in deni lmektedi r .» K. ' lar, Sultan Sencer (b. bk.) ile Ka rah ı t ay ' l ann I l i l ' d e vuku bulan Katavan meydan savaşında Karahnay'lara yardım etmişleı-dir. Semerkand ve Buhara şehirleri Karah ı t ay ' l ann eline geçt ikten sonra Semerkand hanı Tamgaç I I I . ibrahim ile K . ' l ann arası açı lmış , K. ' lar banı ö ldürmüş le rd i r (1156). Onun yerine geçen A l i b. Hasan ( 1156 - 1 160) K . yabgu-sunu ö l d ü r ü p I I I . İbrahim' in öcünü almışt ı r .

    X I I . yüzyılda Garcistan'da, Gur'da, G ü n e y Afganistan'da K. oymaklar ı bulunuyordu.

    Moğol lar , i s t i lâ lar ının i l k yı l lar ında Yedisu'da bir K . hanlığı bu lmuş la rd ı r . Bu hanl ığın başkenti Kayalık, hükümdar ı Karahnay'lara tâbi I . Arslan Han i d i . Onun yerine geçen oğlu I I . Arslan Han 1211'de Çingiz Han'a itaat etmiştir . Çingiz Han ona «saı taktay» unvanını vermişt i r .

    X I V . yüzyılda K . boyu parça lanmış , bir kısmı Özbek bir l iğine, bir kısmı da Babur'la Hindistan'a gi tmişt i r . T ü r k tarihinde Oğuz la rdan sonra gelen en büyük ve eski bir Türk boyu olan K. ' lar , X I V . yüzyılda o veyâ bu kabile iç inde küçük oymaklar halinde dağı lmış . ..veyâ muhtelif sahalarda coğrafi ad olarak K. adını b ı rakmış lardı r .

    K. yabgusu, el - Ya 'kub î ' yc göre 162 (778 - 779) yılında Islâmiyeti kabul etmişt i . Fakat X . yüzyıla âid İslâm kaynaklarına göre K. ' lar müşrik sayılmışlardır . B i rb i r in i tutmayan bu i k i iddianın ikisi de doğ rudu r . I s l âmla r t i i lk temasa gelen K. oymaklar ı , sözde de olsa, Müs lüman ol

    muşlar , fakat doğudaki büyük kü t le ancak yüzyılın sonlarında Karahanl ı la r devletinin k u r u l u ş u n d a n sonra Müs lümanlığı kabul etmişt i r .

    Bununla beraber X I I . yüzyılda müşr ik Karahı tay-larla iş bir l iği yaparak Müs lüman ülkeler ine saldıran göçebe K. ' Iann Müs lüman l ığ ı , X V I I I . yüzyıldaki Kazaklar ın Müslümanl ığ ı g ibi çok sathî o lmuştur . Sultan Sencer ile Karahıtay ' lar arasında yapılan savaşta K.'lar K a r a h ı t a y ' l a n n müttefiki idiler. Scınerkaııdlı din .ulamlarından bir seyyid, Karahnay'lara iltihak etmiş ve bunun üzerine fazı l lardan biri şu anlamda hir şiir söylemiş t i r :

    «Bir adamın, mutteki Müs lüman ın razı olmayacağı bir elbise giymesi şer 'an hoş görülmeyen bir şey deği l nııd.'r? Peygamber ev lâd ından bir adamın K. k ı l ığ ında meydana çıkması İs lâm dininde pek nadir gö rü lmüş bir haldi r .»

    K a r t u k S a n a t ı : Sanat tarihinde Karluk devri adı V I I I - X . yüzyıl larda Batı Tü rk i s t an ' da hâkim olan T ü r k sanat ına verilmektedir. Kat luk ' lar , Batı T ü r k (580 - 658) ve Türg i ş (658 -766) hakanl ık la r ın ın Batı T ü ı k i s t a n ' -d.ı k u r d u ğ u kü l tü r ve sanatın vârisi olup aynı ge leneği I X - X . yüzyı l larda İs lâmiyet in kabu lüne kadar s ü r d ü r m ü ş lerdir .

    Kar luk devrinde T ü r k l e r art ık şehir hayat ına intibak etmiş bu lunduğu için, göçebe tekniklerinde eserler nisbeten azalmış, yerleşik medeniyet anı t lar ı çoğalmışt ı . Göçebe ge leneğinde mezarlar ve orada bulunan keçe ile dokumalar; kemik, tahta, maden işleri, s i lâhlar yanında, yerleşik medeniyet çerçevesinde, Türk i s tan üs lûbunda tuğla yapılar , kal ıp içine balçık dökülerek şekil veri l ip sonradan perdahlanan ve bâzen sathı muhtelif renklerde boyanan heykeller, seramik duvar resimleri yapı l ıyordu.

    K. S. eserlerini Kar luk ' la r ın çoklukta b u l u n d u ğ u bölgelerde aramak gerekir. Ancak eskiden beri T ü r k l e r l e meskûn illerde Karluk eserlerini diğer T ü r k boy la r ınm-kinden ayırt etmek kolay deği ld i r . Ni tek im Kar luk ' l a r ın bir kısmı Batı Türk is tan 'a , göç etmemiş ve V I . yüzyıldan önceki ülkeler i olan i Altay dağlar ın ın batısı ile i K a r ı Ertiş ı rmağı vadisi ve Tarbagatay bölges inde ka lmış la rd ı . Bu eski Kar- ; !uk ilinde çok sayıda ve zengin göçebe sanat eser-terinin bu lunduğu , fakat boy mensubiyeti açık olmayan T ü r k mezarlar ı va ıd ı r .

    Yine V I . yüzyıldan önceki Kar luk il lerinden Beşbalık bölgesinin kuzeybatısı ile 742'de Kar luk ' ların başkent yapt ıklar ı Beşbalık şehrindeki buluntular da muhtelif T ü r k boylar ına ait olabil ir . Beş- K A R L U K S A N A T I : Vahş va-b.ıhk bölgesi Mi l âddan be- d i ş inde Azinetepe Buddhist r i Töl is Türk le r in in ülke- kül l iyes inde bulunan Burkan si i d i , V . yüzyılda Beşba- heykeli başı ( V I I - V I I I . yüz-]ık şehri Töl ıs başkenti yıl, Ermıtaj Müzes i )

    a

    Tek-Es

    in Vakfı

  • 3 5 0 K A R L U K ' L A R

    olmuş tu ve V I - V I I I . yüzyı l larda li.ın T ü r k merkezi i d i . lu-şb.ılık şehr inde bulunan eseıleı ü / e l l i k l e Buddbist kültü rüne bağl ıd ı r .

    Bir derece kesinlikle, K.ırluk'lar. ı atfedilebilen sanat ancak Türk i s t an ' ın güneyinden kuzey - bat ıs ına ve doğuya doğru uzanan hilâl şekl inde bölgede ve dör t merkez etrafında tesbit edi lebi lmişt i r . Bunlar ı kronolojiye göre güneyden başlayarak gözden geçireceğiz .

    1, «I?r/ To/urn/tiı/* (.1/v//,/, M . / r . / / /»/ '«/* r/'/ı/cv A " / , c r ı / ) : Tahvi l , I S I I S ' l n b r l uın. l . ı , K.11I11L rJİıgıı-.ııııun «Üst ( d o ğ u ) Toha r i s t an» daki merkezinden bahseder. Mı-norsky ve onu takiben Klyaştornıy bu ve başka kayı t lardan, özell ikle Ka t luk ' l a r ın Vahş veya Surhâb denen ırmağın vadisinde yaşadıkları hakkındaki İbn Rusta rivayetinden şu sonucu ç ıka rmış la rd ı r : Gök T ü ı k hakan soyundan Han Tardu Y a b g u - ş a d ' ı n Tobaristan'a V I . yüzyıl sonunda veya V I I . yüzyıl baş ında k u r d u ğ u ve 758'e kadar Çin tarihinde sözü geçen devleti destekleyen T ü r k boyu Karluk ' Iar i d i . Kar luk ' la r ın Vahş vâdis inde bu lunduğu hakk ında İbn Rusta rivayeti ile Çin kaynaklar ı arasında fark vardı r . Çinl i lere göre 642 - 755 aras ında Vahş vâdis inde T a r d u ş Tü rk l e r i hâk imdi . Karluk ' Iar Ta rduş ' l a ra i l t ihak etmiş olabil ir ler .

    Gertk Toharistan yabgular ın ın V I - V I I I . yüzyıl lardaki başkentleri olan Kunduz ile Belli gerek T a r d u ş - Karluk ülkesi Vahş vâdis inde Buddbist eserler bu lunmuş tu r . Toharistan T ü r k yabgular ı devrine âid Kunduz kazı lar ında çıkan Hellenistik ve H i n d üs lûplar ı karması Orta A-ya tarz ında heykellerin hafif Mongoloid tipte çekik gözler ile temayüz etmeleri keyfiyetini Hackın , o bö lgede T ü t k varl ı ğına bağlar . Vahş vâdis inde bulunan V I I - V I I I . yüzyıllardan Azineltpe Uııddhisl külliyesi, dö rde r tı'ıklı bir çift avludan ve kubbeli küçük tap ınak la r i le T ü r k ç e prayan denen Buddbist rahip hücreleri dizilerinden müteşekkil i d i . Hu büyük anı t ı Litvinskiy, i lk devir ü ı t a Asya -Müslüman medrese mescidlerinin prototip saymaktadır . Vahş kül l iyesinde plastik eser le ıde , Bueldhist ge leneğ inde dinî ikonografi yanında , devrin ve bölgenin biraz Mongoloid görünüş lü insanlar ın ın da tasvirleri vardır .

    2. Fergana: Çok sayıda V I - X I I . yüzyıl Gök T ü r k yazıları ve petroglif leri bulunan F e f g a n a ' d a ' y ü k s e l e n anıtsal Kasan kalesi, 627'den beri Gök T ü r k soyundan Kan Bağa-tur sülâles inin merkezi bulunuyordu. Mesûd i ' n in Ferga-na 'n ın Kar luk i l i o lduğu hakk ındak i kaydı ile hem Kasan kalesi, hem de yine Fergana'da bulunan Kuba Byddhist t apmağ ı Karluk kü l tü rü çerçevesine girmektedir. V I I - V I I I .

    K A R L U K S A N A T I : Fergana'da Tarkan ve Ihşîd adlar ındaki T ü r k hükümdar l a r ı n ın kalesi Kasan ( V I I -X I . yüzyıl) ( ş imdiki a d ı : M u g - tepe) (Bernş tam

    rekons t i tüsyonu)

    K A R L U K S A N A T I :

    Fergana'da Kuba Bud

    dbist t a p i r ağ ında jau-

    lunmuş «yek» ( = Bud-

    dhist Türkçe metinle

    rinde cin) heykelleri ve

    yırtıcı hayvan heykeli

    başları ( V I I - V I I I . yüz

    yıl) (Ermitaj Müzes i )

    yüzyıl lardan Kuba t apmağ ın ın T ü r k g ö r ü n ü ş ü n d e heykeller ile tebarüz ettiği V . A . Bulatova - Levina ve G. A . Puga-çenkova gibi sanat tar ihçi ler inin dikkat ini çekmişt i r . Kuba heykelleri arasında V I I I - X I I . yüzyıl Uygur Buddhist met inleri ve ikonografisinden bilinen «yek» (cin) şekilleri gö; e çarpar . Arslan ve Bars (Pars) gibi T ü r k adlar ı ile i l g i l i o l a b i l t t t k yırtıcı hayvan heykelleri de v.ıiılır. pakaı yırtıcı hayvan heykelleri Tantrism tezahürü de olabilir . Kuba tapınağında Kâbil T ü ı k - ş a h l çevresinden gelen Hinduist lesirli Taııtrık l luddhizm dc temsil rd i lmiş i i .

    Argıt {Kâ

  • K A R L U K ' L A R — K A R M AİTLER 351

    K A R L U K S A N A T I : Argu i l i n de Çul 'dak i Kar luk devri Bud-dhist kül l iyesinin duvar resim

    lerinden bir Burkan başı

    van motif leri , arslan, jpş̂ ' • ; bars (pars), evren (ej- - • der) , geyik tasvirleri

    yer a l ıyordu. Ç & Ç . L ' * 2

    Yerleşik medeni- £T yet Argu da eklektik mahiyette i d i . Soğdlu-ların get i rdiği Mazde-ist tesirler yanında , P.ırtlı i l inde doğan Man i dini de Argu'ya nüfuz etmişti . Ha t t â Talaş ve «Altun Arguyu» V I I I . yü/yı lda aldığı b i r Tü rkçe metinde bi ld i r i len Çigi l Arslan Tarhan Beğ adlı Manî dinine mensup T ü r k beyinin 766'da Argu 'yu ele geçiren Kar luk hükümdar ı ve 739'da Fer-gana beyi bulunan Arslan Tarkan ile aynı şahıs o lduğu sanıl ır . Ancak Argu'da, muhakkak surette Manî dinine atfedilecek eserler bu lunmamış t ı r . Hı r i s t iyanl ık da Argu'ya girmişt i . 781'de Nes tû r î patr iği Timotheus Batı Türk i s tan'da T ü r k hakan ın ın Hır is t iyan o l d u ğ u n u yazıyordu. T ü r k hakanlar ın ın kutsal dağı yanında, Nevâke t ' t e bir Türk metropol i t l iğ i ve kilise ku ru lmuş tu . N i t e k i m 819'da Sama-nî ler Talas ' ı a ld ığı zaman şehrin en büyük tapınağı bir Hır is t iyan kilisesi i d i . T ü r k h ü k ü m d a r merkezlerinden Suyâb o lduğu sanılan Akbeşim harabelerinde Hır is t iyanl ık kalınt ıları bu lunmuştur . Argu'da en önemli sanat eserleri, Türk le r ile gelen ve doğu tesirleri ile temayüz eden Buddhist anıtlar ıdır . Türgiş devri Akbeş im Buddhist tap ınaklar ı yanında, Kar luk zamanına , I X . yüzj ı la atfedilen Çul ve Satığ Buddhist manast ı r lar ı ve onlarda bulunan duvar resimleri de yer alır . Kar luk Euddhist eserlerinde Tü rg i ş devrinde gelişen üslûba ek olarak Uygur tesirleri de göze çarpar . Karluk eserlerinde, komşu Samanı ü lkes inden V I I , yüzyılda yayılmağa başlayan İs lâmî tesirlerin izlerinden, meselâ Arapça yazıyı takl id eden tezyinat da kaydedilir.

    Kar luk hükümdar l a r ı n ın «ordu» su i l a ı rmağı kıyılar ındaki Koyluk kalesi i d i . Tiyen - şan dağ la r ında Batı T ü r k devrinde inşa edilen Atbaş , Koçagar , Çald ıvar gibi kaleleri Karluk ' lar da kul lanmış t ı r .

    Argu ve Tiyen - şan dağlar ında Kar luk devrini tayin için seramik kal ınt ı ları özell iklerini göz önüne alan Bernştam, şu sonuçlara var ı r . Batı T ü r k çanak çömleği elde yuğuru l -muş kaba cinsten kırmızı ve siyah renkte boyalı , bazen cilâlı , bâzen de sırlı i d i . Karluk çanak çömlekleri ise ekseri çömlekçi çarkında çevrilmişti . Sırsız çömlekler kal ıp basarak veya madenî kalem ile çizilmiş oymalarla süslü i d i . Sarı ve yeşil sırlı çanaklar

    K A R L U K S A N A T I : Sibirya'da bulunan, Kar luk devrinde Argu'da yapı ld ığ ı ve bir T ü r k hükümdar ın ın tasv i r et t iği sanılan gümüş

    tabak (Ermitaj Müzes i )

    Karluk devrinde başlar . Mesûd î ' ye göre Taşkent i l i de A r gu Kar luk bölgesi iç inde i d i . Bk. K Â Ş G A R .

    K A R M A , «amel» an lamında kul lanı lan d in î bir terim. Hindistan'da çok eski çağlardan beri yayılmış olan bir tasavvura göre , insanın amelleri, bundan sonraki hayatının özell ik ler in i tayin etmektedir. Bu suretle şahsî olmayan bir adalet sayesinde iyi ameller mükâfat , kötü ameller ise ceza görecektir . Şimdiki hayatta geçen her olay, geçmiş hayatın bir sonucudur. K. tasavvuru, insanı ahlâk emirlerine göre hareket etmeye teşvik etmektedir. Dünyan ın sonunda vuku bulacak bir kıyamete ve ilâhi bir adalete inanmayan bir millet için K. prensipi i lâhî adaleti temsil etmektedir. Buddhizm ve Jainizm, insanın K. ' s ından kur tu lamayacağın ı i leri sürer .

    K A R M A C İ N S İ Y E T (Fr. Gynandromorphisme), aynı canl ıda her i k i cinsiyetin yan yana bu lunmas ı . Bu durumun en basit şekli i k i yanlı (bilateral) K. C.'rir. Organ i zman ın bir yanında erkek cinsi karakterler, d iğer yan ında da dişi cinsi karakterler belirir . Mozaik halinde K. C. ise, erkek ve dişilik karakterlerinin daha karmaşık bir şekilde dağ ı l masından ortaya çıkar. En çok K. C. durumlar ı Artropodlar (Kabuklugil ler , Orümcekg i l l e r ve Böcekler) ve Omurga l ı l a r d ı görü lür . Erkekte memelerin, kad ında sakalın belirmesi K . C. ö rnek le r id i r .

    K A R M A E Ğ İ T İ M : Osmanl ı İmpara to r luğu boyunca kızlar ancak i lk öğre t im imkân la r ından yararlanabildikleri için K . E. bir problem olmamışt ı r . Tanzimatla beraber kızların orta öğret im ku rumla r ına devam etmesine izin verilmiş, fakat kız ve erkek çocukları için ayn ayrı okullar açma yoluna gidi lmişt i r . Bu d ö n e m d e kız okul la r ına mecbur kal ınmadıkça erkek öğre tmen le r tayin edi lmemiş , mecbur kal ındıkça da yaşlı öğre tmenle r in tayin edilmeleri

    j uygun görü lmüş tü r . , I . Dünya Harbi s ırasında kızların üniversi te eği t imi görmeler i sağlanabi lmişt i r .

    1926 yı l ında kabul edilen Medenî Kanun'Ia kad ın haklar:. Harp okul lar ı d ış ında bü tün okullara kadın lar da kabul edilmeye başlanmışt ı r . M i l l i Eğit im Bakanlığı 1927 yı l ında K . E. ' i hedef tutan bir kanun tasarısı hazır lamışt ı r . Böylece K . E. o yıl bü tün orta okullarda, daha sonra da liselerde uygulanmaya konmuş tu r . 1930'da toplanan Maarif Eminleri Kongresinde K . E.'e karşı çıkılmışsa da, başlayan hareket yürümüş ve K . E. T ü r k eğit im i lkeler inden bir i haline gelmişt i r .

    1970 - 1971 öğre t im yı l ında i lkokullarda 2 890 857 erkek, 2 143 801 kız, o r taöğre t im birinci d ö n e m i n d e 637 280 erkek, 246 354 kız ve or taöğre t im ikinci döneminde de 275 253 erkek ve 117 460 kız öğrenci K . E. imkânlar ından yarar lanmış t ı r .

    K A R M A T Î ' L E R , İslâm â leminde önemli bat ınî hareketlerinden b i r i . İsmailî davetinin bir bö lümü. As l ında mezhebin adı , Barekiye veyâ Mübar ik îye iken, daha sonra Sevâd halk ından Nabati bir reisin adı olan Karmetye veyâ Karmataveyh'ten «Karmat taraflısı , Karmat'a mensup» anlamında Karmati 'Ier olarak yayılmıştır . Bu ad değişikl iği bâzı yazarlara göre , K . ' l e r in Mısır Fat ımi hilâfeti ile münasebe t kurmala r ından sonra o lmuştur . Bir görüşe göre de Karmat, «gizleyen» anlamına gelen bir kelime olup, i l k K . ayaklanmasını çıkaran Hamdan b. el - Eş 'âs ' ın s ıfat ıdır .

    K. ' l iğin ortaya çıkması genellikle Elı lü 'z - zenc hareketini takip eden yıllara rastlar. Haradan 891 yı l ında Kû-

    Tek-Es

    in Vakfı