Ibn Acîbe el-Haseniçindekiler (90)BELEDSÛRES 9 SûreHakkndaBilgi 9 HuzuraUlamakiçinMücâhede 15...
Transcript of Ibn Acîbe el-Haseniçindekiler (90)BELEDSÛRES 9 SûreHakkndaBilgi 9 HuzuraUlamakiçinMücâhede 15...
Ibn Acîbe el-Hasen(kuddise srruhû)
SEMERKflND:260Kur’an Kitapl: 38
yayin©semerkand.com978-605-4565-53-5 (tk.)
ISBN: 978-605-159-079-0
Edttör
Ali Sözer
Yazar : Ibn Acibe el-Haseni
Tercüme : Doç. Dr. Dilaver Selvi
Redaksiyon : Prof. Dr. Abdulaziz Hatip
Tahric : Doç. Dr. Dilaver Selvi
Dipnotlar : Doç. Dr. Dilaver Selvi
Tashih : Mehmet Günyüzlü
Adem Ürün
Kapak : Mustafa Akbulut
Yüksel Yücel
ç Tasanm : M. Vehbi Ümit
Bask : Sistem Matbaaclk
Davutpaa Cad.
Ylanl Ayazma Sok. No: 8
Davutpaa-lstanbul
Tel: 0 212 482 11 01
(yaygn datm)
Ocak 2015, stanbul
1. Bask
© Bu eserin tüm yayn haklan
Semerkand Basm Yayn Datm A.. 'ye aittir.
GENEL DAITIM
POZTF TOIBÖVE Eyipsültan Mat Esma Sokak No 3 Samandra-Sancaktepe-lstanbul
i * _ T*:Q21 6 564 26 26 Fda: 021 6 56426 36 onine saç seneftandpaafiamajoiTi
T ,—. H-M AVRUPA E ROL Medien GmöH Köine r Str 256 5 1 1 4 9 K ö I n
un*. . . . . ~ Ttl
:
02203/36S490Fax: G2203/3694910www.semerkandonle.<Je
fî Tefsîril-Kur ani'l-Mecîd
KUR'AN'IN TEFSR ve TASAVVUFÎ ARETLER
11
bn Acîbe el-Hasenî im
EMDOÇ. DR. DLAVERSELV
SEMERKHND
içindekiler
(90) BELED SÛRES 9
Sûre Hakknda Bilgi 9
Huzura Ulamak için Mücâhede 15
(91) EMS SÛRES 19
Sûre Hakknda Bilgi 19
Azgnlarn Ac Akbeti 24
(92) LEYL SÛRES 27
Sûre Hakknda Bilgi 27
Diinva da Ahiret de Yüce Allah'a Aittir 31
(93) DUHÂ SÛRES 37
Sûre Hakknda Bilgi 37
Hz. Peygambere Verilen Nimetler 42
(94) NRÂH SÛRES 51
Sûre Hakknda Bilgi 51
Hz. Peygamberin Gösünün Açlmas 53
Hz. Peygamberin annn Yüceltilmesi 55
(95) TIN SÛRES 59
Sûre Hakknda Bilgi 59
nsann En Güzel Biçimde Yaratlmas 62
6 BAHRU'L-MEDID TEFSR
l
(96) ALAK SÛRES 69
Sûre Hakknda Bilgi 69
slâm'n lk Emri: Yaratan Rabb'inin Adyla Oku! 70
Nankörlere ve Azgnlara Uyar 73
(97) KADR SÛRES 79
Sûre Hakknda Bilgi 79
Kadir Gecesi Hangi Gecedir? 61
(98) BEYYNE SÛRES 67
Sûre Hakknda Bilgi 67
Kâfirlerin ve Müminlerin Ahiretteki Halleri ‘»3
(99) ZLZÂL SÛRES <*9
Sûre Hakknda Bilgi w
Zilzâl Sûresinin Fazileti 100
(100) ÂDYÂT SÛRES twSûre Hakknda Bilgi 109
Sûrenin ni Sebebi 1 12
(101) KÂRA SÛRES 115
Sûre Hakknda Bilgi 115
(102) TEKÂSÜR SÛRES 123
Sûre Hakknda Bilgi 123
Sûrenin Fazileti 123
(103) ASR SÛRES 133
Sûre Hakknda Bilgi 133
ÇNDEKLER 7
(104)HÜMEZE SÛRES 137
Sûre Hakknda Bilgi 137
(105)
FÎL SÛRES 145
Sûre Hakknda Bilgi 145
Fil Olay 147
Önemli Bir Fayda 150
(106) KUREY SÛRES 153
Sûre Hakknda Bilgi 153
(107) MÂÛN SÛRES 15?
Sûre Hakknda Bilgi 139
(108)
KEVSER SÛRES îfci
Sûre Hakknda Bilgi 165
Kevser Nedir? lw>
Kevser Sûresindeki ncelikler 171
Sûredeki Dier ncelikler 172
Hz. Peygamber'in Neslinin Kzyla Devam Etmesinin Hikmeti 173
(109)
KÂFRÛN SÛRES 175
Sûre Hakknda Bilgi 175
Kâfirûn Sûresinin Fazileti 176
(110)
NASR SÛRES sSûre Hakknda Bilgi sTebihle Hamdin Birlikte Söyleni Hikmeti 186
Nimete ükür Edebi 187
Sürekli stifarn Sebebi 187
fi BAHRÜ'L-MEDÎD TEFSR
(111) TEBBET SÛRES 191
Sûre Hakknda Bilgi 19i
(112) HLÂS SÛRES 199
Sûre Hakknda Bilgi 199
Sûrenin ni Sebebi 200
hlâs Sûresinin Fazileti 2(4
(113) FELAK SÛRES 211
Sûre Hakknda Bilgi 2
Sûrenin ni Sebebi 2 2
(114) NÂS SÛRES 219
Sûre Hakknda Bilgi 219
SON SÖZ 225
ÇNDEKLER (1-11 CLT) 227
NDEKS 2*i5
(90) BELED SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi; Beled sûresi Mekke döneminde inmi olup
yirmi âyettir. Sûre, adn ilk âyetteki "beled" kelimesinden almtr.
Beled, "ehir, belde" demektir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ önceki sûrenin sonun-
da Allah ile huzur bulmu mutmainne ruhtan bahsetti. Bu sûrede de
Rabb'ine kavumadan önce ruha rahatln bulunmadn, aksine,
dünyada bulunduu sürece skmt ve meakkat içinde olacan bildi-
rerek buyurdu ki:
^ j
'
•| ^
'S'» 's'»
us us uss0 uûji * J-r Ouuu* ,Uii v
*4* jxk jj ö\ 4. :.i40 14 o-* olun Lûh- 0:\ 0 ruJ Su Uüii q Aui© ti% fJ â j
> / •/
0 ;uus0 cujs0 "jz* ü juo fJ
10 Cüz: 3090. BKLEP SÛRES l-Jll
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Andolsun bu beldeye.
2. Kî sen bu beldede oturmaktasn.
3. Babaya ve ondan meydana gelen çocua yemin ederim ki,
4. üphesiz biz, insan bir sknt ve meakkat içinde yarattk.
5. nsan, kendisine kimsenin güç yetiremeyeceini mi sanyor?
6."Ynla mal harcadm" diyor.
7. Kendisini kimsenin görmediini mi sanyor
?
8-9. Biz ona iki göz, bir dil, iki dudak vermedik mi?
10. Ayrca ona iki yol gösterdik.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Andolsun bu beldeye." Allah Teâlâ, Bcl-
de-i Harâm'a yani Mekke-i Mükerreme'ye ve dier eylere yemin ede-
rek bildirdi ki insan birçok meakkat ve skntyla iç içe yaratlmtr.
ki yemin arasnda getirilen ara cümlede öyle buyrulmutur:
"Sen bu beldede oturmaktasn." Sen orada bulunduun ve oturdu-
un için kendisine yemin etmeye deer.
Ayette "oturmaktasn" anlam verdiimiz "hil" kelimesi birçok
manaya gelmektedir. Bir yere inip konaklamak, yerleip kalmak, helal
etmek, mubah görmek, serbest olmak, ihramdan çkmak, yaplan ye-
minin sorumluluundan çkmak gibi ... Mekke'nin harem bölgesinin
dnda kalan bölgeye de "hil" denir.
Buna göre âyete u manalar da verilmitir:
Sen o beldede (Mekke) hürmeti çinenmi durumdasn. Mekke'de
hayvan avlamak, insan öldürmek ve aaçlar koparmak helâl deilken,
kâfirler sana eziyet ettiler.
CÜ2: 30 90. BELED SÜRES 1-10 11
Bu izaha göre bazlar ilk âyete u anlam vermitir: Bu beldeye
yemin etmiyorum. Yani içinde sana eziyet edilen bu beldeye yemin
etmiyorum. Ancak bu görü zayftr.
Bir dier mana: Sen bu beldede serbestsin; bir kâfiri Öldürme ve
bakasna helâl olmayan dier eyler sana helâl klnd; orada istedii-
ni yapabilirsin. Bu, tercih edilecek bir görütür. Bu karara Hz. Peygam-
ber' in [saiiallahu aleyhi veseUem] u hadisinden varyoruz:
"üphesiz bu belde haram bölgedir. Allah Teâlâ gökleri ve yeri yaratt
giin Mekke'yi haran bölge yapt.O benden önce hiç kimseye helâl klmad-
gibi, benden sonra gelecek hiç kimse için de helâl klmad. Bana da sadece
gündüzün birkaç saati helâl klnd."'-
Yani Mekke'nin fethi gününde Allah Resûlü'ne birkaç saat istedi-
ini yapmas için izin verildi. Hz. Peygamber |sailallahu aleyhi veselleml o
süre içinde müriklerin en azllarndan bn Hattal'n öldürülmesini
emretti; görevliler onu, Kâbe'nin örtüsüne sarlm halde buldular, fa-
kat öldürdüler. Ayn saatler içinde birkaç mürik daha öldürüldü.
unu sorabilirsin: Beled sûresi Mekke'de inmitir. Mekke'nin fethi
ise hicretin sekizinci senesinde gerçeklemitir. Bu durumda âyetle ha-
disin bildirdii durum nasl açklanr?
Ben (bn Acibe) derim ki: "Âyet, Mekke'nin fethedileceine dair
bir vaat ve müjdedir. Açklama için bn Cüzey'in tefsirine baknz. Bir-
çok âyet vardr ki Mekke'de inmitir, onun haber verdii durum ise
hicretten sonra Medine döneminde gerçeklemitir. u âyetler bu du-
ruma örnektir:
"Malnn zekâtn vrtneyen o müriklerin vay haline!" (Fusslet 41/6-7).
Fusslet sûresi Mekke'de inmi, zekât ise Medine'ye hicretten sonra
emredilmitir.
1 Buhâri, Cerâiz, 7h, lim, .19, Sayd, 9, 10; Vlüslim, Hac. 445, 447; Eb Davud, Menâsik, 89;
Nesâî, Hac, 110; bn Mâce, Menâsik, 103; Ahned, Miitnel, 1/253.
12 Cüz: 3(90. BE1.ED_SÛRES 1-10
"srâilollar'ndan bir ahit dc onun hak olduuna ahitlik etti" (Ahkâ-
4^/10). Sûre Mekke'de inmitir, srâiloullan'ndan bir ahit (Abdullah
b. Selâm) ise Hz. Peygamberdin ve Kurian'n hak olduuna hicretten
sonra Medine'de ahitlik etmitir. Buna benzer âyetler çoktur.
Devamndaki âyette öyle buyruluyor: "Babaya ve ondan meydana
gelen çocua yemin ederim ki ..."Yani Âdem'e ve onun neslinden gelen
bütün çocuklanna yemin ederim. Kendisine yemin edilen baba ve ço-
cuu hakknda u yorumlar da yaplmtr:
Nuh'a ve oluna yemin ederim.
brahim'e ve oluna yemin ederim.
• •
brahim'e, olu smail'e ve onun soyundan gelen Muhammed'e
Isallailahu aleyhi vesellem| yemin ederim. u durum bu görüü destekle-
mektedir: Mekke Hz. brahim'in bina edip harem bölgesi yapt, Hz.
smail'in büyüyüp yetitii ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'in |sa -
laUahu aleyhi ve>ellem| meskeni olan bir yerdir.
Dier bir yorum: Muhammed'e Isallailahu aleyhi vesellem] ve oluna
yemin ederim ki.
Ayette bütün babalarn ve çocuklarnn kastedildiini söyleyenler
de olmutur.
Yeminle bildirilen durum öyle haber veriliyor:"üphesiz biz, in-
san yani bütün insan cinsini bir sknt ve meakkat içinde yarattk." Ger-
çekten insann dünyadaki meakkati, anne rahminde kendisine run
verilmesiyle balayp ruhunun bedenden çekilmesine kadar devam
etmektedir. nsan doduktan bir zaman sonra, hayat tanma, okuma
ve yazmay Örenme meakkatiyle yüz yüze gelmektedir. Sonra, dinî
görevleri ve geçim ilerini yerine getirme meakkati, dünya ve ahiretin
dertleri balamaktadr. nsan sonra ölüm acsn tatmakta, kabirde sual
skntsn yaamakta, sonra yeniden dirilmenin yorgunluu, iddetli
hesabn çilesi ve srat köprüsünden geçmenin dehetiyle yüz yüze gel-
Cüz: 30 1390. BEL FD SÜRES 1-10
mektedir. Ksaca insana cennete girmeden önce rahat yoktur. Cennet-
ten önce yaanan bunca sknt, zorluk, keder ve üzüntülerin hikmeti,
insana cennetin tadn farkettirmek ve kymetini öretmek içindir. n-
san dorudan cennete konsayd, onun gerçek tadn anlamaz, kyme-
tini bilmezdi. Bu durum, avam halk içindir. Seçkin ariflere gelince, on-
lar, Cenâb- Hakk'n marifetine ulatklarnda rahata kavumulardr
ve üzerlerindeki yük, sknt ve meakkat alnmtr. Çünkü onlar, ken-
dilerinin ve her eyin ezelî kudret tarafndan tandn yakînen gör-
müler ve yüce Allah'a teslim olmulardr. Onlar, üzerlerinden yükü
atp sahibine teslim olunca, Allah da onlarn ilerini görmeyi üzerine
alm ve kendilerine her konuda yetmitir. u âyette ifade edildii gibi:
"Kim Allah'a tevekkül ederse (güvenip dayanrsa) Allah ona yeter" (Talâk
65/3).
Devamndaki âyette öyle buyruluyor: "nsat, kendisine hiç kimse-
nin güç yetiremeyeceini mi sanyor? " Yani kâfir insan, kendisini yeniden
diriltmeye kimsenin güç yetiremeyeceini mi sanyor?
Yahut baz insanlar, kimsenin onu malup edemeyeceini mi
zannediyor? Buna göre âyet, belirli ahslar hakknda inmitir. Onun
Ebül-Eed Üseyd b. Kelede el-Cumahî olduu söylenmitir. Ebül-E-
ed, çok kuvvetli ve kuvvetiyle övünen bir adamd. Öyle ki ayaklarnn
altna Ukâz derisini serer ve, "Kim beni yerimden oynatrsa ona unu
unu veririm!" derdi. On kii deriyi çeker, deri parça parça olur fakat
o yerinden oynamazd.
Ayette kastedilen kimsenin, Amr b. Abdüved olduu da söylen-
mitir. O da çok kuvvetli biriydi. Medine'de Hendek Sava'nda atyla
hendei geçmiti. Onu Hz. Ali |radyaiiahu anh| öldürdü.
Bu marur adam,"Ynla
,
çok mal harcadm der." Bununla Câhiliye
dönemindeki harcamalarm kastediyor. O bunu övünmek ve gösteri
olsun diye yapard.
14 90. BEUZD SÛRES 1-10 Cüz: 30
"O, gösteri ve adn duyurmak için mal harcarken kendisini kimse-
nin görmediini, Allah Teâlâ'nm onu görmediini ve hesaba çekip ceza-
sn vermeyeceini mi sanyor7" üphesiz Allah onu her an görmekte-
dir; ona yaptklarnn karln verir.
Cenâb- Hak sonra, ona verdii nimetleri hatrlatarak öyle bu-
yurdu: "Biz ona görülecek eyleri görecei iki göz, içindeki düünceleri
ifade edecei bir dil ve azn kapataca, konuma, yeme içme, üfleme
ve dier ilerde kullanaca iki dudak vermedik mi? Ona iki yol yani cen-
nete götüren hayr yoluyla cehenneme götüren er yolunu gösterdik
Bu âyet,"üphesiz biz ona (doru ve yanl) yolu gösterdik; ister ükretsin
ister nankör/iik yapsn!" (nsin 76/3) âyetiyle ayn manadadr.
Bazlar âyete, "nsan doduu zaman ona annesinin iki memesini
gösterdik, onu bulmasn ve emmesini ilham ettik" anlamm vermitir.
1-10. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
Allah Teâlâ, mana (gayb) âlemine yemin etti. O, yüce zata ait sr-
lardr. Yüce Allah babaya yemin etti. Baba ile iaret edilen, en büyük
ruhtur. Ondan doanlara da yemin etti. Onlar ise dier ruhlardr.
üphesiz Allah insan bir sknt ve meakkat içinde yaratt. Bu,
zahirdeki ve bâtndaki yorgunluktur. Fakat aslna dönen kimse için
yani kudsî ruhanî ruh için bir sknt kalmaz. Bu halde ruh, tabiatn
yorgunluundan kurtulup rahata erer.
Müfessir Kevâî, ariflerden birinden nakille demitir ki: "nsan,
tabiatyla kald ve haline baland sürece bir zulmet ve bela içinde-
dir; tabiatnn balanndan kurtulup insan! vasflarndan fâni olduu
yani maddi karanlklardan armp Allah' müahede ettii zaman ise
huzur ve rahatlk içinde olur."
Özetle unu söyleyebiliriz: Allah Teâlâ'v, müahedeye daval bir
marifetle tanyan arifin dnda, bütün insanlar bir sknt ve meakkat*
içindedirler. Arif ise tam bir holuk ve huzur, cennet ve rza içindedir.
Cüz: 30 VU. BELED SURES 3-10 15
Cahil kimse, üzerindeki arlklar (hayat yükünü, gaflet ve isyan
arlklarn) kimsenin kaldrmaya güç yetiremeyeceini mi sanyor?
Bunun için mi, kendi iini kendi görmeye çalyor? (ilerini âlemlerin
Rabb'ine havale etmiyor). Halbuki o, bize tevekkül ederek ilerini gör-
meyi bize braktnda, onun her yükünü çekmeye ve bütün ilerini
görmeye güç sahibiyiz.
Biz ona iki göz vermedik mi? nsan onlarla, gökleri ve yeri kimin
tadn görsün! Gökleri ve yeri tayan zat, onun yüklerini tamaya
güç sahibi deil midir? Elbette güç sahibidir; öyleyse insan, Allah'a te-
vekkül ederek nefsini, kendi akl ve tedbiriyle i görme skntsndan
kurtarsn. O'nun dnda, insann herhangi bir iini gören kimse, bunu
kendi bana yapmyor; ona bu ii yaptran da yüce Allah'tr.
Biz insana, Mevlâ'snn nimetlerine ükredecei bir dil verdik. Ona
ayrca, kendisini mâlâyâni eyleri konumaktan koruyacak iki dudak
verdik. Ona eriat ve hakikat yolunu gösterdik; onlara girdiinde bize
ular.
Huzura Ulamak çin Mücâhede
Cenâb- Hak sonra insana, onu rahata ulatracak yola girmesini
ve bu konuda nefsiyle mücâhede etmesini emrederek öyle buyurdu:
yjj dii Cv i;Ut u jL^ 0 k.rjan mJ^ •
- ^
->s t
* Z . 9
^ ^ *
\’y^\ys ijiîi p O lyp tJLL*
i* - * * • t * ^ *
as
' I
y l' t
(Tv _)ll»}! jü ^ t
:i»0 LLÜI JjUjJP L3VU \/j-&
Cüz: 3016_ _ 90. BELF.D SÛRES 11-20
11. Fakat o, sarp yokua atlmad.
12. Sarp yoku nedir bilir misin?
13. O köle azat etmektir.
14-15. Yahut iddetli bir açlk gününde kendisiyle yaknl olan
yetime yemek yedirmektir.
16. Yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktr.
17. Sonra da iman ederek birbirlerine sabrt ve merhameti tavsiye
edenlerden olmaktr.
18. te onlar, amel defterleri sandan verilen cennetliklerdir.
19. Âyetlerimizi inkâr edenler ise amel defterleri solundan verilen
cehennem liklerd i r.
20. Üzerlerinde etraf smsk kapatlm bir ate vardr.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Fakat o, sarp yokua atlinad." nsan
nefsine zor gelen salih amelleri yapmad.
"Sarp yoku nedir bilir misin? O köle âznt etmektir." Yahut azat olmas
içir maddi yardmda bulunmaktr.
Müfessir bn Cüzey demitir ki: "Kâfirlerden esirleri kurtarmann
sevab daha büyüktür. Çünkü bu esiri kurtarmak, neye mal olursa o -
sun müslümanlara vaciptir. Fakat bu, kefaretler için caiz deildir."
"Yahut iddetli bir açlk gününde kendisiyle yaknl olan ackm yeti-
me yemek yedirmektir. Yahut yerde sürünen bir yoksulu doyurmaktr Soma
da iman etmektir." Yani imanda devam edenlerden olmaktr. Çünkü bü-
tün bunlar, iman ile fayda verir.
"Ayrca günahlardan kaçnmak ve taatleri yapmak için yahut baa
gelen musibetlere kar birbirlerine sabr tavsiye edenlerden olmaktr. Bir
Cüz: 30 90. BELKD SÛRES 11-20 17
de aralarnda, birbirlerine merhametli olmay tavsiye edenlerden olmaktr.
te onlar,yani bahsedilen bu vasflara sahip olanlar amel defterleri san-
dan verilen cennetliklerdir." Onlar, uur ve bereket sahibi kimselerdir.
"Hakka delil olarak önlerine koyduumuz âyetlerimizi, apaçk de-
lilleri yahut Kurian' inkâr edenlere gelince, onlar, amel defterleri solundan
verilen uursuz bedbaht cehennemlik kimselerdir. Üzerlerinde kaplar ka-
patlm bir ate iKirdr."
11-20. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
Ey Allah'a ulamak isteyen kimse, senin zor olan yapman gerek-
mez mi? Bu, nefsin alkanlklarn deitirerek, onun hevâsn (kötü
arzularn) terkederek ve nefsi sevmedii ilerin içine iterek hak yolu-
na girmektir.
Hasan- Basri [rahmctuilahi alevh| demitir ki: "Vallahi, insann önün-
deki engel çok çetindir, onu amak oldukça zordur. Bu zor i, insann
nefsiyle, hevâsvla ve düman olan eytanla mücadele etmesidir."
a
Ayette, bu zor i öyle açkland: O, esiri, esaret bandan kurtarp
hürriyetine kavuturmaktr. Yani nefsi, mâsivann (Allah'tan baka her
eyin) bandan kurtararak onu hürriyetine kavuturmaktr.
Yahut nefsi, kusur ve ayplarndan kurtarmaktr.
Yahut nefsi, insanlarn elindekilere tamah etmekten kurtarmaktr,
çünkü tamah, zillet aacnn tohumudur.
Yahut nefsi, kâinat hapishanesinden kurtarp kâinat yaratan mü-
ahede fezasna yükseltmektir.
Yahut gafil ve cahil kimseyi, uyar, öüt ve terbiye ile nefsinin ba-
ndan kurtarmaktr.
Zor fakat gerekli ilerden biri de iman ve yakn yönünden aç kal-
m (iman ve marifeti zayf) ruhu doyurmaktr.
18 90. BFLED SÛRES 11-20 Cüz: ~ü
Bu gerekli ilerden biri de manen yetim kalm, ruhanî babas ol-
mayan yani kendisini terbiye edecek eyhi bulunmayan kimseyi iman
ve yakînini artracak eylerle destekleyip ruhen kuvvetlendirmektir.
Bu gerekli ilerden biri de tevhid srlarndan yana fakir, maddi
eylere çaklp kalm kimselerin elinden tutarak onlar manevi srlarn
semasna yükseltmektir.4
Sonra, insann yapmas gereken en önemli ey, seçkin ariflerin v<>-
luna inanarak manevi seyrin meakkatine kar birbirlerine sabn, mer-
hameti, sevgiyi ve ilgiliyi tavsiye edenlerden olmaktr. Manevi yolda
giden dervilerin ahlâk budur. Onlar, uur ve bereket sahibi kimse-
lerdir. Bunlarn aksine velilerin yolunu inkâr edenlere gelince, onlar,
uursuz kimselerdir.
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardmyla
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Bclcd sûresinin tefsiri burada tamamland.
(91) EMS SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: ems sûresi Mekke döneminde inmi olup
on be âyettir. Sure, adn birinci âyetteki "ems" kelimesinden alm-
tr. ems, "güne" demektir.
• • • • A
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, "Ayetlerimizi inkâr eden-
ine gelince, onlar, amel defterleri solundan verilen kimselerdir. Üzerlerinde
kaplar kapatlm bir ate vardr
"
(Bekti <x>/i9-20) buyruldu. Allah Teâlâ, bu
sûrede de yeminle onlarn helâk oluundan bahsederek öyle buyurdu:
s**
/ , / /
0 liU S 0 jjss^150
U3 0 IfeL: iüJjij0 0J-03^
0 1*3^ 0 l*3_iU3^30< '
i > - ^ I ^ ^ ^ ^ ,/_ i ^
W-—'> L'J j
20 91. EMS SÛRFS 1-10 Cü/: 30
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. Günee ve onun aydnlna,
2. Onu izlediinde aya
,
3. Günei ortaya çkardnda gündüze,
4. Onu bürüdüünde geceye,
5. Göe ve ottu bina edene,
6. Yere ve onu yayp döeyene
,
7. Nefse ve onu düzgün ekilde biçimlendirene,
8. Sonra da ona kötülük duygusunu ve takvastn ilham edene ye-
min olsun ki,
9. Nefsini artndtnp temizleyen kurtuldu.
10. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana urad .
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Günee ve onun aydnlna yemin ol-
sun/’ Yani parlayp her taraf sardnda ...
"Aydnlk vc parlaklkta onu izlediinde aya yemin olsun." Bu, ka-
meri ayn ilk yarsnda gerçekleir; güne battnda ay, onun peinden
gelerek yeryüzünek verir, günein yerine geçer.
"Günei ortaya çkardnda gündüze yemin olsun." Güne gündüz
parlak bir ekilde ortaya çkar, herkesin görecei ekilden yayar.
Bu durum, günün balamas ve günenn etrafa yaylmas annda
olur; çünkü bu vakitte güne tam olarak parlar.
Âyete u manalar verenler de olmutur:
Karanl yok ettii zaman gündüze yemin olsun.
Cüz: 30 2191. EMS SÛR ES 1-10
Yeryüzünü aydnlatt zaman gündüze yemin olsun.
"Onu bürüdüünde geceye yemin olsun." Yani günei bürüyüp her
taraf karanlk yapt zaman geceye yemin olsun.
"Göe ve onu sonsuz kudretiyle harika ekilde bina edene;yere ve onu
her tarafndan yayp döeyene yemin olsun." Devamndaki âyette yemin
öyle devam ediyor:
"Nefse i'c onu diizgiin ekilde biçimlendirene yemin olsun." Sonsuz
hikmet sahibi Allah, nefsi, kemal halini kazanacak ekilde, en salam
biçimde yaratt.
Nefisten kastn Hz. Âdem'in nefsi olduunu söyleyenler bulundu-
u gibi, bütün nefisler olduunu söyleyenle de olmutur. Bütün nefis-
lerin kastedilmesi daha uygundur.
"Sonra da ona kötülük duygusunu ve taklasm ilham edene yemin olsun
ki ..." Yani Allah ona, takva ve isyan duygusunu ilham etti, ona güna-
hn çirkinliini ve taati güzelliini öretti. Yahut ona, günahlarn ve
takvann yolunu gösterdi; ona her ikisini yapabilecek bir kuvvet verdi.
Âyete u mana da verilmitir: ekavetini (cehennemlik olmasn)
dilediklerine günah duygusunu ilham etti, o da günaha kotu; saadete
(cennete) eritirmeyi dilediklerine ise takva duygusunu ilham etti, o da
o yolda kotu.
"Nefsini (irk, inkâr, isyan ve gaflet kirlerinden) arndrp temizle-
yen kurtuldu.
"
Yani nefsini man ve taatle temizleyip slah eden kimse,
arzulad bütün güzellikleri elde etti, korktuu bütün skntlardan
kurtuldu.
"Onu kötülüklere gömüp kirleten, azdran kimse de ziyana urad."
•
Derime demitir ki: "Allah Teâlâ'nn temizledii nefis kurtuldu, az-
drd nefis ise ziyana urad.
Temizlik ve kirletmenin, kulun fiili olmas da mümkündür.
22 _ 91. EMS SÛRES 1-10 Cüz: 30
Yeminle haber verilen durum gizli tutulmu olup u olabilir: üp-
hesiz Allah, Semûd kavminin üzerine azap indirip köklerini kazdgibi, Kurey'ten inkâr edenleri de helak edip köklerini kazr.
Bazlar, yeminle haber verilen eyin, "Nefsini arndrp temizleyen
kurtuldu ..." âyeti olduunu söylemitir. Bazlar ise,"Semûd kavmi, az-
gnlyla hakk yalanlad " âyeti olduunu söylemitir. Birinci tesbit en
güzelidir. En dorusunu Allah Teâlâ bilir.
1-10. Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Ayette, kendisine yemin edilen varlklar ve durumlar insann iç
âlemindeki baz durumlara iaret etmektedir. öyle ki:
Günele, kalpte parlayan irfan güneine iaret edilmektedir. rfan
güneininn yaymasnn balangc, fenâ fillâh halinin evvelidir.
Âyetteki ay ile, kalpteki imana iaret edilmektedir. Fenâ fillâh ha-
lindeki kul, kendisi kemale erip dier insanlar da kemale erdirmek
için hikmet âlemine (insanlarn arasna) indiinde, iman, irfan güne-
ini takip eder.
Gündüzle iaret edilen durum, kulun irfan halinde temkin sahi-
bi olmasdr. Kalp, kâinatn sahibini müahede ettiinde irfan nuu,
maddi varlklarn karanln örter ve onu kökünden temizler.
Gece ile iaret edilen durum, kalbin gaflete düüp Rabb'inin zik-
rinden ve murakabesinden kopmasdr. Cenâb- Hak, bazan kalbe ka-
hr tecellisi ile tecelli eder ve kulu imtihan etmek için kalbini örter. Bu
durumda kulun ne yaptna bakar; daralp, skntya düüp Allah'a
m yöneliyor yoksa hepten geveyip elinde olan da m kaybediyor,
bu ortaya çkar. Buna kabz hali de denir. Kabz, kalbin tutulmas, da-
ralmas, kapanmas ve sklmasdr. Kabzn peinden bast hali gelir ki
o, kalbin açlmas, rahatlamas, aydnlanmas ve Allah ile huzur halini
elde etmesidir. Her iki hal, srasyla kula gelir giderler. Allah Teâlâ,
onlarn birbirini takip etmesine yemin etti.
Cüz: 30_ _ 9 1. EMS SÛRES 1 -10 _ 23
Sema ile iaret edilen, ruhlarn semasdr. Onun bina edilmesi, ru-
hun yükseltilmesidir.
Yer ile iaret edilen, insann bedenidir. Onun yaylp döenmesi,
bedenin kulluk vazifeleri için hazrlanmasdr.
Allah Teâlâ nefsi düzenleyip ekillendirdi, onu lâhî yaknlk ve
Allah'tan uzaklk için hazr hale getirdi. Ona verdii akl nuru ile ken-
disine günah ve takvann ne olduunu öretti.
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) demitir ki: "Allah nefsin sfatn dü-
zelterek ona ekil verdi, üzerine ezel nuruyla damga vurdu. Sonra ona
lutfu ile zatna giden yolu vastasz olarak öretti. 'Ona günahn ve tak-
vann ne olduunu ilham etti' âyeti bunu haber vermektedir. Nefse önce
kahr yolunu (günah) öretti, böylece nefis, helak sebebi olacak ileri
tand. Sonra ona lutuf yolunu (takvay) tantt, böylece nefis kendisini
kurtulua erdirecek eyleri tanyp örendi. Bundan kast nefsin, kahr
vc lutuf yoluyla hakk tanmas ve böylece yüce yaratcs hakknda
tam bir marifete ulamasdr."-
Kueyrî demitir ki: "Ona günahn ve takvasn ilham etti, yani
nefsi kendi haline terkettiindc nefis günaha dald; onu takvada mu-
vaffak ettiinde ise takva halini korudu.
öyle denilmitir: Nefsin günah, (kendisine garanti edilmi) rzk
elde etmek için çrpnmasdr. Takvas ise kendisine takdir edilen lâhî
hükme raz olmasdr.
Kurtulua eren ve helak olan nefis hakknda denilmitir ki: "Nef-
sini günah ve ayplardan, yapt iyiliklere bir karlk beklemekten te-
mizleyen, ayrca nefsini ilâh taksimlere itirazdan ve haram ilemekten
uzaklatran kurtuldu. Nefsine hainlik eden, onun kontrolünü ihmal
eden ve onu günahlarla kirleten kimse ise zarar etti."'’
2 Rû/bihân- Baklî, Arâisii‘1- Beyân, 3/509.
3 Kueyrî, U’ttîifü 1 fânt. 6/292-293.
Cüz: .'iO24 _ 91. EMS SURES IMS
Hakîm et-Tirmizî'nin, Nevâdirül-Usûl adl eserinde yapt açk-
lamalarn özeti udur: Nefsini günah kirleri içine gömen kimse, bir
eyik almayan bir çukura gömen kimse gibidir. Hevâ ve ehvet de
böyledir, kalbin üzerini örterler, ona lâhî yaknlk ve vuslat nurunun
ulamasn engellerler.
*
Azgnlarn Ac Akbeti
Cenâb- Hak sonra, nefisini inkâr ve isyanla kirleten baz kimsele-
rin bana gelenleri anlatarak öyle buyurdu:
^ *
11. Semûd kavmi, azgnlk yaparak hakk yalanlad.
12. Hani unlarn en bedbaht olan (fesat çkarmak için) ileri atlmt.
13. Allah'n resulü de onlara öyle demiti: "Allah'n devesine kö-
tülük etmeyin ve onun su içmesini engellemeyin!"
14. Fakat onlar, onu yalanladlar ve deveyi boazladlar. Bunun
üzerine Rab'leri, iledikleri suçlar sebebiyle inerlerine azap indirdi ve
onlar yerle bir etti.
15. Allah bu iin sonundan korkmaz!
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Semûd kavmi, azgnlk yaparak hakk
yalanlad.” Yani azgnlklar sebebiyle hakk yalanladlar; çünkü onlarA
buna sevkedcn azgnlklaryd. Ayette, onlarn benzeri halde olanlara
Cüz: 3ü 91. EMS SÜRES 11-15 _ 25
bir öüt ve azgnlk yapan kimselere bir tehdit mevcuttur. Zira inkâr
ve isyanla azgnlk yapmak, dünyada ve ahirette helâk ve perian ol-
may gerektiren en çirkin günahtr.
"Hani onlarn en bedbaht olan fesat çkarmak için harekete geçip ileri
atlmt." Yani Semûd kavminin en azgn olan adam, bu iin bamçekti. O, Kudâr b. Salif isminde biridir.' Yahut o, deveyi kesmek için
hareket eden ekyalarn badr.
”Allah'n resûl Salih ialeyhisselâm] onlara yani Semûd kavmine dedi
ki: Allah’n devesine kötülük etmeyin ve onun su içmesini engellemeyin!''
Âyette, "Allah'n resûlü" ifadesinin kullanlmas, ona itaatin ge-
rektiini ve buna karn onlarn yapt bu isyann ileri derecede bir
azgnlk olduunu bildirmek içindir. "Allah'n devesi" ifadesinde de
ayn sr ve uyan mevcuttur.
Mana udur: Allah'm devesini kesmekten saknn yahut onun hak-
kn gözetin, belirlenen vakti gelince su içmesine engel olmayn.
"Fakat onlar onu yalanladlar; Hz. Salih'in |aleyhisselâm|, 'Oa bir kötü-
lük yapmayn, yoksa sizi ac bir azap yakalar’ (A'râf 7/73) sözünü yalanlad-
lar, 'Ve deveyi boazladlar.’" Deveyi boazlayan bir kii olduu halde,
bunun hepsine nisbet edilmesi, dierlerinin yaplan ie raz olduklan
içindir. Deveyi tek kiinin kestiini u âyetten anlyoruz:
"Onlar, en yakn arkadalarn çardlar, o da bça çkarp deveyi kes-
ti" (Kamer 54/29).
Katâde demitir ki: "Bize ulaan bir habere göre, deveyi kesen
adam, onlarn büyükleri ve küçükleri, erkekleri ve kadnlar bu duru-
ma raz olmadkça onu kesmedi ." 5
"Bunun üzerine Rablcri, iledikleri suçlar sebebiyle üzerlerine azap in-
dirdi v onlar yerle bir etti." nen azap hepsini birden sard, onlardan bü-
4 Kurtub, el-Câmi* li-Ahkârti'l-Kur'ân, 30/70.
5 Kurtubi, t\, 30/70.
26 91. EMS SÜRES 11-15 _ Cüz: ?0
yük küçük kimse kurtulamad. Yahut azap Semûd kavmini binalaryla
birlikte yerle bir etti. Âyetin ifade ekli unu bildiriyor: Haline tövbe
etmeyen ve hak davetçiye kar gelen bütün günahkârlarn akbeti bu-
dur. Öyle ise bütün günahkârlar bu durumdan ibret alsnlar!
"Allah, bu iin sonundan korkmaz!" Yani onlar helak ettikten sonra,
insanlarda olduu gibi, kimsenin kendisine hesap sormasndan kork-
maz. Çünkü O, kendi mülkünde tasarrufta bulunmaktadr. Âyette be-
lirtildii gibi:"O'na yaptnn hesab sorulmaz, insanlar ise yaptklarndan
hesaba çekilirler" (Enbiyâ 21/23).
11-15. Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Kueyrî demitir ki: "Semûd kavmi gibi azgnlk ftratnda yara-
tlan nefis, azgnl sebebiyle hayvan ehvetlere ve bedenî lezzetlere
dalarak kalbi yalanlad. Peine düülen azgn hevâ, ruhu öldürmek
için harekete geçti. Allah'n iç âlemde elçisi olan salih kalp, onlara, 'Hy
azgn netsin askerleri (hevâ, ehvet, öhret ve gaflet) ruhu brakn da
keif ve müahede ile manevi âlemin nurlarndan istifade etsin' dedi.
Fakat nefis ve ordusu kalbi yalanladlar; nefsanî zulmet ve hayvan
ehvetleriyle ruhu öldürdüler. Rableri de nefse ve ordularnn üzeri-
ne, iledikleri günahlar sebebiyle Allah'tan uzaklk ve lâhî huzurdan
kovulma azabn indirdi, onlar yerle bir etti; hepsini ayn ekilde ceza-
landrd. Allah, bütün âlemlerden müstani olduu (hiç kimseye ihti-
yac bulunmad) için, bunun sonucundan korkmaz."
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammcd'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
ems sûresinin tefsiri burada tamamland.
(92) LEYL SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Leyi sûresi Mekke döneminde inmi olup
yirmi bir âyettir. Leyi, "gece" demektir.
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, "Nefsini arndrp te-
mizleyen kurtuldu. Onu kötülüklere gömüp kirleten kimse de ziyana urad
"
buyruldu. Allah Teâlâ bu sûrede, kurtuluun elde edilecei ve insan
zarara götüren eyleri açklayarak öyle buyurdu:
>» >•
• t
j ç âli;o 'J&r9J*\y ü'ao Uö
’Mj g> c * -
i} ^ u; © l’^LS O
28 92. I.L'YL SÛRF.S J_- 11 _ Cüz: ‘O
Bismillâk irrakmanirrahîm.
1. Karanltt ile ortal bürüdüü zaman geceye,
2. Açlp aydnland zaman gündüze,
3. Erkei ve diiyi yaratana yemin olsun ki,
4. Sizin ileriniz çeit çeittir.
5. Kim (malndan Allah için) verir ve Allah'a kar gelmekten sak-
ntrsa,
6. En güzel sözü (kelime-i tevhidi) tasdik ederse,
7. Biz onu en kolay yola ulatrrz.
8. Fakat kim cimrilik eder, kendini Allah'a muhtaç görmezse,
9. En güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa,
10. Biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
11. Helake yuvarland zaman, mal ona birfayda vermez.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Karanl ile günei veya her eyi bürü-
düü zamm geceye yemin olsun."
Kuevrî demitir ki: "Gece, ufku ve gökle yer arasn kaplad za-
man, karanl ile her eyi örter." 6
"Açlp aydnland zaman gündüze yemin olsun. " Yani ile ortaya
çkt, açlp aydnland zaman gündüze yemin olsun.
"Erkei ve diiyi yaratana yetilin olsun." Yani ayn sudan erkei ve
diiyi yaratan sonsuz güç sahibine yemin olsun.
Bazlar, âyette yemin edilen erkek ve diinin, Hz. Âdem ile Hz.
Havva olduunu söylemitir. Onunla bütün insan cinsinin erkek ve
6 Kueyrî, Letâfül-lârâl, 6/295.
Cüz: 30 2992. I.F.Y1. SÛRF.S M 1
diilerinin kastedildiini söyleyenler mevcut olduu gibi, insanla bir-
likte dier hayvan cinsinin de kastedildiini söyleyenler de olmutur .
7
Yeminle bildirilen haber udur: “Sizin ileriniz çeit çeittir.” Yani
sizin amelleriniz ve çalmalarnz fakl farkldr.
Cenâb- Hak sonra, bu farkl amelleri açklayarak öyle buyurdu:
"Kim malnn hakkn verir, Allah'n yasaklad haramlardan saknr
vc en güzeli, en güzel hasleti tasdik ederse, biz onu en kolay yola ulatrrz.
"
"En güzel" hakknda u açklamalar yaplmtr:
En güzel haslet ki o, imandr.
En güzel kelime ki o, kelime-i tevhiddir yani, "Lâ ilahe illallah"
sözüdür.
En güzel millet ki o, slâm'dr.
En güzel mükâfat ki o, cennettir.
Onu tasdikin manas, Allah Teâlâ'nn vaat ettiklerinin onu bu müj-
delere ulatracan kesin bilmesi, bu konuda kalbine hiçbir üphe ve
tereddüt gelmemesidir.
"Biz onu en kolay yola ulatrrz. " Yani ona, kendisini rahatlk ve ko-
layla ulatracak yolu hazrlarz. Cennete girmek ve onu temin eden
ileri yapmak gibi ...
• a
Ibn Atyye demitir ki: "Ayetin manas udur: Onu hayrl ilerde
yava yava ilerleterek, ona bu yolu kolaylatrdmz açkça gösteri-
riz. Bu kolaylatrma, Allah'n ezelde verdii bir hükümdür."
"Fakat kim, malnda cimrilik eder, onu hayr yollarnda harcamaz ve
kendini Allah'a muhtaç görmezse, yani Allah katndaki eylerden gönlü-
nü çeker, sanki onlara hiçbir ihtiyac yokmu gibi davranp Allah'tan
korkmazsa. Yahut dünya mal ve ehvetleriyle yetinip ahiret nimetle-
7 Kurtubî, n.tf.’., 30/73.
30 92. LEYL SÛRES 1-11 Cüz:_3Ç
rine hiç yönelmezse, ayrca en güzeli yani kelime-i tevhidi ve yukarda
bahsedilen güzellikleri yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz .
"
Yani kendisini aslnda zor ve meakkatli olan ilere hazrlayp salarz.
Cehenneme ve ona götüren ilere girmek gibi ... Kul kendi tercihi ile
bu ileri seçince, onlar yapmak kendisine kolaylatrlr.
Müfessirlerin imam Fahreddin-i Râzî demitir ki: "Sonu rahata
çkan her ey ve bütün övülecek iler, âyette bahsedilen kolayn içine
girer. Bütün taatler, bu özelliktedir. Sonu yorgunluk ve skntya çkan
her ey de âyette bahsedilen zorun kapsamna girer. Bütün günahlar
bu özelliktedir."8
"Helake yuvarland zaman, o cimrilik ettii inal ona birfayda vermez .
"
Âyete u mana da verilmitir: Kabir çukuruna veya cehenneme
yuvarland zaman mal kendisine bir fayda vermez. Böyle bir halden
yüce Allah'a snrz.
1-11. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
Allah Teâlâ'nn bu âyetlerde yemin ettii eylerle iç âlemdeki du-
rumlara iaret edilmektedir. Cenâb- Hak, gece gibi olan manevi perde-
ye yemin etti. O, perdeli kalpleri sardnda insan karanlk içinde kalr.
lâhî tecelli ise gündüze benzemektedir. O, safi kalpleri sardnda kalp
aydnlk olur. Kalbin perdelenmesi celâl ve kahr tecellisi, kalbin nurla
aydnlanmas ise cemal ve lutuf tecellisidir. Allah Teâlâ her iki tecel-
liye ve bütün canllar yaratan kudretine yemin ederek unu bildirdi:
nsanlarn ileri çeit çeittir. Kim Allah yolunda maln ve cann verir
ve onu yüce Mevlâ'sndan alkoyan her eyden saknrsa, biz kendisini,
huzurumuza ulatran en kolay yola girmeye muvaffak ederiz.
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) demitir ki: "Allah Teâlâ ona, kendisi
ne ulatran yolu kolaylatrr, ondan kulluk vazifelerindeki zorluk ve
sknty kaldrr."
8 Râ/i. MtitiHhiil Gaub, 31/181.
Cüz: 30 92. LEYL SÛRES 12-21 _____ 31
Kueyri ise âyete u anlam vermitir: "Ona taatleri kolaylatrrz,
haramlar çirkin gösteririz, kendisine lâhî yaknla ulama evki ve-
ririz, iman sevdiririz ve kalbinde ihsan halini süsleriz."0
Fakat kim malnda ve cannda cimrilik eder, Rabb'ini müahede
derecesinde tanmaya yönelmez ve iman makamyla yetinirse, biz de
onun için zor olan kolaylatrrz. O, dünya sevgisi ve mal toplamakla
megul olmak gibi, lâhî huzurdan uzak kalmak ve kalbinin perdelen-
me yoludur. Allah'tan uzaklk çukurlarna yuvarlandnda mal ona
hiçbir fayda salamaz.
Dünya da Ahiret de Yüce Allah'a Aittir
Cenâb- Hak insanlarn ilerinin çeit çeit olduunu belirttikten
sonra, kiinin yapmas gerekeni açklayarak öyle buyurdu:
f,Ü 0JM ÜJ 5)j0U#CU 01
y*
y 1 s* Z _ '
t
s- ^ /
0 III M 0^^ Y ' /•
0 0 jvi\ U3 Ni 0^ ^
12. üphesiz doru yolu göstermek bize aittir.
13. üphesiz ahiret de dünya da bizimdir.
14. Sz alev saçan bir atee kar uyaryorum.
15-16. Ona, sadece yalanlayp yiiz çeviren bedbaht kimse girer.
17-18. Allah'tan çok korkan ve temizlenmek için maln hayr yo-
lunda veren kimse ondan uzak tutulur.
v Kueyri, ij 6/296.
32 _ _ _ _ _ 92^ LEY L SÛRES 1 2-21 _____ Sü3 : 30
19. O, hiç kimseye, maln ondan gördüü bir iyilie karlk ola-
rak vermez.
20. Sadece yüce Rabb'inin rzasna ulamak için verir.
21. Elbette kendisi de (istediine kavuarak) honut olacaktr.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "üphesiz doru yolu göstermek bize atr-
tir." Delillerini ortaya koyarak ve lâhî hükümleri açklayarak, insan-
lara hak yolunu göstermek bize aittir.
Yahut sonsuz hikmetlerle verdiimiz kararn gereini yapmak bize
düer. öyle ki: Biz insanlar ibadet için yarattk. Bu durumda onlara
doru yolu ve ona götüren sebepleri açklamak bizim görevimizdir. Biz
de bunu fazlasyla yaptk. Doru yola tevik etmek ve yanl yoldan sa-
kndrmak için her iki yola girenin durumunu açkladk. Bundan ortaya
çkt ki hidayet, insan hedefe ulatran eye yöneltmektir, yoksa sadece
delili ortaya koymak deildir. Bu açklama Ebüssuûd'a aittir.
"üphesiz son da ilk de (ahiret de dünya da) bize aittir Yani onlarda
dilediimiz gibi her türlü tasarrufta bulunmak bize aittir. Onlarda di-
lediimizi yaparz; dilediimize dünyay veririz, dilediimize ahireti
veririz. Yahut dilediimize her ikisini birden veririz veya dilediimizi
her ikisinden mahrum brakrz. Kim onlar bizden bakasndan isterse
hata etmi olur.
Âyete u anlam da verilmitir: Dünyada ve ahirette bulunan her
ey bize aittir; sizin bizim hidayet yolumuzu tcrketmeniz bize bir zarar
vermez.
"Sizi alev saçan bir ateekar uyaryorum. Sizi bövle bir atele korku-
tuyorum. Ona, sadece Allah'n peygamberini yalanlayp imandan yüz çe-
viren bedbaht kimse girer." Yani o atee ebedî olarak yalnz ezelde hakk-
larnda cehennemlik olma hükmü verilmi kimseler girer.
Cüz: 30 92. LEYL SÛRES 12-21 33
‘Allah tan çok korkan, inkâr ve isyanlardan son derece saknan, on-
lara dalmak öyle dursun, yanma bile yanamayan kimse ondan uzak
tutulur." inkârdan saknan, fakat günahlardan saknmayan kimse ise
ateten bu derece uzak tutulmaz.
"Bu kimse temizlenmek için, yani gösteri ve duyurmak için deil
Allah katnda temiz olmay isteyerek malm fakirlere verir." Yahut o,
malnn zekâtn verir; böylece maln fakirin hakkndan, kalbini de
mal sevgisinden temizler.
Yahut o, malm Allah rzas için vererek günahlardan ve ayplar-
dan temizlenir.
"O, hiç kimseye, malm ondan gördiiii bir iyilie karlk olarak vr-
mc2." Yani o kimsenin minneti altnda olup gördüü bir iyilie karlkverme durumunda deildir. O, birinden iyilik görmü de buna karlk
olarak ona iyilik yapyor deildir.
"O yapt iyilii sadece yüce Rabb'inin rzasna ulamak için yapar,
verdii mal sadece Allah için verir."
Âyet, Hz. Ebû Bekir [radyallahu anh] hakknda inmitir. O, Bilâl-i Ha-
beî'yi [t adyallahu anhj, ona eziyet eden müriklerden Allah rzas için
satn alp azat ettiinde bu âyet indi. Bunun için öyle denilmitir: Ön-
ceki âyet geçen "en aki" yani en azgn ve bedbaht kimse, Ebû Cehil ile
Ümeyye b. Haleftir.
Abdullah b. Abbas'n [radyallahu anh] öyle dedii rivayet edilmitir:
"Mürikler Bilâl'e ikence ediyorlard. Bilâl ise, 'Ahad ahad' (Al-
lah birdir, Allah birdir) diyordu. O srada Hz. Peygamber Bilâl' in ya-
nndan geçti. Ona, 'Seni bu ahad ahad demen kurtaracak' buyurdu. Sonra
onun durumunu Ebû Bekir'e haber vererek, 'Bilâl Allah yolunda ikence
görüyor!’ dedi. Ebû Bekir, Resûlullah'n [sailallahu aleyhi vesellem| ne de-
mek istediini anlad; gidip Bilâl' 1 rtl 10 altn karlnda Umeyye b.
Haleften satn ald ve azat etti/'11
10 Rtl: Bir ölçü birimi. Msr'da 460,8, Suriye'de 3,202 gramdr.
11 Kurtubî. el-Câmi0li-Ahkâmil-Kur'âtt , 30/79.
92. l.EYL SÛRES 12-2134
Cüz: 3D
öyle denilmitir: Hz. Ebû Bekir, Ümeyye b. Halefe Nistas ismin-
deki bir kölesini vererek ona karlk Bilâl'i satn ald. Nistas, mürik
bir köleydi. Zengindi. Hz. Ebû Bekir ona, "Müslüman ol, bütün maln
senin olsun!" dedi, fakat Nistas buna yanamad, Hz. Ebû Bekir de onu
Ümeyye b. Halefe vererek onun yerine Bilâl'i ald ve azat etti. Bunun
üzerine mürikler, "Bilâl'in Ebû Bekir'e yapt bir iyilik var ki buna
karlk onu âzat etti" dediler. Bunun üzerine bu âyet indi.12
Urve demitir ki: "Ebû Bekir, yedi kiiyi âzat etti; hepsi de Allah
yolunda ikence görüyorlard. Bilâl ve Âmir b. Füheyre de bunlardan-
dr. Ebû Bekir, müslüman olduunda 40.000 dirhemi vard, onlar Al
lah yolunda harcad." 1 -
Abdullah b. Zübeyr demitir ki: "Ebû Bekir, zayf köleleri satn alp
âzat ediyordu. Bunu gören babas ona, 'Keke sana destek verecek, zor
durumda arka çkacak kimseleri satn alsaydn!' dedi. Ebû Bekir de,
'Ben de böyle yaparak (ahirette azaba kar) arkam kuvvetlendirmek,
tehlikeyi savmak istiyorum' dedi. O zaman hakknda bu âyet indi."u
Ebû Bekir'in ismi Abdullah b. Osman'dr. Câhiliye devrinde ona
Abdülkâbe derlerdi. Hz. Peygamber Mhilahu aleyhi vesellem] Abdullah
olarak deitirdi.
Son âyette öyle buyruluyor: "Elbette kendisi de istediine kavu-
arak honut olacaktr." Vallahi biz, Allah için yapt bütün iyiliklerin
karln ona veririz, o da raz olur.
*
Ayet, Allah için iyilik yapan bu insann ulamak istedii bütün
eylere en üstün ve en mükemmel ekliyle ulaacana dair güzel bir
müjdedir. Çünkü onunla Allah nzas gerçekleir. Bu, Hz. Peygamber'e
[soiiaiiahu aleyhi vesellem] verilen u müjde gibidir:
"Rabb'in sana verecek ve sen raz olacaksn " (Duhâ 93/5).
l?
12 Kurtubî, 30/79.
13 Sd'lcbî, cl-Kcff vl-Beyân, b/473.
14 5a' lebi, 6/473.
15 bk. Ebibsuud, a.g. «•., 6/438.
Cüz: 30 92. I.LVL SL K LSI 12-21 35
A •
12-21. Ayetlerin Tasavvufî iaretleri
Hakikate ulamak isteyen kimseye yolu açklamak bize aittir. Biz,
içinde Hak yolcusuna lazm olan hiçbir eyi eksik etmediimiz bir ki-
tap (Kur'an') indirdik. nsanlar doru yola ulatran bir peygamber
gönderdik. Onun için her devirde halifeler bulundurduk. Onlar, emri-
mizle insanlar kudsî huzurumuza ulatrrlar.
steyene ahireti vermek bize aittir. Dünya da onu talep eden için-
dir. Biz, talep edenlere zatmzn srlarn açp gösterdik.
Sizi alevli bir atee kar uyaryorum. O, Allah'tan uzak kalma ate-
idir. Ona sadece, ezelde bizden uzak kalmas takdir edilenler girer.
mam Kueyrî, "O, yalanlad v yiiz çevirdi
"
âyetinin iaretlerin-
de demitir ki: "Yani o, velilerin, eyhlerin ve süvrii sülük erbabnn
üzerinde zuhur eden hakk yalanlad: onlarn iradn ve nasihatlerini
kabulden, onlarn müahede ve kefe dayal marifetlerini ve manevi
vecdlerini dinlemekten yüz çevirdi. Takva sahibi olan kimse o ateten
uzak tutulur. Yani mâsivadan saknan kimse, Allah'tan uzaklk yolun-
dan ve kalbinin perdelenmesi azabndan uzak tutulur, böyle bir tehli-
keden korunur. O, ayplardan ve enaniyetten temizlenip Allah'a yak-
lamak için maln verir. O bu mal, kendisine bir iyilik etmi de ona
karlk vermek durumunda olduu kimseye vermez. Yani onun iyilik
ve ihsan, bir maddi karlk için deildir. O sadece yüce Rabb'i için
verir. Yani O'nun yüce zatn tanmak için verir. O, Cenâb- Hakk'n
mukaddes zatn sürekli müahede ederek raz olacaktr."
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Leyi sûresinin tefsiri burada tamamland.
(93) DUHÂ SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Duhâ sûresi Mekke'de inmi olup on bir
âyettir. Duhâ, "kuluk vakti" demektir. Sûre, adm ilk âyette geçen bu
kelimeden almtr.
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, Ebû Bekir-i Sddk [ra
dyallahu .mh] için, "(Muhakkak ona yaptklarnn karln vereceiz) ve o,
raz olacak " buyruldu. Bu sûrede ise Hz. Peygamber için,
"Rabb'in sana (her istediini) verecek ve sen honut olacaksn" buyrul-
du. Allah Teâlâ, Sddk- Ekber'e, onu raz edecek eyleri vereceini
bildirdikten sonra, bunu peygamberi Hz.. Muhammed [sallallahu aleyhi
vesilemi için de yapacam haber vererek öyle buyurdu.
0 Js Uj JJS u0J.yu'3 0 ^ rii^
38 Cüz: 3093. DUHÂ SÛRKS l-5_
Bismillâfirrahmânirrahtm.
1. Andolsun duhâ (kuluk) vaktine
2. Ve sükûna erdiinde geceye ki,
3. Rabb'in seni terketmedi ve sana darlmad.
4. Gerçekten senin için ahiret, dünyadan daha hayrldr.
5. Rabb'in sana (her istediini) verecek ve sen raz olacaksn.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Andolsun kuluk vaktine."
Kuluk vakti, gündüzün evvelinden balayp güne yükselene
kadar devam eden vakittir. Özellikle bu vakte yemin edilmesi, onun
fayda ve faziletini gösterir. Bir vaktin fazileti, içinde olan mühim i ve
olaylardan ileri gelir. Allah Teâlâ, Musa {aievhisselâmj ile özel olarak ku-
luk vaktinde konumutur. Yine Firavun'un sihirbazlan o vakit içinde
iman edip secdeye kapanmlardr.
Kulukla bütün gündüzün kastedildii de söylenmitir. Çünkü
peinden gelen âyette onun mukabili olarak öyle buyrulmutur:
"Ve sükûna erdiinde geceye yemin olsun ki." Gecenin mukabili gün-
düzdür. Gecenin sakinliinden kast, onda insanlarn sakin olmas, ses
ve gürültülerin durmasdr. Bununla gecenin karanlnn çöküp her
yan kaplamas da kastedilmi olabilir.
Bir dier görüe göre, üzerine yemin edilen duhâ (kuluk) vakti,
Hz. Musa'nn yüce Allah'a münâcât edip özel konuma yapt vakit-
tir; gece ise Mi'rac gecesidir.
Yeminden sonra cevap cümlesi gelir. Bu âyetteki cevap cümlesi
udur: "Rabb’in seni terketmedi ve sana darlmad Yani seni peygamber
olarak tercih ettii zamandan bu yana seni hiç terketmedi. Seni sevdi
ve sana hiç kzmad.
39Cüz.̂ 30 _ 93. DUHA SÛRES 1-5
Rivayet edildiine göre, Hz. Peygamber'e bir ara vahiy gelmesi ge-
cikti. Bu durum günlerce devam etti. Bunu frsat bilen mürikler,
"Rabb'i Muhammed'i terketti ve ona kzd!" diye laf etmeye bala-
dlar. Bunun üzerine bu âyetler inerek onlarn düüncelerini reddetti;
Resûlullah'a [sal lallahu aleyhi vosellem] verilecek ikram ve ihsanlan müjde-
ledi. Bu âyetlerle Allah Teâlâ, habibine dünyada vahiy ve dier ikram-
larn sürekli yapacan bildirdii gibi, ahirette onlardan daha büyük
nimetler vereceini haber vererek öyle buyurdu:
"üphesiz senin için ahiret, dünyadan daha hayrldr."
Bu konuda öyle denmitir: Ahiret onun için daha hayrldr, çün-
kü oradaki nimetler her türlü skntdan temiz ve uzaktr. Dünya ise
fânidir, bir sürü sknt, zorluk ve zarar ile doludur. Resûlullah'a |sj1-
lallahu aleyhi veselieml verilen peygamberlik erefi her ne kadar dengi bu-
lunmayan bir eref ve fazilet ise de yine de bu dünyada nefse sknt ve
meakkat verecek pek çok ey mevcuttur.
Bu âyetin önceki âyetlerle balants udur: Allah Teâlâ, önceki
âyetlerde habibini terketme ve kendisine kzma diye bir eyin olma-
dn, ona vahyetmeye devam ettiini, çünkü onun Allah'n habibi ol-
duunu, bundan daha büyük bir erefin bulunmayacan bildirdi. Bu
âyette de ona ahirette verecei nimet ve ereflerin daha büyük olaca-
n haber verdi. Kendisine verilecek ahiret nimetlerinden bazs un-
lardr: Bütün peygamberlerden önce kendisine efaat-i uzmann yani
en büyük ve umumi efaat yetkisinin verilmesi. Ümmetinin dier üm-
metlerin haline ahitlik etmesi. Onun efaatiyle müminlerin dereceleri-
nin yükseltilmesi ve yüksek makamlara çkarlmas. Bunlann dnda,
kelimeyle ifade edilemeyecek daha pek çok ikram ve kerametler.
"Rabb'in sana her istediini verecek ve sen raz alacaksn."
Bu âyet, Allah Teâlâ'nn Hz. Peygamber'e |saiuiahu .aleyhi vesilem
|
dünyada ihsan ettii pek çok nimeti içermektedir. Bu nimetlerden ba-
zlar unlardr:
40 Cüz: 3093. DUHÂ SÛRESN 1
Kendisine verilen yakînî iman, öncekilerin ve sonrakilerin ilmi,
peygamberliinin her yana yaylmas, kendi asrnda ve kendisinden
sonra gelen halife ve sultanlarn devrinde gerçekleen fetihlerle dini-
nin yücelmesi, davetinin her yana yaylmas, slâm'n douda ve bat-
da tannmas. Bunlardan baka, bir de ahirette kendisi için hazrlanan
ve sadece yüce Allah'n bildii daha nice nimetler vardr.
bn Abbas iradyallahu anh|, Hz. Peygamber'e ahirette verecek nimet-
lerin bir ksmm öyle haber vermitir: "Allah Teâlâ habibine cennette
beyaz inciden yaplm 1000 kök verir. Onun topra misktendir. Her
kökte kendisine layk ekilde zevce ve hizmetçiler bulunur." 16
Dier hadiste öyle nakledilir:
Bu âyet-i kerime indii zaman Resûl-i Ekrem [sallallahu aleyhi vesellemf
öyle buyurdu:
"ümmetimden bir kii cehennemde kald sürece ben raz olmam (ancak
bütün ümmetimi alp cennetegirdiim zaman honut olurum)."v
Ehl-i beyt âlimlerinden Muhammed Bakr [rahmetuliahi alevh]
"Rabb'in sana (her istediini) verecek w sen honut olacaksn
"
âyeti hak
knda demitir ki:
"Kuriân- Kerîm'de müminler için en ümit verici âyet budur. Âyet-
te kastedilen, Resûlullah'm ümmetine efaat etmesidir." 18
Bir defasnda Allah Resûlü, kz Fâtma'mn yanma gitti. Fâtma'nm
üzerinde yün ve kldan yaplm bir elbise vard. El deirmeni ile bu-
day öütüyor, bir yandan da küçük çocuunu emziriyordu. Resûlullah
[saiiailahu aleyhi veseilem] kzn bu halde görünce hüzünlendi, gözlerinden
ya boand. Ona hitaben.
16 Hâkim, Müftedrck, 2/256; Taberânî, vl-Kebîr, ] 0/337; Süyutî, ed-Dürrül-Metsûr, 8/542.
17 Süyutî, ed-Dürrü 1-Mensûr, 8/542.
18 Ebû Nujym, Hilyrtül-Ettyâ, 3/209-210 (Beyrut 1997); Süyutî, ed-Dürrül-Mensur, 8/543.
Cüz: 30 _ 93._DUHÂ_SÛRESJ-5_ _41
"Kzm, tfarn ahret nimetlerinin tadn elde etmek için bu gün dünyann
ac veskntlarn önceden çek, sabret " buyurdu ve peinden,
"Rabb'in sana her istediini verecek ve sen honut olacaksn" âyetini
okudu. 19
1-5. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
mam Kueyrî demitir ki: "Yüce Allah ilk iki âyetteki yeminle,
Resûlullah'n [sallallahu aleyhi vcsellem] ruh güneinin beeriyetinek ver-
mesi annda kalbinin kazand gündüz gibi parlakla iaret etmekte-
dir. Gece ile de lâhî hükme teslim olan tabiatnda cereyan eden beerî
hallere iaret etmitir. Sonra yüce Allah ona unu demek istedi:
Rabb'in, senin zahirinden peygamberlik feyzini keserek seni ter-
ketmedi; kalbinden de velayet feyzini keserek sana kzmad. Senin
sonraki halin, öncekiden daha hayrldr. Yani, senin nihayetteki halle-
rin, balangçtaki hallerinden daha faziletlidir.
Allah Resûlü'nün sonraki halinin öncekinden daha faziletli ve ha-
yrl olmasnn sebebi udur: O, eriat ve tarikat kanatlaryla hakikat
semasnda sürekli uçmakta, lâhî yaknlk ve ikram makamlarnda
durmadan yükselmektedir. Böylece mana âleminde elde ettii her yeni
makam, bir öncekinden daha hayrl ve daha yüksektir."
Bu sûre-i celilede Hz. Peygamber'e jsallallahu aleyhi vesellem] yaplan
hitaplarn, ayrca onun ârifibillâh halifelerine yaplm olmas müm-
kündür. En dorusunu yüce Allah bilir.
19 Süvûlî, ed-Dürrül-Mentitr, 8/343.
Cüz: 5042 _ _ 93 DUHÂ SÜRES 6-11
Hz. Peygamber'e Verilen Nimetler
Cenâb- Hak sonra. Hz. Peygamber'e verdii nimetlerden bahse-
derek öyle buyurdu:
'*33O l-ÜJ-*-33Q i-5J
1—* t* :
6. O sen/ yeri/n bulup barndrmad m?
7. Seni dinî hükümlerden habersiz bulup da yol göstermedi mi?
8. Seni fakir bulup zengin etmedi mi?
9. Sakn yetimi ezip üzme.
10. Senden bir ey isteyeni azarlama.
11. Rabb’inin nimetini minnet ve ükranla an.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "O seni yelim bulup barndrmad m?"
Yani Allah seni baba ve annenden yetim kalm buldu; seni önce dede-
nin, sonra amcann bakm ve himayesinde büyüttü. Rivayet edildiine
göre Hz. Peygamber [salldliahu aleyhi vesellem], anne rahminde iken babas
vefat etti. Kendisi henüz alt aylk idi. Sekiz (veya alt) yandayken de
annesi Âmine vefat etti. Onun bakmn önce dedesi Abdülmuttalib, o
ölünce amcas Ebû Tâlib üstlendi. Amcas onun bakm ve terbiyesindeJ
elinden geleni yapt, ona kar çok güzel davrand. Âyette bahsedilen
barndrma ii budur.
Cü?: 304393. DUH A SÛRES 6-11
mam Kueyri der ki: "Onun terbiye ve bakmn bizzat Allah üst-
lendi, kendisini rahmeti altnda büyüttü, özel lutuf ve gözetimiyle ter-
biye etti." 2u
Hz. Peygamberin [saiiaiiahu aleyhi vescllem] yetim braklmasmm bir
hikmeti udur: Allah Teâlâ, habibini kendisinin dnda kimsenin min-
neti altna sokmamtr.
Arapça'da yetimin bir manas da "benzeri ve misli olmayan, tek-
ten" demektir. Mesela, pahada emsali olmayan bir inciye, "Dürretün
yetimetün" derler. Buna göre âyetin anlam öyle olur: Rabb'in seni
erefte emsalsiz, fazilette benzersiz buldu da özel olarak huzuruna alp
barndrd.
"Seni dinî hükümlerden habersiz bulp da yol göstermedi mi?”
Yani Rabb'in seni akllarn ulaamayaca lâhî hükümlerden ha-
bersiz bulup sana onlar öretti, hepsinin hakikatine ulatrd. u âyet
bu duruma iaret etmektedir:
"te böylece sana da emrimizle Kr'an' uahyettik. Sen daha önce kitap
nedir, iman nedir bilmezdin" (ûrâ 42/52).
mam Kueyri demitir ki: "Âyetin bir manas udur: Sen ilâh hü-
kümlerin tafsilatn bilmiyordun, onlan sana gösterdik, hepsinin tafsi-
latn örettik."
Âyete verilen dier bir mana udur: Sen peygamberlie ait temel
esaslar bilmiyordun, onlar sana örettik.
Kad yâz'n belirttii gibi, müfessirlerden hiçbiri, bu âyetteki "dal-
le" fiiline, imandan ve hak yoldan sapt manas vermemitir.
(Dalle fiilinin aknla dütü, kayboldu, kaybetti, unuttu, bula-
mad, boa gitti gibi anlamlan da vardr. Bu âyetteki fiile, "hak yoldan
sapt" anlamn deil, dier manalardan birini vermek uygun düer.
Müfessirler de böyle yapmtr).
20 Kueyri, Letaifiil-ârât, 6/299.
u 93. DUHÂ SÛRES 6-11 Cüz: 3Ü
Hz. Peygamber7
in kaybolmasyla ilgili u olaylar nakledilmitir:
Resûlullah [sailailahu aleyhi vcsellem) çocukken Mekke'nin bir mahalle-
sinde kayboldu. Dedesi ve dier insanlar aradlar bulamadlar. Kendi-
sine Ebû Cehil rastlad, getirip dedesi Abdülmuttalib'e teslim etti.
Yine bir defasnda Hz. Peygamber [sailailahu aleyhi veseiiemi çocukken
kayboldu. Aradlar bulamadlar. Bunun üzerine dedesi Abdülmuttalib
Kabe'ye gitti, yedi defa tavaf etti, Kabe'nin örtüsünü sanlarak onu bul-
durmas için Allah'a yalvard. O srada gökten gizliden gelen bir ses
iittiler; öyle diyordu:
"Ey insanlar, üzülüp feryat etmeyin. Muhammed'in bir Rabb'i var
ki onu kendi haline brakp zayi etmez. Muhammed Tihâme vadisinde
semüre aacmn yanndadr, oraya bakn!"
Bu sözleri iiten Abdülmuttalib ve Varaka b. Nevfel hemen koa-
rak oraya gittiler, baktlar ki Resûl-i Ekrem [sailailahu aleyhi vesellemj aa-
cn yanmda durumu dallan ve yapraklanyla oynuyor.
Yine bir defasnda sütannesi Halime Resûlullah' Kâbe'nin kap-
snda kaybetti. Kendisini sütten kesmi, dedesi Abdülmuttalib'e teslim
etmeye getirmiti.
Bir kaybolma olay da am yolculuu srasnda yaanmtr. Hz.
Peygamber gençlik yllarnda yapt bu yolculua amcas Ebû Tâlib ile
birlikte çkmt. Rivayete göre, karanlk bir gecede blis gelip Resûl-i
Ekrem'in [sailailahu aleyhi vesellem] devesinin yularm tuttu, yolun dna ç-
kard. O srada Cebrail falevhisselâm) geldi, blîs'ebir üfledi, blis Hindis-
tan topraklanna frlad. Sonra Cebrail Allah Resûlü'nü kafileye getirdi .- 1
»N
Ayetin son ksmndaki, "Sana yol gösterdi" ksmna u anlam veril-
mitir:
Allah Teâlâ sana hak dinlerin usul ve metotlarm gösterdi, her eyi
açklayan kitaptan vahyettii hükümlerin hakikatleri açklad ve sana
bilmediin eyleri öretti.
21 Rivayetler için bk. Begavî, MeâUntii't -Tenzil, 8/456; Sa'Ieb, ct-Kefvel-Bcyâu. 6/480-482.
Çüz: 30 93. DUHÂ SÜRES 6-J1 45
"Seni fakir bulup zengin etmedi mi?" Sen dünya mal yönünden fa-
kirdin, Allah seni kendisiyle zengin etti, kimseye muhtaç etmedi. Allah
seni Hatice ile evlendirdi; o senin geçim yükünü üstlendi. Yahut Allah
sana ganimetlerdenayrd payla seni zengin etti. Bu konuda Resûlul-
lah [sallallahu aleyhi veselleml öyle buyurmutur:
"Benim rzkm, kltç-mtzrak altnda (cihadda) yapld."22
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:"Sakn yetimi ezip üzme."
Müfessirler bu âyete u manalar vermilerdir: Zayf olduu için
sakn yetimin malna el koyma, onun hakkn üzerine geçirme. Ken-
di yetimlik halini hatrla. Yetimi hakk olan eylerden menederek onu
üzme. Yetimi üzme ekilleri çoktur. Onun hakk olan eyi kendisine
vermemek hepsini içine alr.
Ksaca âyet unu diyor: Ey erefli peygamberim, sen yetimle ilgini
kesme, onlara kar efkatli muamelene devam et.
Yetimlerle ilgilenme konusunda pek çok hadis-i erif rivayet edil-
mitir. Bunlardan birkaç tanesini hatrlatalm.
Resûlullah [sallallahu aleyhi veselleml buyurmutur ki:
"Bir yetimin bakmm üstlenen kimse, ana kar muamelesinde Allah'tan
korkarak hareket ederse, o kimse cennette benimle u ekilde beraberdir." Al-
lah Resulü bu yaknl ifade etmek için, ehadet parma ile orta par-
mambirletirerekgösterdi .
23
Hz. Peygamber dier bir hadisinde öyle buyurmutur:
"Yetim alad zaman, Rahmân't ar titrer. Bunun üzerine Allah
Teâlâ, meleklerine,
'Ey meleklerim, babasn toprak altnda kaybettiim u yetimi kim alat-
yor?' diye sorar. Melekler,
22 Ahmed, Müsned , 2/50; bn Ebû eybe, Musannef, 5/313.
22 Buhiirî, Edeb, nr. 6005; Müslim, Zühd, ar. 42.
46 93. DUHÂ SÛRF.S 6-11 Cüz: 30
‘Rabbimiz, en iyi sev bilirsin' der. O zaman Allah Teâlâ öyle buyurur:
‘Ey meleklerim, sizi ahit tu tarak söylüyorum, kim bu yetimin alama-
sn dindirir ve gönlünü ho ederse ben de kyamet günü onu honut ve raz
ederim
Z
"74
Hz. Ömer [radyallahu atl], bir yetim görünce onun ban okar ve
kendisine bir eyler verirdi.
Enes jrad yallahu anh] der ki: "Kim bir yetimi himayesine alr, onun
bakmm üstlenir ve ihtiyaçlarn görürse, bu kendisini ahirette cehen-
nemden koruyan bir perde olur."
Bir hadis-i erifte öyle buyrulur:"Kim bir yetimin ban okarsa ye-
timin bandaki saç adedince kendisine sevap yazlr.”2-'
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:"Senden bir ey isteyeni azar-
lama." Yani onu tersleme, kendisine yüzünü ekitme, ona kaba ve sert
konuma; güzel muamele et; bir ey veremeyecek durumda olsan bile,
kendisini güzelce çevir.
brahim b. Edhem demitir ki: "Bize gelip bir ey isteyenler ne gü-
zel kimselerdir; onlar bizim ahirete azmz (orada bize lazm olacak
sevaplan) tamaktadrlar."
brahim en-Nehaî der ki: "Sizden sadaka isteyen kimse ahiret pos-
tacsdr. Kapnza gelerek sanki öyle der: 'Bana yapacanz hayrla
ahiretteki yaknlarnza bir ey göndermek istiyor musunuz?'"
Resûlullah [saiiaiiahu aleyhi veseUem] bu konuda öyle buyurmutur:
"Sizden biri, kapsna gelip bir ey isteyen kimseyi eli bo çevirmesin.
Gelen kimsenin bileklerinde altndan bilezikler olsa bile, eer istiyorsa gücii-
nüzce bir eyler verin.
24 îbn Adî, el Kân il, 3/142 (Beyrut 1997) Son ksm hari^. Ebu Nuaym, Târîhu sfahan, 2/299.
25 Ahmed, Müstted, 5/250; Ebu Nuaym, Hilyctû 1-EuI/â, 8/178-179, Begavi, erhu's-Sünne,
nr. 3456; Tdberâni, rl-Krlrir, nr. 782 i.
26 Bezzar, Kegfin-E^lâr nr. 952; Heysemi, ez-Zevâid, 3/101-102, Ali el-Müttakî, Kenzül-
Urnmâl, nr. 16289.
clü f: 30 9X DU1 IÂ SL' RHS6-J
1 _ _ J7
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellem| dier hadislerinde öyle bu-
yurmutur:
"Senden bir ey istemeye yelen kimse at üzerinde de olsa, ona (giicütce
bir eyler) irer."2
~
"Bir dilenci, (vermeye bir ey bulamadn için özür dileyerek yumuak-
lkla) üç defa geri çevirdiin halde gitmeyip istemede srar ederse, onu azarla-
manda sana birgünah yoktur.
Hasan- Basrî irahmetullahi aleyh) demitir ki: "Âyetteki isteyen kimse,
ilme dair bir ey soran kimsedir."
"Ve Rabb'inin nimetini minnet ve ükranla an." Yani ükretmek, ilan
etmek ve eserlerini göstermek için Allah'n nimetlerini an. Allah Teâlâ
buradaki nimetle, Hz. Peygamber'e ihsan ettii bütün nimetleri kastet-
mektedir. Bu nimetlerin içine dünyada kendisine verilen ve ahirette ve-
rilmesi vaat edilen bütün nimetler girer. Bunlarn en banda gelen pey-
gamberlik nimeti de bunlardan biridir. Yine kendisine öretilen ilimler
ve vahyedilen Kur'an da ükredilecek ve anlacak nimetlerin içindedir.
Hz. Peygamber [saliailahu aleyhi vesellem) bir hadisinde öyle buyur
mutur:
"Kulun kendisine verilen nimetlerden bahsetmesi bir ükürdür."29
Bunun için önceki salihlerden bazlar, "Allah bana u nimeti ver-
di, u makam nasip etti: Ben sabah namazn (tayy-i mekân yoluyla)
falanca yerde kldm ..." gibi sözler söylemilerdir. Bu tür eyler ancak
verilen nimete ükür yahut insanlar hayrl ilerde kendisine uymaya
tevik için söylenebüir. Övünmek veya gösteri için söylemekse caiz
deildir.
27 Ayn konuda bk. Fbu Davud, nr. 1665; Ahmed, Miitned, 1/201; Tabcrânî, el-Kebh, 22/203;
Heysemî, fz-Zczvud. 3/101
18 Taberânî, et-Ez<sal, nr 4830; Hevsemî, ez-Zevid, 3/99; Siyû ti, es-Sagir, nr. 651
.
29 Ahmed, Müfitcd, 4/278; Beyhaki, uahül-mân, nr. 4419; Süyûti, e>-Sagir, nr. 3398.
48 93. DUHÂ SÛRES 6-11 Cüz: 30
Müfessir bn Cüzey-i Gmât der ki:
"Allah Teâlâ bu sûrede önce habibine verdii üç nimeti söyledi,
sonra onlara mukabil üç tane tavsiyede bulundu. Bu nimet ve tavsiye-
ler öyledir.
'O seni yetim bulup barndrmad m?' âyetinde bahsedilen nimete
karlk olarak, ‘Sakn yetimi ezip üzme' tavsiyesi yapld.
'O seniarm bulup da yol göstermedi m?' âyetinde bahsedilen ni-
mete karlk olarak, ‘Senden bir ey isteyeni azarlama' tavsiyesi yapld.
'Senifakir bulup zengin etmedi mi?1
âyetinde bahsedilen nimete kar-
lk olarak, ‘Rabb'inin nimetim minnet veükranla an' tavsiyesi yapld." ’’
Hz. Peygamber, Duhâ sûresini okuyunca, sonunda "Allahüekber"
diyerek tekbir getirmitir. Böylece bu sûrenin sonunda tekbir getirmek
sünnet olmutur. mam Bezzî'nin rivayetine göre Resûlullah Efendi-
miz |saUaiiahu aleyhi vesellem], bu sûresinin ve Nâs sûresine kadar dier
bütün sûrelerin sonunda tekbir getirilmesini emretmitir .-1
6-11. Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Ey Resûl-i Ekrem, Allah seni, bütün dünyevî alakalardan syrlmve kendisinden baka her eyden gönlünü çekmi bir halde bulup seni
huzuruna alarak himaye etmedi mi?
Cenâb- Hakk'a vönelen herkesin volu budur. Kul hevâsndan ta-* *
mamen syrlp kalbinde Allah'tan baka her eyi silip atmadkça yüce
Allah onu huzuruna kabul etmez.
mam Kuevri der ki: "Âyeteu mana da verilmitir: Ey Peygamber,
sen bulunduun makamda tekten oldun, sana o makamda ortak olan
hiç kimse bulunmad; bu sebeple Rabb'in seni özel yaknlna ald.
30 bn Cüzey, et-Teshil li-LIlûmi't-Tertzîl, 2/491.
31 Hâkim, Müsitdrck, 3/204; Beyhaki, uabü l-lmStt, nr. 2079; Süyûti, ed-Dürrii1-Mensur, 8/^39.
49Cüz: 30 93. DUHÂ SÛRES_6-11
‘O seniarm bulup da yol göstermedi mi?' âyetine u manalar ve-
rilmitir:
Rabb'in seni, kendi muhabbeti içinde tamamen kaybolmu ve hay-
rette kalm buldu, seni lutfuyla lâhî muhabbetin zirvesine ulatrd.
Rabb'in seni yüce zatnn hakikatini idrakten hayret içinde buldu,
seni nuruyla kemale erdirip kendisine kavuturdu."
mam Kueyrî âyeteu manann verildiini de nakleder:
"Resûlüm sen, benim seni nasl ve ne derece sevdiimi bilmiyor-
dun; sana zatm tanttm, seni nasl sevdiimi örettim."
Bir dier mana:
"Resûlüm sen, benim katmdaki kymetini bilmiyordun, sana seni
tanttm, katmdaki kadrü kymetini örettim."
Allah seni, yüce zat dndaki herkesten (gönlünü çekmi, ümi-
dini kesmi) bir fakirlik halinde buldu, kendisiyle zengin etti, zat d-
ndaki herkesten kurtard. Senin mal deil ancak kendisinden ilim
ve irfan istemene izin verdi; çünkü onlarda kanaat olmaz. Bunun için
öyle buyurdu:
"Resûlüm, deki: Rabbim, ilmimi artr."71
Kûtül-Kulûb'da denir ki;
"Allah Teâlâ habibi Hz. Muhammed'i [sallailahu alovhi vcsellem), maddi
eylerle deil, kendi zatyla zengin etti. Onun Allah katnda öyle yüce
bir mertebesi vard ki Cenâb- Hak onu dünya ile zengin yapmaya ya-
hut madde ile honut etmeye raz olmad, ancak yüce zat ile zengin ve
memnun etti."
Allah Teâlâ'nn zenginlii madde ile olmayp yüce zat ile olduu
gibi, Hz. Peygamber de [sallailahu aleyhi veseilem), madde ile deil yüce
Mevlâ's ile zengin olmutur.
32 Tâhâ 2D/1 14.
50 _ _ 93. DUHÂ SÛRES 6-11 Cüz: 30
Allah kendilerinden raz olsun, veliler de böyledir. Velilerde Allah
Teâlâ'nn el-Ganî (hiç kimseye ihtiyac olmayan, her eyden zengin ve
yüce) ism-i erifi tecelli etmi, böylece veliler de madde ile deil yüce
Mevlâ ile zengin olmulardr. Bu açklamay Celâleyt Tefsiri üzerine ha-
iye yazan Abdurrahman- Fâsî yapmtr.
Ben (bn Acibe) derim ki: Bu sûrede Allah Teâlâ peygamberi Hz.
Muhammed'e [saibUahu aleyhi vescilem] hangi tavsiyelerde bulunmu ise
ayn tavsiyeleri onun halifelerine de yapmtr.3'
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Duhâ sûresinin tefsiri burada tamamland.
33 Nimetullah-i Nahcuvâni [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsirinin sonunda der ki:
"Ey Muhammed aleyhi sselâma tâbi olan mümin! Son de Cenâb- Hakk'n sana ihsan
ettii nimetleri sürekli düün ve hep onlar an. Sana yaplan ihsanlara daima ükret.
Nimetlerdeki haklan yerine getir. Rabb'inin rahmetine güven. O'nun nimetlerine ük-
redenierden ol. Sürekli O nun lutuf ve kereminden bahset. O'nun sonsuz rahmetinden
ümidini kesme. Sakn hiçbir halde O'nu unutma. Sabah akam Rabb'ini hamd ile tebih
el" (Nahcuvâni/ cl-Fevâtihu Vlâhiyyc, 2/517 [Kahire, ts.|).
(94) NRAH SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: nirah sûresi Mekke'de inmi olup sekiz
âyettir. Önceki sûrede anlatlan nimetler bu sûrede tamamlanmtr.
Bu yönüyle ikisi sanki bir sûre gibidir. Bu iki sûrede saylan nimetlerin
hepsi, Hz. Peygamber'in [saliallahu aleyhi veseIlem] ümidini kuvvetlendir-
mek ve kâfirlerin eziyetlerine kar kalb-i erifini teskin etmek içindir.
Bunun için nimetlerin peinden, "Her zorlukla birlikte muhakkak bir ko-
laylk vardr" müjdesi verilmitir. Cenâb- Hak buyurdu ki:
52 CÜz: 3094. NRAH SÛRES 1-8
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Resulüm, senin gösünü açp geniletmedik mi?
2. Üzerindeki (peygamberlik) yükünü hafifletip arlm kaldrma-
dk m?3. O yük ki senin belini bükmütü.
4. Senin ann ve adn yüceltmedik mi?
5. Hiç üphesiz, her zorlukla birlikte muhakkak bir kolaylk vardr.
6. Gerçekten, her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylk vardr.
7. Bir ii bitirince hemen (baka hayrl bir) ie koyul.
8. Her halinde Rabb'ine yönet.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki"Resulüm , senin için gösiinii açp geni-
letmedik mi?" Yani senin gösünü açp genilettik.^ Öyle geniledi ki
*4 Büyük müfessir Fahreddin-i Râzi, Hz. Peygamberin jsallallahu aleyhi vesellem| kalbinin
deil de niçin gösünün açldn öyle cevaplandm*: "tiöüs, eytann vesvese verdii
bir yerdir, 'insanlarn gösüne irsiw £*rrr eytanlarn errinden, insanlarn Rabb'ittc san(Ni 14/1-5) âyetlerinde bu durum ifade edilmitir. Göüsten bu vesvesenin giderilip
hayrl düüncelere çevrilmesi nnun nurla açlmasdr. Bunun için kalp deil, özellikle
göüs denilmitir. Arifibillâh Hakim et-Tirmizî der ki: 'Kalp, akl ve marifet yeridir. ey*tann asl hedefi orasdr. Bunun için eytan önce göse gelir. Göüs, kalbi içinde barnd-ran ve koruyan bir kale gibidir. Eer eytan açk yer bulursa, oraya dalar ve askerlerini de
indirir. Kalbe üzüntü, gam ve keder saçar. O zaman kalp daralr, taatin lezzetini, slâm'ntadn bulamaz. Rer kalbin düman olan eytan ilk hücumunda dar atlr ve geri çev-
rilirse kalp emniyette olur, darl gider, göüs geniler; bu durumda insann güzel kul-
luk yapmas kolay olur'" (Râzi, Mefdtihul-Gayb, 11/206 [Beyrut 1995]}.
Hakim et-Tirmizî [rahmetullahi aleyh], BtyânüVFark adl eserinde der ki: "Hz. Peygam-berdin kalbinin daralmas avam insanlarda olduu gibi eytann vesvesesinden deildir.
Bütün peygamberler bundan korunmutur. Onlarn gösünü daraltan ey, kâfirlerin Al-
lah'a ortak komalar yahut Onu yalanlamalardr. Kalbin daralmasnn bir sonu yoktur.
Herkesin kalbi, cehaleti ve kzgnl ölçüsünde daralr. Allah'n hidayet nuruyla açlnca,
gösün açlp genilemesinin de bir sonu yoktur. Göüs Hakk’a kapal olunca, bâtla açlr.
Bâtla kar kapal olunca Hakk'a açlr. '8/2 senin gösünü açmadk m?' âyeti, Hz. Peygam-
berin gösünün ilâh nurlarla açldn ve bâtla tamamen kapand ifade etmektedir.
Müminin gönlü ise çou zaman vesvese, gam, üzüntü, ihtiyaç peinde koma, birçok
hadiseyle karlama ve bana gelen musibetler yüzünden daralr durur. Mümin, bâtl
ve haram bir eyin anlatldm iitince de kalbi tahammül edemez, daralr. Çünkü Al-
lah Teâlâ onun kalbini Islâm nuru ile açp geniletmitir; artk o, Rabb'inden gelen bir
nur ile hareket eder; her eye nurla bakar, iin iç yüzünü görür" (bk. Hakim et-Tirmizî,
BeyânüVFark, s. 41-42 (Kahire 1958]).
53Cüz: 3 0 94. NRAH SURES 1-8
gayb ve ehadet âlemini içine alacak duruma geldi. Mana âleminden
ald nuru, feyzi ve ilmi dier insanlara verecek bir kabiliyet kazand.
nsanlarn içinde bulunmas, onun melekût âleminden nur almasna
mani olmad. nsanlarn ileriyle megul olmas, kendisini Hakk'm
müahedesinde kaybolmaktan alkoymad.
Hz. Peygamberim Gösünün Açlmas
Hz. Peygamberim gösünün açlmas konusunda u rivayetler de
nakledilmitir:
Resûlullah [sallallahu alovh vesellem] çocukken Cebrâil laleyhisselâml ge-
lip gösünü açm, kalbindeki siyah bir parçay çkarp atmtr. Son-
ra kalb-i erifini altn bir tastaki zemzemle ykayp yerine koymu ve
gösünü kapatmtr. ^
Rcsûl-i Ekrem'in gösünün açlma olay bir de Mi'rac gecesi ol-
mutur. Yine Cebrâil |ak*yhisseiâm| gelip gösünü açm, kalb-i erifini
ilim ve imanla doldurmutur.
36
"Gösünü açmadkm?" eklindeki soru ifadesi, olaym kesin olarak
gerçekletiini bildirmek içindir. Öyle ki bu soruya verilecek tek ce-
vap, "Evet, açtn yâ Rabbi" olacaktr.
Ayetteki "senin için" ifadesi, gösün açlmasnn Hz. Peygamberim
menfaat ve faydasma olduunu bildirmek, onun kalb-i erifine sürür
bahetmek ve peinde olduu eylere kar evkini artrmak içindir.
Bu, Resûlullah'n [sailaltahu aleyhi vesellem|, bir sknt annda daha fazla
temkin sahibi olmas için yaplmtr.
Ayetin bir manas udur: Ey resûlüm, biz senin kalbini iman, pey-
gamberlik nuru, ilim ve hikmetle açp genilettik.
Abdurrahman- Fâsî, Celâley haiyesinde der ki: "Bu âyette Allah
Teâlâ'mn Hz. Peygamberie verdii fazilet ve üstünlük ortaya çkmak-
35 Müslim. mân, 261; Ahmed, Miisned, 3/121; Kbû Ya'Iâ, MsmcJ, nr. 3507.
,V> bk. Buhâri, Salât, 1, Menâktbü'l-Ensâr, 42; Müslim, mâr, 264; Nesâî, Salât, 1; Ahmed,
MBSHtti, 3/148 149.
54 94. NRAH SÛRES 1-8 Cüz: 30
tadr. öyle ki Hz. Musa |alcyhîsselâm], 'Rabbitt, gösümü genilet' (Tâhâ
2ü/25) diye Allah'tan istekte bulundu. Resûlullah [saiiaiiahu aleyhi vesetMni
ise böyle bir istekte bulunmadan, yüce Allah kendisine bu nimeti bah-
etti. Bu, onun dier peygamberlere üstünlüünü gösterir. Bu âyetten,
Allah Resûlü'nün tebli görevindeki ar yükün hafifletildii anlal-
maktadr; çünkü bu hal içinde o, yüce Rabb'i ile beraberdir. Bu âye-• •
tin peinden gelen, 'Üzerindeki (peygamberlik) yükünü hafifletip arlmkaldrmadk m?’ âyeti de bu anlama uygundur. Gösün açlmas, lâhî
nurla genilemesidir."
" Üzerindeki (peygamberlik) yükünü hafifletip arlm kaldrmadk
m?" Yani senden o yükün arln aldk, zorluunu giderdik.
"O yük ki senin belini bükmütü." Yani üzerindeki yük kendisine
arlk vermiti, öyle ki yükün arlndan saadetli srtndan ses ge-
liyordu. Bu âyette u deniyor: Peygamberlik yükünün ve onu yerine
getirmenin arln hafiflettik.
A.
Ayetin metninde geçen "vizr" kelimesi, "arlk" veya "ar yük"
manasna geldii gibi, "günah" ve "kusur" manasna da gelir. Buna
göre âyete, "Allah setlin kusurlarn affetti" anlam da verilmitir. Hz.
Peygamber'in [salhllahu aleyhi vesellem] dier insanlarn iledii cinsten
bir kusuru yoktur. Onun için düünülebilecek tek ey, iki hayrl i
içinde en faziletli olan terkedip ondan bir derece düük olan güzel ii
yapmaktr. Bu durumlarda peygamberlere lâhî uyan gelebilir.
bn Arafe der ki: "Bu âyet hakknda en uygun açklama udur:
Âyetteki 'kaldrdk' manas verilen "vedea" fiiline uzaklatrmak ma-
nasn vermek daha uygundur. Buna göre anlam öyle olur: Ey resû-
lüm, senin gibi peygamber olan kimselerin bana gelmesi düünülen
her türlü kusuru senden uzaklatrdk.
Ayrca günah manasna gelen 'vizr' kelimesi, mecazi olarak aryük anlamna da gelir. Bu âyette kelimeyi 'günah' manasnda deil,
ar yük' manasnda anlamaldr."
Birinci fiile "kaldrdk" anlamn verince, vizr kelimesine de "aryük" anlamn vermelidir. O zaman âyetin manas öyle olur:
Cüz: 30 94. NRAH SURES 1-8 85
Resûlüm, peygamberlik görevini icra ederken bana gelen her
türlü keder ve üzüntü yükünü senden aldk, yükünü hafiflettik, iini
kolaylatrdk.
Burada unu hatrlatrm: Her makamn günah saylan kendine has
durumlar vardr. Salihler için güzel olan birtakm eyler, lâhî huzurda
kabul görmü arifler için kusur saylr. Kulun yükseldii her makamda,
kendisinden, öncekine göre daha fazla edep istenir. Sanki Hz. Peygam-
ber isaiiaiiahu aleyhi veseiiem|, Cenâb- Hakk'n kendisine ihsan ettii ma-
kamlarn hakkn verememekten korkuyordu, bunun için üzülüyordu,
bundan dolay srtnda ar bir yük olumutu. Bunun üzerine Cenâb-
Hak, ondan bu arl giderdi, kendisinin bütün günahlarn affettiini
müjdeledi. Bu ekilde onu üzüntü ve kederden kurtard.
Hz. Peygamberim annn Yüceltilmesi
Yüce Allah, habibinin skntsn giderdii gibi, u âyetle de onun
erefini artrmtr:
"Senin anm ve adm yüceltmedik mi?" Yani ey resûlüm, biz senin
ismini yücelttik, onu douda ve batda bütün âleme yaydk.
Resûlullah'n [saiiaiiahu aleyhi veseiiem| adnn ve annn yüceltilme-
sine örnek olarak unlan sayabiliriz: Cenâb- Hak, kelime-i ehadette,
ezanda, kamette, Tahiyyat'ta, hamd ile balanan her yerde habibinin
ismini kendi ismiyle birlikte and. Kur'an'n birçok yerinde de habibini
kendi zatyla birlikte zikretti. u âyetler buna örnektir:
"Allah'a itaat edin; resulüne de itaat edin" (Nisâ 4/54).
"Kim Allah'a ve Resulü ne itaat ederse, Allah onu altndan rmaklar akan
içinde ebedî kalacaklar cennetlere kor" (\'iw 4/1 3 ).
"Onlarn Allah ve Resûlii'nü raz etmeleri daha gereklidir" (Tevbo 9/52 ).
Hz. Peygamberim Miallahu aleyhi vcsdlemi adnn yüceltilmesine ör-
nek olarak unlan da zikredebiliriz: Allah Teâlâ kendisine, "Resûlul-
lah" ve "Nebiyyullah" ismini verdi. Onu önceki kitaplarda anp bütün
peygamberlere ve ümmetlerine tantt.
56 94. NRA H SÛRES 1-8 __ _ Cü£_30
Müfessir bn Atyye der ki: "'Adnn yüceltilmesi ve âleme duyurul-
mas Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi veseiiem] için bir nimettir. nsanlann
ilerini yürüten kimselerin tannmas ve isimlerinin insanlar arasnda
yaylmas da güzel bir durumdur. Kendini ibadete vermi kimselerin
ise adnn bilinmemesi, ahsnn tannmamas daha güzeldir."
Ben de derim ki: En güzeli, eyh Ebül-Abbas- Mürsi'nin [rahmetui-
lahi aleyhi söyledii gibi udur: "Kim ibadet ve taatiyle mehur olmay
severse o, öhretin kuludur. Kim gizli kalmay severse o, bu halin ku-
ludur. Kim Allah' severse, onun gizli kalmasnda veya mehur olma-
snda bir saknca yoktur."
Adnn ve iinin gizli kalmas, manevi terbiyenin bandaki mürid
için daha selâmetlidir. Allah'a vâsl olmu arifinse, insanlann içinde
tannmas daha erefli ve kemale ermesi için daha gereklidir.
Allah Teâlâ, bu âyetin peinden habibini, kâfirlerden gördüü ezi-
yetlere kar teselli etti ve ona müjde vererek buyurdu ki:
"H/ç üphesiz, her zorlukla birlikte muhakkak bir kolaylk vardr. Ger-
çekten , her zorlukla beraber muhakkak bir kolaylk vardr."
Bu âyetlerde deniyor ki: Resulüm, senin müriklerden gördüün
bela ve eziyetlerin zorluuyla birlikte, bir kolaylk da vardr. Bu da
Cenâb- Hakk'n seni destekleyip onlara galip getirmesidir.
Bir rivayete göre mürikler, Hz. Peygamberi ve müslümanlar
fakirliklerinden dolay ayplyorlard. Öyle ki bir ara Resûlullah'n
I sallallahu aleyhi vesellem] aklna müriklerin slâm'dan yüz çevirmesinin
müslümanlarn fakirliinden kaynakland düüncesi geldi. O zaman
Cenâb- hak, kendisine ihsan etmi olduu en yüce nimetleri hatrlatt,
onun fakir olmadn bildirdi. Peinden de,"Hiç üphesiz, her zorlukla
birlikte muhakkak bir kolaylk vardr
"
buyurdu. Bununla ona sanki öyle
demek istedi: Resulüm, biz seni hangi hal içinde bulundurursak bu-
lunduralm, sen hiçbir durumda Allah'm rahmetinden ümidini kesme!
Bu âyetin peinden tekrar ayn ekilde her zorluktan sonra bir ko-
layln bulunduunun belirtilmesi, Allah Resûlü'nü teselli etmek ve
57Cüz^_30 94^N§RÂJrî SÛRES 1-8
kalb-i erefini kuvvetlendirmek içindir. Onun için bu sûre indii za-
man, Hz. Peygamber [saiiallahu aleyhi vesellem] öyle buyurmutur:
"Tek zorluk, hiçbir zaman iki kolayla galip gelemez."r
Âyetin Arapça terkibindeki bir incelikten dolay, zorluk manas
bir, kolaylk iki defa zikredilmi olmaktadr. Buna iaret olarak hadiste
böyle buyrulmutur.
Devamndaki âyetlerde öyle buyrulmaktadr:
"Bir ii bitirince hemen baka hayrl bir ie koyul." Yani dini tebli
veya cihad iinden dönünce ibadete koyul; Rabb'inin sana verdii ni-M
metlere ve vaat ettii ihsanlara ükür için nefsini yor. Ayeteu anlam-
lar da verilmitir:
Halk davet iini bitirince Hakk'a ibadete koyul.
Namazn bitirince duaya sarl.
Peygamber olarak ümmetine Hakk'a tebli görevini bitirince onla-
ra efaat etmene vesile olacak ilere yönel.
Ashâb- kirâmdan bn Mesud [radyallahu anh] der ki: "Ben, bir mü-
minin dünyasna veya ahiretine yarayan bir i yapmadan öylece booturmasn hiç ho görmem." 3*
"Her halinde Rabb'ine yönel." Bir ey isterken sadece O'ndan iste;
O'ndan bakasndan bir ey isteme. Senin bütün ihtiyaçlarn görüp
dardan kurtarmaya gücü yeten sadece O'dur; bakasnn böyle bir
gücü yoktur.
* a
Ayete, "insanlar Rabb'inin katndaki nimetlere rabet ettir, tevik
et" manas da verilmitir. Bu mana, son kelimeyi, "raib" eklinde
okuyanlara göre verilmitir.
37 Hâkim, Müstedrek, 2/527; Beyhakî, uaJfül-mth, nr. 10013; Süyûtî, ed-Diniil-Mensur.
8/551.
38 Tabirini, el-Kebîr, nr. 8538; Heys^mî, ez-Z^vaA, 4/63.
58_ 94.JNRÂH SÛRES 1-S _ _ _ Cüz: 30
1-8. Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Bu sûrede Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellemj için dile getirilen ni-
metler ve iler, onun Allah'a davet eden ârifibillâh halifelerine de aynen
söylenmi saylr. Arif olan zata öyle denilmektedir: Senin kalbini mari-
fetimle geniletmedik mi? Bize yöneldiinde kusurlarn affetmedik mi?
Yahut öyle denir: Senden manevi yolculuun arlklarn aldk,
yükünü hafiflettik, seni bize tadk. Böylece sen yükü tayan deil,
tarafmzca tanan oldun. Seni insanlar bize davet etmen için hazrla-
dmzda ismini yücelttik, seni halka duyurduk. Daha önce, manevi
seyrin srasnda insanlar seni bizden alkoymasn ve megul etmesin
diye adn gizlemitik. Hiç üphesiz manevi terbiyedeki mücâhede-
nin zorluuyla birlikte, Hakk' müahede kolayl vardr. nsanlan
Hakk'a davet ve onlar uyarma iini bitirince, nefsini sürekli lâhî hu-
zurda olmaya zorla ve buna sabret
öyle de denebilir: Ey arif kulum, kendi nefsini kemale erdirme ii-
ni tamamlaynca, dier insanlarn da kemale ermesi için çal; halkn
hidayete ermesi yolunda bütün gayretini sarfet, tamamen bu ie yönel.**
Hayrlar ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
nirah sûresinin tefsiri burada tamamland.
39 Nimetullah- Nahcuvânî [rahmetullahi aleyh], tl-Fnrâtihtl-lâhiyye adb tefsirinde, hu
sûrenin tefsirini u nasihatle bitirir "Ey Allah'a kavumay isteyen ve 0*nun kapsna
gönül veren Hak yolcusu! Seni Rabb'inin aktnda fâni olmaktan alkoyan bütün kotu
arzu ve emelleri kalbinden at. Gönlünü dünya adna her eyden çek. Bütün varlnla
Cenâb- Hakk'a yönel, O'nda fâni ol. Benlisinden yynJ. Kendinde bir ey görme; hiçbir
evi kendinden bilme. Boylcce iradenle nefsini öldür. Öldür ki Hak Teâlâ'ya ulaasn,
O'nun huzurunda kabul göresin, sevgisinde ebediyen baki kalasn. Yüce Allah, lutuf ve
keremiyle bi/leri, gönlünü dünyadan çekip Mevlâ'sna veren bahtiyarlardan yapsn*'
(bk. NJahcuvânî, el-Fevâtihu l-tlâhiyye, 2/518).
(95) TN SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Tin sûresi Mekke'de inmi olup sekiz âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ nirah sûresinde halkn
en hayrls Hz. Muhammcd'e jsaiiaiiahu aleyhi vosdicmi verdii nimetler-
den bahsetmitir. Bu sûrede ise en güzel kvamda yaratt dier insan-
larn halini anlatmaktadr.
jlLj o^ I JJ ! iÜ;ojJJ-i Luli
» >
jUjii oUJûji tjJLi-j ijJj jjjj v O
$ 5_yrudi i j_üi $ x; jJîsü uJ0
60 95. TN SÛRES 1-8 Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yemin olsun incire ve zeytine,
2. Sînâ dana
,
3. Ve u emin beldeye ki,
4. Gerçekten biz insan en güzel biçimde yarattk.
5. Sonra da onu enaa derecelere döndürdük.
6. Fakat iman edip salih amel ileyenler müstesna. Onlar için hiç
bitmeyen ve eksilmeyen bir mükâfat vardr.
7. Bundan sonra (ey insan) sana, ahiret gününü yalanlatan nedir?
8. Allah , hüküm verenlerin en üstünü deil midir?
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Yemin uhu incire v zeytine." Allah
Teâlâ, bu iki nimete yemin etmitir; çünkü onlarda insanlar için pek
çok fayda vardr.
Rivayet edildiine göre, Hz. Peygamber'e [sallallahu aleyhi vese!1em| bir
tabak incir hediye edildi; ondan bir miktar yedi ve sonra ashabna öy-
le buyurdu:
"Siz de yiyin ; eer cennetten bir meyvenin indiini söylemi olsaydm,
inciri söylerdim; çiinkii cennetin meyveleri çekirdeksizdir (onlarda birfazlalk
v da atlacak bir ey bulunmaz). ncir yiyin. ncir, basura iyi gelir, eklem
hastalnafayda vrir. "w
ncirin pek çok faydas saylmtr. Bunlardan bazs unlardr: n-
cir, atlacak bir eyi olmayan ho bir meyvedir. Yumuak bir gdadr.
Hazm kolaydr. Faydas çoktur. Yumuaktr, insann içini yumuatr.
Balgam söker. Böbrekleri temizler. Mesanedeki kum ve ta döker.
40 Sa'lebî, el-Kefi'C Beyân, 6/492.
Cüz: 30 6195. TÎN_SÛRES 1-8
Bedene kuvvet verir, imanlatr. Cier ve dalan gözeneklerini açar,
kan dolamn ve terlemeyi kolaylatrr.
Ali b. Musa Rza (rahmetuilahi aleyh]41 demitir ki:
"ncir, az kokusunu giderir, saçlar uzatr, felçten korur."
Zeytine gelince, o hem meyve hem gda hem de devadr. Onun tek
özellii ya olsayd bile bu onun fayda ve faziletini anlatmaya yeterli
olurdu. Zeytinin aac mübarek (bereketli) bir aaçtr. Buna âyetler a-
hitlik etmektedir (bk. Nur 24/35; Mü'minûn 23/20).
Muâz b. Cebel [radvallahu anh], bir zeytin aacnn yanndan geçti;
dalndan bir parça ald ve misvak olarak kulland. Sonra öyle dedi:
Hz. Peygamber' in [sallallahu aleyhi vesellem] öyle buyurduunu iittim:
"Zeytin aacndan ne güzel misvak olur. O mübarek bir aaçtr. Aza
ho bir koku verir ve di çürümesini önler. O, benim ve benden önceki pey-
gamberlerin misvak olarak kulland bir aaçtr. "*2
• A
fbn Abbas Jradyailahu anh] demitir ki: "Ayette anlatlan incirle zey-
tin u sizin yediiniz incir ve zeytindir."
A
Ayetteki "incir" ve "zeytin" ile onlarn yetitii iki dan kastedil-
diini söyleyen âlimler de olmutur .
43
"Sina dana da yemin ederim."
Tûrisînâ, Allah Teâlâ'mn Hz. Musa [aleyhisselâm] ile özel konuma
yapt dadr.
"Ve u emin beldeye de yemin ederim ki ..." Âyette geçen emin belde,
Mekke'dir. Allah Teâlâ ona özel bir eref vermitir. Orann emin ol-
mas, oraya mümin olarak giren kimsenin özel koruma altnda olmas
sebebiyledir. Çok güvenilir bir kimsenin kendisine emanet edilen eyi
41 Ehl-i bey t'ten Musa Kâ/.m’n oludur. Allah hepsinden raz olsun.
42 Taherânî, el-Evstal. nr. 682; Heysem}, ez-Ztrvâid, 2/100.
43 Bu konudaki rivayetler için bk. Süyûti, ed-Dürriil Mensur, 8/543-556.
62 95. TN SÛRES 1-8 Cuz:_30
güzelce koruduu gibi, Mekke'ye giren de öyle korunur. Dünya ve ahi-
ret hayrlaryla dolu olan bu iki beldeye yemin edilmesinin hikmeti, bir
açklamaya gerek brakmayacak ekilde açktr.
insann En Güzel Biçimde Yaratlmas
Yukardaki yeminlerle bildirilmek istenen gerçek udur:
"Gerçekten biz insan en güzel biçimde yarattk. " Âyet, bütün insan
cinsini kastediyor. Yüce Allah her insan biçim ve manasyla, zahiri ve
bâtnyla en güzel ekilde yaratm ve onlara en güzel dengeyi vermi-
tir. Kendilerini ayakta yürüyecek ekilde, âzalan birbirine uyumlu bir
biçimde ve Allah Teâlâ'mn sfatlarndan bazsma sahip bir ekilde ya-
ratmtr. Cenâb- Hak kendisinde bulunan kudret, ilim, hayat, iitme,
görme ve konuma sfatlarn hallerine uygun biçimde insanlara da
vermitir. Hz. Peygamberim [sallaliahu aleyhi vesellem] u sözü bu duruma
iaret etmektedir:
"Allah Âdem'i kendi suretinde yaratt."H
Hadisin bir rivayetinde öyle buyrulur: "Allah Âdemi Rahnân' su-
retinde (O'nun sfatlarn yanstacak ekilde) yaratt .
"
nsann tad alacak halleri açklamak çok uzun sürer.4 '
44 Buhâri. sti’zâr 1: Müslim. Birr, 1, Cennet, 28; Ahmed, Miisncti, V1W'. îbn Hibbân, el
hsan, nr. 6162; Begavi, erltu'*-Sinme, nr. 3298.
45 Kad Yahya b. Eksem [rahmetullahi alcvh|, bu âyetteki gü/el yaratla, yüz güzelli
anlamn vermitir. Bu konuda u ilginç olay nakledilir: Zamann halifesi (Yle'mûn)
bir gece hanmt ile birlikte mehtapl bir gecede ba baa konuuyorlard. Halife, bi'
ara hanmna, "Eer sen u dolunaydan daha güzel deilsen öyle öyle olsun" diye
büyük bir yemin etti. Sabah olunca sözün hükmünü âlimlere sordu. Hepsi hanm aydan
daha güzel olmad için yemininde yalana olduunu söylediler. Durum Kad Yahya
b. Eksem'e intikal etti. Kad, halifenin sözünde yalana olmadm, kendisine bir eygerekmediini söyledi. Soruyu soranlar, "Nasl olur, bu fetvanla üstatlarna muhalefet
etmi oluyorsun" dediler. Kad, "Fetva ilme göre verilir; bu konudaki fetvay hepimizden
daha âlim olan yüce Allah vermitir. O insan tantrken. Gerçekten biz insan en güzt l
biçimde yarattk' buyurmaktadr; bu âyete göre, halifenin hanm da aydan güzeldir" dedi
(bk. Raz, Mefâtihul-Gnyb, 32/11; Bursev, Rûhul-Beyân, 10/561 (Beyrut 2001).
"Sonra da onu en aa derecelere döndürdük." Yani bu derece güzel
ve üstün biçimde yaratlan insanlardan bir ksmn cehennemlik yap-
tk. Bu halleriyle onlar bütün varlklardan daha çirkin ve hepsinden
daha aa durumdadr. Çünkü onlar, kendilerine verilen güzel özel-
liklerin gereini yapmadlar, gerçek nsanî özelliklerini kullanmadlar.
Eer o sfatlarn gereini yapsalard en üstün mertebelere çkarlard.
Âyete u mana da verilmitir:
Biz insan ömrünün en kötü devresine ve perianlk haline dön-
dürdük. Bu devre, gençlikten sonraki ihtiyarlk ve kuvvetten sonraki
zayflk dönemidir. u âyet bu durumu ifade etmektedir:
"Biz kime uzun ömür verirsek,yaratlta onu tersine (eski güçsüz hali-
ne) çeviririz " (Yâsîn 36/68). Yani biz, uzun ömür verdiimiz insan o düz-
gün ve dengeli halinden sonra, yaratln tersine çevirerek sûret ve
ekil olarak en kötü duruma döndürürüz. O zaman, daha önce dik du-
ran beli bükülür, siyah saçlan beyazlar, derisi buruur, gözleri görmez,
kulaklar iitmez olur.
Devamndaki âyette öyle buyruluyor: "Fakat iman edip salih amel
ileyenler müstesna. Onlar için hiç bitmeyen v eksilmeyen bir mükâfat var-
dr." Bu âyete iki türlü mana verilebilir.*
1. Önceki âyete balayarak. O zaman mana öyle: Sonra da onu en
aa derecelere indirdik, ancak iman edenleri deil.
2. Önceki âyete balamadan müstakil olarak. O zaman mana öyle
olur: Fakat kim ihtiyarlk halinde iman ve eder ve salih amel yaparsa,
ihtiyarlk haline ve o hal içinde ibadetin meakkatine sabrettiklerinden
dolay, kendilerine hiç kesilmeyecek bir mükâfat ve sevap vardr; özel-
likle çok ileri yata bunu yaptklarnda sevaplar daha fazladr.
Enes (radyallahu anh] Hz. Peygambcr'n [sallallahu aleyhi veselleml öyle
buyurduunu rivayet etmitir:
64 _ 95. JTÎN SÛRES 1-8 Cüz: 30
"Bir mümin elli yana ulat zaman, Allah onun hesabn kolaylatrr,
yükünü hafifletir. Altm yana ulat zaman, Allah ona kendisine yönel-
mesini nasip eder. Yetmi yana ulat zaman, göktekiler onu sever. Seksen
yana ulat zaman, iyilikleri yazlr, Allah onun kusurlarn affeder. Dok-
san yama ulat zaman, günahlar affedilir, ailesi için efaatçi (rahmet sebe-
bi) olur; artk o, Allah'n yeryüzünde bir esiridir. Yüz yana ulat zaman,
bir amel yapamazsa, kendisine shhatli ve gençken yapt hayrl amellerin
sevabyazlr.
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:"Bundan sonra (ey insan)
sana ahiret güniinii yalanlatan nedir?" Yani ey insan, hesap gününü is-
pat eden bu kadar güzel açklama ve kesin delillerden sonra, sana onu
yalanlatan nedir?
Ayet unu demek istiyor: Hiç üphesiz insann bir damla meniden
yaratlmas, sonra bir insan olarak düzgün vaziyette ekillendirilmesi,
belirli mertebelerden geçirilerek en son düzgün bir hale getirilmesi
daha sonra da ihtiyarlk haliyle ömrün en güçsüz ve perian haline
döndürülmesi, yüce yaratcnn varlna ve kudretine en açk delildir
Bu alacak ekil ve halde insan yaratmaya gücü yeten bir zat, elbette
onu öldükten sonra diriltip tekrar yaratmaktan aciz deildir. Öyleyse*
ey inkâra insan, senin hesap gününü yalanlamana sebep nedir?
Bu yalanlama Hz. Peygamber [saliallahu aleyhi vesellem] için de olabi-
lir. O zaman âyetin anlam öyle olur: Bu kesin delillerden sonra seni
yalanlayan kimdir?
"Allah, hiikünt verenlerin en üstiinii deil midir?" Bu âyet kâfirler için
bir tehdit içermektedir. Hiç üphesiz Allah, kâfirler için hak ettikleri
ekilde hüküm verir. Allah hüküm verenlerin en üstünüdür. Resulüm,
sen üzülme, Allah seninle seni yalanlayan kimselerin arasnda en gü-
zel hükmü verir.
46 Ahmed, Mü$ned, 3/218; Bezzâr, Müsirti, nr. 3587; Ebû Ya'lâ, Miisntd, 4246, 4247; Hey-
sem!, ez-Zemd, 10/204-205.
Cüz:_30 _ _ _ 95^TÎN SÛRES l-8_ _ _ _ 65
Âyetin lafznda geçen "hükm"e, hikmet manas da verilmitir.
Hikmet, bir eyi güzel ve salam yapmak anlamndadr. Buna göre
anlam öyle olur: nsan yaratan ve onu en güzel biçimde ekillendiren
Allah, her iini en güzel yapan deil midir?
Hz. Peygamber [saiuiahu aleyhi veseiiem] bu âyeti okuduu zaman,
"Belâ ve ette ala zâlike mhc'-âhidm (E>et yâ Rabbi, sen her iini en güzel
ekilde yapansn: ben buna ahidim)" derdi ve böyle söylenmesini emre-
derdi.47
#> _ *
1-8. Ayetlerin Tasavvuf! iaretleri
Bu konuda mam Kueyrî'nin [rahmetuiiahi aleyh] söylediklerinin öze-
ti udur;
Allah Teâiâ bu sûrede son derece erefli olan dört eye yemin et-A
mitir: Birincisi, kalbe yemin etmitir. Ayetteki "tin" kalbe iaret eder.
Bu kalp, akla dayal üphe ve vehimlerden arnd zaman, onda le-
dünnî ve manevi ilimler ortaya çkar.
kincisi, ruha yemin etmitir. Zeytinle iaret edilen ey nsanî ruh-
tur. Bu ruh, srrn nuruyla aydnlannca, içindeki kemalat ortaya çkar.
u âyette ruhtaki bu kabiliyete iaret edilmektedir:
"O (kandil) mübarek zeytin aacndan elde edilen yadan tututurulur.
O öyle bir yardr ki neredeyse, kendisine bir ate demese dek verir" (\ûr
24/35).
Üçüncüsü, srra yemin etmitir. Tûrisînâ ile srra iaret edilmitir.
Sr, lâhî tecelli yeridir, Hakk' müahede, O'nunla konuma ve dert-
leme mahallidir.
Dördüncüsü, emin beldeye yemin etmitir. Yeryüzünde emin kim-
se, Allah'n halifesi olan ariftir. Arifin emniyet hali, temkin halinden
47 bk. Ebî Davud, Sala I, ISO (nr. 887); Tirmizî, Tefsîru Sûre (95), nr. 3347; Ahmed, Müstcd,
2/249; Beyhaki, Sünen, 2/310; Begavî, tr/ru s-5i?m«*, nr. 623.
66 Cüz: 3095. TÎN SÛRES
sonra elde ettii gizlilik hâlidir. Bu, lâhî hüküm ve hikmetlerin edebi-
ne göre amel etme ve ibadetleri yerine getirmek için sebeplere dönme
makamdr. Bu makam, "Gerçekten biz insan en güzel biçimde yarattk"
âyetiyle üzerine yemin edilen kâmil insanlk makamdr.
Kueyrî der ki: "Âyetin manas udur: Biz insan, lâhî tecellilere
en üst seviyede mazhar olmu bir vaziyette ve lâhî emaneti tayacak
kabiliyette yarattk; onu rahmani sfatlarla donattk. Ruhunu, ruhanî
âlemin merkezi yaptk. Ftratn farkl mizaçlar toplayacak ekilde ve
en dengeli biçimde düzenledik. Onu kâinat içinde en geni ve en kap-
sayc özellikte ortaya çkarttk."
Sehl b. Abdullah- Tüsterî, u sözüyle insann bu özelliine iaret
eder:
"Ey insan, kâinatta mevcut olan her ey sende toplanmtr."
airlerden biri de insann bu özelliini öyle dile getirir:
"Ey içindeki srdan habersiz olan insan, cevherine iyi bak; ba-
karsan kendinde bütün kâinat derced ilmi görürsün. Sen zâhirin ve
batnnla cn mükemmel ekilde yaratlm bir varlksn. Ey lâhî srlar
içinde toplayan insan, deerini iyi bil!"
bn Atâullah- skender! |rahmctullahî aleyh] LetâifüVMinen adl ese-
rinde, müridi eyh Ebül-Abbas'n |rahmetuUahi aleyhi öyle dediini
nakleder:
"Bir gece Tîn sûresini okuyordum; 'Gerçekten biz insan en güzel bi
çimde yarattk. Sonra ottu en aa derecelere döndürdük’ âyetine geldim.
Bunun manasnn ne olduunu düünmeye baladm. O srada ban.
levh-i mahfuz açld; bir de baktm ki orada unlar yazl: "Biz insa-
n ruh ve akü yönünden en güzel biçimde (varlklar içinde en yüksek
mertebede) yarattk. Sonra nefsine ve hevâsma uyduu için onu en
aa derecelere indirdik."4"*
48 bn Aiâliah- skenderî, Lelûifül-Minen, s. 107 (Beyrut, ts.).
Cüz. 30 _ __ _ 9xJÎN SÛRES 1-8 _ 67
"Ancak iman edip salih amel yapanlar " âyetinde bahsedilenler, güzel
yaratl hali içinde kalan ruh ve akl sahipleridir. Dier insanlar ise
nefsine ve hevâsna uyanlardr.4'*
En dorusunu Allah Teâlâ bilir .
50
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun âline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Tîn sûresinin tefsiri burada tamamland.
49 smail HaJck Bursevi |rahmetullahi aleyh] der ki: "Baz insanlar ehvet denizine dalar-
lar, hayvan hislerinin peine düerler, cismanî ve eytani lezzetlerle oyalanr dururlar,
zulüm yaparlar. Böylece iç âlemleri tersine döner, insanlk vasf deiir. Allah katnda
itibard görünüe deildir. Allah insann kalbine bakar, içine itibar eder.D görünüü
güzel olan nice insanlar vardr kî iç âlemleri çok kötü ve çirkin vaziyettedir. Kyamet
günü herkes iç âleminin durumuna göre snfsnf haredilir" (bk. Bursevi, Rûhul-Btyân,
10/562). Dünyada güzel bir insan biçiminde iken mahere hayvan, ylan, eytan, kaplan
gibi en çirkin suretlerde gelenler çok olur. Bu halden yüce Allah'a snrz.50 Nimetullah-i Nahcuvânî [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsirini u nasihatle bitirir:
"Ey sonu cennete giden tevhid yolunda sabit kalmak isteyen ümmet-i Muhammed, bu
sûre üzerinde çok iyi düün ve ondaki senin için gerekli olan en mühim eyleri alp
uygula. Bütün varln ile yüce Allah'a yönel. Salih amellere sarl. Yanl ilerden ve
haramlardan kaçn. Sakn dünyann basit ilerine bulama, alçak eyleriyle kendini kir-
letme. Bo hayal ve temennilere dalmaktan sakn. Çünkü bu eyler seni alçaltr, enaaderecelere indirir, atee iter, seni pimanlk ve perianlk içinde brakr" (Nahcuvânî,
el-Frt'âtihul-llâhiyye, 2/519).
(96) ALAK SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Alak sûresi Mekke'de inmi olup on dokuz
âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ bir önceki sûreyi kendisi-
nin hüküm verenlerin en üstünü olduunu bildirerek tamamlamtr.
O'nun esiz hükümlerinden biri de Hz. Muhammed'e [saiiaiiahu aleyhi
vesellem] nübüvvet ve risâlet tacn giydirmesi, ona kitab ve hikmeti ö-
retmesidir.
Bu sûre, Kur'an'n vahyedilen ilk sûresidir; vahiy ve âyetlerin inii
bu sûre ilebalamtr/1
S bk. Hâkim, Müsledrek, 2/220; Ebû Nuaym, Hlyetü bEvliyâ, 1/256-257; Heysemî, ez-
T&vaid, 7/139; Mira danda surenin hepsi deil, ilk be âyeti inmitir. Dier ksm daha
sonra nazil olmutur (bk. Beyhakî, Delâilü'rhNübümv, 2/157-158 (Beyrut 1985]; Süvûtî,
ed-Dürrü 7-Mensur, 8/560).
70 Cüz: 30<*t>. Al.AK SURES 1 -5
slâm'n lk Emri: Yaratan Rabb'inin Adyla Oku!
Yüce Allah'n sonsuz hikmetlerinden biri de insan bir nutfeden
(bir damla meniden) yaratmas, sonra onu deiik evrelerden geçire-
rek en mükemmel hale ulatrmasdr. Cenâb- Hak ilk inen âyetlerde
buyurdu ki:
• •
A OA j-, O 3-^ jA^ Af-Uo J-fötA O ^33
* * • »
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yaratan Rabb'inin adyla oku.
2. O, insan bir nutfeden (rahimde alanm yumurtadan) yaratt.
3. Oku! Rabb'in, çok büyük kerem (ltufv ihsan) sahibidir.
4. O Rab ki kalemle (yazmay) öretti.
5. nsana bilmedii eyleri öretti.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Yaratan Rabb'inin adyla oku."
Bu hitap vahyin ilk inii annda Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi
veseliem) yaplmtr. Kendisine öyle denmitir: Bu KuPan' Rabb'inin
ismiyle balayarak oku! Yahut O'ndan yardm isteyerek oku.
Âyette, "Rabb'inin ismiyle " ifadesinde, Cenâb- Hakk'n rablik sfat
söylenerek O'nun her eyin sahibi olduuna, varlklar terbiye ettii-
ne, onlar layk olduklar makama derece derece ulatrdna dikkat
71Cüz: 30 96. Al, AK SÛRES 1-5
çekilmitir. Bununla aynca Hz. Peygamberdin de |sallallahu aleyhi vcsellem]
kendisine nice ilim ve hikmetleri içeren bir kitabn vahyedilmesiyle,
insanlar beeri ve ruhanî yönden en mükemmel makamlara ulatra-
cak bir tebli yaptna ve terbiye verdiine iaret edilmitir.
"O, yaratandr.’’ Bu ifadede O'nun neyi yaratt belirtilmemitir.
Bunun içine yaratlan her ey girer. Çünkü O'ndan baka bir yaratc
yoktur. Her eyi yaratan sadece O'dur. Bütün varlklar, O'nun takdir ve
hükmüyle var olmulardr. Takdir ve yaratlma yönüyle hepsi ayndr.
"O, insan bir nutfeden (rahimde alanm yumurtadan) yaratt." Bura-
da dier varlklar içinden özellikle insann dile getirilmesi, onun ere-
fini bildirmek içindir. Bunun bir dier sebebi de vahyin insana inmi
olmasdr.
Önceki âyeti, "O insan yaratandr" eklinde anlamak mümkün-
dür. Birinci âyette bu mana kapal bir ekilde söylenmi, peinden
gelen âyette açklanmtr. Bu, insann yaratnn büyüklüünü ifade
etmek ve ftratndaki alacak güzellikleri göstermek içindir.
Önceki sûrede Allah Teâlâ'nm insan en güzel biçimde yaratt
zikredildi. Bu sûrede ise ksaca insann yaratl esnasnda geçtii ev-
relerden bahsedildi, aynca kendisine verilen nimetler dile getirildi. Ar-
dndan, insann nasl azgnlat ve bu insann ahirette hangi hallerle
karlaaca söylendi. Sûrenin bu ksm, önceki sûrede geçen, "Ger-
çekten biz insan en güzel biçimde yarattk. Sonra da onu en aa derecelere
döndürdük’’
âyetlerinin bir tefsiri gibidir.
Allah Teâlâ insann ilk yaratln anlatrken, "Onu bir nutfeden
yaratt " buyurdu. Ayetin lafznda geçen ve "nutfe" olarak tercüme et-
tiimiz "alak" ifadesi, özel bir mana içindir. Bu kelime "balanmak,
tutunmak, yapmak, toplamak, birletirmek, ilgi duymak ve sevmek"
gibi anlamlara gelir. nsann temelini oluturan bu maddenin özellii
insana da yansmtr. nsan kelimesinin bir manas da bünyesinde bir-
çok eyi toplayandr.
Cüz: 3072 96. ALAK SÜRES 1-5
nsann yaratl safhasndaki bu halde u duruma da bir iaret
vardr: Dinin balangc da insann balangc gibidir. nsan Önce za-
yf bir haldedir, sonra yava yava kuvvetlenerek kemale erer. Din de
böyledir.
Sonra okuma emri tekrarlanarak öyle buyruldu:
'‘Oku!" Yani sana emredileni yap. Bu ifade, istenen eyi yapmasn
kuvvetle emretmek için tekrarland. Bir de peinden gelen, “Rabb'in,
çok büyük kerem sahibidir " sözüne bir hazrlk yaplm oldu. Hz. Pey-
gamber |sallallahu aleyhi vesellem], melein ilk, "Oku!" emrine karlk,
"Ben okuma bilmem " diye özür beyan etmiti. O bu sözüyle, okumann
daha önce okuyup yazanlarn ii olduunu, kendisinin ise ümmî olup
kimseden böyle bir ders almadn belirtmek istemiti. Bunun üzerine
tekrar kendisine "Oku!" emri verildi. te o zaman,
"Sana isminden vardm isteyerek okuman emreden Rabbin, çok bü-
yük kerem sahibidir" buyruldu. O, herkesten çok ikram ve ihsan sahibi-
dir. Kullarna çok büyük nimetler ikram eder. Öyle cömerttir ki kendi-
sine isyan edenlere hilimle davranr, müsamaha gösterir, onlar hemen
cezalandrmaz. Bundan daha büyük bir kerem ve ihsan olur mu?
"O Rab ki insana kalemle (yazmay) iv bilmedii eyleri öretti.
"
Cenâb-
Hakk'n kullarna hiç bilmedikleri eyleri öretmesi, onlar cehalet ka-
ranlndan ilmin nuruna ulatrmas, O'nun sonsuz kerem ve ihsann
göstermektedir. Bu âyette ayrca birçok fayda ve faziletinden dolay
yaz yazma sanatna da dikkat çekilmitir. Bilindii gibi, ilimlerin kita-
ba geçirilmesi, hikmetlerin kaydedilmesi, önceki insanlarn haberleri-
nin zapt, Allah Teâlâ'nm indirdii kitaplarn yazlmas ancak yaz ile
olmaktadr. Eer yaz olmasayd, din ve dünya ileri düzgün gitmezdi.
Yüce Allah'n ince hikmetini anlatmayau kalem ve yazdan baka bir
delil olmasayd, bunlar bile yeterli olurdu.
Cüz: 30 7396. A LAK SÛRES 1-5
A
Ibn Aur-i Fâsî bu konuda der ki:
"Allah'n yaratt her varlkta ve yapt ilerde alacak eyler var-
dr. Öyle ki bu varlk âlemindeki hakikatler sürekli deiir durur. Sen bu
varlklarla gözünle konu (onlara gönül ve ibret gözüyle bak); onlarn
dilini ba kula iitmez. Cenâb- Hakk'n hitab hazrdr (yüce Mevlâ,
kâinatn diliyle herkese hitap etmektedir); fakat onu anlayanlar gittiler."
1-5. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
Bütün ilerinde Rabb'inle olman için O'nunla (O'ndan yardm is-
teyerek ve her iinde O'nu müahede ederek) oku. Allah Teâlâ, bütün
varlklar, onlara baklp yüce zatnn tannmas için yaratt, varlk âle-
minde tecellilerine en fazla mazhar olan insan bir damla basit sudan
ortaya çkartt. Sonra onu, ilimle en yüksek mertebelere yükseltti. nsa-
n, pis bir su seviyesinden ilim ve marifetin zirvesine ulatrd. nsana
yapt bu ihsan anlatmak için,
"Oku! Rabb'in çok kerem zv ihsan sahibidir" buyurdu. O Rabb'in ki
sana saysz ikramlarda bulundu; sana bilmediklerini öretti. Yine ORabb'in insana, kalemle yazmay ve bilmedii nice eyleri öretti.
Nankörlere ve Azgnlara Uyan
nsan bu nimetlere ükretmedii takdirde Cenâb- Hak onu u e-
kilde uyard:
1 < -W . .1 - / V . ^ ^ î
ji 0 i\j o 0 ji_uy o
0^ m rj^0^ - • rf'j' OJ
*i . i
74 96. ALAK SÛR KS 6-19 Cüz: 30
IjL;1 X
6. Gerçeku ki insan azar.
7. Kendini zengin ve yeterligördüü için.
8. üphesiz dönü Rabb'inedir.
9. Gördün mü u engelleyeni,
10. Namaz klarken kulu Muhammed'i.
11. Söyle bakalm, ya o (peygamber) doru yolda bulunuyor,
12. Yahut takvay emrediyorsa! (Ona uymak gerekmez mi?)
13. Ne dersin, o (azgn insan hakk) yalanlyor ve doru yoldan yüz
çeviriyorsa! (Yapt doru mudur?)
14. O insan, Allah’n (yaplan her ii) gördüünü bilmez mi?
15. Hayr, hayr! Eer vazgeçmezse muhakkak onu alnndan (per-
çeminden) yakalarz (cehenneme atarz).
16. O yalana, günahkâr alndan.
17. Haydi o, kendi meclisini (adamlarm ve taraftarlarm) çatrstn
(da görelim).
18. Biz de zebanileri çaracaz.
19. Hayr! Ona uyma! (Sen namaz klp) secde et de Allah'a yakla!
Cü/: 30 96. ALAK SÛRES 6-19 75
Tefsir
nsan bu nimetlere ükretmedii takdirde Allah Teâlâ onu u ekil-
de uyard: "Hayr, o azgn insann söyledikleri ve yaptklar doru de-
ildir. Gerçeku ki insan azar." Allah ona ükretmesi için nice nimetler
vermiken, o kalkt inkâra gitti, azgnlk yapt. Gerçekten insan (kalbi
kör olunca) haddi aar ve Rabb'inin emrine kar kibirlenir.
Sûrenin altnc âyetinden sonuna kadar olan ksm, daha sonraki
bir zamanda Ebû Cehil hakknda inmitir. Mehur olan görü budur.
"Kendini zengin ve yeterli gördüü için." nsan, kendini zengin, ye-
terli ve kudret sahibi görüp hiç kimseye ihtiyac olmadn düündü-
ü zaman azar. nsann genelde azma sebebi budur. nsan tevazuya
sevkeden ise fakirlik, yani kendini aciz görme, yüce Rabb'ine muhtaç
bilme halidir.
Allah Teâlâ sonra, haddi aan insan bu azgnlnn sonucundan
sakndrd ve ona hitap ederek öyle buyurdu:
"üphesiz senin dönüün Rabb'inedir." O sana bu azgnlnn kar-
l olan cezay verecektir.
"Gördün mü kulu Muhammed’i namaz klarken engelleyen u adam!"
Yani Allah'n peygamberi Muhammed'i fsallallahu aleyhi vesdlemj namaz-
dan alkoyan, namaz klarken onu engellemeye çalan u Ebû Cehil
denen herifi gördün mü? O ne kötü bir i yapyor. Ayet onun ne kadar
çirkin bir halde olduunu ve ne kadar tuhaf bir i yaptn anlatyor.
Ayrca onun, gözü gören herkesin garip karlayaca çirkin bir i yap-
tn bildiriyor.
Rivayet edildiine göre, Ebû Cehil Kurey'ten bir grup insanla bir-
likteydi. Onlara, "Eer Muhammed'i Kabe'de namaz klarken görür-
sem, ayamla boynuna basacam" dedi. O srada Hz. Peygamber [sal-
lallahu aleyhi vesellem| namaz klyordu. Onu görünce yanma doru geldi.
Sonra eliyle bir eyden korunarak gerisin geri dönüp kaçt. Ona,
76 _ _96. ALAK SÛRES b-19 Cüz:_30
"Ne oldu, niye geri durdun?" diye sorduklarnda Ebû Cehil,
"Benimle onun arasnda ateten bir hendek olutu, bana korkunç
bir ey ve bir kanat engel oldu!" dedi. Bu olay üzerine âyetler indi. Resû-
lullah |sallaliahu aleyhi vesellem| o anda ne olduunu öyle haber vermitir:
"Eer o srada bana yaklasayd melekler onu parça parça ederdi."'2
*
Ayetteki,"Gordiin müu adam?" ifadesindeki görme, ba gözünün
görmesidir. Bu kelime bazan "akln görüü ve kalbin bilmesi" için de
kullanlr. O zaman "bilmek" manasnda olur. Görmek fiili u âyetler-
de "bilmek ve haber vermek" anlamnda kullanlmtr:
"Gördün mii, ya o (peygamber) doru yolda bulunuyor yahut takvay
emrediyorsa! Ne dersin, onu engelleyen kimse hakk yalanlyor ve doru
yoldan yüz çeviriyorsa/"
Görmek, bir eyi bilmenin sebebidir. "Gördün mü?" demek, "Bu
konuda ne biliyorsun, ne dersin?" demektir. Âyetlerdeki hitap, kendi-
sine hitap edilmesi uygun olan herkesedir. Bununla, akl bamda olan
herkesin bu tür olaylar düünüp deerlendirmesi, doru ile yanl,
hakl ile haksz bilmesi istenmektedir.
Yukardaki üç âyete cevap olarak öyle buyrulmutur:
"O insan, Allah'n (yaplan her ii) gördüünü bilmez mi?"
Bu âyetlerde iki gruba da ayr ayn hitap edilmektedir. öyle ki:
Allah Teâlâ önce âyetleri inkâr edenlere öyle sesleniyor: Ey kâfir
insan, eer o peygamberin ii ve namaz doruysa, o peygamber Al-
lah'a davetiyle de takvay emrediyorsa, sen onu niçin inkâr ediyorsun,
kendisine neden kar geliyorsun?
Sonra hak tarafndakine dönerek onu öyle teselli ediyor: Ey mü-
min, eer o kâfir kimse hakk yalanlyor ve hidayet yolundan yüz çevi-
riyorsa onun yaptnn ne deeri var; sen iine bak!
52 Buhari, Tefsîru'UKuf'ân (Sûre 96), 5 (nr. 4958); Aynî, Umdetül-Kâri, 13/503*504; Müslim.
Münâfikîn, 38.
Cüz: 30 7796. A LAK SÛRES 6-19
Gaznevî der ki: '"Ber o peygamber hidayet üzere bulunuyor ve
takvay emrediyorsa' âyetinin cevab söylenmemitir. Bu cevap udur:
ayet o peygamber doru yolda ise ona uymak farz deil midir? Yani ey
hakk yalanlayan, hidayetten yüz çeviren kâfir kimse, sen böyle bir kulu
namazdan nasl alkoyarsn? Allah'n seni gördüünü bilmez misin?"
“Hayr! Allah'a ibadete mani olan kimsenin yapt doru deil.
Eer vazgeçmezse, muhakkak onu alnndan, perçeminden yakalarz, cehen-
neme atarz, O yalanc, günahkâr alndan. Haydi o, kavminin topland
meclisi, adamlarn ve taraftarlarn çarsn da görelim!"
Rivayet edildiine göre Ebû Cehil, Hz. Peygamber namaz klarken
yanna gitti. Ona, "Seni namazdan menetmedim mi?" dedi. Resûlullah
|sallallahu aleyhi vosdlem] ona ar ve sert konutu. Ebû Cehil,
"Beni tehdit mi ediyorsun? Benim bu vadide (Mekke) adamlanm
ve taraftarlarm senden daha çoktur" dedi. O zaman bu âyetler indi.
Allah Teâlâ buyurdu ki:
"O adamlarn çarsn; biz de zebanileri çaracaz
Yani onu atee sürüklemesi için azap meleklerini çaracaz. Hz.
Peygamber [sallallahu aleyhi vesellem] bu olay hakknda öyle buyurmutur:
“Eer Ebû Cehil adamlarn çarmayd, azap melekleri onu milletin gözii
önündeyakalayp azap ederdi. "w
“Hayr! Onun söyledii doru deil. Sen ona uyma!" Yani sen bu-
lunduun doru yolda devam et; onun isyanndan ve kendisinden yüz
çevir."Yalanclara uyma'' (Kalem 68/8) âyeti de bu manadadr.
"Sen namaz klp secde et de Allah'a yakla /" Yani sen hiçbir gev-
eklik ve zafiyet göstermeden namazna ve secdene devam et; böylece
Rabb'ine yakla.
53 bk. Tirmizî, Tefsîrü'l-Kur'ân, 84 (nr. 3349); Nesâ, cs-Sünenül-Kübrâ, nr. 11684; Taberi,
Câmi 1-Beyât, Alak sûresi tefsiri. Baz rivayetlerde, "Onu azap melekltr yakalard" sözü
bn Abbas’a [radvallahu anh] ait olarak nakledilmitir.
78 _ 96. ALAK SL'RESt 6-»9 Cü*:JO
6-19. Âyetlerin Tasavvuf! aretleri
Kim Allah'a yönelen ve namazna devam eden bir kimseyi inkâr
ederse, onun hakknda da bu âyetlerdeki uyanlar söylenir. O da, "Gör-
dün mü namaz klaru engelleyen ve onunla alay eden u kulu!" diye
knanr. Allah’a dönmü kimseye de öyle denir:
Sakn, seni namazdan ve hak yoldan alkoymak isteyen o kimseye
uyma! Sen kalbinle ve bütün bedeninle secdeye var, bu ekilde yüce
Mevlâ'na yakla; böyle yap ki O'na kavuma nimetine eresin.'*
Hayrl ilide muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Alak sûresinin tefsiri burada tamamland.
34 Nimetullah-i Nahcuvâni [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsirini u nasihatle bitirir:
"Ey Cenâb- Hakk'a yaklamak ve ulamak isteyen Hak yolcusu! Allah senin bu arzu ve
isteminde yardmcn olsun. Sen sana emredilen bütün taat ve ibadetlere ihlâsla ve tam
bir boyun büküklüfcü içinde devam et; çünkü Allah Teâlâ 'ya yaklamann tek yolu, kalp
krkl, boyun büküklüü, yalvarma ve bütün beerî eylerden kalbi çekip Allah'n
muhabbetinde fâni olmadr. Bir de iradeli olarak nefsi öldürmek, onun bütün kötü ar-
zularn ve bo isteklerini kalpten silip atmak gerekir. Bovle yaparsan Cenâb- Hakk'a
kavuur, CYnunla ebedi bir hayat bulursun. Yüce Allah bizleri, lutfuvla bu vasflara sa-
hip kullarndan eylesin" (bk. Nahcuvâni, el-Fevitihul-lâhiyye, 2/521).
(97) KADR SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Kadr sûresi Medine'de inmitir. Bu, Abdul-
lah b. Abbas'n görüüdür. Onun Mekke'de indii de söylenmitir.
Kadr sûresi be âyettir. Sûre, Kadir gecesinden bahsettii için bu ismi
almtr.
Önceki Sûre ile Balants; Cenâb- Hak önceki sûrede secde ede-
rek Allah'a yaklama emrini verdi. Bu sûrede ise Allah'a yaklamann
büyük ölçüde gerçekletii vakitten bahsederek öyle buyurdu:
j i
1
A ^ I
| ^
*
O
80 97. K ADR SURES 1-5 Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. üphesiz biz onu (Kur'an') Kadirgecesinde indirdik.
2. Kadir gecesinin ne olduunu bilir misin?
3. Kadir gecesi bin aydan hayrldr.
4. O gecede, Rab'terinin izniyle melekler ve Rûh (Cebrâil), her i
için iner dururlar.
5. O, fecrin douuna kadar süren selâm ve selâmet gecesidir.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "üphesiz biz onu, Kur'an' Kadir gece-
sinde indirdik."
Allah Teâlâ, "Onu biz indirdik" ifadesiyle Kur'an'n indirilmesini
kendisine nisbet ederek onun ann yüceltmitir. Bu ifade ayn zaman-
da Cenâb- Hakk'n ona ne kadar önem verdiini de göstermektedir.
Ayette, Kur'an ismi açkça söylenmemi, bunun yerine "o” zamiri kul-
lanlmtr. Bu, Kur'an'n herkes tarafndan bilinen bir kitap olduunu
bildirmek içindir. Sanki "o kitap" denince, bütün zihinlerde hazr olan
ve beliren eyin Kur'an olduu belirtilmitir.
öyle bir görü de vardr: Bu âyette, "Onu indirdik"sözüyle, bir
önceki sûrede, "Oku!" emriyle okunmas istenen ey kastedilmitir.
Bu durumda sûre, önceki sûreye mana olarak bitimi olup onun bir
devam olmaktadr.
"Kadir gecesinin ne olduunu bilir misin?" Allah Teâlâ bu âyetle
Kur'an' indirdii gecenin ann yüceltmitir. Bu âyette, o gecenin
kymetini insann idrak edemeyeceine de iaret edilmektedir. Onun
kymetini sadece bütün gayb bilen AUah bilir. Nitekim yüce Allah o
gecenin kymetini öyle bildirmitir:
Cüz: 30 _ _ _ 97. KADR SÛRES 1-5 81
"Kadir gecesi bin aydan hayrldr." Yani bu gece, içinde Kadir gece-
si bulunmayan bin aydan daha hayrldr. Bu âyet, Hz. Peygamberi
[saiiaiiahu aleyhi veseiiemj o gecenin kymetini bilmeye tevik eden âyetin
peinden onun kymetini ksaca ifade etmitir. Bu tevik ayn zamanda
o gecenin kymetinin bilinmesi konusunda bir müjde tamaktadr ve
bu müjde verilmitir. Her iki âyette de açkça "Kadir gecesi" ifadesinin
kullanlmas, onun büyüklüünü kuvvetle ifade etmek içindir.
Kuriarin Kadir gecesinde indirilmesine gelince; bununla iki eykastedilmi olabilir:
1. Kur'an dünya semasna bütünüyle toptan o gece indirilmitir.
Rivayet edildiine göre Kur'an, levh-i mahfuzdan dünya semasna Ka-
dir gecesinde toptan bir defada indirilmitir. Sonra yirmi üç sene için-
de Hz. Peygamber'e [sallallahu aleyhi vesellem] parça parça indirilmitir. 55
2. Kur'an bu gecede indirilmeye balanmtr. Bu görü daha açk
ve kuvvetlidir.
Bu geceye Kadir gecesi denmesi, o gecede bütün ilerin hükme ba-
lanmasndan ve o sene içinde olacak eylerin ortaya çkarlp görevli
meleklere bildirilmesinden dolaydr. u âyette bu ifade edilmektedir:
"Ogecede her hikmetli i hükme balanr" (Duhân 44/4). Buna göre "kadr",
"takdiretme, belirleme" manasmdadr.
Bu geceye Kadir gecesi denmesinin dier bir sebebi, onun dier
gecelere göre çok erefli ve kymetli olmasndandr. Buna göre "kadr",
"eref" anlamndadr.
Kadir Gecesi Hangi Gecedir?
Mehur olan görüe göre Kadir gecesi, ramazan aynn 27. gecesidir.
Rivayet edildiine göre sahabeden Übey b. Kâ'b [radyailahu anh]. Kadir
gecesinin ramazan aynn 27. gecesi olduunu yemin ederek söylerdi.^
55 Bu konudaki rivayet için bk. Süyûtî, ed'Durrü PMensûr, 8/567-568.
56 bk. Müslim, Miisâ fi rin, l7S(nr. 762); Ebû Davud, nr. 1378;Tinnizî. nr. 793, 3351; Ahmed,Miiattetl, 5/130.
82 97. KADR SURES 1-5 Cüz: 30
Bu konuda baka görüler de vardr.57 Kadir gecesinin aranmas
gereken zaman, ramazann son on günündeki tek gecelerdir.
Bu gecenin gizli tutulmasnn birçok sim vardr. Bunlardan biri
de bu geceyi arayan kimsenin, bütün geceleri ihya ederek daha fazla
sevaba ulamasdr. Be vakit namaz içinde orta namazn gizlenmesi
de böyledir. Bunun gibi gizlenen baka eyler daha vardr ki orüann
bazs unlardr:
(Kendisiyle edilen dualarn kabul edildii) ism-i a'zam yüce Al-
lah'n isimleri içinde gizlenmitir.
Dualarn kabul edildii saat cuma gününde gizlenmitir.
Yüce Allah'n nzas ibadet ve taatlerin içinde gizlidir. Allah'n, ku-
lunun hangi ibadet ve taatinden raz olaca bize gizlidir. Bunun için
hiçbir ibadet ve taati küçük görmeyip imkân ölçüsünde her türlü ha-
yrl ii yapmaya çalmaldr.
Yüce Allah'n gazab günahlarn içinde gizlidir. Bunun için hiçbir
günah küçük ve basit görmeyip hepsinden saknmaya çalmaldr.
Kullar içinde kimin Allah dostu olduu da gizlenmitir. Bunun
sebebi, belki bu kimse Allah dostudur diyerek herkese kar güzel zan-
la bakmak ve edepli davranmaktr.
Âyette, "Bin aydan hayrldr" eklinde özellikle bin saysnn zikre-
dilmesi, iki sebeple olabilir:
Biri, bununla haynn çokluu anlatlmtr.
Dieri de bu konuda nakledilen u rivayetlerdir:
Bir defasnda Resûlullah [sailallahu aleyhi vcsellem) ashabna srâiloul-
lan'ndan bir adamdan bahsetti. Onun silahn kuanarak Allah yolun-
da bin ay cihad ettiini haber verdi. Bunu dinleyen müminler onun
haline ardlar, ameline hayran oldular, kendi amelleri gözlerinde
57 Deiik görüler için bk. Süyûtî, ed-Diîrrül-Mensûr, 8/571-584.
Cüz: 30 97. KADK SURES 1-5 83
küçüldü, buna üzüldüler. Bunun üzerine Allah Teâlâ onlara bu gazi-
nin bin aylk amelinden daha hayrl olan Kadir gecesini verdi.
Bir dier rivayet udur:
Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi veselleml, dier bütün ümmetlerin
ömürlerinin çok uzun olduunu gördü; onlara göre ümmetinin öm-
rünü ksa buldu. Dier ümmetlerin yapt amelleri ümmetinin yapa-
mayacandan korktu, buna üzüldü. Bunun üzerine Allah Teâlâ, ona
Kadir gecesini verdi ve bu geceyi dier ümmetlerin bin ayndan daha
hayrl yapt.
öyle de denilmitir: Hz. Süleyman'n [aleyhisselâm] saltanat 500 ay
sürdü. Zülkameyn'in jaleyhisselâm] mülk ve hükümdarl da 500 ay sür-
dü. kisinin toplam 1000 ay eder. Cenâb- Hak, Kadir gecesini ihya
eden kimse için onlarn saltanatndan daha hayrl yapt.
Allah Teâlâ, daha sonra bu gecenin niçin faziletli olduunu öyle
açklad:
"O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her i için iner
dururlar."
Âyette geçen "ruh", ya Cebrâil'dir [aleyhissel3m| ya da meleklerin sa-
dece bu gece gördükleri dier bir melektir.
Yahut âyetteki ruhtan kast, lâhî rahmettir.
Meleklerin inmesiyle kastedilen udur: Bu gecede melekler yeryü-
züne inerler, insanlara selâm verirler, onlarn dualarna âmin derler.
lgili rivayetlerde böyle anlatlmtr.
Bir baka görüe göre, melekler yeryüzüne deil, dünya semas-
na inerler. Bu inileri kendi balanna deil, Allah'n izniyle olur. Ken-
dilerine bildirilen ve verilen her ii görmeye gelirler. Bunlar, Cenâb-
Hakk'n gelecek seneye kadar olmasn takdir ettii ilerdir.
Rivayet edüdiine göre Allah Teâlâ, yeni sene içinde olacak bütün
ileri meleklerine bildirir.
84 9 7. KADR SÜRES 1-5 _ Ciiz:_30
öyle de denmitir: Yeni sene içinde olacak iler. aban aynn on
beinci gecesinde yani Berat gecesinde gayb ilminde ortaya çkarlr,
Kadir gecesinde de meleklere bildirilir. Onun için meleklerin bu çok
mühim iler için inmeleri Ö2ellikle söylenmitir. Onlarn bu iler için
inmeleri, müminlere selâm vermek ve dualarna "âmin" demek için
inmelerine engel deildir. Nitekim o gece için âyette,
"O, batan sona selâm iv selâmet gecesidir" buyrulmutur. Yani o gece
müminler için selâm ve selâmet gecesidir.
O geceye "selâm" denmesi, meleklerin insanlara çokça selâm ver-
mesindendir. Rivayet edildiine göre melekler o gece, ayakta olan,
oturan. Kuran okuyan ve namaz klan her mümine selâm verirler.
Bu gece aym zamanda selâmet gecesidir. Allah Teâlâ, bu gecede
sadece hayr ve selâmet olan eyleri takdir eder; dier gecelerde ise
hem selâmet hem de bela ve musibet takdir eder.
bn Abbas [rachyallahu anhl demitir ki: "Sûredeki 'o' anlamna gelen
'hiye' zamiri, Kadir gecesinin ramazann 27. gecesi olduuna iaret et-
mektedir; çünkü bu kelime sûrenin yirmi yedinci kelimesidir."
Bu gecenin bitii öyle belirtilmitir:
"O, fecrin douuna kadar devam eder." Yani o gece fecirle (tan yeri-
nin aarmasyla) biter.
Yahut melekler fecre kadar selâm verirler.
Bir mana da udur: Melekler fecre kadar srasyla grup grup inerler.
1-5- Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Kalp ehli ârifler için bütün vakitler Kadir gecesidir. Onlara göre
bütün mekânlar (yüce Allah'a döndükleri ve göz ya döktükleri)
Arafat gibidir. Bütün günler cuma gibi mübarektir. Çünkü zamann
Cüz: 30 97. K ADR SÜRES 1^5 85
ve mekânn yüceltilmesinden kast, onlarda meydana gelen ilâh ya-A
kmlk, keif ve müahededir. Ariflere göre bütün vakitler bu manada
eittir; onlar her zaman yüce Allah'a yaknlk içindedirler. Bu konuda
ariflerden bir air öyle demitir:
"Ey yüce dost, eer zatmda sizin cemalinizi müahede etmesey-
dim, bu dünyada bir saat yaamaya raz olmazdm. Benim yüce Kadir
gecem, vakitlerimin seninle mâmur olmasdr. Hiç üphesiz seven se-
nin muhabbetinde tan fâi olduu zaman, her yer onun için (Kabe'yi
ziyaret için ihrama girilecek) bir mîkat mahalli olur, âk baka mîka-
ta ihtiyaç hissetmez (Çünkü âk, kalbiyle sürekli Rabb'ini müahede
eder, hep O'nun huzurunda bulunur)."
Bir dieri de öyle der:
"Eer bilinse, benim her gecem Kadir gecesidir. Ayn ekilde, dos-*
tumla bulutuum her gün de cuma günüdür. Ak için dostun kap-
sna her gidi ve geli bir sa'y ve hac gibidir. Onun kapsnda durmak
nice vakfeye denktir."
eyh Ebül-Abbas- Mürsî [rahmetullahi aleyh]der ki: 'Allah'a hamdol-
sun, bizlerin bütün vakitleri Kadir gecesi gibi bereketli ve faziletlidir."
Gerçekten âriflerin hali böyledir; çünkü onlarn bütün ibadetleri
kalbin tefekkürü, ibret alnmas ve Hakk' müahede içinde gerçekle-
ir. Bir haberde geçtii gibi, “Uyank kalple bir saat hakikatleri tefekkür
etmek, gaflet içinde yaplan yetmi yllk ibadetten daha hayrldr."M Hatta
müahede halinde yaplacak bir tefekkür, bundan daha faziletlidir. Bu
konuda bir arif der ki:
"Yüce Allah ile geçen her anmn kymeti, gaflet içinde yaplan
binlerce hacca bedeldir."
58 Hadis için bk. Ebü'-eyh, Ktlâbul-Azame, nr. 44; Süyûti, c’s-Stfyir, nr. 5897.
86 _971_KADR SÜRES 1-5 Cüz: 30
öyle denilmitir: Tefekkürün sevab, kalpten perdenin açlmas ve
kulun Cenâb- Hakk'n zatn müahede etmesidir. Bu da hiçbir eyle
kyas edilemeyecek kadar üstün bir eydir.-1"
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Kadr sûresinin tefsiri burada tamamland.
.V» Nimetullah-i Nahcuvânî [rahmctullahi aleyh], bu surenin tefsirini u nasihatle bitirir:
"Ey Kadir gecesini ihyaya azmeden ve ona ulama evkiyle yanan Hak yolcusu! Sen
hayalnn bütün gecelerini ihya için paçalar sva, gayret et. Kadir gecesi onlarn içinde
gizlidir. Ksaca, hiçbir annda yüce Rabb'ini unutma. Ekiyle yaparsan, bütün gecelerin
dünyadan ve findekilerden daha hayrl olur" (Nahcuvânî, el FcvâtihuVÛShiyye, 2/522).
(98) BEYYNE SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Sûrenin nerede indii hakknda farkl gö-
rüler söylenmitir. Mekke'de inmi olduu en mehur olandr. Medi-
ne'de indii de söylenmitir. Beyyine sûresi sekiz âyettir. Sûre adn, ilk
âyette geçen "beyyine" kelimesinden almtr. Beyyine, "apaçk delil,
hüccet" demektir.
• •
Önceki Sûre ile Balants: Bu sûrede Hz. Peygamber Mhiiahu
aleyhi vescllem] tarafndan insanlara okunan tertemiz sahifelerden bahse-
dilmitir. Bu sahifeler yani Kur'an ise Kadir gecesi indirilmitir. Allah
Teâlâ öyle buyurdu:
98. BEYYNE SÛRES 1-5 Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Ehl-i kitap ve müriklerden inkâr edenler kendilerine apaçk de-
lilgelmedikçe inkâr brakacak deillerdi.
2. (Bu delil) Allah tarafndan gönderilip kendilerine tertemiz sahi-
feleri (Kur'an’) okuyan peygamberdir.
3. O sayfalarda (Kur'an'da) en doru hükümler vardr.
4. Kendilerine kitap verilenler ancak o açk delil (peygamber) ken-
dilerine geldikten sonra (onun hakknda) ayrla dütüler.
5. Halbuki onlara, dini yalnz Allah için yaayarak ve Hanîf ola-
rak (biitih irk çeitlerinden uzak kalarak) Allah'a kulluk etmeleri, namaz
klmalar ve zekât vermeleri emredilmiti, ite salam din budur.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Ehl-i kitap ve müriklerden inkâr edenler
kendilerine apaçk delil gelmedikçe inkârlar brakacak deillerdi.
"
Âyetteki inkarclar, Hz. Peygamber'i [sallaüahu aleyhi vesellcm] ve ona
indirilen Kur'an' inkâr edenlerdir.
Ehl-i kitap, yahudi ve hristiyanlardr.
Mürikler ise putlara tapanlardr.
Bu âyete birkaç mana verilmitir.
Bir manas udur: Onlar kendilerine Hz. Peygamber [saüailahu aley-
hi vesellem] gönderilinceye kadar kâfirlii terketmediler. O gönderilince
bazs iman etti, bazs kâfirlikte sabit kald.
Bir dier mana udur: Onlara bulunduklar halin yanl olduunu
açklayan apaçk delil gelinceye kadar dinlerinden ayrlmadlar. Hak
din gelince, önlerine doruyu gösteren delil konmu oldu.
Cüz: 30 98. BEYYNE_SÛRES 1-5 89
Âyetin bir anlam da udur: Allah Teâlâ kendilerine Hz. Muham-
med'i [sallallahu aleyhi ve$eltem| göndererek önlerine apaçk delili koyma-
dan onlar dünyadan ayrlmadlar. Eer bu delil önlerine konmasayd
ahirette öyle derlerdi:
"Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de u perianla ve alçakl-
a dümeden senin âyetlerine uysaydk! " (Tâhâ 20/134).*'
Allah Teâlâ, bu delinin ne olduunu öyle açklad:
"Bu delil Allah tarafndan gönderilip kendilerine tertemiz sahifeleri
(Kur'an') okuyan peygamberdir." Yani Hz. Muhammed'dir (sallallahu alev-
hi vesellemj
nsanlarn önüne konan en açk ve en büyük delil Hz. Muham-
med'dir [sallallahu aleyhi vescllem]. O, insanlara içinde en salam delil, hü-
küm ve hikmetler bulunan Kur'an' okumaktadr. Bu okuma, yazl bir
metinden deil, ezberinden olmaktadr. Kur'an, Hz. Peygamber'e yazl
bir metin olarak verilmemi, kalbine vahyed ilerek ezberine konmutur.
Çünkü o ümmî idi, okuma yazma bilmiyordu. Fakat o, sahifelerde yaz-
l olanlar manen okuyunca, sanki sahifeleri okumu gibi oldu. Cenâb-
Hak sonra, bu sahifelerde bulunan eyi açklayarak öyle buyurdu:
"O sayfalarda yani Kur'an'da en doru hükümler vardr." O, içinde
en doru hükümleri içeren bir kitaptr. O ayn zamanda önceki hak
kitaplarn hükümlerini de içinde bulundurduu için, "Onda salam
kitaplarn hükümleri vardr" denilmesi uygun oldu.
60 Ebüssuûd, âyete dierlerinden farkl olarak u manay vermitir: "Ehl-i kitap'tan ve
müriklerden inkâr edenler, kendilerine apaçk delil gelinceye kadar, daha önce verdik-
leri, hakka uyma vc ahir zamanda gönderilecek peygambere iman etme konusundaki
vaatlerinden ayrlmadlar. Çünkü Ehl-i kitap Hz. Peygamber'in geleceini biliyor, onu
bekliyor ve mürik Araplarla bunu söylüyorlard. Hatta dümanlaryla savata, onu ve-
sile ederek Allah'tan yardm ve zafer diliyorlard (Bakara 2/89). O, kitaplarndan tan-
dklar ve bekledikleri peygamber apaçk delille. Kurbanla (ve mucizelerle gelince) onuinkâr ettiler (bk. Ebüssuûd, râdii 1-Akli't-Selim, 6/454-455).
90 Cu/: 3098. BEYYNK SÛRES 1-5
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:
“Kendilerine kitap Z’erilenler ancak o açk delil yani peygamber kendile-
rine geldikten sonra onun hakknda ayrla dütüler."
Onlarn Hz. Muhammed'in [sallallahu alevhj vesellem] peygamberlii
hakknda ihtilafa dümeleri bilmemekten, cehaletten kaynaklanmyor-
du; tam tersine yahudi ve hristiyanlar onun hak peygamber olduunu
biliyorlard. Bunun için kimi hasedinden onu inkâr etti, kimi de insafa
gelip ona iman etti.
Bu âyette sadece Ehl-i kitap söylendi, halbuki ilk âyette, mürik-
lerle Ehl-i kitap birlikte söylenmiti. Bunun sebebi udur: Ehl-i kitap
yahudi ve hristiyanlar, Hz. Peygamber hakknda salam bilgi sahi-
biydiler; çünkü ellerindeki Tevrat ve Incil'de Hz. Muhammed (Müallahu
aleyhi vesellem| hakknda bilgi mevcuttu. Müriklerin ise böyle salam
bir bilgileri yoktu. Onun için Ehl-i kitabn bu konuda aynla dümesi,
daha fazla knanacak bir durumdur.
Buna göre ilk âyete u mana da verilmitir: Ehl-i kitap ve mü-
riklerden inkarclar kendilerine apaçk delil gelinceye kadar Hz. Mu-
hammed'in [salialiahu aleyhi veseiiem) peygamberlii hakknda bir aynla
dümediler. Allah onu peygamber olarak gönderince, aynla düüp
farkl eyler söylemeye baladlar.
"Halbuki onlara, dini yalnz Allah için yaayarak ve Hanîf olarak (bütiin
irk çeitlerinden uzak kalarak) Allah'a kulluk etmeleri, namaz klmalar ve
zekât vermeleri emredilmiti." Yani onlara Tevrat ve Incil'de, Allah'a hiçbir
varl ortak komadan ve nifaka da dümeden sadece O'na kulluk yap-
malar emredilmiti; fakat onlar bu hükmü bozdular ve deitirdiler.
Dini Allah'a has klmak, onu srf Allah rzas için yaamaktr. Bu-
nun bir manas da kendini dine adamaktr.
Müfessir bn Cüzey der ki: "Mâlikîler bu âyetten, abdestte niyetin
farz olduu sonucunu çkarmlardr; fakat bu, âyetin kastndan uzak
Cüzj 30 98. BEYY.ME SÜRES 1-5 91
bir hükümdür. Âyetteki ihlâsla kastedilen ey, Allah'n birliini kabul
etmek, irkten uzaklamak yahut amellerde riyay (insanlara gösteri
için ibadet etmeyi) terketmektir. Bilindii gibi Hz. Peygamber [sallallahu
aleyhi vesellem] riyay gizli irk olarak tantmtr .
61
Allah Teâlâ kudsî bir hadiste öyle buyurmaktadr:
"Ben irkten en fazla uzak olanm. Kim bir amel yapar da ona benimle
birlikte bakasn da ortak ederse ben aradan çekilirim; onunla irk kotuu
kimseyi ba baa brakrm (U kimsenin böyle bir amelden alaca bir sevap
olmad gibi, vebali onun olur)" b2
bn Cüzey'in açklamalarnn bir ksm aada âyetlerin tasavvuf!
iaretleri ksmnda gelecektir.
Hanîf olmak, bütün bozuk inanç ve itikadlardan uzaklap tevhid
üzere kalmak ve Islâm'a tam yönelmektir.
"Onlara namaz klmalar ve zekât vermeleri emredildi " âyetini iki ma-
nada anlamak mümkündür:
Birincisi, bununla, Ehl-i kitabn kendi kitaplarnda emredilen na-
maz ve zekât kastedilmitir. O zaman anlam açktr. Dier manas ise
Ehl-i kitaba kendi kitaplannda emredilen namaz ve zekât yeni dinle
de emred ilmektedir. Bu durumda onlarn yapmas, bu yeni dine gir-
meleridir.
"te dosdoru din budur ." Yani tevhid üzere kurulu, namaz ve
zekât emreden slâm, en doru, en salam dindir. Âyetin lafznda ge-
çen "zâlike" zamiri, uzaa iaret için kullanlr. Bununla, emredilen bu
eylerin yüksek erefi ve yücelii kastedilmitir.
61 Riyann bir çeit irk olduunu bildiren hadisler için bk. bn Mace, Zühd, 21; AhmeJ,
Mü>ned, 5/428; Hâkim, Müstedrek, 4/329/330; Beyhakî, uabü 1-ntâ, nr. 4831.
62 bk. bn Mâce, nr. 4202; Ahmed, Mü$nedt 2/301; bn Hibbân, Sûhîh, nr. 395.
92 98. BEYYINK SÜR ES 1-5 Cüz: 30
1-5. Âyetlerin Tasavvufî aretleri
Allah tarafndan seçilmi rabbani âlimlerin varln inkâr eden ilim
ehli ve cahiller, kendilerine bu zatlar tantan salam delil ortaya konana
kadar inkâra devam ettiler; ancak delili görenlerin çou inkâr ve ihmal-
lerinden vazgeçtiler. Bu delil, Hz. Peygamberim [salldliahu aleyhi veseilem|
halifesi kâmil müridin ortaya çkmasdr. Bu halife onlara yüce Allah'n
kitabn en güzel ekilde okuyup anlatmaktadr. nsanlar kâmil müridi
tasdik konusunda, ancak o ortaya çktktan sonra farkl gruplara ayrl-
dlar; bazlar ona tâbi ve teslim oldu; bazlar yanamad, onu anlamad,
tanmad, inkâr etti. Halbuki onlara her ilerinde ihlâsl olmak, kalpleri-
ni bütün manevi kirlerden temizlemek emredilmiti. Bu da ancak kâmil
müridin sohbetine ve terbiyesine girmekle mümkün olur.
Müfessir bn Cüzev, bu âyetin tefsirinde ihlâs üzerinde durmu ve
onu öyle açklamtr:
"Bil ki ameller üç çeittir. Bunlar emirler, yasaklar ve yaplmas
mubah klman ilerdir. Bunlarn hepsinde ihlâsl olmak gerekir.
Yaplmas emredilen amellerde ihlâs, ameli sadece Allah nzas için
yapmaktr. Bu da amele Allah rzasndan baka hiçbir eyi kartrma-
maktr. Böyle olursa amel hâlis olur.
Eer amel Allah rzasnn dnda bir dünya menfaati, insanlarn
övgüsü veya baka bir sebep için yaplrsa bu, srf gösteri için yapl-
m bir amel olup Allah katnda makbul deildir, reddedilir.
ayet amelde hem Allah rzas hem de baka niyetler bulunursa,
bunda açklama isteyen yönler ve farkl ihtimaller vardr."
Burada unu hatrlataym: Bu konuda mam Gazâlî'nin söyledik-
lerini Bakara sûresinin 198. âvetini tefsir ederken daha önce naklettik.
Oraya baklabilir. Meselenin özeti udur: Bir amelde böyle iki niyet
bulununca, baklr; hangi niyet galip ise ona göre hüküm verilir.
Cü/: 30 9398. BEYYN E SÛRES 1-5
Müfessir bn Cüzey'in açklamalarna dönüyoruz:
"Yaplmas yasaklanan ilerdeki ihlâsa gelince; eer bir kimse bu
ileri hiçbir niyeti olmadan terkederse, sorumluluktan kurtulmu olur,
fakat onu terkettii için kendisine bir sevap yazlmaz. ayet kötü ileri
Allah rzas için terkederse, günahtan kurtulmu olur, ayrca kendisine
sevap da yazlr.
Yeme içme, uyuma ve cima gibi mubah ilere gelince, eer bunlar
niyetsiz yaparsa kendisine bir sevap yazlmaz. ayet onlar Allah rzas
için yaparsa kendisine sevap vardr. Bu tür mubah ilerde niyet Allah
rzas olunca, onlar bir çeit hayra dönüür. Mesela, yemek yiyen kim-
se, bunu ibadet etmeye gücü olsun diye yaparsa, yine hanmyla cima
eden bir kimse bununla iffetini korumaya, günahlardan korunmaya
niyet ederse bunlar bir çeit hayr olur. Dier mubahlar da böyledir."M
hlasn üç derecesi vardr:
Birincisi, hiçbir insan nazar- dikkate almadan, dünyada ya da
ahirette elde edecei bir menfaat için Allah'a kulluk yapmaktr.
kincisi, sadece ahiret nimetlerini isteyerek Allah'a kulluk yap-
maktr.
Üçüncüsü, kul olduunu bilerek ve muhabbetle Allah'a kulluk
yapmaktr.
Kâfirlerin ve Müminlerin Aliretteki Halleri
Allah Teâlâ Ehl-i kitabn ve müriklerin dünyadaki halini açkla-
dktan sonra, ahiretteki halini açklayarak öyle buyurdu:
63 Fbn Cüzey, et-Teahil l-Ulûmi't-Tevzîl, 2/502.
94 98. BEYYINE SURES 6-8 Cü/: 30
y . s
y.^*^jry-o <:p \ ^ duiy oujû!
f-P it 5M l*i ^jJU- J43Y I L*^;^^O*
O *4j^ ,vu -Ui üi ^ijj
- ^ * 1 4 i • f i ^' \ v
6. Ef/- kitap ve müriklerden olan inkarclar, içinde ebedî ola-
rak kalacaktan cehennem ateindedirler. te kâinattaki varhklann
en erlileri onlardr.
7. man edip salih ameller ileyenlere gelince, kâinattaki varlkla-
rn en hayrls da onlardr.
8. Onlann Rab'ler katndaki mükâfatlan, altndan rmaklar
akan, içinde devaml olarak kalacaktan adn cennetleridir. Allah ken-
dilerinden honut olmu, onlar da Allah’tan honut olmulardr. Bun-
lar Rabb'inden korkan huu sahipleri içindir
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Ehl-i kitap v müriklerden olan inkarc-
lar, içimle ebedî olarak kalacaklar cehennem ateindedirler. Onlar, kâinattaki
vrlklarn en erli olanlardr."
Onlar, yaratlm varlklar içinde en erli, en zararl ve en düük
kimselerdir. man edip salih amel ileyenlerin ise hali öyle açklan-
mtr:
"man edip salih ameller ileyenlere gelince, onlar kâinattaki iHirlklarn
en hayrlsdr. Onlann Rab'ler katndaki mükâfatlar, altndan rmaklar
akan, içinde dc>aml olarak kalacaklar adn cennetleridir. Allah kendilerinden
honut olmu , onlar da Allah'tan honut olmulardr."
95Cüz: 30 98_BEYYNH SÛRF.S_6-8
Onlar, yüce Allah'tan raz olmulardr; çünkü O'nun rahmetiyle
bütün güzel arzularna ulamlardr. Allah onlara gözlerin hiç gör-
medii, kulaklarn iitmedii ve akln hayal bile edemedii nimetler
ikram etmitir.
"Bunlar Rabb'inden korkan huu sahipleri içindir." Gerçekten Al-
lah'tan hakk ile korkan âlimlerin özellii olan kalpteki bu huu, bütün
ilmi ve amelî kemalatn sebebidir. Bunlar da dünya ve ahiret saadetini
temin eden eylerdir.
Burada yüce Allah'n her eyin sahibi olduunu ve her eye terbi-
ye verdiini ifade eden Rab sfatnn kullanlmas, kalpteki korkunun
sebebini anlatmak içindir; bir de bu ifade mümini, sahip olduu terbi-
yeye aldanmaktan (Rabb'ini unutup kendine güvenmekten) sakndr-
maktadr. Bu açklama müfessir Ebüssuûd'a aittir.'4
"Onlar kâinattaki varlklarn en hayrlsdr” âyeti, mümin insanlarn,
meleklerden daha faziletli olduunu göstermektedir. Bu konuda Nisa
sûresinin 172. âyetini tefsir ederken geni açklama geçmitir.
Kuevrî der ki: "Bu âyet, müminlerin meleklerden daha faziletli
olduunu göstermektedir."
Abdurrahman- Fâsî, Celâleyn Tefsiri üzerine yazd haiyede der
ki: "Müminler, bütün varlklarn en hayrllardr."
Sonra bu hâiyede öyle bir olay nakledilmitir: Hz. sa [aie> hisselimi
bir defasnda daha önce ölmü bir adam mucize olarak Allah'n izniy-
le diriltti. Ona ahiretteki durumunu sordu. Adam cennette bulundu-
unu ve yanna gelen bir melein öyle dediini söyledi:
"nsanlar içinde öyle kimseler var ki Allah katnda meleklerden
daha erefli ve üstündür."
Sonra haiye sahibi. Hakim et-Tirmizî'nin Nevâdiriil-Usûl adl ese-
rinden u nakli yapmtr:
t>4 bk. Ebüssuud, râUt Akl'*-$elim, 9/187.
Cüz: 30% 98. BEYYNE SÛRES 6-8
"Hiç üphesiz (kâmil) miitnin, Allah katnda mukarreb meleklerden daha
ereflidir.
"
Âlimlerden biri demitir ki:
"Meleklerin akl vardr, ehvet duygusu yoktur. Hayvanlarn eh-
veti vardr, akl yoktur, insann ise hem akl hem ehveti vardr. Kimin
akl ehvetine galip gelirse o kimse, melekler gibi yahut onlardan daha
faziletli olur. Kimin de ehveti aklna gelip gelirse, o kimse hayvanlar
gibi yahut onlardan daha sapkn olur."
6-8. Âyetierin Tasavvuf! aretleri
lim sahiplerinden ve baka gruplardan kimler yüce Allah'n seç-
kin dostlarn inkâr ederse, onlar için Hak'tan perdelenme ve kopma
cehennemi vardr. Kimler de bu yüce velilere inanr ve terbiyeleri altna
girerse, onlara içinde sürekli kalacaklar marifet cennetleri vardr. Al-
lah onlardan raz olmutur; çünkü onlar kendine yaklatrmtr. Onlar
da Allah'tan raz olmulardr; zira bütün ileri ona teslim edip sadece
O'ndan uzak kalmaktan ve huzurundan kovulmaktan korkmulardr.
Müfessirlerin imam Fahreddin-i Râzî [rahmetiiahî aleyh] demitir ki:
"Bil ki insan, ceset ve ruhtan olumutur. Bedenin cenneti, Kur'an'da
anlatlan cennettir. Ruhun cenneti ise Rabb'inin rzasdr. nsann ba-
langc cennette olmutur, nihayeti ise akl ve ruh âlemidir. Bunun için
âyette salih müminlerin mükâfat cennetle balad, Allah nzas ile nok-
taland." 65
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) Vâstî'den naklen der ki: "Allah'r
rzas ve gazab iki ezelî sfatdr. Ezeldeki hükme göre, ebedî olarak
devam ederler. Bu iki sfat, Allah'n makbul kullan ile rahmetten mah
rum kullar üzerinde deiik ekilde tezahür eder. Birincilerin üzerin
de rza nuru parlar; kincileri ise bir karanlk sarar."
65 Rizî, Mefâtîhul-Cayb. 32752.
Cüz: 30_ 98. BEYYNF. SÛRF.S 6-8 _ 97
Sehl b. Abdullah- Tüsterî demitir ki: "Hayet, kalpte gizlidir,
huû ise açktr /' 66
Evet, hayetin yeri kalptir; huû ise hayetin âzalarda görülen ek-
lidir.h7
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Beyyine sûresinin tefsiri burada tamamland.
66 Rûzbihân- Baklî, Arâisül-Btyân, 3/520; ayrca bk. Sülcmî, Hakâiku 'l-Tefsîr, 2/412.
67 Nimetullah-i Nahcuvâru (rahmetullahi aleyh], bu surenin tefsirini u nasihatle bitirir:
"Ey Cenâb- Hakka yönelen, CTnun kabul ve n/asini bekleyen Hak yolcusu! Bu saade-
te ulaman için, kalbini bütün manevi kirlerden ve hastalklardan arndrman gerekir.
lâhî takdire teslim ol, tecelliye rza göster, onlara ters olan her evi içinden at. Kalbini,
seni ilâh yaknlktan uzaklatran bütün bid at ve bâtl ilere meyilden tem/le. Herhalinde Cenâb- Hakk a teslim ol, O'nun ilerine rza göster, sevinç ve üzüntü hallerinde
hep O'na yönel. Zenginlik ve fakirlik hallerinde O*na güven. unu bil ki CTnun mülkün-
de ancak kendisinin dedii olur (bk. Nahcuvânî, el-Fcvâtihul-lâhiyye, 2/524).
(99) ZLZÂL SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Zilzâl sûresi Mekke'de indirilmitir. Medi-
ne'de indirildiini söyleyenler de vardr. SekLz âyettir. Sûre, ismini ilk
âyette geçen "zilzâl", kelimesinden almtr. Zilzâl, "deprem ve id-
detli sarsnt" anlamndadr.
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, "Onlarn Rableri katnda-
ki mükâfatlan adn cennetleridir" (Bevyine98/8) buyruldu. Bu sûrede, o mükâ-
fatn verilecei zamandan bahsedildi. Sanki inkâr eden kimse, "Bu ceza
ve mükâfat ne zaman verilecek?" diye sormu, ona cevap olarak,
"Yerküre iddetli bir sarsntyla salland zaman" denilmitir. Pein-
den gelen Âdiyât sûresinde ise o günü inkâr ederek hiçbir hazrlk
yapmayanlarn görecei azap anlatlmtr.
100_ _ 99^ZLZÂL_SCRE5 1-8 __ _ Cüz: 10
Zilzâl Sûresinin Fazileti
Hz. Peygamber Zilzâl sûresini, içinde pek çok manay toplayan
benzeri az bir sûre olarak tantmtr.6"
Resûlullah [sallallahu aleyhi vesellem] buyurmutur ki:
"Zilzâl sûresi Kur’an'm ycrsma denktir. hlâs sûresi, Kur’an’m üçte bi-
rine denktir. Kâfirini sûresi Kur’at'n dörtte birine denktir.
Resûl-i Ekrem'e bir adam geldi. KuPan'dan hangi sûreleri okuya-
can sordu. Allah Resûlü,
"Elif lam râ ile balayan üç süreyi (Yunus, Hûd ve Yusuf sûrelerini)
oku!" buyurdu. Adam,
"Benim yam çok ilerledi, kalbim zorlanyor, dilim arlat. Bun-
lar bana ar gelir" dedi. Allah Resûlü, adama Hâmîmlerden üç sûreyi
okumasm tavsiye etti. Adam yine zorlanacan söyledi. Allah' tes
bihle balayan üç sûreyi tavsiye etti, adam onlarda da zorlanacan
söyledi ve peinden,
"Ey Allah'n resûlü, bana, içinde bütün manalar toplayan bir sûre
okuyunuz" dedi. Hz. Peygamber, Zilzâl sûresini sonuna kadar okudu.
Adam sûreyi dinleyince,
"Vallahi ondaki mana bana yeter. Ben onu okurum. Daha fazlasn
yapamam" dedi ve izin alp gitti. Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellem] ada-
mn peinden iki defa öyle buyurdu:
"Bu dediini yaparsa adamcaz kurtuldu."70
Cenâb- Hak bu sûrede öyle buyurdu:
6$ Buhârî, Tefsîru Sûre, 99; Müslim, Zekât, 24-26; Nesâî, Hay], 1.
69 Tirmizî, Fezâil, 10; Süyütî, ed-DtirrüVMensûr, 8/591.
70 Ebû Davud, Salât, 9 (nr. 1399); Ahmed, Miisned, 2/169; Hâkim, Müstcdrek, 2/532; Ibn
Hibbân, Sahih, nr. 773; Süyut, ed-DürrüVMcnfur, 8/590.
Cüz: 30 10199. 7.I1.ZÂL SÛRES 1-8
r
o L*jüuî >y$'^>'3o j >y* 1 î
y ' / 3 / | . s. J- ^ . t JT^ f
' * \ * * . ' ^ \ VT^ I ^ t I + . i ' •• ' "
JüSüL,ö d»JL>o Jljîv© LjJ UoLSVl JL5)^ 0 ^ '
jÜ© JjJUiî i 61LS.Î J-liJI JLjû j-tl*© L-jJ ^}î
) * + A * ^ # r 1« ^ •*t • » J-' / / • ^ t* :• * / •/
05 • ^ <j~*J© ö jr! ' J-H*- Ü^-A©
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yeryüzü iddetli bir ekilde sarsldnda,
2. Yer, içindeki arlklar dar çkardnda,
3. Ve insan, "Ne oluyor buna!" dedii vakit,
4. fe o £W« (yeri, üzerinde olup bitenleri anlatr,
5. Rabb'inin ona bildirmesiyle (bunu yapar).
6. O grm insanlar amellerini görmeleri (karlm almalar) için
grup grup kabirlerinden çkp hesap yerine gelirler.
7. Kim zerre miktar hayryapmsa onu görür.
8. Kim de zerre miktar er ilemise onu görür.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Yeryüzü iddetli bir ekilde sarsldn-
da.’’ Yani yeryüzü iddetli bir ekilde, pe pee kuvvetle sarsld za-
man. Bu sarslma yüce Allah'n dilemesine göre kendine has çok ayr
bir sarslmadr. Öyle bir sarslr ki daha ötesi yoktur.
102 Cüz: 3099 ZLZÂL SÜRES i -8
Yahut yer öyle bir sarslr ki derecesi ölçülemez.
bn Arafeder ki: "Âyette sarslan yerden kast, yerin birinci taba-
kasdr; çünkü yerin ikinci tabakasnda (kyamet kopunca dar ç-
karlacak) ölüler yoktur. Gök bilimcilere göre gökler, tabaka halinde
birbirini sarmaktadr. Yerler de böyledir. Bize göre, göklerin arasnda
belli bir boluun olmas mümkündür. îsrâ ve mi'rac olayn anlatan
hadisin zâhirî ifadelerinden bu anlalyor (Çünkü Hz. Peygamber (sai-
lailahu aleyhi vesellem], bir gökten dierine mi'racla yükselerek gitmitir.
Demek aralarnda bir mesafe vardr)."
Yeryüzünün bu sarsnts sûra ikinci defa üfürülmesi esnasnda
olacaktr. Bunu u âyetten anlyoruz:
"Yer içindeki arlklar dar çkardnda." Yani yer, içindeki ölüleri
ve hâzineleri dar çkaracaktr. Bu âyette yerin açkça söylenmesi, ola-
y kesin olarak ifade etmek içindir. Aynca bunda, yerin baka bir yere
çevrileceine de bir iaret vardr.
"Ve insan, 'Ne oluyor buna!' dedii vakit" Bu sözü her insan söyle-
yecektir. Çünkü yerin iddetli sarsnts herkesi kaplayacaktr. nsanlar
yeryüzünün iddetli sarsntsn ve içindeki ölüleri dar frlattn,
dalarn yürütülüp toz duman edildiini görünce, seyrettii bu kor-
kunç haller karsnda, "Buna ne oluyor!" diye hayretini dile getirecek-
tir. Bunu herkes söyleyecektir. Müminler, olaym büyüklüünü ifade
için, kâfirlerse hayret ve aknlklarndan böyle diyeceklerdir.
"te o yün (yer), üzerinde olup bitenleri arlatr." Yeryüzü bu ekilde
sarsld ve kyamet koptuu zaman, yer insanlara üzerinde olan her
eyi bildirir.
öyle denilmitir: Allah Teâlâ yeri konuturur, o da üzerine hayr
er ne yaplmsa hepsini bir bir haber verir. Bu konuda Hz. Peygam-
berim [sallatbhu aleyhi veselk-mj öyle buyurduu rivayet edilmitir:
"Yeryüzü, üzerinde kim ne yapmsa, ‘u yünde u kimse unu yapt’
eklinde hepsini haber verir."T1
71 Tirmizi, Tefsîru Sure, 99 (nr. 3364); Ahmed, Miisned, 2/374; Hâkim, Müslcdrck, 2/532.
Cüz^30 _ _ 99. ZLZÂL SÛRES 1-8 _ 103
"Bunu Rabb'initt ona bildirmesiyle yapar." Allah ona konumasn
vahyeder, yani "konu" diye emreder, o da konuur.
"Ogün insanlar amellerini görmeleri, yani amellerinin karln gö-
rüp almalar için grup grup kabirlerinden çkp hesap yerine gelirler.
"
Yani yukarda anlatlan durum meydana geldiinde, insanlar ka-
birlerinden çkarlar, tabaka ve gruplar halinde hesap yerine gelirler.
Kiminin yüzü bembeyaz parlar, emniyet ve güven içinde gelir. Kimi-
nin yüzü simsiyahtr, korku ve dehet içinde hesap yerine varr. Bu
durum bir baka âyette öyle anlatlr:
"Sûra üfüriildüünde grup grup (hesaba)gelirsiniz" (Nebe' 78/18).
a
Ayete u mana da verilmitir: Onlar hesap yerinden deiik grup-
lar halinde ayrlrlar; amel defterini sandan alanlar cennete, amel
defterini solundan veya arkasndan alanlar cehenneme sevkedilirler.
Herkesin hayr veya er olarak yapt amelin karln görmesi için
böyle yaplr.
"Kim zerre miktar hayr yapmsa onu görür. Kim de zerre miktar er
ilemise onu görür."
Zerre, maddenin bölünemeyen en küçük parçasdr. Küçük karn-
caya da "zerre" denir. Yine, günein nlar çinde havada gözüken toz
parçacklarna da "zerre" denmitir.
Hayr anlatan âyetin müminler hakknda, erri anlatan âyetin de
kâfirler hakknda olduu söylenmitir.
ibn Abbas Iradyallahu anhl der ki:
"Mümin olsun kâfir olsun kim dünyada iyi veya kötü bir amel ya-
parsa, ahirette onu muhakkak görür. Mümin, yapm olduu bütün
iyilik ve kötülükleri ahirette karsnda görür; Allah onun kötülükleri-
ni affeder, iyiliklerine sevap verir. Kâfire gelince, Allah onun iyilikleri-
ni reddeder, kötülüklerinin cezasn verir."
104 99. ZLZÂL SÛRES 1-8 _ Cüz: 30
Muhammed b. Kâ'b el-Kurazî öyle demitir:
"Kâfir kimse, yapt iyi ilerin karln dünyada görür. Onun
karl ailesinde, malnda ve çocuklarnda kendisine verilir. Öyle ki
Allah katnda hiçbir hayr bulunmadan dünyadan çkp gider. Mümin-
se, günahlarnn cezasn dünyada çeker. Bu cezay kendisinde, aile-
sinde ve malnda karlaaca imtihanlarla çeker. Öyle olur ki Allah
katnda (cezasn çekmedii) hiçbir kötülüü kalmadan dünyadan ç-
kar gider."
Hz. Peygamber (sallallahu aleyhi vesellemi bu konuda öyle buyurmutur
"Bir kul günahndan tövbe edince Allah günahlarn yazc meleklerine
unutturur, ayn ekilde ona ahitlik edecek âzalarma ve yeryüzüne de o gü-
nahlar unutturur. Öyle olur ki onun aleyhine ahitlik edecek hiç kimse bu-
lunmadan kul Allah'a kavuur."72
Müfessir bn Cüzey der ki:"Kim zerre miktar er ilemise onu gö-
rür" âyeti, kâfirler için aynen uygulanr. Müminlere gelince, onlarn i-
ledikleri günahlarndan dolay azap görmeleri ancak u alt artla olur:
1. Müminin iledii günah büyük günahsa,
2. Bu günahlara tövbe etmeden ölmüse,
3. Bu günahlardan dolay mizanda hayr taraf ar gelmemise,
4. Kendisine efaat edilmemise,
5. Bedir'e katlanlar gibi, günahlarnn affedilmesini hak etmi bir
kimse deilse,
6. Allah Teâlâ onu rahmetiyle affetmemise, mümin (geçici olarak,
günah kadar) azap görür. Günahkâr müminin durumu Allah'a kal-
mtr; O, dilerse azap eder, dilerse affeder."73
72 sfahan, et-7vgb, nr. 751; Ali el-Müttaki, Kenzül-Ummâl, nr. 10179; Miinziri, et-Tergîb, nr. 4602.
73 bn Cüzev, et-Te^hil li Ulûntî't Tenzil , 2^504.
Cüz: 30 99. ZLZÂL SÛRESn-8 _ 105
Sûrenin Tasavvfî aretleri
Nefislerin topra yani ftrat (manevi terbiye altnda) kendine has
bir ekilde sarsldnda, nefis lâhî tecelliler ve hallerle hareket ettiril-
diinde ve insan bütünüyle nefsinden gaybet halini (ondan tamamen
syrlp Hakk'a yönelmeyi) elde ettiinde, irfan günei parlar, bu gü-
ne bütün varlklar sarar; o güne aydnlnda kalp her eyde Allah'
müahede eder. eyh Ebü'l-Abbas- Mürsî Irahmctullahi aleyh] bu konuda
nazm halinde öyle der:
"Nefislerin iddetle sarsld ve tabiatlarn yerle bir edildii günü
görsevdin, o gün Hakk'n güneinin her yan sardn ve aydnlatt-
n görürdün. te o gün gerçek er kiiler, Allah dostlan ortaya çkar."
Nefisler lâhî akla sarslp nurla temizlenince, içindeki ilimleri
ortaya çkarr. O gün, nurla aydnlanm nefisler Rabb'inin ilham ile
içlerinde sakl bulunan srlar haber verirler, ortaya çkanrlar.
O gün insanlar, deiik gruplar halinde fenadan bekaya ularlar.
Onlarn kiminde hakikat hali galiptir, kiminde eriat hali galiptir, kimi
orta haldedir.
öyle de denebilir: Hakk'a ulaan kullarn kiminde kabz (manevi
tutukluk) ve sertlik hali galiptir. Kiminde bast (kalp huzuru, genilik
ve manevi nee) haliyle yumuaklk galiptir. Bu kimse insanlara daha
faydaldr. En dorusunu Allah bilir.
Böylece herkes müahedesinde elde ettii manevi nimet ve dere-
celerle Allah yolunda yapt mücâhedesinin karln görmü olur.
Kim bu yolda, nefsinin hazlanndan ve kötü âdetlerinden birini terke-
derek zerre kadar hayr yapmsa onu görür. Kim de nefisinin zahirde-
ki arzularna uymay artrarak zerre kadar kötülük etmise onu görür.
Çünkü zâhirde nefse ne kadar uyulursa, iç âlemde o nisbette noksanlk
olur. Ancak kul müahedesinde temkin sahibi olursa, nefsin mubah
hazlarn vermek, onun manevi haline bir noksanlk getirmez.
106 99. JZLZAL SÜRESJ^-8 _ J^üz. 30
Sûfî müfessirlerden Necmeddin-i Dâye [rahmetullah aleyh],
cf-Te'vîlâtü’n-Necmiyye adl tefsirinde der ki:
"Herkes eliyle kazand yani bizzat yapt amelleri görsün diye
hesap yerine getirilir. Her amel kendine has bir ekilde gözükür. Allah
için yaplan salih ameller nurlu bir vaziyette gözükürken, kötü iler ka-
rardk olarak gözükür. Aynca her amelin manevi bir ekli vardr. nsan
yapt ileri, kendine has bir ekil içinde görür. Mesela, salih ameller
çok giizel bir ekil ve surette gözükür Kötü ameller ise deiik hayvan
sûretlerinde gözükür. Bu durum salih amel sahiplerini sevindirirken,
kötü amel sahiplerini haddinden fazla üzer ve perian eder.
Ayet, müminleri, küçük de olsa her türlü hayra tevik etmektedir.
Bir kuru üzüm tanesi, bir dilim ekmek ve benzeri bir madde ile de
olsa hayr yapmaldr. Yine bu âyetler, en küçük bir kötülükten de in-
san sakndrmaktadr. Bu kötülük çok küçük bir hakszlk, haram ka-
zanç, aldatmak, bir kere haince bakmak, bir kere harama adm atmak
gibi basit görülen iler olabilir. nsan kusurun küçüklüüne deil, onu
kime kar yaptna bakmaldr. Yüce Allah'a kar cüret ve edepsiz-
likle ilenen küçük kusurlar, tövbe edilmezse birikerek çoalr, küçük
iken büyük olur; insan yakar." 74
Allah Resulü bu konuda u önemli bir uyar yapmaktadr:
"Günahlarn küçüklerinden de saknn. Küçük günahlardan sokulma-
yan kimselerin hali una benzer: Bir grup insan yolculuk yaparken bir vadide
konaklarlar. Kendilerine ate lazmdr. Herkes bir odun parças getirir. Bu
parçalar birikince büyük biryn olur. Onu yakarlar, ekmeklerini piirir iv
dier ilerini görürler. Küçük günahlar çekinmeden ileyen kimse de bir gibi
hesaba çekildiinde (biriken ottca günah) kendisini yakar, helak eder.'ri
7a bk. Bursev, Ruhu 1-Beyârt, 10/594 (Mana özetlenerek alnd. Bu ksm, tercüme ettiimiz
tefsirde mevcut deildir).
75 Ahmed, Müsned, 5/331; Taberânî, el- Kebîr, nr. 5872; Bevhak, uabül-mân, nr. 7267;
üyu ti, es-$a$tr, nr. 2916-2917.
Cüz: 30^ _ _ 99^ZLZÂL_SÛRES 1-8 107
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkün olur.
76
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Zilzâl sûresinin tefsiri burada tamamland.
76 Nimetullah-i Nahcuvânî [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsiriniu nasihatle bitirmitir:
"Ey Cenab- Hakk'a yönelmi mümin! Salih amellere sarl. hlâs ve huu ile güzel
amellerini artr. Bütün bozuk ve kötü ilerden elini çek; çek ki ahirette en güzel karlgöresin. Bütün i, hal ve amellerinde bu âyetleri göz önünde tut. Böyle yaparsan sürekli
zikir halinde olursun ve yaptn amellerin ne sonuç vereceini çok iyi anlarsn. Allah
Teâlâ bizi, lutuf ve keremiyle, sürekli zikreden, her uyandan öüt alan ve bu âyetlerin
gereince amel eden kullarndan eylesin" (Nahcuvânî, el-Fcvâtihu 'I-Üâhiyye, 2/525).
(100) ÂDYÂT SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Âdivât sûresi Mekke'de nazil olmutur. Me-
dine'de nazil olduunu söyleyenler de vardr. On bir âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ önceki sûrede insan amel-
lerinin karln görecei haberiyle korkuttu. Bu sûrede de insann
nimetlere kar çok nankör olduunu belirtti. Yani insan, kendisine ve-
rilen nimetlere kar nankörlük yapar, dünya sevgisine dalar. Bu du-
rumda ona hiçbir nasihat fayda vermez; ancak Allah'n koruduklar
müstesna ... Cenâb- Hak buyurdu ki:w
o! O 'L-Ü oLJjj-ÜIÛ l^4iolJaUJl5
OLÜVI %\ 0 \*XJr <-> ,'^'J0 ^ O'/U0
> t j * ^ . I t • 1 / ) î / ' > t «*• ^ I
>\J -j j. *4 «ü dUi ^^-U- W Lp\ ^
0 *Jl 0 l^JÜÜ J-4ÂJI
0 f-e f_*3 ot 0 ip u
Cüz: 30110 101) ADI VAT SLR ES 1-_U
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Yemin olsun (Allah yolunda) hani hani kounlara,
2. (Nallaryla talara) çarparak kvtlctm saçanlara,
3. (Anszn) sabah dümana baskn yapanlara,
4. O anda tozu dumana katanlara,
5. Ve dümann içine dalanlara ki,
6. Gerçekten insan, Rabb'ine kar pek nankördür.
7. Hiç üphesiz o, bu haline ahittir.
8. Ayrca insan mal sevgisine de atn derecede dükündür.
9. nsan, kabirlerdekiler diriltilip dar atldnda,
10. Ve kalplerde gizlenen her ey ortaya çkarldnda (Rabb'ine
hesap vereceini ve her yaptnn karln göreceini) bilmiyor mu? (Bu-
nun kesin olarak bana geleceini bilsin).
11. üphesiz Rab'leri o gün onlarn her eyinden haberdardr.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Yemin olsun Allah yolunda harl harl
kounlara." Allah Teâlâ bu âyetlerde, gazilerin cihad esnasnda harl ha-
rl nefes çkararak koan atlanna yemin etmitir. îbn Abbas [radvallahu
anh], atlarn çkarttklar sesleri anlatmaya çalrken, "h, h" eklinde
ses verdiklerini söylemitir. Bu atlarn ve üzerindeki yiitlerin gurur
duyulacak güzel hallerinden birkaç daha öyle saylmtr:
"Nallaryla talara çarparak kvlcm saçanlara. Anszn sabah diima
na baskn yapanlara ..."
Dümana baskn genelde sabah yaplr. Düman farknda olmasn
diye gece yol alnr; sabah olunca saldr gerçekletirilir; çünkü gündüz
olunca yapacaklar ileri ve saknacaklar eyleri görme imkân olur.
Düman takip etme, saldr, esir alma gibi atlara nisbet edilen iler,
Cüz. 3(J 100. ÂDYÂ7 SÛRES M 111
aslnda onlarn üzerindeki gazilere aittir. Ancak saldrda at temel araç
olduu için, onlar dile getirilmitir.
"O anda tozu dumana katanlara ..." O atlar ki süratle koar, hzla
dümana saldrr ve o anda tozu dumana katar. Atlann saldr esnasn-
da tozu dumana katma halinin sabahleyin olduu belirtilmitir; çünkü
bu i gece gözükmez. Ayn ekilde ayaklaryla talara çarpp ate ç-
karma iinin de gece olduu belirtilmitir. O da ancak gece belli olur.
Ksaca, atlar gece süratle koarak yol alr ve bu esnada ayaklanndan
kvlcm çkarrlar. Tozu dumana katma ii ise ancak sabah görünür.
“Ve dümann içine dalanlara ki ..." Dümann içine dalma ie de
sabah olur. Bu yeminlerle unlar bildirilmitir:
"Gerçekten intan, Rabb'ine kar pek nankördür."
Nankör insann hali öyle tarif edilmitir:
O, yol arkadana hiçbir ey vermez, tek bana yer, hizmetinde
olanlar döver.
öyle de denmitir: Nankör kimse, Rabb'ine itiraz eder, Allah'n
ilerini kusurlu bulur, sürekli sknt ve musibetleri sayar durur, ka-
vutuu nimet ve rahatlklar unutur.
Bu kimse her haliyle isyan içindedir; ya büyük günah iler ya inkâ-
ra girer yahut Allah'n nimetlerine kar ükürde kusur eder. O lâhî
huzura hazrlanma konusunda son derece vurdumduymaz, Cenâb-
Hakk'a kar tazim ve hürmette kusurlu ve gevektir. Gelecei ve ahi-
reti için hiç hazrlanmaz. lerisi için bir hayr yapp göndermez. Bu
hal onun gafletinden, Rabb'ini tanmamasndan, O'nun kendisinden
ne istediini, ahireti için ne beklediini, rzkn nasl garanti ettiini
bilmemesinden kaynaklanmaktadr. Bunun için Allah Teâlâ bu insan
knadktan sonra, onu u ekilde tehdit edip korkutmutur:
"nsan, kabirlerdekiler diriltilip dar atldnda, kalplerde gizlenen her
ey ortaya çkarldnda, Rabb'ine hesap vereceini ve her yaptnnkarln göreceini bilmiyor mu?"
112 100. ÂDYÂT SÛRES 1-11 _ Cüz: 30
A
Ayette nankör olarak tantlan insan/ Allah Teâlâ'nn koruduklar
hariç, bütün insanlardr. Âyetin zahirinden anlalan ve mehur olanA
görü budur. Ayetteki insanla, Velîd b. Mugîre ve onun dndaki be-
lirli kimseler de kastedilmi olabilir.
Sûrenin ni Sebebi
Sûrenin ini sebebi olarak u olay nakledilir;
Hz. Peygamber Benî Kinâne kabilesine bir grup asker gönderdi.
Balarna Münzir b. Amr' emîr tayin etti. Münzir, kinci Akabe Bia-
t'nda on iki temsilciden biriydi. Bir ay kendilerinden haber alnamad.
Bunu frsat bilen münafklar, "Onlarn hepsi öldürüldü!" diye yaygara
çkardlar. O srada bu sûre indi ve onlarn ölmediini, selâmet içinde
olduklarn müjdeledi .77 Bu, Resûlullah [sailailahu aleyhi vesilemi için bir
müjde, yaygaraclar için de bir üzüntü sebebi oldu.
Bu olay, sûrenin Medine'de inmi olmasn gerektiriyor. Bu ise
çounluun görüüne ters düüyor. Çounlua göre sûre, Mekke'de
inmitir.
Devamndaki âyette öyle buyruluyor.
"Hiç üphesiz >, bu haline ahittir." nsan, kendisindeki bu özellii
iyi tanr; çünkü üzerinde belirtileri gözüküp durmaktadr.
"Ayrca insan mal sevgisine de ar derecede dükündür .
"
nsanda mal sevgisi çok kuvvetlidir, insan mal elde etmek için
kendini çok zorlar, bir sürü skntya sokar; onun için kendisini paralar.
A •
Ayete u anlam da verilmitir: insan mal konusunda çok cimridir,
yani mal çok sevdii ve ondan infak etmek kendisine çok ar geldii
için cimrilik yapar, elini sk tutar. nsann nankör olduunu bildiren
âyetin peinden onun böyle knanacak bir özellikle tantlmas, müna-
fklan nifaka sevkeden eylerden birinin de mal sevgisi olduuna iaret
77 Sa'lebî, el-Kefivl Beyân, 6/523, Ebüssuid, râdii VAkli's-ScUm, 6/461.
Cüz: 30 100. ÂDYÂT SÛRES 1-11 _ 113
eder. Çünkü onlar, içlerinden inkâr ederken dtan mümin olduklarn
söyleyerek mallarn korumakta ve ganimetlerden pay almaktadrlar.
Allah Teâlâ, nankörleri öyle korkuttu: "nsan, unu bilmiyor mu?
Kabirlerdekiler diriltilip dar atldnda, kalplerde gizlenen her ey ortaya
çkarldnda ..." Yani insan kalbindeki hayr-er her ey birbirinden
ayrlp ortaya konduunda sonunun nereye varacan, Allah'n onun
içindeki ve dndaki her haline vâkf olduunu bilmez mi? nsan unuiyi bilsin:
Allah, insann yüce zatna kar yapt kusurlara, taatteki nok-
sanlklarna, kötü arzularna ve ehvetine uymasna, dünyay ahirete
tercih etmesine, nefsinin hazlann yerine getirip Rabb'inin haklarn
yerine getirmemesine ve kulluk görevlerini yerine getirmedeki ihmali-
ne karlk onu hesaba çekecek ve gereken cezay verecektir.
"üphesiz Rab leri o gibi onlarn fer eyinden haberdardr."
Yani Allah onlarn yapt ilerin zahirini ve bâtnn bilir. Bu öyle
bir bilgidir ki her amele ne karlk gerektiini kesin tesbit eder. Hiç
kimseye hakszlk yaplmaz, zulmedilmez. Bunun için özellikle "o
gün" ifadesi kullanlmtr; yoksa Allah Teâlâ'nn ilmi zaten her eyi
kuatmaktadr; O, olmu ve olacak her eyi bilmektedir.
Sûrenin Tasavvufî iaretleri
Allah Teâlâ ak ile kendisine yönelmi ruhlara yemin etmektedir. Bu
kudsî ruhlar kalpteki kötü düüncelere saldrp onlar murakabe kuv-
vetiyle silip yok ederler. Kalp cevherinden fikir ve ibret nurunu ortaya
çkarrlar. Kalpteki dünya, hevâ, nefis ve eytan dümanlarna hücum
edip, müahede nurlarnn parlamas esnasnda onlar muhalefet klc
ile ezip kahrederler. Tövbe ve hidayet rüzgâryla kötülük ve günah toz-
larn havaya kaldrp yok eder, kalbi onlardan temizlerler. Ondan son-
ra manevi ilimlerin ve srlarn içine dalarlar, onlardan ganimet ve gda
olarak elde ettiklerini kalp hâzinelerinde ve sr depolarnda saklarlar.
114 _ 100. ÂDYÂT SÛRF.S 1-11 _ Cüz: 30
Evet, insan saysz nimetler içinde yüzdüü halde, Rabb'ine karçok nankördür; sahip olduu nimetleri bilmez ve onlara ükretmez.
Bunun sebebi, insann gaflette oluu ve nimetleri tefekkür etmeyiidir.
Gerçekten bu insan gafil ve cahildir.
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) demitir ki: "nsan, Allah Teâlâ'nn
verdii nimetleri hakk ile bilemez. nsan gerçekten nankördür: çünkü
kendisine nimet vereni tanmamaktadr."
Baklî sonra Vâstî'nin öyle dediini nakletmitir: "Nankör kimse,
kendisinin yapt taatleri sayp durur, fakat Allah'n kendisine lütfet-
tii ihsan ve kerametleri unutur." 78
nsan bütün hallerine ahittir; inkârn, isyann, tabiatnn cimri-
liini bilir. Yine insan mal çok sever; öyle ki onu yüce Mevlâ'sn ta-
nmaya tercih eder; ite o zaman apaçk bir ekilde perian olur. Bu
insan, kabrinden kalkt zaman bana ne geleceini bümivor mu? Ogünde erefli insanlarla rezil olanlar ortaya çkar. Kalplerde bulunan
marifet ve her çeit kemalat ortaya konur. Hiç üphesiz Rabb'in, o gün
her eyden haberdardr; herkese hak ettii karl verir; iyiler iyilikle-
rinin, nefsine tâbi olanlar da iledikleri kötülüklerin karln görür.~,,
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkün olur.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
A
Adiyât sûresinin tefsiri burada tamamland.
78 Ruzbihân- Baklî, Arâi$ü1»Bqtin, 3/523.
79 Kad Beyzâvî de [rahmetullahi aleyh] bu sûredeki yeminlerin, zahirî dümanlara karsaldran atlara ve onlar süren mücahidlere yapld gibi, kalpteki manevi dümanlara
kar saldrya geçen ve onlan kalpten atan kudsî ruhlara da yaplm olabileceini
belirtir (bk. Beyzâvî, Emârii'f-Tenztl, 2/615).
Nimetullah-i Nahcuvânî dc tefsirinde bu sûredeki yeminlerin ayn zamanda kudsî
ruhlara da yapldn, onlann Allah'a seyirleri srasnda karlarna çkan nefis, eytan,
dünya, hevâ gibi dümanlaryla âyetlerde anlatld gibi mücadele ettiklerini belirtir
{bk. Nahcuvânî, el-Fevâtihul-âhiyyc, 2/525),
(101) KÂRA SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi; Kâria sûresi Mekke'de inmi olup on bir
âvettir.j
• I • •
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, "üpheniz Rableri o yii
n
onlarn her eyinden haberdardr" cÂdiyât oo/ > buyruldu. Allah Teâlâ, on-
lara hesap gününde amellerinin karln verecektir. Bu karlk ver-
me ii de bu sûrede iaret edilen kyamet günii olacaktr. Allah Teâlâ
buyurdu ki:
yj\'
*4JJ 1
lJjG L^lüi LÜI
W ' J
2Îi LJti O js-jdül' JuJ
1
5 $ * O
J Lir-S-J
116 101. KARIA SURES 1-tl Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. iddetlice çalan!
2. Nedir o iddetlice çalan?
3. O dehetli ses nedir bilir misin?
4. O gün insanlar, darmadatmk olmu kelebekler gibidir.
5. Dalar da atlm renkli yün gibi olur.
6. O gün kimin tartlar ar gelirse;
7. te o, honut kalaca biryaay içinde olur.
8. Kimin de tartlan hafifgelirse;
9. Onun içine girecei yer hâviyedir.
10. Hâviye nedir bilir misin?
11. O, kzgn bir atetir!
Tefsir
Kâria, "kuvvetlice vuran, dehetle kapy çalan" demektir. Âyette
anlatlan iddetli ses, kyametin koptuunu bildiren sestir. Kyametin
balangc, sûra birinci defa üfürülmesidir. Kyametin sonu ise Cenâb-
Hak tarafndan bütün halkn hesabnn görülüp aralarndaki davalarn
bitirilmesidir.
Kyametin koptuunu ilan eden bu ses, kalplere ve kulaklara öyle
iddetli bir ekilde çarpar ki insann her yann korku kaplar. Onun
için bu sese kâria denmitir. Onun isminin açkça söylenmesi, deheti-
ni kuvvetle anlatmak içindir.
"O dehetli ses nedir bilir misin?"
Bu soru da kyametin dehet ve korkunçluunu kuvvetle anlat-
mak içindir. Soru, bu iin meydana gelmesinin insann bilgisi dndabir ey olduunu da ifade etmektedir. Yani âyet unu demek istiyor:
Cüz: 30 101. KÂRA SÛRES 1-11 117
"Bu dehetli sesin durumunu sana kim bildirdi?" Hem sen bunu nere-
den bileceksin?"
Allah Teâlâ bu âyetin peinden o ann durumunu öyle haber verdi:
"O gün insanlar, darmadank olmu kelebekler gibidir
Önceki âyetlerde kyamet anndaki dehetli sesin büyüklüünden
bahsedilip Hz. Peygamber [saliailahu aleyhi vesellem] onu bilmeye tevik
edildikten sonra, bu âyetlerde sanki öyle denildi: Hatrla o günü; o
gün insanlar çoklukta, saa sola dalmada, acizlik ve zillette, strap
ve dehette etrafa dalm kelebekler gibidirler. Kelebeklerin atee
doru kotuklar gibi, insanlar da kendilerini hesap yerine çaran da-
vetçiyi koarak takip ederler. Bu durum Kamer sûresinde öyle geçer:
"Ogün onlar sanki etrafadalm çekirge siiriisü gibidirler " (Kamer 54/7).
Ebû Ubeyde, âyette "fera" olarak geçen hayvann sinek olmad-
n belirtmitir. Bu hayvan, kendini atee veyaa atan kelebektir.
Ona "pervane" de denir.
Müfessir Kevâî öyle der: "nsanlarn kyamet günü yeniden di-
rilme annda kelebeklere benzetilmesi, birbirine karmalar, o andaki
zayflklar, çokluklar ve birbirlerinin üstüne ylmalar sebebiyledir.
Bu, o günün korkunçluunu anlatmak içindir. u âyette de insanlarn
bu durumu anlatlr:
'O gün onlar sanki etrafa dalm çekirge sürüsü gibidirler' (Kamer 54/7).
Kelebee 'fera' denmesi, onun hemen etrafa dalmas ve çok ha-
fif olmas sebebiyledir."
Baz âlimler, bu benzetmenin kâfirler için yapld görüünü ter-
cih etmilerdir; çünkü dank kelebeklerin atee dümeleri gibi kâfir-
ler de cehenneme düerler.
"Dalar da atlm renkli yün gibi olur." O gün dalar havada atlan,
parçalar birbirinden ayrlm renkli yün gibi dank olur. Halbuki
118 101. KÂRA SÛRES 1-11 Cü/.: 30
âyette belirtildii gibi (Nemi 27/88) dalar daha önce yerinde sabit ve do-
nuk gözükmekteydi.
Bu iki durum, dehetli sesin sûra ikinci üfürmeden sonra meydana
getirecei neticedir. O günde yüce Allah yerleri deitirip baka bir yer
haline getirir. Dalar âyette geçtii gibi, yerlerinden sökülüp korkunç
bir halde yürütülür. Bunlar, maherdekilerin seyretmesi için yaplr.
Gerçi dalarn birbirine çarpp parçalanmas sûra birinci üfürme sra-
snda olur; fakat onlarn yürümesi ve dümdüz yaplmas sûra ikinci
üfürmeden sonra olur. Bu durumlar dier âyetlerde öyle anlatlr:
"Sana dalarn durumunu sorarlar. De ki: Rabbin (kyamet günü) onlar
(kum gibi) ufalayp datacak. BÖylece bulunduklar yeri dümdüz ve bombo
brakacaktr. Ogiinde (insanlar) davetçiye (srafil 'e) uyarlar" (Tâhâ 20/105- 108).
u âyet de yeryüzünün durumunu haber vermektedir:
"O gün yer. deitirilip baka bir yere çevrilir
"
(brahim u/48).
•
insanlarn davetçiye yani Isrâfil'e uyarak mahere gelmeleri, bütün
halkn yüce Allah'n huzuruna getirilmesi sûra ikinci üfürmeden sonra
olacaktr. Müfessir Ebüssuud (rahmetullahi aleyh] böyle demitir. Bu ko-
nuda derim ki: Dalarn yerinde durup da yeryüzünün birbirine çar-
plp ufalanmas anlalmas zor bir durumdur. Çünkü bir âyette öyle
buyrulmaktadr:
"O gün yer ve dalar yerinden kaldrlp birbirine bir defa çarplr, ikisi
de dalp toz olur" (Hakka 69/14).
Bu âyet, dalarn yerle birbirine çarplp düzlenmesinin kabirler-
den kalkmadan önce olduunu belirtmektedir. Bu iki âyetin verdii
haberlerin arasn öylece birletirmek mümkündür: Dalann bir ksmyerle birbirine çarplp ufalanr. Bu, insanlarn mahere gidii srasnda
olur. Bir ksm da maherdeküerin seyretmesi için sonraya braklr. n-
sanlar maherde iken o olaylar bir yandan olur. O günde ne yapacam
en iyi yüce Allah bilir. Hem zaten sen gidecek ve göreceksin.
Cüz: 30 101. KÂRA SÛRESjj-l 1 _ 119
Yüce Allah, yukardaki âyetlerde bütün halk saran deheti zikret-
tikten sonra, herkese ait özel durumu öyle belirtti:
"O gün kimit tartlan ameli ar gelirse ..." Tartda ar gelen amel,
hakka uyularak yaplan amellerdir. Bu amelin Allah katnda bir ar-
l ve deeri vardr.Ar gelen eyin tart ve terazi olduu da söylen-
mitir.
Abdullah b. Abbas iradvaiiahu anh] der ki: "O, ölçüyü belirten dili ve
iki ketesi olan bir terazidir. Onda ameller tartlr."
Bu konuda âlimler öyle demitir: Amellerin yazld sahifeler te-
raziye konur. Bütün insanlar ona bakar. Adaleti göstermek ve kulun
itirazm ortadan kaldrmak için böyle yaplr.
Enes [radyailahu anh] demitir ki: "Kyamet günü her insann amel
terazisine bir melek görevlendirilir. Hesab görülecek insan getirilir,
terazinin önünde durdurulur. Ameli tartlr. Eer terazisi ar gelir-
se, melek adamn ismini söyleyerek bütün halkn duyaca bir ekilde
öyle seslenir: "Herkes bilsin, filan kimse öyle bir saadet elde etti ki
bundan sonra ebediyen azap görmez, rahmetten mahrum olmaz."
Eer hesab görülen kimsenin amel terazisi hafif gelirse melek öy-
le seslenir: "Filan kimse azab hak etti, artk bundan sonra ebediyen
saadetibulamaz."*0
Mizan hakknda öyle de denilmitir:
Ahiretteki mizan, (maddi bir alet deil) doru karar ve adaletli hü-
kümden ibarettir. Âlimlerden Mücâhid, A'me ve Dahhâk bu görüte-
dir. Daha sonraki âlimlerden çou bu görüü tercih etmitir. Bu görü
sahipleri öyle der:
"Terazi ile bütün maddi cisimlerin miktarlarn tesbit etmek müm-
kün deildir; amellerin miktarn bilmek nasl mümkün olur."
80 Sa'lebî, cl-Kefvcl-Beyan, 6/529.
120 Cüz: 30101 . KÂR A SÜ R ES M 1
Ancak mehur olan görü, bu terazinin (ekli ve ölçmesi farkl olsa
da) görülen ve bilinen bir ey olduudur.
bn Abbas'tan rivayet edildiine göre, kyamet günü salih ameller
güzel bir surette getirilir; kötü ameller ise çirkin bir surette getirilir ve
mizana konur.
Kimin tarts ar gelirse âyet onun hakknda u müjdeyi veriyor:
"te o, honut kalaca bir yaay içinde olur." O bu hayattan raz
olduu gibi, kendisinden de honut ve raz olunur.
Dier kimsenin durumu ise öyle belirtilmitir: "Kimin de tartlar
hafifgelirse ..." Bunun sebebi o kimsenin hep bâtla uyup hayr sayla-
cak hiçbir amelinin bulunmamasdr. Yahut, hayr ameli bulunsa da
kötülüklerinin fazla olmasdr. Bu kimsenin sonu öyle belirtilir:
"Onun içine girecei yer hâviyedir." Hâviye, cehennemin isimle-
rinden biridir. Son derece derin olduu için ona bu isim verilmitir.
Rivayet edildiine göre cehennemlikler hâviyenin içinde yetmi sene
yuvarlanr da dibine ancak ular.
Ayette cehennemlik kimsenin varaca yere "üm" denmitir. Üm,
"anne" manasna gelir. Bir çocuun annesinin kucana giripsndgibi, cehennemlikler de atein içine girecei için ona bu isim verilmitir.
Katâde ve bakalar da cehennemlik kimse atein içine ba aaatlaca için ona bu ismin verildiini söylemilerdir. Birinci görü âye-
tin u ksmna daha uygundur:
"Hâviye nedir bilir misin?" Önceki âyetlerde kapal dile getirilen
ev, bu ve devamndaki âyette açklanmtr. Böyle bir soru ile veril-
mek istenen bir mesaj da udur: O öyle büyük ve tehlikeli bir eydir
ki bilinen ölçülerin dndadr; onun büyüklüünü anlamak akl aar
"O, kzgn bir atetir!" Yani kzgnlk ve hararette son noktadadr
Bununla una iaret edilmitir: O ate öyle hararetli ve kzgndr k
101. KÂRA SÛRES 1-11 121Cüz: 30
onun yannda dünya ateine kzgn denmez. Hadis-i erifte ifade edil-
dii gibi, dünya ateinin harareti, cehennem ateinin hararetinin yet-
mite biri kadardr .
81
Sûrenin Tasavvufî aretleri
Kulun manevi terbiyesinde fenâ makamna ulamas annda zât
tecellinin ualan kalbine iddetlice vurur. Hem öyle bir vurur ki kalp-
ler lâhî nur içinde hayret ve dehet içinde kalr. O gün, Hakk'a vâsl
olan ârifin gözünde insanlar havada uçuan kelebekler gibi zayf, aciz
ve çaresiz yahut havadaki toz gibi gözükür.
Eer o makamda varlklarn halini bir inceleyecek olsan, kendileri-
ne ait bir vücut, deer ve kuvvet bulamazsn; orada sadece Allah' bu-
lursun. Yani ârifin nazarnda insanlar böyle çaresiz ve küçük gözükür.
Bu durumda onun kalbinde insanlardan korkma ve çekinme diye bir
ey kalmaz.
Yine fenâ fillâh makamnda akllar, havaya atlm yün gibi zayf
gözükür. lâhî nurun tecellisi annda akl bata kalmaz, hayrete düer.
Çünkü akl nura göre çok zayftr. Güne doduunda gökteki ay nasl
zayf ve hükümsüz kalyorsa, nur parlaynca akln durumu da öyledir.
Allah katnda kymeti olan ve mizanda ar gelen amel srf Hak
için yaplan ameldir. Mizanda ancak hak olan ve Hak için yaplan
ameller ar gelir. Hak, bâtl ile karlatnda bâtl ezer, yok eder.
Hayrl amelleri ar gelen kimse ho bir hayat içindedir; çünkü o, ma-
rifet cennetlerine girmitir. te asl ho, tatl ve güzel hayat odur. Kim
de hevâsna uyduu için amel terazisi hafif gelirse, onun da girecei
yer atetir. Bu, Hak’tan kopma ve rahmetten mahrum kalma ateidir.
Bu mahrumiyet ve hevâ atei içinde ba aa çaklp kalr. Onda ek,
vehim, vesvese ile yanar durur; tedbir derdiyle kavrulur, kendince ter-
cih skntlar içinde kvranr. Hakk'a teslim olmamann çilesini çeker.
S Hadis için bk. Buhâri, Bed'ül-Halk, 10; Müslim, Connet, 30; Tirmizî. Cehennem, 7; bnMâee, Zühd, 38.
122 101. KÂRA SÛRES 1-11 Cüz: 30
Bir haberdeu söz nakledilmitir: "Ahirette amel terazileri ar ge-
lenler ancak dünyada hakka uyanlardr. Amelin arl dünyada ol-
maktadr. çine hak konan bir terazinin ar gelmesi haktr ve kesindir.
Ahirette sadece dünyada bâtla uyanlarn amel terazisi hafif gelir. çine
bâtl konan bir terazinin hafif gelmesi de kesindir."
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Kâria sûresinin tefsiri burada tamamland.
(102) TEKÂSÜR SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Tekâsür sûresi Mekke'de inmi olup sekiz
âyettir.
Sûrenin Fazileti
Hz. Peygamber [saiiallahu aleyhi ve^fllom],"Sizden biri, her giin biti âyet
okumaya güç yetiremez mi?" buyurdu. Sahabiler,
“Her gün bin âyet okumaya kimin gücü yeter?" diye sordular.
Resûlullah Efendimiz,
"Sizden biri el-hâkünü 't- tekâsür sûresini okumaya güç yetiremez mi?
(Onu okuyan kimse, bin âyet okumu gibi sevap alr, ilim örenir )" 1'2 buyurdu.
Önceki Sûre ile Balants: Cenâb- Hak, önceki sûrede kyametin
dehetini arlatt; bu sûrede ise insanlan o güne hazrlanmaktan alko-
yan eylerden bahsederek öyle buyurdu:
82 Hâkim, Mütedrek, 1/567; Beyhakî, uabül-mân, nr. 2518.
124 Cüz: 30102. TEKÂSÜR SÛRES 1-8
Bistnillâhirrahmânirrahîm.
1. Çoklukla övünmek sizi o kadar oyalad ki,
2. Nihayet kabirlere kadar gidip ziyaret ettiniz.
3. Hayr! (Yaptnz doru deil). Yaknda bunu bileceksiniz!
4. Elbette yaknda (gerçei) bileceksiniz!
5. Gerçek öyle deil! Kesin bir ekilde bilmi olsaydnz (böyle yap
mazdnz).
6. Mutlaka cehennem ateini göreceksiniz.
7. Sonra ahirette onu kesin olarak gözle göreceksiniz.
8. Nihayet o gün (dünyada sizi Hak'tan alkoyan ) nimetlerden mu-
hakkak hesaba çekileceksiniz.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: " Çoklukla övünmek sizi o kadar oyalad ki
..." Yani birbirinize kar kabile ve mal çokluu ile övünüp böbürlen-
meniz sizi oyalad.
Cüz: 30 102. TEKÂSÜ R SÛR ES 1-8 125
Rivayet edildiine göre, Abdümenâfoullar ile Sehmoullar ka-
bileleri, birbirine kar üyelerinin çokluu ile övündüler. Karlkl ola-
rak büyüklerini ve ileri gelen erafm saydlar. Her biri, “Bizim sizden
daha fazla büyüümüz var, daha kymetli erafmz mevcut ve daha
kalabalz" dedi. Abdümenâfoullar daha fazla geldi. Sehmoullan,
"Câhiliye devrindeki fitne ve savalar bizi helak etti, adamlar-
mz öldürüldü; siz bizi ölülerimizle birlikte sayn" dediler. Bunun için
kabristana gittiler. Kabirdeki ölülerini saydlar. Bu defa Sehmoullan
daha fazla geldi w
Buna göre âyetin manas u olur: Sizler, dirilerinizin çokluu ile
övünmekle oyalandnz; hatta saynz çoaltmak istediniz ve bunun
için kabirlere ölüleri saymaya kadar gittiniz.
Ayette onlarn bu ekilde ölülerini saymalan "kabirleri ziyaret et-
mek" eklinde ifade edilmitir; bu onlarla alay etmek ve yaptklarn
knamak için söylenmitir.
öyle denilmitir: Onlar, kabirleri ziyaret eder ve, "Bu filandr; ufalancadr" diyerek ölülerle övünürlerdi.
Ayete u anlam da verilmitir: Sizi mal biriktirme derdi ve evlat
çoaltma hevesi oyalad; ölüp kabre girene kadar böyle gittiniz, dün-
yay kazanma peinde ömrünüzü zayi ettiniz, ahiretiniz için önemli ve
gerekli olan eyler için çalmaktan yüz çevirdiniz. Buna göre, "kabir-
leri ziyaret ettiniz" demek, "ölüp kabre girdiniz" demektir.
Abdullah b. ehhîr |rad>yaiiahu anh], babasndan öyle nakleder:
Hz. Peygamber [saUaüahu aleyhi vescllem] “Sizi mal ve evlat çokluu ile
övünme oyalad" âyetini okudu ve sonra öyle buyurdu:
"nsanolu malm, malm der durur. Halbuki ey insan, senin maln sade-
ce yiyip erittiin, giyip eskittiin ve bir de Allah yolunda verip ahirete gönder-
83 Sa'lebi, a.g.e., 6/530.
126 102. TEKÂSÜR SÛRES 1-8 Cü/: 30
diindir ,
54 Bunlarn dndakiler, brakp gidilecek ve bakalarna terkedilecek
eylerdir.
Âyette bahsedilen ve yerilen çokluk, insan Allah'tan alkoyan ev-
lerdir. Bu knama, ilimde, marifette, taat ve güzel ahlâklarda ilerleme-
yi ve bunlardan fazlaca elde etmeyi içine almaz. Bunlar dinimizce de
istenen ve tevik edilen eylerdir; çünkü onlarla iki cihan saadeti elde
edilir.
Âyetteki "sizi oyalad" ifadesi de bu söylediimizi desteklemekte
ve burada kastedilen eyin, özellikle inam Allah' zikirden ve ahire-
te hazrlanmaktan alkoyan eyler olduuna iaret etmektedir. Öyle ki
insan Allah'n zikrinden kopmadan bütün dünyay ele geçirse knan-
maz. Bu bir oyalanma ve aldanma da deildir. Bu durumu ifade eden
bir hadis-i erifte öyle buyrulmutur:
"Allah'n zikri ve Allah için yaplan eyler hariç, diinya ve içindekiler
lanetlenmitir. "*•
mam Fahreddin-i Râzî der ki: "Âyette, 'Çokluk sizi undan veya
bundan alkoydu’ denmedi; onun insan neden alkoyduu belirtilme-
di. Bundan gaye, alkoymann içine girme ihtimali olan her eyi ifade
etmesidir. Bu, daha kapsaml ve etkili bir ifade eklidir. Böyle ifade
edilince, insan oyalayan ve aldatan bütün durumlar akla gelir. O za-
man âyetin manas u olur:
Mal ve evlat çokluu ile övünme sizi, Allah'n zikrinden, kyamet
hallerini düünmekten ve ahirete hazrlanmaktan alkoydu."*7
• m.
Müiessir Ibn Atyye der ki: "Alimler,'Nihayet kabirleri ziyaret ettiniz'
âyetinin tefsirinde farkl eyler söylemilerdir. Baz âlimler demitir ki:
'Bu âyette, vefat etmi atalarla övünmek ve onlarn adn yüceltmek
M Müslim, Zühd, 3; Tirmiz, Zühd, 31; Ncsâ, Vesaya, 1.
55 Müslim, Zühd, 4.
K* Tirmizi, Zühd, 14; bn Mâce, Zühd, 3.
87 Râzî, Mefaiihu bGtiyb, 32/74.
Cüz: 30 102. THKÂSÜR SÜRER 1-8 127
için kabirlerini çokça ziyaret etmek knanmtr.' Hz. Peygamber bu
konuda öyle buyurmutur:
'Sîzlere kabir ziyaretini yasaklamtm, artk kabirleri ziyaret edebilirsi-
niz. Ancak kimse oralarda çirkin ve kötü sözler konumasn.' w
Resûlullah'n [sallallahu aleyhi veseilem] önceleri kabir ziyaretini yasak-
lamas âyetteki durumdan dolay idi. Daha sonra buna izin vermitir.
Bu izin kabirdekilerin halinden ibret almak içindir; yoksa kabirlerle ve
kabirdekilerle övünmek için deildir. Günümüzde baz insanlar bunu
yapmaktadr; onlar sürekli kabristanda bulunurlar, eref olsun diye
ölmülerinin kabirlerini güzel beyaz talar ile yapar, yükseltir, süsler,
boyar, içine kandillik koyarlar. Bunlar yanltr."*1'
bn Arafe el-Mâlikî der ki: "Kabir ziyareti her zaman deil, belli za-
man aralklarnda yaplmas istenen bir eydir; mesela ayda bir olabilir.1)0
Büyüklerden biri derdi ki: Bir müridi manevi yolun bamda (farz
olan ilim, amel ve zikre yönelmek yerine) sk sk kabirleri ziyaret eder-
ken ve tasavvufa dair büyük kitaplar incelerken görürseniz, onun so-
nunun hayra çkmayacan bilin. Çünkü o, kendisine lazm olan ilim
ve ileri brakp imdilik fayda vermeyecek eylere yönelmitir."
Yani bu kimse, iin zâhirini anlatan ilimlerle bir ey elde edemez.
Bir de u var ki bâtn ilim, zahirî eylerle megul olunca gever, geri-
ler. Bu durumda uygun olan udur: lim örenmeye ehil olan bir kim-
se, önce nasibi kadar ilim tahsil etmeli, sonra ehlinin yanma giderek
bâtn ilmi örenmelidir. Yoksa sadece tasavvuf kitaplarn incelemek-
le, müridsiz Hakk'a vâsl olamaz. Bu ekilde belki velilere kar bir
K8 Müslim, Cenâiz, 105-106; F.bü Davud, Cenâiz, 81; Nesâ, Cenâiz, 101; bn Mâce, Cenâ2 ,
48; Ahmed, Miisnt’d. 2/441; Hakim, ti-Müstedrck, 1/376.
89 bn Atyye, el-Muhnrn'riil-Mz, 5/518 (Beyrut 2001 ).
90 Hadis- erifte, özellikle kadnlarn bir zaruret yokken sk sk kabir ziyaretlerine gitme-
leri uygun görülmemitir (bk. Ebû Davud, nr. 3236; Tirmizi, nr. 1056; Ahmed. Mihneti,
2/338; Makim, MüsttUrvk, 1/374). Bunun sebebi, kabir ziyaretine ibre! almak için deil
övünmek için gidilmesi, bu arada saç ba yolarak at yakmak, ölüme, kadere kzmakgibi haram olan ilerin yaplmas; kabirlere para atmak, be/ balamak, mum yakmak,
kabre doru namaz klmak gibi bid'atlarn ilenmesi, ksaca hayrl bir iin kötülüe alet
edilmesidir. Edebine göre yaplan ziyaretler ise sünnet ve sevaptr.
128 102. TCKÂSÜR SÛRF.S t-8 Cüz: 30
muhabbet sahibi olabilir. Bununla da ancak himmeti zayf kimseler
yetinir. Halbuki mürid edinmenin amac, irad olup yüce Allah'a dost
olmaktr.
Allah Teâlâ, daha sonra mal ve evlat çokluu ile övünmeden sa-
kndrarak öyle buyurdu:
"Hayr! (Yaptnz doru deil). Yaknda (bunu) bileceksiniz!"
Yani içinde bulunduunuz durum ve yaptnz i doru deil.
Yahut gerçek durum, o kimselerin düündüü gibi deildir. Bu ifade,
müriklerin durum ve tutumlarn ret içindir. Ayrca una da dikkat
çekilmektedir: Akll kimsenin en büyük derdi ve himmeti dünya ol-
mamaldr; böyle olan kimsenin sonu vahimdir.
Âyette u denmek isteniyor: Sizler akbetini görünce yaptnziin kötülüünü bileceksiniz.
"Daha sonra o içinde olduunuz halin hesab görülürken ne kadar
kötü bir i yaptnz yine bileceksiniz ." Bu ikinci ifade birinciden daha
vurgulu ve daha dehetlidir. Birinci görme, ölüm armda veya kabirde
olur; kincisi ise hair annda gerçekleir.
"Gerçek öyle deil! Kesin bir ekilde bilmi olsaydnz böyle yapmaz-
dnz."
Eer önünüzde olan ve sizi bekleyen eyleri, tereddütsüz kabul
ettiiniz eyleri bildiiniz gibi kesin bir ilimle bilseydiniz, ibadet ve
taate öyle sarlrdnz ki tarif edilemez.
Müfessirlerin imam Fahreddin-i Raz der ki: "Bu âyet, âlimler için
de büyük tehdit içermektedir; çünkü âyet una iaret ediyor: Eer mal
ve evlat çokluu ile övünmenin nasl bir âfet olduu yakînen bilinse,
onlar bu yaptklarn terkederlerdi. Bundan u da anlalr: Kim fazla
mal ve evlat ile övünmeyi terketmezse o kimse henüz yakîne ulama-
mtr. lmiyle amel etmeyen âlimlere ne kadar yazk; gerçekten çok
yazk onlara!"
Cüz: 30 102. TEKÂSÜR SÛRES 1-8 129
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:"Mutlaka cehennem ateini
göreceksiniz." Bu ekilde azap vaadi kuvvetle ifade edilmi ve tehdit
daha iddetli yaplm olmaktadr.
"Sonra ahirette onu kesin olarak gözle göreceksiniz.” Olayn bir kere
daha dile getirilmesi, önceki manay kuvvetlendirmek içindir.
A
Ayetlerdeki iki defa görme olay öyle de izah edilmitir: Birinci
görme, cehennemi uzaktan görmektir, ikinci görme ise içine girerek
görmektir.
Yahut birinci görme kalple, ikinci görme bizzat gözle olur. Bunun
için ikinci görüe, aynel-yakîn denmitir. Yani gözle görme, yakînin tâ
kendisidir ve yakn bu görme ile gerçekleir. Müahede ilmi, yakînin
en son mertebesidir.
"Nihayet o gün dünyada sizi Hak'tan alkoyan nimetlerden muhakkak
hesaba çekileceksiniz." Yani sizi dinden ve dinî vazifelerden alkoyan ni-
metlerden hesaba çekileceksiniz.
A
Ayetteki hitap, özellikle bütün himmet ve gayretini nimetlerle ke-
yif sürmeye hasreden, sadece güzel eyler yemek ve güzel elbiseler
giymek için yaayan, bütün vakitlerini oyun elence ile geçiren, ilme
ve amele önem vermeyen, kendini ibadet ve taat yükünün altna sok-
mayan kimseler içindir. Sahip olduu nimetleri Allah için taat yapma-
ya kuvvet bulmak ve onlarn ükrünü yerine getirmek için kullanan
kimse bu tehditten uzaktr.
Bir hadis-i erifte öyle buyrulmutur:
"Allah Teâlâ buyurur ki: 'Üç nimet var ki kuluma onlardan ükür he-
sab sormam; bunlarn dndaki nimetlerden sorarm. Hesap sormayacan
nimetler unlardr: Onu barndran ev. Belini dorultan , onu ayakta tutan
günlük yiyecek. Avretini örtecek elbise.'"* 1
91 Ali el-Müttakî, Kenzu'l-Ummâl, nr. 6488; Süyûtî, ed-Dürriiî-Menûr, 8/619.
130 10 2. TEKÂ5ÜR SÛRES 1-8 _ Cüz: 30
Kyamet günü bütün insanlar, dünyada kendilerine verilen nimet-
lerden hesaba çekilir. Allah Teâlâ kullarnn halini en iyi bilir. Kâfire,
kendisine nimeti veren Rabb'ine bakasn ortak kotuu için onu k-
namak ve azarlamak için hesap sorulur. Mümine ise kendisine verilen
nimetin ükründen hesap sorulur.
Bu konuda derim ki: Her kim nimeti elde ederken ve kullanrken
edebe dikkat ederse ona hesap sorulmaz. Bu edep udur: Nimeti asl
verenin yüce Allah olduunu görmek ve bilmek, nimeti alrken, yer-
ken ve kullanrken Allah' zikretmek, nimetin sonunda Allah'a ükret-
mek. Böyle yapan kimseye hesap sorulmaz yahut sorulursa bu o nime-
tin meziyet ve erefini göstermek içindir. Ebû Hayseme hadisinde Hz.
Peygamberim isaiiailahu aleyhi veseiiem] u sözü bu duruma bir örnektir:
"te bunlar, kendisinden hesap sorulacanz (güzel) nimetlerdir."*12
En dorusunu Allah bilir.
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Mal ve evlatlar çoaltma yahut zahirî ilimlerle sürekli megul olma
sizi, müahedeye dayal marifeti elde etmek için yüce Allah'a yönelmek-
ten alkoydu; öyle ki kalbinizi uyandrmadan gaflet içinde öldünüz. Ha-
yr, bu yaptnz doru deil. Müahede ehli olanlar, mukarrebn ile
yüce makamlara çktnda, delüle yetinenler de amel defterini san-
dan alan avam halk ile kaldnda, yaptnz iin âkbetini göreceksiniz.
Hayr, yaptnz doru deil; ayet iin hakikatini yakînen bilsey-
diniz bütün hallerinizde Allah'a yönelirdiniz. Böyle devam ederseniz
mutlaka cehennemi göreceksiniz. Bu cehennem Allah'tan kopma, O'na
vuslattan mahrum kalma cehennemidir. O cehennemi ba gözünüzle
kesin olarak göreceksiniz. Sonra, size verilen nimetlerin ükrünü ye-
rine getirip getirmediinizden hesaba çekileceksiniz. Nimetin ükrü,
nimette onu vereni görmektir.
92 I irmzî, Ziihd, 39 (nr. 23*9); Hâkim, \iü>tcdrek, 4^1 31
Cüz: 30 ] 02 TF.KÂSL'R SÛRES 1-8 131
Bir defasmda rüya âleminde iki tane yal zat gördüm. Onlara,
"ükrün hakikati nedir?" diye sordum. çlerinden biri,
"Nimetin ükrü, onunla sahibine isyan etmemektir" dedi. Ben,
"Bu avam halkn ükrüdür; havassn (seçilmi ariflerin) ükrü ne-
dir?" diye sordum; sükût ettiler. O zaman ben,
"Havassn ükrü, sürekli nimeti vereni müahede içinde olmaktr"
dedim.
Evet, iin asl böyledir. Nimetle isyan etmemeyi âbid ve zâhidler
içinde baz salihler de yapabilir. Nimet sahibini müahede hali ise böy-
le deildir; onu herkes yapamaz. O, zâhirî ve bâtn ilimlerde derinle-
mi, temkin sahibi ariflere hastr.
Meâric sûresinin tefsirinde ilmel-yakin, aynel-yakin ve hak-
kal-yakîn halleri arasndaki farklar söylemitik. Oraya baklabilir .
93
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkün olur.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i bevt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Tekâsür sûresinin tefsiri burada tamamland.
93 Nimetullah-i Nahcuvânî |rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsirini u nasihatle bitir-
mitir: "Ey ahirete ait butun inançlarnda yakn ilme sahip olan ümmet-i MuhammediSenin sürekli ahireti hatrlaman vc onu devaml göz önünde tutman gerekir. Öyle ol ki
bu konudaki ilmin gözle görmek ve bizzat tatmak gibi üphesiz olsun. Ahi re t halleri
bana gelmeden bu ilmi elde etmeye çal. Dünyann geçici fâni süslerine yaklama;
onun ebedî olmayan nimetlerine aldanma. htiyacn görecek eylerle verin. Her du-
rumda iffetli ol, namusunu koru. Özellikle eytann kardei olan, sürpkli ma] derdivle
yanan, makam hevesiyle kavrulan, akranna üstün gelmek için çrpnan insanlarla içli
dl olma. unu bil ki kötü ahlâkl kimselerle sohbet, insan manevi srlan örenmek-
ten ve lâhî nurlar müahededen alkovar, Ey Rabbimiz! Bize tarafndan öyle bir cezbe
ver ki bizi sana çekip bütün bo ilerden ve atelerden korusun. Bizi, selâm yurdu olan
cennetine ulatrsn" (bk. Nahcuvânî, el Fwâtihu1-lnhiuw, 2/528).
(103) ASR SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Asr sûresi Mekke'de inmi olup üç âyettir.94
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede, dünya ile oyalanmann
ve dünya malnn çokluu ile övünmenin ömrü zayi ettii anlatld.
Bu hal bir hüsrandr; apaçk bir zarardr. Cenâb- Hak bu sûrede de o
hüsran haline yemin ederek buyurdu ki:
jL*} ^Ui jj ^ ö\jLiy\ ö \ o
0 L
M4 îmam âhi [rahmetullahi aleyh} bu sûre hakknda demitir ki: "Eer insanlara bu sûre-
den bakas indirilmesiydi, (tad mana ve mesajla) bu sûre onlara yeterdi" (Bursev,
Rûhul- Beyân, 10/612). Bu sûrenin, Kur'an'n bütün ilimlerini (özetle) içerdii belirtil-
mitir. Çünkü Kur'an'n bütün ilimlerini bu sûrede özetlenen u dört alanda toplamak
mümkündür; man, salih amel, iyilii emir, kötülükten sakndrma.
1-W _ 103. ASH SURH5 1-3 _ _ Cü/. 30
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. Asra yemin ederim ki,
2. insan gerçekten zarar içindedir.
3. Ancak iman edip salih ameller ileyenler, birbirlerine hakk ve
sabn tavsiye edenler müstesnadr.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Asra yemin ederim ki ..." Allah Teâlâ bu
âyette, büyük faziletinden dolay ikindi namazna yemin etmitir; ikin-
di namaznn salâtül-vüstâ (orta namaz) olduu söylenmitir. Âyette,
bu namaz özel olarak söylenmi ve korunmas istenmitir (Bakara 2/238).
Asrn, öle ile akam arasndaki vakit olduu da söylenmitir. Al-
lah Teâlâ, öleden önceki duhâ vaktine yemin ettii gibi, bu vakte de
yemin etmitir.
a.
Ayette yemin edilen asrn, Hz. Peygamber'in |sa!iallahu aleyhi vesellem)
ve ashabnn yaad Asr- saadet olduu da söylenmitir. Çünkü o
asr, dier bütün asrlardan daha faziletlidir.
Âyette yemin edilen asrn, bütün asrlar ve zaman dilimleri oldu-
u da söylenmitir. Çünkü zaman, faydal ve zararl bütün olaylar
içinde tamaktadr.
Yaplan bu yeminin cevab öyle verilmitir:"nsan gerçekten zarar
çimledir. " nsan, kazanç ve çalmalarnda ömrünü nefsanî haz ve borzularnn peinde sarf etmekle büyük bir zarar içindedir.
"Ancak iman
'dip salih ameller ileyenler zarar içinde deildir." Çünkü onlar, dünyay
rakp ahireti satn almlar, böylece asl kazana elde edip mesut ol-
nulardr.
Âyete u mana da verilmitir: man edip salih amel yapanlar, hiç
arar etmeyecekleri bir ticaret yapm olurlar; çünkü onlar fâni ve basit
COz; 30 _ _ _ _ _ _ 103. ASR SÛRES 1-3 _ _ _ 135
olan dünyay satmlar, ebedî olan deerli eyleri tercih etmilerdir.
Basit ve kötü eyleri brakp kendüerine ahirette fayda verecek salih
amellere sarlmlardr. Bu ne kârl bir alveritir! Âyetin bu ksm,
onlarn nefislerini kemale erdirdiini ifade etmektedir. Onlarn dier
iki önemli vasfndan öyle bahsedilmitir:
"Bir de birbirlerine hakk tavsiye edenler. " Âyetin bu ksm ise kâmil-
lerin dier insanlar kemale erdirdiklerini anlatmaktadr. Yani onlar,
kendilerine ve dier insanlara hak olan ileri, inkâr mümkün olmayan
hakikatleri, güzellikleri her iki dünyada da yok olmayan doru eyle-
ri tavsiye etmektedir. Hak olan eylerin hepsi hayrdr. Yüce Allah'a
iman etmek, bütün inanç ve amellerde Allah'n kitabna ve peygambe-
rine uymak hayrlarn badr.
"Ve birbirine sabr tavsiye edenler." Tavsiye edilen ilk sabr, nefs-i
emmârenin sevkettii kötülüklere kar sabrdr. Dier bir sabr çeidi,
yaplmas nefse ar gelen taatleri yerine getirme konusunda sabrdr.
Bir dier sabr, Cenâb- Hak tarafndan gönderilen skntlara sabrdr.
Sabrn bir çeidi de sahip olunan nimetlere hakk ile ükretmeye sab-
retmektir.
Sabr tavsiye etmek, hakk tavsiyenin içine girerken, ayrca söy-
lenmesi, ona çok itina gösterilmesi gerektiini ortaya koymak içindir.
öyle demek de mümkündür:
Hakk tavsiye ibadetlerde olur. Bu, Allah Teâlâ'y raz edecek ileri
yapmaktr. Sabr tavsiye ise bütün kulluk ilerinde olur; bu da yüce
Allah'n her iine rza göstermektir.
Sabrdan kast, sadece nefsi arzulad eylerden uzak tutmak de-
ildir; sabr ayn zamanda Hak Teâlâ'dan gelen eyleri güzel karla-
mak, onlara içi ve dyla raz olmaktr.9^
95 Açklamalar için bk. Ebüssuud, r<âdül-Akh 's-Selim, 6/468.
136 1 03. ASR SÛRES[ 1-3 _Cüz: 30
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Allah' ak ile zikredenlerin yaad zamana yemin olsun ki nef-
sine bakp kendini bir ey sanarak Rabb'inden perdelenen insan zarar
içindedir. Ancak, seçkin kullarn iman ettii gibi yakînen iman eden ve
onlar gibi salih amel yapanlar bunun dndadr.
Salih amel, nefsin engellerini geçip lâhî lutuflara ulamak ve fay-
dal eyleri elde etmek için çalmaktr. Onlar bu ekilde kalpten per-
denin açlmas nimetine ulatlar. Böylece Allah’tan baka kimseyi gör-
mediler; yüce sevgilinin müahedesine dalp kendi nefislerinden, var-
lklarndan ve bakasnn varln görmekten uzak kaldlar. Kendileri
kemale erdikten sonra, bakalarm kemale erdirmekle megul oldular.
Allah Teâlâ'nn buyurduu gibi, onlar hep hakk tavsiye ettiler.
Yani doru olan ileri yaptlar. Nefse ar gelen budur. Ama onlann
nefsine hiçbir hayrl i ar gelmez oldu.
Yahut onlar, herkese, Hakk'a yönelmeyi, bu yolun meakkatine
sabretmeyi, gönlü lâhî huzurda tutmay, düünceyi Hakk'a balama-
y tavsiye ettiler.
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
>na en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Asr sûresinin tefsiri burada tamamland.
(104) HÜMEZE SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Hümeze sûresi Mekke'de inmi olup dokuz
âyettir. Övünmek ve haram iler için mal biriktirmek insan için bir fe-
lakettir. Allah Teâlâ bu kimseyi yerip kötüleyerek öyle buyurdu:
O k&j ^^ o^ *3-^ J-^3
q Lujji ^ j4iy © iii> Uu ol
j-Uo;
©
îjljJI il jL5 O L-UJJ•«
,/v -** ^ j ** * • i ^ j t • T ^ ü tvn^ ^ a y* l ^
* ö . jl % j 1 p
V»
\
138 _ _ 104. HÜMF.ZE SÛRRSM-9 _ _ Cü/: 30
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. Arkadan çekitirmeyi, yüze kar elenmeyi âdet edinen bütün
kimselerin vay haline!
2. O sürekli mal toplar ve onu sayp durur.
3. Birde o, malnn kendisini ebedi klacam zanneder.
4. Hayr (öyle deil)! üphesiz o, hutameye atlacaktr.
5. Hutame nedir bilir misin?
6. O, Allah'n tututurulmu bir ateidir.
7. O öyle bir atetir ki insann kalbinin içini sarar (tâ cierini yakar).
8. O ate mahzeni onlarn üzerine kapatlp kilitlenir.
9. (Onlar) uzatlm sütunlara bal olarak (azap görürler).
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Arkadan çekitirmeyi, yüze kar elen-
meyi âdet edinen bütün kimselerin vay haline!"
Veyl ona, vay haline demek, helak olsun diye beddua etmektir.
Bu ifade, knanan bir eyin kötülüünü iddetle anlatmak için de
kullanlr.
A
Ayette geçen "hemz" ve "hümeze", "krmak ve incitmek" anlam-
larna gelir. "Lemz" ve "lümeze" ise "birini arkasndan çekitirmek,
onunla alay etmek, erefini zedelemek" manalarna gelir.
A •
Ayetin anlam udur: insanlar krp inciten, onlan küçük düüren
ve ereflerini çinemekle uraan kimselere yazklar olsun.
Müfessir bn Cüzey öyle demitir: "Ayette knanan kimse, sürekli
insanlar ayplayan ve onlarn haysiyetini zedeleyen kimsedir. Bu iki
Cüz: 30 104. HÜMF.ZE SÛRFS 1-0 130
iin (hemz ile lemz) tarifinde farkl eyler söylenmitir. Bu görüler
özetle öyledir:
Hemz (krp incitme) insann yüzüne kar olur; lemz (erefini ze-
deleme) ise insann arkasndan yaplr. Bunun aksi de söylenmitir.
ncitme elle olur, dieri dille olur.
kisinin benzer eyler olduu da söylenmitir.
Bu sûre, Ahnes b. erik hakknda inmitir. Bu adam, insanlar hak-A ••
knda çok kötü konuurdu. Ayetin, Umeyye b. Halef ve Velîd b. Mugî-
re hakknda indii de söylenmitir.
Âyetin ini sebebi hususi olsa da manas umumidir. Kim bu vasf-
lar tayorsa, o kimse âyetin tehdidi altna girer."'*’
"O, sürekli mal toplar w onu sayp durur/' Yani baa gelecek âfet ve
musibetlere kar bir hazrlk olsun diye mal bir kenarda biriktirir.
"Bir de o, malnn kendisini ebedî klacan zanneder." Yani bu mal sa-A
vesinde hiç ölmeyeceini ve dünyada sürekli kalacam düünür. Aye-
tin bu ifadesi, insan salih amele tevik etmektedir. Gerçekten insan
ahirette dâimi nimetler içinde tutacak olan onlardr. Mala gelince, o, hiç
kimseye ebedî bir hayat kazandramaz. nsan ebediletiren hayrl ilim
ve salih ameldir. Hz. Ali'nin [radvailahu anh| u sözü bu konuyla ilgilidir:
A
"Mal biriktirenler, hayatta iken (manen) ölüdürler. Alimler ise zaman
durdukça hayrla anlp insanlarn arasnda kalmaya devam ederler."
Mal biriktiren kimsenin, malyla ebedî kalma düüncesi, dünyaya
dair olabilecei gibi, ahirete dair de olabilir. u âyet bu kimsenin te-
mennisini haber vermektedir:
"O inkâra zâlim kimse dedi ki: Kyametin kopacan sanmyorum. Eer
Rabbim'e döndürülecek olsam dahi, imdiki halimden daha iyisini bulacam
ümit ediyorum !" (Kehf 18/36).
% bn Cüzey, et-Tt'$hü li-Ulumi't-T'nzl, 2/512.
140 Cüz: 30104. HÜME2 F. SÜRES 1-9
"Hayr, onun yapt doru deil! üphesiz o, hutameye atlacaktr."
Onun hesab ve düüncesi doru deil. Bu kimse atee atlacaktr. Oöyle bir atetir ki içine atlan krp geçirir, yakar bitirir.
"Hutame nedir bilir misin?" Bu soru, atein dehetini bildirmek için
sorulmutur. Yani o atein dehetini ancak Allah bilir, O bildirmezse
kimse bilemez.
"O, Allah'n tututurulmu bir ateidir." O, Allah'n emri ve kudre-
tiyle tututurulmu bir ateidir.
"O Öyle bir atetir ki insann kalbinin içini sarar, tâ yüreini yakar."
Yani o ate onlann içlerine girer, göüslerine ular ve gönüllerini sa-
rar. Gönül, kalbin en orta noktasdr. nsann bedeninde gönülden
daha nazik ve hassas bir yer yoktur. Kendisine dokunacak azck bir
acdan en fazla gönül incinir. Onu cehennem ateinin tamamen sarma-
s durumunda acs nasl olur düünün!
A
öyle de denilmitir: Ayette gönlün söylenmesinin sebebi udur:
nsan vücudunda inkârn ve bozuk düüncelerin yeri gönül olduu
için, bu suçlarn cezas da ayn yere uygulanacaktr.
"O ate, onlarn üzerine kapatlp kilitlenir. Onlar, uzatlm sütunlara
bal olarak azap görürler." Yani üzerlerine kaplar kapanr, bu kaplarn
üzerine de büyük sütunlar dayanr. Bu, azaptan çklarn önlemek ve
bütün kurtulu ümitlerini bitirmek için yaplan bir emniyet uygulama-
sdr. Bir hadis-i erifte öyle buyrulmutur:
"Mümin aklldr, ilerigörülüdür, yapt ii iyi bilir, düünerek hareket
eder, acele etmez, bilgilidir, üpheli eylerden de kaçnr. Münafk ise insanla-
rn gybetini yapar, onlarla alay edip incitir,çok yer, düünüp aratrmadan
hareket eder, nereden kazandna ve nereye harcadna hiç aldr etmez.
97 Deylemî, Firdei'SüVAhbâr, nr 7830. Daha ksa bir rivayet için bk. Süyûtî, es-Sûgîr. nr
9158; Kudâî, MüsneJ, nr. 251.
Cii/: 30 104. HÜMEZE SÛRES 1-9 141
Sûrenin Tasavvuf! iaretleri
Yazklar olsun kendi ayplarm brakp insanlarn ayplan ile u-raanlara.
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) demitir ki: "Varlklara ve olaylara
ezelde takdir edilen nasiplerine göre bakmayp halka hasetle uraan-
lara yazklar olsun, onlar için kalplerinin perdelenmesi azab vardr.
Bu kimseler bütün himmetleriyle dünya mal toplamaya yönelir ve ka-
zandklarndan da kimseye vermezler."
"O, sürekli mal toplar ve otu sayp durur
"
âyeti, kim olursa olsun,
mal toplayarak onu sayp duranlar kmamaktadr. Zamanmzdaki Sa-
lih insanlara hayret edilir; onlar ihtiyaçlan dnda yn yn dünya
mal toplarlar, bir de bu halleriyle kalkp seçkin velilere verilen büyük
makamlara ulamak isterler. Bu, çok büyük bir hatadr. Kalpte dün-
ya pislii ile marifet nasl buluur? Kalp aynasn varlklarn suretleri
kaplam iken, kalp nasl temiz olur ve içinde nurlark verir?
Ariflerden biri der ki: "Kalbi dünya sevgisiyle dolu zenginlerin
ibadeti, çöplüklerde namaz klmaya benzer. Fakirlerin ibadeti ise te-
miz ve güzel mescidlerde namaz klmaya benzer."
"Bir de o, malnn kendisini ebedîklacan zanneder" âyeti una iaret
eder: Yani o kimse, malnn kendisini Allah ile baki klacan zanne-
der. Hayr öyle deildir.
Rûzbihân- Baklî demitir ki: "Allah Tcâlâ, yüce zatn tanmayan
cahil kimseninu vasfn bildirdi: O, malnn kendisini Cenâb- Hakk'a
ulatracan düünür. Hayr, vallahi o mal ile Hakk'a ulaamaz; kul
Allah'a ancak O'nn yardm ile ular."
Ebû Bekir b. Tahir demitir ki: "O kimse malnn kendisini ebedî
saadet makamna ulatracan zanneder."
Hayr, bu mümkün deildir. Böyle düünen kimse, önüne gelen
her eyi yakp ykan bir atee atlr. Bu ate, dünya sevgisidir. Bu sev-
»42 104. HÜMEZE SÛRES 1-9 _ Cûz^30
gi kalbe girince, orada karlat güzel kulluk tadru ve marifeti yok
eder. Bu sevgi ile kalpte hiçbir nur kalmaz. Bu, Allah'n tututurulmu
bir ateidir. Dünya sevgisi öyle bir atetir ki gönlü sarar, orada bulu-
nan iman ve irfan bozar, yakar, ykar, yok eder. Bu ate gönlü tama-
men kaplar. Artk o kimselerin en büyük derdi ve ilimdeki tek hedefi
dünyalk eyler olur.
Yine Vertecüb (Rûzbihân- Baklî) demitir ki: "Allah'n iki türlü
atei vardr. Biri kahr, dieri lutuf ateidir. Kahrnn atei, inkârclarn
kalbini O'nun yüceliini anlamaktan uzaklatrmasdr. Lutuf atei ise
sevdii arif ve âk kullarnn kalbinde muhabbet ateini yakmasdr."
Sonra Vertecüb, Cafer'in1
* öyle dediini nakleder: "Müminin kal-
binde muhabbet atei tututuu zaman, Allah'tan baka bütün düün-
celeri ve O'nun zikrinden baka bütün zikirleri yakar, yok eder."^
mam Kuevri irahmotullahi aleyh] der ki: "Allah'tan baka bir eyle
zengin olan kimse, aslnda fakirdir. O'nun dndaki bir eyde huzur
aramak vahettir. O'ndan bakasnda izzet aramak zillettir.
Asl fakir, Rabb'ini unutup kendini mal ile zengin gören kimsedir.
Düük kimse, dünyalk makam ile yetinip marifetten mahrum olan
kimsedir. Müflis kimse, Rabb'inin rahmetini unutup taatinin kendi-
ne yettiini düünen kimsedir. Zelil, Allah'tan bakas ile yetinen ve
avunan kimsedir. Aziz ise Allah ile zengin olan ve O'ndan bakasna
gönül vermeyen kimsedir.
öyle denilmitir: "Müminin kalbinde marifet nuru parlad za-
man, orada Allah'tan gayri bütün istek, arzu ve dertleri yakar, temiz-
ler. O zaman kulun bütün mükülleri hallolur.
Bu nur öyle bir eydir ki hadiste belirtildii gibi, yann kyamet
günü cehennem mümine öyle seslenir:
^ Buradaki Cafer, F.hl-i beyt'ten Cafer-i Sâdk [rahmetullahi aleyh] olabilecei gibi,
velilerden Cafer-i Huldî de [kuddise srruhû] olabilir.
W Nakiller için bk. Ruzbihân-t Baklî, AraisiH-Beyân, 3/526.
Cüz: 30 104. KÜM EZE SÛRES 1-9 143
"Ey mümin, üzerimden çabuk geç; yoksa nurun ateimi söndürecek!""*3
Nimetullah-i Nahcuvânî [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsirini unasihatle bitirmitir:
"Ey lâhî kahrn tecellisinden ve sonuçlarndan korkan ümmet-i
Muhammedi Bütün ahlâk ve davranlarnda dengeli ol, adaletten
ayrlma, insanlara yumuak ve güler yüzlü davran. Kalbin temiz ve
uyank olsun. Kimse ile çekime. Kimseye dümanlk yapma. Kalbinde
nefsanî düünceler bulundurma ve eytanî iddialarda bulunma. Me-
sela, sahte eyhlik derdine düme. Dervilik gösterileriyle urama.
Gösteriten sakn. Nefsinin kötü arzularna uyma. Makam derdiyle
yanma. Servet biriktirmek için çrpnma. Mal, evlat, hizmetçi ve binek
gibi dünyalk eyleri çoaltmakla urama. Herkese Allah rzas için
yakn ol. nsanlar idare et; onlarla uyum içinde yaa. Nifak ve ayr-
lktan sakn. Ksaca, bütün mümin kardelerini kendi nefsine tercih et.
Onlarn haklarn güzel yerine getir. Böyle yaparsan yüce Allah'n hak-
larn daha güzel yerine getirmi olursun. Allah da seni sever. Herkese
Allah'n ahlâk ile davran. Sana ölüm gelene kadar herkese, kâinattaki
bütün varlklara iyi davranarak Rabb'ine güzel kulluk yap ." 101
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Hümeze sûresinin tefsiri burada tamamland.
100 Kuevrî, Lctâifiil-ârât, h/3 19-320. 1 ladis için bk. Taberânî, el- Kebîr, 22/238; Hevsemî, ez-
Zn'âid, 10/360.
101 Nahcuvânî, ’I-Fevâtihu 1-lâhiyt/', 2/530. Bu ksm tarafmzca eklendi (mütercim).
(105) FÎL SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Fil sûresi Mekke'de inmi olup be âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Bu sûre, insanlarla alay eden ve onlar
arkadan çekitirip ereflerini çineyen kimseler için bir tehdit içermek-
tedir. Onlara u denmek isteniyor: Eer bu kötü davranlarnzdan vaz-
geçmezseniz, dünyada, fil ordusunun bana gelen felaket sizin de ba-
nza gelir, burada helak edilir, zelil olursunuz. Cenâb- Hak buyurdu ki:
H^ *
rCv*.D J
fj
"L * g*j —j'j ^ J
1 ^ ^ ^^
t c l ^ - o .."t-* • • C
D Ur» S
1 *** y o-4# 0 ^ ^ s* \ s '
146 105. FÎL SÛRES 1-5 Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Rabb'in fil ordusuna ne yaptî görmedin mi?
2. Onlann kötü planlarm boa çkarmad m?
3. Onlann üstüne sürü halinde kular gönderdi.
4. O kular, onlann üzerlerine atete piirilmi çamurdan talar
atyordu.
5. Böylece Allah onlan yenilip çinenmi ekine çevirdi.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Rabb'in fil ordusuna ne yapt görmedin
mi?" Ayetteki hitap Hz. Peygamberedir [sallalUhu aleyhi vesellem]. Yahut
bu olay iiten herkesedir. Buradaki soru, bilinmeyen bir eyi sorup ö-
renmek için deil, olayn meydana geldiini kesin olarak ifade etmek
içindir. Âyetteki "görme", bilme manasndadr. Buna göre anlam öyle
olur: Habibim sen, sana gelen mütevâtir derecesindeki haberlerle ve
zahirî neticeleriyle, gözle görmek derecesinde kesin olarak Fil olayru
bilmedin mi?
Âyette, "Görmedin mi Rabb'in ne yapt?" ifadesinde görme olaynn
yüce Allah'n iine balanmas, hadisenin büyüklüünü, olu eklinin
dehetini, onun alacak eklini, yüce Allah'n kudretinin büyüklüü-
ne delil oluunu, ilminin kemalini, hikmetinin yüceliini, beyti olan
Kabe'nin izzetini ve peygamberi Hz. Muhammed'in [saiiaiiahu aleyhi ve-
silem] erefini bildirmek içindir. Hiç üphesiz bu olay, onun peygam-
berlii öncesinde gerçekleen ve geliini haber veren mucize olaylar-
dandr. Buna "irhâsât" denir. Rivayet edildiine göre Fil olay, Hz.
Peygamber'in doduu sene meydana gelmitir. 111 -
102 Süyûtî, ’d-Dürrül-Mi'nsûr, 8/633.
Cüz: 30 105. FL SÜRES 1-5 147
Fil Olay
Âyette ksaca bahsedilen Fil olay öyle olmutur:
Zamann Habeistan Kral Necâî tarafndan Yemen'e vali yaplan
Ebreheb. Sabbâh el-Erem, San'a'da bir kilise yaptrd. Kilisenin ismini
Kulleys koydu. Ebrehe hristiyand. Yapt kilise ile Kabe'ye giden ha-
clar oraya çekmeyi, Kabe yerine orann ziyaret edilmesini istiyordu.
Kinâne kabilesinden bir adam kalkp San'a'ya geldi, bir gece kilisi-
nin içine pisledi. Vâkdî'nin nakline göre adam, pislikleri kilisenin ön
taratma, mihrap ksmna sürüp kirletti. Kilisenin içine ölmü ve kok-
mu hayvan lei att. Bunu yapan kimse Nüfeyl el-Hadramî idi.
Bu durumu örenen Ebrehe çok kzd, Araplarn ziyaret ettii
Kabe'yi ykacana yemin etti. Ordusuyla Habeistan'dan yola çkt.
Yannda bir de fil vard. Filin ismi Mahmud'du. ri cüsseli çok büyük
bir fildi. Bu fili ona Habeistan Kral Necâî göndermiti. Ondan baka
on iki fil daha vard. Fillerin sekiz tane olduunu söyleyenler de vardr.
Ebrehe, Mugammis denen yere varnca konaklad. Mekke'nin reisi
Abdülmuttalib onunla görümeye geldi. Ebrehe'ye, bu iten vazgeç-
mesi için Tihâme bölgesinin mallarnn üçte birini vermeyi teklif etti,
Ebrehe kabul etmedi .105 Ordusunu saldrya hazrlad. Fili öne geçirdi.
Ebrehe'nin elinde esir olan ve ordusuna klavuzluk yapan Has'am ka-
bilesinden Nüfeyl b. Habîb, filin yanma yanat, kulan tutarak,
"Mahmud, olduun yere çök; sen Allah'n haremi olan (korumaya
ald, isyan ve zulmü haram kld) bir yerdesin. Sen en iyisi geldi-
in yere selâmetle geri dön!" diye seslendi ve kendisi koarak daadoru gitti. Fil kendini yere atp çöktü. Onu hareme Kabe taratma
yönelttiklerinde çöküp kalyor, yerinden kalkmyordu. Filin yönünü
Yemen'e veya baka bir tarafa çevirdiklerinde ise kalkp kouyordu.
Bu durum defalarca devam etti. Fili Kabe'nin üzerine yürütmeye mu-
ini bk. âm, Sübiilii T-Hüdâ, 1/218 (Beyrut 1993).
148 105. FL SÛRES 1-5 Cü/: 30
vaffak olamadlar. Öyle urarlarken yüce Allah deniz tarafndan bir
ku sürüsü gönderdi. Bu sürü bir kara bulut gibi geldi, ordunun üze-
rinde durdu. Her ku, üç ta tayordu. Biri gagasnda, ikisi ayakla-
rnda bulunuyordu. Bu talar, mercimekten büyük, nohuttan küçüktü.
Kular talan atmaya baladlar. Atlan ta, adamm bandan giriyor,
arkasndan çkyor, adamn içini yakyordu. Her tan üzerinde kime
atlacaksa onun ismi yazlyd. Askerler kaçmaya baladlar, hepsi
yollarda ve su balarnda ölüp helak oldular.
Ebrehe de bu talardan nasibini ald.Ald ta darbesiyle parmak-
lar ve dier organlar parça parça dökülmeye balad. Nihayet kalbi
parçalanp öldü.
Ebrehe'nin veziri ilk anda talanmaktan kurtulmutu. Kaçarak
Habeistan'a gitti. Onu bir ku takip ediyordu. Vezir, Necâî'nin huzu-
runa çkp olay anlatt. O srada ku, vezirin banda dolanp duruyor-
du. Olay batan sona anlatnca, ku azmdaki ta brakt. Ta vezire
isabet etti ve hükümdann önünde yere yklp öldü.
öyle bir olay da rivayet edilmitir:
Ebrehe'nin adamlar, Abdülmuttalib'in 200 devesini almlard.
Abdülmuttalib onlarn durumunu görümek üzere Ebrehe'nin yanma
gitti. Ebrehe onu görünce, kendisini gözünde büyüttü; ona saygyla
davrand. Abdülmuttalib, iri yapl, güzel yüzlü ve heybetli bir zatt.
Ebrehe'nin yanma varnca, kendisini öyle tanttlar:
"Bu zat Kurey'in reisidir. Mekke kervanlarnn sahibidir. Ovalar-
da insanlar, dalarda vahi hayvanlar doyurur. Cömert ve iyiliksever
bir kimsedir."
Bunlar iiten Ebrehe tahtndan inip onunla birlikte yerdeki sergi-
nin üzerine oturdu. Onu kendi yanna oturttuu da söylenmitir.
Ebrehe, tercümanna,
"Ona sor bakalm, ihtiyac nedir?" dedi. Tercüman sordu. Abdül-
muttalib,
149Cüz: 30 105. FÎL SÜRES 1 -5
"Adamlarn develerimi alm, onlan geri vermenizi istiyorum!"
dedi. Ebrehe, bu istei tuhaf karlayarak,
"Ben onun ve babalarnn dininin en kutsal, en erefli yeri olan
Kabe'yi ykmaya geldim. O bana bu konuda bir ey söylemiyor da de-
velerinin derdine dümü!" dedi. Abdülmuttalib,
"Ben develerin sahibiyim; Kabe'yi de koruyacak bir sahibi vardr!"
dedi. Ebrehe,
"Onu benden kimse koruyamaz!" dedi. Abdülmuttalib,
"te sen, ite Kabe! stediini yap!" dedi. Kendisine develeri veril-
di. Oda alp döndü. Sonra Kabe'ye geldi. Kabe'nin kapsndaki halkaya
yapp yüce Allah'a samimiyetle dua etti. Kabe'yi ve kendilerini koru-
masn istedi. Yannda Kurey'ten bir grup insan da vard. O böyle dua
ederken Yemen tarafndan gelen bir ku sürüsü gördü. Onlara baknca,
"Vallahi bunlar garip bir ku sürüsü. Necid ve Tihâme kularna
benzemiyor!" dedi. Kabe'nin halkasn brakt. Yanndakilerle daa çe-
kildi; Ebrehe' nin ne yapacan gözetlemeye baladlar. te o srada
Allah Tcâlâ Ebrehc'nin ordusunun üzerine bir ku sürüsü gönderdi ve
ondan sonra olan oldu.
Denildiini göre Ebrehe, Hz. Peygamberim |sa!iaiiahu aleyhi vesellem]
zamannda yaayan ve müslüman olan Necâî'nin dedesidir. O srada
Habeistan'n bandaki Necâî baka biridir.
Hz. Âie'nin |radyailahu anhâ] öyle dedii rivayet edilmitir:
"Ben filin sürücüsü ile bakcsn gördüm. kisinin de gözleri kör,
ayaklar felç olmutu; Mekke'de insanlardan yiyecek istiyorlard.""*4
Devamndaki âyetlerde öyle buyruluyor: "Onlarn kötü planlarn
boa çkarmad m
V
Bu âyette, Allah Teâlâ'nn onlara ne yapt özet-
le belirtilmitir. Soru, olayn anlatld gibi olduunu vurgulamak ve
104 bn Hijâm, Stre. 1/59; bn Kesir, et-Bidâye, 2/174; Ebu Nuavm, Delâilü'n-Niibüvv, 1/120.
105. FL SURES 1*5150 Cü/: 50
tasdik ettirmek içindir. Allah Teâlâ, onlar yerle bir ederek Kâbe'yi yk-
ma planlarn altüst etmitir.
"Onlarn üstüne sürü halinde kular gönderdi."
Hz. Aie [radyaiiahuanhâj, bu kulann krlangçlara çok benzediini
söylemitir.
Ebül-Cüz der ki: "Allah Tealâ, kulan srf bu i için o vakit havada
yaratt."
Muhammed b. Kâ'b der ki: "Bu kular, siyah renkte deniz kula-
ryd."
Onlarn krmz ve siyah renkte yarasaya benzeyen kular olduu
da söylenmitir.
"O kular, onlarn üzerlerine atete piirilmi çamurdan talar atyor-
du. " Yani tula gibi atete piirilmi talar atyorlard. bn Abbas |wd-
yallahu anh] demitir ki: "Ben, Ümmü Hânî'nin evinde bu talardan bir
ölçek gördüm."
"Böylece Allah onlar yenilmi ekine çevirdi." Yani onlar, kurtçuklar
tarafndan yenmi ekin gibi delik deik yapt.
Yahut onlar hayvan tarafndan yenilerek azda çinenip iyice
öütülen saman gibi yapt. Bu benzetmede onlar hakknda u üç du-
rum anlatlmak istenmitir: Deersizlik, alçalma ve telef.
Yahut onlar hayvanlarn yiyerek datt saman gibi yapt.
Önemli Bir Fayda
mam Gazâlî [rahmetullahi alevh|, birçok salih ve kalp ehli kimseden
unu nakletmitir:
"Kim sabah namazmn farznda, birinci rekâtta Fatiha ile nirah
sûresini (Elemnerahleke), ikinci rekâtta da Fatiha ile Fil sûresini okur-
sa ona hiçbir düman zarar veremez."
imam Gazâlî bunu el-Cevâhir adl eserinde söylemitir.
Cü/: 30_ 105. FL SÛRES 1-5 151
Sûrenin Tasavvufî aretleri
Arifin kalbi, varlklar için yüce Allah'a yönelecekleri manevi bir
kâbedir. O kalp, Cenâb- Hakk'n evidir. Bo düünce ve vesvese or-
dular oray harap etmek ister. Allah, zahirdeki evini Ebrehe'den koru-
duu gibi, arifin kalbini de bu tür saldrlara kar korur. Bu durumda
denir ki;
Ey muhatap! Rabb'inin fil ordusuna ne yaptn görmedin mi? Bu
ordu, (manevi kalp için) hayvani ahlâklar, vahi sfatlar, kötü ve ba-
sit düüncelerdir. Allah, arifin gönlüne hücum eden bu dümanlarn
hilesini bozmad m? Allah onlarn üzerine lâhî varidat kular gön-
derdi; onlar, kalbe hücum eden bu eylerin üzerine zikir talar ve fikir
nurlan attlar. Bu zikir ve nurlar kötü ahlâklan kalpten çkartt; onlar
yenilmi saman gibi ezip mahvetti; kalbi temizledi .
105
En dorusunu Allah Teâlâ bilir.
Cenâb- Hak, efendimiz Muhammed'e, onun ehline ve ashabna en
güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Fîl sûresinin tefsiri burada tamamland.
105 mam Kueyri [rahmetullahi aleyhi, bu sürenin tefsirinde u sözü nakleder: "Abdül-
muttalib, u günkü inanc üzere, Allah’a yönelip O ndan beytine (Kabe) gelecek belay
defetmesi için ihlâs ve samimiyetle dua etti; Allah da nnun duasn boa çkarmad,kabul etti. Bir mümin de ihlâsla Rabb'ine dua ederse, yüce Allah onun da duasn boaçkarmaz. Bir de AbdülmuttaJib, kendisi için deil, Allah'n evi için istekte bulunmutu.Allah için olan hiçbir ey boa gitmez" (Kueyri, Utâifül-ârât, 6/322).
(106) KUREY SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Kurey sûresi Mekke'de inmi olup dört
âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede fil ordusunun helak
edilmesi, Kabe gibi Kurey7i de muhafaza etmek için gerçeklemitir.
Bunun için yüce Allah onlara yapt bu iyilii hatrlatp ona ükret-
melerini emrederek öyle buyurdu:
154 _ _ 1U6. KL'RF.Y SÛRES Jj4 _ _ _ Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. Kurey'in güvenliini salad,
2.K ve yaz seyahatlerini emniyet içinde gerçekletirdii için,
3. Onlar,u evin Rabb'ine kulluk etsinler.
4. O Rab, onlar açlktan kurtaran ve her çeit korkudan güvende
klandr.
Tefsir
Allah Teâlâ'nn Kurey'e yapt iyilikler pek çoktur. Onlara den-
mek isteniyor ki: Allah'n size yapt dier nimetleri unutmu olsanz
da hiç deilse O'nun size salad can güvenlii ve yol emniyeti için
ibadet edin.
Bazlar, Kurey sûresi ile Fîl sûresini bir sûre olarak görmüler
ve bu sûrenin bandaki lâm harf-i cerrini önceki sûrenin son âyetine
balayarak mana vermilerdir. Buna göre mana öyle olur:
"Allah Kurey'e kasteden Habe fil ordusunu helak etti ki insanlar
bu sayede onlann adn iitsin, onlara son derece hürmet ve sayg gös-
tersinler ve böylece onlarn yol güvenlii salansn."
Ancak âlimlerin çounluuna göre, aralarnda mana irtibat bu-
lunsa da iki sûre birbirinden ayn müstakil birer sûredir.
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Kurey'in güvenliinizalad ..." Yani
Kurey, kendilerine can emniyeti ve yol güvenlii salad için bu
beytin (Kabe'nin) sahibine kulluk etsin.
Kureyliler iki yöne yolculuk yaparlard.Kn Yemen tarafna, ya-
zn da am bölgesine giderlerdi. Oralardan erzak ve eya getirip tica-
ret yaparlard. Yoluculuk srasnda güven ve emniyet içinde olurlard;
çünkü onlar Allah'n haram bölgesinde (belirli eyleri haram klp özel
koruma altna ald yerde) oturmaktaydlar ve erefli evinin sahipli-
Cüz: 30 106. KURF.Y SÛRF.S 1-4
ini yapmaktaydlar. Bu sebeple onlara bir saldr olmazd. Halbuki
dier insanlann yollan kesilir, mallar yamalanrd.
Kurey, Nadr b. Kinâne'nin oullarna verilen bir isimdir. Fihr b.
Mâlik'in çocuklarna verilen isim olduu da söylenmitir.
Kurey'e niçin bu isim verildii hakknda unlar söylenmitir:
Kurey, "kir" kelimesinden türetilmi ism-i tasgir (küçültme) ka-
lbnda bir isimdir. Kir, denizde yaayan iri cüsseli bir hayvandr. Bu
hayvan, gemilere taklr onlar megul ederdi, kendisiyle ancak atele
ba edilirdi. iddet ve sertlikte bu hayvana benzedii için, Kurey'e de
bu isim verilmitir.
Dier bir görü öyledir:
Kurey, "kar" kelimesinden türemitir. Kar, toplamak ve kazan-
mak anlamndadr. Kurey, çokça ticaret yapt ve beldelerde dolat-
için ona bu isim verilmitir.
Dier bir görüe göre, Kurev'in atalarndan Kusay b. Kilâb, da-nk airetleri bir bayrak altna toplad veya bu insanlar Harem çevre-
sinde Kâbe'nin etrafnda topland için onlara Kurey ismi verilmi-
tir. Kelimenin, "toplamak" manas da vardr.
"Onlar, kendilerim açlktan kurtaran < evin Rabb'ine kulluk etsinler .
"
Allah onlara, Kâbe'nin etrafnda oturmalar sebebiyle, emniyet
içinde yolculuk yapmay temin etti ve bu sayede onlara kolay nzk yo-
lunu açt; onlar daha önce dütükleri iddetli açlktan kurtard.
Kelbî demitir ki: "am'dan ilk ticaret izni (vize) alan ve onunla
am'a yolculuk yapan Abdümenâf'n olu Hâim'dir."
Allah Teâlâ, rahmet peygamberi Hz. Muhammed'i (saliallahu aleyhi
vesellem] peygamber olarak gönderip Kurey müslüman olunca, Allah
o bölgenin insanlarm bu iki yolculuun zahmetinden kurtard. Hz.
Peygamberim bereketine Mekke'ye her yandan nzk akmaya balad.
156 106. KUREV SÜRES 1 -4 Cüz: 30
Velilerden Mâlik b. Dinar [rahmetullahi aleyhj der ki: "Allah'n gözün-
den düen (gazabna urayan) her ümmete Allah iddetli açlk çektirir.
Öyle ki açlk cierlerini eritir."
Resûlullah (sallallahu aleyhi vesellcm] öyle dua ederdi: ‘'Allahm, iddetli
açlktan sanasnrn. O, insann bana gelen ne kötii bir haldir."11*
Buradaki kötülenen açlk, çok ileri derecede olan, insann dengesi-
ni bozan ve içinde bir kuvvet brakmayan açlktr. Yoksa orta haldeki
bir açlk, sûfîlere göre övülmütür.
Allah Teâlâ sonra öyle buyurdu: "O sizi korkudan güvende kld "
Yani büyük bir korkudan güvende kld. Emin klndklar korku hak-
knda unlar söylenmitir:
Bu, fil ordusunun korkusudur.
Yolculuk srasnda insanlarn saldrmas korkusudur.
Bölgeyi saran açlk ve ktlk korkusudur. Anlatldna göre Ku-
rey öyle bir ktlkyaamtr ki açlktan ölmü leleri ve atlm kemik-
leri yemilerdir. Allah Teâlâ, Hz. Peygamberim |sallallahu aleyhi veselleml
duas bereketine onlardan bu ktl kaldrmtr.
Onlardan giderilen bir korku da cüzzam hastala korkusudur.
Onlarn beldesine bu hastalk girmemitir. Bu da Hz. brahim'in [aley-
hisselâm],"Rabbin , buray güvenli bir belde yap!" (Bakara 2/126) duasnn be-
reketine olmutur.
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Allah Teâlâ, evi olan Kâbe'nin ehlini felaketlerden koruduu gibi,
kendisine bal âk kullarn da korur. Dünyann bütün süs ve alâyi-
inden kalbini çekip kendini yüce Mevlâ'ya adayan bir insan, nereye
gitse emniyettedir. Onun etrafmdaki dier insanlar, bir sürü âfet ve fe-
laketlere maruz kalrken. Hakk a âk kul özel bir himaye içinde yaar
106 Ebû Davud, Vitir, 32 (nr. 1547); bn Mâce, Etime, 53 (nr. 3354); Nesaî, Istiâze, 19.
Cüz: 30 106. KURKY SÜRES 1-4 157
Ben bu durumu bizzat gördüm. Bir zamanlar Ttvân ehri muha-
sara edildiinde, oradan her çkan kimse ya soyguncular tarafndan
gasbediliyor ya da öldürülüyordu. Biz ise Allah'n korumasyla, iste-
diimiz her yere emniyet içinde gidiyorduk. Çünkü biz ve arkada-
larmz, Allah dostlarnn giysisini giyiyorduk; üzerimizde dervilere
ait cübbe, elimizde tebih ve omuzumuzda seccademiz bulunuyordu.
Eer biri bu kyafeti çkarrsa, o yakalanyor ve eziyet görüyordu. Der-
vilerden biri özel elbisesini çkarp yolculua çkmt, yolda yakala-
np mal elinden alnd. Durum eyhine ulamca dervie,
"Sen ölçüye dikkat etmedin, haddi atm. Nefsinin keyfi için ölçü-
süz hareket eden kimsenin zarar görmesi daha evlâdr" dedi.
Hakk'a yönelmi kimseye denir ki:
Bu beytin sahibine, yani peinde olduunuz gönül evinin Rabb'ine
ibadet edin. O Allah ki sizi, yöneldiiniz her taraftan rzklandrmakta,
lazm olan eyi size salamakta, sizi manevi yolculukta açlk ve korku-
lardan emin klmaktadr.
En dorusunu Allah Teâlâ bilir.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Kurey sûrenin tefsiri burada tamamland.
(107) MÂÛN SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Mâûn sûresi Mekke'de inmitir. Medine'de
indiini söyleyenlerde vardr. Yars Mekke'de varisi Medine'de inmi-
tir diyenler de olmutur. Yedi âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ, önceki sûrede Kurey'e,
onlara ihsan ettii nimetlere karlk bir ükür olarak kendisine ibadet
yapmay emretti. Bu sûrede de hesap gününü yalanlayan ve ükre ya-
namayan kimsenin durumundan bahsederek öyle buyurdu:
S- ' \ s ' \
ri O r4^. «i#e> *
©. 6/uiiû jU& jJi © Li
160 107. MÂÜN SÛRES 1-7 Cüz: 30
Bismillâhirrahmânirrdkîm.
1. Dini (hesap gününü) yalanlayan gördün mü?
2. Bu kimse, yetimi itip kakar,
3. Yoksulu doyurmaya tevik etmez.
4. Yazklar olsun o namaz klanlara ki,
5. Onlar namazlarndan gaflet içindedirler.
6. Onlar (ibadetlerinde) gösteri yaparlar,
7. Ve (en ufak bir) hayra da mani olurlar.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Dini, hesap gününü yalanlayan gör-
dün mü?" Buradaki soru, bilinmeyen bir eye cevap aramak için de-
ildir. Onun amac, anlatlan eye dinleyicinin dikkatini çekmek, onu
bahsedilen eyi bilme konusunda evklendirmektir. Bu soruda hayret
ve aknlk manas da mevcuttur.
Âyetteki hitap, Hz. Peygamberedir [saüaliahu aleyhi vesellcm]. Yahut
iiten herkesedir. Âyette geçen "görmek", bilmek anlamndadr.
"Bu kimse, yetimi itip kakar. " Ayetin bir manas udur:
"Din gününü yahut slâm' yalanlayan kimseyi tanyor musun?
Eer onun kim olduunu bilmek istiyorsan o, yetimi iddetle itip ka-
kan, onu çirkin bir ekilde azarlayp geri çeviren kimsedir."
Âyette bahsedilen kimsenin, Ebû Cehil olduu söylenmitir. O, bir
yetimin malnn bakmm üstlenmiti. Yetim ona çplak bir vaziyette
gelip kendi malndan vermesini istedi. Ebû Cehil, onu iddetli bir e-S
kilde azarlayarak geri çevirdi, malndan vermedi. Ayet onun bu haline
iaret ediyor.
107. MÂÛN SÛRES 1-7 161Cüz: 30
Âyette bahsedilen kimsenin, Velîd b. Mugîre veya Âs b. Vâil oldu-
u da söylenmitir. Âyetin bahsettii ahslar içinde Ebû Süfyân'n da
ismi geçmektedir. Anlatldna göre bir gün Ebû Süfyân bir deve kes-
ti. O srada bir yetim gelerek bir parça et istedi, Ebû Süfyân da elindeki
asa ile ona vurarak geri çevirdi. Bu durum, o müslüman olmadan önce
meydana gelmitir.
Âyetin belli bir ahs deil, bu vasftaki bütün insanlar kastettii
söylenmitir.
"Yoksulu doyurmaya tevik etmez. " Bu kimse, ailesini ve zengin kim-
seleri yoksula bir ey vermeye tevik etmez. O, kimseyi tevik etme-
yince, kendisi bizzat yoksula hiçbir ey vermez. Âyette, iyilie engel
olmak, hesap gününü yalanlamann bir göstergesi saylmtr; çünkü
o kimse eer ahirete iman etseydi, hesaba ve azaba yakînen inansayd,
Allah'n azabndan ve gazabndan korkar, cimrilik yapmazd.
"Yazklar olsun o namaz klanlara ki onlar namazlarndan gaflet içinde-
dirler; ona önem vermezler. Onlar, insanlar kendilerini sevsin ve övsün
diye ibadetlerinde gösteri yaparlar. Ve en ufak bir hayra da mani olurlar.
Yani mallarndan, verilmesi farz olan zekât vermezler."
.a
Ayetin bu ksm, münafklar hakknda inmitir. Çünkü onlar, na-
maz önemsemez, onun farz olduuna inanmazlard.
Kevâî, bir âlimden naklen der ki: "Âyette bahsedilen gaflet, na-
mazn içinde olan gaflet deildir. Namaz içinde az çok gaflet hali ya-
amayan kimse neredeyse yoktur. Hz. Peygamber'in de [sallallahu aleyhi
vesellem] bazan namazda okuduu âyeti unutma eklinde yanld ol-
mutur (Bu, ümmete o durumda ne yaplacan göstermek için mey-
dana gelmitir).
Hz. Enes'in |radyallahu anh] u sözü, yukardaki görüü destekle-
mektedir:
'Allah'a hamdolsun ki âyette, 'Namazdan gaflet edenler' dendi;
'Namazn içinde gaflete düenler, denmedi."
162 107. MÂÛN SÜRES 1-7 Cüz. 30
Namazdan gaflet, namaz terketmek, onu ciddiye almamak ve ona
yönelmemek anlamndadr. Eer, 'Namazn içinde gaflete düenlere
yazklar olsun denseydi' iimiz çok zordu. Çünkü bundan tamamen
kurtulmak çok zor bir itir."
Kevâî sonra, bn Atâ'nm u sözünü nakleder: "Kur'an'da iddetli
her tehditten sonra, muhakkak daha yumuak bir tehdit gelir. Ancak,
‘Yazklar olsun o namaz klanlara ki ...'âyetinden sonra, daha yumuak
bir tehdit gelmemitir. Bu âyette, hiç kalp huzuru olmadan namaz
klanlar azapla tehdit edilmitir, onu hepten terkedenlerin hali nasl
olur, düünün!"
bn Atâ'ya, "Namaz nedir?" diye sorulunca öyle demitir:
"Namaz, ancak Allah'n bilecei bir ekilde kulun yüce Rabb'ine
ulamas ve O’nunla bulumasdr."
Bundan sonra Kevâî der ki: "Âyette, 'Onlar (ibadetlerinde)gösteri
yaparlar' buvrulmutur. Bu unu gösteriyor: Kim namazna srf Allah
nzas için balar, namaza ve dinin dier ibadetlerine son derece hür-
met ve tazim içindeyken, bir yanlma ve gaflet haline düerse, bu âye-
tin tehdidi altna girmez."
Kevâî sonra öyle der: "Gösteriten kaçnmak ve kurtulmak ger-
çekten son derece zor bir itir. Birhadis-i erifte öyle buyrulmutur:
'Riya (ibadet ve amelde insanlara gösteri yapma duygusu ), karanlk bir
gecede siyah bir ta üzerinde yürüyen siyah karncann ayak izinden daha
gizli ve farkedilemeyecek derecede sinsidir.’"107
Âlimlerden biri demitir ki: "Onlar amellerini Allah için yapmaz-
lar, ihlâsn hakikatine ulamak için de çalmazlar. Bu durumda onlara
Allah tarafndan kendilerini insanlar için amel etmekten alkoyacak ve
onlar için amelini süslemekten kurtaracak bir manevi yardm gelmez."
lir Bira/ farkl lafzlarla bk. Ahmed. Miism'd, 4/403; Hâkim, Mmh’drek. 2/290; Hevsemi,
Zevâul. 10/223.
Cüz: 30 107. MAUN SURFSI 1-7 U>3
"Ve onlar en ufak hayra mani olurlar/' Âyette "en ufak hayr" ma-
nas verdiimiz "mâûn'\ bir evde kullanlan balta, su, ate ve benzeriA
eyalardr. Alimler der ki: "Bu tür eylerin bir zaruret annda emanet
olarak istendiinde verilmemesi dinen sakncaldr. Bir zaruret yokken
istendiinde verilmemesi ise güzel ahlâka yakmaz."
krime [rahmeiulljhi aleyhj der ki: "Âyetteki tehdit bu eyleri verme-
yenlere deildir; oradaki tehdit, mal ve eyalar toplayp onlar namaz-
da düünüp dururken gaflete düen ve onlardan hiç kimseye verme-
yenleredir."
• « • a
Ibn Aziz (veya Ibn Uzeyz) der ki: "Ayetteki mâûn, Câhiliye devrin-
de her türlü hediyeye ve fayda getiren eye denirdi. slam'da ise zekât
ve hayr cinsinden olan taate 'mâûn' denir."
A.
öyle de denilmitir: "Ayette bahsedilen hayr, bir müslümann di-
er müslüman kardeinden istifade edecei normal eylerdir. Bunlar
emanet, yardm isteme ve benzeri iyiliklerdir."
Ferrâ, bu hayrn "su" olduunu söylemitir.
Buhârî'de ise öyle geçer: "Bu hayr, bütün iyilik çeitleridir. En
yüksei zekât, en basiti ise bir eyay emanet vermektir."
En dorusunu Allah bilir.
Sûrenin Tasavvufî aretleri
Din slâm, iman ve ihsan hallerine hakk ile sahip olmaktr. Kim
bu üç makam elde ederse, iç âlemi bütün kötü ve ho olmayan ey-
lerden yana tertemiz olur. Bu durumda onun kalbinde halka kar ef-
kat, acma, ihsan ve cömertlik oluur ve kul, ihlâs makamn elde eder,
yüce Allah'a güzel kulluk yapmann tadn alr.
hsan makamn (vüce Allah' müahede halini) elde etmeyen kim-
senin kalbi katlk, cimrilik ve gizli riyadan kurtulamaz. Çou kez onun
için bu âyetlerde anlatlan durumlar geçerli olur, hepsi onda bulunur.
164 107. MAUN SÛRES 1-7 Cüz: 30
mam Kueyri, '‘Yazklar olsun o namaz klanlara ki onlar, namazlarn-
dan gaflet içindedirler " âyeti hakknda der ki: "Bu âyet, namazn sr ve
inceliklerinden perdeli olan, ondaki manevi ilim ve hallerden habersiz
bulunan, bir de onun zâhirî ilim ve hükümlerini bilmeyen kimselere
iaret etmektedir.
'Onlar gösteri yaparlar.' Yani amel ve hallerini manevi karanlk
içindeki nefislerine ait görerek gösteri yapp onu boa çkarrlar.
'Ve hayr engellerler.' Yani doru yolunda giden kimseye fayda ve-
recek irad ve nasihati esirgerler."
Kueyrî'nin ifadelerini mana olarak naklettik.
Hayrlarda muvaffak olmak ancak yüce Allah'n yardm ile müm-
kün olur.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
en güzel ekilde salât ve selâm etsin.
Maun sûresinin tefsiri burada tamamland.
(108) KEVSER SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Kevser sûresi Mekke'de inmi olup üç âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ, önceki sûrede eli sk cim-
ri kimseleri knayp kötüledi. Bu sûrede ise Peygamber'ine eli açk ol-
may ve cömertlii emretti. Cömertlik insann en kymetli malndan
olaca için, ona deve kurban etmesini emretti. Çünkü deve, o günkü
insanlara göre en kymetli mald. Cenâb- Hak buyurdu ki:
iLiî 5]0 >5ij 0 Ic>û l
166 Cüz: 30108. KEVSER SÛRES 1-3
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. (Resulüm!) üphesiz biz sana kevseri verdik.
2. O halde sen de Rabb'in için namaz ktl ve kurban kes.
3. Asl soyu (ve sonu) kesik olan, sana kzp kin besleyendir.
Tefsiri
Cenâb- Hak buyuruyor ki:"Resulüm ! üphesiz biz suna kevseri ver-
dik." Yani sana pek çok hayr verdik. Allah Teâlâ habibine peygam-
berlikle öyle bir eref vermitir ki onda dünya ve ahiret hayr, bütün
âlemin reislii ve iki cihan saadeti mevcuttur.
Kevser Nedir?
Hz. Peygamber'e [sallaliahu aleyhi vesellem] verilen kevserin cennette
bir nehir olduu söylenmitir. Bu nehrin içecei baldan tatl, sütten
beyaz, kardan souk, kaymaktan yumuaktr. ki taraf inci ve zeber-
ced döelidir. Bardaklar altndan olup gökteki yldzlar saysncadr.
Ondan bir defa içen kimse, ebediyen bir daha susamaz. Bundan sonra
keyif için içer.
Ahirette bu nehre ilk varacak olanlar fakir muhacirlerdir. Onlar,
dünyada iken, doru dürüst elbise bulamayan, saç ba dank, zen-
gin ve güzel kadnlarla evlenemeyen, hallerini gizlediklerinden dola-
y kendilerine sultanlarn kaplar açlmayan kimselerdir. Onlarn her
biri ihtiyacm içinde saklayarak ve skntsn gönlünde tayarak dün-
yadan ayrlmtr. Onlar zahiren böyle fakirdiler, fakat manen öyle naz
sahibiydiler ki ellerini açp da yüce Allah'tan bir eyin olmasn iste-
selerdi, Allah onlarn isteini verirdi (Ancak onlar Allah'tan ahireti ve
lâhî rzay istediler; yüce Mevlâ da bunlar kendilerine lütfetti).
Abdullah b. Abbas |radyaliahu anh] kevseri, pek çok hayr olarak tef-
sir ederdi. Kendisine, "O, cennette bir nehir deil midir?" diye soru-
lunca öyle demitir:
Cüz: 30 108. KEVSER SÛRES 1-3 167
"O nehir de Allah Resûlü'ne verilen çok hayrn içindedir."
Allah Resûlü'ne verilen kevserin (çok hayrn) ne olduu konusun-
da çok ey söylenmitir .
108 Bunlardan bazs unlardr:
Evlatlarnn ve kendisine tâbi olan ümmetinin çok olmas.
Ümmeti içinde âlimlerin çok olmas.
Kendisine, dünya ve ahiret hayrn içinde toplayan Kur'ân-
Kerîm' in verilmesi.
Rivayet edildiine göre, Hz. Peygamber [sallallahu aleyhi veselleml yüce
Allah'a,
"Yâ Rabbi! brahim'i kendine halil (dost) seçtin. Musa ile özel olarak ko-
nutun. Bana özel olarak neyi verdin?" diye yalvard. O zaman,
"Seni yetim olarak bulup barndrmad m?" âyeti indi. Hz. Peygam-
ber bununla yetinmedi, daha fazla istedi. O zaman,
"Biz sana kevseri verdik" âyeti indi. Resûlullah [sallallahu aleyhi veseüem]
yine yetinmedi, daha fazlasn istedi. Yetinmemekte de haklyd, çün-
kü yüce Allah'tan gelen eylere kanaat etmek, bir çeit mahrumiyettir.
Elindekiyle avunup yetinmek, Allah'tan daha fazla gelecek eylerin
yolunu keser. O zaman Cebrâil [aleyhissdâm] indi ve Resûl-i Ekrem'e,
"Yüce Allah sana selâm ediyor ve öyle buyuruyor: "brahim'i
kendime halil edinmi, Musa ile özel olarak konumusam, seni de
kendime habib (özel sevgili) yaptm. zzet ve celâlime yemin ederim ki
habibimi hiç kimseye tercih etmem."
1C8 mam Fahreddin-iRaz [rahmetullahi aleyh], Allah Resûlü'ne verilen kevserin (çok haynn)
ne olduu hakknda on be görü nakletmitir. Bunlar özetle unlardr: 1, Cennette bir
nehir. 2. Cennette bir havuz. 3. Evlatlarnn (seyyid ve eriflerin) yokluu. 4 . Ümmetinin
âlimlerinin çok olmas. 5. Peygamberlik. 6. Kur'ân- Kerîm. 7. slâm. 8. Kendisine tâbi olan
ümmetinin çokluu. 9. Kendisine verilen üstünlük ve faziletler. 10. Adnn yüceltilmesi.
II. lim. 12. Güzel ahlâk. 13. Makam- mahmûd yani en büyük efaat yetkisi. 14. Kevser
sûresi ve içinde bahsedilen nimetler. 15. Allah Teâlâ'nn Hz. Resulullah'a verdii bütün
nimet, hayr, eref ve faziletler (bk. Râzi, Mefâtîhtl-Gayb, 32/116-120).
168 108. KEVSER SÛRES 1-3 Cüz: 30
O zaman Hz. Peygamber raz oldu ve rahatlad.
Devamndaki âyette öyle buyruluyor:
"O halde sen de Rabb'in için namaz kl." Allah Teâlâ Resûlullah'a ik-
ram ve ihsan ettii nimetleri kâinatta hiç kimseye vermemitir, verme-
yecektir de. Bütün bu nimetler, ona emredilen eyleri en güzel ekilde
yerine getirmesini gerektirir. Bunun için kendisine öyle denmitir:
Habibim, srf Rabb'in için namaz klmaya devam et. O Rab ki kâinat-
ta bir benzeri olmayan en güzel nimetleri sana ihsan etmitir. Sen de bu
esiz nimetlerin ükrünü yerine getirmek için, namazdan gafil olanlarn
ve onu gösteri için klanlarn tersine, ihlâsla Rabb'ine kulluk et, namaz
kl. Gerçekten namaz, bütün ükür çeitlerini içinde toplamaktadr.
"Ve kurban kes."
Bu âyette u denmek isteniyor: Deve kurban et. Deve, Araplar için
en kymetli bir mald. Kestiin kurban fakirlere ve muhtaçlara sadaka
olarak dat. Onlan geri çeviren, bir ey vermeden gönderen ve kendi-
lerine basit eyalan bile vermekten çekinen kalbi kat kimselerin aksi-
ne, sen onlara ikramda bulun.
Âyetteki namaz ve kurban hakknda farkl görüler söylenmitir.
• a
ibn Atyye'nin öyle dedii nakledilmitir: "Ayette emredilen na-
maz (Müzdelife'de) cemaat halinde klnan sabah namazdr, kurban
ise Mina'da kesilen kurbandr."
*
Dier bir görü udur: Ayette emredilen namaz bayram namaz,
kurban ise kurban bayram günlerinde kesilen kurbandr. 11"
Dier bir görü udur: Namaz kl emri, bütün namazlan içerir.
Nahr ise namazda sa eli sol elin üzerine koyup gösün altnda bala-
maktr. Bunun, tekbir esnasnda elleri göüs hizasna kadar kaldrmak
109 Hanefilor, bayram namazlarnn ve kurbann vacip oluuna bu sûredeki, Rabb'in için
namaz kl, kurban kes” emrini delil göstermilerdir.
Cüz: 30 10 8. KEVSER SÜRES 1-3 169
olduunu söyleyenler de vardr.
bn Abbas'n iradyaliahu anh] son âyete öyle mana verdii rivayet
edilmitir: "Namazda gösünle kbleye yönel."
Ferrâ ve Kelbî de âyete böyle anlam vermilerdir.
1 ’*1
"As/ soyu ve sonu kesik olan, sana kzp kin besleyendir.
"
Kim olursa olsun, sana kzan ve dümanlk eden kimse var ya asl
soyu kesik olan odur. Onun geride bir nesli kalmayaca gibi, güzellik-
le anlan bir ad da bulunmayacaktr.
Resulüm, sana gelince, kyamete kadar senin soyun devam ede-
cek, adn ve sann anlacak, faziletin ve ahlâkn yaylp duracaktr.
Mümin olarak doan ve yaayan herkes senin evladn ve takipçindr.
smin günde be defa ezanla minarelerde anlp yüceltilecektir. Her
âlim ve zikir ehli senin adn anp duracaktr. Bu durum, kyamete ka-
dar devam edecektir. Önce Allah'n ismi, sonra senin ismin anlacaktr.
Bunlar dünyada olacak eylerdir, ahirette ise senin için öyle nimet ve
erefler hazrlanmtr ki insanlar onu ifade edemezler. Senin gibi biri-
ne soyu kesik denemez; asl soyu ve arkas kesik olan kimse, dünyada
ve ahirette unutulmu o sana kzan kimsedir.
Denilir ki bu âyet Âs b. Vâil hakknda inmitir. Bu herif, Hz. Pey-
gamberim [salhllahu aleyhi vesdlem] olu Abdullah vefat ed ince ona, "Soyu
kesildi, nesli kurudu!" derdi.
Bir defasnda As b. Vâil Resûlullah'n yanna gitmiti. Ona, "Ki-
minle birlikteydin?" diye sorulunca, "Soyu kesikle!" dedi. Aym ekil-
de Kurey mürikleri de kendisine, "Soyu kesik, zavall" derlerdi. Al-
lah kendisine lanet etsin, yahudi airlerinden Kâ'b b. Eref Mekke'ye
gelince, Kureylilerii Hz. Peygamberim (sallallahu aleyhi vesellem] aleyhine
kkrtyordu. Kurey mürikleri, ona,
1 Ki Nakiller için bk. irbîni, SirâciH-Münir. 8/444 (Beyrut 2(X>4); üyu ti, cd-Dürriil-Mensûr
,
8/650-651.
170 108. KEVSER SÛRES 1-3 Cüz: 30
"Biz Kabe'deki su ve bakm hizmetlerini gören kimseleriz. Sen ise
Medine'nin ileri gelen bir reisisin. Söylesene, biz mi hayrlyz yoksa
kavmi içinde u ovu kesik, nesli kurumu kimse mi daha hayrl?"
diye sordular. O da, "Sizler daha hayrlsnz!" dedi. Bunun üzerine
Kâ'b b. Eref hakknda u âyet indi:
"Kendilerine kitaptan (Tevrat'tan) bir pay verilmi kimselere bakmaz m-sn? Onlar Allah'tan baka putlara tapyorlar ve inkâr edenler için de. ‘Bun-
lar müminlerden daha hayrldr' diyorlar " (Nisâ 4/51).
Mürikler hakknda da Kevser sûresindeki u âyet indi:
“Gerçekten soyu kesik olan, sana buzeden ve dümanlk yapandr.
"
Sûrenin Tasavvufî aretleri
Bu sûrede ResûluUah'a (sallallahu aleyhi vesilem! buyrulduu gibi,
onun ahlâk ile ahlâklanm ve izinden hiç ayrlmayan halifesine de
denir ki:
Ey dostum, biz sana kevseri yani pek çok hayn verdik. Çünkü ma-
rifetullah elde eden {Allah Teâlâ'v tanyan ve bütün varln O'nun
yolunda harcayan) kimse her türlü hayr elde etmitir. Bu kul Rabb'ine
der ki: Seni bulan kimse, neyi kaybetmitir ki!
Marifet ehline yaplan hitap öyle devam eder: Bütün kalbini top-
layarak Rabb'in için namaz kl, nefsini ve onun kötü arzularn kalpten
silip at. Gerçek u ki sana buzeden ve dümanlk yapan kimsenin ar-
kas kesik, ii bitiktir. Sana gelince senin adn bu âlemde devaml ha-
yrla anlacaktr, senin hayatn ölümle bitmeyecektir. Takva ehli, âkkullarn ölümü, peinden ölüm olmayan ebedî bir hayat demektir.
Cüneyd-i Badâdî [rahmetullahi aleyhi, “Sana buzeden vedümanlk ya-
pan kimsenin soyu kesiktir" âyetine u manay vermitin "O kimse sana
kar yapmak istedii kötü emellerine ulaamayacaktr, onun sana za-
rar verme yolu kesiktir."
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e ve ailesine salât etsin.
Cü^: 30 1 00. KEVSER SÜRES 1-3 371
Kevser Sûresindeki ncelikler 111
Müfessirlerin imam Fahreddin-i Râzî [rahmetuliahi aleyhi demitir ki:
Bu sûrede, bir önceki Mâûn sûresinde bahsedilen eylere, zdd ile bir
karlk verilmi gibidir. öyle ki: Allah Teâlâ, önceki sûrede münafk-
larn u dört özelliinden bahsetti:
1.Ar derecede cimrilik ve eli sklk.
2. Namaz terketmek.
3. Namazda ve dier ibadetlerde insanlara gösteri yapmak.
4. Zekât vermemek, hayr yapmamak.
Kevser sûresinde ise bunlarn zdd olan u dört eyden bahsedildi:
1. Cömertlik. lk âyette, "Biz tana bol hayr verdik" denildi. Bu, sen
de bolca hayr yap, eli sk ve cimri olma demektir.
2. Namaza ve kullua devam. "Namaz kl" âyeti bunu istiyor.
3. hlâs. Ayetin, “Rabb'in için" ksm bunu istemektedir. Bu, insan-
lara gösteri yapma, her iini ve ibadetini srf Allah rzas için yap de-
mektir.
4. nsanlara hayr yapmak. "Kurban ket” emri bunu gerektiriyor.
Kurban, en hayrl maldan kesilir. nsan en hayrl maln kesip muh-
taçlara datnca, artk geride saklayaca hiçbir hayr brakmaz; her
eyini sevdii Allah yolunda harcayabilir.
Yine Fahreddin-i Râz [rahmctuilahi aleyhi, bu sûredeki bir baka hik-
mete öyle dikkat çeker.
Bu sûrede Allah'a giden hak yolcularnn hali özetle anlatlmakta-
dr. öyle ki: Allah'a giden hak yolcular üç derecede bulunurlar:
En yüksek derece, kalple ve ruhla yüce Allah'n nurunda kaybol-
maktr; "Biz tana kevteri verdik” âyeti buna iaret eder. Bu hal Allah ver-
111 Bu ksm, konuyu tamamlayn olarak tarafmzca eklenmitir (mütercim).
172 108. KEVSER SÜRES 1-3 _ Cüz: 30
gisidir. Her ruhun kabiliyeti, alma gücü ve nasibi bir deildir. Bu ite
en önde olan Resûlullah Efendimiz'in [sallallahu aleyhi vesellem] saadetli
ruhudur. Marifet ve ilahi akta önder odur.
ikinci derece, sürekli bedenle yaplacak ibadet ve taatlerle megul
olmaktr;"Rabb'in için namaz kl" âyeti bu hale iaret etmektedir.
• %
üçüncü derece, nefsi bo arzularndan alkoymak, onun kötü istek-
lerine engel olmak, ksaca üphe ve haramlardan saknmaktr; "Kurban
kes
"
âyeti de bu hale iaret etmektir. Bunun manas, "Kalbindeki boarzulan, kötü düünceleri silip at" demektir.
Râzî, "Asri soyu kesik olan (ve arkas olmayan) kimse, sam buzedendir"
âyetine u manay vermitir; "Seni bu kötü ilere ve geçici zevklere
çararak sana kötülük yapmak isteyen nefsin hali fânidir, geçicidir,
devamll yoktur. Rabb'in katnda dâimi kalacak ve sana fayda vere-
cek olan eyler, salih ameller, ruhanî marifetler ve manevi ilimlerdir.
Senonla rayönel"m
Sûredeki Dier incelikler
Allah Teala, hiç kimseye vermedii nimet, makam ve erefi ihsan
ettii habibi Hz. Muhammed'e Jsallaiiahu aleyhi vesellem], bunlara bir ükür
olarak iki ey emretmitir:
1. Son nefese kadar ihlâsla namaz klp ibadet yapmak.
2. Allah'n kullarna mal ve canyla hizmet etmek.
Bunlar yapan kimseyi dümanlarna kar koruma iini de yine
yüce Allah üstlenmitir.
Demek ki kulun manevi makamlan arttkça imaru, ihlâs, marifeti,
muhabbeti ve hizmeti artar.
Yüce Allah bir kulunu iman, ilim ve salih amelle dünyada erefli
yaparsa, onu ahirette zelil etmez, yalnz brakmaz.
112 Râzî, Mcfâtîhul-Cayb. 32/1 1 1.
Cüz: 30 _ JOfCKFVSER SÜRES 1-3 173
Her nimet ükür ister. En güzel ükür, nimetin içinde onu vereni
görmek ve kalbi ona vermektir.
Yüce Allah, karlksz ikram eder, sebepsiz nimet verir. O'ndan
bir ey isterken, rahmetinden baka bir ey düünmemelidir. Kulun is-
tedii eyin olmasn, yapt bir amele balamas ihlâsa terstir, edebe
aykrdr. Yine günahlarn perde yapp O'ndan istemekten çekinmek
de Allah'n sevmedii bir eydir. Her kul yüce Mevlâ'sndan bir eyisterken O'nun rahmetine güvenip istemeli, bu arada iyi veya kötü bir
amelini aklna getirmemelidir.
Hz. Peygamber'in Neslinin Kzyla Devam Etmesinin Hikmeti
• ¥
Önce unu hatrlatalm ki bu hüküm yüce Allah'a aittir ve i olup
bitmitir. O'nun her hükmü hikmetli, her ii güzeldir. Ancak bu hük-
mün baz hikmetlerini görmek mümkündür.
Bu konuda büyük müfessir Elmall Hamdi Yazr [rahmetultahi aleyh}
tefsirinde güzel bir açklama yapmtr. Bu açklamann özü udur:
Hz. Peygamber'in, kendisinden sonra erkek evladnn yaamama-
snn iki önemli hikmeti vardr: Biri, onun son peygamber olmas, di-
eri de imamet ve veliliin nesebe bal olmamasdr .
111
Bunlar, tefsirden de istifadeyle biraz izah edelim:
Resûlullah'n [sallallahu aleyhi vesellem], ruhanî yönden olduu gibi,
cismanî kuvvet yönünden de en yüksek seviyede olduunu göstermek
için, Allah kendisine hem erkek hem kz evlat vermitir. Fakat pey-
gamberlik kendisiyle son bulduu için erkek çocuklar, kendisinden
önce, masum yalannda küçükken alnmtr.
Eer erkek çocuklar yaasayd, peygamber olamayacaklard. Bu,
bazlarnn gözünde onlar için bir noksanlk görülecekti. Peygamber
olamayacaklar için, önderlik ve veliliine vâris olmalar söz konusu
olacakt. Bu da birkaç yönden mahzurlu olabilirdi:
1 13 Elmall, Hak Dini, 9/538-539 (sad. A7m Datm).
174 10*. KEVSER SÛRES 1-3 _ Cüz: 30
Önce, imametin (önderliin) ve veliliin babadan oula geçtii
zannedilecekti. Halbuki dinde böyle bir prensip yoktur. slâm'da ima-
metin ölçüsü, temelde ehliyet ve yetkin olmaktr; veliliin ölçüsü ise
takvadr. eref, nesepte deil, edeptedir. Eer nesepten gelende edep
ve takva bulunursa bu çok güzeldir. Bulunmazsa, bu defa nesebin e-
refinin zedelenmesi söz konusudur.
Resûl-i Ekrem'in (sailailahu aleyhi vesellemi, peygamberliinin en
önemli özellii, onun bütün insanlara gönderilmi olmasdr. Yani ona
bütün insanlar yaknlk elde edebilir, ilmine ve edebine vâris olabilir,
ehil olunca ümmetine imamlk (önderlik) yapabilir, hakkn verince
velilik mertebesine yükselebilir.
Eer Hz. Pevgamber'in, kendisinden sonra erkek evlatlar bulu-
nup da imamete ehil bulunmasalar veya velilik yönünden noksan ol-
salard, bu durum da ümmet için bir imtihan ve fitne sebebi olabilirdi.
Bu ve benzeri hikmetlerle, erkek çocuklarnn masum iken ebedî sa-
adet yurduna alnmalar, hem kendileri hem rahmet peygamberi ve
hem de ümmeti için en hayrl olmutur.
Hz. Peygamber'in |saltolk\hu aleyhi vesellemj kz çocuklar için peygam-
berlik ve imâmet düünülmedii için, bu skntlar söz konusu deil-
dir. Allah Resûlü'nün âleme edep örnei olacak ve Muhammedî nuru
tayacak saadetli gül nesli, kzlar yoluyla devam etmitir; kyamete
kadar da devam edecektir.
Bu durumla Câhiliye Araplar'nn baz yanl anlaylar da dü-
zeltilmitir. Bunlarn en önemlisi, bir insann erkek evlad olmazsa,
neslinin tamamen kuruyaca anlaydr. Dieri ise kz çocuklarnn
hiç hesaba katlmayp onlarn nesep gibi, mirastan da mahrum bra-
klmalardr.
En dorusunu Allah Teâlâ bilir.
Hamdolsun âlemlerin Rabb'i Allah’a.
(109) KÂFRÛN SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Kâfirûn sûresi Mekke'de nazil olmu olup
alt âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Önceki sûrede geçen, "Asl soyu kesik
olan (v arkac olmayan) kimse, sana buzcdedir" âyetiyle kastedilenler
Mekke'deki kâfirlerdir. Allah Teâlâ bu sûrede peygamberine kâfirlerden
uzak kalmay ve onlardan dinini korumay emrederek öyle buyurdu:
fili tj o ui4*W o L#L5j' i •
r > > • K > • T •~ k
jjijli fsîi TjO fijlp U JLjliÜ Tj0 lil Ur I y' ^ A Z' t ./* ^ \ % * I I X
J û-i* r53 J-r*' u
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. De ki: "Ey kâfirler!"
2. "Ben sizin taptklarnza tapmam"
3. "Sîzler de benim taptma tapmazstnz."
4. "Hem ben sizin taptnza (daha önce de) tapm deilim."
5. "Zaten siz de benim taptma (hiçbir vakit) tapmadnz."
6. "Artk sizin dininiz size, benim dinim de banadr."
Kâfirûn Sûresinin Fazileti
Hz. Peygamber buyurmutur ki: "Kâfirim suresi Kur'an'm dörtte bi-
rine denktir. hlâs sûresi Kur'an'm üçte birine denktir. "m
"Gece /atacam zaman Kâfirûn sûresini okursan irkten uzak olursun
(O gece ölürsen imanl gidersin). "m
Resûlullah [saiialiahu aleyhi vesellem], Ciibeyr b. Mut'im'e, "Ey Cübeyr!
Bir yolculua çktn zaman arkadalarn içinde hali en güzel yol az en
bereketli kimse olmak ister misin?" diye sordu. Cübeyr de {radyaliahu anhj,
"Anam babam sana feda olsun, tabii isterim" diye cevap verdi.
Resûlullah Efendimiz öyle buyurdu:
"Öyleyse u be sûreyi oku: Kul yâ eyyiihel-kâfirûn, zâ câc nasrullah.
Ihlâs, Felak ve Nâs. Her sûreye besmele ile bala, besmele ile bitir."
Cübeyr [radyaliahu aü] demitir ki:
"Ben önceleri zengin bir adamdm; binleriyle yola çktmda on-
lann endam veaz en bereketsiz olan ben oluyordum. Resûlul-
1 14 Tirmizî, Fezâil, 10; Süyûtî, ed-Diirriil-Mcnsûr, 8/591, 656.
115 Ebü Davud, nr. 5055; Tirmiz, nr. 3403; Nesâi, nr. 1 1709; Hâkim, Müstcdrek, 1/565.
Cüz: 30 109. KÂFRÛN SÛRES 1-6 177
lah'n [sallailahu aleyhi veseUeml örettikleriyle amel ettikten sonra, arka-
dalarm içinde hali en güzel veaz en bereketli kimse ben oldum ." 116
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "De ki: Ey kâfirler!" Bu âyetteki hitap,
Allah Teâlâ'nm, ileride iman etmeyeceklerini bildii belirli kâfirlere-
dir. Rivayet edildiine göre, Kurey'in ileri gelenlerinden bir grup Hz.
Peygamber'e [sallailahu aleyhi vesellcm] gelerek,
"Ey Muhammed, gel, sen bizim dinimize uy, biz de senin dinine
uyalm. Bir sene sen bizim ilâhlarmza ibadet et, bir sene de biz senin
ilâhna ibadet edelim; bakalm, eer senin dinin daha hayrl ise biz
sana katlrz, ayet bizim dinimiz daha hayrl ise sen bize katlrsn."
Bu teklife Allah Resulü, "Bakasn kendisine ortak etmekten Allah'a sm-rz" karlm verdi. Bunun üzerini bu sûre indi. Allah Resulü, ertesi
gün sabahtan Mescid-i Harâm'a gitti, orada Kurey'ten bir grup insan
bulunuyordu. Onlara bu sûreyi okudu; onlar da onun, kendi dinlerine
uyma iinden ümitlerini kestiler.
Sûrede öyle deniyor:
Habibim onlara de ki: Ben sizin taptnz putlara asla ibadet et-
meyeceim. Siz de u anda benim ibadet ettiim ilâhma ibadet etmi-
yorsunuz. Hem ben daha önce de asla sizin yaptnz gibi putlara iba-
det etmedim. O zaman böyle bir ey olmamken, imdi hak din slâm
gelince böyle bir ey benden nasl beklenir? Zaten siz de hiçbir zaman
benim yaptm ekilde Allah'a ibadet etmediniz.
Sizin Allah'a irk komaktan ibaret olan bozuk dininiz size aittir;
sizin istediiniz ve düündüünüz gibi ona dair benim yapacam hiç-
bir ey yoktur. Bouna ümitlenmeyin. Bu, imkânsz bir eydir. Nitekim
116 Ebû Ya'lâ, Miism’d, nr. 7419; Heysemî, ez-Zevâid, 10/133-134; Süyût, ed-Diirrü 1-Mensur,
S/591, 658.
178 109. KÂFRÛN SÛRES 1*6 Cüz: 30
benim hak dinim de bana aittir; sizin için ezelde cehennemlik olma
hükmü verildii için, siz de bu dinden bir pay sahibi olamazsnz. Bu,
önceki âyetlerin de ortaya koyduu gibi kesin bir durumdur. En do-
rusunu Allah Teâlâ bilir.
Sûrenin Tasavvufî aretleri
Avam halk, Hak yoluna girmi bir müridin dünyaya ve onun zevk-
lerine geri dönmesini istediklerinde müride denir ki:
Ey Hak yolucusu, seni bu yoldan döndürmek isteyenlere de ki:
Ey, gerçek tevhidin elde edilmesinden ibaret olan bu yolu, yani
varlklar terkedip bütünüyle Allah'a balanma yolunu inkâr eden-
ler! Ben sizin ibadet edercesine içine daldnz dünyaya ve dünyann
zevklerine ibadet etmem (onlara boyun emem, kalbimi vermem).
Ben sizin delisi olduunuz dünyaya kalbimi kaptrmam, ileride de
ona dönmeyeceim. Hem siz de benim gibi srf Cenâb- Hakk'a bala-
np muhabbetle ibadet yapmyorsunuz. Yani buna gücünüz yetmiyor,
yapamyorsunuz. Ben de u anda sizin yaptnz gibi kalbi dünyaya
kaptrm bir vaziyette gaflet içinde ibadet etmiyorum. Sizin sebeplere
bal olarak zorluk ve zahmet içinde yaadnz din size aittir. Benim
de kalbimi bütün sebepleri yaratan yüce Allah'a balayp holuk için-
de yaadm din bana aittir.
öyle de denebilir:
Sizin vesvese, bo düünce ve kuruntularla karm dininiz size
aittir; yakn iman üzere kurulu Allah için yaanan safi din de bana
aittir.
Delile dayal dininiz size aittir, bizzat müahedeye dayal din de
bana aittir.
Cüz: 30 109 KÂFRÛN SÛRES 1-6 179
Müahede ehli ariflere göre, sadece delil ve haberde kalan kimse-
ler, avam halk oluturur. Seyyid Ebül-Hasan- âzelî de ikuddisesrruhû]
böyledemitir .
117
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardm ile
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed’e, onun ehline ve ashabna
salât ve selâm etsin.
Kâfirûn sûresinin tefsiri burada tamamland.
1 17 Nimetullah-i Nahcuvâni [rahmetullahi aleyh], bu sûrenin tefsiriniu nasihatle bitirmi-
tir "Ey bütün bâtl cimlerden, bozuk fikirlerden ve bo düüncelerden kaçp hak yola
giren ümmet-i Muhammedi Sakn gaflet, dalâlet, cehalet ve üphe sahipleriyle bera-
ber olma. Hiçbir durumda onlarn meclisinde bulunma. Onlar seni haktan uzaklatn r,
bâtl ve bo eylere meylettirir. Çünkü insan tabiat, kiminle beraber olursa, onun hu-
yunu kapar, halinden etkilenir, bo sözüne kaplr. Böylece bid'atlara meyleder, bozuk
fikirleri savunur hale gelir. Allah Teâlâ, lutuf ve ihsan ile bizleri bu hallerden korusun"
(Nahcuvânî, el-Fevâtihuî-Üâhiyye, 2/535).
(110) NASR SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Nasr sûresi Medine'de inmi olup üç âyettir.
Sûre, ismini birinci âyetteki “nasr" kelimesinden almtr. Nasr, “yar-
dm, nusret, zafer" demektir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ önceki sûrede Hz. Peygam-
ber'e kâfirlerin dininden ve volundan uzak kalmasn emretti. Bu sûre-*
de ise kâfirlere ve onlann bâtl yoluna kar lâhî yardm müjdeledi,
ayrca Resûlullah'a [sallallahu aleyhi veseHem] ümmetinden ayrlmaya hazr-
lanmasn yani vefatnn yakn olduunu bildirerek öyle buyurdu:
I
' #
\
^ ÖJA; J-LJI O ^ l\Jr S
0 tfyj ol? <1\ JjL43 0 Lrlyl
Cüz: 30182 110 NASR SÛRES 1-3
Bismillâhirrahmânirrahim.
1. Allah'n yardm ve fetih geldii vakit,
2. Ve insanlarn bölük bölük Allah'n dinine girmekte olduklarn
gördüün zaman
,
3. Rabb'ine hamdederek O'nu tebih et ve O'ndan mafiret dile.
Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Dümanlara kar Allah'n yardm ve
fetih geldii vakit ..."
A
Ayette bahsedilen fetih, Mekke fethidir yahut dier beldelerin fet-
hidir. Bu sûrenin Mekke'nin fethinden önce indiini söylediimizde
unu diyebiliriz: Onlarn fethedileceini önceden bildirmek, peygam-
berliin alametlerindendir. Çounluun görüü de budur. Buna göre
mana öyle olur:
Sana Allah'n yardm geldiinde, senin Araplar'a üstünlüünü
kabul ettirdiinde, Mekke'nin ve dier Arap beldelerinin fethi gerçek-
letiinde, tebih ve istifar çoalt. Böylece lâhî huzura çkmaya ha-
zrlanm ve sana verilen nimetlere ükretmi ol.
"Fetih geldiinde" tabiri, onun yaknda gerçekleeceini bildir-
mek içindir.
Rivayete göre bu sûre. Veda haccmda terik günleri içinde Mina'da
indi. Hz. Peygamber bundan sonra seksengünyaad. 118
Âyetin ifadesinden u da anlalmaktadr: nsanlarn slâm'a grup
grup girdiklerinin görülmesi sona ermeyecek, Resûl-i Ekrem'den [sallal-
Uhu aleyhi veseiiem| sonra da devam edecektir.
1 18 Kurtubi, el-Câmt' l-Ahkâmil-Kura, 30/207-208.
Cüz: 30 110. NASR SÛRES 1-3 183
Mekke'nin fethi, hicretin sekizinci senesinde ramazan aynn onun-
da gerçeklemitir. Hz. Peygamberim |sallallahu aleyhi veseiiem] beraberin-
de muhacir, ensarve dier Arap kabilelerinden 10.000 kii vard. Allah
Resûlü, Mekke'de on be gün kald. Mekke'ye girdiinde Kabe'nin ka-
psnn önünde durarak öyle buyurdu:
"La ilahe illâllahü vahdehû lâ erike leh , sadaka va'deh ve nasara abdeh ve
hezemel ahzâbe vahdeh " (Allah'tan baka ilâh yoktur. O'ntn bir orta da
yoktur. O, kuluna doru söyledi, ona vardm etti ve düman ordularn
tek bana hezimete uratt).
Sonra Mekkeliler'e dönerek,
"Ey Mekkeliler, benim size ne yapacam düünüyorsunuz?" diye sor-
du. Onlar da,
"Güzel davranacan düünüyoruz. Çünkü sen, çok erefli ve cö-
mert bir kardesin" dediler. Allah Resûlü onlara,
"Gidiniz, hepiniz serbest brakldnz (esir muamelesi veya ölihn cezas
görmeyeceksiniz)” buyurdu, hepsini serbest brakt. Halbuki onlar ken-
diliinden teslim olmam, savaarak ele geçirilmiti ve slâm ordusu
için kendileri esir, mallan ganimet idi. Bunun için Mekkeliler'e, "âzat
edilmi kimseler" denir. Sonra Mekkeliler, toptan müslüman oldular,
gelip Allah Resûlü'ne slâm' kabul ettiklerine dair biat yaptlar. Hz.
Peygamber isallallahu aleyhi vesellem] daha sonra Hevâzin üzerine yürüdü.
"nsanlarn bölük böliik Allah'n dinine girmekte olduklarn gördüün
zaman ..."
Yani insanlarn gruplar halinde slâm'a girilerini bizzat gördüün
veya haberini alp bildiin vakit.
« • •
Ayette, Allah'n dini ile Islâm kastedilmitir; çünkü Islâm'dan ba-
ka Allah'a nisbet edilecek baka bir din mevcut deildir.
nsanlarn slâm'a girileri, gruplar halinde pe pee gerçeklemi-
tir. Bazan bir kabile veya millet toptan slâm'a girmitir. Halbuki daha
110. N'ASR SÛRES 1-3 Cüz: 30184
önceleri slâm'a giriler tek tek oluyordu. Bunun için Araplar öyle
derdi:
"Muhammed, Allah'n fil ordusundan koruduu Harem'i (Mek-
ke) ele geçirirse, sizin ona kar koyacak hiçbir gücünüz kalmaz."
Mekke fethedilince oradakiler, bir sava olmakszn gelip müslü-
man oldular. Mekke fethinden sonra, dier kavim ve kabilelerden de
pek çok insan slâm'a girdi. Tebük Seferi'nde Hz. Peygamber' in yann-
da 70.000kii bulunuyordu.
Ebû Muhammed b. Abdülber der ki: "Resûlullah [«llallahu aleyhi ve-
selleml vefat edince, Araplar içinde hiç kâfir yoktu. Bir rivayete göre,
Hz. Peygamber vefat ettii zaman müslümanlann says 114.000'di."
"te o zaman Rabb'ine hamdederek O'nu tebih et ve Ondan mafiret
dile. Çünkü O, tövbeleri çok kabul edendir."
Yani Allah'n yardmn ve fethi gördüün zaman Allah'a hamde-
derek O'nu tebih et, sübhânellah de, O'nun için namaz kl. Bunca ni-
met karsnda tevazu göstermek ve nefsindeki bütün benlik duygula-
rn ezip yok etmek için Rabb’ine istifar et, sürekli O'ndan affn iste.
üphesiz, Allah tövbeleri çok kabul edendir.
A
Rivayet edildiine göre Hz. Aie [radvaiUhu anhâj öyle demitir:
"Mekke fethedilip Arap kabileleri slâm'a girince, Resûlullah [sai-
laiiahu aleyhi veseUem], Kur'an'n bu sûredeki emrine uyarak skça öyle
demeye balad:
'Sübhânekellâhiimrte ve bihamdik estafiruke veetûbü ileyk"' (Allahm,
seni anna yakmayan her eyden uzak tutar yüceltirim. Sana ham-
dederim. Sendenaffm isterim). 120
119 Kaynaklar Tebük için hazrlanan ordunun Medine'deki saysnn 30.000 kii olduu-
nu kaydetmektedir (bk. bn Sa'd, Tahakât , 2/125; bn Kesîr, el-Bidâyet 5/7; Koksal, mlân
Tarihi, 7/284). Müellif, 70.000 derken, bununla, orduya yolda katlanlan da ekleyen bir
rivayeti vermi olabilir.
120 Buhârî, Tefsru Sûre, 110 (nr. 4967); Müslim. Salâl, 217.
Cüz: 30 185110 . NASR SÜRES 1-3
M
Yine bir defasnda Resûlullah [sâllallahu aleyhi vesellemj, Hz. Aie'ye
Iradtyaliahu anhâj öyle demitir: "B sûreden ecelimin yaklatn anlyo-
rum." 12 '
Hz. Abbas ve Hz. Ömer de [radyallahu anhümâl bu sûreden Resûl-i
Ekrem'in [sallallahu aleyhi vesellemj vefatnn yaklat sonucu çkarmlar;
Allah Resûlü onlar dorulamtr. Aym sonucu Abdullah b. Abbas ve
dierlerideçkarmlardr. 1-
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Ey mürid! Ey Allah'a yönelmi sâlik! Sana nefsinin engellerini
ama kuvveti vererek Allah'n yardm geldiinde ve sen bu yolda
nefsine kar zafer elde ettiinde, yani manevi fetih gerçekletiinde,
Rabb'ine hamdederek O'nu tebih et, yücelt.
Allah'n kuluna nasip edecei manevi fetih, onu fena makamna
ulatrmas ve kendisine hakikat srlarn göstermesidir.
Ey mürid, sen bu makama ve hale ulatktan sonra, (senin vesilen-
le) insanlarn grup grup Allah'n yoluna girdiklerini gördüün zaman
Rabb'ini tebih et (O'nu bütün noksan sfatlardan uzak tutup yücelt).
O'nun mülkünde kimseyi O'na ortak koma, sakn ikilie düme, tev-
hidden uzaklama. Ayrca nefsinde bir varlk görme (kibir ve ucb) teh-
likesine kar sürekli Rabb'ine istifar et, O'ndan affn iste.
Kueyrî der ki: "Bu konuda öyle denilmitir: Allah'n kuluna yar-
dm, onu nefsinden fâni etmesi, beeriyetin kalbe perde olacak halle-
rinden kurtarmas ve nefse ail bütün kötü düüncelerden uzaklatr-
masdr.
Allah'n kuluna nasip ettii manevi fetih ise kulunu zatna yak-
lama mahalline yükseltmesi, kendisine özel yalanlk derecesini ihsan
121 Bu konudaki rivayetler için bk. bn Hacer, f'ethul-Bâri, 9/260-262; Süyütî. ed-PiirriiV
Mensur, 8/663.
122 Raz, Mefâtihu 7 -Cnyb, 32/151.
Cü/: 30186 110. NASR SÛRES 1-3
etmesi, ona cem' makamn (her yerde ve her eyde Allah' müahede
mertebesini) vermesi ve çok yüksek marifetlere ulatrmasdr. Bu çok
özel bir ihsandr; çünkü bütün iman sahipleri, o hale ulama hasretiyle
yanmaktadr.
Vertecübî (Rûzbihân- Baklî) demitir ki:
'"Rabb'itte hamdederek O’nu tebih et' âyetinin bir manas udur:
Resûlüm sen, kendi yapacan tebihle deil, Allah Teâlâ'nn zatn öv-
düü ekilde O'nu tebih et. Aynca, senin yaptn hamd, yüceltme,
amel ve elde ettiin marifetlerdeki kusurlann için istifar et. Bunlarn
hepsinde bir kusur bulunduunu bil. Çünkü yaratlm bir varln
hali. Rahman olan Allah'n cemalini hakk ile idrak etmeye müsait de-
ildir. Yüce Allah' en güzel kendisi tanr, över, yüceltir. Bunun için
Allah, yüceliini anlamaktan aciz kalan, CYnun ikram ve ihsanlarn
gerçek manada bilmediini itiraf eden kulun tövbesini kabul eder." 123
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
salât ve selâm etsin.
Nasr sûresinin tefsiri burada tamamland.
Nasr Sûresindeki Baz Hikmetler124
Burada, sûredeki baz tabirleri ve hikmetleri açklayacaz.
Tebihle Hamdin Birlikte Söyleni Hikmeti
mam Süheylî [rahmetullahi aleyhi der ki: "Bu sürede olduu gibi
Kur'ân- Hakîm'de, hamd ile tebih sürekli birlikte söylenir. Bunun sr-
r udur: Allah Teâlâ'nn marifeti iki ksma ayrlr. Biri zatn tanmak,
dieri de isim ve sfatlarn tanmaktr. Biri olmadan dier ksmn ispat
edilmesi mümkün deildir. Zatn varln ispat, akln gereidir. lâhi
isim ve sfatlarn ispat ise ancak Kurian ve Sünnetle olur. Akl ile yüce
123 Ruzbihân- Baklî, Arâi*ü'l- Beyân. 3/530-531.
124 Bu ksm, dier tefsirlerden tarafmzca eklenmitir (mütercim).
Cü/: 30 110. NASR SURES 1-3 187
zat bilinir, din ile de lâhî isim ve sfatlar örenilir. Akim yapaca i,
yüce zatn, sonradan yaratlmadn ve yaratlm hiçbir varla ben-
zemeyeceini anlamak, O'ndan bu sfatlar nefyetmektir, ite bu, O'nu
tebih etmek, yani noksan sfatlardan ve yaratlmlara ait hallerden
uzak tutmaktr.
Akl önce gelir, din sonra gelir. Din, akla yüce yaratn hakknda
doru bak öretir; böylece akl yüce yaratcsn tanr. Din sonra akla
bilmedii daha çok eyi öretir. Böylece tebih etmekle hamd ve sena-
nn bir arada yaplmas gerekli olur. Bunun için bize yüce Allah' te-
bih etmekle hamd birlikte emredilmitir." 1 z'
Nimete ükür Edebi
Bu sûredeki, "Rabb'ini hamd ile tebih et" emrine, "namaz kl" ma-
nas da verilmitir. Çünkü tebih, namazn bir parçasdr. Sûrede, fe-
tihten sonra tebih ve istifar emredilmitir. Allah Resûlü de kendisine
Mekke fethi nasip olunca, ilk i olarak sekiz rekât namaz kld. Bunun
bir ksm ükür, bir ksm da kuluk namaz idi.
Daha sonra bütün müslüman kumandanlar, kendilerine bir fetih
nasip olunca bu ükür namazn klmlardr. 12*
Her mümin, özel bir nimete kavuunca bu ükür namazn klma-
ldr. Çünkü her nimet ükür ister. Mesela evlenen, çocuu olan, ha-
yrl bir hizmeti baaryla tamamlayan, bir imtihan baaran, okulunu
bitirip baar diplomas alan, dünya çapnda güzel ilere imza atan her
mümin, kendisine nasip olan nimete ükretmelidir. Allah'a isyan olan
ilerle ükür olmaz; o nankörlük ve vefaszlk olur.
Sürekli stifarn Sebebi
Fahreddin-i Razî |rahm«*hllahi aleyh 1, bil sûrede Resûlullah'a {*allallahu
aleyhi vesollom| emredilen istifarn sebeplerini açklarken der ki:
125 Bursevî, RVul-Beyân, 10/642.
126 Ahrned, Mütncd, 6/342; Koksal, htâm Tarihi, 6/418-419 (stanbul 2004).
188 110. NASR SÜRES 1-3 Cüz: 30
1. Hz. Peygamber'in istifar, tebih yerine geçer, çünkü, "Rabbim
beni affet" demek, Allah' çok affedici sfatyla zikrederek yüceltmektir.
2. Onun bu ekilde kulluk yapmas, dier insanlara örnek olmas
içindir. Çünkü hiçbir mükellef kul yapt ibadette hiç kusur olmad-
ndan emin olamaz. Burada una da iaret edilmektedir: Resûl-i Ek-
rem ar derecede ibadet ve taat yaparken ve ayrca Allah tarafndan
bütün günahlardan korunmu iken, istifardan uzak kalmyorsa, ba-
kas nasl uzak kalr ve benim istifar yapmaya ihtiyacm yok diyebilir?
3. Hz. Peygamber'in istifarnn bir sebebi de kendisine ihsan edi-
len saysz nimetlere ükürden aciz kaldn görmesidir.
4. Bu istifarn bir sebebi de seyrü sülükte meydana gelen ku-
surlardr. Çünkü Allah'a giden bir kul, kullukta bir makama ular.
Ondan sonra baka bir makama yükselir. Bu arada önceki makamnnoksanlarn görür ve onun için Allah Teâlâ'ya istifar eder. Yüce Mev-
lâ'ya seyir mertebelerinin bir sonu bulunmad için, bu istifarn da
bir sonu yoktur.
Hz. Peygambere verilen istifar emri, onun ümmeti için istifar et-
mesi gerektii anlamna da gelir. O zaman kastedilen ey açktr. Çün-
kü yüce Allah baka bir âvet-i kerimede resûlüne öyle emretmitir:
"Resulüm sen, kendin için istifar et, ayrca ümmetinin erkek iv kadnla-
r için de istifar et" (Muhammed 47/19).
Allah Resûlü'nün ümmeti pek çok olunca (ve her birinin çeitli
kusurlan bulununca), onlar için yaplacak bu istifar daha önemli ve
daha gerekli olur. Hz. Peygamber [salialiahu aleyhi vesilemi her meclisin
sonunda muhakkak istifar ederdi. 127
Ariflerden Abdurrahman- Tâhî [kuddise smhûj, bu sûrede emredi-
len istifarn hikmetini öyle açklamtr: "Tarikatn amac, nefsin aciz
ve zelil olduunun farkna varmaktr. Fazilet ükürdedir. ükretmek
ise elimizde deildir. nsanda bulunan her iyi haslet, yüce Allah'n bir
127 Raz, Mefâtîhul-Gayb, 32/149-150.
110. NASR SÛRES 1-3 189Cü/: 30
ihsandr. Kötülükler ise kendi nefsimizdendir. Kul, ükretmeye Al-
lah'n yardmyla muvaffak olduuna göre, kendisine nisbet edecei
hiçbir ey kalmaz. Böylece kul, kusurlu olmaktan hiç kurtulamaz.
Bu durumda insan, her iyilii yüce Rabb'inden bilmeli, bütün kö-
tülük ve kusurlar da nefsinden görüp devaml mafiret dilemelidir." 12s
Bunun için arifler, sadece bir kusur ve günahtan sonra deil, kl-
nan bir namaz, çekilen bir zikir, okunan bir Kur'an ve yaplan bir ha-
yrdan sonra da istifar ederler. Bu edep, bu sûredeki emre uygun ola-
rak yaplmaktadr. Çünkü insana nasip olan bütün hayrlar, Cenâb-
Hakk'n ona açt manevi bir fetih ve lâhî bir yardmdr. Bu yardma
ulaan bir kula düen vazife, nefsini övmek, amelini beenmek deil,
onu kendisine nasip eden Rabb'ini yüceltmek, O'na hamdederek kul-
luktaki kusuruna istifar etmektir. Böylece, hem nimetin asl sahibi
unutulmam hem de benlie düülerek amel boa çkarlmam olur.
Bir insan manen ve maddeten yükseldikçe ükrü, tevazusu ve ede-
bi artmyorsa, onun Allah'tan uzakl artar. u halde, herkes için, her
zaman en güzel amel, hamd, ükür, zikir, tövbe ve istifardr.
Resûlullah Efendimiz [sallallahu aleyhi vcsellem], her kulun her zaman
tövbe ve istifar etmesi gerektiini öyle belirtmitir:
"Bütün insanlar hata eder. Hata edenlerin en hayrls ise çokça tövbe
edenlerdir." 1*
"Ey insanlar! Allah'a tövbe ediniz. Ben, günde yetmitenfazla, -bir riva-
yette yiiz defa- Allah 'a tövbe ediyorum .
"
1 30
"Kalbimi (nurdan birtakm) perdeler kaplar ve bu sebepten dolay Allah
Teâlâ'ya günde yiiz defa istifar ederim. "n
128 Abdurrahmân- Tâhî, aretler, s. 119.
129 Tirmizî, Kyâme, 49; Ahmcd, Mü sned, 3/197; Hâkim, Mütedrek, 4/244.
130 Buhâri, Daavât, 3; Müslim, Zikir, 42.
131 Müslim, Zikir, 41; Ebû Davud, Vitir, 2f>.
(111) TEBBET SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Tebbet sûresi Mekke'de inmi olup be ayettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ önceki sûrede kusurla-
rndan dolay tövbe edenlerin tövbesini kabul edeceini bildirdi. Bu
müjde, günahna piman olanlar içindir; Ebû Leheb gibi günahta inat
ve srar edenler için deildir. Onun için ezelde, azap görme hükmü
verilmitir. Allah Teâlâ bu durumu açklayarak öyle buyurdu:
•
I LZ
Dili- ÜÎUJ0 olî fjU 0
192 111. TEBBET SÛRES 1-5 Cüz: 50
Bismillâhirrahmânirrahtm.
1. Ebû Leheb'in iki eli kurusun! Kurudu da.
2. Ona malt ve kazandklar hiçbirfayda vermedi.
3. O, alevli bir atee girecek.
4. Kars da (atee girecek); odun tayc olarak,
5. (Hem de) boynunda hurma lifinden bükülmü bir ip olduu halde.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "Ebû Leheb’it iki eli kurusun! Kurudu
da." Ebû Leheb'in asl ismi Abdüluzzâ'dr. Abdülmuttalib'Ln oludur.
Hz. Peygamber'in amcasdr. Onun helakini anlatmak için elin kuru-
mas ifadesinin seçilmesinin ve azabn ele isnat edilmesinin sebebi uolaydr:
Kur'an'da, "Yakt akrabalarn uyar! " (uarâ 26/214) âyeti inince, Resû-
lullah jsaiijiiahu aleyhi vcsellemi Safa tepesine çkarak,
"Ey insanlar, önemli bir haberim var, toplann!" diye seslendi. Her
yönden insanlar toplandlar. Resûlullah onlara,
"Ey Abdülmuttaliboullar, ey Fihroullar! Ne dersiniz; u dan ete-
inde size saldrmak üzere hazrlanm bir atl süvari grubu var desem, bana
inanr msnz?" diye sordu. Onlar da,
"Evet inanrz" dediler. O zaman Hz. Peygamber,
"Ben sizlere önünüzde çetin bir azabn bulunduunu söylüyor ve sizi
ondan sakndryorum, (Allah'a iman edin ve o azaptan kurtulun)" dedi.
Bunlar iiten Ebû Leheb,
"Yazklar olsun sana, bizleri bunun için mi çardn?" dedi ve
yerden bir ta alarak Hz. Peygamber'e doru frlatt. Sonra çekip gitti.
Halk dald. Olay üzerine bu sûre indi.
111. TEBBET SÛRES 1-5 193Cüz: 30
Âyette,"Ebû Leheb'in eli kurusun, zaten kurudu da!" dendi. Bundan
kast, sadece eli deil, bütünüyle kendisidir. El, bütün beden yerine
kullanlmtr. u âyette de durum böyledir:
"Otta denir ki: te bu aalama ve azap, senin iki elinin kazand (bü-
tün bedeninle ilediin günahlar) yüziindendir" (Hac 22/10).
Âyetteki "kurudu da" ifadesi, bu iin kesin olduunu bildirmek
içindir.
Âyette, onun ismi yerine "alevli atein babas" manasndaki Ebü
Leheb künyesinin kullanlmas, kendisinin cehennemlik olduuna da
iaret etmektedir. Bir de o, bu künye ile mehur olmutu. Bunun bir
dier sebebi de udur: Ebû Leheb'in asl ismi Abdüluzzâ'dr. Uzzâ bir• ^
putun ismidir, isim, "Uzzâ'nn kulu" anlamndadr. Ayette böyle çir-
kin bir ismin kullanlmas kötü bulunmutur.
"Ona mal ve kazandklar hiçbir fayda vermedi." Yani eli kuruyup
helak olunca, bunlar ona bir fayda vermedi. Asl mal ve onunla yapt-
ticaretleri kendisini kurtarmad.
Dier bir mana öyledir:
Ona halk içinde kazand itibar ve etrafnda toplad tabileri bir
fayda vermedi.
Bir dier mana: Ona babasndan miras kalan mal ve kendi kazanc
bir fayda vermedi.
Bir dier mana: Onun Hz. Peygamber'e [saiiaiiahu aleyhi veseiiem] kar-
yapt hile ve dümanlklar kendisine bir fayda vermedi, emeline
ulaamad.
Bir dier mana: Kendisine göre bir deeri var zannettii ameli onu
kurtarmad, bir iine yaramad. u âyet bu tür amellerin durumunu
bildirmektedir:
"Onlarn yapt her ameli ele alrz, (içlerinde bir hayr olmad için)
onu toz duman eder kaybederiz" (Furkân 25/23).
m 111. TEBBtT SÛRFS 1-5 Cüz : 30
Ibn Abbas [radyallahu anhj, "elinin kazand" âyetine, "çocuu" an-
lamn vermitir. Rivayet edildiine göre Ebû Leheb, "Eer kardeimin
olu Muhammed'in söyledikleri doru ise ben malm ve olumu feda
ederek o azaptan kurtulurum" derdi. Fakat ümidini balad olu
helâk oldu, temennisi gerçeklemedi. Olu Utbe'yi am yolculuu s-
rasnda bir aslan parçalad.
Utbe, babas Ebû Leheb gibi Hz. Peygamber'e [sailailahu aleyhi vesi-
lem] dümanlk yapyordu. Bir defa yüzüne kar yapt bir hakaretten
dolay, Allah Resûlü onun için,"Allahm, ona köpeklerinden birini musal-
lat et" diye beddua etti. Allah ona, bir aslan musallat etti.
Ebû Leheb'in kendisi de. Bedir Sava'ndan yedi gün sonra, taun
cinsi kara kzl hastalndan öldü. Hastal srasnda öyle bir hal ald
ki insanlar hastalk kendilerine geçmesin diye ondan uzaklatlar.
Ondan taun hastal gibi korkuyorlard. Ölünce üç gün kendi haline
terkedilmi olarak kald, vücudu deiti. Yaknlan yanaamad, sonra
zencilerden birkaç kiiye ücret verdiler, adamlar onu götürüp topraa
gömdüler. Sonu Allah Teâlâ'nn belirttii gibi oldu. Bu dünyadaki ha-
lidir. Ahiretteki hali ise övle alatld:
"O, alevli bir atee girecek."
Ebû Leheb, üphesiz ahirette iyice tutuup alevleri parlam bü-
yük bir atee girecek. Bu, cehennem ateidir.
Ebû Leheb'in bu haberden sonra imana davet edilmesinin ve
imanla mükellef yaplmasnn hükmü hakknda âlimler farkl eyler
söylemilerdir.
A
Ayetin zahirî lafz Ebû Leheb'in sadece atee gireceinden bahse-
diyor. Fakat bunda onun iman etmeden öleceine dair bir iaret vardr
ve öyle olmutur. Bu da ayr bir gayb haberidir. Gerçi günahlar affe-
dilmeyen müminler de geçici bir süre cehennem ateine gireceklerdir,
ancak kalplerinde zerre kadar da olsa bulunan imann bereketiyle so-
nunda ateten çkp cennete gireceklerdir.
Cü z: 30 _ 11 1. TEBBET SÜRFS 1-? N5
"Kars da atee girecek; odut tayc olarak .
"
Ebû Leheb'in karsnn ismi Ümmü Cemilc'dir. Babasnn ad
Harb'dir. Ebû Süfyân'n kz kardeidir. Bu kadn, srtnda diken, pt-
rak ve hurma dikeni tar, onlar getirip geceleyin Hz. Pevgambe'in
geçecei yollara serperdi. Resûlullah {sallailahu aleyhi vesellem), bir ipein
üzerinde yürüvormu gibi o dikenlerin üzerinde yürürdü, dikenler
ayana batmazd.
Onun odun tamasnn bir manas da insanlarn arasnda laf geti-
rip götürmesi ve ara bozmasdr. Laf getirip götüren ve insanlarn ara-
sn bozanlar için, "Aralarnda odun tayor, fitne atei yakyor" denir.
"Odun tayc olarak" ifadesi, onu knamak ve ayplamak içindir.
Bunun bir manas da udur: Ebû Leheb'in kars, kyamet günü
srtnda zakkum ve diken gibi cehennem odunlan tayacaktr.
Katâde'nin öyle dedii rivayet edilir: "Ebû Leheb'in kars, mal
çok olmakla birlikte ar cimriliinden dolay srtnda odun tard.
Bunun için âyette cimriliinden dolay aypland."
"Hem de boynunda hurma lifinden bükülmü bir ip olduu halde.” Ebû
Leheb'in karsnn omuzunda hurma liflerinden örülmü bir ip bulu-
nur, onunla odun tayp dururdu. Oduncularn yapt gibi, ipi omu-
zuna balard. Onun bu ekilde anlatlmas, kendisini küçük düür-
mek ve odunculara benzeyen halini tasvir ederek anlatmak içindir. Bir
dier sebebi de onu ve kocasn üzüntüye sevketmektir. Çünkü onlar
Kurey içinde asil ve erefli bir aile olarak biliniyorlard.
öyle rivayet edilmitir: Bu âyet-i kerime indii zaman Ebû Le-
heb'in kars, Hz. Peygamber'in evine geldi. Elinde de bir ta vard.
çeri girdi. Evde Resûlullah [sallallahu aleyhi vescllcm|, Ebû Bekir-i Sddkla
[radyallahu anh) birlikte oturuyordu. Allah Teâlâ onun gözlerini perde-
ledi, kadn Allah Resûlü'nü görmedi, sadece Ebû Bekir'i gördü. Ona,
196 111. TEBBF.T SÛRES 1-5 _ Cüz: 31)
"Muhammed nerede? ittiime göre o beni hicvediyormu {aypla-
yp knyormu); eer onu görürsem azna u ta ile vuracam!" dedi.
Kadn bunlan söylerken Resûlullah [sallaüahu aleyhi vesellem] oturduu yer-
de ona bakyor ve tebessüm ediyordu. Ebû Bekir de [radyallahu anhj,
"Yok, öyle bir ey olmad" diyerek kadm bandan savd. O da
elinde ta söylenerek dönüp gitti.
Gözü kör olan kimse, günei nasl görecek ki!
Bu âyette kadnn lâhî rahmetten uzaklatrldna ve hayrlar-
dan mahrum oluuna temsil yoluyla bir iaret vardr. Gerçekten onun
hakk yalanlama ve inkâr hrs an boyutlara varmtr.
Mürre el-Hemedânî demitir ki: "Ebû Leheb'in kars Ümmü Ce-
mile, her gün bir yük ptrak dikeni getirir, onlar müslümanlarn geçe-
cei yollara atard. Bir gece srtnda bir yük dikenle gelirken yoruldu,
dinlenmek için bir tanbana oturdu. Tam o srada bir melek arkadan
onu yüküyle birlikte çekti, kadn yuvarlanp srt üstü dütü, boazna
dolanan ipiyle boularaköldü gitti.
"
nz
Sûrenin Tasavvuf! iaretleri
Ebû Leheb’in eli kurudu, kendisi helak oldu, asrlar boyu Kur'an'da
çirkin halinin ve vasfnn anlatlmasyla rezil rüsva oldu; çünkü o, kü-
für ve inkârm ilk ilan edendi. Bu haliyle o, slâm'da inkarclarn baoldu. Her kim Allah Teâlâ'nn seçilmi velilerini (halk irad eden kâmil
müridleri) inkâr ederse, Ebû Leheb'in yolunda gitmi olur. Ona mal
ve kazanc fayda vermez. Bu münkir kimse, Allah'tan kopma ve lâhî
rahmetten uzaklama ateine girecektir. O ate yakc ve alevli bir ate-
tir. Bu kimsenin (münkirlikte) ei, yani nefsi de omuzunda hzlan ipiyle
günah odunlarn tayp duracaktr. Hzlân, insann lâhî yardm ve
rahmetten mahrum edilip kendi nefsiyle ba baa braklmasdr.
132 Saebî, el-Kef rl-Beyân, 6/590.
Cüz: 30 111. TF.BBET SURES 1-5 197
Nimetullah-i Nahcuvânî irahmetullahi aleyh], sûrenin tefsirini u na-
sihatle bitirir:
"Ey Mevlâ'ya yönelen Hak yolcusu! Yüce Allah seni iki dünyann
helak ve perianlndan korusun. Sen Kur'an'n anlatt kssa, hü-
küm, ibret ve misallerin içinde sakl iaretleri çok iyi düün, Allah'n
sana verdii imkân, güç ve takat nisbetinde onlardan payna düeni al,
lâhî mesaj iyi anla. unu bil ki Kur'an'da anlatlan her ey insanlar
irad etmek ve kemale erdirmek içindir.
Sana bu sûrenin iaretinden unu anlamak düer: nsanlara gü-
zel muamele etmek, arkadalk ve komuluk edeplerine riyat etmek,
özellikle irfan sahibi Allah dostlarna kar çok nazik ve edepli olmak
gerekir. Ayrca dünya nimetlerinin ve lezzetlerinin basitliini görmeye
çal. Onlarn elde durmadn, yok olup gittiini ve arkada bir pi-
manlk ve üzüntü braktn gör. Gör de ona göre tedbirini al; yüce
Allah'ayönel ." 1 *3
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardmyla
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
salât ve selâm etsin.
Tebbet sûresinin tefsiri burada tamamland.
133 Nahcuvânî, t'l Feuitihul -lâhiye, 2/535. Bu ksm tarafmzca eklendi (mütercim).
(112) HLÂS SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: hlâs sûresi Mekke'de inmitir. Medine'de
indiini söyleyenler de vardr. Bu sûrenin, bir defa Mekke'de, bir de
Medine'de olmak üzere iki defa indii de söylenmitir. Dört âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: Allah Teâlâ önceki sûrede Ebû Leheb'i
kmad ve inkârndan dolay ona azap vaat etti. Bu sûrede de bizleri
alevli ateten kurtaracak tevhid inancn öretti.
Bu sûrenin pek çok ismi vardr. Tevhid, ihlâs, necat, velayet, mari-
fet, cemal, snma, samed, esas, nur ve emân isimleri bunlardan baz-
lardr. Bu isimler içinde hlâs ismi mehurdur ve sûre onunla tannr.
Bu sûreye hlâs sûresi denmesinin baz sebepleri unlardr:
Bu sûrede yüce Allah irkten uzak tutulmaktadr.
Bu sûre, hâlis tevhid inancn ilemektedir.
Bu sûre, Allah'a has olup sadece Candan bahseden bir sûredir.
Onda dünya veya ahiretle ilgili bir ey yoktur.
112. HLÂS SÛRES 1-4 Cüz: 30200
Bu sûre, kalbi nifak, irk ve günah kirlerinden temizler. Okuyan,
eytandan, dünyann hastalk ve dertlerinden, ölüm anndaki sknt-
lardan, ahiretin dehetinden ve cehennemin ateinden kurtarr. 114
hlâs sûresine "snma sûresi" de denmitir; çünkü bu sûre ile
maddi ve manevi dümanlardan, zararlardan yüce Allah'a snlr.
hlâs, Felak ve Nâs sûrelerinin üçüne birden "Muavvizât" denir.
Bu, "kendileriyle Allah’a snlan sûreler" demektir.
Felak ve Nâs sûrelerinin ikisine ise "Muâvizeteyn" (iki snmasûresi) denir.
Sûrenin ni Sebebi
Sûrenin ini sebebi olarak unlar nakledilmitir:
Mürikler Hz. Peygamber'e gelerek, "Bize, kendisine davet etti-
in Rabb'ini tant, O'nun sfatlarndan bahset. Rabb'in altndan mdrgümüten midir, nasldr?" dediler. Resûluliah [saiialiahu aleyhi veseüemi
sükût buyurdu, o anda bir cevap vermedi. Sonra bu sûre indi.135
Sûrede yüce Allah'n tek olduu ve bütün varlklarn O'na muhtaç
olup hepsinin ihtiyacn gördüü belirtilince, mürikler,
"360 tane put bizim ihtiyaçlarmz göremezken, senin tek ilâhn
bütün mahlûkatm ihtiyaçlarn nasl görür?" dedüer o zaman Sâffât
sûresinin ilk dört âveti indi.136
*
Dier rivayete göre yahudiler, Hz. Peygamber'e [saiialiahu aleyhi ve-
sellem], "Bize Rabb'ini tant, O'nun hangi sfatlara sahip olduundan
bahset" dediler. Resûluliah [saiialiahu aleyhi vesellemj o anda vahiy alma
134 hlâs sûresinin isim vc manalar için bk. Raz, Mefâtîhul-Cayb, 32/161-162; Burs«?vi,
Ruhul-Beyân. 10/ 656.
135 Tirmizi, Tefhim Sûre (112), 1*2; Ahmed, Müsmd, 5/134.
136 Kâz, Mefâtihul Cayb, 32/161.
Cüz: 30 _ 112. HLÂS SÛR ES 1 -4 201
haline girdi, titremeye balad, kendisinden geçti, Cebrail [alcyhisselâm]
bu sûreyi indirdi 117
Bu rivayetlere baklarak, îhlâs sûresinin Mekke ve Medine'de ayr
ayr iki defa indii belirtilmitir. Cenâb- Hak buyurdu ki:
Bismillâhirrahmâninahîm.
1. De ki: O, Allah birdir
.
2. Allah sameddir (hiçbir varla ihtiyac yoktur, butim varlklar O'a
muhtaçtr).
3. O, dourmam ve domamtr.
4. O'nur dengi (ve benzeri) hiçbir varlk yoktur.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "De ki: O, Allah birdir
Kendisine ibadet edilmesini hak eden, varl zorunlu olan, bütün
kemal sfatlarna sahip bulunan Allah, tektir; O'nun zatnda, sfatlarn-
da ve fiillerinde bir orta yoktur. O, bölünüp parçalanmaz. Zatna bir
snr çizilmez, yücelii say ile anlatlmaz. O, Evvel'dir; bir balangcA
yoktur. Ahir'dir; bir sonu yoktur. Zâhir'dir; varlnn delilleri herkes
için açktr. Bâtn'dr; zuhuru herkes için gizlidir.
137 Süyûtî, ccl-Dii rrii û r, 8/670-671.
202 Cü/: 30112. HLÂS SÜRES 1-4
Yüce Allah'n tek olmasnn üç manas vardr:
1. Yüce Allah, ilâh olarak tektir; âlemde ikinci bir ilâh yoktur. Bu,
adedi ortadan kaldrr.
2. Yüce Allah, zat ve sfatlaryla tektir; O'nun bir ei, orta, ben-
zeri ve dengi yoktur.
3. Yüce Allah, vücut olarak tektir. Zatnda bir bölünme ve parça-
lanma olmaz.
Bu âyetin kast, yüce Allah'n bir ortann olmaddr. Bu ekilde
müriklerin O'na ortak edinme beklentileri reddedilmi olmaktadr.
Bu açklama müfessir bn Cüzey'e aittir.B8
"A ilah sameddir."
Samed, bütün ihtiyaçlar için müracaat edilen, kendisi hiç kimseye
muhtaç olmayan, zatnn dndaki bütün varlklarn her an muhtaç
olduu, her eyin kendisiyle ayakta durduu yüce zat demektir.
Samede u manalar da verilmitir:
Samed, ebedî olan, varlnn bir sonu bulunmayandr.
Samed, dilediini yapan ve istedii gibi hükmedendir.
Samed, yediren, doyuran, fakat kendisi yiyip içmeyen, kimse tara-
fndan doyurulmayan ve böyle bir eye ihtiyac olmayandr.
Allah Teâlâ âyette, kendisinin samed olduunu belirtirken, bunu
ma'rife (belirlilik taks alan) bir kelime ile ifade etmitir. Bundan uanlalr: Ayetle ilk muhatap olan Araplar, samed deyince bunun ne
manaya geldiini anlyorlard. Onun için bu ifade ile yetindi. Fakat
yüce Allah tek olduunu ifade ederken, "O birdir" deyip yetinmedi,
tek ve bir oluunu açklad.
138 bk. bn Cüzey, *t-Te$hil li-Ulûmi't-Tfnil, 2/524.
Cu*: 30 112. HLÂ5 SÜRES 1-4 20.1
"Allah sameddir" âyetinde Allah ism-i erifi tekrar söylendi. Bu-
nunla una iaret edildi: Kim samed sfatna sahip deilse o, ilâhhktan
uzaktr, onun zikriyle tatlanmak da mümkün deildir.
kinci âyet, birincinin neticesi gibidir.
Bu sûrede önce yüce Allah'n, bütün kemal sfatlarna sahip olma-
y gerektiren ilâhl anlatld. Sonra zatnda hiçbir ekilde parçalanma,
bölünme, çoalma gibi beeri hallerin bulunmad söylendi. Zatnn
hakikatinde ve sahip olduu özelliklerde kimsenin O'na ortak olmas-
nn mümkün olmad belirtildi. Sonra, yüce Allah'n hiçbir varla ih-
tiyaç duymad, tam tersine bütün varlklarn vücut bulma, varlndevam ettirme ve dier hallerinde sürekli O’na muhtaç olduu ortaya
kondu. Böylece O'nun gerçek ilâh olduu belirtilmi ve samed sfatna
bal olarak sahip olduu özellikler dile getirilmi oldu.
Allah Teâlâ, bundan sonra, önceki âyetlerin hükmü içinde mana
olarak mevcut olan baz hükümleri ayrca öyle açklad:
"O, (hiçbir i'arl) dourmad .
"
Yani O'ndan hiçbir varlk domad. Bununla müriklerin ve H-
ristiyanlarn yanl itikadlan reddedilmitir. Çünkü onlar, mürikler
meleklerin Allah'n kz, hristiyanlarn ise Hz. sa'nn Allah'n olu ol-
duuna inanyorlard. Bunun için ifade geçmi zaman kipiyle (mazi sî-
gas) ile ifade edildi. Yani geçmite böyle bir ey olmad; O'ndan hiçbir
çocuk domad; çünkü hiçbir ey O'nun cinsi deildir. Kimse O'nun
cinsi olmaynca hiçbir varlk O'na e olamaz ve bu yolla bir çocuu
olmas da düünülemez. Bu durum bir âyette öyle belirtilmitir:
"O, göklerin ve gerin esiz garatcsdr. O'nun bir ei olmad halde
nasl çocuu olabilir! Her eyi O yaratmtr. O, her eyi hakk ile bilendir"
(tn'âm 6/101).
Allah Teâlâ'nn, kendisine yardm edecek veya O'nun adna ileri-
ni görecek kimseye ihtiyac yoktur; çünkü O'nun, samed oluundan ve
mutlak zenginliinden dolay binlerine ihtiyaç duymas imkânszdr.
204 112. HLÂS SÛRES 1-4 Cüz: 30
"O, dorulmad da .
"
Yani, Allah, hiçbir varlktan meydana gelmedi. Önce, imdi ve ge-
lecek zaman içinde O'nun yoklua nisbet edilmesi, yani bir zaman di-
liminde yok olduunun düünülmesi imkânszdr.
Önceki âyette yüce Allah'n hiçbir varlktan domad mana ola-
rak anlald halde, burada bir kere daha açkça söylenmesi, unaiaret etmek içindir: Bu iki durum birbirinin lazmdr. Biri olmaynca
dieri de olmaz. u durum herkes tarafndan bilinmektedir: Bir varlk
dourmusa, kendi de dorulmutur. Kendisi bir varlktan doma-msa, ondan da bir ey domaz.
"Onun dengi (ve benzeri) hiçbir varlk yoktur.
"
Hiçbir varlk, e veya baka biri olarak O'na denk, emsal ve benzer
deildir.
Bu sûre-i celile, ksa olmakla birlikte Allah hakkndaki bütün bilgi-
leri ve O'nun kudsî sfatlarn özetle içermekte, bu sfatlar inkâr eden-
leri reddetmektedir.
hlâs Sûresinin Fazileti
Hz. Peygamber [saltaiiahu aleyhi vesellem] bir hadisinde öyle buyur-
mutur:
"Kul hiivellahü ehad sûresi, Kur'an'n üçte birine denktir."'*
Kur'an'n ana konularn üç alanda toplamak mümkündür. Bunlar
inanç esaslar, hükümler ve kssalardr. Derin bir ekilde baklrsa, bu
sûrenin bütün inanç esaslarn içerdii görülür.
Bu manadaki bir hadiste öyle buyrulur:
"Sizden biri, her gece Kur'an’n üçte birini okumaktan aciz mdr?" As-
139 Müslim, Müsâfirm, 259 (nr. 812); Tirmizî, Fezâilül Kur'ân, 11 (nr. 2900).
Cüz: 30 112. IHLÂS SÛRES 1-4 205
"Bir kimse bir gecede Kur'an'n üçte birini nasl okuyabilir?" diye
sordular; Resûlullah (saiiaiiahu aleyhi veseiiem] öyle buyurdu:
"Kul hüvellahü ehad sûresini bir defa okursa, bu Kur'an’n üçte birine
denktir.’™
mam Müslim'in rivayet ettii hadiste öyle buyrulur:
"Yüce Allah Kur’an’ üç ana bölüme ayrd. Kul hüvellahü ehad sûresini
(onda ilenen tevhid inancm) Kur'an'n ana bölümlerinden biri yapt.’’ 1 *'
Hz. Peygamber jsaiiaiiahu aleyhi veseiiem], dier bir hadisinde öyle
buyurmutur:
"Yedi kat gökler ve yedi kat yer, Kul hüvellahü ehad sûresindeki tevhidi
ispatiçinyaratld."u-
Yani, bütün kâinat bu sûrede anlatld gibi yüce Allah'n birliini
ispat etmek ve yüce zatn tantmak için yaratlmtr.
Resûlullah [saiiallahu aleyhi vesellem| bir adamn hlâs sûresini okudu-
unu iittiinde,
"Ona vacip oldu" buyurdu. Oradakiler,
"Ona ne vacip oldu?" diye sorduklarnda, Hz. Peygamber,
"Cennet vacip oldu
"
buyurdu. 141
Sehl b. Sa'd es-Sâidî [radyallahu anh| öyle naklediyor:
Bir adam Hz. Peygamber'e gelerek fakirlikten ve geçim darln-
dan ikâyette bulundu. Resûlullah (saiiallahu aleyhi vesellem] adama,
"Evine girdiin zaman içeride biri harsa ona selâm ver; eer kimse yoksa
bana selâm zvr (salavat getir) ve Kul hiivellahii ehad sûresini oku" buyurdu.
141) Müslim, Müsâfirîfl, 259 (nr 811 ); Tirmizî, Fozâilü'l-Kur'ân, 11 (nr. 28%).
141 Müslim, Müsâfirîn, 260.
142 AL el-Müttak, Kenziil-Ummâl, nr. 2265; Zeylai, Tahricü 1-Efuutis vel-Âsâr, 4/331 (Dâru
bn Hüzeyme, 1414 hicri); Süyûtî, es-Sagtr, nr. 1020.
143 Tirmzî, Fezâilül-Kur'ân. 11 (nr. 2897); Hâkim, Müztedrek, 1/566; .\esiî, AnteliH-Ynm, nr 70Z
206 112. HLÂS SÛRES 1-4 Çü/: 30
Adam söylendii gibi yapt; Allah Teâlâ ona bol nzk gönderdi, öyle ki
gelen nzk kendisine yettii gibi komularna da ondan ikramda bu-
lundu 1*4
Resûl-i Ekrem Mlallahu aleyhi veseilem] dier bir hadisinde öyle bu-
yurmutur:
"Kim bir giinde iki yiiz defa Kul hiivellahü ehad sûresini okursa, Allah
Teâlâ onun elli senelik günahm affeder, ancak bu günah bir borç (kul hakk
ise) ise onu affetmez."14 ’’
hlâs sûresinin fazileti hakknda mam Süyûtî'nin el-Câmiu's-Sagîr
adl hadis kitabnda pek çok hadis nakledilmitir. Ancak biz uzatp
okuyucuyu usandrma korkusuyla hepsine yer vermedik.
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Bu sûre, müahede sahibi seçkin velilerin tevhid anlayyla, delil
üzere iman eden umum halkn tevhid anlayn içermektedir.
Seçkin velilerin tevhid anlaynda iki makam vardr. Biri, ceberut
âleminin srlarnn kefedildii makam, dieri de melekût âleminin
nurlarnn seyredildii makamdr. 14'’ hlâs sûresindeki "hüve" lafz,
ceberut âleminin aslî, latîf srlarnn kefedildii makama iaret etmek-
tedir. Allah lafz ise ceberût denizinden fkran kesif nurlann seyredil-
dii makama iaret etmektedir.
Müahedenin hakikati, latif olan nurlarn kesif (youn) hale yani
müahede edilecek duruma gelmesidir. Muayenenin (varlklarn asln
görmenin) hakikati ise kesif olan eylerin latif hale gelmesidir Buna
göre muayene, daha ince ve srldr. Varlklar, ceberût denizinden
144 Kurtubî, el-Cam' li-Ahkânil-Kur'âtt, 20/224.
145 Tirmizî, Fezâilül-Kur'ân, 11(nr. 2898);
146 Be duyu organ ile görülmeyen, içinde meleklerin yaad, artan dünya semasna
kadar olan âleme melekût âlemi, duyu organlar ile görülen ve hissedilen âleme müa-hede âlemi, bunlarn dndaki ilahi tecellilerin zuhur ettii âleme ceberût âlemi denir.
112. HLÂS SL K I'S 1-4Cüz: 30 20 !
kaynayan kesif nurlar halinde görmek müahededir. Bu nurlar latif
hale gelip her eyi kaplayan latif denize ulatnda ve ahadiyyet deni-
zi her eyi kapladnda ona muayene denir.
Allah Teâlâ'nn tek oluunu, hiçbir eye muhtaç olmayp her eyin
O'na muhtaç olmasn, bir varlktan domaktan ve kendisi çocuk edin-
mekten uzak oluunu anlamak için insanlar bir delile ihtiyaç duyar.a
Bu, iman makamdr. Müahede hali ise ihsan makamdr. Ayet, ilâhn
hakikatini insan aklna yaklatrarak anlatmaktadr.
Kueyrî [rohmctuliahi aleyh] der ki: "öyle denilmitir: Allah Teâlâ haki-
kati srlara 'hüve' sözüyle açt, ruhlara 'Allah' sözüyle açt, kalplere 'ehad'
sözüyle açt; müminlerin nefislerine ise sûrenin kalan ksmyla açt.
Sûre hakknda u açklama da yaplmtr:
Allah'ta fâni olan âklarn hakikati kefi 'hüve' iledir. Muvahhid-A A
lerin kefi 'Allah' sözüyledir. Ariflerin kefi 'ehad' sözüyledir. Alimle-
rin kefi ise sûrenin kalan ksmyla olur.
Bu konuda bir açklama da öyledir:
Allah Teâlâ, seçilmi velilerin içindeki has kullarma 'hüve' (O) laf-
zyla hitap etti; onlar da sadece O'nunla oldular ve O'nunla kaldlar.
Yüce Allah seçkin kullarna 'Allah' sözüyle hitap etti; onlar da hep Allah
ile megul oldular. Sonra onlardan aa mertebede olanlar için daha
fazla beyanda bulundu ve zatnn 'ehad' (tek) olduunu belirtti. On-
lardan aa derecede olanlara zatru tantmak için daha fazla beyanda
bulundu ve zatnn 'samed' olduunu bildirdi. Bu ekilde derecesi dü-
ük olan dier müminlere de dier sfatlarn söyleyerek zatn tantt." 147
Hakim et-Tirmizî [rahmetuliahi aleyh], Nevâdirül-Usûl adl eserinde
der ki: "Hüve lafz, Allah Teâlâ için bir isimdir, zamir deildir. Asl,
hakikat manasndaki hüveyitten gelir."
147 bk. Kueyrî, Lflâifiil-ârât, 6/332.
208 112. HLÂ5 SÛRES 1-4 Cüz: 30
Dier açklamalar için bu esere baklabilir.
âzelî yolunun büyüklerinden eyh Abdurrahman Arif demitir ki:
"Sözün özü udur: 'Hüve7lafzyla yüce Allah'a iaret edilmesi,
Cenâb- Hakk'n nurlan içinde kaybolmu ve hakiki hüviyetin ne ol-
duunu gerçek manada anlam ariflere mahsustur. Ahadiyyet denizi
onlar çepeçevre sardndan ve hakiki vücut gözlerinin önüne açld-
ndan arifler, yüce Allah'tan baka her eyi gönüllerinden silip attlar.
Arifler, 'O' denince sadece Allah' hatrlarlar; baka kimse akllanna
gelmez. Çünkü gerçekte varolan ve iaret edilecek hakiki vücuda sahip
olan tektir ve o da sadece yüce Allah'tr. Ne zaman 'O' denilse, ariflerin
aklna Allah gelir; zira onlar, dier herkesi uurlanndan silip atmlar
ve bütün beerî ekillerden fâni olmulardr. Onlar lâhî tecellüeri sey-
re dalp kendi varlklarn bile hissetmez duruma gelmilerdir. Bu hal,
tevhidde ve Allah' yüceltmede hedef noktadr. Cenâb- Hak, peygam-
beri Hz. Muhammed'in [saliallahu aleyhi vesellem) bereketine bizlere sürekli
o hal içinde bulunmay ihsan etsin ve bizleri dostlarndan yapsn."
Fahreddin-i Râzî irahmetullahi aleyh] der ki: "Bu sûredeki, "De ki: Allah
birdir' âyeti, iki ilâh anlayn reddetmektedir. Bu kimseler, 'Nuru bir
ilâh, karanl ayr bir ilâh yaratt' derler; iyilik ve kötülükleri iki ayr
tanrnn yarattna inanrlar. Bu âyet hristiyanlarn üçlü ilâh inanan
da reddetmektedir. Âyetle ayrca yldz ve felekleri baka bir tanrnn
yönettiine inanan Sâbiîler'in inancm da reddetmektedir.
'Allah sameddir’, bütün varlklar yaratan ve ihtiyaçlarn görendir,
âyeti, kâinatta Allah'tan baka ilâh olduunu söyleyenlerin inanan
reddetmektedir.
'O dourmad v dorulmad ' âyeti, yahudilerin, hristiyanlarn ve
müriklerin inancn reddetmektedir. Yahudiler, 'Üzeyir Allah'n olu-
dur' dediler. Hristiyanlar, 'Mesîh sa Allah'n oludur7
dediler. Mü-rikler de, 'Melekler Allah'n kzlardr7
dediler.
Cüz: 30 112. HLÂS SÜRES 1-4 209
'Hiç kimse O'na denk deildir' âyeti de Allah'a putlar ortak koan
müriklerin görüünü reddetmektedir." 14*
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardmyla
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
salât ve selâm etsin.
hlâs sûresinin tefsiri burada tamamland.
148 Râzî, Mefdthul-Gayb, 327170. Bu ksm tarafmzca eklendi (mütercim).
(113) FELAK SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi: Felak sûresi Medine'de inmi olup be âyettir.
Önceki Sûre ile Balants: hlâs sûresinde kendisine snlacak ve
tutunulacak zat tantlmtr. hlâs sûresiyle Allah'a snma konusunda
Hz. Osman'n [radyallahu anhj hadisi malumdur. Hz. Peygamber [sallallahu
aleyhi veseiiemj, hasta iken Hz. Osman' {radyallahu anh| ziyarete geldi. Ona,
"u anda hissettiin acdan seni korumas (ve kurtarmas) için bir ve
sarned olan yüce Allah'a snrm" diye dua etti ve onun da hastalk ve
benzeri eylerden bu ekilde Allah'a snmasn emretti .
149
hlâs sûresinden sonra, içinde Allah'a snma emri olan Felak ve
Nâs sûrelerinin gelmesinin bir sebebi de öyle söylenmitir:
]49 Hakim et-Tirmizî, NevMirüVUsul, 2/11; Heysem!, ez-Zevâid, 5/110.
212 U3. FELAK SÛRF.SJ-5 _ _ _ Cüz:3Û
hlâs sûresinin ini sebebi Allah hakkndaki cehalet ve edepd is-
teklerdir. Allah'n nesebini sormak insana er olarak yeter. Bunun içir.
Felak sûresinde bütün erlerden Allah'a snlmas emredildi. Sonra
özel olarak karanln errinden Allah'a snlmas emredildi. Çünkü
iplere üfürme ve sihir ileri daha çok gece karanlnda olur. Sonra
hasetten Allah'a snlmas emredildi. Zira insan sihir büyü gibi kötü
ilere sevkeden hasettir. Peinden vesveseden Allah'a snlmas em-
redildi. Çünkü bütün kötülüklerin kayna bu vesvesedir. Bir insann
iradeli olarak kötülük yapmas ancak bir insan ve cin eytann vesve-
sesi ile olur.
En dorusunu yüce Allah bilir.
Sûrenin ni Sebebi
Celâleddin-i Mahallî der ki: "Felak ve Nâs sûreleri, yahudi Lebid
b. A'sam'n Hz. Peygamber'e sihir yaptnda nazil oldu."
Sahih hadis kitaplarnda nakledildii üzere, yahudilerden Leb d
b. A'sam Resûlullah'a [saiiaiiahu aleyhi veseiiem) sihir yapm, bu sihir Al-
lah Resûlü'nün saadetli bedeninde rahatszlk sebebi olmutur. Dalla
sonra Cebrail [aleyhisselâm] büyüyü yapann ismini ve büyünün yerini
haber vermitir. Resûl-i Ekrem Hz. Ali'yi göndererek büyüyü yerinden
çkartmtr. O srada Felak ve Nâs sûreleri nazil olmutur. Resûlullah
bu sûreleri okuyunca üzerindeki bütün sknt gitmi ve Hz. Peygam-
berrahatlamtr.
150
ISO Tefsirdeki rivayet ksaltlarak özetle verilmitir. Sihir olay için bk. Buhâri, Tb, 47, 5fl,
Ayni, Umdetiil-Kâri, 14/738-741; Müslim, Selâm, 42; bn Mâce, Tb, 45; Ahmed. Müvted,
6/96.
Cu*: 30 213113. FF.LAK SURES 1-5
Cenâb- Hak buyurdu ki:
>*>5oy* u >o 1 ^>jj
4 ' ' * ' ' ' '
l i I JL-U- ;© lil I Joü lül I \1 0Ls} I i 1
o
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. De ki; Ben sabahtn Rabb'ine stmnm,
2. Yaratt eylerin errinden,
3. Karanl çöktüü zaman gecenin errinden
,
4. Düümlere üfürüp büyü yapanlarn errinden
,
5. Ve haset ettii vakit kasetçinin errinden.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "De ki: Ben sabahn Rabb'ine snrm.”Ayetin lafznda geçen "felak", "sabah" manasndadr. Felak, yarp ç-
karmak anlamndadr. Gecenin içinden gündüzün aydnl çkarldiçin sabaha "felak" denmitir.
Varlp açlarak içinden bir ey çkan durumlar ve olaylar anlatlr-
ken bu fiil kullanlr. Mesela, topran yarlp içinden bitkinin çkarl-
mas, dalarn altndan su gözelerinin fkrmas, buluttan yamurun
aktlmas, çekirdein yarlp içindeki eyin ortaya çkarlmas, karn-
daki rahmin ve fercin açlp içinden çocuun çkmas ve bunlara ben-
zer eyler felak fiili için örnek olarak verilebilir.
214 113. FELAK SÛRES 1-5 Cü/: 30
"Felak"n cehennemde bir azap kuyusu olduu da söylenmitir
Âyette "telakin Rabb'i" ifadesi, bize unu haber vermektedir: Ka-
ranlktan sonra nur vardr. Darlktan sonra genilik gelir. ler tkan-
dktan sonra açlr. Bu, herkes için bir müjdedir. O, insanlara, snma-ya öretmekte ve onlan buna hazrlamaktadr.
Bu âyetler ayrca sihir ve benzeri yollarla balanan düümlerin çö-
züleceini ve zorda kalanlarn kurtulacan haber vermektedir. Bu e-
kilde insann ümidini kuvvetlendirmektedir. Birkaç örnek verip dier
zorluklarn da ayn ekilde yüce Allah'a snmakla alacan müjde-
lemektedir. Bunun için kullan Allah Teâlâ'ya yönelmeye ve snmayatevik etmekte, buna çok önem verip özen göstermelerini istemektedir.
Sonraki âyetlerde kendisinden snlacak eyler zikredilerek öyle
buyruldu:
"Yaratt eylerin errinden ..."
Yaratlan eylerin içine insan, cin ve dier bütün varlklar girer.
Her ne olursa olsun, bu ifade ile, zarar veren her eyden Allah'a s-nlm olur. Bu ifade çok geneldir, onun içine zarar veren maddeler,
hayvanlar, yldrm ve benzeri gök âfetlerinin hepsi girer.
errin yaratlan eylere izafe edilmesi, onun özellikle halk ale-
minde meydana geldiini ifade etmek içindir. çinde yaadma ve
bozulup dalmayla yüz yüze olan bu hikmet âlemine "halk âlemi"
denir. Bu âlemde varlklar birbirine zt terkiplerle yaratlm olup biri
dierinin düzenini bozup ortadan kaldracak özelliklerle donatlm-*»
tr. Alem-i emir ise böyle deildir. Orada sebep ve gerekçeler yoktur.
O âlemde her ey, Cenâb- Hakk'n "Ol!" emriyle oluverir.
"Karanl çöktüü zaman gecenin errinden ..."
Aslnda gecenin errinden snma, önceki âyetin içine girmekte-
dir. Ancak ondan snmaya çok fazla ihtiyaç olduu ve kötülüklerin
çou gece meydana geldii için aynca söylenmitir.
Cü/: 30 113. FEI.AK SÛRES 1-5 215
Âyetin manas udur: Gece karanl çöktüü ve her yan iyice sar-
d zaman, meydana gelecek kötülüklerin errinden sabahn (nurun
ve aydrdn) Rabb'i Allah'a snrm.
Gerçekten gece içinde çok acayip olaylar olmakta ve alacak iler
meydana gelmektedir.
Âyetteki gece anlam verdiimiz "gâsk" kelimesine, kamer (ay)
manas verenler de olmutur. Ayn karanla gömülmesi, tutulup -n kaybetmesi ve kapkaranlk olmasdr.
Bu konuda gelen bir rivayette Hz. Aie [radvallahu anhâ| öyle de-
mitir:
"Resûlullah [saliallahu aleyhi vesdlem] bir gece gökte yeni domu aya
bakt, sonra elimi tutarak,
'Âie, bunun çerinden Allah'a sn; âyette eninden Allah'a sndrlangâstkbudur'buyurdu ." !51
Gökteki ayn karanla gömülmesi, ayn son bir veya iki günü hiç
görünmemesidir. Müneccimler o zaman uursuz sayarlar. Bunun için
sihirbazlar da vücutta hastalk yapacak sihirlerini o günlerde yaparlar.
Bu görüün, sûrenin inme sebebine uygun olduu söylenmitir.
Gâskn Süreyya yldz olduunu söyleyenler de olmutur. Onun
karanla gömülmesi, kaymasdr. Bu yldzn kaymasyla birçok has-
talk ve taun ortaya çkar.
Gâskn, insann bana gelen her türlü er olduu da söylenmitir.
Onun bastrmas, insana hücum etmesi ve onu her yandan sarmasdr.
Bu hal insan aciz brakacak bir durum olduundan, ondan Allah'a s-
mmaldr.
Âyette, Allah'a snlacak gece karanlnn temsil yoluyla insan
saran an ehveti anlattn ve o hal içinde gelecek tehlikeden yüce
Allah'a snlmas gerektiini söyleyen âlimler de vardr.
151 Tirmit\, nr. 3366; Ahmed, Miisned, 6/61; Hâkim, Müstedrek, 2/540.
216 113. FELAK SÛRES 1-5 Cüz: 30
Karanlk manas verdiimi2 gâsk için bundan baka eyler de söy-
lenmitir. Ksaca, içinde nur ve edep olmayan her i karanlktr, tehli-
kelidir; ondan yüce Allah'a srtmaldr.
"Düümlere iifüriip büyü yapanlarn errinden ..."
Yani kötü nefislerin errinden Allah'a snrm de.
Yahut iplere düüm atarak sihir yapan ve onlara üfüren kadnla-
nn errinden ... Ufürme, ya tükürerek olur ya da tükürmeden nefesA
vererek olur. Ayette kelimenin "en-neffâsât" eklinde ma'rife olarak
(belirlilik taksyla) söylenmesi, ya Hz. Peygamber'e sihir yapan o ma-
lum kadn ifade içindir ya da cins içindir. Cinsi ifade edince, bu ile
uraan bütün sihirbazlar kapsar. Bu durumda Resûlullah'a [saiiailuhu
aleyhi vese1lem| sihir yapan yahudi Lebid'in kzlar zaten ifadenin içine
girmi olur.
"Ve haset ettii mkit kasetçinin errinden ..."
çindeki hasedi dar vurduu ve gereini yapt zaman hasetçi-
nin errinden insanlann ilâhna snrm de!
Hasetçinin hasedi içinde kald sürece bakasna zarar vermez.
Fakat bu eytanî duygu insann içinde depreip de onu fiilen bir ey
yapmaya zorlad zaman, hasetçi, kar tarafa zarar verecek eyleri
söz ve fiille uygulamaya balar. Bunun için hasetçinin zarar haset et-
tii zamana balanmtr. Çünkü ondan önce haset, bakasna zarar
vermez, sadece sahibine zarar ve sknt verir.
Müfessir bn Cüzey-i Gmâtî irahmetullahi aleyh] haset hakknda der ki:
"Haset, hem temiz ftratlarca hem de dinimizce kötü bulunmu
bir huydur. Hz. Peygamber [saiialiahu aleyhi vesciiem] öyle buyurmutur:
Atein odunu yakp kül ettii gibi, haset de insann iyiliklerini yakp yok
eder.'™
152 Ebû Davud, nr. 4903; bn Mâce, Zühd, 22 (nr. 4210).
217Cüz: 30 _ _ 1 13. FEI.AK^SÛRES l_-5
A
Alimlerden biri demitir ki: 'Haset gökte ve yerde ilenen ilk gü-
nahtr. Gökte iblis Hz. Adem'e haset etti, Allah emrettii halde ona
hürmet secdesine yanamad. Yeryüzünde de Hz. Âdem'in olu Kabil,
kardei Hâbil'e haset etti ve bu hasetle onu öldürdü.'
Hasedin farkl dereceleri vardr.
Birinci derece, bir insann müslüman kardeindeki bir nimetin yok
olmasn istemesidir. Bu nimet kendisinin eline geçecek bir nimet de
deildir. Bunun tek sebebi, kendisinden bakasna Allah'n nimet ver-
mesini istememek ve bundan ac duyup rahatsz olmaktr.
ikinci derece, müslüman kardeindeki bir nimetin yok olmasn ve
o nimetin kendisine verilmesini istemektir.
Üçüncü derece, müslüman kardeindeki bir nimetin yok olmasn
istemeden bu nimetin bir benzerinin de kendisine verilmesini temenni
etmektir. Bu, caizdir; o haset deildir, ona gpta, yani imrenme denir.
Haset eden kimse kendine üç türlü zarar verir:
1. Günah kazanr; çünkü haset büyük günahlardandr.
2. Allah Teâlâ'ya kar saygszlk etmi olur. Hasedin asl, Allah'n
bir kuluna nimet vermesini kötü görmek ve O'nun iine itiraz etmektir.
3. Çokça gam ve keder ile kalbini aclara gark eder.
Ksaca, haset eden mesut olmaz, kimse tarafndan sevilemez, gö-
nüllere giremez, kimsenin efendisi olamaz.
Allah Teâlâ bizleri haset edenlerden deil, kendine haset edilenler-
den eylesin." 153
153 Ibn Cüzev, et-Te>hl l-Ulümi't'Tettzü, 2/527.
218 113. FELAK 5ÛRE5 1-5 __ Cüz: 10
Sûrenin Tasavvuf! iaretleri
Felakn asl ceberût denizinin (gayb âleminin) kendisinden ortaya
çkt nurdur. Bu, bütün kâinatn çekirdei olan Muhammedi nurdur.
Bu nuru ortaya çkaran Allah Teâlâ, habibine, onu Rabb'inden alkoyan
bütün varlklarn errinden kendisine snmasn emretmitir. Ayrca
insana hücum eden, ona hükmeden nefsin hevâsndan, gazabndan ve
kininden de Rabb'ine snmasn emretmitir. Yine kendisine hile >a-
pan, tuzak kuran sihirbaz ve hasetçilerin errinden de Rabb'ine sn-masn emretmitir.
Haset, avam havas bütün insanlarn gözünde kötü bir huydur. Ha-
set eden, asla mesut olmaz.
Hasedin asl, bakasna verilmi hayra üzülmek ve onun elinden
gitmesini, yok olmasm istemektir. Fakat onun elindeki nimetin kal-
masn isteyerek bir benzerinin de kendisine verilmesini istemek haset
deildir; buna gpta, yani özenme ve imrenme denir. lim, amel, ma-
nevi zevk ve haller gibi kemalatlarda bakasna özenmek, övülmü ve
güzel bulunmutur.
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece yüce Allah'n yardmyla
mümkündür.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun ailesine ve ashabna
salât ve selâm etsin.
Felak sûresinin tefsiri burada tamamland.
<114) NAS SURES
Sûre Hakknda Bilgi
Nâs sûresi Medine'de inmitir, alt âyettir. Önceki sûre ile balan-
tsn Felak sûresinde açkladk. Cenâb- Hak bu sûrede buyurdu ki:
p- otO^ pi© i©!' vJLUO j_,
otO Jr-^< ^ o ^pjîQ^dJ153J1
Bismillâhirrahmânirrahîm.
1. De ki: Smtnm insanlarn Rabb'ine,
2. nsanlarn melikine (sahibine ve hâkimine),
3. nsanlarn ilâhna,
nI
220 114. NÂS SÛRE5 1-6 Cüz L 30
4. O sinsice vesvese veren eytann errinden.
5. Öyle bir eytan ki insanlartn göüslerine (kalplerine) vesvese ve-
rir durur.
6.
(0 eytan), cinlerden de olur insanlardan da.
Tefsir
Cenâb- Hak buyuruyor ki: "De ki: Snrm insanlarn Rabb'iue."
Yani onlar terbiye eden ve her ilerini düzenleyip yoluna koyana
"insanlarn melikine." Yani insanlann sahibine ve her ilerini tedbir
edenine. Yüce Allah'n terbiyesi, sultanlarn emri altndakileri terbiye
etmesine benzemez. O'nun terbiyesi çok bakadr. Her eyden önce
yüce Allah, kullarnn her eyine tam sahiptir; onlarda tam bir tasarruf
hakk ve hükmetme yetkisi vardr. u âyeti de bu manada düünmeli.
"nsanlarn ilâhna." Bu âyet unu açklyor: Yüce Allah'n kullar-
nn meliki olmas, dier sultanlar gibi, sadece onlan hükmü altna alp
ilerini tedbir etmesi, kendilerini yönetmesi ve himaye edip korumas
eklinde deildir. O'nun meliklii (sahiplii ve hâkimlii) insanlarn
mâbudu olmas yönüyledir. Bu da O'nun ilâh oluundandr. Bu ilâhlk
ise kullar üzerinde tam bir tasarrufu gerektirir. Öyle ki onlan diriltme,
öldürme, varlk âlemine getirme ve yok etme yönüyle bütün yetki O'n-
dadr; O, dilediini yapar.
Âyette,"insanlann ilâhna" eklindeki izafetin ayr bir hikmeti var-
dr. Aslnda, "nsanlann Rabb’, insanlarn meliki " âyetlerinde bütün âle-
min O'nun terbiyesinde ve mülkiyetinde bulunduu, ilâhlm ilar. ve
ikrar ettii mana olarak anlalmaktadr. Aynca,"nsanlarn ilâhna''
denmesi, insanlara, O'nun raz olduu gerçek snma eklini öret-
mek içindir. Çünkü kulun Rabb'ine tevessül etmesi, O'nu terbiyecisi,
sahibi ve mâbudu kabul ederek yüce zatna yönelip teslim olmas, ken-
disine lâhî rahmeti ve efkati çekmenin en güzel yoludur.
221Cüz: 30 114. NÂS SÛRES 1-6
Allah Teâlâ'nn kuluna bu ekilde kendisine snmay emretmesi,
hiç üphesiz çok deerli bir vaattir ve kendisine snan kimseyi mu-
hakkak koruyacana alamettir. Kendisinden Allah'a snlacak ey,
dümanl ile tannan eytandr. eytann errinden Allah'a snma-nn açkça söylenmesi de O'nun kendisine samimi olarak snan ku-
lunu eytann tasallutundan koruyacana bir iarettir. Bu durum bir
âyette öyle ifade edilmitir:
"if bir gerçek ki benim (ihlâsl) kullarn üzerine senin hiçbir hâkimiye-
tin (zarar verme imkânn)yoktur" (Hicr 15/42; Lrâ 17/65).
Bu âyetlerde geçen, "nsanlarn Rabb'i, insanlarn meliki, insanla-
rn ilâh" ifadelerinin sadece kötü ve zararl nefislerin errinden O'na
snmak için dile getirildii söylemek noksan olur; makam, mana ve
muradn hakk verilmi olmaz. Bu ifadelerin tekrar edilmesi, daha
fazla hakikati açmak, kalplere yerletirmek ve insanlara eref vermek
içindir. Buraya kadar yaptmz açklamalar, müfessir Ebüssuûd'a
Irahmetullahialeyhjaittir.1^
bn Cüzey der ki: "Bu âyetlerde terakki sanat (ifadede derece de-
rece yükselme) görülmektedir. öyle ki:
lk âyette, nsanlarn Rabb’ine " dendi. Rab, sahip ve efendi anlamla-
rna da gelir. Bu anlamlar pek çok insan için kullanlabilir. Mesela, 'evin
sahibi', 'maln sahibi', 'bahçenin sahibi' denebilir. kinci âyette, ‘nsan-
larn meliki' dendi. Melik de herkese deil fakat baz insanlar için kul-
lanlr. Melikler (sultanlar), dier insanlardan daha üstün kimselerdir.
Bunun için melik, Rab'den sonra söylendi. Son olarak nsanlarn ilâhna'
dendi. lâh, en yüce varlktr; o melikten daha üstündür. Hiçbir melike
ilâh denmez. lâh, tekolan, hiçbir orta ve benzeri bulunmayan zattr." 1”
Devamndaki âyette öyle buyruluyor: “O sinsice vesvese veren ey-
tann errinden ..." Âyette eytann hannâs sfat söylenmitir. Hannâs,
154 bk. Ebüssuûd, râdii'l-AkH't-Selîn, 6/492.
155 îbn Cü2ey, cl-Teshil li Ulûmi't-Tenzîl, 2/529.
222 114. NÂS SÛRES l-6_ _ Cü/: *0
"kalbi bo bulunca oraya dalan, kalp Allah' zikredince sinip kaçan"
demektir.
“Öyle bir eytan ki insanlarn göüslerinde (kalplerine) vesvese verir du-
rur. "
%
eytan, insan Allah'n zikrinden uzaklanca vesvese verir. Ayette,
kalplerine vesvese verir denmedi. Çünkü eytann vücutta durduu
yer göüstür, kalbin içi deildir. Göüs kalbin kafesidir. eytan ora-
dan hortumunu kalbe uzatr. Kalp, yüce Rabb'in evidir. Oras imann
mahallidir. eytan kalbi bütünüyle hâkimiyeti altna alamaz. Göüs-
ten kalbin etrafn sarar, oraya vesvese atmak için frsat kollar. Eer
eytan kalbi tam istila etse ve hâkimiyetine alsa, kalbini böyle ele ge-
çirdii bütün insanlarn imann bozar.
bn Cüzey der ki: "eytann vesvesesi çok çeitlidir. eytan önce
kalpteki imam bozmak ve mümini inancnda üpheye düürmek ister.
Buna gücü yetmezse, onu taatlerden geri brakmaya çalr. Hayrdan
alkoyamazsa, bu defa yapt ibadet ve taatte onu gösteri yapmaya
sevkeder; bu ekilde yapt hayr boa çkarmak ister. Eer kul bun-
dan da kurtulursa, bu defa eytan ona kendini beendirmek ve ameli-
ni çok bulup gözünde büyütmek için vesvese verir.
eytan ayrca kalpte haset, kin, kzgnlk ateini körükler ve bu e-
kilde insan kötü ilere bulatrp çirkin hallere düürür.
eytann vesvesesinden kurtulmann yolu üçtür:
1. Allah Teâlâ'v çokça zikretmek.
2. eytandan çokça Allah'a snmak.
3. Bu konuda en faydal ilerden biri de Nâs sûresini çokça oku-
maktr." s*
156 bn Cüzey, a.y.e., 2/530.
Cüz: 30 114. NÂS SÛRES 1-6 223
Ben de (Ahmed îbn Acîbe) derim ki: eytann vesvesesini kalp-
ten tamamen söküp atmann yolu, iradla görevli ârifibillâh kâmil bir
müridin sohbet halkasna yani manevi terbiyesine girmektir. Bu ter-
biye ile mürid onu fena fillâh makamna ulatrr (kalp Allah’n sev-
gisinde kaybolur), böylece eytann vesvesesinden kurtulur; yoksa bu
hale ulamadan kulda vesvese tamamen kesilmez.
Sonra kalbe vesvese verenler açklanarak öyle buyruldu:
"(O eytan), cinlerden de olur insanlardan da."
nsanlarn vesvesesi daha büyük ve daha tehlikelidir; çünkü cin-
lerin vesvesesi, eûzü çekerek veya Allah' zikrederek çeker gider. n-
sanlarn vesvesesi ise böyle deildir. nsanlarn vesvesesinden maksat,
onlarn din hakknda kalbe att üpheler, iç âleme attklar bozuk
fikirler, insanlar hakknda kötü düünceler ve bunlara benzer zararl
eylerdir.
Müfessir bn Cüzey der ki: "Eer sen, 'Kuran niçin Allah'a sn-ma sûreleri olan Felak ve Nâs sûreleri ile bitti, bunun hikmeti nedir?'
dersen, buna üç ekilde cevap verilebilir:
1. eyhimiz üstat Ebû Cafer b. Zübeyr demitir ki: 'Hiç üphesiz
Kur'ân- Kerim, bir kula verilmi en büyük nimettir. Her nimete haset
edenler bulunur. Bunun için Kur'an, hasedi söndürecek ve onun er-
rinden kulu kurtaracak bu iki sûre ile bitti.
Hz. Peygamber [saliallahu aleyhi vesellem), Felak ve Nâs sûreleri hak-
knda öyle buyurmutur:
'
Bana öyle âyetler indirildi ki onlar gibisini gör-
medim.'1=17
2. Allah Resûlü, Kur'an'n ilk sûresi olan Fatiha hakknda da öy-
le buyurmutur: 'Tevrat’ta, Incil'de ve Kuranda onun gibisi indirilmedi/'*
157 Müslim, MüvSjfirin, 264;TirnUî, Fczâiül-Kr'ân, 12, Nesâi, Fezâiliil-Kur'ân, 25.
158 Buhar, nr. 4474; Ebû Davud. nr. 1458; Tirmizi, nr. 2875; Ahmed, 4/21 1; Hâkim,
Miit'lnk, 1/558; Mâlik, Salât, 38.
Cüz: <0224 _ 114. NÂS SÛRES 1-6
Böylece Kuran- Kerîm, benzeri indirilmemi bir sûre ile balam ve ben-
zerleri görülmemi iki sûre ile bitirilmitir. Böylece, açl da bitirilii
de en güzel ekilde olmutur. Baknz, hutbe, risale, kaside ve dier söz
sanatlarnda, balangç ve bitiler en güzel ekilde yaplmaya çallr.
3. Allah Teâlâ, Kur'an okumak isteyen kimseye kovulmu eytan-
dan Allah'a snmay emretmitir. Ayn ekilde, Kur'an'm bitii de
iki snma sûresi ile olmutur. Böylece Kur’an okumaya balarken ve
Kur'an'm en son âyetleri okunurken Allah'a snma gerçeklemi olur.
Bu ekilde Allah'a snma, balangc ve bitii kapsar ve Kur'an oku-
yan kii, iin banda ve sonunda yüce Allah'n korumasnda olur." 1 “
Sûrenin Tasavvuf! aretleri
Vesveseden bütünüyle kurtulmak ancak kulun fena fillâh maka-
mna ulamas ve kalbin melekût âleminin nurlan ve ceberût âleminin
srlaryla mâmur olmasyla gerçekleir. Kul öyle bir noktaya varr ki
kalp bütünüyle Allah'n muhabbeti ve tecellileriyle dolar. te o zaman
vesvese denen ey kesilir, kalbe gelen düüncelerin ekli deiir; hepsi
tevhid srlan içinde bir çeit fikir ve ibretlik nazara dönüür, yüce zat
müahede sebebi olur.
Bir tanesi bu hali öyle dile getirmitir: "nsanlarn kalplerine ves-
vese veren eytanlar vardr; vallahi ey sevgili benim kalbime söz atan
da naz eden de sensin."
Hayrl ilerde muvaffak olmak sadece Allah'n yardmyla müm-
kündür. Kulunu doru yola sevkeden O'dur. Taatleri yapmak, günahlar-
dan saknmak ancak yüce Allah'n verecei kuvvetle ve yardmla olur.
Allah Teâlâ, efendimiz Muhammed'e, onun Ehl-i beyt'ine ve asha-
bna en güzel ekliyle salât ve selâm etsin.
?9 Ibn Cüzev, et-Teshil ITllhhni't-Tefizil, 27530.
SON SÖZ
el-Bahrii'l-Medîd fi Tefsîri'l-Kur’âni'l-Mecîd adl tefsirimiz, yüce Al-
lah'n yardm ve desteiyle burada tamamland. Allah Teâlâ'dan, önce-
kilerin ve sonrakilerin efendisi, nebilerin sonuncusu, peygamberlerin
imam Muhammed Mustafa Efendimiz'in yüzü suyu hürmetine bu
eseri insanlara hüsnükabulle sevdirmesini, onu elde etmek, onunla
hayrl maksat ve muradna ulamak isteyen herkesin bu muradm
yerine getirmesini dilerim. Bu tefsiri yazarken temel kaynaklarmz,
Beyzâvî ve Ebüssuûd tefsirleriyle eyhlerimizin eyhi Abdurrahman-
Fâsî'nin Celâleyn Tefsiri üzerine yazd Haiye'si oldu. Zaman zaman
bn Cüzey'in, Sa'lebî'nin ve Kueyrî'nin tefsirlerinden de yararlandk.
Tefsirin biti tarihi: 6 Rebîülevvel 1221 Pazar.
Eserin müellifi: Allah'n zayf kulu, her halde yüce Mevlâ'sna
muhtaç Ahmed b. Muhammed bn Acibe el-Hasenî. Allah Teâlâ onu
her iki âlemde sonsuz lutuf ve ihsanlarna ulatrsn. Âmin.
Son duamz udur: Âlemlerin Rabb'ine sonsuz hamdolsun.
Bu kymetli eserin tercümesini bize nasip eden yüce Rabbimiz'e
sonsuz hamdolsun. Hamdinden aciz olduumuzu itiraf ederek, Zât-
Bârî'den bütün kusurlarmzn affn istirham ederiz.
226 SO\ SOZ
Cenâb- Hak, habibi Seyyidül-evvelîn vel-âhirîn Efendimiz (sallal-
lahu aleyhi vesilem] hürmetine bütün günahlarmz balasn, bizi onnsevgi ve efaatlerine ulatrsn, Ehl-i beyt'iyle gönülde, halde, yolda,
iki cihanda beraber eylesin, Hz. Kur'an'm erefli hizmetinde daim ve
kaim klsn, bize hakikat yolunda ahitlik ve rzas urunda ehidîik
lütfetsin. Âmin.
Velhamdü lillâhi rabbii-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâre-
ken dâimen ebedâ.
Doç. Dr. Dilaver Selvi
Tercümenin biti tarihi:
18 Rebîülâhir 1433 Pazar/
11 Mart 2012 Pazar
ÇNDEKLER(1-11 CLT)
1. CLT
Takdim ve Takriz 13
Mütercimin Önsözü 17
Tercümede Takip Ettiimiz Usul 2 i
BRNC BÖLÜM
TASAVVUFÎ TEFSRN LMÎ DEER ve
TEFSRLER ÇNDEK YER
A) Kur'an'n Zahiri ve Bâtn Meselesi 25
B) Kur'an'daki Zahirî ve Bâtnî limler 35
C) ârî/Tasavvfî Tefsir Hakknda 4i
a) Genel Olarak Tefsir Çeitleri 41
b) ârî Tefsire Duyulan htiyaç 42
c) ârî/Tasavvufî Tefsir Nedir? 46
d) ârî Tefsirde Aranan artlar 49
e) aret Ehlinin Tefsirdeki Usulü 52
f) Sûfîlerin Zâhir-Bâtn Konusundaki Hassasiyetleri 52
g) Bâtniyye ile Sûfivye Arasndaki Fark 54
h) artlarna Uygun ârî Tefsir Örnekleri 55
D) Tefsir Çeitlen ve bn Acîbe'nin Tefsiri 57
E) Müfessird e Aranan artlar 63
228 tÇN DEK L ER ( 1 -J CLT) _
KNC BÖLÜM
BN ACÎBE'NN HAYATI, ESERLER ve
TEFSRNDEK METODU
A) bn Acbe'nin Hayat 71
a) smi — 71
b) Doumu 72
c) Ailesi 72
d) Sov eceresi 73
e) Çocukluu ve Yetimesi 74
f) Hocalar 79
f.a) lk DersAld Hocalar 79
f.b) Ttvan'da lim Ald Hocalar 79
f.c) Fas'ta lim Ald Hocalar 83
g) bn Acbe'nin Ald lmî cazetler 85
h) bn Acibe'nin Tasavvufî Terbiyeye Girii 87
) bn Acibe'nin Tasavvuftaki eyhleri 87
1. eyh Mevlây el-Arabi Derkâvî el-Hasenî ...87
2. eyh Muhammed Bûzîdî el-Hasenî 89
i) bn Acîbe'nin Tarikat Silsilesi 94
j) Âlimlerin bn Acîbe Hakkmdaki Övgüleri 96
k) Vefat 97
B) bn Acîbe'nin Eserleri 97
a) Tefsir ve Kraate Ait Eserleri 98
b) Hadis ve Dualara Ait Eserleri 99
c) Fkh ve Akaide Ait Eserleri 100
d) Lugatla lgili Eserleri oo
e) ahs, Tarih ve Tabakada lgili Eserleri 101
f) Tasavvufla lgili Eserleri oC) bn Acîbe'nin tikad ve Tasavvufî Görüü 105
a) bn Acîbe'nin tikad Yönü .105
b) Tasavvufî Görüü 108
ÇNDEKLER (l-ll^LT) 229
D) el-Bahrül-Medîd 129
a) Yazl Sebebi 229
b) Yazl Tarihi 129
c) Yazma Nüsha ve Basklar ,130
d) Üzerinde Yaplan Çalmalar 131
e) Dili ve Üslubu 131
f) Kaynaklar 131
E) bn Acîbe'nin Tefsirindeki Metodu 139
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KLTR'ÂN-I KERÎM ve STÂZE
Kur'ân- Kerîm Nedir? 1 55
Eûzü Besmelenin Mana ve Hikmetleri 168
Eûzünün Manas ve Temel Konular 168
Eûzüdeki Hikmet ve ncelikler 175
eytandan Korunmann En Güzel Yolu 185
Besmeledeki Hikmet ve ncelikler 186
Besmele ile lgili Hükümler 198
Müellifin Önsözü 201
(1) FÂTHA SÛRES 207
Sûre Hakknda Bilgi 208
Fâtiha Sûresinin Fazileti 209
Besmele Hakkndaki Görüler 211
Besmelenin Namazdaki Kraatte Okunmasnn Hükmü 212
Önemli Tabirlerin Açklamas 213
FÂTHA SÛRESNN TEFSR 215
Önce badet 222
5. Âyetin Tefsiri 224
Doru Yol çin Dua 228
Dua Âyetlerinin Tasavvuf? aretleri 237
230 ÇNDEKLER (1-11 CLT)^ _ _
Fatiha ile lgili Hüküm ve Edepler 24i
Namazda Fâtiha'y Okumann Hükmü 245
Fâtiha'dan Sonra "Âmin" Demenin Hükmü 215
(2) BAKARA SÛRES 249
Sûre Hakkmda Bilgi 249
Sûre Bandaki Harflerin Mana ve Hikmeti 250
Kurtulua Eren Müttakiler 253
Ehl-i Kitap' tan man Edenler 259
Kalbi Mühürlenmi Kâfirler 261
Münafklarn Hali 263
Münafklarn Misali 274
Bütün nsanlarn Kullua Çarl 279
Kur'an, Kâfirlere Meydan Okuyor 282
Allah Hakk Açklamaktan Haya Etmez 286
Yüce Yaratcy Nasl nkâr Edersiniz? 289
Yeryüzünde Hükmedecek Halifenin Yaratlmas 292
Halifenin Sfat ve Görevi 297A
Meleklerin Hz. Adem'e Secdesi 300
eytann Hz. Âdem ve Eini Hataya Düürmesi 301
Hz. Âdem'in Cennetten Yeryüzüne ndirilii 304
srâiloullan'run bretlik Halleri 306
yilii Bakasna Emredip Kendini Unutanlar 311
Sabr ve Namazla Allah'tan Yardm 313
Nimete ükür, Ahirete Hazrlk 315
srâiloullan'na Verilen Dier Nimetler 318
Buzay Put Edinenler 321
srâiloullan'nn Tuhaf stekleri 326
srâiloullan'nn Th Çölündeki mtihanlar 328
srâiloullan'nn lâhî Emre Muhalefeti 331
Tîh Çölündeki Mucize ve mtihanlar 334
Kurtulua Erme Yolu .340
lâhî Ahdi Çinemenin bretlik Cezas 343
_ _ {ÇDEKLER (M1CLJ) _ 231
nek Kesme Olay 346
Kalpleri Ta Kesilenler 352
Tevrat' Tahrif Edenler 359
srâiloullan'nm Bo ddia ve Temennileri 36 i
Allahla Yaptklar Sözlemeyi Bozanlar 364
Peygamberlerini Yalanlayan ve Öldüren Millet 37i
•
inkâr ve Alay Etmenin Sonu 373
srâiloullan'nm Hak Dine Kar Tavlar 375
Kalbe leyen Buza Sevgisi 381
Yahudilerin "Cennet Bizimdir" ddias 383
Meleklere Düman Olanlar 388
Mucize Beklentisine Girenler 391
Ahidlerini Bozanlar 392
Sihrin Hakikati 396
Hârût ve Mârût Olav 398¥
Hz. Peygamber'e Kar Edep 403
Yahudilerdeki Kin ve Haset 403
Nesih Meselesi 406
Hz. Peygamberden Mucize steyenler 410
Cenneti Tekeline Alanlar 414
Mescidlerde Allah'n Zikrine Mani Olanlar 418
Bütün Yönler Allah'ndr 420
Allah'a Oul snadnda Bulunanlar 423
Kâfirlerin Mucize Talebi 426
Yahudi ve Hristiyanlar Nasl Raz Olur? 429
Hz. brahim'in mtihan ve Kabe'nin nas 433
Hz. brahim'in Dininden Aynlanlann Hali 435
Yahudilik Hz. brahim'in Dini Deildir 446
Hz. brahim'in Hanîf Dini 449
Allah'n Kabul Ettii man 451
Kblenin Deimesi 458
Ehl-i Kitabn Kble Konusundaki natlar 468
232 ÇNDEKLER (M ÇLT)_
Mekke Dndakilerin Kblesi 472
Cenâb- Hakk'a Vuslat Yollar 476
Can ve Mallarda Yaanacak mtihan ^Safâ ile Merve Arasnda Sa'y 4$7
Hakk Gizleyenlerin Durumu *$8
limlerin Snflan 491
Tevhide Davet 49 1
Müminlerin Allah Sevgisi 496
Bâtl Yolun Takipçileri 503
Allah Adna Hüküm Vermekten Saknmak 506
Körü Körüne Geçmiini Taklit Edenler 509
Haram Edilen Yiyecekler 512
Para Karlnda Ayetleri Satanlar 515
Asl yilik Nedir? 518
Ksastaki Hikmet ve Hayat 522
Ölmeden Önce Vasiyet 527
Oruç Emri ve Ramazan Ay 530
Oruç Gecesine Ait Hükümler >38
Haram Kazançtan Saknn >44
Helâl ve Haram Aylar >46
Evlere Kapsndan Giriniz >48
Kâfirlere Kar Cihad Emri ve Edebi . 55i
Hac ve Umrenin Hükümleri 557
Hac Aylar 562
Hacda Ticaretin Hükmü 564
Hacda Vakfe ve Dier Vazifeler 566
Fesat Peinde Koanlarla Cann Allah'a Feda Edenler 573
Sulh ve Bar Dini slâm'a Girin 577
syan Edenler Neyi Bekliyor? 579
Allah'n Nimetini Deitirenler 580
nsanlarn Tevhidden Sonra Tefrikaya Dümesi 584
Cennet Ucuz Defl 587
Ç iNDEK LJ R n -n Ch.T^ 233
Neyi nfak Etmeli? 589
Cihad Emri ve nsanlarn Cihada Bak 591
Haram Aylarda Savan Hükmü 593
çki ve Kumarn Durumu
Maldan Ne Kadarn Vermeli? 602
Yetimin Malnda Tasarrufun Hükmü 605
Nikâhlar Haram Olanlar 607
Hayz Halindeki Yasaklar 610
Bo Yere Yemin 615A
lâ (Hanmna Yaklamamaya Yemin) 618
Boanan Kadnlarn ddeti 620
Kar Kocann Karlkl Haklan 622
Boamann Says ve Hukuku 624
Kadnlann Evlenmesine Mani Olmayn 629
Çocuun Sütten Kesilmesi 63i
Kocas Ölen Kadnlann ddeti 634
Cimâdan Önce Boamann Hükmü 637
Namaz Muhafaza ve Orta Namaz 639
Kadnlarn Dier Haklan 642
Boanan Kadnlara Mal Vermek 643
Ölümden Kaç Yok! 645
Allah Yolunda Cihad 650
Allah çin Güzel Borç Vermek 651
srâiloullar'nn Savala mtihan 655
Ordunun Nehir Suyu ile imtihan 662
Hz. Davud'un Câlût'u Öldürmesi 666
Peygamberler Farkl Derecelere Sahiptir 67i
Ümmetler de Farkl Farkldr 675
Allah Yolunda nfak 676
Âyetül-kürsî 677
Yüce Yaratcnn Özellikleri 683
Ayetül-kürs'nin Fazileti 684
234 ÇNDEKLER (1-11 CLT) _ _ _
Dinde Zorlama Yoktur 686
Nura ve Zulmete Davet Edenler ^Hz. brahim'le Nemrûd'un Tartmas
Ölüler Nasl Dirilir?
Malm Allah Yolunda nfak Edenlerin Misali 6^8
ntak Ahlâk 702
hlâsla Yaplan ntakn Bereketi 706
Amelini Bozann Durumu 708
nfak Edilecek Mal 710
eytann Vaadi, Allah'n Vaadi 712
Hikmet 714
ntakta hlâs 717
Kendilerine Hayr Yaplacak Fakirler 721
Her Zaman nfak 725
Faiz Yiyenlerin Hali 726
Faizin Tehlikesi 729
Darda Kalan Borçluya Süre Tanmak 732
Alverite Borçlarn Yazlmas 736
Rehin ve Hükmü 740
Kalpten Geçen Düüncelerin Hükmü 743
2. CLT
(3) ÂL- MRÂN SÛRES 15
Sûre Hakknda Bilgi 15
Allah'n Âyetlerini nkânn Sonu 18
Rahimlerdeki ne ekil Veren O'dur 19
Muhkem ve Müteâbih Âyetler 21
nkarclarn Sonu 26
Dünyann Süslü Nimetleri 31
Müttakiler çin Hazrlanan Nimetler 36
Allah'n, Meleklerin ve Âlimlerin ahidi Olduu Tevhid 39
- ÇNDEKLER 0-11 CLT)_ 235
Hak Yolda htilafn Sebebi
nkârda srar Edene Kar Tavr 45
Peygamberlerini Öldüren Millet 47
Haktan Yüz Çevirenler 49
zzet ve Zillet Allah'n Elindedir 52
Kâfirlerin Dostluundan Sakn 58
Allah Sevgisini spatn Yolu 63
Hz. Meryem Kssas 66
Hz. Zekeriyya'nn Duas 75
Hz. Meryem'in Özel Seçilii 80
Hz. sa'nn Gelii ve Peygamberliinin Müjdelenmesi 84
Hz. sa ve Havârileri 93
Hz. sa'nn Semaya Yükseltilmesi 98
Hz. sa'nn Yaratl 102
Yalanalar çin Lânet Duas 105
Tevhide Davet 110
Hz. brahim Hristiyan ve Yahudi Deildi 1 12
Ehl-i Kitabn Huyu ve Hileleri 1 1
5
Yahudilerin Hainlii 122
Allah'a Verdikleri Sözü Az Bir Pahaya Deitirenler 125
Ehl-i Kitabn Allah'n Âyetlerini Tahrifi 128
Hiçbir Peygamber ve Âlim nsanlar irke Çarmaz 129
Peygamberlerle Yaplan Sözleme 132
Herkesi Kurtulua Götüren man 136
slâm'dan Baka Din Kabul Edilmez 138
Hak Dinden Dönenlerin Cezas 141
nkâr Üzere Ölenin Sonu 143
Gerçek Hayra Ulama Yolu: En Sevdiini nfak 144
Helâl eyleri Haram Klanlar 147
Kabe ve Hac 150
Bilerek Hakk nkâr Edenlere Knama 154
Ehl-i Kitaba taatin Tehlikesi 156
ÇNDEKtLF.R_(M ICLT)
Allah'n pine Topluca Sarlmak 161
yilii Emir Kötülüü Nehiy
Yüzleri Agaranlar ve Kararanlar
nsanln Hayr çin Çkarlm Ümmet 172
mandan Kaçanlarn Hali 176
Bütün Ehl-i Kitap Ayn Deildir 1*0
Mal ve Evlad Kendisine Fayda Vermeyenler 1*2
Kâfirlerin Amellerinin Durumu 1*3
Yabanclar Dost Edinmeyin 1*5
Uhud Sava'yla Gelen Uyanlar 1*9
Faiz Yasa 199
Takva Ehlinin Cömertlii 201
Cennetlik Kimselerin Ahlâk 206
nanan En Üstündür 21
1
Aclarn çinde Sakl Rahmet 213
Dinden Dönen Kendine Zarar Eder 217
Allah Yolunda Savaan Âlimler 222
Kâfirlere Uymann Sonu 225
Kâfirlerin Kalbine Salman Korku 227
lâh Yardm Ne Zaman Gerçekleir? 228
Uhud Sava'nda Yaanan Acnn Hikmeti 231
Zor Anda Gelen lâhî Yardm 233
Savata Hezimetin Sebebi 237
Münafklar Gibi Olmayn! 238
Allah çin Can Verenlerin Bulduu Rahmet 240
stiare ve Tevekkül 242
Allah'n Yardm Olmadan Zafer Olmaz 247
Ganimete Hyanet Olmaz 248
Allah'n Müminlere En Büvük Lutfu: Hz. Resûlullah 252
lâhî Yardma Mani eyler 254
Zafer de Malubiyet de Allah'n îzniyledir 256
Allah Yolunda ehid Olanlarn Hali 259
_ ÇNDEKLER (I- 11_CLT)_ 237
Allah'a ve Resulüne taatin Sonu 263
Allah Bize Yeter! 265
Kâfirlerden Korkmayn! 269
Verilen Mühleti Nimet Zannetmesinler 270
Müminle Münafk Seçilmeden Braklmaz 272
Cimriliin Sonu 274
Zengin Olan Allah'tr 276
Her Peygamber Yalanlanmtr 280
Her Nefis Ölümü Tadacaktr 28
1
Musibet ve Eziyetlere Sabr 283
Ehl-i Kitap'tan Alnan Söz 285
Sahip Olmadklar eyle Övülmeyi Sevenler 286
lâhî Kudretin Delilleri 288
Her Halde Allah' Zikredenler 290
Zikir ve Fikir Ehlinin Duasna cabet 298
Kâfirlerin Keyfine Aldanmayn 300
Hakka Tâbi Olan Ehl-i Kitap 303
Allah Yolunda Sabr, Sebat, Nöbet ve Takva 305
(4) NSÂ SÛRES 311
Sûre Hakknda Bilgi 311
Yetimlerin Malna Dikkat! 315
Birden Fazla Kadnla Evlenme 318
Nikâhta Kadna Verilen Mehir 320
Sefihlere Mal Verilmez 322
Kadnlarn Mirastaki Hakk 328
Miras Taksiminde Yaknlara hsan 330
Yetimin Maln Haksz Olarak Yemenin Cezas 334
Miras Taksimi 336
Kocann ve Zevcenin Miras 343
Zina Edenlerin Cezas 350
Kabul Edilen Tövbe 352
Ç ND EK LEMI -U Ç LT )
Nikâhla lgili Hükümler 3,5
Kadnlarla Güzel Geçim 358
Boanma Durumunda Korunacak Haklar 361
Nikahlan Haram Olanlar 363
Kendileriyle Evlenmek Helâl Olanlar -'70
Câriyelerle Evlilik 372
Zina Eden Câriyenin Cezas 375
Yüce Allah'n Müminlere Özel kramlar 376
Mal Edinme Yolu 381
Haksz Yere Cana Kymak 382
Büyük Günahlardan Saknmann Mükâfat 385
lâhî Taksime Raz Olmak 387
Yaknlarn Miras 390
Erkeklerin Aile Reislii 392
Aile çi Geçimsizliin Çözümü 3%
Tevhid ve Yaknlara hsan 398
Cimrilik ve Riyann Sonu 403
Zerre Kadar Hayr Zayi Olmaz 406
Hz. Peygamberim Ahirette ahitlii 407
Sarholuk Halinde Namaz 409
Yahudilerin Dümanl 414
Ehl-i Kitabn mana Davet Edilmesi 417
Affedilmeyen Günah: irk 420
Kimse Kendini Temize Çkarmasn! 421
Yahudilcrdeki Haset Hastal 427
Emaneti Ehline Verin! 432
darecilere taat 434
Allah ve Resûlü'nün Hükmünden Bakasn Arayanlar 437
lâhî Hükme Candan Teslim Olmak 441
Peygamber ve Sddklarla Beraber Olmann Yolu 445
Cihad ve Tedbir 450
Zayflar çin Cihad 453
_____ ÇNDEKLER jj-n CLT)_ _ _ _ _ 239
eytann Dostlaryla Sava +55
Ölümden Kaç Yok! 457
yilik de Kötülük de Allah'tandr 460
Peygamber'e taat, Allah'a taattir 463
Münafklarn Hali 465
Kur'an' Düünmüyorlar m? 466
Müminlerin Srlarn Yaymak 468
Cihad, efaat ve Selâm 473
Herkes Allah'n Huzurunda Toplanacaktr 477
Münafk ve Kâfirlerin Durumu 478
Münafk ve Kâfirlerle Dostluk Etmek 480
Münafklarn Dier Halleri 483
Hata ile Adam Öldürmenin Cezas 484
Kasten Adam Öldürmenin Cezas 487
Mümine Kâfir Muamelesi Yaplmaz 491
Cihad Edenlerle Etmeyenler Bir Olmaz 494
Hicretten ve Cihaddan Geri Kalanlarn Hükmü 496
Hicret Yolunda Can Verenler 500
Yoluculukta Namazlar Ksaltma 503
Korku Namaz 506
Namaz Vakitleri Belirlenmi Bir Farzdr 510
Düman Karsnda Gevemeyin 511
Hainlere Arka Çklmaz 513
Tövbeye Tevik 517
ftira En Büyük Kötülüktür 518
Her Hayr Allah'n Rahmetiyledir 520
Her Sözde Hayr Yoktur 521
Müminlerin Yolundan Ayrlmann Sonu 523
irkin Kötülüü 526
man ve Salih Amel Sahiplerine Müjde! 529
Sadece Temenni Yetmez . 530
Kadn ve Yetimlerin Hakkna Dikkat! 535
240 ÇNDE Ki LER (1 -U CLT)
Kan Koca Arasnda Sulh 528
Kadnlar Arasnda Adalet - 541
Boanma ve lahî Yardm
Bütün Hayrlann Ba: Takva 345
ki Cihann Hayr Allah'n Elindedir 349
Herkese Kar Adalet 350
Gerçek man 353
Dinden Dönenlerin Akbeti 555
Bo ve Batl Sözlere Dalanlar Terk 557
Dinle Alay Edenlerin Hali 559
Kâfirleri Dost Edinmeyin! 363
Münafklan Cehennemdeki Yeri >64
Güzel Ahlâk 369
man Esaslar Bölünmez 571
Yahudilerin Çirkin stekleri 574
Ahdi Bozanlann Cezas 577
Hz. sa'nn Gökten nii 581
Yahudilerin Zulüm ve Dümanlklarnn Sonu 582
Kendisinden Bahsedilmeyen Peygamberler de Vardr 585
Vahyin ahitleri 590
Kullan Hak Yoldan Alkoyanlarn Cezas 592
man Her eyden Hayrldr 594
Ehl-i Kitabn Taknl 595
Hiçbir Peygamber ve Melek Allah'a Kulluktan Çekinmez 598
Bütün nsanln Mesul Olduu Kitap ve Peygamber 601
Mirasta Kelâle Meselesi 603
(5) MÂDE SÛRES 607
Sûre Hakknda Bilgi 607
Harem Bölgesinde Yasak Olan eyler 6io
Haram Klman Yiyecekler 614
Allah'n Raz Olduu Tek Din: slâm 617
ÇNDEKLER (1-11_CLT)_ 241
Haram Helal Yapan Zaruret Hali 619
Helal Olan Yiyeceklerft20
Nikah Helal Olan Ehl-i Kitap Kadnlar 625
Abdestin Farzlar 627
Allah'la Yaplan Sözlemelerin Hakk 63i
Adaleti Ayakta Tutan ahitler Olun 633
lahî Koruma Nimetine ükür 636
Ahdi Bozmann Vebali ve Cezas 639
Hristiyanlarn Ahde Vefaszl 643
Ehl-i Kitab'n Hz. Peygamber'e mana Davet Edilmesi 645
Ehl-i Kitabn Hezeyan 647
Yahudi ve Hristiyanlarn Dier Batl Sözleri 650
Ehl-i Kitab Hz. Peygamber'e Uymaya Davet 653
srâiloullarna Verilen Özel Nimet 655
srâiloguHarnn Korkaklk ve Küstahl 658
Hâbil ile Kabil Kssas 665
Bir Cana Kyan Bütün nsanlara Kym Gibidir 674
Haddi Ap Fitne Çkarmann Cezas 680
Takva ve Vesile 683
Ahirette Fidye Kabul Edilmez 685
Hrszln Cezas 687
Dili Baka Kalbi Baka Olanlar 690
Yahudilerin Çirkin ve Davranlar 691
Allah'n Hükmü le Hüküm Vermeyenler! 697
Ksas 70i
Hz. sâ ve ncil 704
Her Ümmete Bir eriat Verilmitir 706
Hakk Brakp Cahiliye Hükmünü steyenler 709
Hevasna Tabi Olanlarla Dostluk Kurulmaz 712
Dinden Dönenlerin Akbeti 716
Kâfirlerle Dostluk Haramdr 724
Ehl-i Kitabn Uyarlmas 726
242 ÇNDEKLER 0-1J CLT) _
Hakk Batl, Hayr er Görenler 727
Vahudilerin iki Yüzlülüü 729
Yahudilerin Dier Kötü Sfatlan 7?ö
Ehl-i Kitab man ve Takvaya Davet 755
Hakk Tebli ve lahî Himaye 7*%7
Hak Kitapla Amel Etmeyenin Bir Kymeti Yoktur 740
Her Milletin Davet Edildii Din: slâm 743
Peygamberlerini Öldüren Kavim! 745
Hristiyanlarn Üçlü lah Hezeyan 747
3. CLT
(5) MÂDE SÛRESNN DEVAMI 15
Dinde Keyiflerine Uyup Haddi Aanlar 15
Yahudilerin Çirkin Söz ve Halleri 17
Müslümanlara Düman Olanlarn Dereceleri 2ü
Dini Zorlatranlar 24
Yemin Kefâreti 25
çki ve Kumarn Haram Edilii 30
Kulun Samimi Tövbesi öncesini Temizler 33
hraml ken Avlanmann Hükmü 36
Kâbe'nin Hürmeti ve Yücelii 44
Temizle Pis, yi ile Kötü Bir Deildir 47
Gereksiz Yere Soru Sormak .49
Batl Yolda Olanlar Taklit Edenler 55
Önce Nefis Terbiyesi 57
Vasiyet ve ahitlik 60
Her Peygambere Ümmetinden Sorulur 64
Hz. sa'ya Verilen Yetki ve Mucizeler 65
Sofra Mucizesi 68
Allah'tan Baka Kimseye Taplmaz 73
_ ÇNDEKLER O-llCLT) _ _ 243
EN'ÂM SÛRES (6)
Sûre Hakknda Bilgi
Îlâhî Kudretin Delilleri 84
Yüce Allah Tektir 84
Cenâb- Hakk'n Birliinden Yüz Çevirenler 87
bret ve Tefekküre Davet... «9
Kâfirlerin inad 91
Her Peygamberin Karlat Olay: nkâr ve Alay Edilmek 93
Geçmi Ümmetlerden ibret Almak 95
Her ey Allah’n Elinde 95
Yüce Allah' Tantan Deliller 98
En Büyük ahit: Yüce Allah 102
Allah Adna Yalan Söyleyenler 105
irke Düenlerin Sonu 107
Kalpleri Örtülü Olanlann Hali 109
Yalanclarn Hali 112
Dünyay Yegane Hayat Görenlerin Sonu 1 15
Hz. Peygamberi Deil, Allah'n Âyetlerini Yalanlyorlar 119
Haktan Yüz Çevirme Sebebi: Kalbin Ölmesi 122
Her Canl Türü Birer Ümmettir 124
Âyetleri Yalanlayanlarn Hali 127
Allah'n Birliinin Delilleri 128
Darda Kalnca Yüce Allah a Yönelmek 129
Peygamberleri Kabul Edenlerle Reddedenlerin Âkbeti 135
Peygamberden Mucize, Veliden Keramet stenmez 136
Fayda Görecek Kimseyi Uyar! 138
Allah Diyenlerle Birlikte Ol! 140
Müminlere Bahedilen Selâm ve Rahmet 144
Günahkârlarn Hakkndan Allah Gelir 147
Gaybn Anahtarlar Allah'n Katindadr 150
Ölüm Vaktini Allah Bilir.... 152
Darda Kalann Müracaat Edecei Tek Makam: Yüce Allah 153
244 _ ÇNDEKLER (1-U_CLT)_ _ .
Her Haberin Bir Vakti Vardr l5*
Dinle Alay Edenlerden Uzak Dur 160
Bütün nsanlara Uyan 163
irke Düen Kimsenin aknl. - l 66
Hz. brahim'in Kssas ^Hz. brahim'in, Rabbinin Varlna Ait Delilleri ncelemesi in
Hz. brahim ile Puta Tapanlann Mücadelesi T'6
Hz. brahim'in Neslinden Gelen Peygamberler.. 1*4
Allah'n Yüceliini Takdir Edemeyenlerin Hali 1*9
Bütün nsanl Uyarmak çin Gelen Mübarek Kitap D3
Kur'ân' Yalanlayanlarn Akbeti 193
Allah Teâlâ'run Birliinin Delilleri 199
Allah'n Birliinin Dier Delilleri 201
Allah Teâlâ'run Birliine Bir Baka Delil 204
nsanlann çine Dütüü Bir Dier irk Çeidi 207
Allah Teâlâ Görülebilir mi? 210
Rabbimiz'den Gelen Delil ve Nurlar 216
Âyetlerin ndirili Hikmeti 218
Her ey Allah'n Dilemesiyle Gerçekleir 220
Kâfirin Putuyla Deil Kendisiyle Mücadele Etmeli 221
mtihan çin Mucize steyenlerin Durumu 224
Allah Dilemedikçe Mucize Fayda Vermez 226
Her Peygamberin Düman Vardr 228
Allah'tan Baka Hakem Aranmaz 232
Cahillere Yanama! 234
Allah'n Adn Zikrederek Yiyip çmek 237
Nurda Yürüyenle Karanlkta Kalan Bir deildir 242
Kötülükte Ba Çekenler 243
syanda Ba Çekenlerin Tuhaf Tavrlar 243
Hidayet ve Dalâletin Alameti 247
Hidayete Ulaanlara Hazrlanan Nimetler 23ü
Cehennemliklere Hazrlanan Azap 251
Ç D EKL F. R_( 1-1! Ç LTJ_ 245
Ahirette nkâralarn tiraflan 256
Bâtla Dalanlara lâhî Tehdit 261
Müriklerin Cehaleti 263
Çocuklarn Öldürme enaati 270
Helali ve Haram Ancak Mülkün Sahibi Belirler 27 i
Kullarn Günlük stifadesi çin Yaratlan Baz Hayvanlar 274
Yenilmesi Haram Olanlar 278
srâiloullar'na Haram Edilen Yiyecekler 28 i
Allah'n Geni Rah met ve Hilmi 283
Hüküm Allah'n, Sorumluluk Kulundur 284
Bütün nsanlara Haram Klnan eyler 289
srâiloullar'na Verilen Nimet 294
Yüce Kufan'n Fazileti 295
Haktan Yüz Çevirenlerin Bana Gelecek Azap 298
Dinlerini Gruplara Ayranlar 301
yilik ve Kötülüün Karl 304
hlâs Makam 307
nsana Verilen Halifelik ve Farkl Dereceler 309
(7) A'RÂF SÛRES 313
Sûre Hakknda Bilgi 313
Yüce Kur'an'n ndirili Hikmeti 315
Kur'ân- Hakim e Uymaya Tevik 316
taatten Kaçmann Cezas 318
Amellerin Tartlmas Haktr 321
nsana Tahsis Edilen Özel Nimetler 323
Yaratl Nimeti 325
Hz. Âdem'in Cennetten Dünyaya ndirilmesi 333
En Hayrl Giysi: Takva 338
eytan Müminlerin Düman, Kâfirlerin Dostudur 340
eytann Dostlarnn Çirkin leri 342
Namazda Örtü 346
246 ÇNDEKLER MI ÇLJ)_
Helâl Olan Rzka Kimse Haram Yapamaz 347
Peygamberleri Tasdik Edenlerle nkâr Edenlerin Akbeti 351
Hakk Kabulde Kibredenlerin Akbeti -52
Hakk Yalanlayanlarn Tadaca Azap *54
Kâfirlere Cennet Haramdr 356
Cennet Ehline Yaplan hsanlar 358
Cennet ve A'raf Ehlinin Cehennemliklerle Konumalar 362
A' raf' takilerin Cehennemliklerle Alay Edii *65
Cehennemliklerin Cennet Ehlinden Yardm isteyii 367
Göklerin ve Yerin Yaratl 370
Temiz Toprak Temiz Ürün Verir 377
Hz. Nuh ve Kavmi 381
Hz. Hud ve Ad Kavmi 385
Hz. Salih ve Semûd Kavmi 392
Hz. Lut ve Kavmi 398
Hz. uayb ve Kavmi 401
Cenâb- Hakk'n Ümmetlere Muamelesi 409
Bütün nsanlara Uyar 413
Hz. Musa ve Firavun Kssas 415
Firavun'un Hz. Musa'dan Mucize stemesi 417
Hz. Musa'nn Sihirbazlarla Karlamas 420
Sihirbazlarn man ve mtihan 422
Hz. Musa Kssasnn Devam 425
Firavun'un Kavmine Gönderilen Musibet 428
Firavun Taraftarlarnn Azgnl ve Uradklar Azap 430
srâiloullar'nn Tuhaf Talepleri 435
Hz. Musa'nn Krk Günlük nzivaya Çekilmesi .439
Hz. Musa'nn Yüce Allah' Görme stei 441
Hz. Musa'ya Tevrat'n tndirilii 447
Hz. Musa’nn Kavminin Buzadan Put Edinmesi 452
Hz. Musa'mn Tür Dandan Dönmesi 454
Hz. Musa'nn Kavminin Kusurlarndan Dolay özür Dilemesi 461
ÇNDEKLERJ.I-1 1_ÇLT)_ _____ 247
Her eyi Kuatan lâhî Rahmet 464
Bütün nsanlan imana Davet 474
Hidâyet Yolunda Rehber Olanlar 476
srâilogullan'nn On ki Kabileye Ayrlmas 477
srâiloullar'ndan Maymuna Çevrilenler 479
srâilogullan'nn Dünyadaki Cezalan 483
Yahudilerin Allah'n Âyetlerini Dünya Menfaatine Satmalar 485
Yahudilerin Zorla taate Getirilii 488
Elest Bezminde Yüce Allah ile Yaplan Sözleme 49ü
Allah'a Verdii Sözü Bozann Ac Akbeti 494
Sapklarn ve Hüsrana Düenlerin Alameti 50ü
Esmâ-i Hüsnâ ile Dua 502
Ümmet-i Muhammed'in Arasndaki Hidâyet Rehberleri 506
Hakk Yalanlayanlarn Ac Durumu 507
Tefekküre Tevik 5lü
Kyametin Vakti 513
Fayda ve Zarar Allah'tandr 517
Yaratln Asl ve Hikmeti 519
irk Bütün Kullara Haramdr 522
Allah, Salihlerin lerini Görür 525
Bakp da Görmeyenler! 526
Güzel Ahlak 529
eytan Müttakilere Zarar Veremez 533
Peygamber (s.a.v) Kendi Keyfine Göre Âyet Getirmez 535
Kur'an Okunduu Zaman Dinlemenin Hükmü 537
Kalbî Zikir 538
(8) ENFÂL SÛRES 543
Sûre Hakknda Bilgi 543
Ganimetler ve Gerçek Müminlerin Vasflan 544
Âyetin ni Sebebi 545
Bedir Sava'na Çktaki mtihan 550
248 ÇNDEKLER O-UCLT)
Bedir SavaTmn Hikmeti 555
Meleklerin Yardma Gelii 558
Savata Müminlere ndirilen Sekînet ve Güven 5*1
Kâfirlerin öldürülmesinin Sebebi 564
Harpten Kaçmak Yasaktr 566
Bütün Güç ve Kuvvet Allah'a Aittir 569
Allah'a ve Resûlü'ne taat Edin! 574
Kalbe Hayat Veren eye Koun! >77
Umumi Fitneden Saknn! 582
Ashâb- Kirâma Yaplan Özel hsanlar 585
Hyanetten Saknn! 587
Kalp Hastalklarnn lac: Takva 590
Kâfirlerin Tuzaklarnn BoaÇk 592
nadna Azap steyenler! 5%
Azabn Geliine Kar Emniyet 598
Din ile Alay Edenler 600
Mallarn Bâtl Yolda Harcayanlarn Akbeti 602
Kâfirleri Tövbeye Tevik 605
Din Allah çin Yaanncaya Kadar Cihad 606
Savata Elde Edilen Ganimetlerin Taksimi 608
Hak ile Bâtln Ayrld Gün: Bedir Sava 612
Kalbi Takvive Edecek ki Kuvvet: Sabr ve Zikir 617
eytann Kâfirlere Oyunu 620
Münafklarn Müslümanlar Tenkidi 624
Münafklarn ve üphecilerin Akbeti 625
Zulüm ve syan, Eldeki Nimeti Giderir 627
Nankörlüün Baka Bir Çeidi: Ahdini Bozmak 629
Dümanlara Kar Kuvvet Hazrlamak 632
Dümanla Sulh Zaman 636
Allah Herkese Yeter! 638
Cihada Tevik 639
Savata Kâfirler Ne Zaman Esir Alnr? .643
jÇNDEKjl.ER <1-IJ CLT) 249
yi Niyetin Karl 64*
Muhacir ve Ensann Fazileti 651
(9) TEVBE SÛRES 657
Sûre Hakknda Bilgi 657
Sûrenin Evvelinde Besmele Yazlmamasnn Hikmeti 658
Müriklere Uyar ve Ültimatom 659
Allah ve Resulü, Müriklerden Uzaktr 663
Mürikleri Takip ve Kontrol 666
Eman steyene Eman Verilir 668
Müriklerin Müslümanlarla Antlamas Olmaz! 669
Sözlemeyi Bozanlarn Cezas 673
Cihad Olmadan lerleme Olmaz 678
Müriklerin Mescidlere Girmesi Yasaktr 680
Allah Yolunda Cihad, Her Hizmetten Üstündür 683
Gafil ve syankâr ile Dostluk Yasaktr ...686
Huneyn Sava'nda Gelen lâhî Yardm 689
Müriklerin Beytülharâm'a (Kabe) Girmesi Yasaktr 694
Ehl-i Kitap'la Cihad 697
Yahudilerin ve Hristiyanlarn irke Dümesi 700
Yahudi ve Hristiyan Âlimlerinin Çirkin leri 707
Allah Katnda Aylarn Says ve Haram Aylar 711
Haram Aylan Deitirenler 714
Cihaddan Geri Kalanlarn Knanmas 717
Yüce Allah'n, Hz. Peygamber'e (sallallahu aleyhi vesellem]
özel Yardm 719
Cihada Tevik 722
Cihaddan Kaçmak çin zin steyenler 725
Cihaddan Geri Kalmann Sebebi 728
Fitneye Düenlerin Hali 732
Bamza Sadece Takdir Edilen Gelir! 734
Münafklann Yapt Hayrn Kabul Edilmeyi Sebebi 738
250 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
Münafklarn Zahirî Hallerine Aldanmayn!
Münafklarn Sfat
Münafklarn Çirkin leri
Zekâtn Verilecei Yerler
4. CLT
(09) TEVBE SÛRESNN DEVAMIMünafklarn Dier Çirkin leri
nsanlar Memnun Edip Allah' Gazaba Getirenler
Münafklarn Korkusu
Münafn Erkei de Kadru da Ayru Özellie Sahiptir
Önceki Kavimlerin Halinden bret Aln!
Gerçek Müminlerin Vasflan
Kâfir ve Münafklara Kar Sert Mücadele Et!
Allah'a Verdikleri Sözde Durmayanlar
stifann Fayda Vermedii Kimseler!
Cihaddan Geri Kalan Münafklann Kötü Durumu
Münafklara Cenaze Namaz Klma!
Gücü ve mkân Olduu Halde Cihaddan Kaçanlar
Savatan Geri Kalan Araplar'n Özür Dilemesi
Özürleri Hak Katnda Kabul Edilenler
Münafklarn Yalan Özürleri
ehir Dnda Yaayan Münafklarn Hali
slâm'a Önce Girenlerin FaziletiA
Münafkl Adet Edinenler!
Hali Kark Olanlarn Durumu
Sadaka ile Manevi Temizlik
Ameli Kark Olanlarn Durumu
Savatan Geri Kalan Üç Kiinin Hali!
Fitne çin Mescid Yapanlar!
Can ve Mal Karlnda Cennet
739
•M
M2
744
13
13
17
19
21
25
26
30
34
39
42
45
49
51
53
58
60
65
67
69
72
75
76
77
84
_ _ _ ÇNDEKLER (1-M ÇI.T) _ 251
Allah a Cann ve Malm Satan Cennetliklerin Vasflan 87
Mürik Olarak Ölenler çin Af stenmez 91
Yüce Allah Delilsiz Azap Etmez 94
Tövbeleri Kabul Edilen ÜçSahabi 97
Sadklarla Beraber Olmak 102
Allah Yolunda Atlan Tek Bir Adm Zayi Dahi Olmaz km
lim Ehli Görevi Banda Kalsn! 106
Cihada Yakndan Balanr u
Kalplerinde Nifak Hastal Onlann Hali 113
Ümmetine Çok Dükün Peygamber 117
(10) YUNUS SÛRES 123
Sûre Hakknda Bilgi 123
lâhî Azametin Delilleri 126
Güne ve Ayn Yaratl Hikmeti 131
îmann Getirdii Saadet 135
Azabn Geciktirilmesindeki Hikmet 138
Kula Her Halde ükür Gerekir 140
Zulüm ve Günahta Israr Edenlerin Akbeti 142
Kur'an Allah Katndan Gelmitir 144
Allah Adna ftira Edenler 148
nsanlarn htilafa Düme Sebebi 150
Kâfirlerin Mucize Talebi 152
Her Gün ahit Olduumuz Rahmet Mucizeleri 153
Dünya Hayahmn Misali 160
yilik Sahiplerine Yaplan lâhî hsanlar 165
Cehennemliklerin Durumu 167
Hakikatin Ortaya Çkt Gün 169
badete Layk Olan Kimdir? 172
Putlann Acizlii ve Onlara Tapanlarn Cahillii 176
Kur'an, Âlemlerin Rabb'ine Aittir 18 i
Kalp Kulaklar ve Gönül Gözleri Kapal Olanlar 185
252 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
Kâfirlerin Yalanladklar Azabn Gelecei Gün 188
Bütün Fayda ve Zarar Allah'n Elindedir 191
nkâra Zalimlerin Azaptan Kurtuluu Yoktur 193
Öüt Alana Kalplerin ifas Geldi 196
Allah Adna Yalan Uyduranlar! 198
Cenâb- Hak, Her An Kullarna ahittir 200
Allah'n Velilerine Korku ve Hüzün Yoktur 204
Hz. Nuh'un Kssas 213
Peygamberleri Yalanlamann Cezas! 216
Hz. Musa ve Hz. Harun'un Kssas 218
Hz Musa'nn Firavun'un Sihirbazlaryla Karlamas 220
Hz. Musa'ya Tâbi Olup man Mücadelesi Verenler 222
Müminlerin Tek Dayana Yüce Allah'tr 223
Zulmün Altndayken Namaz Tedbiri 225
Hz. Musa'nn, Firavun'a Bedduas 227
Firavun ve Taifesinin Suda Bouluu 230
lmi Hak'tan Uzaklama Sebebi Yapanlar 233
üphe Eden Kimse lim Ehline Sorsun 234
Davetin Fayda Vermedii Kimseler 236
Vaktinde man Etmeyenler 238
Allah'n zni Olmadan Kimse man Edemez 239
Âlemden bret Aln! 241
Ac-Tatl Her ey Allah'n Elinde 244
Herkesin Yapt Kendinedir! 250
(11) HÛD SÛRES 253
Sûre Hakknda Bilgi 253
Bütün Canllarn Rzk Allah'a Aittir 259
Göklerin ve Yerin Yaratl 264
lâhî Azab Engelleyecek Kimse Yoktur 270
Nimet Verilince ve Alnnca Kulun Hali 271
Müriklerin Tuhaf stekleri! 274
ÇNDEKLER (1-11 Cll.T) _ 253
Tek Derdi Dünya Olana Uyar Fayda Vermez! 278
Rabb'inden Bir Delil ve ahitle Desteklenen Kul 281
Hak Adna Yalan Söyleyenlerin Hali 285
Hz. Nuh'un Kavmi ile Mücadelesi 289
Hz. Nuh'un Kavmine Cevab 291
Hz. Nuh'un Kavminin Acele Azap stemesi 297
Hz. Peygamber'e Teselli 299
Hz. Nuh'un Gemiyi Yapmas 301
Tufann Balamas 304
Gemiye Bini 307
Tûfann Bitii 310
Hz. Nuh'un Gerçek Ehli Olanlar 313
Geminin Karaya nii 315
Hz. Hûd ve Kavminin Kssas 318
Hz. Hûd'un Kavminin Cevab 321
Âd Kavmine Azabn Gelii 325
Hz. Salih'in Kssas .. 329
Deve Mucizesi 332
Hz. Lût'un Kssas 334
Hz. brahim'in, Hz. Lût'un Kavmine Esefi 338
Hz, Lût'un Kavminin Helâk Edilii 34t
Hz. uayb'n Kssas 346
Hz. uayb'a Kavminin Cevab 352
Hz. uayb'n Kavmine Öüdü 353
Hz. uayb'n Kavminin Helâki 360
Hz. Musa'nn Peygamber Olarak Gönderilii 362
Geçmi Kavimlerin Hallerinden bret Almak 364
Herkesin ahit Olaca Kyamet Gününün Hali 368
irkten Sakndrma 375
Tevrat Hakknda üpheye Düenler 376
stikamet ve Namaz Emri 377
Ümmetlerin Helâk Sebebi: Zulüm ve syana Devam 385
254 |ÇIN*DEK!LER (1-l^Cll.T)
nsanlar Arasnda Süregelen htilafn Hikmeti 359
Kssalardaki Hikmet 392
lâhî Emre Muhalefet Etmenin Sonu! .393
(12) YUSUF SÛRES 395
Sûre Hakknda Bilgi 395
Kssalann En Güzeli 395
Hz. Yusuf'un Rüyas 393
Kardelerinin Yusuf çin Harekete Geçmeleri 405
Hz. Yusuf'un Kuyuya Atl 41)
Hz. Yusuf'un Kuyudan Çkarl 418
Züleyha'nn Hz. Yusuf'tan Talebi 42h
Kadnlarn Ellerini Kesmesi 43^
Hz. Yusuf'un Zindana Girmesi 445
Hz. Yusuf'un, Zindan Arkadalarn Hak Dine Daveti 445
Zindanda Görülen Rüyalarn Yorumu 451
Hz. Yusuf'un ZindandanÇk 454
Hz. Yusuf'un Kardelerinin Msr'a Gelii 470
Hz. Yusuf'un Kardelerinin Msr'dan Babalanna Dönüü 476
Hz. Yusuf'un Kardelerinin Msr'a kinci Gelii 482
Kardelerin Hrszlk Suçlamasna Cevaplar 489
Hz. Yakub'un Gözlerine Ak Dümesi 4%
Hz. Yusuf'un Kardelerinin Üçüncü Kez Msria Gidileri 50i
Gözleri Açan Bereketli Gömlek! 507
Hz. Yakub Msr'da 5li
Ebedî Dosta Kavuma tiyak 517
Kssann Hikmeti 52 1
Allah'a Basiretle Davet 525
Peygamberler Erkeklerden Gönderilmitir 527
Kssalarda, Akl Sahipleri çin bret Vardr 534
ÇNDEKLER (1-1 1 CLT) 255
(13) RA'D SÛRES 539
Sûre Hakknda Bilgi 539
lâhî Kudretin En Büyük Delili: Direksiz Gökler 541
lâhî Kudretin Yeryüzündeki Delilleri 543
Hak Delilden Yüz Çevirenlerin Akbeti 547
Rahmet Yerine Azap steyenler! 549
nadna Mucize steyenlerin Hali! 551¥
ükredilen Nimet Elden Alnmaz 556
Dua Ancak Yüce Allah'a Olur 561
lmin ve Cehaletin Misali 568
Hak lmi Bilenle Onu nkâr Edenin Hali 574
Allah'a Verdii Sözde Durmayanlar 578
man çin Mucize steyenler 581
Kalpler Ancak Allah'n Zikriyle Huzur Bulur 582
Hz. Peygamber'in Vârisleri 588
Mucize steyenlere Cevap 590
Peygamberlerle Alay Edenlerin Sonu 594
irke Düenlerin Kötü Hali 595
Müttakilere Vaat Edilen Cennet 598
Peygamberler de Evlenmitir 603
ahit Olarak Allah Yeter! 61
1
(14) BRAHM SÛRES 617
Sûre Hakknda Bilgi 617
Her Peygamber Kavminin Diliyle Davet Yapmtr 621
ükür Nimeti, nkâr Azab Artnr 624
Hak Davete tiraz Edenler 629
Mucize Getirmek Allah'n zniyledir 633
Kâfirlerin Peygamberleri Tehdidi 639
Kâfirlerin Amelinin Hali 644
Kullarn lâhî Huzura Arzedilii 648
eytann Cehennemliklere Hitab ....651
256 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
Salihlere Verilen Cennet Selâm 6 >4
man ve Küfrün Misali 655
man Nimetine Nankörlük Edenlerin Cezas 661
mann Gerei: man ve nfak 664
ükredilecek Nimetler 667
Hz. brahim’in Duas 670
Hz. brahim'in Bütün Ailesi çin Duas 681
Hesap Gününü nkâr Edenlerin Hali 6*3
Cehennemliklerin Hali 6*8
(15) HCR SÛRES 699
Sûre Hakknda Bilgi 699
Kur'ân- Hakim Yüce Allah'n Korumasmdadr 702
Her Peygamberle Alay Edilmitir 704
Gökler ve Yerler Mucize Dolu! 707
nsan ve Cinlerin Yaratl 717
Meleklerin Hz. Âdem'e Secdesi ve blîs'in nad 7 \
9
eytann Zarar Veremedii Müttakiler 727
Hz. brahim'e Misafir Gelen Melekler 735
Hz. Lût'un Kavminin Helak Edilii 740
Hz. uayb'n Kssas 748
Hz. Salih'in Kssas 749
Ölüm Gelene Kadar Kullua Devam 753
5. CLT
(16) NAHL SÛRESSûre Hakknda Bilgi
Gökten Kalplere Hayat Getiren Melekler
Bütün Kâinat, Cenâb- Hakk'n ahididir
Allah Teâlâ'nn Varlna Dier Deliller..
irke Dümenin Çirkinlii
:3
316
19
25
33
ÇNDEKLER (1-11 CLT) 257
Kendini Beenenlerin Sfat ve Cezas 39
Müttakilerin Güzel Hali ve Akbeti 45
Âyetlerle Alay Edenlerin Sonu 42
Müriklerin, Öldükten Sonra Dirilmeyi nkân 58
Ruhlarn Diriliine Giden Yol 61
Bilmiyorsanz îlim Sahibi Zikir Ehline Sorun 64
Allah Dostlarna Tuzak Kuranlann Kötü Akbeti 68
Tefekkür Edilip bret Alnacak eyler 69
irkin Her Türlüsü Haramdr 74
Müriklerin Cehalet ve Sefihligi 77
Kâfirlere Mühlet Verilmesinin Hikmeti 80
Allah Hakknda ftara Etmenin Sonu 82
Hz. Peygamber'i Teselli 84
Tevhidin Delilleri 86
Bal Ansndaki bretlik Olay 90
Yaratan ve Öldüren O'dur 95
irke Düenlerin Aklszl 97
nsana Verilen Özel Nimetler 100
Allah'tan Bakasna Kulluk Edilmez 102
Yüce Rab ile Âdz Kulun Misali 104
lâhî lim ve Kudretin Delilleri 108
Tefekküre Tevik 110
lâhî Âyetlerden Yüz Çevirenlerin Kötü Akbeti 1 15
Dinin Temelini Oluturan Ahlâk 119
Ahde Vefa 125
Salih Amel Sahiplerine Vaat Edilen Ho Hayat 131
Kur'an Okuma Edebi 133
Allah Teâlâ Diledii Âyeti ndirir 138
Allah'n Kelâmn Tenkit Edenlerin Cezas 140
Rabb'ine Dönen Kabul Görür 147
Herkesin Kendi Derdine Düecei Gün 148
Nimetleri nkâr Edenin Misali 149
258 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
Nimete ükür Emri 1
Kusurdan Sonra Tövbeye Tevik ]
ükür ve Tevhidde Rehber Peygamber 1
Yahudilere Cumartesi Gününün Tahsisi
nsanlar Allah Yoluna Davet Usulleri ]
Eziyete Karlk Verme Usulü ]
(17) SRÂ SÛRES ]
Sûre Hakknda Bilgi I
srâ Mucizesi ]
Hz. Musa'ya Verilen Hidayet Kitab I
srâiloullarTmn Fesatlar ]
En Doru Yola leten Kitap ]
nsandaki Acelecilik ]
Peygamber Gönderilmeden Azap Edilmez 1
Dünya Sevgisinin Sonu
Allah'a taat, Anne Babaya yilik
Yakn Akrabaya yilik
Saknlacak Kötü ler
Bilmediin in Peine Düme!
Kur'an'da Her ey Açkland
Kâinatta Her ey O'nu Tebih Eder
Kalplerine Perde Çekilenler
Öldükten Sonra Diriltilmeyi nkâr Edenlere Cevap
nsanlara Güzel Söz Söyleyin
Müriklerin Putlar Hiçbir eye Güç Yetiremez
Her Memleketin Bir Helak Zaman Vardr
stenen Mucizelerin Verilmeme Sebebi
nsanlar mtihan Eden Rüya ve Aaçeytamn nsana Bitmeyen Dümanlnsanm Nimetlere Kar Nankörlüü.....
nsanoluna Verilen eref ve Kerametler
ÇNDEKLER ( 1 - 1 1 Cjj.Tj_ _ 259
Kyamet Günü Herkes mamyla Birlikte Çarlr 261
Basireti Kör Olanlarn Hz. Peygamber’den stekleri 265
Namaz ve Makam- Mahmud 27ü
Hak Geldi Batl Yok Oldu! 274
Hastalklarn ifas Olan Kitap 274
Herkes Ftratna Göre Hareket Eder 280
Ruhun Asl 282
Kimse Kur'an'n Bir Benzerini Getiremez 288
Kâfirlerin Tuhaf stekleri 292
Hidayet Yüce Allah'n Elindedir 298
Üâhî Kudretin Delilleri 30i
Hz. Musa'ya Verilen Dokuz Mucize 304
Kur'an Cenâb- Hak Tarafndan Hak ile ndi 308
Allah'a Esmâ-i Hüsnâ ile Dua 312
Namazdaki Kraatte Usul 317
(18) KEHF SÛRES 321
Sûre Hakknda Bilgi 321
çinde Hiçbir Erilik Bulunmayan Kitap 321
man Etmiyorlar Diye Üzülme! 326
Ashâb- Kehf'in Kssas 330
Kssann Seyri 334
Ashâb- Kehf'in Maaradaki Hali 342
Ashâb- Kehf'in Uykudan Uyanmalar 347
nsanlann Ashâb- Kehf'ten Haberdar Olmas 350
Ashâb- Kehf Kssasnn Sonu ve önemli Edepler 356
Hidayet Kitabm Oku 361
hlâsl Kullarla Olmaya Sabret 363
Hakk Açktan lan Emri 367
man ve Salih Amel Sahiplerinin Mükâfat 369
Dünyaya Aldananla Ondan Gönlünü Çekenin Misali 371
Dünya Hayatnn Misali 383
260_ _ _ j_ÇNDEKLER (1-1J CLT)
Kullarn Saf Halinde lâhî Huzura Arzedilii 387
Kibir ve Kendini Beenmenin Sonu 391
Allah'tan Bakasn Dost Edinenlerin Cezas 395
Kur'an' nkâr Edenlerin Hali 397
Hz. Musa ile Hz. Hzr'n Kssas 403
Hz. Musa'nn Hz. Hzr ile Bulumas 408
Hz. Musa'nn, Hz. Hzr'dan lim Talebi 4 14
Yoluculuk Srasnda Görülen Harika Olaylar 420
Srl lerin çYüzü 427
Zülkameyn Kssas 436
Zülkarneyn'in Douya Yolculuu 446
Zülkarneyn'in eddi Yapmas 450
Kâfirlere Hazrlanan Ate Ziyafeti 461
Çalmalar Boa Gidenler 464
Müminlere Hazrlanan Cennet Ziyafeti 468
Kehf Sûresini Okumann Fazileti 473
(19) MERYEM SÛRES - 477
Sûre Hakknda Bilgi 477
Hz. Zekeriyya'nn Duas 480
Hz. Zekeriyya'ya Oul Müjdesi 484
Hz. Yahya'ya Verilen Nimetler 490
Hz. Meryem'in Kssas 494
Hz. Meryem'in Hz. sa'y Dourmas 498
Hristiyanlarn Bozuk tikadlanna Ret 510
Hz. brahim'in, Babasn Hakk'a Daveti 516
Babasnn Hz. brahim'e Tepkisi 522
Allah çin Hicretin Mükâfat 525
Hz. Musa'nn Kssas 530
Vaadine Sadk Kul: Hz. smail 534
Hz. dris'in Yüce Bir Makama Yükseltilmesi 537
özel hsanlara Mazhar Olan Peygamberler 541
ÇNDEKLER (1 -11 CLT) 261
Namaz Zayi Edip ehvetlerine Tâbi Olanlar 544
Melekler Sadece lâhî zinle ner 549
Ahiret Hayat ve nsanlarn Hali 554
Cehenneme Düenlerin Hali 563
Kötülere Tannan Süre ve yilere Yaplan Destek 566
Sapknlk çindeki Kimsenin Tuhaf Halleri... 570
Putlarn Kimseye Faydas Olmaz 574
Müminlerin ve Kâfirlerin Akbeti 579
irk ve Dalâlet Ehlinin Çirkin leri 583
Salih Kullar çin Kalplere Konan Sevgi 588
lâhî Kelâm, Tebli Edilsin Diye Kolaylatrld 592
(20) TÂHÂ SÛRES 597
Sûre Hakknda Bilgi 597
Hz. Musa'nn Kssas 606
Hz. Musa'ya Verilen Mucizeler 616
Hz. Musa'nn Peygamber Olarak Gönderilii 622
Hz. Musa'ya Yaplan lâhî ihsanlar 628
Hz. Musa ile Hz. Harun'un Firavun'a Gönderilii 635
Firavun'un Hz. Musa ile Konumas 642
Firavun'un Hz. Musa ile Hesaplama stei 65i
Firavun'un Sihirbazlarn Toplamas 656
Sihirbazlarn Müslüman Oluu 664
Sihirbazlarn Firavun Karsndaki Onurlu Tavrlar 668
Firavun'un Denizde Boulmas 672
srâiloullar'na Yaplan özel hsanlar 676
srâiloullar'nn Buzaya Tapmas 682
Buzaya Tapanlar Ret 689
Sâmirfnin Ac Sonu 695
Kssalardaki Hikmet 700
Kur'aridan Yüz Çevirenleri Bekleyen Azap 701
lâhî Huzurda Balar Eilir 709
262 ÇND EKLER <1-11 CLT)
Hz. Âdem'in, blîs'le Mücadelesi 7 4
Hz. Âdem'in Tövbesinin Kabul Edilmesi 722
Geçmi Nesillerden ibret Almak 731
Dünya Süsünü Brak, Namaza Bak 737
Kâfirlerin Yersiz Mucize istekleri 74ü
6. CLT
(21) ENBYÂ SÛRES i3
Sûre Hakknda Bilgi i
3
Gaflete Dalan aknlarn Hali... i7
Peygamberler Erkeklerden Gönderilmitir 20
Haddi Aanlarn Helak ekli 26
Gök ve Yer Elence Olsun Diye Yaratlmad 29
Âlemin lâh Tektir v
Allah Teâlâ Evlat Edinmekten Yücedir 42
Yüce Allah'n Birliinin Delilleri 46
Hiç Kimse Dünyada Ebedî Deildir 32
nsan Çok Hemenci Yaratlmtr %Kulu Azaptan Allah'tan Bakas Koruyamaz «>2
Kalp Kula Sar Olanlar Hak Sözü itmezler >8
Hz. Musa'ya ve Hz. Harun'a Verilen Furkan ....72
Hz. brahim'in Kavmi ile Mücadelesi 75
Hz. brahim'in Putlar Krmas 79
Hz. brahim'in Atee Atlmas *7
Hz. brahim'in am'a Hicreti 'M
Manevi Önderlik ve Doru Yolda Rehberlik %Hz. Lût ve Hz. Nuh KX)
Hz. Davud ve Hz. Süleyman'n Kssas o3
Hz. Eyyub'un Kssas mDier Mehur Peygamberler 124
Hz. Yunus'un Kssas 127
ÇNDEKLER (1-11 CLT) 263
Hz. Zekeriyya'nm Kssas 133
Hz. Meryem'in ve Hz. îsa'run Kssas 136
Bütün Peygamberler Tevhid nananda ttifak Etmitir 137
Herkesin Dönüü Yüce Allah'adr 140
Kâfirlerin Bana Gelecek Azap 144
Cennetliklerin Hali 147
Göklerin Kât Gibi Dürülecei Gün 152
Yeryüzünün Vârisleri 134
Bütün Âlemlere Rahmet: Hz. Muhammed 157
(22) HAC SÛRES 165
Sûre Hakknda Bilgi 165
Azgn eytanlara Uyanlarn Sonu 170
Öldükten Sonra Dirilmenin Delili 172
nkârclann Deiik Halleri 177
manla nkâr Arasnda Gidip Gelenler 179
Cennetlik Müminler 184
Hiç Kimse Allah'n Yardmn Engelleyemez 185
Müminlerle nkarclarn Akbeti 189
Varlklarn Yüce Allah'a Secdesi 191
Hak ile Bâtln Mücadelesi 194
Kabe ve Hacla lgili Hükümler 200
nsanlarm Hacca Çarlmas 205
Eti Haram Olan Hayvanlar 211
Allah'n Dininin Alametlerine Hürmet ve Sayg 214
Allah, Müminleri Savunur 223
Allah Yolundan Alkoyanlarla Cihad 224
Peygamberlerini Yalanlayanlarn Ac Sonu 229
Kâinattan bret Almak 233
Hemen Azap steyenlere Cevap 237
eytan Vahye Müdahale Edemez 239
nkâr ve üphe çinde Kalanlarn Akbeti 245
264 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
ntikamda Ölçü
lâhî Kudretin Delilleri
lâhî Kudrete Bir Baka Delil
Her Ümmete Bir Din Gönderilmitir
nkârlar Yüzlerine Yansyanlar
Âciz Putlarn Hazin Hali
Allah Dilediini Elçi Seçer
lâhî Muhabbete Ulama Yollan.
249
253
255
256
2<»2
263
266
268
(23) MÜ'MNÛN SÛRES 2?5
Sûre Hakknda Bilgi 275
Kurtulua Eren Müminler 276
nsamn Yaratl Seyri 233
Gökten ve Yerden Gelen hsanlar 237
Hz. Nuh ve Nimete Nankörlük Eden Kavmi 294
Hz. Hûd'un Kssas 301
Her Ümmetin Belirli Bir Eceli Vardr 307
Hz. Musa'nn ve Hz. Harun'un
Peygamber Olarak Gönderilii 3in
Hz. sa ve Annesi 314
ükür çin Salih Amel 316
Yüce Allah'a Yaknlk Devletine Erenler 322
Hak'tan Gaflet çinde Olanlar 528
Kur'an Âyetleri Üzerinde Düünmek 531
Gaflete Dalanlarn Hali 340
lâhî Kudretin Delilleri 544
Öldükten Sonra Dirilmenin Delilleri 347
Yüce Allah'n Olu ve Orta Yoktur 351
Azap ve Vesveseden Korunmann Yolu 353
Kyametin Korkunç Halleri 360
Cehennemliklerin Cevab 365
nsan Bo Yere Yaratlmad 370
ÇNDEKLER <1-11 CLT) 265
(24) NÛR SÛRES 375
Sûre Hakknda Bilgi 375
Zinann Cezas 376
Zina Eden Kimseyle Evlenme Yasa 384
Zina ftirasnn Cezas 388
Kar Koca Arasnda Lânetleme 392
Hz. Âie'ye ftira Edilmesi Olay 395
ftira Olayna Dalanlarn Knanmas 400
ftiray Yayanlarn Cezas 407
eytann Admlarna Uyup yilikten Uzaklamayn 409
Temiz nsanlara ftira Atmann Cezas 413
Herkes Kendi Cinsine Layktr 418
Evlere Girerken zin Almak 421
Mümin Kadnlarn Örtüsü ve Süslenme Edebi... 423
Bütün Müminleri Tövbeve Davet 433
Bekârlar Evlendirin 436
Evlenmeye Tevik 438
Kölelerle Hürriyet Anlamas 442
Kimseyi Kötülüe Zorlamayn! 447
lâhî Nurun Misali 451
Yüce Allah' Zikir çin zin Verilen Evler 457
Amelleri Seraba Benzeyenler 461
Bütün Varlklar Dua ve Tebihini Bilir 466
lâhî Nurun Dünya Atmosferindeki Tecellisi 468
Yeryüzündeki bretlik Olaylar 473
Hidayet Yüce Allah'n Elindedir 475
Münafklarn Tuhaf Hali 477
Müminlerin lâhî Hüküm Karsndaki Tavn 481
Sözüyle Özü Birbirine Uymayanlar! 484
hlâsl Kullara Vaat Edilen Yardm ve mkân 487
Kâfirlerin Sonu 492
Evin çinde zin Alnacak Zamanlar 493
266^ _ ÇNDEKLER ( 1-11 CLT)
Örtünmede htiyar Kadnlara Verilen Ruhsat 498
Yemek Konusunda Kendisine Ruhsat Verilenler 5('l
Evlere Girerken Selâm Vermek 507
Topluca Görülen lerde Bakandan zin Almak 508
zinsiz Yapmann Sonu 512
(25) FURKAN SÛRES 517
Sûre Hakknda Bilgi 517
Müriklerin Bâtl leri 521
Kur'an ve Peygamber Hakknda leri Geri Konuanlar 523
Kâfirlerin Yersiz steklerine Ret 529
Ahireti Yalanlayanlara Korkunç Azap 5*6
Bütün Peygamberler Beerdir 5*9
Kâfirlerin Yersiz Tekliflerine Cevap 545
Meleklerin necei Gün! 552
Kur'ân- Hakîm'i Terkedenler 560
Kur'an'n Aralklarla ndirilmesinin Hikmeti 564
Peygamberi ve Kitab nkâr Edenleri Sonu 568
bretlik Yaplan Kavimler *70
Peygambere Hürmetsizliin Cezas 577
Yüce Allah'n Birliinin Delilleri 581
Hz. Peygamber,
Bütün Âleme Gönderilmitir 589
lâhî Kudretin Delilleri 591
Allah ile Kul Arasndaki Vastann (Peygamberin) Konumu 595
Hiç Ölmeyene Güvenip Dayan 5%
Burçlar Yaratan Allah f*03
Rahmân'n Has Kullarnn Hali «»06
Günah leyip de Tövbe Etmeyenin Cezas «>12
Salih Kullarn Güzel Vasflan M5
_ _ _ _ _
ÇNDEKLER (1-11 CLT) 267
(26) UARÂ SÛRES 621
Sûre Hakknda Bilgi 62
1
lâh Kudretin Delilleri 626
Hz. Musa'nn Firavun ve Kavm ine Gönderilii 629
Hz. Musa'nn, Firavun'la Mücadelesi 633
Hz. Musa'nn Asâ ve El Mucizesi 641
Firavun'unaknl 643
Sihirbazlarn Toplanmas 644
Sihirbazlarn Müslüman Olmas 647
Hz. Musa'nn Msr'danÇk 650
Denizin Yarlmas ve Firavun'un Boulmas 654
Hz. brahim'in Kssas 659
Hz. brahim'in Duas 667
Ahiret Gününün Korkunç Halleri 673
Hz. Nuh'un Kssas 679
Hz. Hûd'un Kssas 686
Hz. Salih'in Kssas 692
Hz. Lût'un Kssas 698
Hz. uayb'm Kssas 707
Kur'an'n Hak Olduuna ahitler 708
Müriklere Azap Tehdidi 715
Kur'ân- Hakîm'e eytanlar Musallat Olamaz 718
Yakn Akrabam Uyar! 721
eytanlarn ndii Kimseler 727
7. CLT
(27) NEML SÛRES .....15
Sûre Hakknda Bilgi 15
Hz. Peygamber'e Kur'an'n ni ekli 19
Hz. Musa'nn Kssas 21
268 ÇNDEKLER (1-11 CLT)
Hz. Musa'nn El Mucizesi
Hz. Davud ve Hz. Süleyman'n Kssas
Hz. Süleyman'n Ordusu Karnca Vadisinde
Sebe Melikesinin Tesbit Edilii
Hz. Süleyman'n Belks'a Mektup Göndermesi
Belks'n Hz. Süleyman'a Hediye Göndermesi
Belks'm Hz. Süleyman'a Gelip Teslim Oluu
Hz. Salih'in Kssas
Kavminin Hz. Salih'i Öldürme Teebbüsü
Hz. Lût'un Kssas
Yüce Allah'tan Hayrl Kim Vardr?
Yüce Allah'n Birliinin Delilleri
Yüce Allah'n Birliini Gösteren Baka Bir Delil
Yüce Allah'n Birliini Gösteren Baka Bir Delil
Yüce Allah’n Birliini Gösteren Baka Bir Delil
Ahiret Hakknda üphe çinde Olanlar
Önceki Milletlerden bret Aln!
Yüce Allah Gizli Açk Her eyi Bilir
Geçen Ümmetlerin Halinden Haber Veren Kitap...
Kyametin Alametlerinden Dâbbetül-Arz
Kyametin Kopuu ve Hakk Yalanlayanlarn Hali
Sûra Üfleni ve Sonras
Tebliin Peinden Gereken Edep
26
28
:a
42
53
*0
65
73
76
81
85
88
90
93
95
97
;oo
103
104
109
112
116
125
<28) KASAS SÛRES 131
Sûre Hakknda Bilgi 131
Hz. Musa ile Firavun'un Kssas 134
Hz. Musa'nn Annesine Verilen lâhî Emir 136
Hz. Musa'nn Annesinin Hali 142
Hz. Musa'nn Annesine Kavumas 145
Hz. Musa'nn Msr'dan Çkmas 148
Hz. Musa'nn Msr'dan Ayrl 155
_ _ _ ÇNDEKLER (1-U CLT) _ _ _ 269
Hz. Musa'nn Medyen'e Gitmesi 160
Hz. Musa'nn, Hz. uayb ile Bulumas 165
Hz. Musa'nn Msr'a Dönüü 174
Hz. Musa'nn Cenâb- Hak'tan Yardm Talebi 180
FLravun'un nat veAzgnl 182
Yüce Allah'a Kar Gelmenin Sonu 187
Hz. Musa'ya Verilen Nurlu Kitap 189
Hz. Resûlullah'n Peygamberliinin Delilleri 19i
Peygamber Göndermenin Hikmeti 196
Kurian Âyetlerinin Ayr Ayn ndirilmesinin Hikmeti 200
Kuriân- Hakim' in Kymetini Bilenler 201
Hidayet Sadece Yüce Allah'n Elindedir 205
slâm'a Girmemek çin leri Sürülen Bo Mazeretler 208
Nimetlerle maranlarn Ac Sonu 210
Dünya Sevgisinin Sonu 212a
Dünyada Aldananlarm Akbeti 216
Allah Teâlâ'nn En Güzel Sfatlarndan Bazlar 221
Yüce Allah, Yaratmada ve Seçmede Tektir 226
Kârûn Kssas 250
Karun'un Cevab 233
Karun’un Yerin Dibine Bat 237A
Tevazu Gösterenlerin Güzel Akbeti 243
Hz. Peygamber'e Vaat Edilen Müjde 247
(29) ANKEBÛT SÛRES 253
Sûre Hakknda Bilgi 253
Müminlere Eziyet Verenler Allah'tan Kaçamaz.. 257
Hak Yoldan Alkoyana taat Edilmez 260
mtihan Kaybedenlerin Hali 262
Kâfirlerin, Müslümanlara Tuhaf Teklifi 264
Hz. Peygamber'e Teselli 266
Hz. brahim'in Kssas 269
270 IC.INDKKILF.K (j-l 1 CH.T)
lâhî Kudretin Tecellilerinden bret Almak
Hz. brahim'in Kavminin Cevab
Hz. Lût'un Kssas
Hz. uavb'n Ksass
Hz. Hud, Salih ve Musa'nn Kavimlerinin Hali
Yüce Allah'tan Bakasna Güvenenin Hali
En Büyük ki badet: Namaz ve Zikir
Namaz ve Zikrin Meyvesi: Güzel Ahlâk
Kur'ân- Hakîm'i Yüce Allah ndirmitir
Mucize steyenlere Ret
Azabn Hemen Gelmesini steyenlerin Hali
Dini Yaamak çin Hicret
Herkesin Rzk Yüce Allah'a Aittir
Asl Hayat, Ahiret Hayatdr
Her Nimet ükür stera. *
Yüce Allah'a Yönelen Aklarn Güzel Akbeti.,
273
277
282
288
289
293
297
3*35
308
312
315
317
319
323
326
328
(30) RÛM SÛRES 333
Sûre Hakknda Bilgi 333
Kendini ve Alemi Tefekkür 340
Öncekilerin Hallerinden bret Aln! 342
Öldükten Sonra Saflar Aynlr 345
Gece Gündüz Tebih ve Be Vakit Namaz 348
Öldükten Sonra Diriltilmenin Delilleri 352
lâhî Kudretin Dier Delilleri 356
Cenâb- Hakk'n Saltanat ve Azametinin Delili 361
irkin Çirkinlii ve Tutarszl 364
Tevhid ve Ftrat Dinine Yönel 366
Gafillerin Hali 372
Rzk Genileten ve Daraltan Yüce Allah'tr 375
Yüce Allah'n Birliinin Delili .379
Karada ve Denizdeki Fesadn Sebebi .381
ÇNDEKLER (MI CLT) 271
Fesattan Kurtuluun Yolu: Ahirete Hazrlanmak 384
Öldükten Sonra Diriltmenin Delili 386
Hz. Peygamber'e Teselli 389
Yüce Allah'n Kudretinin Delilleri 391
Gafillerin Felaket Anndaki Tavr 394
lâhî Kudretin nsandaki Delilleri 397
Ahiretin Korkunç Halleri 399
(31) LOKMAN SÛRES 405
Sûre Hakknda Bilgi 405
nsanlan Elence ile Hak Yoldan Saptranlar 409• a
yilik Sahiplerinin Güzel Akbeti 418
lâhî Kudretin ahitleri 419
Hz. Lokman'n Kssas 421
Anne Babaya yilik 428
Hz. Lokman'n Oluna Vasiyeti 433
nsana Verilen Zahirî ve Bâtnî Nimetler 438
Kopmayan Kulpa Tutunanlar 443
Yüce Allah'n Birliinin Delili 445
Allah' Tanmann Sonu Yoktur 446
Yüce Allah'n Kemal Sfatlarnn Delili 450
Mutlak Gayb Sadece Yüce Allah Bilir 455
(32) SECDE SÛRES 463
Sûre Hakknda Bilgi 463
Gökten Yere, Bütün leri Allah Düzenler 466
O'nun Yaratt Her ey Güzeldir 470
insann Yüce Allah ile Bulumas 473
Cenâb- Hakk'a Gönülden Teslim Olanlarn Vasf 481
taat Edenlerle syan Edenler Bir Olmaz 487
Hidayet Önderlerinin Vasf 491
Öncekilerden ibret Aln 494
Yüce Allah'n Kudretinin Eserleri 4%
272 ÇNDEK 1 . ERJ1 -
1
1 C1 I.T
)
(33) AHZÂB SÛRESSûre Hakknda Bilgi
Bir nsanda ki Kalp Bulunmaz
Hz. Peygamber'in Hanmlar Ümmetin Anneleridir
Peygamberlerle Yaplan Sözleme
Ahzâb (Hendek) Sava
mtihann Sonucu
Allah'a Verdikleri Sözde Durmayanlar
nsanlan Cihaddan Alkoymaya Çalanlar
Münafklarn Dier Halleri
Hak Yolun Korkusuz Kahramanlan
Düman Ordularnn Geri Dönüü
Hz. Peygamber'in Hanmlarnn Dünya Talebi
Hz. Peygamber'in Hanmlarna lâhî Uyan ve Müjde
Hz. Peygamber'in Ehl-i Beyt'i
Cennetlik Erkekler ve Kadnlar
Hz. Peygamber'in Hz. Zeyneble Evlenmesi
Hz. Peygamber'in Hz. Zeyneble Evlenmesi
Hz. Muhammed [s.a.v], Peygamberlerin Sonuncusudur ..
Yüce Allah' Sabah Akam Zikir
Ik Saçan Peygamber
Nikahlanp Cimâdan Önce Boanan Kadnlarn Hükmü..
Hz. Peygamber'e Tannan Özel mkân
Hz. Peygamber'e Hanmlar Konusunda Verilen Genilik
Hz. Peygamber'e Getirilen Snrlama
Yemek ve Meclis Adab
Hz. Peygamber'in Hanmlaryla Evlenme Yasa
Yakn Akrabalara Tannan Genilik
Hz. Peygamber'e Salât ve Selâm
Haktan Gafil ve Uzak Olanlarn Hali
Mümin Kadnlara Örtünme Emri
Münafklara Uyan! —
501
501
505
511
515
5:0
526
529
532
534
515
540
544
.548
.550
.555
.560
.567
.571
.573
.581
.586
.589
.595
.599
.602
.605
.607
.609
.617
.620
622
ÇNDEKLER (M 1_ÇLT) __ _ _ _ _ _ 273
Kâfirlerin Kötü Hali 624
Hz. Peygamber'e Eziyet Vermek Haramdr 627
nsana Yüklenen Büyük Emanet 632
(34) SEBE' SÛRES 639
Sûre Hakknda Bilgi 639
Ahireti nkâr Edenlere Uyar ve Cevap 642
lim Sahipleri Kur'an'n Hak Kitap Olduunu Bilir 644
Kâfirlerin Cahilce Sözleri 646
Hz. Davud'a Verilen Özel Nimetler 649
Hz. Süleyman'a Verilen Yetki ve Nimetler 654
Hz. Süleyman'n Vefat 662
Nimete ükretmeyenlerin Bana Gelen Felaket 667
Sebe Halknn Paramparça Olma Sebebi 674
blîs'e Tâbi Olmann Sonu 677
Allah'a Ortak Koanlann Hüsran 680
Bütün Varlklara Rzk Veren Yüce Allah’tr 684
Bütün nsanlara Gönderilen Müjdeci ve Uyarc 688
Kâfirlerin Ahirette Karlaaca Felaket 691
Hz. Peygamber'e Teselli 695
Sadakaya Tevik 700
Kyamet Günü Müriklerin Knanmas 703
Gaflet Ehlinin Hali 706
Tefekkür ve bret 709
Peygamberler Halktan Ücret stemez 7i
Kâfirlerin Ahiretteki Pimanlk ve Perianlklar 715
8. CLT
(35) FÂTIR SÛRES 15
Sûre Hakknda Bilgi 15
Nimetlerle Zikir ve Fikir 22
ÇNDEK 1,ER (1: 1 1_C LT
)
Dünyadan Saknn
Yaptklar Kötülükleri yüik Zannedenler! 29
Öldükten Sonra Dirilmenin Misali 32
Bütün zzet ve eref Yüce Allah'tandr *3
Yaratl Yönüyle nsann Asl *7
lâhî Kudretin Delilleri *0
lâhî Kudretin Dier Bir Delili 43
Herkes Yüce Allah'a Muhtaçtr +6
Bütün Hayr Allah'tandr 31
Müminle Kâfirin Misali 55
Hz. Peygamber'e Teselli 60
Bütün Varlklar, O'nun Kudretinin ahididir 61
Allah'tan Sadece Âlimler Korkar 63
Kur'an Ehline Müjde 68
Kur'an'a Vâris Olan Ümmet 71
Cehennemliklerin Hali 83
Yüce Allah Kalplerdekini Bilir 87
Kurey'in nat ve Azgnl 94
Yüce Allah Halm ve Çok Affedicidir y7
(36) YÂSÎN SÛRES 101
Sûre Hakknda Bilgi 101
Yâsîn Sûresinin Fazileti l
O
l
Kur'an Yüce Allah Tarafndan ndirilmitir 105
Allah Ölüleri Diriltir 1 oAntakya'ya Gönderilen Elçilerin Kssas 113
Kssann Devam 1 18
nkarc Kavmin Helaki 122
Öldükten Sonra Dirilmenin Delilleri 126
Gece ve Gündüzdeki lâhî Delil 129
lâhî Kudretin Baka Bir Delili 134
Nimetlere Nankörlük Edenler 136
ÇNDEKLER (MI CLT) 275
Kyametin Hemen Gelmesini steyenler! 140
Kyamet Günü Kâfirlerin Azarlanp Knanmas 149
Kâfirler çin Dünyadaki Tehdit 152
Kur'ân- Hakim iir Deildir 155
nsanlara Yaplan hsanlar ve Kâfirlerin Nankörlüü 158
Öldükten Sonra Dirilmek Haktr 162
(37) SÂFFÂT SÛRES 169
Sûre Hakknda Bilgi 169
Öldükten Sonra Dirilmek Haktr 174
Kâfirlerin Ahiretteki Hali 178
Kâfirlerin Azaba Düme Sebebi 182
hlâsl Kullarn Güzel Hali 184
Kulu lâhî Aktan Mahrum Eden Sebepler 189
Hz. Nuh: Ülül-azm Peygamberlerden lk Uyana 198
Halil brahim'in Kssas 201
Hz. brahim'in Putlan Kr 203
Hz. brahim'in Olunu Kurban Etme Olay 207
Hz. brahim'in Nesli 220
Hz. Musa ve Hz. Harun'un Kssas 223
Hz. lyas'n Kssas 225
Hz. Lût'un Kssas 228
Hz. Yunus'un Kssas 230
Allah'a ftira ve Çoak snat Edenler 236
Bütün ler Yüce Allah'n Elindedir 239
Meleklerin Makamlar ve Görevleri 241
Peygamberlere Vaat Edilen Zafer 248
(38) SÂD SÛRES 255
Sûre Hakknda Bilgi 255
Kâfirlerin aknl! 258
Kâfirlere Uyar ve Tehdit 266
Azabn Hemen Gelmesini steyenlerin Hali 269
276 ÇNDEKtLERJl-l 1 CLT)
Hz. Davud'un mtihan 2/5
Hz. Davud'a Verilen Halifelik 2H4
Kur'an Âyetleri Üzerinde Düünmek ve Onlardan îbret Almak 2‘»û
Kur'an Okumann Bâtnî Edepleri 2*»
Hz. Süleyman'n Kssas 244
Hz. Süleyman'n mtihan 248
Hz. Eyyûb'un Kssas 308
Hz. brahim ve Oullan 313
Hz. brahim'in Dier Evlatlan 316
Müttakilere Verilen Müjde 317
Cehennemliklerin Hali 320
Peygamberin Görevi Uyarmaktr 324
Hz. Âdem'in Yaratl ve Îblîs'in Tavn 327
Hakk'a Davet Hak Rzas çin Yaplr 334
C39) ZÜMER SÛRES 337
Sûre Hakknda Bilgi 177
Allah'a Yaknlk çin Putlara Tapanlar )40
Allah Teâlâ'nm Birliinin Delilleri U5
Nimetlere ükür Emri 349
ükürsüz Kulun Hali 331
ükreden Kullarn Hali 333•
ibadetin Asl: Takva 357
Dinin Temeli: hlâs .360
lâhî Müjdeye Ulaanlar 364
Azab Hak Edenler 367
lâhî Kudretin Delilleri 370
Kalbin Nurla Açlmas 373
Kalpleri Yumuatan Kitap 376
Hidayete Ulaanla Dalâlet çinde Kalan Kimsenin Misali... 380
Kur'an'n Üstünlüü ve erefi 382
Mürikle Müminin Misali 383
ÇNDEKLER 0-n CLT) 277
Hakk Yalanlayanla Tasdik Edenin Hali 388
Her ey Yüce Allah'n Elindedir 394
Kâfirlere Vaat Edilen Azap 395
Ölümden Sonra Dirilmenin Delilleri 397
Putlar Kimseye Bir Fayda ve Zarar Veremez 401
Müriklerin Alameti 403
irkin Cezas 407
Müriklerin Çirkin Tutumlar 410
Rzk Genileten ve Daraltan Yüce Allah'tr 412
Allah'n Rahmetinden Ümit Kesilmez 413
KuTan'a Tâbi Olun 42 1
Hakk Yalanlayanlarla Tasdik Edenlerin Sonu 425
Göklerin ve Yerin Anahtarlar Allah'n Elindedir 427
Allah' Hakk ile Tanyamadlar! 432
Kyamet Halleri 435
Cehennemliklerin Atee Sevkedilii 439
Cennetliklerin Melekler Tarafndan Karlan 44 1
(40) MÜ'MN SÛRES 445
Sûre Hakknda Bilgi 445
Hakk Yalanlayanlarn Sonu 451
Kâfirlerin Pimanlk ve Üzüntüsü 460
lâhî Kudretin Delilleri 464
Kyamet Gününün Deheti! 471
Kurtuluun Yolu: Tefekkür 476
Hz. Musa'nn Kssas 478
Firavun Ailesinden Bir Müminin Kavmine Uyarlar 482a
Peygamberleri Yal aniayan lann Akbeti 488
Firavun'un Azgnl 491
Hz, Musa'ya nanan Müminin Dier Öütleri 493
Kâfirlerin Cehennemde Çekimesi 503
Peygamberlere ve Müminlere lâhî Yardm Vaadi 506
27R ÇNDEKLER (1-11CLT)
Hz. Peygamberce Yardm Vaadi 5,)<*
Kyametin Kopmas Haktr
Dua ve badetten Kaçanlarn Sonu 515
Allah'n Birliinin Delilleri 518
Ahireti nkâr Edenlerin Hali 526
Allah Yolunda Sabr 530
ükredilecek Nimetler 533
Hakikatlere Açlan Kap: Tefekkür 535
(41) FUSSILET SÛRES 541
Sûre Hakknda Bilgi 541
Kâinat Yaratan Allah Nasl nkâr Edilir! 546
Kâfirlere Tehdit 552A
Ahirette Azalarn ahitlii 559
Arkadan Etkisi 564
Kötü Arkadala Gelen Âfet 566
Kâfirlerin Cehennemdeki Çekimeleri 569
Allah Dostlarnn Ölüm An ve Sonras 570
Allah'a Davet Edenlerin Hali 574
Allah Teâlâ'nn Birliinin Delilleri 580A
Allah'n Ayetlerinden Yüz Çevirenlerin Hali 583
Hz. Peyganber'e Teselli 586
Tevrat Hakknda da Görü Ayrlna Düüldü 589
Kyametin Ne Zaman Kopacan Sadece Allah Bilir 591
nsan Ftratndaki Yansmalar 593
Tefekkürden Yüz Çevirmenin Tehlikesi 596
(42) ÛRA SÛRES 60i
Sûre Hakknda Bilgi 601
Müriklerin Acziyet ve Zilleti 606
Hüküm Allah'a Aittir .....610
Yüce Ali ah'm Kullan çin Emrettii Din 615
ÇNDEKLER 0-n CLT) 279
Kur'an'a Sarlmaya Tevik 624
Allah'tan Bakas Din Koyamaz 631
Ehl-i Beyt'i Sevmek 634
Vahiy Allah'n Kontrolündedir 638
Rzklarn Ölçülü Olmasnn Hikmeti 644
lâhî Kudretin ahitleri 649
Kullara Gelen Musibetlerin Sebebi 65 1
lâhî Kudretin Dier Bir Delili 654
Dünyaya Kar Zühd 656
Zulmün Vebali ve Cezas 666
Bütün Allah'n Elindedir 669
Vahiy Alma ekilleri 67i
(43) ZUHRUF SÛRES 677
Sûre Hakknda Bilgi 677
Hz. Peygamber'e Teselli 680
Müriklerin Yüce Yaratcy Kabulleri 682
irkin ptali 687
Müriklerin üphelerini Boa Çkarma 691
Korü Körüne Taklitten Sakndrma 695
Allah Adma Hüküm Vermeye Kalkanlar 698
Allah Katnda Dünyann Basitlii 703
Rahmân'n Zikrinden Uzak Kalmann Sonu 706
Hak Yolda Sabit Kalma Emri 712
Hz. Peygamber'e Teselli 715
Firavun'un Azgnlk ve Taknl 718
Hz. sa'nn Durumu 723
Hz. sa'nn Peygamber Olarak Gönderilii 729• A
Allah için Birbirini Sevenlerin Akbeti 733
Kâfir ve Müriklerin Akbeti 746
Yüce Allah, Hiç Kimseyi Evlat Edinmedi 751
Müriklerin Allah'n Rabliini krar Etmesi 756
ÇN D EK L ER (1 -1J ÇjLî)
9. CLT
(44) DUHÂN SÛRES 13
Sûre Hakknda Bilgi 1
3
Kâfirlere Uyar ve Tehdit 20
Kâfirlerin Peinden Gidenlerin Akbeti 25
Firavun ve Kavminin bretlik Halleri 30
Öldükten Sonra Dirilmeyi nkâr Edenlere Cevap 36
Kâfirin Ahiretteki Hali 42
Cennet Ehlinin Güzel Hali 46
(45) CÂSYE SÛRES 53
Sûre Hakknda Bilgi 53
Allah'n Âyetlerinden Yüz Çevirenlerin Hali 60
nsanlara hsan Edilen Zâhirî Nimetler 64
Herkese Kar Güzel Ahlâk 67
srâiloullan'na Yaplan hsanlar 71
Hz. Peygambere Verilen eriat 73
Salihlerle Fasldan Hali 76
Nefsine Tapanlar 80
Hevâsna Uyanlarn Bo Sözleri 87
Öldükten Sonra Dirilmek Haktr 90
(46) AHKÂF SÛRES 101
Sûre Hakknda Bilgi 101
irkin Delili Yoktur 104
lâhî Âyetleri nkâr Edenler 106
nkâr ve ftira Edenlere Cevap 108
Kâfirlerin Bâtl Sözleri 1 15
Anne Babaya yilik 120
Anne Babaya taatsizliin Cezas 126A
Mümin Anne Babasna Asi Olan Münkirin Cezas 130
ÇNDEKLER (l-U CLT) 281
Dünya ile Keyif Sürüp Ahiretten Yüz Çevirenin Cezas 135
Önceki Kavimlerin Akbetinden bret Almak 139
Kur'an Dinlemeye Gelen Cinler 142
Yüce Allah'n Her eye Gücü Yeter 148
Önceki Peygamberler Gibi Sabret 150
(47) MUHAMMED SÛRES 157
Sûre Hakknda Bilgi 157
Kâfir ve Din Dümanlaryla Sava 162
Tefekkür ve bret 1 70
bret Almayanlarn Sonu 1 74
Müttakilere Vaat Edilen Cennet 176
Münafklarn Hali 180
Hidayetin Sebebi ve Esas: Kelime-i Tevhid 184
Haktan Dönenin Hali 195
Sadklarn mtihan 201
Allah'a ve Resûlü'ne taat 204
(48) FETH SÛRES 21
1
Sûre Hakknda Bilgi 21
1
Müminlere ndirilen Sekînet 216
Allah'n Resulüne Biat, Allah'a Biattir 220
Cihaddan Geri Kalanlarn Ackl Hali 225
Mazereti Olanlara Knama Yok 233
Rdvan Biati 235
Müminlere Zafer Müjdesi 242
Mekke'ye Girmekten Menedilmenin Hikmeti 246*
Câhiliyc Taassubuna Düenler 248
Mekke Fethinin Müjdesi 254
Müminlerin Tevrat ve ncil'deki Vasflar 257
282 ÇNDEK|I.ER (1-11 CLT)
(49) HUCURÂT SÛRES 265
Sûre Hakknda Bilgi 265
Hz. Peygamber'e Kar Edebi Korumayanlar 272
Önemli lerde Aratrmadan Karar Vermeyin 276
Kardelerin Arasn Düzeltin 282
Müminlerle Alay Etmeyin 289
Kötü Zan ve Gybet Haramdr 295
Gybete zin Verilen Durumlar *06
nsanlarn En ereflisi 310
Gerçek Müminlerin Sfat 315
Müslümanln Baa Kakanlar 319
(50) KÂF SÛRES 323
Sûre Hakknda Bilgi 323
inkâr Edenlerin Ac Akbeti 331
Kuluna ah Damarndan Daha Yakn 335
Kâfirlerin Ahiretteki Hali 342
Müjde ve Azabn Ortaya Çkaca Gün 346
Kâfirlere Uvar 353
(51) ZÂRYÂT SÛRES 363
Sûre Hakknda Bilgi 3f>3
Kâfirlerinaknl 366
Müttakilerin Güzel Hali 371
lâhî Kudretin Delilleri 376
Hz. brahim'in Misafirleri 384
ibret Alnacak Ümmetler 390
Cinlerin ve nsanlarn Yaratl Sebebi 399
(52) TÜR SÛRES 407
Sûre Hakknda Bilgi 407
Azap Gününün Dehetli Anlan 410
.ÇNDEKLER (M CLT) _ __
28.1
Müttakilerin Cennetteki Hali
Her eye Ramen Davete Devam 423• •
inkârda inat Edenlerin Sonu 429
Zaferin Anahtar: Sabr 432
(53) NECM SÛRES 435
Sûre Hakknda Bilgi 435
Putlarn Zilleti 446
Bütün efaatler Allah'n zniyledir 451
Nefsinizi Temize Çkarmayn 456
Nefsini Övmenin Cezas 46 1
Sonuçta Var Yüce Allah'adr 467
(54) KAMER SÛRES 477
Sûre Hakknda Bilgi 477
Peygamberlerin bretlik Kssalar 484
Âd Kavminin Kssas 491
Semûd Kavminin Kssas 493
Firavun'un Kavmi 502
Kurcy'e Yaplan Uyar ve Tehdit 503
Her ey Bir Ölçüyle Yaratlmtr 506
(55) RAHMÂN SÛRES 511
nsanlarn ve Cinlerin lk Yaratl 520
O, Her An Bir tedir 528
Kâfirler çin Hazrlanan Azap 537
Müttakilere Vaat Edilen Cennetler 539
Dier Müminlere Müjdelenen ki Cennet 548
(56) VAKIA SÛRES 557
Sûre Hakknda Bilgi 557
Sâbikûnun Says 563
284 _ ÇNDEKLER (J-1JCLT) -
Ashabül-Yeminin Cennetteki Hali 5 0
Cehennemlik Ashâbü'-imâlin Hali 574
lâhî Kudretin Delilleri 579
Kurian'a Temiz Olanlar Dokunur 588
Ölüm Annda nsanlann Hali 595
(57) HADÎD SÛRES *05
Sûre Hakknda Bilgi »»05
manda Sabit Durmak
Ahirette Ortaya Çkan man Nuru ^20
Kalplerin Yumuama Zaman Gelmedi mi? *27
Sadakaya Tevik *32
Dünyann ç Yüzü 637
Baa Gelen Her ey Levh-i Mahfuzda Yazlmtr 642
lâhî Hükümlerin crasna Yardmc Sebepler 649
man ve Takvann Mükâfat 657
(58) MÜCÂDLE SÛRES 661
Sûre Hakknda Bilgi 661
Zhârn Hükmü 665
lâhî Emre Aykn Davrananlarn Akbeti 672
syan ve Dümanla Devam Edenler 678
Müminlere Selâm ve Hürmet ekli 680
Meclis Edebi 683
Hz. Peygamberle Özel Konuma Edebi 692
Münafklara Uyar 696
eytana Uyanlann Akbeti 701
Allah'n Taraftarlarndaki man 702
285ÇNDEKLER (M1CLT)
10. CLT
(59) HAR SÛRESSûre Hakknda Bilgi 11
Düman Ypratma Taktii 18
Ganimetlerin Hükmü 20
Muhacir ve Ensarn Fazileti 24
Münafklarn Garip Halleri 33
Kâfirlerin Ortak Akbeti 38
Takva ve Ahirete Hazrlk 40
Kuriân- Kerîm'in Yücelii 43
En Güzel simler O'nundur 45
(60) MÜMTEHNE SÛRES 51
Sûre Hakknda Bilgi 51
Hz. brahim'in Örnek Alnacak Hali 56
Allah Dilerse Kalpleri Kaynatrr 61
Kâfirlerle rtibatta Ölçü 62
Müslüman Kadnlar Kâfirlere Helâl Deildir 69
Kadnlarla Biat 75
Gazaba Uramlar Dost Edinmeyin 79
(61) SAF SÛRES 83
Sûre Hakknda Bilgi 83
Yahudi ve Hristiyanlarn Çirkin leri 88
Cihada Tevik 95
(62) CUMA SÛRES 101
Sûre Hakknda Bilgi 101
Yahudilerin Kötü Hali ve Bo ddialar 106
Cuma Namaz ve Fazileti 111
286 _ ÇNDEKLER (1-U CLT)_ _ . _ _ _
(63) MÜNÂFKÛN SÛRES 1 19
Sûre Hakknda Bilgi 1,9
Münafklarn Ruh Yaps 122
Münafklardaki Kibir 125
Ecel Gelmeden Hayrda Acele Edin 133
(64) TEGÂBÜN SÛRES 139
Sûre Hakknda Bilgi 139
Kâfirlere Uyan .45
man Edilecek Esaslar !49
Her ey Allah'n Takdiriyledir 151
Kulu Allah'tan Alkoyan Engeller 155
(65) TALÂK SÛRES 165
Sûre Hakknda Bilgi 165
Bütün Hayrlann Kayna Olan Takva 172
Hayzdan Kesilen ve Hamile Olan Kadnlarn ddeti 180
Boanan Kadnlara Mesken ve Nafaka Salamak 183
lâhî Snrlar Aanlarn Cezas 189
lâhî Kudretin Delilleri 193
(66) TAHRÎM SÛRES 199
Sûre Hakknda Bilgi 199
Hane-i Saadette Yaanan Olay 208
Kendinizi ve Ailenizi Ateten Koruyun 214
Nasuh Tövbesi 216
Kâfir ve Münafklarla Cihad 220
Cennetlik ve Cehennemlik Kadnlar 22i
(67) MÜLK SÛRES 229
Sûre Hakknda Bilgi 229
Kâfirlerin Çekecei Azap 237
ÇNDEKLERJJ-1J_ÇLT)_ 287
Allah'tan Korkanlara Müjde 240
Kâinatta Gerçek Tasarruf Sahibi 243
lâhî Kudretin Kâinattaki Tezahürleri 247
Kyametin Ne Zaman Kopaca Bilgisi 252
(68) KALEM SÛRES 257
Sûre Hakknda Bilgi 257
Allah Resulü lâhî Koruma Altndadr 264
Malna Aldanan Cimrilerin Ac Akbeti 270
Takva Sahiplerinin Ayrcal 277
Kâfirlerin çine Dütüü stidraç 284
Hz. Peygamber'e ftira Edenlere Ret 289
(69) HAKKA SÛRES 293
Sûre Hakknda Bilgi 293
Helak Olan Dier Milletler 298
Kyametin Halleri 301
Cennetlik ve Cehennemliklerin Hali 306
Kur'ân- Hakîm lâhî Koruma Altndadr 316
(70) MEÂRC SÛRES 321
Sûre Hakknda Bilgi 321
nsandaki Hrs ve Cimrilik 330
Hakk Yalanlayanlarn Akbeti 337
(71) NUH SÛRES 343
Sûre Hakknda Bilgi 343
Hz. Nuh'un, Kavmini Hakk'a Davet Etme ekilleri 347A
Kâinat Ayetlerini Tefekkür 352
Hz. Nuh'un Kavmi çin Ettii Bedduas 355
288 _ _ _ ÇNDEKLER XI -H CLT)_
(72) CN SÛRES 3,15
Sûre Hakknda Bilgi
Cinlerin Gökteki Haberleri Dinlemekten Engellenmeleri 37i
Cinler de Farkl Gruplara Sahiptir 376
Hz. Peygamberce Vahyedilen Temel Prensipler 381
lâhî Daveti Reddetmenin Cezas 385
(73) MÜZZEMML SÛRES 391
Sûre Hakknda Bilgi 391
Kâfirleri Allah'a Havale Et 400
Gece badetinde Hafifletme 404
(74) MÜDDESSR SÛRES 41
1
Sûre Hakknda Bilgi 411
inkârda Ba Çeken Kâfirler 418
Cehennem Bekçilerinin On Dokuz Olmasnn Hikmeti 427
Hevâsna Tâbi Olanla Ondan Kurtulan Kimsenin Hali 433
(75) KIYÂME SÛRES uSûre Hakknda Bilgi 441
Vahiy Alma ekli 448
Ahireti nkâr Edenlerin Hali 451
(76) NÂN SÛRES 459
Sûre Hakknda Bilgi 459
Ahirette Kâfirlere ve Salihlere Hazrlanan eyler 464
Cennetliklere Verilen Dier Nimetler 474
En Büyük eref: Kur'ân- Hakîm 480
(77) MÜRSELÂT SÛRES 487
Sûre Hakknda Bilgi 487
Kyametin Kopma An 490
_ _ _ ÇNDEKLER_(W 1 CLT3 ______ ^89
lâhî Kudretin Delilleri
Hakk Yalanlayanlarn Sonu 495
Allah Yolunda Ciddiyetle Amel Edenlerin Güzel Sonu 500
(78) NEBE' SÛRES 505
Sûre Hakknda Bilgi 505
lâhî Kudretin Delilleri 509
Ahiret Halleri 514
Takva Sahiplerine Bahedilen Nimetler 520
(79) NÂZÂT SÛRES 529
Sûre Hakknda Bilgi 529
Hz. Musa'nn Haberi 537
lâhî Kudret çin Her ey Kolaydr 543
Kyametin Ne zaman Kopacan Soranlar 550
(80) ABESE SÛRES 553
Sûre Hakknda Bilgi 553
nsann Nankörlüü 560
Herkesin Birbirinden Kaçaca Gün 567
<81 ) TEKVÎR SÛRES 573
Sûre Hakknda Bilgi 573
Kur'an, Hak Tarafndan Gönderilen Bir Kitaptr 583
(82) NFTÂR SÛRES 591
Sûre Hakknda Bilgi 59 1
Allah'n Rahmetiyle Aldananlar 594A
Dünyaya Aldananlarn Akbeti 598
(83) MUTAFFFÎN SÛRES 603
Sûre Hakknda Bilgi 603
290 ÇNDEKLER {!_- 1 1 CLT)
Salihlerin erefi, Ariflerin Yücelii 614
Müminlerin Kâfirlere Gülecei Gün *>23
(84)NKÂK SÛRES (>27
Sûre Hakknda Bilgi '>27
Hakikate Ulama Yolu »31
Herkes Allah'a Dönecektir '->36
(85) BURÛC SÛRES 643
Sûre Hakknda Bilgi (»43
man ve Salih Amel Sahiplerine Müjde 655
(86) TÂRK SÛRES 663
Sûre Hakknda Bilgi 663
Kurian Haktr, Hak Katndan Gelmitir 669
(87) A'LÂ SÛRES 673
Sûre Hakknda Bilgi 673
Arnp Zikredenler Kurtulua Erdi 680
(88) GÂYE SÛRES 69i
Sûre Hakknda Bilgi 69i
Ahirette Yüzleri Gülenler 695
Hz. Peygamber'in Asl Görevi Öüt ve Uyardr 700
(89) FECR SÛRES 703
Sûre Hakknda Bilgi 703
Allah Herkesin Halini Gözetlemektedir 710
Nefs-i Mutmainne 715
______ _ içindekiler o-n en r> _ 291
11. CLT
(90) BELED SÛRES 9
Sûre Hakknda Bilgi 9
Huzura Ulamak çin Mücâhede 15
(91) EMS SÛRES 19
Sûre Hakknda Bilgi 19
A
Azgnlarn Ac Akbeti 24
(92) LEYL SÛRES 27
Sûre Hakknda Bilgi 27
Dünya da Ahiret de Yüce Allah'a Aittir 31
(93) DUHÂ SÛRES 37
Sûre Hakknda Bilgi 37
Hz. Peygambere Verilen Nimetler 42
(94) NRÂH SÛRES 53
Sûre Hakknda Bilgi 51
Hz. Peygamberin Gösünün Açlmas 53
Hz. Peygamber'in annn Yüceltilmesi 55
(95) TÎN SÛRES 59
Sûre Hakknda Bilgi 59
nsann En Güzel Biçimde Yaratlmas 62
(96) ALAK SÛRES 69
Sûre Hakknda Bilgi 69
292 _ _ _ ÇNDEKLER (J_-1J_CLJ) _
slâm'n lk Emri: Yaratan Rabb'inin Adyla Oku! 70
Nankörlere ve Azgnlara Uyar 73
(97) KADR SÛRES 79
Sûre Hakknda Bilgi 79
Kadir Gecesi Hangi Gecedir? 81
(98 ) BEYYNE SÛRES 87
Sûre Hakknda Bilgi 87
Kâfirlerin ve Müminlerin Ahiretteki Halleri 93
(99) ZLZÂL SÛRES 99
Sûre Hakknda Bilgi 99
Zilzâl Sûresinin Fazileti 100
(100) ÂDYÂT SÛRES 109
Sûre Hakknda Bilgi 109
Sûrenin ni Sebebi 112
(101) KÂRA SÛRES 115
Sûre Hakknda Bilgi 115
(102) TEKÂSÜR SÛRES 123
Sûre Hakknda Bilgi 123
Sûrenin Fazileti 123
(103) ASR SÛRES 133
Sûre Hakknda Bilgi 133
_ _____ ÇNDEKLER^ (1-11 CLT)_ _ _ _ 293
(104) HÜMEZE SÛRES 137
Sûre Hakknda Bilgi
(105) FÎL SÛRES 145
Sûre Hakknda Bilgi 145
Fil Olay 147
Önemli Bir Fayda 150
(106) KUREY SÛRES 153
Sûre Hakknda Bilgi 153
(107) MÂÛN SÛRES 159
Sûre Hakknda Bilgi 159
(108) KEVSER SÛRES 165
Sûre Hakknda Bilgi 165
Kevser Nedir? 166
Kevser Sûresindeki ncelikler 171
Sûredeki Dier ncelikler 172
Hz. Peygamberin Neslinin Kzyla Devam Etmesinin Hikmeti 173
(109) KÂFRÛN SÛRES 175
Sûre Hakknda Bilgi 175
Kâfirûn Sûresinin Fazileti 176
(110) NASR SÛRES 181
Sûre Hakknda Bilgi 181
Tebihle Hamdin Birlikte Söyleni Hikmeti 186
Nimete ükür Edebi 187
Sürekli stifarn Sebebi 187
294 Ç! T
(111) TEBBET SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi
(112) HLÂS SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi
Sûrenin ni Sebebi
hlâs Sûresinin Fazileti
(113) FELAK SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi.
Sûrenin ni Sebebi
(114) NÂS SÛRES
Sûre Hakknda Bilgi
SON SÖZ
ÇNDEKLER (1-11 CLT).
NDEKS
(i-nçn.T) _ _
191
191
199
199
200
204
21
1
21
1
212
219
219
225
?27
295
îndeks
A
Abbas (Hz.)/ III, 649, 650; VIII, 212; XI,
185
Abbas, II, 160, 32ü, 433, 684, 696; III,
146, 215, 299, 306, 329, 394, 412, 552,
554, 644, 649, 650, 684, 690, 691, 750;
rv, 47, 126, 133. 180, 438, 623, 637,
648; V, 174, 449, 509, 604, 675. 721,
724; VI, 40, 63. 67, 86, 121, 162, 339,
412; VII, 58, 1 70, 230, 414, 468, 514,
611; VIII, 45, 121, 147, 211, 284,
578; IX, 305, 311, 369, 463, 689; X,
13, 536, 555, 559; XI, 56, 66, 85, 105,
119
Abdullah b. Abbas, I, 25, 36, 37, 38, 41,
43, 44, 58, 149, 152, 210, 211, 212,
249, 277, 384, 418, 442, 463, 506, 510,
612, 617, 663, 669, 682, 722, 735; II,
16, 50, 51, 128, 130, 131, 163. 195,
261 , 319, 338, 339, 342, 344, 347, 356,
357, 368, 371, 379, 388, 391, 393, 400,
411, 416, 439, 479, 489, 499, 505, 558,
562, 612, 624, 657, 667, 670, 675, 680,
699, 742, 744; III, 41,42,69,81,108,
II 2, 1 26, 2 1 0, 255, 256, 328, 347, 380,
403, 424, 482, 495, 555, 562, 599, 639,
671, 695, 699, 701; IV, 107, 125, 157,
258, 265, 273, 305, 412, 421, 463, 513,
558, 569, 608, 656, 657, 677, 690, 709,
744; V, 42, 88, 134, 176, 177, 191,
219, 226, 246, 257, 272, 283, 295, 344,
345, 354, 358, 376, 405, 41 1, 431, 491,
502, 507, 546, 557, 59i, 598, 599, 610,
612, 618, 619, 620, 630, 632, 637, 648,
656 665, 666, 685, 686, 705, 710, 71 7,
718, 725; VI, 14, 31, 44, 47, 48, 50,
59, 71, 81, 89, 104, 118, 128, 129, 150.
174,177,180,181,192,195,196,208,
217, 240, 243. 264, 303, 325, 326, 340,
342, 361, 374, 390, 414, 415, 419, 430,
2% NDEKS
484, 497, 504, 515, 532, 540, 553, 571,
572, 586, 598, 608, 61 8, 648, 649, 653,
722, 724; VII, 16, 22, 25, 40, 46, 47,
48, 79, 84, 86, 98, 113, 123, 151, 156,
161, 164, 176, 178, 200, 213,216, 250,
302, 31 1, 329, 349, 350, 363, 434, 440,
458, 464, 51 1, 537, 556, 557, 574, 592,
608, 609, 618, 621, 657, 659, 669, 670;
VIII, 16, 38, 48. 64. 73. 130. 131, 135.
137, 143, 154, 165, 171, 186, 21Z 216,
232, 234, 250, 268, 271, 272, 292, 312,
325, 359, 399, 400, 432, 433, 447, 454,
461, 469, 472, 483, 517, 520, 549, 560,
568, 576, 597, 602, 635, 639, 640, 643,
658, 707, 713, 727, 734, 736; IX, 15,
16, 21, 68, 71, 72, 80, 92, 94, 109. 110,
116, 123, 127, 136, 138, 145, 153, 164,
166, 181, 198, 218, 240, 262, 269, 300,
31 2, 325, 364, 367, 387, 409, 415, 441,
462, 479, 516, 543, 550, 566, 583, 592,
605, 628, 651, 652, 685; X, 15, 27, 67,
71, 72, 73, 97, 110, 113. 135, 139, 169,
173, 181, 182, 195, 200, 203, 21 1, 215,
217, 226, 231, 232, 258, 259, 265, 272,
282, 302, 309, 314, 331, 353, 358, 361,
362, 414, 455, 460, 468, 472, 530, 531,
533, 575, 579, 580, 585, 593, 618, 629,
639, 658, 711, 713, 716, 718; XI, 33,
40, 61, 77, 79, 84, 103, 110, 119, 120,
150, 166, 169, 185, 194
Abdullah b. Acibe, 1, 72, 74, 75
Abdullah b. Ahmed, III, 141
Abdullah b. Amr, VII, 215; IX, 253
Abdullah b. Amrb. Âs, III, 496
Abdullah b. Amr b. Haram, II, 257
Abdullah b. Câbir, 1, 210
Abdullah b. Cah, I, 595; II, 212, 495;
VII, 561
Abdullah b Cübeyr, II, 191, 218, 219,
229
Abdullah b. Ebû erh, VI, 285, 286;
VII, 503
Abdullah b. Ebû Ümeyye, V, 295; VII,
206
Abdullah-j Herevî bk. Herevî
Abdullah b. Huzâfe, III, 50
Abdullah b. Kâ'b, IV, 54
Abdullah el-Kâm il, I, 74
Abdullah b. Klâbe, X, 708
Abdullah b. Mesud, I, 26, 32, 39, 44,
157, 163, 164; II, 59, 159, 346, 443.
462, 565, 675; III, 59, 255, 361, 495,
610, 614, 681; IV, 274, 422, 606, 608,
630, 762; V. 81, 118, 122, 135, 157,
276, 393, 425, 444, 452, 558, 581, 590,
612, 630, 658. 6%; VI, 107, 145, 167,
192, 357, 362, 372, 449, 556, 586, 610,
704; VII, 36, 169, 201, 250, 412, 435,
456, 512, 577, 676, 714; VIII, 64, 86,
92, 98, 120, 171, 211, 212, 233, 292,
500, 562, 705; IX, 21, 43. 116. 144,
181, 198, 213, 290, 479, 558, 559, 603,
622, 628, 629, 685; X, 29, 49, 113,
157, 158, 234, 275, 367, 407, 531, 593,
611, 618; XI, 57
Abdullah b. Mugaffel, I, 247; IV. 54
Abdullah b. Mübârelc, I, 490, 724; II,
56; III, 244; V, 330; VI, 552; VIII, 74,
647; IX, 86
NDEKS 297
Abdullah b. Osman, XI, 34
Abdullah b. Ömer, I, 85, 164, 409, 421,
622; II, 146, 149, 359, 505, 565, 607;
III, 71, 567; IV, 17, 203, 205, 400,
658; V, 93, 262, 363; VI, 380, 532,
726; VII, 422, 459, 482; VIII, 76, 415,
433, 447; IX, 293, 421; X, 168, 353,
407, 607, 616
Abdullah b. Rebah, VII, 668
Abdullah b. Revâha, VI, 730, 731; IX,
285
Abdullah Salih, 1, 102
Abdullah b. Sâmir, X, 651
Abdullah b. Selâm, 1, 374, 432, 470, 577;
U, 123, 129. 177, 181. 304, 428, 553,
579, 584, 693; III, 467, 471; IV, 235,
600, 614; VI, 711; VII, 308, 644; IX,
111, 112; XI, 12
Abdullah b. Sû riya, I, 389
Abdullah b. Sehhîr, XI, 125
Abdullah b. Übey. I, 271; II, 64, 190,
191, 220, 235, 238, 257, 451, 714; III,
727, 743; IV, 32. 33, 41, 46, 47; VI,
397, 398, 399, 408, 448, 672; VII,
527, 503; IX, 254, 285; X, 14, 34, 123,
127, 128, 129, 130, 131
Abdullah b. Ümmü Mektûm, II, 495;
III, 723; VII, 281; X, 555
Abdullah b. Zeyd, III, 69
Abdullah b. Ziba'râ, VI, 146
Abdullah b. Zübeyr, VI, 203; VIII, 213;
IX, 267; XI, 34
Abdurrahman (üz. Ebû Bekir'in olu),
IU, 168
Abdurrahman b. Ali el-Âsmî el-Kasrî,
1,86
Abdurrahman Ârif, 1, 86, 134; II, 295;
V, 227, 582, 605; VI, 598; VII, 33; X.
263
Abdurrahman b- Avf, I, 61, 599, 646,
700, 701, 745; II, 410, 458, 509, IV,
40; VII, 594, 595, 666
Abdurrahman- Câmî, I, 298
Abdurrahman b. Ebû Nuaym, VI, 666
Abdurrahman-! Fâsî, I, 95, 133, 134,
239, 579; II, 154, 198, 205, 355, 447,
473, 568, 654, 716, 740; III, 199, 256,
473, 528, 676, 711, IV, 71, 102, 137,
164, 266, 267, 372, 373, 379, 430, 500,
515, 533, 563, 583, 605, 610, 636, 732,
737; V, 41, 72, 96, 146, 177, 212, 243,
251, 260, 273, 367, 378, 41 3, 417, 420,
426, 492, 505, 539, 573, 599, 605, 61 3,
719, 722; VI, 32, 33, 40, 45, 149, 155,
156, 168, 193, 269. 271, 296, 304, 314,
327, 358, 369, 412, 541, 599, 604, 619,
662, 671, 672, 691, 726; VII, 24, 93,
267, 287, 299, 307, 341, 369, 436, 444,
458, 472, 516. 564, 633; VIII, 59, 71,
85, 105, 111, 131, 148, 213, 217, 221,
242, 245, 277, 283, 296, 302, 343, 375,
427, 436, 438, 459, 495, 507, 537, 613,
626, 627, 646, 653, 675, 700; IX, 50,
103, 110, 115, 185, 186, 193, 253, 348,
373, 416, 465, 523, 565, 581, 593, 602,
706; X 154, 176, 205, 281, 304, 354,
421, 431, 482, 525, 611, 698; XI, 50,
53, 95, 225
298 NDEKS
Abdurrahman Haan Mahmud, 1, 101
Abdurrahman el-Kettâmî es-Sanhâcî,
I. 79
Abdurrahman el-Lecâî bk. Abdurrah-
man b. Yusuf el-Lecâî
Abdurrahman el-Meczûb, I, 95; III,
625, 655; V, 436, 449, 529; VI, 236;
VII, 33; X, 62
Abdurrahman- Medenî, I, 95
Abdurrahman el-Mencere, I, 85
Abdurrahman b. Muhammed el-Kasrî
el-Fâsî, I, 136, 453; II, 349
Abdurrahman b. Semüre, I, 700
Abdurrahman b. Yusuf el-Lecâî, VII,
242; IX, 70, 242, 383, 455, 641; VII,
172, 173, 225, 242; X, 245
Abdülaziz el-Karavî, I, 86
Abdülbâki, I, 73
Abdülgaffâr, IV, 214
Abdülgafur b. Tihâmî, I, 98, 103
Abdülhak bnül-Harrât, 1, 137
Abdülhâris, III, 521; V, 250
Abdülkâbe, XI, 34
Abdiilkadir-i Geylânî, I, 107, 137, 144,
280, 333, 422, 506, 735; II. 61, 96,
664; III, 206, 207, 737; IV, 269, 424,
546, 628; V, 83; VI, 41, 475, 550, 559,
595; VII, 472; VIII, 566; IX, 25, 389;
X, 142, 297
Abdülkadir el-Kûhin, I, 84. 85, 86, 100
Abdülkerim b. Ali el-Yâzüg el-Fâsî, I,
82
Abdülkerim-i Cîlî, I, 107, 137, 144; IV,
424; V, 83; VIII, 750
Abdülkerim b. Kurey, I, 79, 82, 87, 137
Abdülkerim-i Kueyri bk. Kueyrî
AbdüîmeLik b. Mervân, IX, 89; X, 607
Abdülmugîs, II, 666
Abdülmuttalib, II, 152, 212; III, 552;
VII, 206, 561, 569; VIII, 213, 555;
X, 555; XI, 42, 44, 147, 148, 149, 151,
192
Abdülmuttaliboullar. III. 245; V,
319; XI, 192
Abdültzzâ, III, 520; VI, 444; IX, 249; X,
63, 73; XI, 192, 193
Abdülvahid b. Zeyd, I, 402; IV, 39
Abdülvehhâb- a'rânî bk. a'rânî
Abdümenâf, III, 610; XI, 155
Abdümenâfoullar, III, 245; VI, 722
Abdüsselâm mrânî el-Hâlidî, I, 102,
104, 105
Abdüsselâm b. Meî, I, 95, 537; II, 79,
506, 549, 721, 722; III, 165, 728; IV,
623; V, 346, 515, 604, 623, VIII, 162,
240, 305, 599, 745; X, 622
Abdüsselâm b. Muhammed b. Kurey,
1, 82
Abdiiems, X, 420
Abede bin t Abdüluzzâ, X, 73
Ad, 1» 376; II, 660; III, 90, 95, 385, :«6,
387, 388, 391, 393, 395, 449. 605; IV,
25, 318, 319, 320, 325, 326, 333, 386,
411, 425, 629, 630, 686; V, 56, 197,
243, 401, 564; VI, 202, 229, 304, 309,
571; VII, 253, 290. 343, 409, 422, 495;
VUI, 96, 451, 476, 553, 555, 556, 558;
IX, 40, 101, 135, 136, 137, 138, 139,
NDEKS 299
140, 331 , 332, 391 , 392, 393, 395, 468,
470, 471, 474, 491, 492; X 246, 293,
294, 295, 296, 493, 704, 706, 710, 71
1
Âd b. Avs b. rem b. Sâm b. Nuh, VI,
304; X, 707
Âd kavmi, III, 390, 3%, 618; IV, 327,
328, 379, 71 1; VI, 230, 303, 306, 687,
688, 697; VII, 292, 387, 521; VIII,
266, 267, 486; IX, 136, 137, 393, 491;
X, 707, 708
cl-Âdâb, X, 65
el-Âdâbü'l-Merdyye li-Sâliki Tariki 's-Sû-
fiyye, I, 89
adalet, I, 64, 151, 459, 505; II, 180, 318,
350, 389, 434, 536, 542, 634, 635; III,
61, 62, 126, 232, 233, 291, 292, 321,
331, 405, 506, 547, 631, 743; IV, 77,
129, 187, 324, 380, 387, 466; V, 120,
122, 124, 436; VI, 30, 69, 70, 243,
251, 373, 447, 479, 707; VIII, 272,
436, 487, 495, 626, 647; IX, 78, 515,
652, 656; X, 261, 660
Âdem (Hz.), 1, 8, 140, 142, 180, 293, 294,
295, 296, 297, 298, 299, 300, 301, 302,
303, 304, 305, 335, 440, 454, 531, 567,
585, 601, 660, 691; II, 67, 73, 102,
103, 133, 151, 312, 442, 586, 596, 597,
648, 649, 665, 666, 667, 671, 672, 673,
675, 746, 750; III, 85, 203, 325, 326,
327, 329, 330, 331, 332, 333, 335, 336,
337, 338, 339, 352, 375, 391, 404, 440,
458, 490, 491, 519, 520, 521, 522, 540;
IV, 151, 305, 316, 330, 399, 400, 425,
623, 682, 717, 719, 721, 722, 724, 725,
726, 727, 731; V, 100, 173, 190, 194,
248, 249, 252, 259, 260, 287, 377, 391,
392, 453, 487, 519, 538, 541, 542, 617,
648, 677, 714, 715, 716, 717, 718, 719,
720, 721, 722, 723, 724, 725, 727, 728.
729; VI, 59, 103, 116, 125, 173, 201,
202, 210, 284, 296, 299, 374, 474, 681,
724; VII, 24, 158, 171, 192, 207, 267.
300, 353, 368, 469, 470, 478, 502, 516,
552, 614, 615, 634, 679; VIII, 27, 38,
57, 58, 61, 78, 245, 263, 288, 307, 326,
327, 329, 330, 331, 332, 333, 346, 347,
399, 420, 467, 524, 549, 582, 726, 727,
728; IX, 139, 152, 253, 288, 310, 313,
314, 329, 458, 513, 521, 522, 561 . 582,
616, 651; X, 145, 204, 314, 358, 361,
402, 443, 460, 461, 524, 684; XI, 21,
28,62 217
Aden, III, 299, 553; V, 473; IX, 21; X,
708
Adî b. Bedâ, III, 61, 62
Adî b. Hatim, I, 541, 542; II, 111
Adî b. Kâ'b, I, 271
Adî b. Kays, IV, 759, 760
Adî b. Rebîa X, 444
Adîoullan, IX, 236
adn, IV, 28, 367; V, 228, 547; VI, 143;
X, 96
el-Âdude, X, 541
Afrece, II, 329
ayar, II, 30; VII, 144
ahde vefa, I, 521; II, 192, 287, 644; III,
293, 413, 414, 652, 671, 672; IV, 576;
V, 130, 536; VII, 170; IX, 250
NDEKS300
Ahfe, VIII, 186; IX, 183, 524; X, 350
Ahkâmül-Kur'ân, I, 211; II, 152, 374,
391, 397, 41 1, 486, 505, 510, 516, 620,
621, 622; III, 27, 222, 537, 695, 699;
V. 143, 273, 503; VI, 106, 201, 208,
379, 394, 430, 445, 500, 504; VII, 170,
171, 606; VIII, 659; X, 65, 414, 558
Ahmed b. Abdullah, 1, 95; VII, 207
Ahmed b Abdurrahman pr-Ruâ, I, 82
Ahmed b. Atâullah- skenderi bk. bn
Atâullah- skender!
Ahmed b. Ebül-Havâri, IV, 301
Ahmed el-Hâdr, 1, 73
Ahmed b. Hadraveyh, I, 687
Ahmed b. Harbe!, I, 245, 400, 488; II,
505; III, 240, 745; IV, 745; V, 330,
360, 602; VII, 423, 425, 580, 633;
VIII, 531; IX, 198, 591; X, 72
Ahmed bn Atâ bk. bn Atâ el-Edemî
Ahmed b. Kasm- L'klîî el-Endelüsî
bk. Uklîî
Ahmed b Muhammed b. Mehdi b.
Hüseyin, I, 71
Ahmed b. Mübarek es-5idlmâsî, I, 83
Ahmed-i Rifâî, IV, 112
Ahmed b. Said el-Hiberi, VII, 207
Ahmed b. LTkbe el-Hadramî, 1, 95
Ahmed Zerrûk, I, 51, 81, 95, 136, 204,
394; II, 65; III, 82, 221, 508, 549; IV,
300; V, 579; VI, 261; VII, 615, 631;
VIII, 577, 637
Ahnes b. erik, I, 574; III, 120; X, 267,
444; XI, 139
Ahzâb, 1,105
Âie (Hz.), I, 528, 540, 617, 647; II, 23,
189, 319, 462, 504, 536, 607; H, 69,
168, 522, 583, 610; IV, 531, 692; V,
93, 173; VI, 153, 192, 376, 395, 3%,
398, 400, 406, 408, 409, 413, 414,
415, 416, 418, 419, 428, 430, 431, 450,
500; VII, 96, 165, 250, 307, 435, 543,
545, 546, 548, 590, 592, 596, 601, 604;
VIII, 84, 158, 219; IX 127. 268, 284,
291, 551, 664; X, 30, 78, 201, 203,
205, 207, 209, 210, 224, 261, 263, 551;
XI, 149, 150, 184, 185, 215
Akabe Biati, IV, 66; XI, 112
Akâidül-Cezâirî, VII, 432
Akâidii ’n-Nesefî, 1, 48, 204
akbaba, VII, 31, 47
Âktb, II, 108; IV, 601; V, 354
el-Âkbet, X, 325
Akl b. Ebû Tâlib, III, 644, 649
Akra' b Habis, IX 273, 274
Akrep, IV. 708; VI, 90. 603, 604; VIII,
200; X, 645
aktab, IU, 311; VI, 157
Ali (Hz.). I, 43, 44, 62, 73, 74, 94, 126,
229. 244, 249, 271, 399, 409, 528, 570,
664, 665, 725; II, 33, 55, 72, 79, 133,
165, 255, 286, 364, 367, 378, 401, 432,
433, 623, 720; III, 82. 141, 437, 583,
594, 610, 623, 658, 660, 661, 673, 684,
695, 736; IV, 282, 400, 555, 609, 662,
690. 730; V, 92. 122, 186, 247, 276,
355, 359, 439, 478, 546, 580, 589, 730;
VI, 135, 192 379, 401, 440, 478, 556,
560, 593, 607; VII, 215, 244, 250,
NDEKS 301
294, 339, 542, 553, 594, 595, 619, 629;
VHI, 79, 178, 121, 211, 252, 274, 278,
291, 305, 313, 375, 416, 463, 532, 571,
641, 653, 658, 661, 663; IX, 21, 123,
249, 250, 262, 276, 284, 314, 372, 434,
592, 655, 693, 694; X, 1 4, 53, 130, 181,
182, 299, 323, 393, 468, 469, 470, 471,
494, 601, 624, 646; XI, 13, 139, 212
Ali b. Abdullah Basri, V, 168
Ali Abdülhâlik, 1, 131
Ali Cemel el-mranî, I, 91, 95, 508, 514,
530, 555; II, 471; III, 230, 669; IV, 75,
648, 707; V, 136, 457; IX, 545; X, 87
Ali b. Ebû Talib bk. Ali (Hz.)
Ali el-Havvâs, I, 731; VIII, 732
Ali b. Hüseyin, III, 347; VII, 565; X, 395
Ali smail Temmam el-Msrî, 1, 99
Ali el-Kâri, I, 29
Ali b. Musa Rza, XI, 61
Ali es-Sanhâri, 1, 95
Ali b. Ümeyye b. Halef, III, 624
Ali b. Vefa, I, 95
Ali b. Zeyd, I, 26
Alkarne, VI, 167; VIII, 705
Ailâme Davud, I, 99, 102
ÂIûsî, I, 35, 42, 51, 62, 297; II, 111, 464;
VI, 71 1; VII, 32. 170; IX, 515; X, 78
Amâlikallar, II, 660; III, 390, 391, 434,
437; V, 696; VII, 676; VIII, 295; IX,
137; X, 360
Âmile, VII, 668
Âmine (Hz.), 1, 443; XI, 42
Âmir b. Abdülkays, X 601
Âmir b. Azbat, II, 493
Âmir b. Füheyre, IX, 123, XI, 34
Âmir b. Hadramî, V, 147
Âmir b. Seken, IV, 79
Âmir e-a'bî bk. a'bî
Âmir b. Tufeyl, IV, 52. 558, VII, 521
Âmirogullan, III, 346
Ammâr b. Vâsir, I, 385, 413; II, 116,
443; III, 242, 583; IV, 33, 373; V, 62,
142, 147, 174, 364; VI, 541; VII, 281;
VIII, 354, 375, 663; IX 115, 291; X,
53, 596, 624
Amr b. Abdüved, XI, 13
Amr b. Âs, 11, 383; III, 61, 62, 496, 551;
VIII, 719
Amr b. Avf oullan, IV, 79
Amr b. Cerîr, II, 382
Amr b. Cüha, II, 637
Amr b. Hiâm, III, 551
Amr b. Luhay, III, 197, 277; X, 359, 360
Amr b. Lüey, VII, 668
Amr b. Meymûn, VII, 163
Amr b. Ümeyye ed-Damrî, II, 637; X,
14
Amre, VI, 448
Anîze Ümmü Ganem, III, 397
el-Arabî Ahmed b. Abdullah, 1, 95
Arabî b. Abdullah, I, 530, 736; II, 632
el-Arabî ez-Zevvâdî, I, 79
Arafat, I, 478, 560, 563, 566, 567, 568,
601, 707; II, 611, 617, 618; III, 491,
661, 664; IV, 229; VI, 216; X, 586,
646; XI, 84
Arâisül-Beyân, I, 18, 122, 144, 239, 454,
455, 752; D, 32, 77, 102, 200, 205, 230,
NDEKS
284, 303, 324, 342, 349, 359, 360, 361,
387, 390, 394, 402, 425, 471 , 473, 51 1,
587, 589, 664, 678, 700, 723, 734, 737,
739, 740; III, 53, 68, 101, 115, 138,
152,181, 189, 198, 204,213,216, 315,
375, 376, 381, 442. 472, 499, 522, 532,
623, 634, 635, 694, 707; IV, 56, 91,
101, 111, 120,130,164,285,315,321,
340. 371, 385. 452, 454- 466, 488. 533.
584, 604, 607, 680, 696, 716, 764; V,
18, 95. 114, 125, 177, 179, 202, 244,
260, 287, 316, 339, 340, 366, 419, 494,
510, 562, 622, 627, 681, 730; VI, 60.
67, 94, 110, 123, 204, 221, 237, 273,
338, 353, 364, 412, 413, 481, 650, 715;
VII, 34, 80, 109, 174, 179, 182, 339,
383, 432, 473, 581, 586, 684; VIII, 27,
50, 67, 79, 104, 110, 148, 247, 263,
288, 357, 367, 379, 404, 427, 439, 459,
496, 501, 513, 518, 521, 580, 589, 615,
631, 642, 676, 680, 755; IX, 18, 36, 50,
99, 114, 119, 125, 155, 161, 170, 189,
223, 224, 241, 258, 263, 264, 288, 321,
383, 399, 403, 419, 445, 510, 546, 587,
592, 608, 614, 626, 636, 642, 646, 656,
706, 707; X, 31, 45, 46, 50, 86, 99, 1 16,
1 18, 131, 132, 197, 227, 242, 284, 329,
340, 370, 398, 416, 433, 438, 479, 507,
526, 535, 549, 560, 566, 570, 571, 601,
620, 631, 654, 659, 678, 690; XI, 23,
97, 114, 142, 186
Arap, I, 28, 73, 84; II, 163, 253, 431. 474;
111, 264, 299, 394, 475, 593, 619; IV,
112, 276, 411, 626; V, 78, 139, 266,
290, 439; VI, 27, 291, 323, 385, 387,
489, 710; VII, 170. 291, 501, 521;
VIII, 1%, 586, 587; IX, 115, 117, 226,
310, 425, 426, 487; X, 15; XI, 182,
183, 184
ârifibillâh, I, 29, 49, 71, 81; II, 140, 262,
409, 437, 446, 591, 700, 726; III, 135,
288, 528, 721, 724, 727; IV, 110, 190,
454. 526, 555, 593, 620, 647; V, 67,
1 19, 201, 402, 449, 699, 742; VI, 157,
188, 236, 446, 455, 465, 558, 559, 611,
625; VII, 25, 29, 109, 691; VIII, 39,
59, 60, 151, 315, 529, 610; IX, 224,
369, 594, 603, 653, 687, 690; X, 131,
151, 547; XI, 41, 58, 223
Ârizatin-Ahvezi. V, 503
Âs b. Vâil, III, 92; IV, 759, 760; V, 571;
VI, 541; X, 421, 624; XI, 161, 169
Âsaf b. Berhiya, VII, 67, 68; VIII, 300,
301
Ashâb- Kehf, V, 282, 321, 330, 331,
332. 334, 339, 341, 342, 344, 345, 346,
347, 349, 350, 351, 352, 353, 354, 356,
357, 358, 359, 400, 403, 436, 550
ashâbül-uhdûd, IX, 331
Âsim, III, 157
Âsim b. Adî, IV, 40; VI, 394
Âsim Efendi, V, 442
Âsim brahim el-Keyyâlî, 1, 88, 98, 100,
102, 103, 104, 105
Âsiye (bint Müzâhim), II, 70, 81; V,
624, 630, 666, 667; VI, 658; VII, 139,
140, 141; X, 224, 225, 229, 709
Aslan, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
NDEKS 303
Âer, IV, 404
Âir, 1, 452
aure, III, 436; IV, 239, 307, 31 1; V, 344,
655
Ala b. Ebû Rebâh, III, 240; VII, 153,
415, 511, 556; IX, 260
Atâ b. Yesâr, VI, 90; VII, 448; X, 445
Atyye b. Büsr el-Mâzinî, VI, 440
Âtike, III, 552; V, 295
Attâb b. Üseyd, II, 454
Aî’ârifii 1-Maârif, I, 18, 31, 33, 37, 115,
144, 203, 227, 254, 404, 661; III, 303.
317, 748; IV, 101, 391; V, 95, 458; VI,
98, 99, 725; VII, 179, 230, 417; VIII,
283, IX, 304, 610; X, 115, 220
Avf b. Mâlik el-Ecaî, X, 174
Avf b. Üzre, X, 359
ayne’l-yakîn, I, 125, 696, 697, 698; II, 43,
369, 500, 577; III, 237, 360, 361; IV,
180. 587; VII, 52, 100, 115; X, 319,
320; XI, 129, 131
aynü'l-cem', IV, 101, 120; V, 509; IX,
224, 613
Ayya b. Ebû Rebîa, II, 485; VIII, 415,
416;
Azâzîl, 1, 172
Âzer, II. 89; III, 170; V, 517, 520, 525;
VII, 207, 422
Aziz, II, 81; IV, 421, 422, 423, 434, 446;
XI. 142, 163
azletmek, II, 244
B
Bâcî, I, 648; VI, 426; VII, 310; X, 87
bâhin, IV, 657
Bahra, III, 54
Bahreyn, II, 718; III, 649
el-Bahrili-Mt'diti. I, 7, 14, 15, 17, 18, 34,
42, 48, 52, 55, 63, 97, 98, 105, 107,
108, 129, 130, 131, 132, 133, 134, 138,
139, 142, 143, 144, 145, 146, 147, 148,
152, 168, 199, 206, 239; II, 652; III,
330, 505; IV, 219, 768; V, 315; IX,
303; XI, 225
el-Balrii 1-Muhît, I, 136; IV, 563; V, 1%;
IX, 571
Baklî bk. Rûzbihân- Baklî
Balk, II, 452; IV, 708; V, 408, 409, 413;
VI, 603, 604; VIII, 233; IX, 152; X,
285, 287, 645
Basra, 1, 646; II, 73, 670, 688; III. 313; V,
241, 404; VI, 167; IX, 379
bast hali, I, 653; III, 155; VI, 52, 588;
VII, 230; XI, 22
Baak, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
bâtn ilmi. 1, 471; II, 300
bâtn! hal, 1, 108
Bâyezid-i Bistâmî, I, 333; II, 320, 396,
421, 721; IV, 180, 546; VIII, 66, 578;
X, 32, 398
Becîle, VII, 668, 676
Bedir, 1, 363, 466, 663; II, 28, 29. 30, 190,
193, 194, 195, 196, 198, 214. 215. 247,
249, 254, 255, 267, 498, 652, 661; III,
254, 397, 4%, 543, 545, 546, 550, 552,
304 NDEKS
554, 555, 563, 572, 576, 586, 594, 599,
602, 603, 605, 608, 61 1, 612, 613, 614,
615, 619, 620, 621, 622. 623,624, 626,
639, 644, 645, 650, 720; IV, 47, 66,
153, 189, 257, 271, 560, 641, 662, 757,
760; V, 14, 151, 268, 401, 733; VI,
161, 178, 1%, 247, 329, 330, 342, 343,
355, 555, 556, 619, 625, 654; VII, 18,
102, 316, 336, 489, 497, 498, 598, 716,
VIII, 56, 95, 123, 180, 250, 308, 335,
3%, 412, 568, 597, 622, 709, 754; IX,
23, 158, 164, 202, 206, 402, 427, 430,
431, 505, 704; X, 13, 38, 39, 40, 54,
77, 84, 85, 94, 253, 265, 268, 276, 323,
387, 401, 524; XI, 104, 194
Behcetül-Basîr fi erh-i Ferâiz-i Muhta
sar- Halil, I, 85
Behcetü'n-Nüfûs, 1, 135, 243; VII, 460
beka billâh, I, 238; II, 309; IV, 318; V,
614; VII, 599, 617; VIII, 434, 675; IX,
224, 263, 348, 467, 474, 527, 536, 546,
553, 563, 602, 688; X, 116, 355, 474,
565, 582, 635
bekâ hali, II, 326; X, 284
bekâ makam, 1, 495; VII, 141
Bekir b. Vâil oullan, II, 718; III, 671,
675, 676
Bel'am, III, 495,499
Belh, V, 483, 514, 551, 661; VI, 289, 291,
541, 617; VII, 79, 150, 655; VIII, 499;
X. 32
Belks, I, 190, 191; V, 251; VII, 46, 47,
49, 50, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 60,
61, 62, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71,
591, 670, 671; VIII, 306
Benât-i Na', V, 30
Benî Asfar, Ü, 733
Benî Dil, III, 671
Benî Gfâr bk. Gfâroullan
Benî Kayle, II, 157
Benî Kurayza bk. Kurayzaoullan
Benî Mustalik bk. Muta likoullar
Benî Nadîr bk. Nadîroullan
Benî Sel ûl, IV, 559
Bera b. Âzib, III, 298; VIJ, 280; IX, 635;
X, 616
Beraî, II, 56
Berre, VIII, 211
Berva' bint Ukbe, X, 73
berzah, I, 572; VI, 383; VIII, 399
Bessâm Muhammed Bârad, 1, 98
Be^ir, II, 515
beyaz kurtçuk, VII, 62
Beyhakî, I, 138, 211, 245, 249, 250, 313,
400, 402, 443, 517, 518, 576, 579, 603,
605, 623, 669, 682, 684, 710, 713, 715.
750; II, 29, 32, 38, 42, 92, 125, 136,
165, 1 80, 201, 202, 251, 287, 291, 337,
359, 394, 399, 495, 496, 623, 677, 702;
III, 58, 118, 131, 132, 236, 240, 246,
248, 324, 516, 517,555, 568, 579, 599,
611, 623, 699, 709; IV, 33, 36, 38, 70.
88, 128, 156, 203, 220, 274, 380, 387,
433, 608, 646, 692, 744, 756, 760, 762;
V, 38, 82, 123, 174, 201, 206, 238,
260, 289, 314, 315, 329, 330, 341, 378,
384, 474, 478, 560, 579, 589, 590, 591,
595, 621, 622; VI, 98, 162, 206, 261,
NDEKS 305
270, 281, 376, 385, 388, 430, 432,
438, 440, 445, 488, 503, 508, 525, 574,
621, 670, 712. 717, 731; VII, 51, 82,
91, 195, 280, 306, 355, 399, 410, 414,
483, 549, 591, 5%, 607, 710; VIII, 33,
35, 73, 77, 84, 144. 151, 260, 307, 335,
336, 415, 475, 520, 624, 647, 660, 661,
703, 738; IX, 38, 71, 83, 199, 224, 287,
294, 297, 309, 318, 404, 582, 647, 670,
671; X, 65, 67, 114, 187, 261, 331,
564, 689; XI, 47, 48, 57, 65, 69, 91,
106, 123
Beytullah, I, 433, 440, 487; II, 150; III,
339, 601; VI, 200, 201, 202, 207; VIII,
329; IX. 212, 226, 236, 250
Beytülmakdis, I, 331, 332, 418, 419, 433,
458, 459, 463, 464, 466, 469, 474, 656,
693; II, 68, 69, 81, 103, 118, 150, 151,
576, 640, 659, 662, 663, 748; III, 417,
479; IV, 95, 509; V, 173, 181, 182,
184. 246, 440, 456, 495, 496; VI, 95,
314; Vn, 45, 659, 663, 664; VIII, 272,
306, 728; IX, 358, 489; X, 533, 545
Beyzâvî, I, 18, 56, 57, 62, 132, 133, 134,
135, 136, 141, 142, 222, 223, 224, 225,
232, 233, 235, 247, 279, 296, 297, 312,
324, 396, 421, 425, 435, 447, 457, 459,
460, 461, 466, 470, 473, 474, 493, 507,
522, 523, 536, 603, 609, 612, 682, 683,
685, 687, 709, 714, 740, 749, 750; U,
16, 53, 54, 63, 66, 82, 91, 92, 99, 112,
149, 156, 159, 235, 250, 282, 289, 291,
293, 308, 309, 31 1, 31 2, 344, 354, 382,
383, 388, 405, 446, 447, 452, 454, 467,
4%, 498, 509, 51 1, 522, 524, 525, 528,
533. 546. 547. 567. 579. 591. 602. 615,
629, 634, 638, 649, 654, 668, 669, 670,
672, 679, 683, 695, 705, 713, 715, 721,
736, 739, 750, 751; III, 16, 21, 31, 32,
35, 56, 58, 63, 75, 81, 83, 84, 85, 97,
121, 139, 141, 142, 145, 168, 170, 186,
188, 192, 206, 211, 222, 227, 242, 258,
262, 279. 283, 313, 327, 337, 339, .341,
343, 344, 373, 374, 375, 378, 379, 385,
388, 391, 395, 398, 399, 405, 406, 419,
424, 427, 432. 433, 437, 442, 443, 474,
475, 476, 482, 483, 492, 496, 498, 504,
506, 507, 511, 557, 568, 570, 573, 579,
594. 595, 596, 600, 601, 603, 604, 610,
611. 615, 618, 622, 639, 645, 654, 659,
660, 662, 664, 665, 666, 672, 673, 675,
676, 678, 682, 688, 695, 701, 702, 729,
731; IV, 14, 15, 24, 28, 29, 37, 41, 42,
47, 60, 88, 95, 96, 105, 106, 109, 115,
119, 125, 128, 129, 134, 142, 146, 147,
155, 158, 162, 168, 174, 1 77, 179, 183,
186, 187, 189, 192, 194, 1%, 197, 211,
219, 235, 236, 240, 241, 246, 247, 256,
261, 265, 266, 272, 273, 276, 277, 288,
296, 306, 311, 312, 320, 323, 324, 327,
346, 349, 355, 356, 359, 361, 362, 363,
369, 379, 380, 386, 389, 397, 399, 400,
422, 429, 430, 450, 466, 486, 487, 505,
506, 510, 514, 515, 516, 545, 550, 553,
566, 570, 580, 581, 582, 583, 592, 605,
614, 622, 625, 626, 627, 631, 632, 636,
642, 653, 658, 659, 663, 668, 669, 672,
674, 678, 690, 693, 695, 710, 711, 714,
306 NDEKS
718, 721, 723, 729, 734; V, 18, 22, 23,
27, 28, 29, 30, 31, 36, 41, 47, 48, 65,
66, 72, 73, 74, 91, 93, 96, 97. 114, 120,
122, 131, 132, 138, 139, 141, 143, 145,
153, 154, 157, 173, 184, 199, 216, 218,
224, 227, 231, 243, 252, 262, 266, 267,
300, 331, 346, 377, 393, 41 0, 448, 518,
551, 556, 558, 585, 591, 653, 704, 705;
VI, 248, 355, 430, 470, 547, 549, 580,
653; VII, 38, 177, 219. 220, 222, 232,
235, 250, 255, 333, 336, 343, 349, 350,
390, 395, 422, 424, 441, 457, 498, 552,
553, 558, 570, 584, 585, 61 1, 634, 659;
VIII, 16, 47, 172, 216, 245, 246, 259,
492, 505, 560, 673; IX, 31, 78, 367,
430, 480; X, 16, 311, 344, 354, 421,
431, 477, 490, 535; XI, 114, 225
Bezzâr, I, 31, 284, 400, 540, 701, 728; II,
33, 174, 472, 490, 613; III, 32, 175,
500; IV, 28, 40, 212, 417, 441, 666;
V, 123, 543, 576; VI, 162, 382; VIII,
102, 144, 212, 734, 739, 740, 741; IX,
70, 81, 83, 122, 671; X, 187, 689; XI,
46, 64
Bezzi, XI, 48
Bilâl-i Habeî, IV, 373; V, 62, 211, 364,
501; VII, 208, 281; IX, 115, 123, 291;
X, 113, 624; XI, 33, 34
Birmâvî, VI, 398
Birzâlî, I, 40
Bir b. Berâ b. Ma'rûr, IV, 300, 609; IX,
239
Bir b. Eyvûb, VIII, 317
Biûrül-Hediyye fi ,Vfezhebi s-S ûfiyye, I,
88
Bizans, 1, 195, 318; II, 302; III, 586; VII,
409, 527, 543; VIII, 58; X, 97
BizanslIlar, I, 554; m, 586, 5%; VII,
335, 336
Boa, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
Buyetii'l-Mesâlik, II, 21
1
Buyetü's-Sâlik, I, 441; III, 36
Buhar, I, 31, 43, 47, 56, 80, 81, 83, 84,
108, 110. 111, 135, 137, 138, 141, lo6,
167, 171, 209, 211, 242, 247, 253, 257,
267, 273, 334, 362, 363, 373, 386, 390,
454, 478, 517, 520, 532, 535, 541 , 515,
561, 572, 586, 598, 604, 613, 616, 623,
630, 640, 646, 648, 651, 652, 672, 699,
707, 71 1, 715, 718, 729, 734, 741, 744,
748, 750; II, 23, 32, 34, 65, 70. 79, 81,
94, 97, 104, 119, 125. 144, 145, 152,
162. 169, 180, 181,222, 225,249, 251,
254, 275, 287, 291, 297, 302, 305, 306,
308, 314, 319, 326, 367, 371. 381, 384.
386, 390, 394, 395, 418, 419, 435, 444,
457, 462, 487, 490, 493, 504, 538, 552,
560, 561, 566, 568, 584, 589, 597, 604,
616, 622, 628, 635, 636, 638, 645, 652,
654, 671, 673, 675, 676, 681, 701 , 703,
708, 730, 742; III, 20, 29, 38, 46, 53,
97, 106, 109, 126, 159, 171, 179, 198,
223, 291, 299, 322, 360, 379, 380, 394,
398, 404, 407, 460, 467, 489, 503, 506,
531, 567, 578, 583, 597, 607, 611, ol 8,
647, 664, 667, 677, 679, 705, 720, 725,
743; IV, 16, 29, 38, 46, 47, 55, 68, 74,
90, 92, 94, 99, 175, 197, 258, 267, 291,
322, 325, 344, 346, 353, 366, 374, 403,
NDEKS 307
429, 433, 434, 459, 462, 479, 487, 498,
500, 529, 531, 534, 550, 560, 564, 569,
570, 614, 658, 672, 677, 683, 690, 709,
711, 729, 737, 757, 758; V, 49, 51, 80,
91, 93, 98, 121, 123, 165, 166, 172,
1 74, 207, 214, 225, 228, 242, 246, 260,
262, 287, 299, 314, 341, 379, 383, 388,
405, 406, 41 1, 416, 417, 422, 423, 424,
435, 458, 466, 469, 483. 491. 505, 514,
537, 542, 549, 557, 559, 571, 586, 589,
590, 608, 612, 622, 633, 681, 719, 735,
736; VI, 71, 84, 90, 106, 108, 138, 142,
149, 153, 155, 161, 180, 192, 196, 208,
222, 229, 272, 282, 329, 331, 341, 379,
382, 383, 393, 394, 397, 398, 411, 432,
441, 464, 542, 558, 585, 586, 591, 611,
619, 664, 666, 671, 683, 691, 722, 723,
728, 731, 732, 733; VII, 37, 40, 76, 83,
91, 175, 182, 200, 201. 203, 206, 259,
280, 281, 353, 368, 387, 436, 459, 469,
484, 512, 518, 521, 542, 546, 551, 559,
569, 578, 584, 592, 598, 603, 604, 606,
611, 619, 629, 678, 690, 698, 710, 714;
VIII, 17, 58, 63, 67, 68, 85, 86, 122,
130, 156, 157, 160, 200, 205, 299, 302,
308, 330, 340, 358, 399, 400, 415, 419,
433, 437, 447, 455, 468, 564, 640, 658,
663, 672, 703, 712, 713, 728, 738; IX,
42, 88, 112, 114, 127, 143, 147, 174,
185, 187, 208, 212, 224, 236, 250, 259,
268, 278, 284, 287, 2%, 307, 313, 348,
349, 372, 393, 398, 401, 408, 416, 439,
443, 447, 479, 483, 518, 548, 565, 584,
592, 600, 618, 620, 640, 644, 658, 670,
675, 681, 688; X, 28, 38, 58, 64, 78, 96,
145, 150, 168, 182, 194, 202, 205, 219,
225, 272, 282, 283, 289, 360, 361, 372,
395, 397, 402, 448, 470, 51 6. 578, 580,
620, 628, 633, 639, 677, 682, 699; XI,
11, 45, 53, 62, 76, 100, 121, 163, 184,
189,212,224
Buhtunnasr, I, 693; II, 734; III, 484, 701;
V, 182. 183. 185. 439; VI, 27. 28; VII,
664; IX, 489
Bûsîrî, I, 64, 80. 85, 101, 102, 137, 512:
II, 369; III, 16, 316; IV, 459, 623; V,
31; VII, 313, 652; VIII, 637; IX, 82
Büdeyl, III, 61
el-Büdûrü 's-Sâfire, 1, 137
Bünyamin, I, 452, 658; IV, 403, 404,
470, 472, 473, 476, 477, 480, 482, 484,
485, 486, 490, 493, 494, 495, 503, 504
C
Câbir. 1, 94, 210, 229
Câbir b. Abdullah, 1, 229; II, 40, 72, 191,
192, 257, 336, 337, 435, 604; IV, 162;
V, 558; VIII, 557, 641; V, 211, 558,
560; VII, 238, 464, 592; IX, 222, 552
Cad, 1, 452; IV, 404
Cafer*i Sâdk, 1, 32, 33, 61, 184, 236, 254;
II, 41, 60, 307, 670; III, 531; IV, 340,
385; V, 562, 605, 718; VI, 150, 273,
574; VII, 177, 645; VIII, 68, 294, 427,
456, 680, 755; IX, 403, 545; XI, 142
Cafer-i Tayyar, III, 22; VII, 204, 415,
600
NDEKS
Câlût, 1, 12, 490, 656, 662, 664, 666, 667,
668, 670; V, 183, 185
el-Câmi' li-Ahkâmil-Kuran, I, 135, 562,
643, 660, 663, 668; II, 33, 34, 38, 42,
95, 99, 152, 243, 263, 331, 369, 374,
381, 41 1, 498, 566, 61 5, 670, 734, 738;
III, 555, 609; IV, 47; V, 134, 478, 540,
548, 555, 585, 591, 598, 599, 630; VI,
16, 28, 91, 92. 106, 107, 123, 126, 129,
175, 197, 201, 208, 213, 217, 232, 289,
358, 367, 382, 393, 398, 414, 420, 430,
443, 444, 474, 478, 483, 500, 51 1, 678,
697, 706; VII, 30, 32, 36, 40, 44, 75,
79, 80, 86, 111, 149, 153, 163, 170,
171, 185, 204, 228, 253, 255, 267, 280,
291, 295, 310, 321, 336, 347, 388, 422,
431, 456, 468, 476, 483, 501, 503, 508,
558, 570, 584, 606, 610, 612, 619, 642,
656; VIII, 17, 34, 41, 82, 92, 98, 101,
103, 109, 121, 132, 138, 211, 216, 278,
280, 282, 296, 321, 371, 375, 377, 400,
405, 409, 429, 436, 446, 454, 458, 462,
472, 483, 489, 560, 635, 637, 640, 719,
720, 728; IX 15, 21, 39, 44, 45, 53, 72,
79, 81, 85, 86, 93, 94, 111, 116, 123,
131, 145, 152, 154, 164, 177, 191, 198,
199, 203, 205, 208, 213, 222, 240, 243,
244, 260, 261, 279, 291, 292, 313, 316,
325, 337, 344, 350, 358, 367, 380, 387,
408, 409, 421, 430, 437, 439, 447, 448,
462, 468, 479, 480, 486, 487, 505, 511,
513, 514, 516, 541, 543, 544, 551, 552,
559, 571, 582, 590, 598, 603, 622, 628,
658, 667, 668, 684, 686, 704; X, 13,
27, 28, 29, 30, 32, 58, 63, 65, 72, 77,
78, 79, 85, 93, 97, 114, 139, 157, 173,
1 80, 185, 194, 195, 1%, 202, 210, 21 1,
212, 217, 220, 224, 229, 231, 241, 258,
261, 262, 267, 273, 275, 280, 281, 289,
2%, 300, 302, 323, 325, 373, 401, 412,
414, 421, 424, 428, 456, 460, 469, 476,
494, 524, 531, 534, 541, 558, 564, 575,
577. 578. 586. 587. 606. 608. 659. 665,
682, 686, 693, 718; XI, 25, 33, 182,
206
Camiiil-Beyân, I, 25, 26. 37, 43, 50, 60,
135, 149, 203, 418, 554, 670, 728; U,
82, 103, 133, 145, 153, 159, 162, 169,
195, 278, 304, 323, 356» 395, 410, 435,
448, 462, 479, 508, 580, 626, 661, 676,
739, 743; III, 32, 50, 51, 52, 69, 71,
117, 120, 126, 142, 255, 258, 419, 424,
495, 506, 511, 514, 531, 583, 588, 599,
646, 661, 671, 687; IV, 20, 28, 32, 36,
70, 79, 88, 92, 93, 119, 137, 226, 235,
240, 258, 266, 416, 498, 509, 510, 523,
559, 569, 589, 630, 658, 662, 691, 712,
744, 756; V, 81, 122, 157, 226, 266,
272, 283, 294, 295, 313, 337, 355, 364,
406, 41 6, 431, 460, 469, 472, 478, 484,
492, 493, 506, 51 2, 514, 534, 539, 546,
549. 558. 560. 591. 599. 624. 658. 666,
716, 725, 726; VI, 31, 44, 48, 59, 81,
82, 90, 95, 107, 109, 115, 126, 129,
131, 142, 145, 146, 153, 170, 180, 187,
192, 196, 225, 241, 281, 303, 341, 357,
362, 380, 381, 385, 422, 497, 502, 505,
525, 533, 549, 556, 573, 578, 580, 607,
NDEKS
609, 611, 614, 616, 652, 656, 705; VII,
22, 38, 50, 68, 79, 86, 96, 111, 117,
118, 120, 123, 140, 146, 151, 152, 157,
164, 169, 172, 195, 1%, 201, 206,214,
231, 238, 241, 244, 253, 291, 299, 31 1,
314, 336, 349, 363, 410, 425, 434, 448,
475, 482, 484, 538, 553, 555, 558, 562,
565, 569, 574, 591, 592, 5%, 601, 603,
604, 606, 621 , 629, 634, 655, 665, 668,
670, 671, 682; VIII, 32, 73, 86, 146,
1 58. 164. 199, 226, 227, 232, 234, 252,
260, 273, 281, 31 1, 415, 432, 436, 458,
520, 532, 549, 571, 646, 737, 738; IX,
21. 43. 44. 94. 109. 143. 152. 165. 199,
213, 216, 218, 261, 268, 278, 333, 421,
430, 437, 440, 441, 442, 462, 463, 468,
470, 514, 530, 622, 635, 662, 693, 704;
X, 15, 23, 28, 30, 54, 58, 77, 78, 129,
165, 195, 201, 235, 258, 259, 280, 296,
300, 302, 608; XI, 77
el-Câmiu's-Sagîr, I, 99, 138, 143; II, 254;
VI, 15; VII, 256, 257; VIII, 212; IX,
259; X, 87, 416; XI, 206
Can Levi Mion, 1, 131
cebcrût âlemi, I, 299; III, 172; IV, 263;
VI, 349; VII, 454
Cebrail, I, 63, 108, 149, 157, 190, 193,
210, 246, 252, 294, 322, 371, 372, 388,
389, 466, 567, 672, 674, 728, 735; II,
54, 76, 77, 86, 87, 195, 151, 244, 255,
304, 395, 439, 508, 579, 5%, 637, 638,
645; III, 66, 92, 225, 299, 395, 400,
453, 530, 551, 552, 570, 623; 46, 116,
282, 303, 413, 414, 431, 508, 594, 623,
309
675, 676, 678, 746, 759, 760; IV, 164,
335, 339, 340, 344, 345, 346, 361, 453,
463, 510, 514, 516, 518, 519, 534, 734,
737; V, 123, 137, 499, 500, 501, 502,
507, 553, 624, 6%, 697, 699, 712; 89,
90, 91, 123, 128, 149, 202, 708, 709,
714, 715, 731, 732; VI, 136, 241, 266,
306, 401, 419, 549, 554, 565, 631, 657,
671, 695, 696, 704, 710, 715; VII, 20,
62, 68, 80, 118, 185, 121, 122, 289,
416, 468, 469, 541, 542, 557, 569, 682,
984; VIII, 17, 116, 123, 124, 216, 276,
294, 310, 339, 420, 460, 465, 522, 536,
640, 649, 705; IX, 15, 300, 358, 385,
387, 436, 438, 439, 440. 442, 463, 471,
4%, 500, 547, 650, 704; X, 14, 49, 53,
191, 201, 208, 209, 210, 21 1, 241, 247,
273, 317, 318. 319, 322, 324, 393, 395,
412, 448, 450, 469, 522, 551, 584, 585,
586, 676, 678; XI, 44. 53, 80, 83, 167,
201, 212
Ced b. Kays, III, 727, 732, 733; IX 222
el-Cedyü, V, 30
Cehcâh b. Said, X, 127
Celâleddin-i Mahallî, 1, 136; VIII, 489
Celâleddin-i Süyûtî bk. Süyûtî
Celâleyn Tehiri, I, 80, 133, 134, 136, 239,
453, 579; II, 198, 205, 349, 355, 447,
473, 568, 736, 740; III, 256, 473, 676,
711; IV, 48, 71, 102, 137, 164, 266,
267, 379, 430, 500, 515, 533, 563, 636,
737; V, 41, 72, 96, 185, 224, 243, 251,
260, 367, 413, 420, 426, 492, 505, 573,
599, 605, 613, 722; VI, 32, 40, 155,
310 INDKKS
168, 193, 296, 304, 314, 327, 358, 369,
412, 541, 599, 604, 662, 671, 672, 691,
726; VII, 93, 267, 287, 299, 307. 341,
369, 444, 458, 472, 516, 672; VIII, 59,
85. 105, 148, 213, 217, 221, 242, 245,
277, 302, 343, 375, 427, 436, 438, 459,
495, 507, 613, 627, 653, 700; IX, 50,
103, 1 1 0, 1 1 5, 1 86, 1 93, 253, 348, 373,
416. 465. 523, 565, 581, 706; X, 154,
176, 304, 482, 525, 611, 698; XI, 50,
95, 225
cem' hali, II, 210; III, 165, 166, 580; IX,
224
Ccm'ul-Ccvâm, I, 82; VIII, 217
cennetü'l-me'vâ, IX, 436. 443
cerâd, III, 431
Cerade, VIII, 299
Cerîri, V, 340; X. 620
cessâse, VII, 110
el-Cevâhir, X, 457; XI, 150
el-Cevîhirii 1-Acîbe miti Telifi Seyyidî Ah-
med bn Acibe, 1, 102, 104, 105
el-Cevahiri/T Hizâtt, 1, 136
Cei'âhirii 1-Krtûs, I, 88
Cevdet Muhammed Ebül-Ye/îd
el-Mehdî, I, 57, 63
Cevheri I, 205
Cezayir, 1, 89; IV, 75
Cibril bk. Cebrail
Cibril -i Emin bk. Cebrail
cihad, I, 10, 11, 551, 591, 592, 640, 650,
651; II, 10, 11, 34, 65, 79, 94, 249,
261, 435, 450, 453, 457, 473, 492, 494,
495, 616, 628, 633, 638, 671, 713; III,
109, 171, 489, 606, 678, 683, 697; V,
147, 262, 276, 458, 483; VI, 196, 224,
329, 531, 591, 683, 722; IX. 205; X, 6.
220, 221
cihad- ekber, I, 60; IV, 109
cömertlik, I, 92, 415, 519, 521, 550; II,
208, 236, 302, 405, 426, 540, 733; III,
498, 606; IV, 47, 176, 248; V, 79, 121;
VI, 326. 420; VII, 363. 560; VIII. 36,
47, 80, 212, 366, 686; X, 31, 261, 262,
595; XI, 163
Cûdî, IV, 307, 310, 31 1 ; IX, 487
Cübeyr b. Mut'im, III, 611; XI, 176
Cülâs, IV, 32, 33
Cülendâ b. Kerker, V, 429
Cünda' b. Amr, III, 396
Cündeb b. Abdullah, 1, 164
Cündeb b. Züheyr, V, 472
Cüneyd-i Badadî, I, 53, 90, 126, 128,
144, 220, 394, 429, 494, 724, 743; II,
96, 175, 244, 295, 296, 307, 320, 176,
402, 413, 437; III, 155, 165, 293, 629,
706, 714, 750; IV, 180, 285, 350, 351,
405, 546, 555, 643, 716; V, 340, 407,
528, 602, 720; VI, 123, 151, 189, 506,
559, 666, 673, 726; VII, 33, 125, 230,
293, 329, 415, 416, 426, 431, 486, 535,
660; VIII, 303, 387, 580, 641, 731; IX,
50, 125, 189, 208, 253, 288, 305, 594,
678; X, 132, 220, 262, 370, 587 XI,
170
Cürhüm, IV, 676, 677; VI, 202
Cüveyriye bint Haris, VII, 545
Cüzam, VII, 668
NDEKS
çile, I, 322; II, 532, 609; IV, 105; V, 541;
VII, 268; X, 56
Çin, V, 241, 440, 447; VII, 655; VIII, 306
D
dâbbetül-arz, III, 299; VI, 143; VII,
110, 111, 128
Dahhâk, I, 26
Dahhâk b. Müzâhim, II, 99, 657; III,
258; IV, 553, 657; V, 71, 469; VI, 150,
231, 556, 593, 619, 652; VII, 250, 295,
351, 672; VIII, 77, 146, 487; 469; IX,
146, 337, 433; X, 194, 331, 425, 460;
XI, 119
Dakyanus, V, 332, 335, 337, 338, 343,
352, 353, 355
Damdam b. Amr el-Gfâri, III, 551
Damreoullan, III, 659, 665
Dân, I, 452; IV, 404, 406
Dârekutnî, I, 628; II, 435, 669; III, 51 ;V,
278; VIII, 212; X, 64
Davud (Hz.), I, 12, 666; II, 428, 576; III,
17, 18, 185, 427, 440, 458; IV, 248,
425, 603, 670; V, 183, 185, 237, 440;
VI, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 523;
VII, 24, 28, 30, 398, 422, 424, 425,
552, 594, 649, 650, 651, 652, 653, 656,
657, 658, 659, 660, 663, 688; VIII,
270, 271, 272, 273, 274, 275, 276, 277,
278, 279, 280, 281, 282, 283, 284, 285,
286, 288, 295, 297, 306, 474, 673; IX.
152, 647; X, 397
Davud-i Bâhiiî, I, 95
Davud-i Tâî, 1, 126; IV. 555
Davud-i Zahiri, III, 240
deccâl, II, 581; III, 299; V, 241, 456; VI,
95
Dekyûs, V, 331
delice (dölengeç), VII, 31
Demiri, V, 196; VIII, 200
Deylem, V, 241
Deylemî, I, 47, 61, 195. 418, 471; II, 165,
207, 494, 652, 718; III, 440; V, 50,
241; VI, 55, 135, 387, 437; VII, 159,
216, 321, 578, 598; VIII, 20, 212, 661;
IX, 337, 374, 401; X, 693; XI, 140
Deyne, IV, 404
Dmak, I, 37, 38, 49, 51, 57, 60, 61, 67,
96, 105, 204, 205, 256; II, 79, 90, 369,
659; III, 417, 529, 537, 599; IV, 113,
263; V, 17, 85, 104, 206, 225, 438,
441, 500, 618, 716, 717, 721; VI, 41,
314, 559, 574, 595; VII, 50, 137, 159,
165. 172, 223, 454, 472, 475, 598, 654,
703; VIII, 64, 109, 131, 171, 283, 295,
310, 330, 336, 421, 566, 745; IX, 34.
304, 381; X, 68, 115
Dmyâmînî, III, 453
Drâr Mescidi, IV, 82
Dihye b. Halîfe, III, 92; X, 113, 247
Dinye, 1, 452
Dinin, I, 137
Dîvânii Kasâidfi't-Tasavvjf 1, 102
dua, I, 304, 305, 323, 324, 337, 339, 347,
348, 362, 438, 439, 440, 442, 443, 467,
478, 479, 487, 535, 536, 539, 569, 570,
571 , 599, 646, 666, 701, 734, 749; III.
312 NDEKS
70, 72, 94, 141, 156, 157, 226, 230,
278, 365, 371, 374, 377, 390, 391, 396,
423, 424, 430, 432, 433, 434, 495, 499,
502, 503, 504, 519, 520, 558, 559, 560,
561, 570, 572, 579, 599, 618, 634, 635,
738, 750
dünya sevgisi, I, 35, 109; VII, 233; X,
195, 197; XI, 142
ed-Dürerü 1-Mütenâsire fi Teuci-
hi 1-Krââtjl-Miitemtire, I, 99
E
ebrâr (salih), II, 303; X, 473, 616, 618,
621, 622
Ebrehe b. Sabbâh el-Erem, XI, 147
Ebtah, X, 586
Ebû Abdullah- Kuraî, II, 147
Ebû Abdullah- Misnâvî, I. 86
Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed
b. Bennîs el-Fâsî, I, 84, 85
Ebû Abdullah Muhammed b. Ali
el-Verzâzî et-Ttvânî, I, 82
Ebû Abdullah Muhammed b. Muham-
med, 1, 40, 83; VI, 32, 193, 594, 652;
VII, 84; VIII, 91; IX, 74; V, 242, 491,
583, 613; X, 80
Ebû Abdullah Muhammed Tâvüdî bk.
bn Sûde
Ebû Abdullah Tayyib b. Abdülmecid
b. Kran, I, 84
Ebû Abdullah- Sâhilî, III, 36; VII, 559;
IX, 317
Ebû Abdurrahman es-Sülemî, 1, 48, 62;
11,307
Ebû Ahmed-i Yezidî, VIII, 356
Ebû Akl, IV, 40; IX 587
Ebû Ali ed-Dekkâk, V, 104; VII, 103
Ebû Âmir, IV, 79
Ebû Amr e-eybânî, IV, 514
Ebû Bekir (Hz.), I, 158, 189, 190, 212,
250, 271, 478, 599, 603, 725, 745; II,
202, 221, 277, 278, 296, 443, 531, 571,
637, 652, 672, 717, 718, 719; Ol, 58,
1 68, 21 4, 323, 529, 553, 554, 559, 594,
610, 623, 644, 645, 661, 667, 695, 719,
720; IV, 36, 103, 119, 422, 466, 755;
V, 212, 317, 318, 319, 517, 521, 632;
VI, 192, 398, 402, 403, 409, 411, 412,
424, 438, 732; VII, 169, 250, 319, 335,
336, 431, 545, 576, 577, 580, 606, <45;
VIII, 379, 571, 635, 658, 661; IX, 69,
123, 177, 231, 262. 267, 269, 278, 291,
459, 628, 655; X, 14, 63, 201, 203,
209, 21 1, 408, 423, 467, 470, 564, <39;
XI, 33, 34, 37, 195, 196
Ebû Bekir bnül-Arabi, I, 37, 21 1 II,
516, 702; III, 222, 537; IV, 691, 723;
V, 273, 491, 503; VI, 106, 500, 504;
VII, 170, 171, 606; VIII, 301, 659; IX,
594; X, 65, 414, 558
Ebû Bekir Muhammed b. Lebbâd
el-Kayrevânî, I, 86
Ebû Bekir b. Tahir, VI, 714; VII, 20; XI,
141
Ebû Bekir-i Vâstî bk. Vâstî
Ebû Bekir el-Verrâk, V, 95, 638; VI,
666; VIII, 518; X 154, 596, 633, 220
Ebû Bistâm, VIII, 356
NDEKS 313
Ebû Cafer el-Ukaylî, X, 373
Ebû Cafer b. Zübeyr, III, 76; XI, 223
Ebû Cehdel b. Süheyl, V, 62
Ebû Cehil, III, 109, 120, 242, 245, 5Ü3,
552, 553, 593, 597, 615, 619; IV, 425,
589, 641, 659, 729, 760; V, 246, 600;
VI, 57, 177, 216, 541; VII, 113, 206,
214, 503, 606, 692; VIII, 108, 180,
352, 375, 555, 584, IX, 44. 45, 243; X.
74, 265, 323, 326, 423, 429, 555, 587,
624; XI, 33, 44, 75, 76, 77, 160
Ebû Cendel, IX, 306
Ebû Davud, III, 42, 58, 374, 489, 531,
546, 568, 633, 658, 664, 709, 710; V,
38, 121, 123, 164, 165, 207, 214, 218,
238, 262, 318, 424, 435, 474, 535, 542,
627, 633, 735, 736; X, 114
Ebû Dücâne, II, 218, 219; X, 22
Ebû Evfâ, IV, 73, 74
Ebû Eyyûb el-Ensârî, VI, 401, 402; IX,
39
Ebû Hafs Haddâd, I, 404; III, 165; IX,
118
Ebû Halid-i Yemenî, X, 275
Ebû Hanîfe, I, 211, 212, 245, 246, 488,
562, 619, 620, 630; II, 152, 368, 391,
397, 411, 412, 504, 505, 508, 510, 51 1,
628, 681, 682, 688, 695; III, 27, 28,
29, 39, 40, 42, 63, 239, 259, 610, 655,
675, 695, 745; IV, 553, 657; V, 134,
209; VI, 105, 106, 201, 208, 379, 390,
393, 428, 436, 445, 711, 724; VII, 38,
171, 336, 458, 593, 612; VIII, 65, 164,
312, 581; IX, 44, 164, 550, 590, 591,
667, 668, 669; X, 42, 72, 114, 181,
184, 202, 205, 397, 406, 407, 639
Ebû Hayseme, IV, 105; XI, 130
Ebû Havyan el-Endelüsî, I, 134, 136;
IV, 563; IX, 496, 524, 571
Ebû Hâzim, VII, 660; X, 87
Ebû mrân el-Abdûsî, I, 86; V, 262; IX
85
Ebû shak el-Herevî, III, 747, 748; IV,
16
Ebû shak brahim el-Basri, I, 94
Ebû shak ez-Zeccâc bk. Zeccâc
Ebû Kays b. Eslet el-Ensârî, II, 356
Ebû Kays Fakihe b. Mugîre, III, 624
Ebû Kerb Esad el-Himyerî, VII, 676;
IX, 333
Ebû Kuhâfe, IX, 123; X, 423
Ebû Leheb, III, 511; VI, 723; VIII, 85,
375; XI, 191, 192, 193, 194, 195, 196,
199
Ebû Lehîa, IV. 433
Ebû Liibâbe, III, 587, 588, 589
Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, VIII, 423, 557
Ebû Medyen el-Maribî, I, 67, 591; III,
26; V, 365; VIII, 734
Ebû Mersed, X, 53
Ebû Miclez, VI, 380
Ebû Muhammed b. Abdülber, XI, 184
Ebû Muhammed Câbir, I, 94
Ebû Muhammed b. Itâb, I, 86
Ebû Muhammed Mekkî, VI, 497
Ebû Muhammed Said, I, 94
Ebû Muhammed Salih el-Heskûrl, 1, 86
Ebû Muhammed Sehl, I, 163
314 NDEKS
Ebû Musa el-Bünân, I, 86
Ebû Musa el-E'ari, I, 679; II, 323; III,
599; IV, 55; V, 341; VI, 125, 558; IX,
131, 549; X, 281
Ebû Musa mrân el-Cânâtî, I, 86
Ebû Mus'ab, VII, 416
Ebû Müslim-i Havlini, VIII, 740
Ebû Nasr el-Hemedânî, IX, 622
Ebû Nasr es-Serrâc bk. Serrâc
Ebû Nuaym, I, 36, 45, 60, 66, 138, 604,
671, 701, 715; II, 41, 109, 201, 254,
262, 394, 400, 444, 677; III, 141, 237,
324, 440, 458, 710; IV, 111, 136, 236,
380, 762; V, 225, 262, 414, 562, 721,
729, 739; VI, 63, 94. 100. 102, 150,
261, 339, 373, 382, 383, 549, 563, 666;
VII, 20, 91, 143, 164, 246, 435, 473,
535, 578. 592, 633, 660. 661; VIII, 64,
142, 144, 182, 188, 448, 627, 645, 732,
736; IX, 81, 168, 169, 647; X, 87, 112,
1 16. 268. (A7. 687; XI, 40, 46, 69, 149
Ebû Osman, I, 404; II, 349; IV, 643; V,
648; VII, 416; IX, 288, 305, 707
F.bû Osman- Hîrî, I, 52, 213; VI. 663,
669; IX, 288
Ebû Osman- Maribî, III, 724; X, 619
Ebû Re/în, IV. 268
Ebû Rezîn el-Ukaylî, VIII, 32
Ebû Sa'lebe el-Hucrü, III, 51, 58
Ebû Said, I, 359, 701; II, 287, 354, 471,
656, 676; IV, 37; V, 226; VII, 484,
574; VIII, 144, 281, 356, 433, 630,
661, 672; IX, 294, 305, 399, 404, 612;
X, 325
Ebû Said-i Harrâz, I, 52; II, 471; IV,
206, 207; V, 287; IX, 36, 294, 305,
399, 612
Ebû Said-i Hudrî, IV, 80; V, 466, 726;
VI, 181, 554
Ebû Sinan el-Esedî, IX 236
Ebû Süfyân, II, 219, 220, 226, 227, 263,
265, 266, 267, 424; III, 109, 551, 552,
602, 603, 619, 672; VI, 330, 340, 341;
VII, 417, 503, 521, 545, 642; VIII, 58,
576; IX, 22, 236, 307; X, 13, 73, 76,
77; XI, 161, 195
Ebû Süfyân b. Haris b. Abdülmuttahb,
III, 691
Ebû Süleyman- Dârânî, I, 543, 671; II,
345, 422; III, 165; V, 101; VI, 102,
673; VII, 485, 490
Ebû Ta hr, X. 570
Ebû Ta Iha, II, 145, 234; X, 28
Ebû Tâlib, II, 568; III, 111, 583, 644,
649. 658; IV. 92, 124; V, 1 73, 236; VI.
334; VII, 205, 206, 207, 208, 591, 600;
VIII, 84, 85, 104, 121, 260, 261; IX,
262; XI, 42, 44
Ebû Tâlib-i Mekkî, I, 30, 137, 144, 157,
162, 165, 409, 613, 707, 724; II, 74;
III, 308, 323, 437, 473, 750; IV, 254,
255, 256. 284, 324, 516, 583, 610, 611,
636, 715; V, 122, 212, 341, 342, 419,
420, 461, 529, 735; VI, 111, 270, 282,
283, 440, 725, 727; VII, 41, 42, 159,
179, 180, 246, 247, 303, 305, 413, 416,
598. 645, 715; VIII, 39, 40, 244, 245,
297, 409, 643; IX 133, 223, 255, 272,
N'DF.KS 315
398, 459, 488, 489, 603, 685, 691, 694;
X, 178, 179, 708
Ebû Taybe (Zaybe), VIII, 737
Ebû Türâb Nahebî, I, 525; II, 387
Ebû Ubeyd (Kasm b. Sellâm), I, 26; VI,
423; IX, 86; X, 717
Ebû Ubeyd et-Tûsî, IX, 86
Ebû Ubeyde, VI, 609; VIII, 446; X, 717;
XI, 117
Ebû Ubeyde b. Cerrah, II, 48, 49
Ebû Ümâme, II, 323; V, 469; VII, 410;
VIII, 144, 738; IX, 337
Ebû Ümâme el-Bâhilî, V, 97, 716; VI,
439
Ebû Vehb-i Çemî, II, 34
Ebû Yahya, I, 574
Ebû Yâsir, II, 128
Ebû Zekeriyya el-Ferrâ, 1, 138
Ebû Zer, II, 296, 476; III, 610; IV, 64; V,
538; VI, 192, 196, 541, 725; VII, 250;
VIII, 130, 531, 532, 744; IX, 283, 441;
X, 684, 685, 686, 687
Ebû Zeyd Abdurrahman el-Arif, I, 86
Ebû Zeyd es-Seâlibî bk. Seâlibî
Ebû Züheyr en-Nümeyrî, I, 246
Ebû Zür'a, III, 709
Ebûkubeys, III, 552; VI, 206, IX, 479
Ebü'd-Dahdah, I, 612
Ebü'd-Derdâ, I, 28, 36, 44, 298, 664; II,
165, 2%, 657; III, 259; IV, 669; VI,
725; VII, 347; VIII, 144, 744; IX, 44;
X, 311, 693
Ebül-Abbas, I, 71, 75, 91, 201, 736; III,
215, 299, 306, 394, 750; IV, 438; V,
174, 637, 675, 721, 724; VI, 40, 63,
67, 86, 121, 162, 192, 339, 412; VII,
170, 230, 414, 468, 514, 611; VIII,
121, 131, 147, 578; IX, 305; X, 13; XI,
66
Fbül-Abbas el-Hazr, VII, 414
Ebül-Abbas- Mürs, I, 95, 144, 203,
227, 230, 239, 257. 326, 408, 719. 735:
II, 160, 320, 684. 696; III, 146, 329,
412; IV, 126, 133, 180, 623, 637, 648;
V, 449, 509, 604; VI, 67, 162; VII, 58,
514; VIII, 45, 284; IX, 369, 463, 689;
X, 536, 559; XI, 56, 85, 105
Ebül-Âliyc, III, 610; VI, 95, 192; VII,
250; VIII, 74; IX, 598
Ebül-A'ver es-Sülemi, VII, 503
Ebül-Cüz, XI, 150
Ebü'd-düyûf, II, 534
Ebül-Eed Üsevd b. Kelede el-Cu-
mahî, X, 429; XI, 13
Ebül-Ferec bnü'l-Cev/.î, V, 518
Ebül-Fevz Hamdûn bnü'l-Hâc, I, 84,
85, 86; V, 242
Ebül-Haccâc ed-Darîr, VIII, 417
Ebül-Hasan el-Adevi, I, 83
Ebül-Hasan Ali b. Ahmed b. atîr
el-Hasenî, I, 81
Ebül-Hasan Nûreddin, I, 95
Ebül-Hasan- Sagîr, I, 86; V, 262
Ebül-Hasan- âzel, I, 77, 89, 95, 113,
288, 345, 380, 41 1, 499, 589, 643, 661
,
698; II, 79, 256, 374, 653; III, 53, 1 89,
230, 464, 499; IV, 56, 65, 98, 301,
372, 374, 492, 546, 556, 567, 584, 585,
316 NDEKS
594, 629, 664; V, 247, 408, 463, 479,
515, 521, 528, 592, 604, 729; VI, 162,
199, 491; VII, 58, 108, 136, 165, 224,
269, 598, 599, 622; VIII, 49, 162, 305,
308, 393, 406, 508, 509, 577, 599, 675,
745; IX, 147, 369, 455, 536, 587; X175, 176, 290, 416, 417; XI, 179
Ehin-Hasan- üterî bk. üterî
Ebiil-Hay r el-Askalânî, I, 525; VI, 132
Ebül-Hüseym Nuri, IV, 643; VIII, 731,
732
Ebül-Kasm Ahmed el-Mervânî, I, 94
EbiH-Kasm b. Beküvâl, I, 86
Ebü'l-Kasm el-Hassâsî, IV, 707
Ebül-Kasm el-Kazvmî, I, 80
Ebül-Leys Semerkandî bk. Semerkan-
dî
Ebü'l-Mevâhib e-âzelî bk. a'rânî
Ebü'l-Mevâhib Muhammed b. Ahmed
el-Bûzidî el-Hasenî bk. Muham-
med el-Bûzîdî
Ebü'n-Naîm-i Cenevî el-Fâsî, I, 86
Ebü'n-Necib-i Siihreverdî, I, 31
Ebü'-eyh, I, 276, 494, 583, 682, 702;
II. 289; III, 142, 305; IV, 265, 632,
646, 712; V, 177, 225; VII, 50, 51,
485; VIII, 366; IX, 15; XI, 85
Ebü't-Tufeyl Âmir b. Vasile, VIII, 212
Ebül-Velîd Râid, I, 86
Ebüssuûd, 1, 18, 132, 133, 134, 136, 141,
142, 685; O, 99, 293; III. 211, 391,
449; IV, 422, 520; V, 184, 211, 279,
297, 300, 328, 346, 378. 380, 388, 393,
394, 439, 448, 452. 486, 487, 488, 491,
4%, 518, 540, 551, 556, 558, 591, 601,
608, 609, 639, 648, 652, 653, 662, 670,
675, 704, 705; VI, 14, 18, 22, 30, 31.
48, 59, 76. 88, 106, 110, 1 16, 142, 151,
167, 177, 198, 202, 203, 216, 227, 248,
265, 285. 286, 289, 317, 334, 335, 379,
450, 485, 51 3, 520, 522, 526, 533, 534,
543, 547, 549, 553, 562, 565, 570, 580,
583, 628, 634, 635, 642, 653, 658. 664,
689, 697, 710, 720, 730; VII, 17, 20,
32, 36, 37, 63, 69, 89, 102, 113, 117,
124, 127, 162, 255, 333, 336, 350, 402,
422, 498, 553, 61 1, 656; VIII, 17, 201,
214, 259, 262, 265, 268, 277, 278, 280,
281, 2%, 297, 299, 301, 307, 325, 326,
338, 343, 347, 348, 352, 372, 377, 381,
392. 399, 415, 457, 458, 466, 469, 480,
499. 504, 505, 512, 536, 560, 562, 576.
581, 598, 608, 609, 618, 646, 670, 673,
679, 684, 689, 699, 700, 725; IX 16,
28. 45, 69, 110, 121, 138, 152, 160,
171, 175, 176, 199, 205, 206, 214, 245,
260, 279, 321, 403, 430, 439, 464, 470,
489, 511, 517. 529; X, 59, 91, 112,
141, 142, 194, 195, 211, 212, 287, 295,
31 1, 317, 318, 326, 338, 339, 350, 377,
387, 388, 393, 429, 430, 435, 443, 444,
507, 508, 512, 517, 540, 552, 578, 580,
581, 629, 639, 658, 679, 693, 718; XI,
32, 34, 89, 95, 1 12, 118, 135, 221. 225
el-Ed'iyyetü vI-Ezkâr el-Mümhika
li'z-Zürübi vel-Ei’zâr, I, 100
Edrec, III, 698
Efrâim, IV, 465, 515, 520; VIII, 309, 489
NDEKS 317
ehl-i dünya, I, 478
ehl-i fena, III, 104
Eklîmâ, II, 666, 667, 673
ekyâl, IX, 40
Elfiyye, I, 80, 81, 82, 84, 99, 138
Elmall Hamdi Yazr, 1, 198; V, 442; XI,
173
Elyesa, III, 185, 186; VIII, 316, 317
Emevî, II, 68: VIII, 109; X, 607
En'am, VII, 426
Endülüs, II, 226; V, 240, 331, 346, 404,
424; VII, 656; VIII, 307
Endülüs Ceziresi, V, 241
Endülüslüler, I, 195; II, 498
Enes b. Mâlik, I, 195, 212, 247; II. 34,
42, 173, 220, 302, 377, 739; III, 516,
51 7; IV, 387; V, 47, 378; VI, 1 12, 1 15,
382, 443, 508, 533, 561, 574, 666; VII,
304, 416, 482, 538, 577, 580, 603, 621;
VIII, 64, 74, 649; IX, 122, 199, 212,
244, 291, 544; X, 29, 158, 608, 639,
652; XI, 46, 63, 119, 161
Enes b. Nadr, II, 220; VII, 538
Enmâr, VII, 667, 668, 676
Etvârül-Kulûb, II, 175; IV, 638
el-Em>ârii’s-Seniyye fi erhrt-Kasîde-
til-Hcmzi/ye, 1, 101
el-Envârii's-Seniyye fj'l-Ezkârn-Nebri’iy-
ye, I, 99; VII, 558
Envârii't-Tettzl, I, 57, 135, 222, 224, 225,
233, 235, 279, 2%, 297, 312, 324, 396,
421, 425, 435, 447, 457, 460, 461, 470,
474, 507, 523, 682, 709; II, 54, 63, 92,
99, 112, 149, 156, 159, 235, 250, 309,
31 1 , 382, 447, 454, 467, 509, 511, 528,
591, 602, 695, 705, 751; III, 16, 32, 35,
56, 58, 145, 242, 313, 327, 337, 343,
379, 433, 443, 476, 482, 483, 504, 507,
568, 570, 573, 594, 596, 601, 604, 61 1,
615, 618, 622, 639, 645, 654, 659, 662,
665, 666, 673, 676, 682, 688, 695, 702,
729, 731; IV, 14, 15, 24, 29, 37, 42, 47,
95, 96, 106. 109, 115, 125, 128, 134,
146, 162, 174, 177, 183, 186, 187, 189,
196, 197, 219, 236, 241, 247, 256, 261,
265. 266, 273, 277, 288, 296, 306, 320,
346, 349, 355, 356, 359, 369, 380, 389,
397, 399, 400, 422, 430, 450, 466, 487,
506, 510, 514, 515, 516, 550, 553, 566,
582, 614, 622, 625, 626, 632, 659, 663,
672, 695, 711, 718, 729; V, 18, 23, 27,
28, 29, 31, 36, 41, 47, 65, 72, 97, 122,
132, 139, 141, 143, 154, 157, 173, 184,
199, 218, 224, 227, 252, 262, 266, 300,
377, 393, 410, 518, 551, 556, 558, 585,
591, 653, 704, 705; VI, 248, 355, 430,
470, 547, 580, 653; VII, 220, 222, 232,
235, 250, 255, 333, 336, 343, 350, 390,
395, 422, 424, 457, 552, 553, 558, 570,
584, 585, 611, 634, 659; VIII, 16, 47,
172, 216, 492, 560, 673; IX. 78. 367,
430; X, 16, 311, 344, 490, 535; XI, 1 14
erbain, I, 83, 136; III, 214
Erbed b. Rebîa, IV, 558
Erem b. Sâm, VII, 668
Eriha, III, 588
Ervâ, VI, 448
el-Esâs, IV, 303
NDEKS318
Esbâbü'n-Nüzûl, I, 135; II, 424, 738; III,
645, 650; IV, 756; V, 571; VI, 181;
IX, 292
Esed, II, 483, 553; IV, 52, 63; VII, 545,
676; IX, 238
Esedoullan, II, 718; IX, 316, 317, 321;
X, 289
Esîm, IX, 44
Esma, I, 682. 704; III. 502; IV. 161; V,
184, 312, 314, 315, 478; VI, 495; VII,
51, 600; VIII, 33, 35, 151, 520; IX,
517, 518; X, 63
Esma bint Yezîd, VII, 483
Esmaoullar, IX, 379
Esved b. Abdüyegûs, IV, 759, 760
Esved el-Ansî, II, 717
Esved b. Hilâl, X, 29
E'asb. Kays, II, 127; VII. 606
Eheb, II, 681; VII, 477
Ekem, VII, 426
Evs, I, 368; II, 157, 192, 329, 637, VII,
668, 676; IX, 285, 286, 31 1, 662, 663
Evsb. Sâbit-i Ensârî, II, 328
Evs b. Sâmit, IX, 661
Evs! iler, I, 368; III, 553
evtâd, III, 31 1; IV, 1 13; VI, 157; X, 380
Evzâî, I, 612; II, 82, 615; III, 259; IV,
380; VIII, 109; IX, 133
Eyke, IV, 361, 748, 749; V, 197; VI, 703,
704, 706; VII. 648; VIII, 266, 267
Eykeliler, IX, 331, 332
Eyle, I, 344; II. 663; III, 18, 481, 698; V,
424; VI, 290
Eymen, VII, 668
Eyyûb (Hz.), II, 540, 586, 600; III, 184,
185; IV, 409, 515, 520; V, 250, 648;
VI. 111, 112, 113, 114, 115, 116, 117,
1 18, 119, 122, 123, 124, 133, 318, 401,
402, 718, VII, 246, 422; VIII, 219,
297, 302, 308, 309, 310, 31 1, 312, 31 3,
317; IX, 39, 151
Eyyûb b. Ays b. shak, VIII, 309
Eyyûb ps-Sahtiyânî, VII, 246
Ezd, VII, 667, 676
ezelî inayet, VII, 147
Ezhâriil-Bustân, I, 82, 83, 84, 97. 101
el-Ezkâr, IX, 373
Ezrakî, V, 439
Ezriât, III, 587; IV, 756; X, 14
F
Fahreddin-i Râzî, I, 39, 135, 168, 169,
193, 216, 234; II, 99; III, 329, 330,
641, IV, 430, V, 331, 438, 491, VI,
1 25; VII, 82; VIII, 297, 301, 374, 398,
594; IX, 145, 437, 663, 693; X, 234,
276, 283, 449, 522, 535, 588, 632, 698;
XI, 30, 52, 96, 126, 128, 167, 171, 187,
208
fâni dünya, I, 360; II, 37, 241; III, 718;
V, 130, 336, 569, 669; X, 546, 712
Faraklit, III, 468
Fârân da, III, 467
Fâris b. sa el-Badâdî. III, 155; VII,
230
fark hali, n, 42; III, 165; IV, 586, 726;
V, 588
NDEKS
Fars, III, 633; VII, 409; X, 651
Fas, 1, 6, 72, 74, 76, 78, 79, 82, 83, 84, 85,
88, 90, 91, 103, 131; II, 109; IV, 436;
V, 241; VII, 431; IX, 524; X, 206
Fâtma (Hz.), I, 362, 679; II, 70, 72, 73,
81, 82, 108; VI, 430, 440; VII, 553,
595; VIII, 634; X, 73, 184, 185, 225,
393, 468, 469; XI, 40
Fâtma bint Ebû Ümeyye, X, 73
Fâtma bint Kays, X, 184, 185
el-Fâlihatül-Kebîr, III, 505
el-Fehrese, 1, 72, 73, 77, 82, 85, 87, 90, 91,
92, 94, 96, 97, 101, 102, 104, 105, 108,
114.131,238, 359, 380
Fehresiil-Fehâris. 1, 83
fena ehli, II, 447
fena fillah, I, 228, 238, 479, 705; II, 447;
III, 104, 143. 218, 612, 650; IV, 317;
V, 594, 614; VI, 395, 455; VII, 528,
579, 598, 599, 616, 617; VIII, 247,
434, 470. 537, 599, 675; IX, 18, 49,
224, 241, 348, 351, 419, 434, 467, 474,
527, 536, 546, 563, 602, 614, 688; X,
99, 1 16, 355, 474. 552, 565, 582, 635,
671
fera, XI, 117
Ferkadân, V, 30
Ferrâ, II, 99, 566; IV, 371, 411, 413, 421,
563; VII, 291; XI, 163, 169
Fethl-Bârî erhu Sahih il-Buluirî, 1, 138;
IV, 737; V, 225
Feyzin-Kadir erlm'l-Câmii's-Satftr, I,
30; VI, 321
Fezâre, VII, 521
319
ftrat, I, 374, 586; II, 528; III, 198, 243,
491; IV, 151; V. 260; VI, 59; VII,
368, 369, 370
Fi Beyâni't-Telâsim F.lletî htecebet bi-
ha'r-Rubûbiyyt*, I, 104
Fidda, X, 468
Fihrb. Mâlik, IX, 274; XI, 155
Fihroullar, II, 488; VI, 722; XI, 192
Fil olay, XI, 146. 147
Filistin, I, 656; II, 659, 663; III, 397, 403,
417, 434; V, 331; VI, 95. 290, 314,
632; VII, 280; IX, 393
Finhâs b. Âzûrâ, II, 123, 277, 278, 279,
575, 732; III, 81, 190, 701; IX, 68
Firavun, 1, 188, 318, 319, 320, 322, 490,
691, 692; II, 26, 27, 70, 261, 565, 566,
579, 640, 693; III, 71, 159, 415, 416,
417, 418, 419, 420, 421, 422, 423, 424,
425, 426, 428. 430, 431, 432, 433, 435,
436, 438, 439, 449, 450, 627, 628; IV,
170, 171, 218. 219, 220. 221, 222, 223.
224, 225, 226, 227, 228, 230, 231, 232,
237, 238, 362, 363, 364, 376, 425, 432,
624, 625. 626; V, 304, 305, 307, 308.
369, 507, 508, 609, 619, 622, 623, 624.
626, 627, 629, 630, 631, 632, 633, 634,
635, 636, 637, 638, 639, 640, 641, 642,
643, 644, 645, 646, 647, 651, 652, 653,
654, 655, 656, 657, 658, 659, 660, 664,
665, 666, 667, 668, 669, 670, 671, 672,
673, 674, 675, 677, 697, 732, 739; VI,
230, 310, 311, 312, 313, 488, 569, 629,
630, 631, 632, 633, 634, 635, 636, 637,
638, 639, 640, 641, 642, 643, 644, 645,
320 NDEKS
646, 648, 649, 650, 651, 652, 653, 654,
655, 656, 657, 658; VII, 26, 27, 131,
132, 133, 134, 135, 136, 137, 138, 139,
140, 141, 142, 143, 146, 147, 150, 151,
152, 153, 156, 157, 158, 161, 167, 175,
176, 178, 180, 182, 183, 184, 185, 186,
188, 190, 192, 231, 240, 241, 244, 290,
291, 292, 498; VIII, 121, 224, 266, 267,
478, 479, 480, 481, 482, 483, 484, 485,
488, 489, 490, 491, 492, 493, 494, 4%,
497, 498, 499, 500, 527, 554, 644, 715,
716, 717, 718, 719, 720, 721, 722; IX,
26, 27, 28, 29, 30, 31, 32, 37, 151. 331,
332, 391, 392, 394, 474, 489, 502, 503,
504; X, 65, 222, 224, 298, 300, 400,
402, 537, 538, 539, 540, 541, 542, 655,
657, 660, 704, 709, 710, 711; XI, 38
firdevs cenneti, V, 469
Fîrûz ed-Deylemî, II, 718
Fîûzâbâdî, 1, 138
Firyâbî, I, 28
Fudayl b. yâz, II, 384, 683; IV, 417, 642;
V, 667; VII, 244, 329, 619, 659; VIII,
571; IX, 79, 203, 628; X, 219, 595
Furkan, I, 37, 166, 209, 211, 486, 685,
747; n, 16, 17, 18, 246, 489; IV, 346,
394, 607, 683, 690; V, 210, 725; VI,
72, 74, 147, 517, 518, 519, 520, 549,
564, 585, 590, 619, 620; X, 670, 684
el-Fiitûhâtü l-lâhiyye fi eritil-Mebâhi-
sil-Asliyye, II, 175; III, 494, 507, 582;
IV, 391; V, 258; VII, 637. 691; VIII,
515; IX, 80
el-FütûfâtU l-Kudsiyye fi erhil-Mukad-
dimeti 1-Acttrrûmyye, I, 100
G
gaflet-uyanklk, II, 208
Garîbül-Müntekâ, X, 135
Gassân, II, 719; VII, 668, 676
Gatafân, II, 316, 483, 718; IV, 52, 63;
VII, 520, 521, 522, 534; IX, 238
Gavres b. Haris, II, 637
gavs, I, 231; IV, 113; VI, 157; VIII, 460
Gavsâ, IV, 343
gayb âlemi, III, 172, 494; V, 414
gaybet hali, II, 470
Gaylân b. Müslim ed-Dmakî, VIII,
108
Ga/sül-Mevâhibi 1-AUyye, I, 137, 144;
III, 509; V. 594; VI, 122, 558, .560;
VIII. 24, 64; X, 601
Gazâlî. I. 42. 43, 44, 51, 55, 56, 65, 136,
214, 240, 564, 565; II, 176, 294, 295,
568, 631; III, 214, 215, 346, 373, 400,
451, 464, 499, 541, 580, 581, 625, 750;
IV, 30, 56, 65, 85, 86, 108, 130, 131,
328, 379, 459, 546, 607, 608, 609, 660,
672; V, 124, 204, 250, 366, 385, 407,
521, 561; VI, 222, 383, 456, 552, 672,
726; VII, 233, 360, 412, 448, 494, 643;
VIII, 57, 138, 291, 409, 470, 525, 578,
710, 741, 744; IX, 93, 134, 153, 208,
306, 594, 603, 647, 690; X, 48 88.
195, 243, 394, 456, 613, 683; XI. 92,
150
Gazncli Sultan Mahmud, III, 529
Gaznevî, V, 173; XI, 77
Gfâr, IV, 52, 68; IX, 68, 226; X, 127
NDEKS
Grnata, V, 331
gybet, 1 174, 184, 674; II, 250; VI, 386,
726; VH, 631, 632; IX, 299, 300, 301,
303, 305, 306, 307, 308, 701
göçeen kuu, VII, 31, 40
Gunm b. Avf, IV, 79
güvercin, I, 697; III, 720; VII, 31
güzel ahlâk, I, 90, 108, 240, 298, 561,
562, 701; II, 334, 402, 433, 570. 577.
725; III, 35; V, 141; VI. 293, 356, 552;
VII, 163, 305, 307, 554, 560, 594, 711;
VIII, 17, 36, 366, 579; IX, 272, 381,
466. 554; X, 64, 214, 261, 262, 263,
582, 609, 687
M
Habbâb b. Eret, II, 34; III, 141; V, 364,
571; IX, 291; X. »24
Habei, 1, 134
Habeistan, II, 304, 498, 302; III, 22;
IV, 600; V, 61. 62. 241; VII, 204, 208.
280; X, 421; XI, 147, 148, 149
Habei iler, IV, 30o: V', 241 , 452
Habîb en-Neccâr, VI, 573; VIII, 114,
119, 120, 121, 122, 123
Habîb- i Acemi, I, 126; IV. 555; VII, 158
Habib* bint Zeyd, II, 395
Hâbil, II. 13, 665, 666, 667, 668, 669,
670, 671, 673, 674; VIII, 216; IX, 531;
X, 358; XI, 217
Haccâc- Zalim, VI, 203, 666; VII, 96,
158; VIII, 752; IX, 309;
Hâcer (Hz.), II, 151; III, 186, 467, 468;
321
IV, 675, 676, 677, 681; V, 526; X, 1 15,
160
Hadramut, VI, 231; VII, 80; IX 136
Hadura ahalisi, VI, 27
Hafsb. Ebül-Âs, IX, 132
Hafsa, VII, 545, 5%; X. 200. 201, 203.
209, 210, 212, 224
Hakâiku't-Tefsr, 1, 30, 48, 62, 145; II, 99,
307; VI, 412. 663. 673. 715. 726. 733;
VII, 20, 69, 77, 92, 144, 156, 164, 176,
188, 236, 256, 272, 302, 318, 329, 426,
430, 442. 473, 482, 490; VIII, 47. 50,
68, 148, 399, 501, 518, 615, 631, 652,
676: IX, 264, 297, 305, 355, 374. 707;
X, 44, 131, 160, 176, 618, 620, 622,
XI, 97
Hakâiku ’l-Te'vîl, I, 145; VI, 33, 401
hakikat ehli, I. 28. 34, 58, 205, 358; II,
349, 398: III, 202: IV, 237: VII, 438,
601, 624; VHI, 694; IX, 369, 3%, 563,
567; X, 485, 508
Hakîm et-Tirmizî, 1, 45, 60, 66, 137, 246,
298; II. 22. 25: III, 121, 216, 311; IV,
136, 372, 374, 526, 527; V, 48, 561,
562; VI. 102. 363, 364, 373; VII. 423,
565, 701, 703; VIII, 496, 572, 741; IX,
:n, 252, 253, 372, 373, 550. 565, (430,
601. X, 66, 67, 68, 469, 470, 471, 476;
XI, 2-1, 52,95, 207, 211
hakka '1-yakîn, I, 125, 328, 342; EL, 500,
577; III, 237; IV, 180, 588; V, 307;
VII, 52, 100; X, 318, 320; XI, 131
hal lisan, II, 232; IH, 364; IV, 563; VIII,
463; IX, 539
322 NDEKS
Halid b. Abdullah el-Kasrî, VII, 153
Halid b. Hizam, II, 502
Halid b. Sinan, II, 654; V, 17
Halid b. Veiîd, I, 1%; II, 197, 218, 219,
718; IX, 131, 243, 244, 278, 291, 447;
X, 359, 420
Hallâc- Mansûr, I, 122, 325, 692; II,
121, 216; III, 155, 212, 571, 582; IV,
144, 643; V, 721: VI. 339; VII, 164,
230; IX, 223
Hâm, I, 507; III, 55; IV, 306; V, 452;
VII, 268; VIII, 199
Hâmân, 1, 490; III, 435; V, 640, 739; VII,
134, 136, 137, 140, 146, 183, 184, 185,
253, 290, 291; VIII, 478, 491,492
hamdele, 1, 479
Hamdûn el-Kassâr, IV, 716; VI, 559;
VIII, 501; IX, 34
Hammâd, VII, 414
Ha irme bini Cah, VI, 397
el-Hûrnn//etii 7-Zzcliyye, 1, 137
Hamza (Hz.), II, 212, 718; III, 242; V,
163, 164; VII, 538; VIII, 337, 375,
415; IX. 291; X. 718
Hamza, I, 598; II, 705; III, 443; VI, 1%,
656
Hanîf dini, VIII, 621
Hanif olmak, XI, 91
Hanifeou ilan, II, 718; IX, 231
Hartne bint Fâkuzâ, II, 68
haram, I, 26, 29, 33, 41, 44. 46, 53, 54,
56, 110, 159, 199, 253, 367, 368, 379,
390, 419, 433, 443, 506, 507, 508, 509,
512, 513, 514, 515, 529, 544, 545, 552,
553, 593, 594, 595, 597, 598, 608, 609,
610, 613, 636, 646, 647, 726. 728, 731;
II, 32, 34, 41, 85, 91, 111, 124, 148,
149, 158, 166, 172, 178, 316, 350, 363,
364, 365, 366, 367, 368, 369, 370, 371,
378, 381, 384, 410, 434, 436, 491, 524.
527, 578, 582, 583, 588, 607, 608, 609,
610, 61 1, 614, 615, 616, 617, 619, 620.
621, 623, 624, 659, 662, 675, 678, 692.
694, 6%, 703, 730, 731, 741, 748, 749;
III, 18, 24, 25, 30, 31, 32, 33, 34, 36,
37, 38, 39, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 55,
162, 235, 238, 239, 240, 267, 268, 269,
270, 271, 275, 276, 277, 278, 279, 280,
281 , 282, 285, 286, 289, 290, 291, 337,
346, 348, 349, 350, 351, 356, 367, 368,
369, 399, 465, 469, 470, 481, 516, 566,
634, 647, 666, 698, 700, 703, 712, 71?.
714, 715, 716; IV, 145, 198, 199, 266,
297, 343, 350, 404, 492, 670, 674, 675,
739, 744, 747; V, 22, 23, 53, 54, 55,
88, 101, 152, 153, 154, 159, 160, 213,
2 1 4, 2 1 6, 250, 266, 305, 4 1 7, 4 1 9, 423
,
687, 715; VI, 132, 210, 211, 212, 217.
235, 270, 280, 356, 384, 386, 420, 423
427. 428. 432, 448, 504, 548, 556, 593
606, 610, 616, 700; VII, 51, 126, 127
145, 233, 336, 382,410, 412. 413, 414
431. 432, 512, 569, 595, 606, 607, 699
700; VIII, 31, 53, 75, 277, 289, 343.
416, 483, 524, 565; IX, 4b, 80, 117,
125, 173, 245, 296, 297, 301, 306, 373,
439, 661, 662, 667, 670; X, 91, 167,
1 78, 199, 200, 202, 203, 204, 205, 206,
INDKKS 323
207, 209, 210, 21 2, 232, 333, 502, 520,
546, 548, 688, 694, 713; XI, 1 1, 23, 52,
106, 127, 137, 147, 154
Hârân, III, 186; VI. 94, 95
Harem, I, 557, 558; II, 12, 152, 424, 610,
612; III, 38, 40, 44, 45, 347, 667, 713,
749; IV, 734; V, 169, 173; VI, 330;
VII, 45; IX, 245, 669; XI. 155, 184
Harirî, II, 73; V, 168
Hâris b. Abdülmuttalib, III, 691
Haris b. Avl, VII, 521, 522
Hâris b. Ebû Drâr, X, 126
Hâris b. Hiâm, III, 622; 593
Hâris-i Muhasibi bk. Muhasibi
Hâris b. Rebîa b. Esved, III, 624
Hâris b. Samt, X, 22
Hâris b. Süvevd el-Ensari, II, 138, 139
Hâris b. Talâtile, IV, 759, 760
Hâris b.Zeyd, II, 50, 485
Harise, II, 191; III, 516; VII, 99, 100; IX,
149
Hârise b. Sa'lebe, VII, 676
Hâriseoullan, II, 191, 192; VII, 527,
530
Harran, VI, 95; VII, 280
Harrâz bk. Ebû Said-i Harrâz
Harube, VII, 664; 1, 246, 322, 659; II, 68,
586;
Harun (Hz.), I, 245, 322, 324, 659, 660;
II, 663; III, 184, 185, 186, 418, 420,
423, 439, 440, 448, 454, 455, 456, 458;
IV, 218, 219, 226, 228, 230; V, 174,
504, 505, 530, 532, 542, 623, 624, 625,
634, 635, 637, 638, 639, 643, 647, 658,
664, 665, 666, 667, 668, 685, 690, 691,
692, 693, 694; VI, 72, 76, 310, 311,
312, 568, 569, 629, 631, 634, 648, 649;
VII, 180, 181. 182, 198, 234, 545, 629;
VIII, 223, 224, 226; IX, 292, 502, 655;
X, 13, 65, 225, 539
Hârûnürreid (Abbasi halifesi), VIII,
720
Hârût, I, 9. 142, 397. 398, 399, 400, 402;
IV, 220
Has'an, VII, 668, 676; XI, 147
Haan (Hz.), I, 71, 72, 73, 94, 108; V,
262; VII, 595, 608, 609; VIII, 663; X,
130, 468
Haan Azzuzî, I, 72, 73, 81, 82, 87, 97,
99, 104, 105, 130, 131, 134, 143; V,
613; VI, 193
Hasan- Basri, I, 26, 37, 126, 570; II, 73.
74, 117, 204, 296, 353, 411, 429, 435,
676; III, 131, 622, 713; IV, 528, 555,
685; V, 43, 226, 386, 448, 599, 698;
VI, 31, 70, 116, 129, 130, 150, 167,
169, 299, 318, 355, 381, 449, 478, 579,
604, 607, 608, 654, 678, 718; VII, 22,
77, 158, 299, 320, 349, 354, 387, 412,
417, 476, 483, 569, 595, 655; VIII, 74,
75, 121, 180, 232, 234, 240, 250, 277,
290, 306, 325, 472, 495, 554, 576, 658,
742; IX, 21, 31, 109, 121, 127, 165,
240, 258, 260, 268, 270, 309, 337, 338,
367, 378, 394, 463, 516, 542, 545, 582,
622, 668, 689; X. 67, 87. 113, 157,
205, 209, 224, 290, 312, 350, 395, 401,
407, 421, 425, 517, 545, 592, 616, 639,
658, 693; XI, 17, 47
Haan el-Cebertî, I, 83
324 NDEKS
Haan b. Fazl, X, 613
Haan el-Müsennâ, I, 73
hasbele, I. 479
hasenâtül-ebrâr, 1, 443
haset, I, 245, 264, 306, 308, 378, 406,
414, 470, 586, 587, 675; II, 10, 45,
1 17, 1 20, 1 62, 388, 427, 428, 430, 431,
433, 463, 668, 670, 671, 709, 729, 748;
III, 106, 120, 247, 293, 496, 7.33; IV,
164, 383, 399, 404, 406, 731; V, 268,
308, 459; VI, 1 13, 187, 313, 336, 409,
420, 541, 551; VII, 80. 238, 382, 388;
VIII, 262, 264, 266, 511, 512, 617,
664, 699; IX, 73, 197, 232, 307, 395,
431, 467, 497, 569, 645, 659; X, 31,
197, 260, 290, 291, 298, 426, 508, 640,
688; XI, 213, 216, 217, 218, 222, 223
Hassân b. Sabit, I, 598; VI, 397, 398,
399, 730, 731; IX, 273, 274
Hâim, VIII, 555; XI, 155
Hâimî b. Acibe, 1, 72
Hâimoullan, III, 245
hair, IV, 718
Hûiye alâ Muhtasar Halîl, I, 100
Hâiyetii eyhzâde, I, 133; II, 99
Hâiyetü 1-Fâsî, 1, 18, 134, 136, 239, 453;
II, 349, 447, 568; III, 216, 256, 459,
473; IV, 48, 71; V, 96, 260, 539; VI,
40, 45, 155, 168, 193, 541, 599, 672;
Vn, 24, 341, 436; VIII, 105, 436, 613,
653; IX, 50, 110, 193, 322, 373, 523,
706; X, 154, 176, 205, 304
Hâiyetü 1-Konev, I, 57, 133, 324; III,
443; IV, 510; V, 18, 331, 346, 448
Hâiyetii '-ihâb, 1, 133, 574; II, 99, 311;
III, 84, 131, 191, 622; IV, 510; V, 266;
VI, 549
hayet, II, 41; III, 339, 498, 528, 538,
548; IV, 1 08, 575; V, 605; VI, 44, 324,
327, 482; VII, 566; VIII, 64, 66, 67.
81, 378, 454; IX, 314, 349, 352, 6&3;
Hatal, X, 373, 374
Hâhh b. Fbû Beltea, II, 443; X, 53
Hatice (Hz ), II, 70, 81; VII, 508; X, 225,
412, 413; XI, 45
Hatim ei-Esam, X, 131
Hâtim-i Tâî, I, 406; VIII, 84
havariler, II, 93, 94, 95; III, 68, 69, 70;
IV, 56; X, 92, 96, 97
havassül-havas, I, 112, 148; III, 311),
444, 548, 655; IV, 202; V, 156; VII,
567, 661
havâttr, I, 278; III, 267, 580; IV, 143.
235, 236, 251; V, 279; VII, 525; IX,
25. 29
havf, I, 707; III, 181. 377; IV, 135, 351;
VI, 605; VII, 677; VIII, 66, 409
havkale. 1, 479
Havle, I, 540; VI, 394
Havle bint Cafer el-Hanefiyye, VI, 607
Havle bint Hakim es-Sülemî, VII, 592
Havle bint Sa'lebe b. Mâlik el-Hazrecî
IX, 661
havra, VI, 226
Havva (Hz.), I, 142, 301, 302, 303, 567;
II, 312, 666, 667; III, 334, 335, 336,
337, 519, 520, 521, 522; IV, 400, 682.
V, 100, 715, 716, 717, 718, 724, 725;
325NDEKS
VII, 353; VIII, 346, 347, 420; IX, 310,
314; XI, 28
HayâtüVHayevân, V, 196; VIII, 200
Hayber, II, 29, 117, 178, 692, 693, 710;
Di, 484; IV, 112; V, 23; VII, 521,
543; IX, 213, 230, 237, 238, 239, 243,
255; X, 14, 15
Hayr en-Nlessâc, 1, 526, 527; VI, 132
Hazar, V, 241, 404
Hazrec, I, 368; II, 157, 162, 192; III, 637;
VII, 668, 676; IX, 285, 286, 31
1
Hazreciyye, I, 82
Hâzûrâ, VI, 231
Hedhâd, VII, 49
helâl, 1, 25, 26, 27, 29, 33, 41, 46, 54, 109,
110, 1 59, 198, 199, 21 8, 235, 300, 317,
322, 344, 397, 400, 428, 491, 506, 507,
508, 509, 513, 515, 538, 539, 543, 545,
557, 569, 595, 614, 620, 621, 622, 623,
624, 625, 626, 627, 710, 721, 726, 727,
728, 729, 730, 731, 733; II, 32, 85, 91,
111, 123, 148, 149, 199, 286,316, 318,
319, 331, 335, 350, 355, 356, 357, 363,
367, 368, 369, 370, 371, 372, 378, 379,
381, 382, 384, 418, 435, 436, 453, 479,
488, 490, 510, 512, 516, 527, 578, 582,
583, 607, 608. 609, 61 0, 6 11 , 61 2, 620,
621, 623, 624, 625, 626, 627, 667, 671,
693, 703, 741; III, 24, 25, 26, 30, 32,
34, 36, 37, 42, 55, 180, 235, 237, 238,
239, 269, 271 , 275, 276. 280, 282, 286,
399, 401, 465, 469, 567, 584, 585, 610,
643, 646, 647, 667, 698, 703, 709, 713,
715, 716, 751; IV, 29, 95, 137, 145,
198, 199, 348, 349, 354, 355, 356, 474,
487, 492, 4%, 503, 510, 536; V, 54,
55, 88, 100, 101, 152, 153, 158, 159,
160, 166, 209, 214, 220, 348, 350, 441,
545, 639, 677, 681, 687, 694; VI, 210,
212, 225, 279, 280, 317, 320, 386, 394,
395, 426, 428, 503, 505, 508, 518, 593,
701; VII, 17, 44, 67, 147, 233, 262,
281, 413. 417, 510, 557, 560, 565,
568, 570, 578, 589, 590, 591, 593, 594,
395, 599, 600, 601, 605, 619, 660, 689;
VIII, 31, 75, 282, 296, 472; IX, 46, 72,
173, 245, 298, 380, 419, 458, 592, 633,
653, 670, 671; X, 70, 71, 72, 74, 77,
199, 200, 204, 205, 206, 207, 407, 408.
502, 685, 688, 71 1, 71 3; XI, 1 0, 1
1
d-Hemziyye fi Mehdi Hayri 1-Beriyye, I,
80
Hendek Sava», I, 640; II, 53; III, 630;
VI, 511; VII, 501, 520, 521, 524, 529,
530, 541; VIII, 123; IX, 226, 673; XI,
13
Heredîs, V, 438
Herevî, I, 137, 219; III, 457, 458, 459,
V, 478; VI, 470; VII, 713; VIII, 563,
612; IX, 190
Herim b. Hayvan, IV, 553; V, 590
Hermes, V, 438
hevâ sevgisi, I, 499, 500; X, 426
Hevâzin, III, 676, 690, 692, 713; IV, 592;
VII, 521; VIII, 702; IX. 240; XI. 183
hristiyan, 1,415; II, 6, 103, 112, 131; III,
707; VII, 336
hristiyanlar, I, 237, 341, 373, 414, 415,
NDEKS326
419, 424, 429, 430, 449, 453, 455, 456,
518, 585; II, 16, 44, 108, 110, 119,
123, 129, 142, 153, 168, 378, 598, 646,
650, 651, 652, 654, 699, 724, 735, 741;
III, 15, 22, 24, 466, 702; IV, 523, 614,
677, 729; V, 495, 511, 512, 584; VI,
22, 146, 190, 193; VII, 306, 334, 335,
435, 583, 584, 618; VIII, 211, 262,
621, 623, 726, 730; IX, 258, 650, 658;
X, 91; XI, 90
Hristiyanlk, II, 114, 472, 623, 744; VI,
190
hrs, I, 265, 338, 370, 387, 388, 450, 635,
664, 720; II, 53, 237, 542; III, 121,
122, 346; IV, 240, 241, 501, 524, 598;
V, 56, 165, 192, 269, 329, 350, 730;
VI, 239, 535, 624, 626, 672, 706; VII.
205, 209, 275, 489, 708; VIII, 56, 757;
IX, 84, 132, 248, 315, 351, 395, 449,
450, 577, 626, 671; X, 17, 29, 32, 162,
329, 331, 425. 426, 520, 655, 713
Hzr, II, 173, 632; IV, 349, 487, 488; V,
403, 404, 405, 406, 407, 408, 409, 41 1,
412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 420,
421, 422, 423, 424, 425, 426, 427, 428,
429, 430, 431, 432, 433, 434, 435, 436,
438, 440; VI, 663; VII, 68; VIII, 226,
227; IX, 188;
Hzktl b. Habûrâ, VI, 658; VII, 157;
VIII, 483
hzlan, I, 260, 392, 465; II, 43; III, 89, 95,
249, 251, 508; IV, 701; VI, 624; VII,
491; VIII, 139, 160; IX, 483, 493; X,
340, 635; XI, 1%
Hikem, 1, 18, 65, 66, 81, 84, 102, 108, 1 1 1.
1 19, 136, 217, 229, 256, 291, 298, 377.
425, 444, 467, 503, 510, 546, 589, 652,
687, 695, 705; II, 27, 47, 101, 217,
233, 255, 271, 288, 297, 398, 414, 423,
457, 490, 529, 545, 568, 577, 598, 647,
649, 711, 712, 721, 725, 726, 752; III,
26, 49, 98, 118, 155, 166, 170, 176,
21 2, 21 8, 229, 323, 338, 340, 342, 358,
376, 381, 509, 515, 549, 592, 737, 747;
IV, 37, 169, 180, 210, 212, 226, 229,
231, 244, 247, 248, 299, 315, 340, 373,
416, 435, 506, 534, 536, 548, 559, 567,
573, 585, 588, 598, 637, 638, 654, 665,
670, 727, 735. 740, 747; V, 15, 17, 31.
60, 85, 107, 136, 221, 244, 277, 349,
361, 407, 435, 445, 484, 489, 528, 578,
588, 594, 606, 635, 708, 728; VI, 46,
66, 111, 119, 120, 176, 183, 194, 199,
236, 273, 320, 399, 456, 472, 498, 522,
523. 558, 588, 679, 733, 734; VII. 41.
59, 148, 224, 229, 245, 399, 567, 633.
662; VIU, 21, 24, 29, 39, 48, 49, 64,
68, 91, 275, 284, 289, 356, 386, 387,
413, 444, 591, 599, 686, 758; IX, 82,
84, 85, 117, 183, 322, 422, 433, 497,
517, 569, 586, 611, 612, 646; X 20,
37, 88, 450, 458, 601, 714
hilafet, II, 67; V, 621; VII, 230; IX, 522,
636; X, 258
hilâl, 1, 546
Hilâl kabilesi, VI, 394
Hilâl b. Ümeyye, IV, 77, 99; VI, 394
Hilâl b. Yesâr, I, 246
NDEKS 327
bilim, I, 92, 237, 238, 390, 550, 702, 704;
111, 52, 283, 535, 598; IV, 138, 377,
383, 646; VII, 307, 454; VIII, 93, 209,
366, 576, 579; IX, 626, 655; X, 262
HilyetUT Evliya. I, 36, 45, 60, 66, 138,
604; II, 41, 201, 254, 262, 394; III,
141, 440, 458; IV, 111, 136, 236, 380,
762; V, 225, 262, 414, 562, 721, 729,
739; VI, 63, 94. 100, 102, 150, 261,
339, 373, 382, 383, 549, 563; VII, 20,
91, 164, 246, 435, 473, 535, 578, 633,
660, 661; VIH. 64, 142, 182, 188, 448,
627, 645, 732; IX, 81, 168, 169; X. 87,
1 12, 116, 268, 647, 687; XI, 40, 46, 69
Himyer, II, 319; III, 468; VI, 60; VII,
667; IX, 332, 333; X, 358
Hind bint Ebû Cehil, X, 74
Hind bint Utbe, II, 219; IX, 307; X, 76,
77
Hindistan, IV, 303, 305; V, 241, 725; VI,
299; VII, 457; X, 358; XI, 44
Hint, III, 202; VI, 289; IX, 523; X, 260
Hira, II, 670; IV, 227; V, 348; IX, 438;
XI, 69
Hirakl, VIII, 58
Hiâm, II, 488
Hiâm b. Abdülmelik, VI, 718; VIII,
109; IX, 34
Hiâm b. Amr, III, 551
Hiâm b. Âs, X, 73
el-Hizbin-Kebîr, I, 698; III, 464; IV, 372;
X, 290
Hûd (Hz.), III, 385, 387, 388, 389, 390,
391, 392, 405; IV, 25, 216, 217, 317,
318, 319, 320, 321, 322, 323, 324, 326,
327; V, 538; VI, 301, 303, 304, 305,
308, 378, 686, 687, 688, 689, 691, 692,
710; VII, 190, 289, 668; VIII, 201,
267, 392, 554; IX, 135, 136, 137, 138,
470, 491; X, 365. 707
Hûd kavmi, IV, 324, 333, 354, 356; VI,
572; IX, 504
Hudeybiye, I, 552, 595; II, 612, 661, III,
38, 651, 671, 676; IV, 589; VII, 310,
336; IX, 212, 213, 222, 226, 229, 230,
231 . 236, 237, 238, 243, 244, 245, 246,
249, 254, 276; X, 70, 71
hullet, IV, 610; IX, 212, 213, 222, 226,
229, 230, 231, 236, 237, 238, 243, 244,
245, 246, 249, 254, 276
Hu ney n, III, 690, 713
Huneyn Sava, III, 689, 690, 691, 743;
IV, 80; VIII, 156, 702; IX, 240
huÛ, I, 256, 313, 314, 352, 353, 419, 640,
641; II, 82, 305, 330, 576; III, 306,
327, 329, 339, 539; IV, 108, 157, 288,
383, 510; V, 222, 225, 312, 542; VI,
244, 276, 278, 279, 280, 281, 607; VII,
17. 164, 298, 300, 304, 371, 479, 555,
556, 557, 645, 660; VIII, 49, 183, 339,
454; IX, 347, 349, 631; X, 43, 536,
671; XI, 94, 95, 97, 107
Hutam b. Düboy'a, II, 611, 612
Huvevtb b. Abdülu/.zâ, VI, 444; IX,
249
Huyey b. Ahtab, II, 126, 128, 279, 424;
IV, 194; VII, 521; X, 14
Huzevfe, I, 157, 384, 413; II, 116, 166;
328 NDEKS
III, 298; IV, 33; V, 241, 272; VI, 143,
382; VII, 111; VIII, 354; IX, 21, 293;
X 217
Hümeysa, VII, 668
hümûd, VI, 601
hürriyet hali, IV, 87; V, 178
Hüseyin (Hz.), II, 72, 108; V, 262; VI,
617; VII, 553, 572, 608, 609; VIII,
406, 634. 663; X, 158. 468. 469
Hüseyin b. Fazl, VI, 669; IX, 531
Hüseyin el-Hacûci, I, 72
Hüseyin er-Râzî, IX, 707; VI, 560
Hüsrin-Mthâdara, V, 241
Hüveylid kz Hatice, II, 81; X 225
Hüzeyl, IX 447, 470; X, 360
Hüzevme b. Sabit, IV, 119
I-
iblis, I, 172, 178, 183, 300, 302, 303, 664;
II, 33, 353, 425. 671; III, 325, 326, 327.
328, 329, 331, 332, 333, 335, 336, 337,
339, 466, 471, 321, 593. 594, 623; IV,
87, 425, 652, 718, 719, 720, 721, 722,
723. 724. 725, 726, 727, 728, 730; V,
104. 248. 249. 250. 253, 391, 392, 393,
394, 3S5, 435, 576, 714, 715, 716, 728;
VI, 113. 114, 115, 116, 117, 533, 557,
574, 674, 675, 676, 679; VII, 234, 615,
677, 678. 679, 680, 713; VIII, 326,
327, 328, 329, 330, 331, 332, 333, 367,
565, 569; IX 128, 329, 521; X, 195,
196, 358, 368, 373, 524; XI, 44, 217
bn Abbâd, I, 144; II, 646, 647, 725; III,
509, 515, 517; V, 594; VI, 120, 121,
122; VII, 246; VIII, 24, 64, 65, 68,
578; X 601
bn Abbâd en-Nefzî, I, 137; VI, 558,
560; VII, 245
bn Abbas bk. Abdullah b. Abbas
bn Abdüiber, I, 47, 584; II, 41, 81, 82,
104. 515; III, 234; VI, 398; VII. 592;
VIII, 66, 68, 176; IX, 278, 296, 297,
600
bn Abdülhakem, IV, 47
bn Acibe, I, 14, 15, 17, 18. 19, 34, 35,
37, 39, 40, 42, 47, 48, 52, 63, 64, 66,
67, 71, 72, 73, 74. 75, 76, 77, 78, 79,
80. 81, 82, 83, 84, 85, 87, 89, 90, 91,
92, 93, 94, 96, 97, 98, 99, 100, Ul,
102, 103, 104, 105, 106, 107, 108, 109,
110, 111,112, 113. 114. 115, 116, 117,
1 18, 119, 120, 121, 123, 124, 125, 126,
127, 129, 130, 131, 132, 133. 134, 135,
136, 137, 138, 139, 140, 141, 142, 143,
144, 145, 146, 147. 148, 149, 150, 151,
152, 203, 206, 238, 239, 240, 24Z 252,
256, 326, 359, 372. 380. 453. 495, 502,
506, 565, 600. 647, 691, 731, 752; II,
2, 16, 73, 109, 175, 176, 198, 205, 233,
261, 288, 296. 323, 343. 349, 423, 425,
447, 473, 568. 590. 652, 714, 721, 725,
736, 740; III, 76, 142, 155, 168, 256,
281, 331, 363, 375. 376, 381, 407, 458,
471, 473, 479. 494, 503, 505, 507, 582,
585, 592, 675, 676, 737, 747, 750; IV,
75, 102, 108, 113, 131, 156, 169, 211,
NDEKS
21 9, 229, 244, 248, 254, 263, 265, 267,
294, 301, 305, 333, 371, 379, 382, 391,
405, 408, 424, 429, 430, 439, 480, 487,
508, 515, 519, 529, 530, 567, 585, 605,
61 1, 637, 644, 657, 660, 672, 724, 725,
730, 731, 735, 745, 768; V, 19, 41,
44, 62, 83, 91, 93, 96, 107, 146, 173,
174, 176» 178, 212, 221, 240, 241, 250,
258, 283. 287, 297. 303. 306. 315. 31 6.
340, 341. 343, 346, 363, 393, 399, 404,
410, 419, 424, 426, 438, 446, 452, 463,
473, 474, 491, 492, 518. 529, 557, 563,
573, 579, 583, 594, 598, 599, 604, 605,
606, 608, 613, 621, 638, 641, 645, 653,
661, 681, 697, 720, 728, 735; VI, 16,
33, 40, 60, 64, 66, 91, 117, 122, 125,
130, 143, 146, 149, 150, 151, 153, 156,
193, 204, 211, 222, 232, 241, 242, 243,
270, 281, 296, 304, 314, 341, 358, 412,
427, 456, 469, 497, 523, 541, 580, 588,
604, 620, 654, 665, 672, 686, 734; VII,
16, 20, 34, 38, 81, 120, 163, 177, 224,
233, 247, 264» 288, 297, 305, 31 1, 339,
352, 355, 364, 371, 379. 383, 410, 413,
427, 440, 441, 454, 469, 484, 491, 516,
558, 559, 565, 566, 578, 585, 593, 597,
614, 616, 621, 637, 652, 655, 656, 668,
672, 676, 691, 701, 705; VIII, 16, 24,
29, 31, 47, 48, 49, 53, 59, 79, 85, 103,
104, 105, 107, 128, 145. 147, 148, 180,
191, 216, 220, 221, 222, 226, 233, 242,
244, 245, 246, 247, 283. 288, 313, 315,
344, 356, 373, 375, 379, 399, 417, 427,
433, 434, 436, 438, 446, 455, 459, 467,
329
469, 471, 490, 492, 495, 501, 507, 515,
516, 517, 558, 566, 571, 613, 627, 643,
649, 651, 653, 693, 744, 745, 750, 753;
IX, 24, 36, 50, 57, 58, 80, 83, 103, 1 Ü,
111, 115, 123, 125, 131, 147, 154, 177,
180, 183, 189, 190, 193, 208, 233, 240,
242, 253, 271, 278, 280, 284, 288, 298,
304, 334, 342, 348, 350, 368, 373, 380,
382, 383, 4Ü3, 416, 421, 461, 465, 470,
475, 487, 523, 524, 533, 565, 581, 591,
601, 610, 612, 613, 622, 623, 628, 646,
647, 671 , 691 , 706; X, 2, 31, 39, 44, 45,
48, 50, 87, 88, 115, 154, 176, 203, 223,
304, 313, 340, 355, 370, 373, 395, 426,
449, 460, 470, 477, 480, 523, 525, 537,
549, 559, 566, 632, 639, 682; XI, 2, 1 1,
50, 223, 225
bn Aclân, VI, 437
bn Âcurrûm, I, 100
bn Arafe, 1, 40, 136; V, 491, 613; VI, 32,
193, 234, 269, 470, 594, 652; VII, 84,
200, 565, 566; VIII, 20, 91, 107, 195,
221, 417, 479, 481, 494, 495, 528, 585,
613, 616; IX, 41, 74, 90, 95, 1 17, 130,
131, 280. 298; X, 80. 81, 86. 202, 254,
309, 563, 698; XI, 54, 102, 127
bn Ardûn, 1 V, 438
bn Asâkir, II, 90, 462, 652, 720; III, 142,
599; V, 225, 440, 441, 618, 716, 717;
VI, 574; VII, 50, 159, 172, 598, 703;
VIII, 131, 336, 745
bn Âsim, I, 81
bn Âur-i Fâsî, XI, 73
bn Ât, II, 515
330 NDEKS
bn Atâ el-Edem», III, 749, VII, 329,
430, 482
bn Atâuilah- skender!, I, 14, 18, 50,
51 , 65, 66, 95, 102, 1 07, 1 11 , 1 19, 1 36,
144, 203, 217, 229, 256, 291, 339, 377,
408, 409, 425, 444, 467, 503, 589, 695,
705; II, 27, 47, 101, 232, 271, 288,
398, 414, 423, 457, 490, 529, 545, 568,
592, 598, 649, 712, 721, 725, 726, 752;
III, 26, 93, 98, 118, 146, 155, 166,
170, 176, 193, 212, 218, 229, 230, 231,
323, 338, 340, 358, 376, 381 , 509, 51 5,
737, 747; IV, 37, 126, 180, 210, 212,
226, 229, 244, 247, 299, 315, 340, 373,
416, 430, 435, 506, 524, 534, 536, 559,
567, 573, 585, 588, 598, 623, 637, 638,
654, 665, 670, 727, 740, 747; V, 15,
31, 60, 76, 104, 107, 136, 221, 244,
277, 346, 349, 350, 361 , 382, 383, 407,
435, 445, 484, 489, 528, 578, 588, 594,
604, 606, 635, 708. 720, 721, 728; VI,
46, 66, 111, 120, 162, 176, 183, 199,
236, 273, 320, 399, 456, 457, 472. 498.
522, 558, 588, 679, 720, 733; VII, 59,
81, 148, 165, 223. 224, 229, 245, 383,
399, 567, 653, 662; VIII, 21, 24, 29,
39, 48, 64, 65, 91, 173. 275, 284, 289,
356, 386, 387, 393, 413, 444, 591, 599,
645, 671, 686, 758; IX, 84, 117, 167,
183, 322, 381, 422, 433, 497, 51 7, 569,
586, 611, 612, 646, 688, 689; X, 20,
88, 300, 450, 458, 601, 714; XI, 66
bn Atyye, I, 18, 40, 134, 135, 574; II,
192, 305, 384, 587, 672, 676, 689, 695,
713, 714; III, 22, 59, 82, 256, 284.
407, 497, 645, 646, 672, 673, 710, 726;
IV, 15, 62, 115, 116. 125, 134, 150,
156, 170, 171, 174, 177, 178, 200, 235,
282, 306, 312, 320, 337, 358, 366, 371,
381, 382, 414, 433, 434, 450, 452, 466,
474, 484, 508, 514, 515, 528, 529, 530,
569, 570, 606, 691, 704, 712, 724, 725,
729, 731, 734, 743, 746; V. 29. 48. 60.
62, 93, 120, 122, 141, 144, 225, 226.
249, 251, 267, 303, 331, 355, 363, 364,
394, 429, 500, 534, 535, 539. 658, 692,
697; VI, 32, 149, 168, 188, 303, 352,
356, 470; VII, 20, 117, 153, 200, 202,
236, 274, 300, 311 , 334, 335, 368, 369,
422, 468, 469, 488, 507, 538, 565, <>83;
VIII, 52, 56, 57, 58, 72, 135, 142, 165,
1 76, 1 80, 1 95, 217, 221, 288, 315, 385,
438, 446, 487, 550, 602, 603, 700, 707,
747; IX, 68, 110, 121, 122, 123, 165,
194. 212. 261. 262, 2%, 327, 457, 459,
464, 478, 479, 482, 522, 523, 550, 558,
559, 592, 609, 630, 673; X, II, 13, 36,
58, 59, 64, 73, 153, 159, 175, 215, 223,
254. 312, 313. 345, 354, 379, 384, 406,
491, 538, 541, 555, 653; XI, 29, 56,
126. 127, 168
bn Aziz, II, 81; XI, 163
bn Bahr, III, 622
bn Berrecân, 1, 38
bn Cerir et-Taberi, I, 26, 59, 135; III,
52, 660; VI, 616; VII, 1%
bn Cüreyc, II, 670; IV, 137; VII, 55,
124, 152; IX, 260
NDEKS
bn Cüzey, 1, 83, 133, 134, 135, 214, 226,
235, 236, 244, 245, 479, 485, 486, 495,
501, 502; II, 245, 246, 260, 313, 315,
336, 337, 344, 347, 354, 373, 374, 386,
397, 467, 548, 612, 613, 623, 624, 668,
675, 676, 681. 689, 744; III, 76, 168,
240, 259, 377, 379, 380, 389, 429,
434, 442, 470, 4%, 497, 502, 504,
505, 521, 525, 538, ,545, 557, 591, 601,
660, 695, 702, 726, 746, 747; IV, 44,
82, 95, 102, 103, 125, 149, 150, 155,
1 83, 256, 288, 320, 324, 343, 345, 346,
359, 381, 382, 428, 429, 468, 505, 532,
544, 605, 634, 636, 672, 674, 71 1, 756;
V, 36, 66, 93, 94, 143, 144, 161, 162,
1 64, 1 75, 233, 240, 331, 399, 404, 573,
661; VI, 64, 84, 122, 175, 182, 187,
1 88, 208, 217, 341, 342, 352, 434, 435,
446, 463, 470, 593, 639, 654; VII, 218,
272, 292, 546, 547, 593, 623, 624, 683;
VIII, 507, 627, 661, 662, 664; IX, 283,
284, 347, 348, 443, 547, 548, 589, 591,
666, 667; X, 49, 167, 168, 169, 170,
1 73, 1 74, 1 84, 1 85, 1 86, 202, 203, 259,
261, 262, 272, 332, 346, 489, 646, 667,
682, 684; XI, 1 1, 16, 48, 90, 91, 92, 93,
104, 1.38, 139, 202, 216, 217, 221, 222,
223, 224, 225
îbn Düreyd, IX, 86
bn Ebû Cemre, I. 135, 243; VII, 439,
460; X, 313
bn Ebû Hatim, I, 26, 65, 135; II, 49, 50,
82, 107, 124, 159, 162, 169, 202, 245,
323, 429, 470, 489, 710, 720, 743; III,
331
50, 1 17, 126, 142, 191, 259, 419, 483,
521, 531; IV, 32, 47, 70, 81, 206, 508,
523, 550, 691; V, 46, 234, 378, 466,
538, 543, 551, 603, 666, 721; VI, 59,
1 07, 11 5, 1 74, 202, 495, 497, 533, 553,
651, 656, 723, 731, 732; VII, 22, 25,
48, 117, 118, 120, 122, 123, 172, 238,
241, 244, 267, 354, 390, 475; IX, 440
bn Fbû Leyla, IX, 145
bn Ebû eybe, I, 44, 156, 246; II, 622,
665; VIII, 69, 70; XI, 45
bn Ebû Zeyd, I, 80, 86; II, 620; III, 82
bn Ebü'd-Dünyâ, I, 60, 67, 317, 351,
664; II, 180, 262, 677; III, 118, 458;
IV, 220, 380, 387, 416, 550; V, 478,
535, 589; VI, 98, 135, 261, 539; VII,
268, 632; VIII, 64, 146, 151, 624, 627;
IX, 39, 169, 224, 294, 298, 299, 300,
303, 308, 309, 482
bn EbüH-Fazl el-Mürsî, I, 38
bn Gâzî, I, 86; III, 41
bn Hacer, I, 40, 110, 138, 141, 151,
400, 453, 512, 540, 647, 648; II, 70,
73, 173, 287, 291, 419, 490, 498, 539,
613, 615, 702, 742; III, 32, 240, 517,
535, 623, 71 1; IV, 1 65, 433, 459, 608,
737; V, 225, 242, 283, 287, 315, 473,
478; VI, 202, 243, 396, 438, 672; VII,
76, 100, 239, 318, 460, 470, 498, 592;
VIII, 302, 454, 672; IX, 16, 70, 150,
193, 600; X, 51, 115; XI, 185
bn Hacer el-Askalânî, I, 40, 540; V,
491; VI, 32, 193; VII, 459; VIII, 91;
IX, 348
332 NDEKS
br Hacer el-Heytemî, I, 512, III, 16;
VII, 652
bn Halllkân, I, 40; II, 624; V, 184; VI,
86; VII, 192; VIII, 190
bn Hibbân, I, 25, 37, 43, 50, 60, 203,
249, 334, 400, 471, 478, 483, 554, 603,
604, 623, 713, 746, 748; II, 88, 125,
201, 289, 335, 367, 378, 383, 407, 451,
531, 581, 645; III, 109, 179, 292, 305,
445, 500, 503, 533, 647; IV, 28, 38, 71,
266, 453; V, 16, 38, 51, 201, 205, 314,
368, 590, 726; VI, 55, 115, 438, 506,
552, 671; VII, 302, 416, 547, 574, 690;
VIII, 17, 63, 67, 330, 366, 387, 531,
549, 636, 740; IX, 174, 208, 404, 633,
647, 670; X, 125, 687; XI, 62, 91, 100
bn Hiâm, I, 82, 138; m, 110, 142, 661,
671; IV, 63; V, 184, 357; VI, 402;
VII, 192; VIII, 190; IX, 39; XI, 149
bn Hiâm en-Nahvî, 1, 138
bn dris el-Kettânî, I, 88
bn shak, 1, 138; II, 667; III, 671; VI, 95,
402; VII, 151; VIII, 226, 483; IX, 332,
492; X, 38, 39
bn Kamle, II, 219
bn Kesir, I, 670; II, 33, 73, 661, 667,
675, 676, 694; MI, 25, 391, 661; IV,
36, 240; V, 17, 81, 439, 440, 453, 500,
539; VI, 88, 90, 432; VII, 280, 543;
VIII, 330; IX, 480; XI, 149, 184
bn Keysân, X, 224, 693
bn Kîrân. I, 84
bn Kuteybe, III, 576; VI, 499; VII, 165;
IX, 666
bn Liyûn et-Tüdbî, VII, 416
bn Lüb, V, 341
bn Mâlik, I, 80. 81, 82, 85, 138
bn Mansûr el-Makdis, VII, 594
bn Melek, III, 213
bn Merdûye, VII, 482; VIII, 212
bn Merzûk, V, 491; VIII, 58
bn Mesud bk. Abdullah b. Mesud
bn Meî bk. Abdüsselâm b. Meîbn Muhallas, VII, 139
bn Mücâhid, II, 652; X, 354
bn Ömer bk. Abdullah b. Ömer
bn Rihûye, VI, 15
bn Revâha, IX, 285
bn Rüd, II, 176, 714; VI, 383; VIII,
735; IX, 593, 690;
bn Sa'lebe, VII, 424
bn Seb'în, I, 119, 422; II, 649; III, 748;
V, 32, 530, 587; VI, 154, 543; VIII,
345
bn Sem üre, I, 616
bn îrîn, II, 714; VIII, 537; IX, 309
bn Sûde et-Tâvüdî, I, 83, 87, 137; IX,
529; X, 526
bn Sûriyâ, I, 389, 391; II, 693
bn a'ban, II, 515
bn Uyeyne, II, 394; VII, 429; IX, 530;
bn Uzeyz, 1, 138; V, 209; VIII, 86
bn lîbey bk. Abdullah b. Übey
bn Ved'ân el-Mevslî, VII, 216; X, 356,
357, 358, 359
bn Vefa, III, 87; VII, 25, 613; VIII, 235
bn Vehb, IV, 433; V, 538
bn Yecüb b. Ya'rub b. Kahtân, VII,
668
NDEKS 333
bn Zeyd, I, 418; V, 560; VII, 201, 655;
DC, 152, 199, 292, 367;
bnül-Arabî el-Hâtimî bk. Muhyiddm
bnül-Arabî
bnül-Arif, VI, 86, 121
Îbnül-Bennâ es-Sarakustî, I, 91, 101.
114, 136, 151, 238, 358, 380, 587; II,
65, 163, 176, 455, 647; III, 576; IV,
391; V, 258, 417, 419; VI, 157, 213,
243; VII, 111, 371, 637, 691; VIII,
515; IX, 80, 83, 369
bnül-Fânz, I, 107, 118, 119, 120, 137,
144, 298, 323, 498, 600, 601; II, 147,
210, 263, 317, 372, 459, 460, 588, 649,
650, 722; m, 206, 237, 445, 446, 493,
532, 737; IV, 207, 243, 268, 424, 501,
599; V, 132, 533, 615, 616; VI, 665;
VIII, 82, 314, 475; IX 569, 614, 647;
X, 621
bnü'l-Feres, X, 170
bnül-Hâc bk. Ebül-Feyz Hamdûn b-
nül-Hâc
bnin-Haâ, IX, 522
Ibnül-Heysem, X, 259
bnül -Kasm, I, 85; II, 681; III, 28
bnül-Kassâr, IX, 668
bnü T -Kattan, VI, 426
bnü'l-Mâciûn, X, 203
bnül-Münîr, IX, 400
bnü'n-Nahvî, IV, 168
bnü’n-Nakîb, I, 28, 35
bnü's-Sabbâ, V, 463; Vn, 108
bnü’s-Salâh, I, 48; VII, 558; VIII, 171
Îbnü's-Sikkît, VI, 387; IX, 166; X, 461
bnü't-Tîn, V, 425
bnü'z-Ziba'râ, VI, 146; VIII, 724, 725
brahim (Hz. Peygamber'in olu), IV,
498
brahim (Hz.), 1, 294, 307, 433, 434, 435,
438, 440, 441, 442, 444, 445, 446, 449,
457, 491, 603, 673, 690, 691, 692, 696,
697; H, 50, 67, 68, 73, 112, 113, 114,
1 15, 135. 137, 147, 148, 149. 150. 151.
1 52, 1 54, 244, 266, 427, 428, 429, 461,
472, 498, 586, 533, 534, 535, 587, 600,
706, 725, 727, 742; III, 170, 171, 172,
173, 174, 175, 176, 177, 179, 180, 183,
1 84, 1 85, 1 86, 254, 305, 39 1 , 400, 403,
440, 467, 468, 495» 509, 529, 545, 644,
713, 748; IV, 92, 93, 217, 334, 335,
336, 337, 338, 339, 340, 347, 398, 399,
401, 402, 414, 425, 433, 446, 447, 504,
506, 508, 513, 518, 670, 671, 672, 673,
674, 675, 676, 677, 678, 679, 680, 681,
683, 682, 735, 736. 737, 738, 739, 742;
V, 156, 157, 158, 159, 174, 179, 438,
439, 463, 516, 517, 518, 519, 520, 521,
522, 523, 524, 525, 526, 527, 528, 532,
541, 542, 560; VI, 75, 76, 77, 78, 79,
80, 81, 82, 83, 84, 85. 86, 87, 88, 89,
90, 91, 92, 93, 94, 95, 96, 97, 102, 125,
153, 165, 200, 201, 202, 203, 204, 205,
206, 210. 230, 266, 268, 271, 272, 273,
315, 324, 399, 453, 659, 660, 661, 662,
663, 664, 667, 668, 669, 670, 671, 672,
678, 710; VII, 160, 161, 162, 207, 253,
269, 270, 271, 272, 274, 277, 278, 279,
280, 281 , 282, 283, 285, 286, 287, 288,
NDEKS334
289, 300, 318, 351, 398, 515, 517, 552,
608, 61 1; VIII, 61, 201, 202, 203, 204,
205, 206, 207, 208, 209, 210, 211, 213,
214, 215, 216, 217, 218, 219, 220, 221,
280, 304, 309, 313, 314, 316, 517, 524,
616, 670, 672, 695, 696, 697, 696, 723;
IX, 93, 151, 187, 188, 384, 385, 386,
387, 388, 389, 462, 463, 464, 466, 531,
649, 652, 654, 655, 674; X, 56, 57, 58,
59, 60, 160, 375, 681, 684, 686, 690;
XI, 12, 156, 167
brahim b. Edhem, I, 236; II, 683; III,
689; IV, 165, 417; V, 212, 667; VI,
322; VII, 245, 661; VIII, 266, 642;
IX, 133; XI, 46
brahim el-Efhâm, I, 95
brahim el-Havvas, II, 244; IV, 43; VI,
132
brahim kavmi, IV, 25
brahim ert-Nehaî, VI, 390; VII, 412,
414; VIII, 144, 659; XI, 46
brahim b. eybân, I, 526; II, 684
brahim Teymî, IV, 300
brahim b. Yesâr, II, 436
el-Fbrîz, IX, 256
iç âlem, VI, 282
dris (Hz.), I, 73, 398, 400, 673; III, 186,
383; V, 174, 537, 538, 539, 540, 542;
VI, 125, 571; VII, 271, 299; VIII, 61,
226, 608; X, 684
dris b. Abdullah, I, 71
iffet, I, 126, 521, 731; II, 92, 103; III, 111;
IV, 442, 443, 620; V, 496; VI, 292,
385, 416, 607; VII, 212, 282, 485;
VIII, 59; IX, 372
frâsîm b. Yusuf, II, 641
ifrit, VI, 113; VII, 67
iftikar, I, 332, 333, 691; II, 390, 401, 459;
III, 338; IV, 506; V, 449, 489, 728;
VI, 550, 618
ihsan makam, I, 107, 115; II, 175; III,
36, 147; VI, 139; IX, 317, 562
hyâ bk Ihyâii Illûmi'd-Dîn
hyâi' Ulûnn'd-Dîfi, I, 18, 43, 44, 45, 51,
62, 65, 101, 136, 144, 240, 241, 254,
255, 265, 384, 418, 564, 664; II, 41,
176, 294, 315, 494, 568, 647; III, 112,
214, 21 5, 347, 373, 451, 464, 499, 580,
581, 625, 750; IV, 39. 56, 65, 85, 86,
108, 130, 328, 459, 607, 609, 666, 672;
V, 124, 204, 250, 366, 385, 386, 561,
735; VI, 222, 383, 384, 552, 672, 725,
726; VII, 182, 233, 360, 412, 448, 476,
494; VIII, 20, 57, 138, 245, 291, 294,
409, 470, 495, 578, 710, 71 1, 741, 745;
IX, 133, 134, 309, 603, 690; X, 220,
394, 456, 613
Îkâzii'l-Himetn fî erhil-Hikem, I, 102,
108, 256
kizler, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
krime, I, 249; II, 126, 218; III, 482 V,
96, 176, 226, 550, 665; VI, 118, .74,
573, 648; VII, 48, 422; VIII, 75, 31,
154, 211, 291, 736, 754; IX, 262, 338;
X, 211; XI, 21, 163
krime b. Ebû Cehil, VII, 503, 606; IX,
243
cl-ktifâfi Ahhâril-Huiefâ, IV, 466
NDEKS 335
el-kiifâ fi Megâzil-Mu^afa vl-Hu-
Itfâi's-Selâte, IX, 243
ilâh, I, 181, 188, 214, 243, 244, 382, 383,
492, 497, 310, 534, 678, 680, 683; 11,
16, 17, 19, 39, 40, 41, 44, 104, 105,
109, 1 1 1, 399, 477, 478. 572, 597, 611,
648, 676, 748, 749, 750; IH, 15, 16,
74, 78, 107, 129, 133, 148, 154, 170.
1 73, 208, 209, 220. 222, 286. 330, 345,
369, 373, 389, 436, 438, 443, 452, 453,
455, 456, 475, 523, 524, 549, 649, 701,
703; IV, 91, 118, 119, 170, 209, 230,
231 , 273, 275, 277, 319, 450, 588, 589,
601, 631, 672, 689, 695, 754, 760; V,
16, 17, 18, 34, 75, 116, 118, 180, 194,
199, 200, 217, 219, 224, 231, 238, 239,
254, 285, 314, 335, 338, 431, 468, 471,
51 1, 513, 525, 581, 598. 603, 607, 608,
611, 615, 690, 695, 696, 698, 699, 71X1;
VI, 34, 36, 37, 38, 39, 40, 41, 49, 63,
65. 86, 127, 130, 144, 145, 159, 162,
252, 264, 297, 307, 350, 351, 352, 353,
370, 371, 383, 465, 520, 521, 522, 555,
577, 578, 581 , 634, 635, 637, 639, 720;
VII, 43, 51, 71, 86, 87, 89, 90, 91, 93,
94, 95, 179, 185, 221, 223, 226, 227,
229, 248, 250, 260, 270, 278, 321, 366,
451.480, 680, 681, 704; VIII, 22, 1 15,
120,138, 161, 182,183,184, 232,252,
258, 259, 260, 262, 324, 327, 346, 347,
348, 349, 392, 404, 445, 446, 448, 449,
450. 481, 492, 498, 518, 519, 520, 542,
544, 751, 754; IX, 14, 17, 19, 39, 80,
104, 132, 141, 184, 187, 188, 252, 306,
343, 344, 345, 3%, 397, 433, 448, 489,
514; X, 46, 47, 71, 152, 153, 368, 392,
396, 399, 438, 541, 646, 674; XI, 183,
202, 203, 208, 220, 222
ilâh ak, I, 600
lâhî cezbe, I, 639; V. 89
lâhî huzur, I, 444, 476, 482, 555; II, 79,
264, 283, 449; III, 686; IV, 89, 137; V,
549; VI, 203; VII. 485. 677; X, 196.
355, 375
lâhî inayet, I, 125, 342, 375, 391, 586,
689; II, 521; III, 704; IV, 51, 72
lâhî muhabbet, I, 486; VIII, 475
lâhî tecelli, I, 354, 716; III, 214, 351,
412; IV, 321; V, 74, 178, 537, 602,
VII, 392; VIII, 202, 247, 333, 437,
477; IX, 66, 286, 318, 641; X, 448,
462, 547, 630; XI, 65
lâhî varidat, IX, 234
ilka, 1, 295; II, 103, 596; III, 533; V, 475,
512; VII, 19; IX, 706
illivyîn, I, 296, 576; III, 321, 356; IV,
651; VII, 486; IX, 200, 474, 600; X,
609, 614, 617
ilme'l-yakîn, I, 696, 698; X, 319
lyas (Hz.), III, 184, 186; V, 435; VI,
125; VIII, 225, 226, 227, 228, 316
mam Ahmed bk. Ahmed b. Hanbel
mâm- Âzam bk. Ebû Hanifc
mam Hamza, I, 598; II, 705; III, 443
mam Mâlik bk. Mâlik b. F.nes
mam Muhammed, VI, 711; VII, 336;
X, 184
mâm- Rabbânî, 1, 33, 53
NDEKS336
mam afiî bk. afiî
Îmâmül-Haremeyn el-Cüveynî, 1, 417
iman makam, Ü, 35; IX 317
mrân, I, 86, 1 17, 156, 178, 254, 456, 486,
494; II, 15, 67, 69, 70, 73, 74, 82, 198,
245, 310, 425, 531, 5%, 727, 735, 744;
III, 67, 186, 306, 377, 398, 415, 440,
451, 512, 548, 561, 578, 615, 645, 677,
704, 731; IV. 225. 273, 630, 704, 755;
V, 262, 341, 434, 482, 483, 487, 488,
505, 509, 567; VI, 98, 324, 339, 534,
654; VII, 231. 337, 341, 461, 618;
VIII, 67, 251, 722, 726; IX 55, 85,
200, 399, 482, 670, 684; X, 155, 159,
161, 191, 202, 222, 225, 368, 467, 581,
646
mrân b. Hu^ayn, II, 81, 291
mrân b. Mâsân, II, 68
inâbe, VIII, 416, 619
/nâletü 7-jlmiyye, IV, 643; VII, 416
inbisat, 11, 587
ncil, I, 37, 110, 209, 211, 316, 372, 415,
416, 432, 453, 456, 457, 585, 747; II,
13, 16, 17, 85, 87, 113, 114, 116, 128,
546, 5%, 644, 646, 704, 705, 735, 736,
741, 742; III, 18, 66, 105, 330, 465,
466, 468; IV, 84, 85, 282, 283, 614,
758; V, 65, 138, 335, 506, 741; VI,
258, 483, 525; VII, 281, 308; VIII, 60,
61, 249, 510, 714, 730; IX, 257, 261,
488, 630, 650, 652; X, 225, 430, 684;
XI, 90, 224
inkisar hafi, III, 277; IV, 331
insan-j kâmil, II, 487
ran, 1, 31 8; U, 52, 302; III, 1 10, 187, 458,
586, 596; IV, 677; V, 182, 183, 241,
404, 440; VI. 88, 227; VII, 89, 208,
334, 335, 409, 522, 527, 543, 654, 655,
656; VHI, 306; IX, 208; X, 97, 651
rem, I, 376; III, 387, 394; IV, 327, 426;
VI, 304, 306; IX 136, 470; X, 704,
707, 708, 709
irfan ehli, 1, 15, 353, 356; IV, 236, 24*
irhâsât, III, 404; XI, 146
râdii 1-Akli’s- Selim, I, 136; II, 99, 293;
III, 391, 449; V, 297, 300, 328, 378,
380, 388, 393, 394, 439, 448, 452, 486,
487, 488, 491, 4%, 518, 540, 551, 556,
558, 591, 601, 609, 639, 648, 652, 653,
662, 670, 675, 704, 705; VI, 14, 18,
22, 30, 31, 48, 59, 76, 88. 106, 110,
1 16, 151, 167, 177, 198, 202,216, 227,
248, 265, 285, 286, 289, 334, 335, 379,
450, 485, 513, 520, 522, 526, 533, 534,
543, 547, 553, 562, 565, 580, 5&3, 628,
634, 635, 642, 653, 658, 664, 689, 697,
710, 720, 730; VII, 17, 20, 32, 36, 37,
63, 69, 89, 102, 113, 117, 124, 127,
1 62, 255, 333, 336, 350, 402, 422, 498,
553, 611, 656; VIII, 17, 201, 214, 259,
262, 265, 268, 277, 278, 280, 281, 296,
297, 299, 301, 307, 325, 326, 338, 343,
347, 348, 352, 372, 377, 381, 392, 399,
415, 457, 458, 466, 469, 480, 499, 504,
505, 512, 536, 560, 562, 576, 581, 598,
609, 618, 646, 670, 673, 679, 684, b89,
699, 725; IX 16, 28, 45, 69, 110, 121,
138, 152, 160, 171, 176, 199, 205, 214,
NDEKS 337
245, 260, 279, 321, 403, 426, 430, 439,
464, 470, 469, 529; X, 59, 91, 112,
141, 1 94, 211, 287, 295, 318, 326, 339,
388, 435, 443, 507, 512, 517, 578, 629,
639, 658, 679, 693, 718; XI, 89, 112,
135, 221
sa (Hz.), I, 196, 234, 341, 378, 415, 416,
427, 664, 665, 673, 674; II, 6, 12, 15,
47, 57, 59, 64, 66, 68, 69, 70, 75, 76,
84, 85, 86, 87, 88, 89, 90, 91, 92, 93,
94, 95, 97, 98, 99, 100, 102, 103, 104,
105, 106, 107, 108, 1 10, 1 1 1, 129, 133,
137, 142, 1 73, 296, 418, 464, 555, 572,
578, 579, 580, 581, 582, 586, 587, 595,
596, 597, 598, 599, 644, 646, 648, 649,
650, 651, 654, 656, 704, 705, 706, 727,
746, 748, 749, 750, 751; III, 15, 16, 17,
18, 21, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71, 72,
73, 74, 75, 76, 77, 78, 155, 184, 186,
191, 208, 215, 254, 255, 299, 417, 467,
468, 697. 698, 701, 702, 703, 704, 705;
IV, 17, 56, 170, 177, 206, 414, 432,
434, 523, 551, 552, 607, 622, 709; V,
17, 51, 173, 179, 182, 185, 196, 238,
262, 318, 324, 336, 396, 438, 456, 477,
488, 491, 492, 493, 498, 499, 500, 501,
502, 504, 505, 506, 507, 509, 510, 511,
512, 513, 542; VI, 33, 95, 136, 137,
143, 145, 146, 151, 258, 266, 314, 315,
317, 351, 374, 416, 518, 519, 537, 616,
692; VII, 1 05, 1 11 , 1 93, 1 94, 230, 288,
300, 313, 465, 468, 515, 517, 572, 618,
672, 704; VIII, 114, 115, 116, 131,
142, 184, 221, 262, 341, 342, 616, 670,
705, 723, 724, 725, 726, 727, 728, 729,
730, 751, 755, 756; IX, 21, 145, 151,
152, 258, 650, 652, 653; X, 67, 89, 91,
92, 93, 96, 97, 98, 101, 225, 272, 373,
645; XI, 95, 203, 208
îsâr, VIII, 80; X, 31, 32, 560
shak (Hz.), 1, 94, 138, 307, 446, 447,
448, 451, 452, 455, 456; II, 67, 137,
368, 515, 586, 600, 667, 727, 738; III.
184, 185, 467, 671, 747, 748; IV, 16,
335, 336, 398, 401, 446, 447, 490, 504,
508, 513, 518, 519, 681; V, 144, 212,
335, 528, 534, 542, 632; VI, 15, 94,
95, 96, 110, 112, 125, 141, 171, 387,
402, 431; VII, 140, 151, 279, 285, 289,
608; VIII, 212, 214, 226, 280, 314,
483, 661, 732; IX, 133, 177, 2%, 332,
387, 492; X, 38, 39, 64
smail (Hz ), I, 42, 57, 62, 99, 133, 140,
143, 174, 185, 436, 437, 440, 441, 444,
447, 448, 451, 452, 455, 456; II, 67,
137, 586, 727; III, 81, 185, 417, 457,
467; IV, 16, 118, 168, 412, 513, 514,
519, 676, 681; V, 194; 439, 452, 504,
603; VI, 48, 81, 710, 727; VII, 55, 86,
150, 170; VIII, 205, 218, 732; IX, 110,
260, 541; X, 64, 65, 160; XI, 67
smail Hakk Bursevî, I, 42, 62, 174,
185; XI, 67
smail Konevî, I, 57, 133
srafil, III, 623: IV, 335, 737; V, 17, 233,
702, 705; VI, 266; VII, 116, 117, 118,
119, 120, 121, 122, 557; VIII, 17, 436;
IX, 358, 481 ;X, 415, 516, 586; XI, 118
338 NDEKS
srâiloullan, I, 8, 9, 12, 237, 3Ü6, 307,
308, 309, 315, 316, 317, 318, 319, 321,
322, 323, 324, 326, 327, 328, 329, 331,
332, 334, 335, 336, 337, 338, 339, 340,
341 , 343, 344, 346, 347, 348, 349, 352,
353, 361, 364, 365, 366, 368, 370, 371,
372, 373, 375, 381, 384, 388, 395, 401,
431, 432, 433, 434, 452, 453, 491, 580,
581 , 655, 656, 658, 659, 660, 661, 663,
693, 746; II, 29, 49, 69, 71, 72, 85, 87,
88, 89, 90, 93, 94, 95, 97, 118, 124,
126, 135, 148, 162, 169, 279, 384, 443,
576, 577, 578, 586, 588, 639, 640, 641,
654, 655, 656, 657, 658, 659, 660, 661,
662, 663, 664, 666, 674, 676, 679, 684,
701, 703, 745, 746, 747, 748; III, 17,
18, 38, 52, 66, 67, 71, 192, 281, 294,
295, 416, 417, 419, 423, 426, 427, 430,
431, 432, 433, 434, 435, 436, 437, 438,
439, 456, 457, 461, 462, 463, 465, 466,
470, 476, 477, 478, 479, 481» 483, 484,
489, 490, 495, 553; IV, 71, 219. 223,
225, 226, 230, 231, 233, 434, 625, 626,
627, 703, 704; V, 19, 179, 180, 181,
182, 183, 184, 185, 304, 305, 306, 307,
308, 374, 412, 440, 482, 483, 505, 631,
632, 633, 636, 640, 652, 653, 658, 659,
670, 672, 673, 674, 675, 676, 677, 678,
679, 682, 683, 684, 685, 687, 690, 691,
693, 694, 6%, 697; VI, 108, 116, 230,
312, 313, 383, 488, 489, 553, 569, 629,
630, 632, 633, 636, 637, 651 , 652, 653,
654, 655, 657, 658, 708, 711; VII, 24,
37, 105, 131, 135, 136, 138, 151, 152,
156, 157, 19ü, 194, 231, 240, 241, 422,
448, 492, 545, 576, 628, 629, 651, 659,
676; VIII, 224, 226, 272, 277, 281,
301, 316, 317, 455, 479, 483, 484, 490,
509, 510, 532, 717, 724, 727, 730; IX,
26, 27, 29, 30, 31, 32, 33, 36, 71, 72,
73, 108, 111, 112, 123, 152, 177,311,
629, 630; X, 13, 89, 90, 91, 94, 96, 97,
98, 272, 276, 540; XI, 12, 82
stahr, VII, 654, 655
stahra, VII, 140
el-stîâb, 11,81,82; IX, 278
istidlal, II, 446, 447; VIII, 684
istidraç, I, 273; III, 56, 474, 499, 508,
509, 740; IV, 159, 256, 271; V, 566;
VI, 162, 319, 325, 514; VII, 315, 696;
VIII, 99, 449; X, 286, 422
istihare, II, 359
istihlak, VI, 601
istikamet sahibi, II, 180, 203, 303; III,
127. 164; V. 436, 561; VII, 367, 171
istiva, III, 371, 372, 373, 376, 377; IV,
541, 542; V, 598, 601, 602, 606; VI,
597, 598; VII, 466, 467, 469, 701;
VIII, 455, 548; IX, 439, 517, 607, ti)9,
612; X, 196, 660
â, I, 667; II, 277; VIII, 281
iaret tefsiri, I, 39
iâri, I, 13, 14, 15, 19, 25, 41, 46, 48, 49,
50, 51, 52, 55, 59, 60, 61, 62, 63, .00,
144, 145, 146, 239. 600, 750; V. o50,
721; VI, 339; VII, 164; IX, 35, 114,
389, 434, 535, 636, 700; X, 122, 213,
447, 534
NDEKS
tbân b. Mâlik, I, 599
fl-tkân fi UlûmiVKura, I. 26, 28, 29,
37, 38, 39, 40, 48, 60, 61, 66, 67, 68;
V, 17; VII, 137; VIII, 171; X, 450
yâz b. eddâd, X, 73
yâ, II, 69
zzeddin b. Abdüsselâm, I, 380; VIII,
400
J
John Leviy Mion, I, 101
K
Kâ'b el-Ahbâr, II, 418; III, 468, 469;
418; IV, 519; V, 469, 540, 632; VI,
90, 115, 314, 697; VII, 37, 38, 351,
644; VIII, 92, 211; IX, 177, 538; X,
92, 625, 687, 708
Kâ'b b. Eref, II, 1 18, 126, 127, 128, 279,
424, 438, 439, 575; III, 191, 630; VI,
478; VII, 309, 314; X, 13, 15; XI, 169,
170
Kâ'b b. Lüey, X, 112
Kâ'b b. Mâlik. IV, 77, 99; VI, 730, 731
Kâ'b b. Ucre, VII, 611
Kâ'b b. Züheyr, II. 232; IX, 646
Kâ'boullar, IX, 447
Ka'kâ' b. Ma’bed, IX, 267; IV, 601
kabak, VIII, 233
Kabe. I, 10, 245, 314, 433, 436, 437, 438,
440, 441, 442, 458, 459, 463, 464, 466,
468, 469, 473, 474, 487, 488, 491, 525,
551, 552, 553, 572; II, 6, 118, 150,
339
151, 152, 153, 154, 267, 424, 432, 433,
61 1, 612, 616, 661 ; III, 37, 40, 44, 45,
46, 87, 110, 131, 195, 306, 343, 368,
390, 391, 552, 572, 598, 599, 600, 610,
661, 667, 680, 684, 691, 694; IV, 81,
226, 601, 662, 670, 671, 672, 674, 675,
677, 680; V, 172, 173, 272, 276, 439;
VI, 143, 145, 146, 200, 201, 202, 203,
204, 205. 206. 207, 208. 209. 210, 215,
216, 217, 219, 330, 461, 555; VII, 78,
99, 127, 162, 209, 355, 668, 714; VIII,
108, 213, 218, 562, 608; IX, 39, 132,
137, 151, 217, 245, 249, 312, 408, 409,
443; X, 13, 22, 160, 273, 338, 374, 398,
545; XI, 1 1, 44, 75, 85, 146, 147, 149,
150, 151, 153, 154, 155, 156, 170, 183
Kabil, II, 665, 666, 667, 668, 669, 670,
671, 672, 673, 674, 675; VII, 655; IX,
531; X, 358; XI, 217
Kabil (ehir), VIII, 569
kabz hali, III, 155; V, 133; VII, 230, 377,
453, 645; VIII, 42; XI, 22
Kaderiyye, I, 64, 114, 226; II, 451; III,
121; IV, 390; V, 89; VIII, 108; IX,
401, 507; X, 378
Kad yâz, I, 453; VI, 427; VIII, 84, 301,
747; XI, 43
Kad smail, VII, 608
Kadir gecesi, I, 563, 707; II, 297; IV,
604; VIII, 40, 366; IX, 14, 15, 19; XI,
80, 81, 85, 86, 87
Kafda, IX. 325
kâhin, III, 120; IV, 447; V, 231; VI, 728;
VII, 135; IX, 328, 424, 425, 428; X,
NDEKS340
316, 317, 423
Kahtân, VII, 668; X, 374
kalb-i selim, IV, 195
Kalib Kuyusu, III, 397; VII, 716; VIII,
56; IX, 206; X, 40
Kâlib b. Yufennâ, II, 641, 660
kalp gözü, III, 87, 217; IV, 270; VI, 236,
417, 506; VIII, 59; IX, 342; X, 448
kâmil iman, I, 383; III, 70, 547
kâmil mümin, II, 711; III, 69; IV, 658;
VI, 581; VIII, 224, 244, 655; IX, 82,
592
kâmil mürid, 1, 18, 19, 409; III, 43, 261,
716; IV, 251, 310, 351; V, 99, 154,
708, 730; VI, 287, 337, 672; VIII, 383;
IX, 84, 195, 209, 345, 466, 474, 501,
518, 535, 626;
kâmil eyh, I, 97, 558, 724; II, 132, 470;
ÜI, 36, 143, 444, 512; V, 24, 570, 604;
VI, 98, 412, 442; VII, 330; VIII, 522;
X, 172, 251, 457
eTKâmûsiil-Muht, 1, 138
kan, II, 490; III, 432; V, 184
Kandehar, VII, 655
Kânûtü 't-Te'vil, I, 37
Karaviyyin, 1, 84
Kâre, III, 397
karga, I, 697; II, 671, 672; III, 38
kartal, VII, 32, 47
Kârûn, I, 490; III, 159; V, 69, 254, 739;
VTI, 1 31, 230, 231, 233, 234, 235, 236,
237, 238, 239, 240, 241 , 242, 243, 244,
253, 290, 291, 292, 629, 648; VIII,
411, 478, 644; X, 245
el-Kasd, VIII, 399
Kasm b. Ebû Berre, VIII, 211
Kasm el-Hassâsî, 1, 95; IV, 707
Kaside i Ayniyye, 1, 137, 280, 422, 506; II,
664; III, 737; IV, 269, 424, 628; V, 83;
VI, 41, 475, 559, 595; VII, 472; VIII,
566; X, 142
Kasîde-i Bürde, 1, 64, 80, 137, 512; III, 16;
IV, 459; V, 31; VII, 313
Kasde- Hemzyye, I, 137; IV, 623; VIII,
637
Kasde-i Münferice, IV, 168
Kasîde- NÛniyye, VIII, 345; IX, 113
Kaside-i Tâiyye, I, 137
Kassa r, 1, 86; IV, 716; VI. 559; VIII, 501;
IX, 668
kasvet. II, 729; IV, 312; VIII, 33, 110
Kââni, I, 219, 227; III, 446, 458, 493;
IV, 101; Vni, 283; IX, 190, 304, 610;
X, 115
Katâde. II, 52, 90, 100, 207. 220, 514,
562, 580, 657; IV, 361, 514, 606; V,
393, 425, 444, 452, 469, 590, 630, 658,
696, 698; VI, 107, 357, 572, 604, 701,
704; VII, 36, 38, 51, 55, 144, 336, 513,
575; VIII, 75, 86, 146, 176, 199, 210,
21 1, 215, 220, 315, 415, 423. 646; IX,
43, 121, 191, 301, 312, 328, 356, 421,
487, 533, 560; X, 170, 184, 195, 224,
299, 384, 460, 466, 524, 576, 595, XI,
25, 120, 195
Kavâid, I, 82
Kai’ââu ’t-Tasavvuf, I, 51, 1 36, 204
Kavâmnu Sufiyye, I, 73
NDEKS 341
kaya kuu, VII, 31
Kayle, VII, 606
Kays. b. Velîd b. Mugîre, III, 624
Kayser, V, 182, 441; VII, 544
keklik, VII, 32
Kelâî, IX, 243; X, 651
kelâle, II, 346, 603
Kelb, VII, 507; X, 358
Kelbî, I, 352; II, 1 26, 458, 689; III, 81, 92;
V, 483, 504, 513, 534, 557; VI, 537;
VII, 86, 475, 513; IX 110; X, 247,
259, 359; XI, 155, 169
el-Kelbiyye bk. Kuteybe
kemal hali, V, 169, 319, 385; VI, 672;
VII, 154. 566; VIII, 412; X, 262
Kenan, IV, 305, 308, 313; VI, 300; VII,
207
kerkenez, VII, 31
Kesker, VII, 656
el-Kef vl-Bcyât fi MüteâbihiVKur'ân,
1,99
el-Kef vel-Beyân fi Tefsiril-Kur’ân, I,
135, 138, 540; III, 619; IV, 118
Kefü'n-Nikâb an Sim Lübbrt-Elbâb, I,
104
el- Keaf, 1, 135, 541; II, 99; III, 404, 597;
rV, 165, 189, 202, 515, 632; V, 31,
448, 653; VI, 31, 64, 174, 672; VII,
239, 318; VIII, 123, 302, 454; IX, 16;
X 78, 115, 498, 717
Kettânî, I, 82, 83, 88
Kevâî, I, 29, 134, 135; III, 394; V, 675,
678, 683, 688, 697, 724; VI, 40, 41,
44, 48, 84, 107, 148, 167, 175, 188,
192; VII, 61 1, 682, 683, 686, 700, 713;
VUI, 121, 131, 138, 166, 172, 176,
191, 210; IX, 305, 592, 663; X, 13, 64,
72, 73, 91, 92, 109, 567, 677; XI, 14,
117, 161, 162
Knnesrîn, IV, 80
Kptî, I, 322; III, 432, 433; V, 433, 631,
632; VI, 631, 635; VII, 24, 151, 156,
157; VIII, 483; IX. 29
Kiptiler, II, 656; III, 423, 452; IV, 625;
V, 305, 404, 640, 654, 670, 686, 687;
VI, 230, 651, 652, 655, 657; VII, 135,
147, 151, 157; IX, 29; X, 224
krlangç kuu, VII, 31
Kzüdeniz, III, 403; V, 440, 673; VI,
312, 656
kibir, I, 68, 313, 374, 385, 469, 575, 585,
610, 692; II, 150, 433, 692; III, 246,
247, 293, 327, 328, 347, 570, 5%; IV,
169, 219, 228, 340, 383, 641; V, 38,
194, 222, 382, 391, 506, 508, 553, 655,
623, 741; VI, 178, 277, 310, 312, 313,
342, 420, 538, 547, 637; VII, 32, 80,
184, 243; VIII, 51, 96, 253, 257, 258,
331, 405, 481, 483, 510, 511, 512, 513,
582, 664; IX, 112, 117, 248, 251, 425,
497, 645, 648; X, 6, 125, 130, 249,
262, 351, 369, 413, 479, 502; XI, 185
Kmjyâ-y; Saadet, II, 295
kin, I, 389, 405; II, 157, 185, 186, 187,
188, 196, 400, 431, 610, 612, 634, 643,
644, 731, 733; III, 18, 31, 33, 359,
637, 670; IV, 83, 383, 601, 630, 730,
731, 732; V, 32 459, 591; VI, 160,
342 K’DEKS
411, 420; VII, 80, 382; VIII, 121, 122,
405, 485; IX, 70, 198, 248, 497, 570,
683; X, 25, 30, 31, 36, 58, 134, 197,
298, 426, 478, 640; XI, 166, 169, 222
Kinâne, II, 126; III, 622; IV, 118; V, 78;
VII, 667; VIII, 699; XI, 112, 147, 155
Kinâneoullar, III, 621, 622, 659, 665
Kinde, II, 718
Kirman, VII, 655
Kisrâ Ebravîz, VII, 335
Kitabili-Ahbâr, IX, 373
Kitâbii 1-Âkibe.ft Zikri!-Mevt, 1, 137
Kitâbii 1-Erbaln, I, 136; III, 214
Kitâbii 1-Havf, VIII, 409
Kitâbii 1-Megâzî, I, 138; VII, 151
Kitâbii't-Teshîl, I, 85
Kitâbii? fi Hakaiki't-Tasavvuf, I, 105
Kitâbüt fi'i-Hcmrati’l-Eeliyye, I, 105
Koç, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
Kova, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
Kubâ Mescidi, IV, 79, 80, 81, 82
Kubeysa b. Süfyân, VIII, 355
Kudâme b. Maz'ûn, II, 458
Kudâr b. Salif, III, 397; VII, 77; IX, 496;
XI, 25
Kuderî, I, 86
Kudeyd, X, 127
kudsî huzur, II, 413; VI, 143; IX, 510
Kudüs, 1, 433, 458; II, 151, 640; III, 417,
434, 478, 479, 701; IV, 95; V, 171,
175, 440; VI, 27, 314; VII, 45, 659,
676; IX, 561;
Küfe, I, 398; II, 688; III, 313; IV, 305; V,
240, 241, 483, 504, 513; VI, 299; VII,
38, 86, 280; IX, 110, 143; X, 359
Kûhin, I, 88, 89, 90, 96, 97, 100
Kulleys, XI, 147
kummel, III, 431
kumru kuu, VII, 31
Kurayza, 1, 368, 392; II, 29, 1 77, 637; III,
484; IV, 112, 756; VII, 520, 541, 542,
543, 544; IX, 164
Kurayzaoullan, I, 368; Tl, 692, 693,
710; III, 587, 630; V, 185, 269; IX,
198, 202, 332; X, 16
Kurazî, III, 103; V, 261, 262, 404, 585,
602; VII, 36, 236; IX, 440; X, 219; XI,
104
kurbaa, III, 432; VII, 32
kurbiyet, II, 253, 374, 375; III, 181; IV,
100, 207, 443; VIII, 40; IX, 18, 103,
482, 545
Kureybe bint Ebû Ümeyye, X, 72
Kurey, I, 79, 80, 82, 87, 137, 149, 418,
448, 567, 568, 595, 613; II, 29, 123,
124, 218, 424; III, 52, 102, 105, 140,
141, 143, 192, 261, 347, 511, 513, 514,
551, 552, 554, 556, 570, 572, 585, 593,
597, 602, 603, 605, 611, 613, 621, 624,
628, 629, 649, 671, 683; IV, 1 18, '.24,
1 45, 299, 345, 459, 589, 591 , 592, 662,
702, 706, 757, 758, 759; V, 40, 61, 62,
128, 129, 138, 142, 175, 194, 236, 243,
246, 266, 282, 293, 326, 357, 364, 401,
438; VI, 24, 30, 34, 43, 144, 145, 196,
202, 241, 264, 312, 341, 375, 528, 561,
571, 575, 659, 682, 697, 701, 706, 710,
712; VII, 20, 126, 127, 198, 200, 202,
NDEKS 343
204, 206, 208, 265, 271, 274, 2%, 297,
309, 311, 313, 335, 406, 448. 495, 520,
521, 522, 523, 534, 541, 545, 562, 647,
681; VIII, 57, 94, 95, 113, 114, 138,
1 39, 197, 229, 236, 237, 248, 249, 257,
258. 260. 261. 262. 264. 266. 288. 381,
392, 402, 41 2, 532, 555, 562, 635, 712,
713, 725; IX, 21, 22, 37, 38, 74, 80,
140, 159, 175, 193, 202, 226, 236, 244,
249, 331, 332, 437, 447, 470, 503; X,
39, 40, 54, 65, 97, 265, 267, 270, 374,
401, 412, 421, 423, 508, 524, 555, 639,
643, 647; XI, 22, 75, 148, 149, 153,
154, 155, 156, 157, 159, 169, 177, 195
Kureyliler, II, 424; III, 110, 141; IV,
317, 745; V, 31, 56, 65, 157, 294; VI,
710; VII, 692; VIII, 138, 541; IX, 109,
236, 425; X, 653; XI, 154, 169
Kurre b. Meslime, II, 718
Kurtubî, I, 18, 75, 134, 135, 211, 562,
640, 643. 660, 663, 668; II, 33, 34, 38,
42, 89, 90, 95, 99, 152, 243, 263, 369,
374, 381, 41 1, 498, 501, 505, 566, 615,
667, 670, 734, 738; III, 186, 222, 555,
609; IV, 47, 333, 550, 691, 731, 745,
758, 759; V, 134, 182, 241, 358, 441,
478, 540, 548, 555, 585, 591, 598, 599,
630, 698; VI, 16, 28, 91, 92, 106, 107,
123, 126, 129, 175, 187, 197, 201, 208,
213. 217. 232. 289. 357. 358. 367. 382,
393, 398, 414, 420, 430, 443, 444, 474,
478, 482, 483, 500, 511, 562, 566, 593,
608, 653, 678, 697, 706; VII, 20, 30,
32, 36, 40, 44, 75, 79, 80, 86, 87, 1 11,
117, 149, 153, 163, 170, 171, 185, 204,
228, 253, 255, 267, 280, 285, 287, 291,
295, 310, 31 1, 321, 336, 347, 377, 388,
422, 423, 426, 431, 435, 436, 456, 468,
476, 483, 501, 503, 508, 527, 545, 558,
570, 584, 606, 610, 612, 619, 621 r 642,
656, 657, 658; VIII, 17, 34, 41, 82,
92, 98, 101, 103, 109, 121, 132, 138,
21 1, 216, 233, 234. 278, 282, 296, 321.
371, 375, 377, 400, 405, 406, 409, 429,
436, 446, 454, 458, 462, 472, 483, 489,
560, 563, 635, 637, 640, 714, 719, 720,
728; IX, 15, 21, 31, 39, 44, 45, 53, 72,
79, 81, 85, 86, 93, 94, 111, 116, 123,
131, 132, 136, 138, 145, 146, 152, 154,
164, 165, 177, 191, 198, 199, 203, 205,
208, 213, 222, 240, 243, 244, 260, 261
,
279, 291, 292, 313. 316, 325. 337, 338,
344, 350, 358, 367, 380, 387, 408, 409,
415, 421, 430, 437, 439, 447, 448, 462,
468, 479, 480, 486, 487, 505. 511, 513,
514, 516, 541, 543, 544, 551, 552, 559,
571, 572, 582, 590, 598, 603, 622, 628,
630, 658, 667, 668, 684, 686, 704; X,
13, 27, 28, 29, 30, 32, 33, 58, 63, 65,
72, 74, 77, 78, 79, 85, 93, 97, 114, 139,
157, 173, 180, 185, 194, 195, 1%, 202,
210, 211, 212, 217, 220, 224, 229, 231,
24 1, 258, 261, 262, 267, 273, 275, 280,
281, 289, 296, 300, 302, 323, 325, 373,
401, 412, 413, 414, 421, 424, 428, 429,
456, 460, 461, 469, 476, 494, 524, 531,
534, 541, 558, 564, 575, 577, 578, 586,
587, 588, 606, 608, 624, 659, 665, 682,
344
683, 686, 693, 694, 718; XI, 25, 29, 33,
34, 182, 206
Kus b. Raziç, III, 185
Kus b. Sâide, II, 472
Kusay b. Kilâb, IH, 576; IV, 591; IX, 38;
XI, 155
Küse, VII, 280
d-Kused, VIII, 399
Kueyrî, I, 18, 40, 52, 53, 81, 102, 133,
136, 1 44, 151, 213, 214, 227, 228, 236,
241, 242, 284, 285, 372, 420, 454, 462,
526, 527, 653, 716, 743; II, 57, 72, 74,
77, 101, 102, 142, 143, 175, 176, 198,
210, 295, 296, 308, 334, 376, 430, 437,
473, 502, 503, 600, 602, 630, 737, 739.
740; 111, 45, 145, 160, 194, 361, 372,
384, 389, 41 2, 451, 471, 504, 505, 526,
535, 541, 560, 561, 569, 583, 585, 629,
632, 635, 645, 662, 663, 677, 678, 697,
724, 748, 750, 751 ; IV, 16, 30, 57, 71,
74, 89. 90, 101, 103. 109. 110, 111,
120, 121, 130, 135, 203, 206, 207, 210,
262, 273, 294, 480, 563, 610, 679, 680,
703, 731. 738; V. 18, 95, 145, 146,
168, 178, 201, 202. 212, 221, 267, 268,
283, 284, 291, 292, 310, 316, 323, 332,
340, 365, 366, 41 7, 419, 426, 445, 454,
471 , 529, 531 , 535, 548, 553, 559, 572,
573, 574, 578, 589, 607, 667, 675, 678,
681, 684, 686, 706, 707, 721, 729, 730,
731; VI, 16, 32, 34, 49, 58, 59, 63, 67,
68, 74, 75, 107, 123, 138, 139, 148,
155, 156, 203, 204, 211, 220, 221, 222,
229, 232, 242, 243, 262, 270, 281, 292,
293. 294. 301. 331. 337. 338. 339. 350,
353, 369, 374, 395, 403, 412, 417, 451,
469, 485, 486, 491, 492, 493, 508, 513,
514, 542, 565. 590, 599, 602, 609, 610,
620, 624, 640, 670, 671, 677, 683, 685,
686, 726; VII, 19, 20, 44, 46, 80, 81,
92, 93, 133, 143, 164, 177, 189, 195,
196, 210, 224, 225, 234, 263, 264, 272,
274, 282, 287, 300, 303, 31 1, 312, .339,
344, 345, 348, 351, 352, 354, 355, 357,
358, 363, 364, 366, 371, 372, 378, 379,
380. 381 . 382. 384. 386. 388. 389. 390,
393, 394. 3%, 397, 399, 407, 408, 421,
427, 429, 437, 438, 441, 442, 443, 454,
461, 466, 473, 479, 480, 486, 487, 489,
490, 491, 494, 495, 499, 504, 505, 510,
514, 515, 516, 518, 519, 525, 539, 540,
547, 548, 550, 560, 564, 575, 578, 581,
586, 588, 607, 651, 656, 657, 661, 662,
673, 687, 688, 695, 697, 699, 705, 706,
708, 709, 710, 718, 719; VIII, 19 21,
24, 25, 31, 36, 37, 42, 46, 48, 49, 50,
54, 59, 62, 67, 80, 82, 83, 89, 92 97,
98, 104, 113, 119, 120, 122, 128, 133,
134, 136, 139, 140, 145, 146, 147, 148,
149, 152, 154, 155, 162, 168, 173, 184,
185, 186, 188, 193, 200, 202, 218, 219,
235, 246, 256, 259, 260, 261, 272, 274,
282, 283, 284, 303, 304, 307, 308, 311,
313. 334. 338. 339. 340. 342. 344. 350,
351, 355, 357, 360, 364, 367, 368, 370,
372. 373. 376. 377. 380. 381. 382. 390,
417, 418, 424, 426, 428, 429, 437, 447,
448, 450, 470, 471, 473, 474, 475, 477,
NDEKS
NDEKS 345
481, 482, 485, 490, 495, 4%, 502, 508,
516, 521, 525, 526, 543, 552, 558, 559,
565, 572, 573, 574, 577, 582, 583, 603,
608, 609, 610, 614, 633, 637, 638, 643,
644, 645, 648, 649, 650, 651, 664, 665,
666, 669, 674, 680, 686, 687, 690, 701,
702, 710, 722, 723, 738, 747, 750, 751,
753, 756; IX 18, 1 9, 20, 24, 35, 38, 47,
48, 57, 58, 59, 62, 63, 65, 66, 71, 75,
76, 84, 85, 90, 103, 1 14, 116, 125, 147,
154, 155, 161, 167, 170, 173, 174, 176,
179, 184, 187, 189, 192, 193, 194, 21X1,
201, 203, 209, 210, 215, 219, 224, 233,
237, 244, 245, 248, 251, 271, 282, 288,
289, 304, 305, 318, 322, 330, 334, 340,
341. 342, 352, 355, 356, 366, 374, 375,
381, 399, 415, 417, 418, 428, 429, 433,
439. 440, 451, 460, 461, 467, 473, 475,
478, 481, 482, 485, 487, 488, 490, 497,
498, 501, 518, 519, 522, 523, 525, 526,
535, 536, 538, 539, 543, 545, 547, 551,
561, 581, 587, 594, 610, 612, 620, 625,
631, 632, 636, 638, 639, 641, 646, 648,
663, 664, 670, 671, 673, 676, 677, 681,
682, 683, 690, 700, 706; X, 18, 19, 20,
24, 36, 64, 86, 91, 99, 115, 116, 1 17,
120, 122, 125, 137, 141, 144, 154, 160,
161, 162, 175, 177, 191, 193,204.206,
213, 215. 220, 223, 226. 232, 236. 269,
298, 314, 326, 341, 345, 346, 351, 35Z
381, 398, 399, 403, 406. 409, 416. 444,
445, 447, 448, 457, 469, 474, 478, 479,
499, 522, 527, 542, 547, 551, 565, 566,
570, 571, 582, 600, 601, 611, 621, 660,
679, 680, 689, 690, 699, 710; XI, 23,
26, 28, 31, 35, 41, 43, 48, 49, 65, 66,
95, 142, 143, 151, 164, 185, 207, 225
Kueyrt Risalesi, I, 52, 53, 81, 136, 214,
227, 236, 526, 527, 743; II, 57, 210,
296, 376, 430, 437; III, 561, 629, 748;
IV, 101, 1 1 1, 135, 203, 207, 210, 262,
273; V, 95, 168, 340, 721, 729; VI, 63.
339, 412; VII, 20, 143, 164, 473; VIII,
283, 376, 645; IX, 85, 304, 610, 690;
X, 115, 220
Kutbu 1-Arifin, VII, 172, 225, 242; IX, 50.
242, 383, 455
Kutevbe, VII, 606
Kuteyle, VI, 448; VII, 606
Kutevlo bint Abdüluzzâ, IX, 123; X, 63
Kutfîr, IV, 421, 465
Kutrub, V, 612
Kutub Fahreddin, 1, 95
Kutub Sa'd, I, 94
Kutub emscddin, I. 95
Kutub Tâceddin, I, 95
KûtiVKulb, l, 18, 31, 137, 144, 157,
163, 165, 254, 255, 409, 61 3. 707, 724;
H. 74, 315, 563, 653; III, 308, 323,
437, 473, 750; IV, 254, 255, 256, 284,
324, 516, 583, 610, 611, 636, 715; V,
122, 212, 341, 342, 386, 419, 420, 461,
529, 735; VI, 1 1 1, 270, 282, 283, 440,
725, 727; VII, 41, 42, 159, 179, 180,
246, 247. 303, 305, 413, 416, 598, 645,
715; VIII, 39, 40, 244, 245, 246, 297,
409, 643; IX, 133, 223, 255, 272, 398,
459, 488, 489, 603, 685, 691, 694; X,
346 NDEKS
178, 179, 220, 708; XI, 49
Külsûm bint Ukbeb. Ebû Muayt, X, 53
Kümeyi, I, 409
L
Lahm, III, 437; VII, 668
lâhut, II, 678
Lamek b. Metuelah, III, 383; X, 361
Lânuyyetül-Ef'al, 1, 80
Lântiyyctü'z-Zekkâk, I, 80
Lât, 1, 149; II, 526, 527, 615; IV, 596; V,
266; VI, 241; VII. 503; IX, 446, 447,
448, 449, 472
Lâvi, 1, 452; III, 186, IV, 404; VII, 231
Lebîd b. A'sam, XI, 212
Lebîd b. Rebîa, a 382; IV, 175
Lecâî bk. Abdurrahman b. Yusuf el-Le-
câi
ledün lmi, VII, 28
ledünnî ilim, III, 282, IV, 108, 716; V,
31, 498; VI. 61, 293; VIII, 21
ledünnî ilimler, I, 712, 740; II, 25, 372,
537, 591, 655, 698; III, 72, 86. 369,
548, 596, 612; IV, 716, 751; V, 99,
414, 426, 528; VI, 471, 472; VII, 310,
711; VIII, 129; X, 582
Lehb b. Mâlik, X, 373
Letâifü Vmâniyyelü ’l-Mclekûtiyye, I,
100, 103, 104, 105
Letâiful-fârât, I, 18, 40, 136, 144, 151,
228, 242, 372, 420, 454, 462; II, 72,
74, 77, 102, 143, 198, 296, 308, 334,
473, 503, 600, 630, 737, 740; III, 45,
145, 361, 384, 389, 412, 451, 471, 504,
505, 526, 535, 541, 569, 583, 585, 632,
635, 645, 663, 678, 697, 724, 751; IV,
16, 30, 57, 71, 74. 90, 103, 110, 121,
1 30, 480, 563, 610, 680, 703, 731, 738;
V, 18, 146, 178, 201, 221, 268, 284.
292, 323, 332, 366, 417, 419, 426, 454,
471, 531, 535, 559, 573, 578, 675, 678,
681, 684, 686, 707, 731; VI, 32, 34,
49, 58, 59, 68, 74, 75, 107, 123, 139,
148, 155, 203, 204, 211, 220, 222, 229,
232, 243, 262, 270, 281, 293, 294, 301,
331, 338, 350, 353, 369, 374, 395, 403,
417, 451, 469, 485, 486, 492, 493, 513,
514, 542, 565, 590, 602, 610, 620, 624,
640, 670, 671, 677, 683, 686, 726; VII,
19, 44, 46, 80, 81, 93, 133, 189, 195,
196, 210, 225, 234, 264, 272, 274, 282,
287, 300, 303, 339, 345, 348, 352, 355,
357. 364. 366. 372. 378. 384. 389. 390,
397, 408, 421 , 427, 429, 438, 442, 443,
454, 461, 466, 473, 480, 487, 491, 494,
499, 505. 510, 515, 516, 518, 519, 525,
540, 548, 550, 560, 564, 575, 578, 581,
586, 588, 607, 651, 657, 662, 673, 687,
688, 695, 697, 699, 705, 709, 710, 719;
Vni, 19, 21, 25, 31, 37, 46, 48, 50, 54,
59, 62, 67, 82, 89, 92, 97, 98, 104, 1 13,
120, 122, 128, 134, 136, 140, 145, 147,
148, 149, 152, 155, 162, 168, 173 184,
185, 188, 193, 202, 219, 235. 246. 259,
260, 261, 274, 282, 284, 304, 308, 334,
338, 342, 344, 351, 355, 357, 360, 364,
367. 368. 370. 373. 377. 380. 382. 390,
INDLKS 347
41 7, 41 8, 424, 426, 428, 437, 448, 450,
470, 473, 474, 477, 482, 485, 490. 495,
496, 502, 508, 516, 521, 526, 543, 552,
559, 565, 572, 574, 577, 582, 603, 608,
609, 610, 614, 633, 638, 644, 648, 651,
665, 666, 669, 674, 680, 686, 690, 701,
710, 723, 738, 747, 751, 753, 756; IX,
18, 19, 20, 24, 35, 38, 47, 48, 57, 58,
59, 62, 71. 75, 84, 90, 103, 114, 116,
125, 147, 154, 161, 167, 170, 173, 184,
189, 1 92, 194, 200, 203, 210, 224, 233,
237, 245, 251, 289, 305, 318, 322, 330,
340, 342, 352, 366, 374, 375, 399, 418,
428, 429, 439, 440, 461, 467, 478, 485,
487, 488, 522, 523, 525, 536, 539, 543,
545, 561, 581 , 587, 612, 620, 625, 632,
636, 639, 641, 646, 648. 664, 673, 677,
682, 7(X), 706; X, 18. 20, 24, 36, 86,
91, 99, 117, 120, 125, 137, 141, 161,
162, 175, 177, 191, 204, 215, 223, 232,
269, 326, 345, 351, 352. 381, 398, 479,
522, 566, 570, 621; XI, 23, 28, 43, 143,
151, 207
Letâifül-Minen, I, 50, 51, 136, 203, 238,
408, 409; III, 146, 230, 231; IV, 126,
430, 524, 637; V, 382, 383, 604; VI,
162, 457, 720; VII, 81. 165, 383; VIII,
65, 1 73, 393, 671 ; IX, 688, 689; XI, 66
ei-Levâihi 7-Kudsiyye fi erhi 7- Vazife
ti'z-Zerrukyye, I, 101
Lev'âmiu Envâril-Kevkebi'd- Dirrîfi erhi
Hemzi/yetil-Bûcîrî, I, 85
levh-i mahfûz, I, 226, 356, 539; IV, 273,
605, 606; V, 497, 532, 646; VII, 17,
104; VIII, 755; IX, 94, 408, 427, 530.
589; X, 285, 286, 518; XI, 66
Leyûzâ, II, 667
Leyyâ, I, 452; VII, 168
lika, IX, 179, 180
Lokman (Hz.). III, 151, 179; IV, 278,
553; V, 283; VI, 538, 584; VII, 115,
261, 262, 405, 406, 412, 414, 421, 422,
423, 424, 425, 426, 430, 433, 434, 435,
436, 460, 461; VIII, 23
Lût (Hz.), III, 186, 319, 398, 399, 400,
597; IV, 26, 308, 317, 334, 335, 336,
338, 340, 341, 342, 343, 344, 354, 356,
735, 736, 737, 739, 740, 741, 742, 743,
744 , 745, 747, 748, 749; V, 69, 254,
732; VI, 94, 95, 100, 101, 102, 103,
1 12, 230, 308, 575, 698, 699, 700, 701;
VII, 81, 82, 84. 85, 190, 211, 253, 279,
280, 282, 283, 284, 285, 286, 287, 288,
292, 495; VIII, 96, 123, 228, 229, 266,
267, 451, 486, 670; IX. 141, 331, 332,
385, 388, 438, 471, 498, 499, 500, 501,
504; X, 222, 223, 245, 298
Lût kavmi, IV, 354, 356; V, 732; VII,
288, 292, 495; VIII, 266, 267, 451; IX.
498, 499
el-Lübâb. V. 17. 441, 447, 621, 6%, 725;
VI, 544; VII, 207, 297, 300, 423; X,
158, 273, 360
MMa'bed el-Huzâî, II, 265
Ma'kJ b. Yesâr, I, 630; IV, 54
NDEKS348
Ma'r b. Adî, IV, 79
Ma'rûf-i Kerhî, I, 126; II. 167, 735; IV,
555; IX 133
Marib, I, 81, 83, 87, 88, 89, 96, 97, 99,
1 00, 103, 105, 1 30, 1 31, 134, 453, 668;
II, 349; IV, 479; V, 241, 613; VI, 121,
193; VII, 559, 656; IX, 524
Mahmud, XI, 147
Mahmur! pl-0,râb, I, 49
Mahreme b. Nevfel, III, 551
Mahzumoullar, VIII, 108
el-Makâlidü 1-Vüahli/ye fi'd-Dâire-
til-Vehmiyye, IV, 268
makam sevgisi, 1, 35; II, 709, 729; III,
149, 230, 648; IV, 747; VI, 465; VII,
80; VIII, 202; X, 226, 426
Makam- brahim, IX, 79
makam- mahmud, V, 272
Makdisî, VII, 417, 595
mâlik, VII, 687; VIII, 307, 490, 748
Mâlik b. Dinar, II, 515; X, 41, 67; XI, 156
Mâlik b. Duhüm, IV, 79
Mâlik b. Enes, I, 85, 101, 143, 208, 211,
212, 245, 247, 350, 443, 523, 533, 557,
562, 5%, 617, 619, 620, 638, 640, 644;
II, 357, 359, 360, 368, 373, 381, 411,
412, 486, 504, 505, 507, 508, 615, 621,
622, 628, 681, 682, 688, 689; III, 27,
28, 39, 40, 41, 222, 239, 260, 271, 349,
371 , 530, 609, 610, 61 1, 655, 695, 699,
745, 746; IV, 433, 553, 745; V, 29,
134, 135, 143, 144, 164, 206, 538, 602;
VI, 106, 201, 208, 217, 379, 391, 393,
426, 427, 430, 436, 437, 443, 444, 445,
446, 700; VII, 171, 416, 467, 477, 546,
593, 612; VIII, 164, 221, 281, 312,
431, 581, 735. 740; IX, 145, 163, 164,
284, 572, 590, 591, 666, 667, 668, 669;
X, 72, 114, 168, 169, 170, 181, 184,
186, 202, 203, 206, 255, 406, 414, 610,
639
Mâlik b. Haris, X, 359
Mâlik b. Nüveyre, II, 718
Mâlik b. Sayf, 1, 392; II, 118, 128, 279,
742; UI, 190, 191, 701
Mâlik b. Zi'r el-Huzâî, IV, 419
Mâlikîler, I, 560; II, 412, 615, 621, 629,
681; III, 537, 675; VII, 170; X, 167,
558; XI, 90
mana ehli, 1, 90, 144, 537; IV, 243
manevi fetih, I, 92, 262, 558; II, 131,
188, 236, 253, 324, 526, 560; III, 555;
V, 60, 110, 188, 234, 304; VI, 647;
VII, 148, 461, 498; VIII, 125, 513; IX,
482, 483; X, 255, 654; XI, 185
manevi feyiz, I, 530, 707; II, 151, 554,
635; VII, 646; IX, 6%; X, 667
manevi hal, III, 381
manevi himmet, I, 345; III, 528; V, 67,
162; VI, 261
manevi ilim, I, 354, 356, 439, 529, 743;
II, 358; III, 653; V, 33, 99, 578; VII,
388, 442; IX, 527; X, 74; XI, 164
manevi kalp, 1, 633; XI, 151
manevi keif, I, 234; III, 182; IV, 24; V,
615; VI, 376
manevi makam, I, 22, 254, 387; VIII,
370; IX, 369, 569
NDEKS 349
manevi nisbet, I, 360; II, 403
manevi sarholuk, I, 600, 601; II, 140;
III, 274, 446; V, 89; VII, 90, 181, 454;
VIII, 79, 246; IX, 526, 563; X, 207,
284, 474
manevi sr, III, 751
manevi tasarruf, II, 426
manevi terbiye, I, 146, 147, 289, 357,
360, 525. 723; II. 142. 632. 722: III.
46, 297, 655, 738; IV. 147; V, 365,
605, 620, 621, 708, 743; VI, 171, 199,
200, 220, 221, 260, 337, 338, 395, 409,
679; VII, 72, 76, 11 1, 154, 164, 209,
221, 266, 355, 708; VIII, 29, 42, 60,
151, 240, 253, 441, 464, 526, 529, 578;
IX, 82, 184, 208, 224, 240, 317, 329,
450, 466, 501, 585, 654; X, 155, 269,
288, 425, 542; XI, 105
manevi vecd, IV, 284; V, 565; VI, 232;
VIII, 578; X, 207
manevi zevk, I, 114, 128; IV, 391, 508;
V, 31, 67, 248, 515; VI, 188, 293, 544,
714; VIII, 577, 585, 671, 731; IX, 527,
546, 547, 612, 687; X, 247, 514, 612;
XI, 21
Mansur (halife), VII, 458
marifet ehli, I, 31; III, 316, 731; IX, 200
Mârût, I, 9, 142, 397, 398, 399, 400, 402;
IV, 220
Mâsân, II, 68, 71; V, 483
Mâsânoullan, V, 483
mâsiva, I, 650; II, 39, 88, 471, 473; III,
43, 94; IV, 516; V, 133, 366; VII, 579;
VIII, 80; IX, 682, 460
Maûne Kuyusu, X, 38
Mâ zeri, IV, 47, 48, 723, 725; VIII, 84
Me'cûc, III, 299; V, 451, 452, 453, 455,
456; VI, 140, 142, 143; VHI, 199
me'vâ cenneti, IX, 444
Meânil-Kur'ân, I, 138; IV, 411; VI, 110,
141, 171, 431; VII, 140, 150, 205, 228,
291, 362, 368, 370, 377; IX, 296
el-Mebâhisu'l-Asliyye. I. 91, 136, 238,
380, 605; T, 65, 163, 176, 455, 647;
III, 576; V, 258; VI, 157; VII, 111,
371, 637, 691; VIII, 515; IX, 80, 83,
369
mecburen tebih, X, 103
Mecnun BehJûl, II, 244
Mecûsî, I, 196, 586; VI, 195; VII, 50,
334, 335, 336, 337; IX, 231; X, 378
Mecusîlik, II, 744
Medân, I, 446; III, 403; VII, 161
Medârikii't-Tenzîl, I, 135, 145; II, 192;
VI, 105, 112, 125, 129, 178, 209, 210,
269, 280, 401, 415, 416, 419, 420, 427,
429, 462, 474, 485, 495, 504, 515, 525,
541, 542, 556, 566, 579, 598, 604, 609,
617, 618, 639, 654, 656, 657, 677, 696,
701, 71 1, 712, 718, 724, 726, 729, 732,
733; VII, 1 7, 22, 29, 32, 37, 38, 41, 51,
75, 77, 79, 85, 91, 99, 102, 111, 138,
139, 144, 147, 149, 153, 156, 162, 163,
167, 168, 169, 171, 184, 185, 188, 198,
206, 213, 222, 227, 228, 231, 235, 236,
241, 244, 250, 256, 261. 265, 267, 271,
275, 278, 280, 284, 285, 291, 294, 295,
306, 314, 318, 321, 329, 335, 341, 350,
350 NDEKS
354, 362, 363, 376, 396, 402, 422, 426,
429, 430, 457, 460, 476, 482, 490, 498,
501, 503, 507, 508, 512, 517, 537, 541,
542, 546, 569, 570, 577, 585, 590, 591,
596, 601, 603, 604, 611, 612, 619, 641,
651, 652, 655, 670, 718; VIII, 16, 34,
50, 51, 65, 73, 74, 102, 108, 109, 116,
121, 123, 127, 151, 162, 165, 168, 171,
180. 186. 199. 201. 211. 214, 215. 216.
221, 231, 238, 240, 250. 252, 260, 265,
268, 271, 274, 276, 277, 278, 281, 290,
296, 299» 301, 311, 312, 355, 359, 371,
392, 399, 402, 405, 409, 423, 448, 454,
472, 489, 499, 504, 507, 517, 537, 545,
549, 554, 571, 576, 588, 603, 635, 641,
652, 653, 658, 660, 689, 693, 707, 716,
720, 725, 726, 727, 752, 753; IX, 15, 37,
44, 56, 78, 79. 111, 144, 152, 164, 191,
192, 199, 203, 222, 244, 279, 291, 300,
301, 303, 320, 358, 367, 380, 401, 430,
463, 500, 507, 51 1, 531, 533, 544, 552,
553, 604, 623, 628, 639, 650, 652, 675,
686, 695, 705; X, 13, 27, 32, 41, 42, 49,
54, 71, 77. 93. 103, 129, 130, 142, 201,
205, 209, 212, 225, 235, 241, 254, 267,
268. 281, 286, 312, 358, 387, 435
Medine, 1. 100, 249. 360, 415, 463, 466,
574, 595, 686, 741; II, 15, 53, 54, 86,
103, 106, 1 12, 140, 152, 153, 173, 190,
193, 218, 263, 265, 267, 268, 31 1, 331,
356, 383. 404, 454, 458, 461. 479, 483,
488, 498, 501, 607, 61 1, 637, 681, 725;
III, 27, 28, 81. 142, 273, 313, 469,
537, 539, 543, 551, 552, 553, 555, 567,
585, 588, 593, 594, 599, 613, 657, 688,
701, 721; IV, 32, 33, 35, 43, 44, 65,
66, 67, 68, 70, 80, 81, 82. 104, 112,
253, 382, 539, 750; V, 61, 62, 135,
147, 164, 171, 174, 240, 241, 261, 266,
268, 269, 275, 354, 364, 404, 456, 585,
602; VI, 90, 165, 180, 181, 225, 248,
286, 341, 342, 375, 385, 396, 489, 621;
VII, 36, 131, 165. 248. 253, 280. 319,
333, 349, 350, 405, 448, 463, 501, 503,
513, 521, 522, 523, 527, 528, 532, 534,
541, 542, 619, 623, 639, 660, 668, 676;
VIII, 101, 337; IX, 39, 53, 68, 69, 72,
101, 1 11, 1 14, 157, 197, 211, 226, 230,
265, 275, 312, 316, 332, 477, 605, 627,
661; X, 11, 13, 14, 15, 16, 21, 25, 26,
27, 31, 33, 34, 35, 51, 53, 78, 83, 101,
1 12, 113, 119, 126, 127, 128, 130, 139,
157. 165. 199, 391, 459, 555, 603, 606,
624, 683; XI, 11, 12, 13, 79, 87, 99,
109. 112. 159. 170. 181. 184. 199, 201,
211, 219
Medyen, 1, 67, 446, 591; III, 26, 95, 402,
403, 481, 495; IV, 25, 26, 328, 347,
360, 361, 411, 419, 749; V, 365, 531,
628, 632, 633, 654; VI, 230, 635, 636,
704, 706; VII, 22, 84, 160, 161, 162.
163, 167, 191, 193, 288, 292; VIII,
209, 734; IX, 332. 408
Mehdevî. V, 174
Mehdî b. Hüseyin, I, 71. 72, 79
Mehmed Vehbi Efendi, II, 308
Mekke, 1, 10. 37, 38, 192, 208, 419, 434,
439, 463, 464, 472, 487, 553, 559, 560,
NDEKS
571, 572, 595, 599, 608; 11, 86, 138,
141, 150, 151, 152, 193, 263, 267, 283,
371, 424, 432, 454, 456, 458, 461, 479,
489, 501, 516, 612, 618; III, 40, 62, 81,
110, 111, 141, 142, 168, 187, 194, 195,
244, 273, 313, 390, 391, 467, 469, 537,
539, 551, 552, 585, 592, 593, 613, 622,
624, 630, 633, 649, 650, 667, 671, 676,
677, 687, 688, 690, 691, 696, 719, 720,
748, 749; IV, 80, 123, 194, 253, 382,
395, 523, 530, 531, 539, 549, 591, 593,
617, 671, 672, 674, 675, 677, 699, 743,
757, 758, 760; V, 13, 23, 46, 62, 71,
92, 134, 150, 164, 169, 171, 174, 191,
211, 226, 235, 240, 241, 266, 268, 269,
275, 276, 294, 319, 321, 376, 41 1, 439,
456, 473, 477, 526, 535, 546, 591, 597,
665, 704. 717, 732; VI, 13, 19, 31, 66,
81, 118, 165, 178, 192, 201, 216, 217,
225, 226, 248, 275, 286, 312, 341, 342,
355, 383, 497. 517, 555, 572, 577, 598.
621, 648, 666; VII, 15, 45, 46, 48, 126,
127, 131, 176, 198, 202, 204, 208, 209,
211, 212, 248, 253, 297, 309, 326, 327,
333, 334, 335, 336, 349, 350, 405, 448,
463, 464, 489, 497, 498, 521, 543, 556,
591, 639, 707, 708. 714; VIII, 15, 35,
38, 96, 101, 137. 169, 175, 211, 213,
214, 250, 255, 261, 262, 268, 269, 270,
271, 337, 445, 51 1, 512, 541, 545, 564,
597, 601 , 607, 608, 639, 677, 697, 699,
703, 713, 736, 749, 753; IX, 13, 26, 39,
40, 45. 53, 68, 72, 80, 101, 110, 111,
115, 123, 144, 152, 164, 171, 175, 212,
351
214, 217, 219, 226, 230, 236, 237, 238,
243, 244, 245, 246, 247, 254, 255, 312,
323, 363, 407, 435, 447, 470, 477, 480,
505, 511, 557, 561, 605, 618, 627; X,
13, 25, 53, 55, 61, 68, 71, 72, 76, 97,
139, 160, 229, 246, 257, 273, 287, 293,
319, 321, 343, 359, 360, 365, 374, 391,
411, 420, 430, 441, 460, 487, 505, 529,
533, 553, 573, 591, 603, 627, 643, 663,
673, 691, 703; XI, 9, 10, 11,12, 19, 27,
37, 44, 51, 59, 61, 62, 69, 77, 79, 87,
99, 109, 112, 115, 123, 133, 137, 145,
147, 148, 149, 153, 155, 159, 165, 169,
175, 182, 183, 184, 187, 191, 199, 201
Mekkîb. EbuTâlib, I, 86, 134
mole-i a'lâ, VI, 45; VIII, 172, 324, 325,
326
melekût âlemi, II, 99, 198, 216; III, 494;
IV, 263; V, 171, 246, 320, 340; VI,
349; VII, 27, 454, 559, 636; VIU, 477;
IX. 288, 342, 409; X, 183, 535, 549,
668
Merâkbü'-cyh Ali el-Cemel, I, 88
Metâkbii ’z-Ziihhâdii ’s-Seb ‘a, I, 105
Menât, I, 149, 151; II, 526, 527; IV, 5%;
VI, 241, 242; VII, 503; IX, 446, 447,
448, 449, 472
Menâzilus-Sâirv, I, 137, 220; III, 457,
458, 459; IX, 190
Menhecühû fi't-Teftir. I, 72, 87, 97, 105,
130, 131, 134, 143, 453
Meniyyetiil-Fakirn-Mütecerrid, I, 100
Mercânî, I, 40
Merih, VI, 51,603; X,584
NDEKS352
Merv, VI, 412; VI i, 655; VIU, 306
Meryem (Hz.), I 372; II, 66, 67, 68, 69,
70, 71, 72, 74, 76, 80, 81, 82, 83, 85,
86, 87, 92, 95, 100, 103, 1 11, 418, 597,
649, 749; III, 186; IV, 338, 433, 739;
V, 477, 482, 483, 488, 494. 495, 4%,
497, 498, 499, 500, 501, 502, 504, 505,
506, 509, 510, 511, 512, 521, 631; VI,
33, 136, 137, 318, 416. 450, 658; VII,
137, 144; IX, 482; X, 222, 225, 229
Mesöd-i Aksâ, n, 70, 600; V, 172, 175,
176, 178, 179
Mescid-i Harâm, I, 418, 465, 466, 472,
473, 551, 553, 559, 594, 595; II, 600,
610, 612; III, 598, 599, 601, 667, 670,
671, 680, 683, 684, 694, 695, 696; V,
172, 175; VI, 145, 200, 201, 204, 330;
VIII, 108; IX, 237, 238, 243, 245, 254,
255; X, 382; XI, 177
Mescid-i Nebevi, I, 209, II, 145, 331; III,
588; IV, 70; VI. 482; VIII, 101; IX.
265, 273
mesh, II, 419; III, 483
Mesîh, II, 85, 86, 104, 1 1 0, 595, 5%. 597,
599, 647, 648, 747, 748, 749. 750; III,
208, 468, 701, 702, 703; IV, 177; VII.
618; VIII, 184, 342. 512. 726, XI. 208
Mesrûlc, V, 340; VI, 390; VII. 456; VIII,
211; IX, 559
Mfânkif ’s-Sâgânî, Ü, 213
Mettâ, I, 672; m, 186; VI, 131
Mevlây Ahmed, I, 74
Mevlây el-Arabi ed-Derkâvî, 1, 96, 129,
144, 205; U, 364, 655; III, 215; IV,
437; VII, 58; IX, 63, 271; X, 188, 207,
369
Mevlây brahim, I, 74
Mevlây dris el-Asgar, I, 74
Mevlây dris el-Ekber, 1. 71, 73, 74
Mevlây Muhammed, I, 74
Mevlây Musa, I, 74
Mevlây Süleyman, 1, 84, 85
Mevlây et-Tayyib. IV, 75
Mevlây et-Tihâmî, IV, 75
Meymûn b. Mihrân, VI, 718
Meymûne birt Haris, VII, 545, 592
Msr, I, 83, 101, 102, 104, 130, 318, 329
338, 656, 751; II, 90, 443, 534, 660; ili
87, 311, 417, 423, 427, 434. 439, 452
IV, 225, 226, 230, 41 1, 414, 418. 4 :9
421, 422, 423, 440, 454, 456, 458, 459
461, 466, 467, 469, 470, 471, 473, 474
476, 477, 478, 479, 480, 482, 486, 453
494, 495, 497, 499, 501, 503, 504, 506
507, 509, 511, 512, 513. 514, 517, 518
530, 625, 675, 743; V, 85, 196, 241
305, 308, 404, 440, 531, 631, 632, 633
637, 640, 654, 658, 659. 670, 672, 673
686, 687: VI. 95, 230. 289. 290, 341
489, 631, 632, 635. 650. 651, 653. 65 î
655 664; Vn, 22, 131, 134, 135, 136
138, 148. 150. 151, 155, 156. 157, 15S
160, 161, 174, 176, 629, VIII, 20.*
483, 484, 489, 718, 719, 720; IX, 29
30, 31. 383, 613; X, 272, 541; XI, 33
mi'rac, IV, 441; V, 174, 179, 539; VII,
492; VIII, 17, 673, 675, 714; IX, 300,
444; X, 585, 586; XI. 38, 53
NDEKS 353
Mi'râcü't-Teei’vüf ilâ Hakâiki't-Tasav-
vuf, I, 104, 131; IV, 113, 263; VII.
454; VIII, 283; IX, 304, 610; X, 115
Miftâhu 1-Ulûm, I, 80
Miftâhu 1-FeIâh, 1, 136
Mîkâil, 1, 388, 389; III, 403, 623; IV, 335,
519, 737; VI, 266; VII, 1 18, 121, 122;
VIII, 276, 436
Mikdâd b. Amr, 111, 553
Mikdâd b. Esved, II, 458, 492, 493, 661;
X, 53
Mikran, VII, 655
Mikrez b. Hafs, IX, 249
Mikyes b. Dubâbe el-Kenânî, II, 488
Mina, I, 557, 558, 560, 568, 571, 572; VI,
216, 217, VIII, 211, 215; IX, 245; X,
586; XI, 168, 182
minha c, II, 707
eJ-Miuhâc, V, 195, 196
el-MirhatU's-Sabitr fi's-Salâlil-Fâitc, 1,
83
Mirkâtii 1-Mefâtîh, I, 29, 30
M is'ar, VIII, 356
M itah b. Üsâse, VI, 397, 399, 409, 41
1
Mikâtiil-Evâr, I, 42, 56; VI, 456
Mikâtül-Mesâbîh, I, 25, 29, 37, 43, 50,
60. 524; II, 243, 711; IV, 383
Mu'tez b. Mansûr b. Kasm, X, 541
Mu'tezile, II, 462, 488, 686; III, 121,
180, 211, 220, 259, 303, 337, 343, 443,
637; IV, 71, 168, 390, 548, 632, 653:
V, 49; VI, 320, 713; VII, 46, 108, 109,
206, 222, 478, 647; VIII, 423, 487,
524, 692; IX, 205, 401, 507; X, 346,
388, 454, 563, 588
Muâviye (halife), X, 708
Muâviye b. Ebû Süfyân, III, 390; V,
331, 345, 346; VI, 129; VII, 285, 417;
VIII, 213, 663; X, 708
Muâz (Hz.), II, 40; VI, 550, 552; VIII,
740; IX, 372, 373; X, 116
Muâz b. Cebel, I, 547, 745; III, 517; IV,
530, 608; VII, 475; VIII, 20; IX, 299,
337; XI, 61
Muâz b. Enes, VII, 580
Muâz el-Vâiz, III, 749
Muâze, VI, 448
Mudar, VI, 161, 329; IX, 311; X, 272,
360, 436
Mugammis, XI, 147
Mugîre b. u be, VII, 595
Mugîre b. Vâil, VI, 478
Mugîreoullan, IV, 662
Mugîs, III, 391; IX, 137
Muttn-Lebib, I, 80, 138
muhabbet ehli, I, 162, 503, 591; II, 27,
317, 655, 724, 730, 743; III, 582; IV,
328; VII, 413; VIII, 426; X, 560, 659
muhacir, III, 651; IV, 66; VIII, 360; IX,
313, 561; X, 5, 24, 73
Muhallem b. Cesâme, II, 493
Muhammed (Hz.), I, 13, 17, 94, 124,
125, 127, 155, 157, 171, 206, 222, 229,
230, 250, 259, 341, 355, 362, 375, 378,
437, 443. 490, 515, 660, 671, 673; II,
18, 50, 67, 77, 97, 107, 115, 138, 142,
162, 170, 172, 193, 230, 280, 281, 285,
331, 332, 428, 555, 372, 587, 588, 592,
602, 603, 632, 646, 653, 654, 686, 698,
354 NDEKS
706, 708, 710, 735, 736, 744; 111, 90,
94, 95. 101, 103, 164, 188, 189, 190,
192, 225, 228, 246, 258, 306, 311, 314,
316, 320, 352, 445, 446, 448, 466, 468,
476, 484, 486, 496, 497, 51 7, 529, 539,
565, 572, 586, 698, 716, 726; IV, 83,
1 1 7, 1 46, 1 47, 1 53, 233, 31 0, 425, 433,
521, 552, 555, 620, 662, 683, 709, 744;
V, 17. 84. 113, 150, 158, 170, 172,
177, 178, 179, 185, 195, 237, 259, 264,
272, 273, 290, 308, 510, 627, 739, 742;
VI, 53, 155, 157, 165, 193, 258, 266,
274, 3 1 5, 31 7, 5 1 9, 526, 556, 589, 609,
613, 659, 714, 730; VII, 1 7, 41, 85. 86,
133, 1 81, 192, 1 98, 203, 208, 211, 248,
280, 31 1, 318, 327, 499, 516, 517, 552,
556, 570, 571, 572, 573, 61 5. 647. 649,
652, 672, 676, 686, 689; VIII, 15, 23.
57, 101, 183, 253, 263, 303, 325, 389,
460, 537, 616, 635, 697, 728; IX, 17,
18, 39, 73, 93, 102, 103, 116, 143, 159,
182, 258, 326, 327, 328, 437, 440, 441,
443, 513, .565, 602, 657; X, 91, 92,
101, 105, 107, 276, 305, 317, 372, 373,
379, 402, 433, 480; XI. 12, 37, 49, 50,
59, 69, 89, 90, 146, 155, 172, 208
Muhanmed Abbas, I, 82
Muhammed b. Abdullah el-Kebîr
el-Ârif, I, 95
Muhammed b. Abdüsselâm el-Ben-
nâni, I, 83
Muhammed Abdüsselâm el-Fâs, 1, 85
Muhammed Ahmed Hasbullah, 1, 102
Muhammed b. Ahmed el-Hasenî, I,
105
Muhammed Bahrü’s-Sefâ, I, 95
Muhammed Bakr, VI, 574; XI, 40
Muhammed Beîr el-Ezherî, 1, 97
Muhammed el-Bûzîdî, I, 79, 87, 89, 90,
91, 92, 94, 96, 97, 103, 129, 144, 205,
556; II, 655; V, 621; VII, 21, 58, 311;
VIII, 29, 205, 467; IX, 270; X, 183
Muhammed el-Cenevî, I, 76, 81, 85, 87,
137, 141; III, 281; VI, 427; X. 49
Muhammed Cessûs, I, 85
Muhammed Davud, I, 79, 81, 97
Muhammed Emel, I, 79
Muhammed Fethü's-Suûd, I, 94
Muhammed Gaylân, I, 82
Muhammed b. Hamza, VI, 636
Muhammed b. Haan, II, 4 1
1
Muhammed b. Haan el-Bennânî, I, 84
Muhammed b. Haan el-Esterâbâdi,
VII, 38
Muhammed b. Haan en-Nakkâ§, V.
251; IX, 262
Muhammed el-Hevvârî, I, 84
Muhammed Hüseyin ez-Zehcbî, I, 15
Muhammed b. brahim Ubbâd en-Ni-
fezî e-âzelî, I, 221
Muhammed b. shak, II, 286; V,
261,335. 585, 602; VII, 36, 151, 236;
XI, 104, 150
Muhammed b. Kasm Gmâtî el-Fâsî,
1,86
Muhammed b. Kasm cr-Rassâ, IV. 436
Muhammed Mahlut. I, 80, 81, 82, 83.
84, 97, 101
Muhammed Mchdî, I, 73
NDEKS 355
Muhammed b. Mehdi, I, 71, 72
Muhammed b. Meste me, X, 13
Muhammed b. Miinkedir, V, 431; VIII,
41)9
Muhammed Sagîr, I, 99, 101
Muhammed Sddîk, I, 73
Muhammed es-Sûsi es-Simlâli, 1, 79
Muhammed b. Tâlib et-Tâvüdî bk. bn
Sûde
Muhammed et-Turtûî bk. Turtûi
Muhammed b. Vâsi, III, 342; X, 67
Muhammed b. Yusuf, 1, 87, 91; IV, 168;
IX, 239
Muhammed b. Zekeriyya (F.bû Bekir
er-Râzî), X. 254
el-M uharreriil-Veciz, I, 135, 574; II, 192,
689, 714; III, 59, 82, 256, 284, 407,
646, 673, 710, 726; IV, 15, 62, 116,
125, 134, 156, 171, 178, 200, 235, 282,
306, 320, 337, 358, 371, 381, 382, 450,
466, 508, 51 5, 529, 530, 570, 606, 691,
712, 725, 729, 731, 746; V, 29, 48, 62,
120, 122, 141, 144, 226, 249, 251, 267,
303, 331, 355, 364, 394, 500, 535, 539,
658; VI, 149, 168, 303, 356, 470; VII,
20, 117, 153, 200, 202, 236, 300, 31 1,
335, 369, 422, 469, 507, 538; VIII, 52,
56, 72, 135, 142, 165, 176, 180, 195,
221. 288. 315. 385. 438. 446. 487. 550,
603, 700, 747; IX, 68, 110, 121, 194,
212. 261. 327. 459. 464. 482. 523. 550,
559, 592, 630; X, 11, 13, 36, 58, 64,
159, 175, 215, 254, 345, 406; XI, 127
Muhasibi, I, 502; IX, 404, 405
Muhai, I, 134; IV, 102, 266; VI, 168,
314, 671; VIII, 148
el-Mhlasar, I, 40, 644; II, 368; V, 144,
441; VI, 32, 193; VII, 593; IX, 74; X,
80
Muhtaar- Halil, I, 80, 81, 82, 85
Muhtasara eyh Sen û fi. I, 80, 82
Muhta$arii's-Sübkî, I, 81
Muhyiddin bnü'l-Arabî, I. 30. 49. 104,
107, 119, 145, 394, 426; II, 413, 649;
III, 311; IV, 231; V, 224, 225, 719;
VII, 514; VIII, 750; X, 283, 580
el-Mutci. V, 314; VII, 713
mukaddes ruh, 1, 371; III, 66
Mukarrinoullan, IV, 54, 55
Mukâtil, II, 159; V, 483, 514, 551, 557,
617, 630, 661, 662; VI, 291, 541, 573,
593. 617, 658, 724; VII, 37, 79, 150,
475; VIII, 21 1, 499, 689, 735; IX, 136,
181, 240, 623, 630; X, 205, 211, 259,
265, 595, 659
murabata, II, 305, 315
Musa (Hz.). I, 33, 55, 186, 188, 222, 234,
243, 245, 250, 318, 321, 322, 323, 324,
325, 326, 327, 329, 334, 335, 337, 339.
341, 346, 347, 348, 355, 371, 372, 381,
4 1 0. 4 1 5. 4 1 6, 427, 45 1 , 453, 604, 655,
659, 660, 673, 751; II, 44, 68, 91, 137,
461, 553, 555, 572, 574, 575, 576, 586,
587, 632, 640, 641, 654, 655, 656, 658,
659, 660, 661 , 662, 663, 664, 693, 698,
706, 727, 742, 750; III, 184, 185, 186,
189,190, 191,211,255,258, 294, 404,
415, 416, 417, 418, 419, 420, 421, 422,
423, 425, 426, 427, 42», 429, 430, 43 1,
432. 433, 434, 435, 436, 437, 438, 439,
440. 441, 442, 443, 444, 446, 447, 448,
449, 452, 453, 454, 455, 456, 457, 458,
459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 467,
470, 476, 477, 478, 495, 497, 499, 506,
553, 599; IV, 216, 218, 219, 220, 221,
222, 223, 224, 225, 226, 227, 228, 229,
230, 231, 273, 281 , 282, 283, 340, 362,
363, 376, 377, 422, 425, 487, 514, 520,
551, 552, 622, 624, 625, 626, 627, 630;
V, 91, 104, 159, 174, 178, 179, 196,
219, 259, 304, 305, 306, 307, 308, 403,
404, 405, 406, 407, 408, 409, 4 1 0, 41 1,
412, 413, 414, 415, 416, 417, 418, 420,
421 , 422, 423, 424, 425, 426, 427, 432,
433, 434, 504, 507, 530, 531, 532, 542,
606, 607, 608, 609, 610, 61 1, 613, 614,
615, 616, 617, 618, 619, 620, 622, 623,
624, 625, 626, 627, 628, 629, 630. 631,
632, 633, 634, 635, 636, 637, 638, 639.
640, 641, 642, 643, 644, 645, 646, 647,
651, 652, 653, 654, 655, 656, 657, 658,
659, 660, 661, 662, 664, 665, 666, 667,
669, 670, 673, 674, 675, 676, 677, 682,
683, 684, 685, 686, 687, 688, 690, 691
,
692, 693, 694, 695, 696, 697, 698, 699,
719, 720, 729; VI, 72, 76, 86, 125, 149,
190, 1%, 230, 258, 266, 290, 310, 311,
312, 313, 315, 416, 568, 569, 621,629,
630, 631, 632, 633, 634, 635, 636, 637,
638, 639, 640, 641, 642, 643, 645, 646,
647, 648, 649, 650, 651, 652, 655, 656,
657, 658, 659, 710, 712; VII, 20, 21,
22, 23, 24, 25, 26, 27, 111, 131, 132,
133, 134, 136, 137, 138, 139, 140, 142,
143, 144, 145, 146, 147, 148, 149, 150,
151, 152, 153, 154, 155, 156, 157, 158,
160, 161, 162, 163, 164, 165, 166, 167,
168, 169, 170, 171, 172, 173, 174, 175,
176, 177, 178, 179, 180, 181, 182, 183,
184, 185, 188, 189, 190, 191, 192, 193,
194, 195, 196. 197. 198. 199. 200. 230.
231, 234, 240, 241, 242, 289. 290. 291.
313, 440, 448, 473, 492, 502, 515, 516.
517, 576, 614, 628, 629, 630, 631, 663;
Via 209, 212, 223, 224, 226, 267.
291, 309, 339, 478, 479, 480, 481, 483,
484, 485, 486, 489, 490, 491, 492, 493,
499, 509, 510, 51 1, 537, 590, 616, 672,
673, 675, 715, 716, 717, 719, 720, 721,
722; IX, 26, 27, 28. 29, 73. 115, 117,
131, 142, 145, 151, 188, 243, 292, 391,
392, 394, 407, 408, 441, 445, 462, 464,
466, 489. 502, 531, 536, 549, 630, 634,
655; X, 65, 89, 90, 91, 93, 94, 224, 225,
281, 402, 479, 537, 538, 539, 540, 542,
681, 684, 685, 686, 687, 690, 709; XI,
38,54,167
Mus'ab b. Reyyân, 1, 318
Mus'ab b. Umeyr, II, 212, 219; IV, 66;
VII, 280
Mus'ab b. Zübeyr, VII, 416
Musa b. Zafer, V, 685
Mustalik (Beni Mustalik), VI, 3%; VII,
545; IX, 277; X, 126, 130
Mustalikoullan, IX, 277, 278, 279, 280
Mutarrif, X, 87
NDEKS 357
Mu' tezi le, I, 64, 114, 676; II, 462, 488,
686; III, 121, 180, 211, 220, 259, 303,
337, 343, 443
Muttalib b. Ebû Vedâa, III, 62
Muvaffak (halife), VII, 535; VIII, 731
el-Mumtta, I, 137; VI, 217, 426; IX, 590;
X, 255, 610
Müberred, VII, 170, 351
Mübeir, II, 515
Mücâhid, I, 19, 38, 43, 246; II, 388, 429,
435, 522, 569, 668; III, 671, 746
Mikidii'-Sârî li-Metâli 1-Buhar, 1 , 83
Müdnnvne, III, 28
Müdlic, II, 717; VI, 495
Müdlicoullart, II, 481; V, 318
Mühyissünne eî-Begavî, 1, 26; VIII, 436
Mülhime, X, 719
Münâvi, I, 30; VIII, 214
Münzir b. Âd, IV, 425
Münzir b. Amr, VII, 61, 63; XI, 1 12
Müaziri, I, 47, 138, 141, 244, 246, 247,
258, 400, 471, 579, 603, 703, 734; II.
165, 202, 208, 332, 360, 462; III, 340;
IV, 28, 38, 280, 417, 730; V, 474, 535;
VI, 382, 383, 692, 552; VII, 302, 612,
632; VIII, 65, 112; IX, 71, 299, 373;
X, 195, 281, 687; XI, 184
Mürârc b. Reb', IV, 77
Müreysî' Gazvesi, VI, 396; IX, 68
Mürre el-Hemedânî, XI, 196
Mürre kabilesi, VII, 521, 522
mürid-i kâmil, II, 146; VI, 98
Müseyke, VI, 448
Müseylime, II, 718; III, 504; V, 143; VI,
598, 728
Müslim, I, 55, 80, 81, 84, 108, 111, 137,
140, 141, 166, 167, 171, 210, 212, 225,
247, 257, 267, 334, 362, 363, 373, 386,
447, 478, 484, 517, 520, 532, 539, 541,
545, 561, 572, 586, 598, 604, 613, 616,
640, 646, 648, 651, 652, 672, 679, 680,
699, 707, 71 1, 715, 718, 729, 734, 741,
742, 744, 746, 748, 750; II, 23, 32, 34,
37, 70. 79, 81. 92, 94. 104, 119, 125,
144, 145. 152, 162, 181,249,254,261,
275, 282, 287, 291, 297, 301, 302, 305,
306, 308, 313, 314, 319, 326, 338, 360,
367, 371, 384, 386, 395, 407, 435, 444,
462, 470, 487, 490, 492, 493, 494, 504,
505, 538, 552, 560, 561, 566, 568, 588,
604, 61 6, 622, 629, 634, 635, 645, 652,
654, 665, 669, 671, 673, 675, 676, 681,
701, 703, 708; III, 20, 29, 38, 46, 48,
53, 58, 97, 126, 175, 179, 198, 223,
266, 291, 299, 322, 347, 360, 394, 398,
404, 407, 445, 503, 506, 531 , 540, 558.
559, 567, 576, 579, 583, 597, 607, 618,
633, 647, 667, 679, 691, 710, 725, 743;
IV, 29, 38, 47. 55, 68, 71, 74, 90, 94,
99, 118, 128, 175, 197, 266, 279, 291,
322, 346, 353, 366, 374, 381, 403, 412,
429, 432, 433, 434, 462, 475, 479, 487,
498, 500, 503, 534, 560, 666, 673, 677,
683, 690, 691, 692, 711, 729, 757; V,
16, 38, 47, 49, 51, 80, 91, 93, 98, 121,
123, 165, 172, 174, 214, 228, 242, 247,
260, 262, 276, 287, 299, 314, 341, 379,
383, 388, 405, 406, 458, 466, 469, 474,
483, 505, 514, 537, 538, 539, 542, 544,
NDEKS358
557, 559, 571, 590, 608, 612, 627, 633,
681, 719; VI, 55, 71, 90, 106, 108,
138, 142, 143, 149, 153, 155, 161, 192,
208, 222, 266, 271, 282, 313, 329, 379,
382, 383, 393, 394, 397, 41 1, 441, 464,
474, 499, 506, 342, 558. 586, 591, 664,
666, 671, 691, 722, 723, 726, 731, 732,
733; VII, 25, 37, 40, 76, 83, 1 10, 201,
203, 206, 215, 307, 353, 368, 387. 469,
484, 512, 518, 521, 542, 546, 551, 553,
559, 569, 578, 580, 598, 603, 606, 61 1,
629, 678, 690, 698, 710, 714; VIII, 17,
24, 52, 58, 68, 71, 84, 108, 111, 122,
130, 131, 151, 156, 157,200, 205,299,
302, 308, 340, 358, 419, 433, 437, 447,
455, 468, 549, 561, 564, 633, 640, 672,
703, 712, 722, 728, 730, 738, 740, 747;
IX, 42, 50, 88, 147, 174, 185, 208, 222,
236, 244, 250, 259, 296, 299, 307, 310,
313, 326, 348, 349, 372, 393, 401, 408,
416, 441, 442, 443, 479, 518, 548, 565,
568, 584, 597, 608, 618, 620, 640, 644,
658, 681, 688; X, 30, 64, 78, 124, 125,
145, 168, 1 77, 182, 185, 194, 202, 205,
219, 225, 261, 272, 283, 289, 360, 361,
395, 397, 402, 439, 448, 470, 516, 549,
578, 580, 61 0, 620, 628, 639, 646, 651,
677, 682, 699, 716; XI, 11, 45, 53, 62,
76, 81, 100, 121, 126, 127, 184, 189,
204, 205, 212. 224
Müsned, I, 25, 31, 36, 37, 43, 44, 50, 60,
111, 137, 150, 156, 162, 170, 171,203,
209, 21 1, 237, 245, 249, 257, 258, 276,
284, 313, 317, 334, 373, 390, 400, 409,
443, 478, 482, 483, 484, 517, 561, 576,
599, 603, 604, 621, 640, 647, 648, 651,
652, 670, 672, 680, 684, 699, 701, 703,
711, 713, 728, 729, 733, 742, 746, 750;
II, 32, 33, 34, 37, 81, 82, 88, 94, 97,
104, 1 14. 1 19, 125. 145. 153, 161, 165.
1 74, 181, 201, 205, 207, 208, 225, 243,
249, 254, 272, 282, 285, 301, 305, 306,
313, 335. 353. 354, 359, 378. 383, 390.
393, 394, 395, 401, 406, 407, 435, 462,
472, 475, 476, 487, 490, 493, 494, 495,
505. 531. 538, 560. 581, 587, 597, 604,
607, 613, 634, 654, 665, 669, 671, 673,
694, 701, 702, 738; III, 20, 32, 38, 42,
48, 51, 53, 58, 97, 118, 126, 131, 154,
175, 179, 189, 216, 223, 230, 234, 246,
266, 292, 302, 322, 328, 344, 347, 360,
374, 394, 407, 445, 460, 467, 489, 500,
506, 525, 531, 535, 540, 546, 549, 555,
559, 568, 579, 582, 583, 599, 607, 61 1
,
618. 623. 633, 645, 647, 658, 664, 667,
679, 682, 691, 705, 710, 720, 743; IV,
16, 28, 29, 33, 38, 40, 42, 55, 71, 82,
92. 99, 118, 119, 128, 156, 197, 205,
212, 216, 266, 268, 279, 291, 306, 344,
364, 381 , 4 1 7, 429, 432, 433, 434, 44 1
,
500, 529, 530, 558, 564, 580, 606, 608,
642, 660, 666, 673, 677, 691, 709, 712.
714, 761; V, 38, 47, 49, 51, 80, 91, 93,
98, 121, 123, 165, 174, 195, 203, 206.
209, 218, 228, 238, 242, 246, 247, 260,
262, 272, 287, 299, 306, 329, 341, 360,
368, 379, 383, 389, 405, 406, 417, 432,
456, 458, 469, 473, 474, 483, 505, 508,
NDEKS 359
514, 537, 538, 539, 547, 549, 559, 560,
571, 576, 612, 621, 719, 726, 735, 736;
VI, 15. 55, 67, 71, 84, 1 15, 131, 142,
148, 153, 155, 161» 162, 179, 208, 213,
235, 242, 271, 313, 331, 363, 373, 397,
432, 438, 439, 440, 441, 451, 464, 474,
488, 490, 499, 503, 506, 533, 542, 554,
558, 591, 666, 683, 697, 722, 728, 731,
732, 733; VII, 25. 32. 40. 91. 111. 117,
165, 239, 256, 285, 298, 301, 304, 306,
307, 323, 353, 355, 368, 390, 398, 410,
414, 416, 436, 456, 464, 468, 469. 482,
484, 512, 521, 524, 542, 551, 553, 558,
569, 572, 574, 578, 580, 601, 619. 629,
676, 690, 710; VIII, 17, 24, 33, 52, 70,
71, 73, 84, 102, 104, 144, 200, 212,
415, 468, 475, 531, 532, 564, 604, 633,
636, 640, 647, 652, 658, 661, 672, 703,
730, 734, 736, 737, 738, 739, 740, 741,
747; IX, 32, 38, 50, 70, 81, 83, 88, 112,
122, 169, 174, 177, 198, 199, 237,253,
278, 284, 293, 298, 299, 300, 309, 314,
326, 342, 348, 372, 373, 374, 393, 408,
463, 525, 547, 593, 597, 633, 644, 655,
670, 671, 681, 686; X, 49, 63, 67, 108,
1 1 2, 125, 150, 158, 187, 225, 261, 283,
303, 304, 305, 314, 323, 325, 331, 379,
397, 422, 436, 438, 448, 456, 463, 470,
476, 502, 516, 518, 578, 610, 633, 651,
675, 689; XI, 11, 45, 46, 47, 53, 62, 64,
65, 81, 91, 100, 102, 106, 127, 140,
162, 177, 187, 189, 200, 212, 215, 224
Müsnedii 1-Firdei’S, V, 241; IX, 401
el-Müsiahrec, V, 173, 240; VI, 51
müahede ehli, I, 107, 262, 364, 420,
496; II, 209, 314; III, 114, 193; IV,
110. 526. 536, 602; V. 151, 709; VI,
199, 456; VII, 29, 112; VIII, 357, 457
Müellel, IX, 447
Müteri, III, 173; VI, 51, 603; X, 584
N
Nadiroullan, I, 368, 392; II, 29, 178,
710; III, 484, 587; IV, 756; V, 185,
269, 521; IX, 198, 202; X, 11, 13, 14,
15, 16, 18, 22, 23, 27, 34, 38
Nadr b. Haris, III, 92, 110, 197, 595,
597; V, 40, 1 89, 399, 564, 600; VI, 58,
59, 145, 170, 525, 541; VII, 409, 411,
440; VIII, 753; X, 323, 326, 609; IX,
61. 164, 402
Nadrb. Kinâne, XI, 155
Nâfi', I, 85
Nâfi' b. Ezrak, VII, 46
Nâfi' b. Yezîd, II, 24
Nakka, V, 251, 535; IX, 262, 288
Nasa ra, X, 98
Nasihatin-Kâfiye. I, 81, 136; V, 579;
VIII, 637
Nastûr, X, 67, 68
nasuh töv besi, IV, 283; X, 21
7
nazar ehli, II, 183
Necâî, II, 304; III, 22; IV, 282; VII, 202,
204, 308; X, 421; XI, 1 47, 148, 149
Neci d, III, 593; VII, 522; XI, 149
Necmeddin-i Dâye, XI, 106
Necran, I, 415; II, 15, 64, 103, 106, 108,
360 NDEKS
109, 1 12, 131, 304, 597, 598; IV, 600;
V, 354; VII, 202
nefis terbiyesi, I, 92; V, 107, 638
nefs-i emmâre, II, 678; V, 149; VU, 52;
IX, 245; X, 122, 447, 680
nefs-i levvâme, II, 678; IV, 435, 469;
IX, 498; X, 447, 719
nefs-i müihime, X, 447
nefsanî haz, I, 321. 330; II. 630, 726: III.
243, 584; IV, 144; VII, 212, 282; IX,
134,305, 671; X, 472; XI, 134
Neftâlî. IV. 404
Nemrûd, I, 12, 294, 434, 690, 691, 692,
696; III, 174, 440; IV, 25, 425; V, 42,
439; VI, 88, 91, 92
Nesefi, I, 18, 48, 134, 135, 145, 204; II.
192; VI, 33, 105, 112, 125, 129, 178,
209, 210, 269, 280, 401, 415, 416, 419,
420, 427, 429, 462, 474, 485, 495, 504,
515, 525, 541 , 542, 556, 566, 579, 598,
604, 609, 617, 618, 639, 654, 656, 657,
677, 681 , 696, 701 , 71 1 , 712, 71 8, 724,
726, 729, 732, 733; VII, 1 7, 22, 29, 32,
37, 38, 41, 51, 75, 77, 79, 85, 91, 99,
102, 11 1, 138, 139, 144, 147, 149, 153,
156, 162, 163, 167, 168, 169, 171, 184,
185, 188, 198, 213, 222, 227, 228, 231,
235, 236, 241, 244, 250, 256, 261, 265,
267, 268, 271, 272, 275, 278, 280, 284,
285, 291 , 294, 295, 299, 302, 306, 314,
318, 321, 329, 335, 336, 341, 350, 354,
362, 363, 376, 395, 396, 402. 422, 426,
429, 430, 435, 436, 440, 457, 458, 460,
476, 482, 483, 490, 498, 501, 503, 507,
508, 512, 517, 537, 541, 542, 546, 569.
570, 577, 585, 590, 591, 5%, 601, 603,
604, 611, 612, 619, 641, 651, 652, 655,
670, 718; VIII, 16, 34, 50, 51, 65, 73,
74, 102, 108, 109, 116, 121, 123, 127,
151, 162, 165, 168, 171, 180, 186, 199.
201, 21 1, 214, 215, 216, 221, 222, 23l,
232, 233, 238, 240, 250, 252, 260, 265.
268, 271, 272, 274, 276, 277, 278, 281,
290, 296, 299, 301, 31 1, 312, 355, 359.
371, 392, 399, 402, 405, 406, 409, 423.
448, 454, 472, 489, 499, 504, 507, 517
537, 545, 549, 554, 571, 576, 588, 603,
635, 641, 652, 653, 658, 660, 689, 693,
707. 708, 716, 720, 725, 726, 727, 752,
753; IX, 1 5, 37, 44, 56, 77, 78, 79, 111,
144, 145, 152, 164, 191, 192, 199, 203,
222, 244, 279, 291, 292, 300. 301, 303.
320, 358, 367, 380, 401, 430, 463, 500,
507, 51 1, 531, 533, 544, 552, 553, 603,
604, 623, 628, 639, 650, 651, 652, 675,
686, 695. 705; X. 13, 27, 32, 41. 42. 49.
53, 54, 71, 77, 93, 103, 129, 130, 142,
201 , 205, 209, 2 1 1, 21 2, 225, 232, 235,
241 , 254, 267, 268, 281, 286, 312, 354,
358, 384, 387, 435, 539
Nesr, X, 356, 357, 358
NevâdirüVUsûI, I, 137, 246, 298, 715; II,
22, 25, 419; III, 121, 182, 213, 216;
IV, 372, 374, 526, 527; V, 561; VI,
363; VII, 423, 565, 703; IX, 31, 252,
253, 372, 373, 550, 565, 600» 601; X.
66, 68, 469, 470; XI, 24, 95, 207, 21
1
Nevâhidii 1-Ebkâr, I, 134, 136, 683; II,
447, 668; III, 474
NDEKS 361
Nevevî, I, 83; IX, 296, 373, 382; V, 196,
286
Nevf el-Himyen, VII, 38
Nevfel b. Haris, III, 649; IV, 14
Nevruz, V, 655
Niftâlî, I, 452
Nil, III, 422, 431; IV, 519, 520; V, 241,
404, 631; VI, 289, 656; VII, 137, 138,
139; VIII, 719. 720; IX. 31. 177. 443
Nimetullah-i Nahcuvârü, XI, 50, 67, 78,
86,97, 107, 114, 131,143, 179,197
Ninova, IV, 238; V, 336; VI, 128; VIII,
231; IX, 143
Nuaym b. Mesud, II, 267, 268
Nuh (Hz.), I, 190, 440, 673; II, 67, 73,
89, 586, 706, 744; III, 122, 159, 184,
185, 186, 381, 382, 383, 384, 385, 386,
387, 388, 390, 458, 644; IV, 25, 157,
213, 214, 215, 216, 2 17, 228, 289, 290,
291, 292, 293, 294, 295, 296, 297, 298,
299, 30 1 , 302, 303, 304, 305, 306, 307,
308, 309, 31 1, 312, 313, 314, 315, 316,
317, 354, 356, 386, 629, 630; V, 179,
1 80, 1 93, 197, 41 1, 452, 453, 538, 539,
541, 542; VI, 100, 101, 102, 103, 202,
229, 230, 276, 294, 295, 296, 297, 298,
299, 300, 301, 302, 303, 304, 315, 318,
571, 604, 679, 680, 681, 682, 683, 684,
685, 710; VII, 101, 190, 207, 253, 267,
268, 271, 292, 515, 516, 517, 552, 668;
VIII, 135, 198, 199, 200, 201, 217,
266, 267, 451, 486, 608, 616, 617, 625;
IX 28, 151, 331, 392, 393, 468, 47ü,
471, 484, 485, 486, 487, 490, 504, 649,
650, 652, 654, 655; X, 7, 146, 222,
223, 246, 2%, 299, 343, 344, 345, 346,
347, 348, 349, 350, 352, 353, 355, 356,
357, 358, 359, 360, 361, 362, 363, 364,
365, 493, 707; XI, 12
Numanb. Evfâ, 111,701
nurani lâhûtî, II, 104
Nusaybin, VIII, 295; IX, 143, 144; X.
367
nutfe, I, 289, 290, 612; II, 20, 54, 104; III,
200, 520; VI, 283, 284; VIII, 347, 526;
IX, 580, 582; X, 340, 350, 352, 453,
456, 461, 637, 638, 666, 667; XI, 71
nüccbâ, III, 311; VI, 157; VIII, 551; X,
380
Nü fevi b. Habîb, XI, 147
Nüfeyl el-Hadrami, XI, 147
nükabâ, II, 643; III, 31 1; VI, 157; X, 380
Nüsâ, III, 186
NüzheUil-Kuifbfî Tefsiri Carîbi' Kur'ân,
I, 138; V, 209; VIII, 86
•»
0-0
Olak. IV, 708; VI, 603, 604; X, 645, 665
Osman (Hz.), 1, 28, 168, 357, 599, 700,
701; II, 504. 637, 672, 673; III, 610,
658; IV, 36. 103, 106, 175, 553, 730;
V, 467; VI, 227, 401, 438, 490; VII,
280, 538, 594, 595; VIII, 354, 429,
571, 584, 661, 662; IX, 236, 262, 558,
603; XI, 211
Osman b. Affân bk. Osman (Hz.)
Osman el-Bettî, II, 688
Osman b. Maz'ûn, 111, 24; IX, 1 14, 459;
V, 122
362 NDEKS
Osman b. Talha, II, 432
Ömer (Hz.), I, 195, 205. 271, 470, 538,
599, 603, 745; II, 146, 240, 418, 439,
469, 504, 542, 719; III, 32, 50, 141,
242, 469, 553, 558, 567, 639, 644, 645,
709, 710, 712; IV, 36, 46. 81, 143.
400, 422, 466, 520, 553, 609, 662; V,
62, 236, 318, 319, 396, 501, 543, 590.
632; VI, 216, 401, 438, 443, 482, 483,
495, 605, 609, 725, 731, 732; VII, 29,
169, 281, 412, 503, 518, 545, 580, 604,
606, 621; VIII, 73, 211, 212, 260, 416,
448, 571, 661, 662; IX, 21, 68, 69, 131,
1 32, 134, 177, 194, 217, 231, 236, 262,
267, 278, 291, 298, 305, 306, 309, 312,
434, 505, 507, 644, 655; X, 14, 15, 27,
54, 71, 72, 73, 74, 76, 110, 127, 128,
1 68, 1 81 , 1 85, 200, 203. 209, 21 1, 309,
349, 368, 564, 595, 620, 651; XI, 46,
185
Ömer b. Abdülaziz, I, 665; II, 711; VI,
718; VII, 244, 436; VIII, 24, 65, 108,
109, 278, 289; IX. 297
Ömer b. Hattâb bk. Ömer (Hz.)
P
Pakistan, V. 241, 440
papaan, VII, 31
Pavlus, II, 748, 749; VIII, 114
pimanlk, I. 331. 420. 504. 505; II, 61.
144, 207, 359, 409, 582, 630, 686; IV,
45, 55, 435, 633, 654; VI, 71, 358, 359,
360, 435, 553, 554, 557; VII, 694, 695,
718; VIII, 124, 641, 706, 708, 711; IX.
25, 62, 77, 79, 431, 506, 531; X, 56,
317, 318, 321, 341, 426, 438, 458, 509,
525, 690; XI, 67, 197
Prof. Dr. Cevdet Muhammed Ebü"-
Yezîd el-Mehdi 1, 57. 63
put Menât, 1, 149
R
Ra'yâ, IV, 343
rabbânî arif, 1. 1 29. 205; II, 624; III, 31
5
rabbânî nefhalar, II, 452
rabbânî sr, I, 323; V, 498; X, 263
Râbia el-Adeviyye, I, 187, 500; III, 317;
X, 220, 569, 570
Râfi' b. Hüreymele, I, 426
Râgb- sfahan, V, 90, 91
rahbet, VIII, 66, 67
Râhil, I, 452
Rahme, VI, 115, 117
raks, II, 723
Ravza-i 1 lâh, X, 53
cr-Ravziil-Üruif
,
I, 138; V, 184; VII, 192;
VIII, 190, IX. 39
Rayâlûn, IV, 404
Rebâh b. Halûd b. Âd b. Avs b. rem b.
Sâm, III, 387
Rebi', II, 44, 100, 146, 336; IX, 433
Rebî' b. Enes, VIII, 64, 74; X, 652
Rebî' b. Heysem, VIII, 406
Robî' b Husevm, IX, 79
recâ, I, 707; III, 377; IV, 351; IX, 690;
X, 350
NDEKS 363
refâîl, V, 17
Res halk, VI, 571, 572, 573, 574
er-Resâilü 1-Kübrâ, I, 221; III, 509; VIII,
24
Revhâ, II, 263
Rey, VI, 133; VII, 143, 655
Reyhâne, VII, 49
Rdvan, I, 86
rirâlullah, I, 736; IV, 1 13; VI, 157; VIII,
710
er-Risâle, I, 80; II, 364; III, 82; V, 667
Risâle fi Zemmil-Gybeti vc Medhil-zle-
ti ve's-Samt, I, 102
Risalefil-Akâid ve's-Salât, I, 100
Risâleiii 1-Akâid, 1, 106
riya, I, 705; II, 566, 568, 569; IV, 525;
IV, 646; XI, 162
Ryâî (veya Rekkâî), IX, 333
riyazet, I, 30, 322; II, 360, 396, 446, 449;
III, 25, 243, 306; IV, 283; V, 508, 529,
650; VI, 52, 255, 292; VII, 29, 641;
VIII, 537; IX, 83, 317, 395, 466, 519,
670, 671; X, 188, 409, 410, 525, 536,
710
Rubîl, I, 452; IV, 404, 412, 493, 494
rubûbiyvet, I, 118, 260, 280, 301, 425,
455, 467, 485, 491, 558; II, 39, 102,
160, 313, 409, 470, 601, 690, 739; III,
33, 86, 93, 125, 172, 182, 188, 340,
372, 376, 476, 493, 519, 590, 671; IV,
91, 212, 222, 488, 647; V, 110, 125,
167, 228, 419, 427, 588; VI, 41, 43,
46, 468, 587; VII, 51, 371, 380, 383,
673, 71 1 ;VIII, 79, 263, 366, 537, 675,
676, 727; IX, 170, 215, 395, 396, 427,
473, 509, 518, 327; X, 23, 99, 246,
284, 300, 305, 336, 513
ruhanî baba, I, 366; II, 364; IV, 487; V,
207
Rûhul-Beyân, I, 35, 42, 51, 62, 174, 185,
279, 297; II, 111, 464; III, 529; VI,
604, 677, 711; VII, 32, 170, 300; IX,
439, 515; X, 78; XI, 62, 67, 106, 133,
187, 200;
Rûlul-Meâm, I, 35, 42, 51, 297
Rum, 1, 318; II, 54; III, 633, 732, 733; IV,
367, 479, 677; V, 179, 182, 345, 404;
VI, 227, 281; VII, 89, 334, 335; IX,
523
Rum lar, II, 52; III, 586, 733; IV, 112,
306; V, 240, 439, 452, 659; VI, 112,
482, 51 5; VII, 334, 335, 336, 337, 339;
VIII, 199; IX, 208, 213, 240
Ruvcym, I, 115; III, 303; IV, 391; V,
366; VI, 321
Rûzbihân- Baklî, I, 18, 122, 239, 454,
455, 752; II, 32, 77, 102, 200, 204,
205, 230, 284, 303, 324, 342, 349, 358,
359, 360, 361, 387, 390, 394, 402, 425,
471, 473, 51 1, 587, 589, 664, 677, 678,
700, 723, 734, 737, 739, 740; III, 53,
67, 68, 101, 114, 115, 138, 152, 181,
189, 198, 204, 213, 216, 255, 314, 315,
375, 376, 381 , 442, 451, 472, 499, 522,
532, 623, 634, 635, 694, 705, 707, 724;
IV, 56, 90, 91, 100, 101, 111, 120, 129,
13ü, 164, 284, 285, 315, 321, 339, 340,
371, 385, 452, 454, 466, 488, 533, 584,
364 NDEKS
604, 607, 679, 680, 696, 716, 764; V,
18, 95, 114, 124, 125, 177, 178, 179,
201 , 202, 244, 259, 287, 316, 339, 340,
366, 418, 419, 494, 509, 510, 562, 622,
627, 681, 730, 734; VI, 59, 60, 67, 93,
94, 110, 123, 204, 221, 237, 273, 292,
338, 353, 363, 364, 412, 413, 481, 506,
649, 650, 714, 715; VII, 34, 80, 109,
1 74, 1 79, 181, 1 82, 339, .382, 383, 432,
473, 476, 581, 585, 586, 684; VIII, 27,
50, 67, 78, 79, 104, 110, 148, 246, 247,
263, 288, 357, 366, 367, 379, 404, 427,
438, 439, 459, 496, 501, 513, 517, 518,
521, 579, 580, 589, 614, 615, 631, 642,
676, 679, 680, 755; IX, 18, 35, 36, 49,
50, 98, 99, 114, 119, 124, 125, 155,
161, 169, 170, 189, 223, 224, 241, 242,
258, 263, 264, 287, 288, 321, 382, 383,
399, 403, 419, 445, 510, 545, 546, 587,
592, 607, 608, 613, 614, 625, 626, 636,
642, 646, 656, 677, 706, 707; X, 31,
44, 45, 46, 50, 86, 99, 115, 116, 118,
131, 132, 197, 206, 226, 227, 242, 283,
284, 297, 328, 329, 340, 341, 351, 370,
398, 41 6, 41 7, 41 8, 432, 433, 438, 479,
507, 526, 535, 548, 549, 560, 566, 570,
571, 601, 619, 620, 630, 631, 635, 654,
659, 678, 679, 690, 719; XI, 23, 30, 96,
97, 114, 141, 142, 186
Rübâlün, 1, 452
rüsuh, I, 393
rud, I, 630; II, 316, 325, 327; III, 290,
291
s-
Sa'd b. Âs, III, 546
Sa'd b. Ebû Vakkâs, I, 599; IX, 283, 505,
704
Sa'd b. Mu âz, III, 553, 554, 588, 646;
VII, 522, 542
Sa'd b. Ruhayle, VII, 521
Sa'd b. Ubâde, Ü, 553; IX, 285
Sa'leb, IV, 57; IX 255, 401; X, 332
Sa'lebe b. Ganeme, IV, 54
Sa'lebe b. Garm, I, 547
Sa'lebe b. Hâhb, IV, 34, 35
Sa'leb, I, 133, 135, 138, 149, 249, 250,
252, 540, 609, 613, 660, 663; II, 34,
55, 60, 88, 89, 90, 95, 96, 109, 123,
127, 129, 131, 133, 140, 142, 145, 146,
159, 166, 173, 240, 243, 244, 249, 262.
278, 285, 286, 311, 323, 329, 342, 354,
356, 359, 379, 386, 400, 422, 424, 428,
430, 431, 433, 439, 459, 464, 479, 498,
508, 514, 525, 534, 539, 552, 553, 558,
565, 566, 567, 580, 598, 607, 612, 620.
641, 656, 657, 667, 670, 672, 673, 676,
689, 710, 718, 725, 734; III, 25, 58,
59, 102, 103, 110, 142, 300, 347, 391,
397, 436, 439, 4%, 619, 622, 684; IV,
1 18. 143, 305, 412, 453; V, 14, 21, 3(1,
42, 46, 62, 122, 135, 142, 157, 174,
191, 205, 211. 226. 231, 466. 467, 469,
472, 473, 474, 478, 484, 492, 493, 501,
506, 507, 508, 513, 514, 534, 539, 54(1,
546, 551. 557, 560, 562, 580, 581, 586,
NDEKS 365
590, 599, 600, 612, 618, 624, 630, 632,
633, 638, 641, VI, 28, 31. 48, 59, 89,
90, 91, 92, 95, 107, 109, 113, 115, 116,
123, 126, 128, 129, 131, 143, 145. 146,
150, 160, 170, 180, 196, 202, 206, 207,
219, 232, 241, 259, 264, 267, 270, 278,
286, 291, 299, 314, 325, 341, 361, 362,
363, 374, 381, 382, 383, 385, 394, 402,
41 1, 420, 424, 437, 438, 439, 440, 441,
444, 448, 449, 453, 478, 489, 495, 504,
505, 525, 532, 533, 540, 542, 554, 656,
658, 665, 666, 669, 673, 678, 704, 705,
706, 723, 731; VII, 16, 22, 25, 26, 32,
36, 37, 38, 40, 46, 48, 49, 50, 55, 58,
63, 68, 79, 80, 86, 87, 92, 96, 98, 111,
118, 120, 122, 124, 138, 139, 140, 146,
151, 153, 163, 164, 169, 172, 175, 176,
1 77, 185, 195. 1%, 208, 238, 241, 242,
248, 250, 278, 285, 287, 291, 294, 296,
298, 314, 318, 321, 329, 347, 350, 351,
409, 4 1 0, 4 11 , 422, 423, 425, 434, 436,
442, 448, 456, 475, 482, 503, 513, 523,
552, 557, 558, 565, 569, 577, 600, 603,
604, 606, 607, 619, 621, 651, 652, 655,
656, 658, 663, 664, 665, 671, 700, 714;
VIII, 1 7, 63, 65, 73, 76, 78, 82, 92, 95,
98, 101, 102, 109, 116, 121, 132, 146,
147, 151, 168, 199,205,212,213,214,
216, 226, 231, 233, 252, 277, 282, 285,
306, 335, 336, 341, 354, 399, 416, 417,
421, 429, 433, 446, 447, 448, 454, 462,
483, 487, 550, 556, 557, 561, 562, 634,
636, 637, 640, 641, 643, 645, 646, 649,
673, 719, 726, 728, 735, 736, 737, 738,
748; IX, 21, 34, 38, 68, 78, 79, 86, 93,
94, 131, 132, 136, 138, 144, 146, 152,
154, 177. 199, 239. 243, 260, 274, 275,
291, 292, 298, 303, 31 1, 312, 313, 316,
325, 332, 333, 337, 338, 415, 421, 439,
443, 470, 486, 487. 492, 514, 538, 541,
544, 545, 551, 559, 565, 630, 653, 659,
685, 704; X, 15, 27, 29, 30, 32, 33, 39,
49. 72. 74, 77, 78. 1 12, 113. 131. 157.
158, 169, 173, 174, 201, 220, 224, 225,
226, 229, 231, 232, 259, 260, 261, 272,
275, 281, 290, 296, 300, 302, 373, 377,
378, 401, 406, 412, 424, 436, 443, 469,
494, 524, 587, 588, 616, 624, 625, 638,
651, 659, 665, 684, 693, 694, 708; XI,
34,44,60, 112, 119. 125, 196,225
Saba rüzgâr, IV, 711, 712; VII, 37
Sâbiîler, I, 341; II, 153, 743, 744; III,
702; VI, 190, 226; VIII, 581; XI, 208
sâbikûn, IV, 72; IX, 562, 597; X, 218
Sabit el-Bünârû, VII, 658; X, 184, 401
Sâbûrâ, VII, 168
sadakat, 1, 239; II, 635, 664; III, 36, 52,
93, 650; IV, 125, 196, 740; V, 517,
649; VII, 72, 536, 538, 540; VIII, 208,
215, 217
Sadeddin-i Teftâzânî bk. Teftâzârü
Sadefe bint Muhtar, III, 397
safi hal, VII, 699
Safiyye, VI, 722; VII, 590, 5%; IX, 239,
292
Safura, III, 404; VII, 168
Safvân b. Muattal es-Sülemî, VI, 397,
398, 402, 418
366 NDEKS
Sâîn, III, 467
Sahih, I, 25, 37, 43, 50, 60, 80, 84, 137,
203, 212, 246, 249, 267, 334, 400, 471,
478, 483, 342, 354, 604, 623, 746, 748
II, 88, 125, 289, 335, 367, 383, 407
451, 531, 581, 645, 654; III, 179, 292
322, 445, 467, 500, 533, 647, 711; IV
28, 38, 71, 266, 267. 291, 432, 453
711; V. 16. 38. 51, 201, 205, 314, 368
416, 423, 435, 590, 726, 735; VI, 55
115, 192, 206, 398, 438, 506, 671
VII, 302, 368, 416, 512, 574, 584, 690
VIII, 17, 63, 67, 84, 85. 330, 399, 531
549, 636, 740; IX, 174, 208, 443, 479
658, 670; X, 96, 125, 202, 687; XI, 91
100
Sahîh-i Buhâri, 1, 80, 84, 1 37, 267; II, 654
III, 467; IV, 267; V, 16, 416, 423
435, 735; VI, 192; VII, 368, 512, 584
VIII, 84, 85, 399; IX, 479
Sahîh-i Müslim, I, 80, 84, 137
Sahnûn Ebû Said Abdiisselâm, 1, 86
Sahr, VII, 67; VIII, 300, 301
Sahr b. Hansa, IV, 54
sahv hali, II, 210; IV, 586
aibe, I, 507; III, 54
Said b. Cübeyr, I, 37, 498; III, 103; V,
478, 717; VI, 497, 572; VII, 25, 46;
X, 219
Said el-Kazavânî (el-Kazzârtî), I, 94
Said b. Muallâ, I, 209
Said b. Miisevyeb, V, 206; VII, 659;• *
VIII, 212, 405, 647; X, 219, 377, 455,
477, 651
Said b. Sevvâf, VI, 549
Said b. Zeyd, VII, 538
Sakîf, III, 496, 690; V, 266, 704; VIII,
562; IX, 81, 447; X, 267
Salih (Hz.), II, 461; III, 52, 392, 393, 394,
395, 3%, 397, 398; IV, 25, 217, 317,
329, 330, 331, 332, 333, 354, 356, 749,
750, 757; V, 538; VI, 230, 231, 301,
303, 304. 305, 306, 308, 572, 692, 693,
694, 695, 696, 697, 710; VII, 73, 74,
75, 76, 77, 78, 79, 80, 190, 289, 313;
VIII, 123, 201, 226, 267, 554; IX, 3(»3,
471, 494, 495, 4%. 497, 504; X, 384;
XI, 25,
salih amel, I, 282, 305, 316, 341, 361,
362, 527, 613, 665, 727, 729; II, 98,
100, 427, 430, 489, 529, 530, 533, 599,
600, 633, 634, 635, 743, 744; III, 34,
48, 352, 360, 739; IV, 71, 72, 104,
105, 131, 165, 256, 271, 272, 273, 286,
288, 314, 388, 521, 582, 583, 627, 654,
655; V, 49, 56, 97, 131, 183, 187, 322,
324, 327, 328, 370, 385, 437, 444, 468,
469, 470, 471, 474, 475, 545, 546, 572,
581 . 589, 594, 671, 676, 678, 681, 71 U;
VI, 56, 139, 141, 151, 155, 181, 184,
195, 197, 246, 248, 316, 317, 447, 490,
612, 613, 614, 728, 730, 731; VII, 18,
9], 217, 220, 232, 237, 239, 257, 259,
260, 261, 288, 293, 317, 318, 319, 384,
385, 418, 456, 474, 477, 487, 488, 548,
549, 550, 645, 652, 660, 698. 699, 718;
VIII, 35, 36, 40, 73, 83, 85, 124, 232,
288, 441, 443, 458, 496, 514, 575, 667;
NDEKS 367
IX, 71, 77, 96, 97, 120, 122, 173, 257,
262, 458, 519, 573, 600, 685; X, 41,
117, 135, 149, 150, 151, 190, 191, 193,
211, 235, 309, 498, 500, 619, 655, 685;
XI, 60
Salim b. Umeyr, IV, 54
Sam, II. 89; III, 387, 390, 394; IV, 306;
V, 411, 452, 542; VI, 304; VII, 268,
668; VIII, 199; X, 707
Sâmirî, 1, 322, 382; III, 452, 453; V, 682,
683, 685, 686, 687, 688, 691, 692, 695,
696, 697, 698, 699; VII, 231
San a, II, 54; VII, 46, 669; VIII, 306; IX,
39; X, 272; XI, 147
Sârân, VII. 426
Sâre, II, 534; III, 467, 468; IV, 336, 338,
505, 675, 681; V, 521, 526; VI. 91, 95,
664; VII, 280, 281; VIII, 205; IX, 387;
X, 53, 58
Saydûn, VIII, 299
Seâlibî, I. 134, 136; III, 256; V. 251, 559,
585, 590, 591; VI, 470; IX, 153, 605;
X, 87, 215
Sebe, III, 48, 160, 329; IV, 202. 524; V,
227, 251, 294; VII, 42, 43. 46, 49, 50,
54, 64, 71, 591, 639, 667, 668, 669,
670. 671, 672. 674, 676. 677. 678, 714,
719; VIII, 106, 350; X, 45, 413, 630
Secah el-Mütenebbie, II, 718
Sedir, VII, 38
Sedûm, VII, 280, 285
Sehl b. Abdullah, 1, 30, 36. 45, 62, 230,
51 3; II, 22, 320. 244; III, 509, 471 ; IV,
120, 670, 715, 546; V, 104, 471; VI,
440, 559, 623; VII, 92, 224, 236, 272,
318, 329, 355, 4H2; VIII, 50, 74. 398,
579, 641; IX, 85, 98, 256, 297, 374,
587, 626, 704, 707; X, 160, 176, 305,
351, 549, 571, 582; XI, 66, 97
Sehl b. Huneyf, X, 22
Sehl b. Sa'd es-Sâidî, XI, 205
Sehmoullar, III, 62; XI, 125
sekînef, I, 659, 660; III. 52, 692, 694,
719, 720, 721; VII, 437; IX, 216, 217,
218, 219, 237, 240, 241, 250, 251
Sekkâkî, I, 80
sekr, III, 274; IV, 586; VII, 90, 636; VIII,
46; IX, 1 7*9; X, 207, 284,474
Selâhaddin-i Fyyûbî, X, 541
Selâm b. Mükim, III, 701
Selemeoullan, II, 192; IV, 44; VI, 43;
VIII, 101
Sellâm b. Ubü'l-Hakîk, VII, 521
$elmnn- Fârisî, II, 53, 547; III, 142;
IV. 373; VI, 725; VII, 208. 215, 521;
VIII. 336, 745; IX, 93, 208, 302, 601;
X, 224, 611
St'livUn-Lufh. I, 82, 88
semâ, V, 287, 288, 340; VII, 125, 413,
414, 415, 416; VIII, 736
Semerkandî, I, 609; VIII, 301, 421, 557;
X. 159
Semûd, III, 90, 95, 392, 393, 394, 396,
449, 605; IV. 25. 329, 330, 332, 333,
334, 360. 361. 386. 629. 630. 686. 746,
750; V, 56, 197. 242, 243, 401, 564,
732; VI. 229, 230, 303, 304, 309, 571,
693, 694; VII, 73, 74. 211, 253, 290,
368 NDEKS
292, 343, 409, 495; VIII, 96, 123, 266,
267, 451, 476, 486, 553, 555, 556, 557,
558; IX, 40, 141, 331, 332, 391, 393,
395, 438, 468, 471, 493, 494, 496, 497;
X, 293, 294, 295, 493, 655, 657, 660,
704, 709, 710, 711; XI, 22, 24» 25, 26
Semûd kavmi, III, 3%; IV, 332, 333,
334, 360, 361, 386, 686; V, 732; VI,
229, 230. 304. 693. 694: VII. 292;
VIII, 267, 486; IX, 331, 332, 393, 494,
497; X, 294, 295, 709; XI, 22, 24, 26
Semüre, VI, 438
Senhûn, I, 74
Senûs, I, 80, 82; V, 538; VII, 432, 615;
X, 677
Serî-i Sakat, I, 53, 126; II, 204, 402; IV,
555; V, 407; VII, 415, 431; IX, 410;
X, 220
Serrâc, I, 45, 47, 743
evde, II, 539; VII, 545, 596; X, 201
Sevik ordusu, II, 267
Sevr, II, 670; IH, 594, 720; VII, 158, 299
Seyfullah, IX, 291; X, 421
seyrü sülük, I, 19, 46, 48, 63, 87, 88, 89,
93, 129, 143, 146, 147. 204, 205, 304,
310, 479, 547, 642, 654, 719; II, 62,
313, 336, 364; III, 25, 123, 147, 160,
294, 457, 515, 535, 540, 549; IV, 77,
159, 236, 377, 714, 715; V, 89, 115,
145, 146, 162, 167, 197, 244, 578, 649,
672; VI, 320; VII, 454, 646; VIII, 79,
154, 187, 477, 619, 620, 685, 686; IX,
167, 428, 466, 585, 626, 654; X, 31,
183, 251, 408, 409, 525, 535, 641
seyyiâtül-mukarrebm, I, 443
Seyvid Ahmed, I, 92, 93, 96; IV, 112;
IX. 613
Seyyid Ahmed Talib, I, 79
Seyyd Ahmed Za'ri, I, 85
Sddk- Ekberbk. Ebü Bekir
sddkyet, I, 566; II, 613, 639; V, 520,
521; Vin, 665; IX, 636
stdk makam, IV, 124, 125, 126; IX, 352,
510
es-Shâh, 1, 205
Silküti-Diirer Jj Zikri'l-Kazâi vl-Kairr,
I, 100
Silvetül Ahzân, V, 71
Sirâcü7-Miilûk, IX, 34
Sirâcu 7-Mimdin, IV, 691, 723; V, 273,
503
es-
S
îretii ’n-Ncbcviyye, I, 138; III, 110,
142, 555, 661, 671, 720; IV, 63; V, Hl,
357; VI, 402; VII, 280, 543
îrîn, VI, 443
Sodom, III, 400; IV, 743; VI, 575; VII,
285
Sudanllar, V, 452; VIII. 199
Suffe, I, 517, 582, 722; V, 364; VI, 367;
VIII, 646; IX, 131
Suheyb, III, 141; IV, 373; V, 6Z 364; VI,
541; IX, 115, 291; X, 85, 624
Suheyb b. Sinan er-Rûmî, 1, 574, 575
Sukkayn, 1, 86
Sübey'a el-Eslemiyye, X, 181
Sübey'a bint el-Hâris, X, 71
Süddî, I, 193, 658, 663; II, 90, 117, 670,
689; IV, 412, 744; V, 452, 506, 603;
NDEKS
VI, 48, 81, 90, 573, 676; VII, 147,
150, 171, 434, 576; VIII, 205, 211,
437, 462, 635, 641; IX, 127, 541, 545;
X, 233, 378
Süfevra, VII, 168
Süfyân b. Uyeyne. 1, 65, 1 10; II, 742; IV,
137, 609, 672; VI, 440; VII, 429; IX,
308
Süfyân- Sevrî, II, 430; V, 212; VI, 666;
IX, 260
Süheyl, 1, 400; V, 62; VIII, 204
Süheyl b. Amr, IX, 249
Süheyl yldz, VII, 45; VIII, 204
Süheylî, 1, 138; II, 515; III, 110; IV, 103;
V, 184; VII, 192, 592, 610; VIII, 190;
IX, 39; X, 92, 392, 420; XI, 186
Sühreverdî, I, 31, 32, 33, 37, 115, 136,
144, 203, 227, 254, 404, 661; III, 303,
317, 748; IV, 101, 391; V, 95, 458; VI,
98, 99, 725; VII, 179, 230, 417; VIII,
283; IX, 304, 610; X. 65, 115
Sülemî, 1, 30, 48, 62, 145, 743; II, 99, 191,
307, 740; IV, 111; V, 285, 721, 729;
VI, 63, 339, 397, 412, 663, 673, 715,
718, 726, 733; VII, 20, 69, 77, 92, 143,
144, 156, 164, 176, 177, 188, 236, 256,
272, 302, 318, 329, 426, 430, 442, 473,
482, 490, 503, 581, 592, 659; VIII, 47,
50, 68, 148, 399, 400, 501, 518, 615,
631, 645, 652, 676, 737; IX, 263, 264,
297, 305, 355, 374, 707; X, 44, 131,
132, 160, 176, 618, 620, 622; XI, 97
Süleyman (Hz.), 1, 190, 191, 193, 398; II,
68, 230, 428, 429; III, 185, 186, 458,
369
484; IV, 425, 603; V, 439, 483; VI,
103,104,105, 106,108,109,110,111;
VII, 24, 28, 30, 31, 32, 34, 35, 36, 37,
38, 39, 40, 41, 42, 43, 44, 45, 46, 47,
48, 49, 50, 52, 53, 54, 55, 56, 60, 61,
62, 63, 64, 65, 66, 67, 68, 69, 70, 71,
1 1 1, 261, 300, 457, 552, 594, 598, 649,
654, 655, 656, 657, 658, 659, 662, 663,
664. 665. 666, 671. 672, 688; VIII,
271, 277, 294, 295, 296, 297, 298, 299,
300, 301, 302, 303, 304, 305, 306, 307,
308; IX, 633, 686; XI, 83
Süleyman el-Cezûlî, I, 77; VII, 613
Sülcymoullar, II, 718
t*-S iillemiiT-Miiremak fi Umii-Mantk,
I, 80
es-SiiUen ii '?-Subû t, I, 82
Sümâme, VI, 340, 342; IX, 164
Sütten-i Beyhaki, I, 138
Siinen-i Ebî Davud, 1, 137; VII, 165
Sünen-i bn Mâce, 1,137
Sütten-i Nesâî, I, 137
Sünen-i Tirtntzt, 1, 137
sünnet, I. 14, 18, 19, 37, 42, 46, 60, 64,
78, 105, 106, 108, 112, 113, 114, 170,
226, 411, 434, 488, 628, 661; II, 110,
169, 252, 348, 366, 413, 488, 504, 668,
686, 696, 703; III, 138, 180, 211, 229,
255, 256, 259, 279, 300, 303, 443, 606,
688; IV, 63, 71, 187, 200, 231, 310,
31 1, 383, 390, 632; V, 49, 66, 89, 225,
242, 471, 515, 710; VI, 179, 280, 379,
434, 469, 669, 713, 717; VII, 477, 643;
VI II, 206, 216, 217, 417, 460, 637,
370 NDEKS
739; IX, 206, 345, 515, 656; X, 153,
231, 233, 242, 263, 563; XI, 48, 127
Siirâka b. Mâlik, III, 622
Süreyya, V, 30
Süvâ, X. 356, 357, 358, 360
Süveyd, II, 138, 139, 141, 329; IV, 32;
VII, 543
Süyûtî, 1, 25, 26, 28, 29, 37, 38, 39, 40, 43,
48, 50, 60, 61, 65, 66, 67, 68, 11 5, 1 34,
136, 137, 138, 141, 143, 149, 195, 198,
203, 237, 246, 247, 249, 250, 275, 276,
277, 298, 314, 349, 353, 363, 384, 400,
402, 421, 443, 448, 461, 470, 477, 484,
510, 520, 524, 536, 539, 542, 554, 574,
576, 583, 595, 599, 602, 609, 613, 620,
630, 646, 658, 663, 668, 669, 670, 682,
683, 684, 685, 686, 695, 702, 713, 715,
718, 725, 735, 742, 746, 750; II, 24,
29, 38, 42, 44, 49, 50, 55, 73, 90, 103,
107, 109, 11 1, 124, 127, 131, 133, 136,
145, 153. 159, 169, 201, 202, 207, 222,
243, 245, 249, 254, 255, 278, 287, 289,
291, 299, 304, 306, 307, 323, 326, 329,
354, 377, 378, 386, 388, 394, 395, 399,
406, 4 1 0, 428, 429, 439, 443, 447, 448,
459, 462, 463, 470, 479, 489, 492, 493,
495, 4%, 501 , 505, 531 , 539, 547, 553,
561, 580, 581, 607, 612, 638, 656, 661,
663, 668, 677, 694, 699, 710, 720, 738,
743; III, 25, 32, 42, 50, 51, 58, 63, 69,
71, 81, 103, 117, 126. 131, 142, 170,
191, 225, 236, 248, 255, 264, 300, 303,
305, 31 1, 363, 403, 419, 424, 449, 473,
474, 483, 495, 506, 511, 514, 516, 521,
531, 539, 546, 588, 599, 615, 622, 613,
639. 646, 650, 681, 687, 699, 709; IV,
14, 16, 32, 36, 38, 40, 44, 47, 70, 79,
88, 92, 93, 94, 1 19, 137, 139, 202, 205,
206, 220, 226, 229, 235, 239, 240, 258,
266, 274, 305, 357, 371, 381, 391, 416,
433, 464, 494, 498, 508, 510, 529, 531,
550, 553, 569, 589. 592, 606, 630, 632,
642. 646, 650. 658, 662. 669, 677, 691
,
700, 712, 731, 744, 756, 760, 761, 762;
V, 17, 38, 42, 46, 71, 81, 82, 88, 93,
96. 97, 118, 122, 123, 134, 142, 143,
157, 164, 174, 175, 185, 191, 205,206,
219, 224, 225, 226, 231, 234, 241, 246,
251 , 272, 273. 276, 286, 289, 294, 31 3,
318, 319, 329, 332, 355, 357, 364, 378,
393, 412, 416, 422, 423, 424, 431, 432,
439, 448. 452. 453, 466, 469, 472, 473,
492. 502, 506, 514, 538, 543, 546, 549,
551, 560, 579, 580, 581, 590, 591, 598,
599, 603, 621, 648, 652, 666, 71 6, 7 1 7,
721, 725, 726; VI, 31. 44, 48, 55, 57,
59, 95, 107, 115, 116, 126, 129, 131,
145. 162, 170. 174, 192, 196, 202, 206,
219, 225, 241, 270, 281, 318, 321, 341,
357, 362, 364, 373, 380, 381, 385, 388,
420, 422. 424. 437, 443, 444, 445, 489,
495. 502, 508, 511, 532, 533, 549, 553,
563, 573, 574, 581, 608, 609, 614, 617,
619, 642, 644, 651, 652, 717, 723, 724,
732; VII, 38, 46, 48, 50, 5 1 . 57. 68. 86,
87, 96, 98, 123. 137, 140, 152, 153.
168, 172, 175, 185, 195, 196, 214, 248,
250, 253, 256, 257, 261, 265, 267, 268,
NDEKS 371
280, 299, 302, 314, 347, 349, 350, 354,
363, 390, 399, 409, 422, 423, 425, 434,
435, 459, 463, 464, 475, 482, 483, 484.
485, 498, 508, 513, 538, 553, 562, 565,
570, 572, 574, 576, 577, 578, 591, 592,
596, 601. 606, 607, 608. 612, 621, 629,
633, 634, 652, 655, 657, 658, 665, 676,
682, 700, 703; VIII, 32, 33, 35, 38, 64,
66, 73, 77, 86, 101, 102, 120, 121, 132,
141, 144, 146, 154, 158, 164, 168, 171,
176, 182,186,188,210,211,212,213,
214, 227, 233, 234, 240, 252, 271, 273,
281, 282, 286, 307, 312, 326, 335, 336,
354, 359, 366, 374, 415, 416, 429, 433,
434, 446, 447, 448, 454, 472, 499, 500,
532, 549, 561, 562, 571, 627, 634, 643,
646, 647, 652, 658, 660, 685, 713, 734,
737, 739, 740, 741; IX, 16, 38, 39. 43,
44, 79, 80, 94, 109, 111, 114, 127, 131,
177. 181, 191, 213, 218, 259, 268, 269,
270, 285, 291, 294, 300, 303, 308, 309,
31 0, 31 2, 313, 318, 325, 337, 350, 408,
409, 41 5, 421, 440, 441. 447, 463, 469,
479, 530, 533, 544, 550, 558. 559, 566.
593, 627, 628, 630, 635, 655, 662, 693;
X, 15, 18, 30, 39, 49, 54, 65, 68, 87,
1 1 3, 1 1 4, 1 29, 1 57, 1 58, 217, 229, 258,
302, 309, 310, 401, 402, 416, 424, 428,
429, 450, 463, 476, 51 3. 519, 545, 564,
575, 608, 616, 683, 686, 693, 698; XI,
40, 41, 47, 48, 57, 61. 69, 81. 82, 85,
100, 106, 129, 140, 146, 169, 176, 177,
185, 201, 205, 206
a'bî, II, 100, 689; VI, 167, 390; VII, 310,
422, 676; VIII, 212, 233, 274; IX, 213;
X, 78. 169, 494
afiî. I, 37, 208, 211, 212, 213, 245, 246.
354, 483, 488, 557, 562, 596, 61 7, 619,
620, 638, 640; II, 57, 364, 368, 370,
381, 41 1, 412, 413, 503, 505, 507, 508,
615, 621, 622, 628, 682, 688, 689, 695,
699; III, 27, 28, 39, 40, 239, 470, 546,
606, 609, 695, 745; IV, 370, 416; V,
134, 143, 195, 1%, 285, 602; VI, 106,
208, 379, 390, 393, 398, 430, 436, 437,
445, 446; VII, 171. 558. 612; VIII,
164, 281, 312, 4(X), 430, 431, 581, 637,
664; IX, 163, 591, 667, 668, 669; X,
42. 72, 114, 168, 181, 184, 397, 414,
610; XI, 133
akîk- Belhî, I, 236
am, I, 320, 329, 419, 458; II, 479, 659,
663, 718; III, 61, 394, 400, 417, 434,
435, 437, 439, 551, 587; IV, 20, 79,
80, 1 12, 233, 31 1, 396, 467, 479, 518,
519, 591, 625, 743, 749. 750; V, 179,
183, 269, 308. 438, 440, 526, 609, 640,
672, 732; VI, 94, 95, 108, 113, 143,
1 56, 290, 299, 316, 453, 489, 575, 632,
654; VII, 37, 47, 136, 176, 192, 280,
334, 336, 495, 515, 521, 656, 667, 668,
674, 675, 676; VIII. 58, 96, 208, 226,
229, 306; IX, 31, 127, 131, 306, 487;
X, 14, 15, 58, 113, 533, 651; XI, 44,
154, 155, 194
a'rânî, 1, 33, 45, 46, 53, 203, 588, 731;
II, 413; III, 53, 87, 211, 231, 31 1, 416;
IV, 111, 648, 732; V, 85; VIII, 645,
702, 732; IX, 300
NDEKS372
âs b. Kays, II, 157; III, 701
âtbî, II, 515; IV, 657
âzeliyye, I, 87, 88, 94, 96; IV, 351; V,
31; X, 188
ecere tii'n-Nr, I. 81, 83, 84, 97, 101
edîd, V, 315; X, 707
efaat, I, 80, 123, 149, 316, 317, 433,
670, 678, 680; II, 87, 142, 143, 342,
436, 442; in, 175, 1%, 197, 367, 369,
370, 468, 469, 647, 677; IV, 42, 93,
94, 128, 149, 150, 171, 287, 368, 369,
565; V, 14, 153, 251, 272, 273, 274,
575, 579, 581, 582, 583, 706, 708, 735;
VI, 42, 43, 44, 46, 241, 300, 669, 672,
674, 676, 678, 679, 722; VII, 207, 229,
248, 346, 456, 503, 681, 682, 683, 690;
VIII, 69, 70, 116, 181, 182, 228, 341,
401, 402, 403, 458, 472, 504, 505, 643,
752, 754, 755, 756; IX, 200, 449, 451,
452, 454, 465, 686; X, 436, 439, 522,
523, 526, 600, 638; XI, 39, 40, 57, 104,
167
ehâbeddin-i Hafâcî, I, 133
ehâbeddin-i Sühreverdî bk. Sühre-
verdî
ehr b. Haveb, II, 432; III, 468; V, 472
ehristânî, III, 329, 330
elebî, III, 52
em'ûn, 1, 452, 655; III, 71; IV, 401, 404,
406, 412, 472, 480, 493
email l 81. 82
emâilül-Husûs, IX. 70
emhâ bint Ennü, X, 361
erâhîl b. Mâlik b. Reyyân, VII, 49
erefeddin-i Tîb bk. Tîbî
erhu alâ Tâiyyeti eyh Ali b. Mes'ûd d-
Ca'dî et-Ttvâni, I, 103
erhu EsmâiHahil-Hüsnâ. I, 102, 653;
VIII, 649
erhu Kitâbil-Hsnil-Hasîn min Kelâm
Seyyidil-Mürsetin, I, 102
erhu Memzili's-Sâirin, III, 458; IV,
101; VII, 594: IX. 190
erhu Râiyyeti 1-Bûzuii fî's-Siiiûk, 1, 103
erhli Salâti Abdissdâm b. Mei, 1, 103
erhu 5alâti îbn Arabi d-Hatemi, 1, 103
erhu Tâiyyetil-Btîzidî, I, 103
erhul-Biirde lil-Bûsîri, I, 102
erhu 1-Hemziyye, VII, 652
erhul-Hzbi1-Kebîr l'-âzelî, I, 102
erhu 1-Kasideti 7-Hâiyye fi't-Tasan'ufi
li’r-Ri/âî, I. 103
erh %Kaside ti 1-Hamriyye li
'
btil-Fânz
,
l 102
erhuVKasîdeti l-Münferice li'bni’n-Nah-
vi, I, 103
e-erhu 7- Kebir, I, 245
erhul-Kevâkibi'd-Düniyye fi Medhi
Hayrn-Beriyye, I, 103
erhul-Mevâkf IX, 479; V, 314
erhu 'rt’Nûriyye li'-üteri, I, 104
erhu'r-Râiyye, 1, 91
erhu't Tibi alâ Mikâtil Mesâbîh, I, 29,
136; IV, 165; VI, 672; VIII, 302; IX,
16; X, 115
erik b. Semhâ, VI, 394
eübî, V, 17
evâhidüVEfkâr, 1, 136; II, 447; III, 474
NDEKS
eybe b. Rebîa, IV, 760; VI, 196; VII,
1 13; X, 555
eyh Ayderûs, I, 83
eyh Bekri, VIII, 674
eyh Derdîr, 1, 83
eyh EbûYa'zâ, IV, 417
eyh Sakal, II, 175
eyhzâde Muhyiddin, I, 133
i'râ, IX, 468, 470, 472, 474
iblî, I, 499, 653; II, 56, 652; III, 571,
572, 747; IV, 643; V, 168; VI, 432;
VII, 20, 417; VIII, 297, 615; IX, 355;
X, 19, 132
ifâ-i en/, I, 80
irk, I, 56, 126, 279, 365, 450, 504, 551,
552, 553, 609, 720; II, 82, 124, 385,
420, 454, 525, 694, 744, 749; III, 20,
21, 96, 97, 111, 157, 158, 174, 178,
179, 180, 181, 187, 206, 207, 208, 210,
220, 242, 285, 286, 287, 296, 351, 438,
521, 522, 599, 607, 634, 665, 681, 682,
684, 714; IV, 92, 129, 149, 150, 157,
158, 167, 170, 194, 210, 212, 245, 246,
256, 301, 320, 359, 361, 365, 370, 459,
523, 525, 526, 5%, 599, 620, 658, 664,
674, 686, 761; V, 17, 43, 54, 55, 56,
76, 80, 103, 106, 113, 155, 156, 158,
200, 220, 255, 257, 276, 378, 380, 473,
531, 554, 575, 583, 586, 587, 710; VI,
36, 44, 213, 217, 244. 300, 304, 326,
348, 349, 356, 357, 374, 538, 610, 616,
659, 664, 675, 676, 694, 720, 723; VII,
87, 124, 228, 248, 251, 258, 259, 261,
366, 373, 426, 427, 431, 704; VIII, 93,
373
116,151,161,181,327,339,341,361,
386, 412, 414, 415, 425. 426, 430, 431,
499, 519, 520, 529, 557, 658, 697, 724;
IX, 104, 164, 176, 184, 280, 322, 415,
427, 429, 489, 576, 602; X, 35. 39, 77;
XI, 21,88,90, 91, 177, 200
ît (Hz.)» II, 666, 673; VI, 125, 571; VII,
271; VIII, 61; X, 358, 684
öhret, I, 269, 326; II, 370; III, 280; IV,
103; V, 534; VII, 245; VIII, 685; X,
187, 188; XI, 26
'be b. Âmir, II, 128; VII, 595; VIII,
356
uavb (Hz ). I, 335, 338; III, 180, 254,
319, 401, 402, 403, 404, 405, 406,
407, 408; IV, 26, 317, 346, 347, 348,
350, 352, 353, 354, 355, 356, 357, 358,
359, 360, 361, 362, 422, 630, 640, 748,
749; V, 426, 433, 609, 617, 633; VI,
91, 118, 161, 230, 308, 571, 572, 702,
703, 704, 705, 706, 710; VII, 84, 158,
160, 163, 165, 166, 167, 168, 169, 170,
171, 172, 174, 176, 193, 21 1, 253, 288;
VIII, 267, 486, 670; IX, 331, 332
uh, X, 29, 30
ükür, I, 8, 79, 148, 208, 213, 235, 281,
292, 315, 332, 480, 534, 536, 560, 568,
642, 707, 744; II, 13, 78, 82. 92, 181,
213, 230, 567, 636; III, 29, 41, 131,
329, 388, 427. 436. 499, 628. 629, 736;
IV, 135, 137, 140, 236, 266, 273, 311,
331, 405, 514, 536, 573, 624, 627, 628,
646, 662, 670, 714, 761, 764; V, 31,
106, 152, 156, 306. 311, 312, 488, 615,
374 NDEKS
679 681; VI, 53, 54, 139, 203, 219,
222, 256, 282, 31 6, 317, 320, 343, 344,
345, 435, 588, 606, 690; VII, 29, 32,
66, 68, 69, 72, 90, 173, 232, 300, 326,
377, 3%, 426, 427, 429, 452, 453, 479,
61 5, 653, 654, 658, 659, 660, 661 , 662,
669, 676, 677; VIII, 42, 45, 159, 281,
289, 31 5, 340, 348, 349, 350, 385, 443,
460, 629, 655, 685; IX 33, 552, 644,
671, 690; X, 261, 304, 319, 336, 397,
563, 597, 712; XI, 7, 47, 57, 129, 159,
168, 172, 173, 187, 189
ürevh b. Rebîa el-Fihri, X, 555
üteri, I, 104, 107, 119, 137, 144, 422,
446, 508, 559, 650; II, 567, 588, 649;
III, 111, 171, 176, 206, 557; IV, 268,
384, 643; V, 32. 244, 530, 587; VI,
154, 169, 543; VII, 416; VIII, 345,
698; IX. 113, 115, 180, 382; X, 300
T
Tabakâtiil-Kiibrâ, I. 46, 53, 54, 205; II,
413; Ü. 53, 87; V, 17. 262, 449, 535;
VI, 88; VII, 435, 543
tâgût, VIII, 365
ct-Tahbîr fi't-Tezkir, I, 136, 653; V, 553;
VIII, 648
Tahsil ii mâ ül-Ehmetil-E'lâm ft
Mesâil-Hlyâz’titi-Dâirt’ti Btry-
th’bHiikkâm, I, 85
Tâif, I, 192; III, 690, 713, 717; V, 81, 266;
VI, 312, 525; VII, 37, 38; VIII, 262,
512, 699; IX. 143, 447, 571; X, 103,
273, 420, 460, 718
takdis, II, 230; IV, 130, 137; IX, 190,
587; X, 86. 679
takyyetullah, IV, 350
Takyyüddin el-Fukayr, I, 95
Talha. III. 583; IV, 730; IX, 284; X, 53
Talha b. Ubeydullah, II, 220; VII, 538
et-Tâlib et-Tâviidî el-Fâsi ht Sûde
el-Miirrî, I, 83
Tâliul-Emâm alâ Muhtasari’-eyh ez-
Ziirkânî, I, 83
Talk b. Hubeyb, IV, 669
tamah, 1, 285, 370, 380, 554, 563, 607,
630; II, 53, 129, 149, 241, 327, 440,
491; III, 210. 244, 463; IV, 340. 598,
755; V, 130, 178, 342, 385, 730; VI,
54, 338, 596, 597, 686, 689; VII, 209,
490, 712; VIII, 36, 315; IX, 577; X,
17. 26, 30, 65, 132, 192, 416, 425, 426;
XI, 17
Tanca. I, 72. 80, 102; V. 404, 424; VII,
656; VIII, 307; IX, 83, 524
Târih-i T timi, I, 79, 81
tatayyur, VII, 75
taun hastal, VIII, 204; XI, 194
Tâvûs, VI, 31; VII, 464; X, 110
tavus kuu, VII, 30
Tavzihti bn Hiâtt, I, 80
Tay kabilesi, IV, 52
Taybe, III, 469; VIII, 737
Taytanus, II, 579
tayy-i mekân, VII, 588; XI, 47
Tebrizî, I, 25, 29, 37, 43, 50, 60, 524; II,
243, 711; IV, 383; V, 579
NDEKS 375
Tebsratül-M iitezckkir, I, 135; V, 675,
724; VI, 40, 192
Tebük Seferi, III, 698, 717; IV, 20, 32,
43, 44, 45, 59, 79, 80, 98, 105; VIII,
662; X, 220; XI, 184
tecrid ehli, II, 97, 226, 468; III, 656; VII,
688
Tedmür, VII, 656
Tefsîru btt Arafe, I, 136
Tefsîru 1-Celâleyn, I, 136 ; VI, 269, 271;
VII, 299
Tefcîrü 1-FâtihatiTKebîr, I, 35, 40, 47, 48,
64, 67, 138; II, 643; X. 50
et-Tefsîrin-Kebîr, I, 208; II, 99; VIII, 375,
398; IX, 536; X, 161
et-Tefsîrin-Kebîr hl-Fâtiha, I, 98, 135,
244
Tefsîru TKur'âui'TAzîm, I, 38, 65, 135; II,
82, 743; III, 521; IV, 47, 81, 508; V,
46, 234, 466, 721; VI, 59, 202, 495,
497, 533, 651 , 656, 723, 731, 732; VII,
22, 25, 48, 117, 118, 120, 122, 123,
172, 238, 241, 244, 267, 354, 390, 475
et-Tefsirii 1-Muhtasar itTFatiha, 1, 99
Tefsirii 1-Uklîî, III, 215
et-Tefsiriil-Vasit Hl-Fâtiha, I, 99
Tefsirii’t-Tîbî, I, 136
Teftâzânî, 1, 48, 204; III, 77
tefviz hali, II, 246
lelbîs, II, 210
et- Telhis, X, 107
Telhisti 1-Miftâh, I, 80, 82, 84
telvm makam, II, 543
et- Temhid, II, 104; IX, 296
Temim, II, 718
Temim ed-Dârî, III, 61, 62; IX, 79
Temim kabilesi, IX, 311
temkin makam, IV, 262
temkin sahibi, I, 548
et-Tcbîh , I, 137; VI, 558
et-Tenvîr fi skât ’t-Tedltîr, I, 136, 256,
339, 340; II, 752; V, 76, 104, 720, 721
;
VII, 165, 223; VIII, 64, 645; IX, 381
Terazi, IV, 708; V, 215; VI, 70, 603, 604;
X, 645; XI, 1 19
terbiye eyhleri, II, 253; V, 188, 279; VI,
157; VII, 604; VIII, 443, 545, 714
et-Terib, I, 47, 138, 400. 471, 579, 603,
703, 734; II, 165, 202, 208; IV, 28, 38,
280, 417, 730; V, 474, 535; VI, 382,
383, 552, 692; VII, 302, 612, 632;
VIII, 65, 112; IX, 71, 299, 373; X,
281, 687; XI, 104
et-Teslil li-Uitmti't-Tezil, I, 134, 135,
236, 244, 245, 479, 486, 495, 502; II,
246, 260, 315, 337, 347. 354, 374, 386.
397, 467, 548, 744, 613, 624, 668, 676,
689; III, 76, 168, 240, 259, 377, 380,
442, 497, 505, 521, 538, 545, 557, 591.
601, 660, 695, 702, 726, 747; IV, 44,
82, 95, 103, 125, 150, 256, 288, 320,
324, 343, 346, 382, 429, 468. 505, 532,
544, 605 , 634, 63b, 672, 674, 711, 756;
V, 36, 66, 94, 144, 162, 164, 175, 233,
240, 331, 399, 404, 573, 661; VI, 64.
84, 122, 175, 182, 187, 217, 341, 352,
435, 446, 463, 470, 593, 639, 654; VII,
218, 272, 292, 547, 593, 624, 683;
376 NDEKS
VIII 664; IX, 284, 848. 443, 548, 554,
591, 667; X, 49, 168, 17ü, 174, 185,
203, 262, 272, 332, 346, 489, 667, 682,
684; XI, 48, 93, 104, 139, 202, 217,
222, 224
et-Te'vilâtü 'n-Necmiyye, XI, 106
Tevrat, I, 9, 37, 110, 209, 211, 244, 307,
308, 311, 316, 321, 322, 343, 344, 355,
356, 357, 359, .360, 368, 371 , 372, 375,
376, 378, 379, 381, 382, 383, 395, 396,
415, 416, 432, 453, 456, 457, 474, 515,
516, 585, 656, 658, 660, 694, 747; II,
16, 17, 44, 50, 85, 87, 91, 113, 114,
116, 118, 123, 126, 127, 128, 129, 148,
149, 155, 279, 286, 304, 415, 416, 418,
546, 553, 572, 575, 576, 640, 642, 646,
674, 678, 692, 693, 694, 695, 697, 698,
700, 701, 704, 705, 734, 735, 736, 741,
742, 743, 746; III, 19, 66, 81, 82, 105,
191, 192, 233, 294, 295, 439, 447, 448,
449, 454, 455, 458, 460, 465, 466, 467,
468, 476, 486, 487, 488, 489, 701, 702;
IV, 84, 85, 233, 235, 281, 282, 283,
376, 377. 614, 666, 703, 704, 758; V,
65, 138. 179, 182, 237, 282, 306, 313,
490, 492, 676, 677, 683, 684, 685, 686,
719, 741; VI, 72. 73, 74, 76, 155. 258,
31 1, 31 3, 383, 483, 525, 568, 569, 71 1
;
VII, 189, 190, 195, 198, 199,200,203,
231, 234, 235, 240, 281, 308, 448, 492,
493, 513, 626; VIII, 60, 61, 101, 223,
224, 249, 283, 301, 339, 401, 509, 510,
512, 589, 590, 714; IX, 111, 115, 117,
202, 257, 261, 333, 408, 462, 464, 488,
489, 592, 629, 630; X, 13. 80, 89, 91,
106, 107, 430, 684; XI, 90, 170, 224
ct-Teyûr fi lmi'l-Tefsîr, I, 40; IX, 536,
539, 587, 612, 641, 677; X, 161
et-Tezkire fi AhvâliTMevfâ vel-Âhire, I,
135; IV. 731, 759; V. 182, 241; VIII,
563
Tezkirelü 1-Mii tcbassr, 1, 135; IH, 394; V,
675, 724; VI, 40. 192; VII, 611; VIII,
121; IX, 305; X, 13
Ttvân, I, 72, 76, 77, 78, 79, 80, 81, 82,
91, 92, 97, 99, 100, 101, 102, 103; II,
657; IV, 644; XI, 157
Tîbt, 1, 29, 30, 136; IV, 165; VI, 672; VIII,
302, 378, 385, 436, 449, 467, 510, 524,
531, 673, 674; IX, 16, 40, 41, 128, 186,
199, 379, 453, 457, 580, 581, 608; X,
93. 94, 107, 115, 143, 276, 421, 449,
454, 471, 498, 522, 524, 588, 632, 711
Tîh, I, 9, 334, 335, 339; II, 662, 663; III,
478; V, 677; VI, 553; IX, 33
Tihâme, V, 466; VII, 676; VIII, 306; IX,
72, 143; X, 359; XI, 44, 147, 149
tn, XI, 65
Tirmizî. I, 36, 45, 47, 56, 60, 66, 81, 82,
108, 137, 140, 141, 156, 166, 170, 171,
209, 21 0, 2 1 1 , 2 1 2, 225, 236, 244, 245,
247, 249, 267, 286, 287, 298, 359, 362,
386, 409, 447, 482, 483, 51 8, 520, 523,
529, 535, 545. 554, 572, 586, 598, 599,
612, 613, 616, 623, 628, 630, 640, 648,
671, 672, 701, 707, 710, 713, 715, 718,
723, 729, 733, 734, 741, 748, 750; II,
22, 25, 32, 34, 37, 57, 70, 79, 81, 92,
NDEKS 377
1 14, 125, 152, 153, 161, 162, 174, 181,
201, 207, 208, 243, 254, 255, 261, 272,
282, 285, 297, 299, 301, 305, 306, 308,
313, 314, 326, 338, 353, 371, 384, 390,
393, 401, 419, 425, 435, 444, 451, 457,
470, 475, 490, 495, 505, 542, 547, 566,
571, 628, 629, 635, 657, 669, 673, 701,
703, 713, 730, 739; III, 42, 58, 120,
121. 126. 159. 179, 182, 213, 216, 246,
299, 311, 322, 460, 503, 525, 533, 549,
558, 559, 568, 578, 579, 582, 599, 633,
658, 664, 679, 682, 710; IV, 16, 29,
38, 42, 68, 90, 1 18, 136, 173, 205, 216,
266, 268, 280, 306, 346, 364, 366, 372,
373, 374, 379, 403. 453, 459. 468, 487,
503, 526, 527, 558, 560, 606, 642, 666,
683, 691, 714, 762; V, 48, 93, 121,
123, 164, 165, 176, 201, 205, 214, 228,
242, 246, 272, 273, 299, 306, 314, 318,
341, 368, 405, 406, 411, 414, 424, 429,
431, 456, 469, 47Z 503. 535. 537, 547,
549, 559, 561, 562, 576, 579, 608, 621,
625, 633, 735, 736; VI, 67, 102, 108,
131. 142. 149. 153. 155. 179. 213, 222,
235, 266, 282, 313. 331, 341. 359, 363,
364, 373, 379, 382, 383, 393, 417, 464,
490, 607, 664, 670, 683, 691, 692, 726,
733; VII, 32, 37, 76, 110, 111, 117,
214, 215, 239, 256, 285, 293, 301, 303,
323, 324, 336, 390, 398, 399, 416, 423,
456, 464, 468, 484, 518. 538, 546, 559,
565, 578, 580, 591, 595, 601, 629, 632,
668, 682, 698, 701, 703; VIII, 17, 24,
101, 10Z 104, 195, 252, 260, 281, 282,
308, 326, 358, 387, 446, 455, 468, 496,
517, 564, 572, 595, 604, 636, 647, 658,
685, 705, 709, 735, 737, 740, 741, 756;
IX, 31, 32, 51, 81, 132, 174, 177, 207,
208, 237, 252, 253, 284, 290, 292, 293,
298, 338, 348, 372, 373, 404, 441, 442,
443, 525, 544, 548, 550, 551, 552, 565,
572, 573, 593, 597, 598, 600, 601, 618,
625, 633, 644, 658, 670, 681 , 686, 693;
X, 49, 66, 67, 68, 78, 135, 150, 157,
158, 225, 229, 262, 303, 304, 305, 314,
397, 422, 438, 443, 448, 469, 470, 471,
476, 518, 539, 565, 573, 578, 580, 599,
610, 620, 646, 651; XI, 24, 52, 65, 77,
81, 95, 100, 102, 121, 126, 127, 130,
176, 189, 200, 204, 205, 206, 207, 211,
215,224
toygar kuu, VII, 32
tövbe, I, 66, 94, 96, 126, 170, 268, 302,
303, 304, 305, 309, 322, 323, 324, 325,
338, 341, 342, 344, 347, 363. 375, 390.
441, 443, 444, 479, 489, 490, 513, 527,
539, 574, 578, 596, 61 1, 612, 614, 617,
61 8. 626, 707, 709, 729, 730, 731 , 744.
749
Tu'me b. Übevrik, II, 514, 521, 523, 687;
VII, 503
tufan, III, 391,431; VII, 268
et-Tuhfe, IV, 436
Tuh/ctül-HUkkâm, I, 81
Tûr bk. Tûrisînâ
Tûr da bk. Tûrisînâ
Tûrisînâ, I, 343, 673; II, 574, 576, 659,
693; III, 417, 440, 454, 459, 461, 462,
378 NDEKS
467, 481; IV, 625; V, 179, 305, 530,
531, 609, 653, 676, 677, 682, 683, 684,
685, 687, 69ü, 694, 696; VI, 290, 291,
293, 618, 631; VU, 22, 25, 175, 176,
179, 191, 192, 193, 194, 195, 1%,
VIII, 590, 673, 749; IX, 407, 408, 429,
434, 435; X, 309; XI, 61, 65
Turtüî, II, 624; IX, 34, 524
Tuvâ, V, 607, 609, 611; VI. 630; X, 537,
538
Tübba', VII, 676; IX, 36, 38, 39, 40, 88,
331, 332, 333; X, 13
Tübba' el-Himyerî, IX, 38
Tücîbi, I, 91, 214; III, 215, 299; IV, 643;
VII, 416, 468; VIII, 131
Türk, V, 196, 452; VII, 655
u-ü
Ubâde b. âmil. II, 379, 714; V, 472;
VII, 250; IX, 661
Ubeyd b. Umey r, V, 1 18; VIII, 672
Ubeyde b. Cerrah, II, 48; IX, 704
Ubevdullah b. Velid et-Vassâfi, VII,
153
Uhtub b. Acuz, III, 186; VIII, 316
ühud, II, 16, 190, 193, 199, 215, 218,
225, 227, 237, 255, 257, 258, 429, 71 8;
III, 720, 733; V, 227; VII, 522, 530;
IX, 618, 684, 704; X, 38, 84, 287
Uhud Sava, II, 7, 189, 191, 197, 211,
214, 231, 233, 234, 242, 247, 248, 254,
259. 263. 265, 267, 273, 424; III, 603,
604, 630, 730; IV, 80; V, 13, 163; VI,
555; VII, 335, 503, 520, 618; X, 13
Ukâz, X, 629; XI, 13
Ukbe b. Âmir, III, 633
Ukbe b. Ebu Muayt, IV, 760; VI, 555,
556; VII. 562; IX, 164; X, 53
Ukkâe b. Mihsan, IX, 236
Uklîî, I, 134, 214, 225; III, 215, 299;
VII, 468; VIII, 131
Ulbeb. Zeyd, IV, 54
Ulu Mescid, II, 670
Umar, IX, 136; VII, 676
Umâre, X, 420, 421
Umretül-Fergânivye, I, 196
Unfur, VII, 46
Urcî, II, 244
Ureyneliler, II, 681
Urve b. Zübeyr, II, 204; V, 739; VIII,
699; XI, 34
Usîlii t-Tarîka, I, 81
Utab b. Kücyr, IV, 14
Utârid, VI, 51, 603; X, 584
Ulbe, II, 212; III, 109; IV, 760; VI, iy6,
525, 556; VIII, 555, 699; IX, 277, 307,
704; X, 482, 555, 562, 682; XI, 194
Uyeyne b. Hsn, II, 537, 718; VII, 521,
522; IX, 273, 274, 275
uzlet, II, 523; IV, 226, 459, 481; V, 528;
VI, 544
Uzzâ, I, 149; II, 526, 527, 615; IV, 596;
VI, 241; VII, 503; IX. 446, 447, 448.
449, 472; XI. 193
Übey, II, 64, 190, 191, 220, 235, 238,
257, 451, 714; III, 727; IV, 32, 46; VI,
397, 399, 408, 557, 672; VII, 527; IX,
69, 254, 285; X, 14, 34, 123, 127, 129,
130; XI, 81
NDEKS 379
üns, I, 39, 47, 654; II, 358; IV, 638; V,Ubey b. Halef, V, 21, 555; VI, 555, 556;
VII, 335, 336, 472; VIII, 164; X, 717
Übey b. Kâ'b, III, 578, 610; IV, 1 19; V.
261, 404, 585, 6Ü2, 612; VI, 95, 192;
VII, 36, 250, 501, 516; VIII, 141; X,
169, 184, 677; XI, 81
Übey b. Selûl, III, 743; IX, 68
Ükkâfü b, Vedâa ei-Hilâlî, VI, 440
ülfet, VII, 465; VIII, 209, 357; IX, 473;
X, 699
Ümeyme, VI, 448; VII, 561; X, 77
Ümeyne, VIII, 300
Ümeyye b. Hbü's-Salt, IX, 81, 571
Ümeyye b. Halef, III, 624; IV, 760; X,
555, 562; XI, 33, 34, 139
Ümeyyeoullan, IV, 662; VIII, 663,
664
Ümmü Cemile, XI, 195, 196
Ümmü Habbe, VII, 545, 596
Ümmü Hânî, V, 173, 175; VII, 284, 591;
VIII, 271; XI, 150
Ümmü Kahle, II, 328
Ümmü Kehha, II, 328, 329
Ümmü Külsûm, VII, 562; X, 72, 74
Ümmü Külsûm bint Cervel, X, 74
Ümmü Külsûm el-Huzâî, X, 72
Ümmü Seleme, I, 484; II, 299, 388; VI,
167; VII, 545, 5%, 601; IX, 291; X,
578
Ümmü erik bint Câbi el-Esedî, VII,
592
Ümmül-Hakem bint Ebû Süfyân, X, 73
Ümmül-kitab, VIII, 679
Ümniye, 1, 357
168,516, 541; VII, 393; VIII, 80, 586;
IX. 546
ünsiyet, I, 323, 342, 476, 653, 726; II,
101, 210, 358, 359, 447, 752; III, 182,
183, 464, 499, 721; IV, 86, 207, 331,
443, 583, 585; V, 277, 410, 605, 615;
VI, 1 57, 211, 232, 236, 601, 647, 732;
VII, 177, 473; VIII, 209, 357, 358,
648; IX, 24, 103, 241, 340, 375, 418,
510, 547; X, 117, 456, 569, 699
Ürdün, III, 400; IV, 41 1; V, 182
Ürivya, VIII, 277, 278, 279
Üsâme, II, 145, 492, 494; IX, 278, 302,
303
Üsevr, II, 515
üveyik kuu, VII, 30
Üzeyir (Hz.), I. 423, 450, 693, 694, 695;
II, 44, 46, 110, 129, 149, 553, 572,
651; III, 208, 698, 701, 702; IV, 177,
523; V, 238, 318, 324, 396; VI, 146,
151, 519, 537; VII, 631; VIII, 342,
724, 756; IX, 489; XI, 208
V
Vâdilkurâ, III, 394; X, 359, 709
vahdot-i vücud, 1, 19, 107; IV, 269
Vahidî, I, 48. 135, 214; II, 424, 738; III,
404, 497, 645, 650; IV, 14, 256, 278,
563, 756; V, 14, 43. 142, 244, 364,
365. 391, 452, 558, 571, 590; VI, 167,
181, 202, 304, 555, 578, 609, 611. 623;
VII, 557, 564, 672; IX, 112, 292; X,
652
380 NDEKS
Vâhile, IV, 544; X, 223
Vahî, II, 718; VIII, 337, 415
Vadiyye, IV, 168
vakar, III, 52; V, 435; VI, 99, 382, 607.
616, 620; VII, 437; IX, 146, 249, 260;
X, 350
Vakdî, I. 138; II, 189, 191; VII, 280; XI,
147
Varaka b. Ncvfel, II, 472; XI, 44
Varnkâlii 1-Hitnb, I, 81
Vâsl. II, 99; III, 541; V, 729; VI, 63;
VII, 69, 473; VIII, 51, 614, 642, 676;
IX, 35, 85, 646; X, 219, 288, 588, 600,
613; XI, 96, 114
vasile, I, 507; III, 55
W-Va<U fl Tefiîri 7-Kur'cb i1-Mccîd, I, 135,
214; IV. 256; V, 43, 364, 391, 452,
571, 590; VI, 167, 202, 578, 609, 61 1,
623; VII, 672
el-Vecîz, III, 280; IV. 14, 15, 278; V, 244,
364; VII, 564
Veciz ii CeliUl-Kadr, 1, 62
vefa ehli, I, 312, 514; III, 143
Vehb b. Abdullah b. Mihsan, IX, 236
Vehb b. Münebbih, I, 658, 660; II, 34,
57, 279; III, 394; IV, 248, 433; V, 378,
425, 633; VI, 108, 1 13, 117, 129, 383,
523, 572; VU, 37, 168, 177, 267, 650,
670, 671; VIII, ]82, 455, 489; IX, 85,
236, 325; X, 588
vehbî ilim, I, 60; X, 23
vela, IX, 180
velâyet-i kübra, I, 566
Velîd b. Mugîre, 1, 149; III, 246; IV, 425.
759; V, 231, 281; VI, 146, 241, 541;
VII, 113; VIII, 699, 753: IX, 344, 462;
X, 265, 267, 268, 419, 420, 421, 422,
425, 482, 555, 609, 624, 682; XI, 1 12.
139, 161
Velîd b. Velîd, VIII, 415, 416; X, 420
Verrâk, II, 56; V, 95, 638; VI, 666; VIII,
518; X, 154, 220, 5%, 633
Vertecüb bk. Rûzbihân- Baklî
vesvese, I, 170, 173, 176, 180, 185, 265,
713, 715; II, 251, 294, 489, 630; III,
228, 229, 238, 240, 241. 330. 332, 334,
335, 342. 529, 531, 533, 534, 535, 562,
563, 580, 595. 602, 621, 622, 719; IV,
143, 434, 436, 444, 454, 583, 645, 652,
709, 714, 726; V, 134, 276, 579. 715,
718, 722; VI, 52, 143, 191, 675, 732;
VII, 75, 108, 218, 220. 641, 673, 679;
VIII, 173, 226, 302, 310, 312, 529,
642, 707, 709, 710, 731; IX, 194, 237,
339, 340, 344, 609, 683; X, 37, 39, 40,
297. 432; XI, 52, 121, 151, 178, 220,
222. 223, 224
Vezzân eriflerinin Mennklu, IV, 75
Y
Ya'fur, VII, 46
Yâfes, IV, 306; V, 452, 453; VU, 268;
VIII, 199
Yahuda, I, 341, 452, 657; U, 641; IV,
404, 412, 413, 420, 480, 493, 494, 509;
V, 374; VIII, 190
yahudiler, I, 236, 367, 368, 372, 376, 378,
384, 413, 414, 415, 427, 430, 448, 456,
NDEKS
468, 469, 585, 613; II, 16, 29, 44, 93,
100, 120, 123, 142, 150, 153, 164, 170,
177, 181, 404, 421, 423, 424, 461, 579,
583, 644, 693, 697, 698, 699, 710, 734,
743, 744; III, 191, 208, 672; IV, 282,
523, 603, 729; V, 186, 268, 282, 306,
324, 357, 584; VI, 525; VII. 307, 435,
448, 618, 676; VIII, 432, 512, 527,
673; IX, 197, 530, 659, 673; X, 13, 18,
33, 35, 80, 81, 106, 107, 108; XI, 200
Yahya (Hz.), I, 86, 338, 372, 574; II, 69,
75, 76, 77, 279, 580, 656, 746; III,
184, 186; IV, 411, 414, 433, 607; V,
1 73, 1 82, 1 84, 1 85, 483, 485, 486, 488,
490, 491, 492, 493, 506, 509, 542; VI,
134, 470; VII, 291, 313; VIII, 507,
670; IX, 355, 382; X, 401; XI, 62
Yahya cl-Kâdirî, I, 95
Yahya b. Muâz, 1, 141, 176, 490, 729; III,
749, 750; V, 286, 739; VI, 718; VIII,
51; IX, 355, 382; X, 596
Yahya b. Ömer el-Kinânî, 1, 86
yakîn ehli, I, 30, 432, 609; II, 751; III,
236, 237, 515; IV, 235, 239, 587, 594;
VIII, 244; IX, 18
yakinî iman, I, 534; II, 751; IV, 594, 679;
V, 739; X, 559; XI, 40, 178
Yakub (Hz.), 1, 140, 307, 341, 445, 446,
447, 448, 451 , 452, 453, 455, 456, 657;
II, 67, 68, 137, 148, 586, 600, 727; III,
184, 185, 186, 545; IV, 230, 335, 336,
396, 398, 399, 400, 401 ,404, 408, 409,
410, 411, 412, 413, 414, 415, 416, 41 7,
426, 431, 446, 447, 470, 471, 476, 477,
381
478, 479, 480, 48 1 , 483, 484, 485, 486,
488, 490, 494, 495, 496, 497, 498, 499,
501, 502, 503, 504, 505, 508, 509, 510,
511,512, 513, 514, 515, 516, 518, 519,
530; V, 480, 526, 527, 528, 531, 541,
542, 674, 693; VI, 15, 94, 95, 96, 118,
387, 400, 632; VII, 50, 137, 167, 231,
279, 281, 285, 289, 608; VIII, 212,
213, 221, 280, 314, 489, 490; IX, 151;
X, 202
Yakub b. Mâsân, V, 483
Yas ir, I, 413; II, 128, 443; III, 583; IV,
33; V, 142, 147; VIII, 354
Yay, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
Ye'cûc, III, 299; V, 451, 452, 453, 455,
456; VI, 140, 142, 143; VIII, 199
Yegûs, X, 356, 357, 358
Yelmihâ, V, 336, 337
Yemâme, II, 718; III, 504; V, 241; VI,
340, 572, 598; IX, 331, 628
Yemen, 1, 400; II, 661, 673, 717; III, 468,
676; IV. 367. 417, 479, 600, 657; V.
241; VI, 27, 113, 396; VII, 45, 46, 47,
49, 68, 639, 656, 657, 658, 667, 668,
669. 670, 675, 676; VIII, 96, 306; IX.
36, 38, 40, 101, 136, 194, 332, 333; X,
13, 272, 651, 709; XI, 147, 149, 154
Yengeç, IV, 708; VI, 603, 604; X, 645
Yerbû' oullan, II, 718
Yeshur b. Levi b. Yakub, VII, 137
Yesrûn, VII, 162
Yecur, IV, 404
Yehur, 1, 452
Yeûk, X, 356, 357, 358
NDEKS382 _
Yezîd b. Ebû Hubcvb, VI, 609
Yezîd-i Rekkâî, V, 226
Yezîd b. ecere, IX. 312
ylan, I, 664; II, 216, 275, 502, 750; III,
421; V, 327, 616, 618, 619, 620, 636,
651, 652, 726; VI, 474, 641, 648, 673;
VII, 22, 23, 175, 177, 178, 338, 669;
VIII, 200; IX, 167, 634; XI, 67
Yûhânez, VII, 137
Yuhanna, VIII, 114
Yunus (Hz.), 1, 672; II, 586; III, 185, 186,
458, 726; IV, 238; VI, 127, 128, 129,
130, 131, 133, 318; VII, 300; VIII,
229, 230, 231, 232, 233, 234, 235; IX,
143, 152; X, 285, 287
Yusuf (Hz.), I, 452; II, 88, 428; III, 165,
184, 185, 186, 417; IV, 396, 398, 399,
400, 401, 402, 403, 404, 405, 406, 407,
408, 409, 410, 41 1, 412, 413, 414, 415,
4 1 6, 41 7, 41 8, 4 1 9, 420, 421 , 422, 423,
424, 426, 427, 428, 429. 430, 431, 432,
433, 434, 435, 437, 439, 440, 441 , 442,
443, 444, 445, 446, 447, 448, 449, 450,
451 , 452, 453, 454, 455. 456, 457, 458,
459, 460, 461, 462, 463, 464, 465, 466,
467, 468, 469, 470, 471, 472, 473, 474,
476, 477, 478, 480. 482, 483, 484, 485,
486, 488, 489, 490, 491, 493, 494, 495,
497, 498, 499, 501, 502, 503, 504, 505,
506, 507, 508, 509, 510, 511, 512, 513,
514, 515, 516, 517, 518, 519, 520, 521,
522, 530, 535; V, 173, 403; VI, 84,
115, 329, 341, 400, 416, 450, 632, 658,
670; VII, 50, 1 54, 169, 235, 261 ; VIII,
212, 218, 280, 303, 309, 354, 489, 490;
IX, 21, 1 18, 151, 416, 631; X, 272
Yusuf b. Esbât, I, 164
Yusuf-i Fâst. I, 91, 95, 501; III, 64; VII,
431,601; VIII, 578
Yusuf b. Hüseyin-i Râzî, VII, 143
Yusuf b. Mihrân, VID, 212
Yua', II, 660, 662, 663; III, 462; IV, 515;
V. 403. 409. 422; VI. 1ZS. 656; VIII.
226, 309, 316
Yümn b. Rzk, VII, 233
Z
ZâdüVMesîr, VIII, 455
Zâdiil-Miiciddi's-Sârî li-M’tiliil-Bu htîri,
1,83
zahir ehli, I, 34, 48, 202; VIII, 539; IX,
699; X, 145
Zahirîler, II, 368, 505, 622; III, 39; VI,
443; IX, 591, 667
zakkum aac, V, 247; VIII, 195
Zebîdî, I, 83
Zebur, I, 37, 747; II, 546; III, 18; V, 235,
237, 741; VI, 154, 155, 483; VII, 281;
VIII, 60, 61, 273, 510, 673; IX, 488;
X, 397, 684
Zeccâc, I, 138; II, 535, 684; V, 638, VI,
1 10, 141, 171, 175, 431; VII, 140, 150.
205, 228, 295, 362, 368, 370, 377; IX,
39, 296. 567: X, 587. 610
Zefirân, III, 552
ez-Zehriil-Enîk, IV, 513, 514, 518, 520
Zekeriyya (Hz.), I, 138, 338, 372; II, 6,
INDF.KS
67, 69, 71, 72, 74, 75, 76, 77, 78, 79,
279, 746; III, 384, 186; IV, 411, 683,
739; V, 182, 185, 480, 481, 482, 483,
484, 485. 486, 487, 488, 489, 495, 506,
542; VI, 125, 133, 134, 135, 318; VII,
291; VIII, 507; X, 254
Zekkâk, I, 80; X, 431
Zekvân, VII, 67
Zem'a b. Esved, III, 92
Zemaheri, I, 62, 64, 135, 151, 541; II,
99, 634, 686; III, 180, 404, 443, 597;
IV, 189, 202, 515, 632, 636, V, 31,
448, 653; VI, 31, 64, 174, 243; VIII,
123, 436; X, 78, 204, 388, 469, 555,
717
Zerkei, I, 41. 67, 68, 141; V, 196; IX,
480
Zerrûk bk. Ahmed Zerruk
zevk ehli, I, 537; III, 56, 568; IV, 508;
V, 248
Zevd b. Amr, VIII, 417
Zevd b. Erkam, X, 127, 128
Zeyd b. Elem, 1, 71 K); II, 432, 653; IX,
121; VII, 598; VIII, 416
Zeyd b. Harise, I, 192; II, 145; VII, 507,
561
Zeyd b. Ncvfcl, II, 472
Zeyd b. Rilâa, VI. 397
Zeyd b. Semin, II, 514
Zeyneb bint Cah, VII, 545, 560, 561;
X, 201
Zeyneb bint Haris, IX, 239
Zeyneb bint Huzeyme, IX, 291; VII,
592
383
Zevnelâbidin (Ali b. Hüseyin), VI, 617;
X, 395
Zeynüddin Muhammed el-Kazvini, I,
95
zikir ehli, I, 508; II, 620; III, 751; IV,
374; V, 67; VI, 25; X, 626; XI, 169
Zûniivâs, X, 651
Zübevr, II, 94, 219, 234; III, 583; IV,
730; X, 53; XI. 223
Zübeyr b. Awâm, II, 443, 444; VII, 543,
594,701,702, 703; VIII, 335
Zühal, I, 394; VI, 51, 603; X, 584
Zühre, I, 399, 400; III, 173; VI, 51, 603;
VIII, 204; X, 267, 584
Zührî, I, 528; VII, 460, 607; VIII, 211;
X, 38, 414
Zülevha, IV, 422, 426, 428, 431, 432,
434, 437, 439, 440, 441, 442, 444, 446,
464, 465, 515, 519, 520; VI, 416
Zülkarnevn (Hz.), V, 17, 282, 357, 405,
435, 436, 437, 438, 439, 440, 441, 442,
443, 444, 445, 446, 447, 448, 449, 450,
451, 452, 453, 454, 455, 456, 458, 459,
460, 550; IX, 325; XI, 83
Zülkifl, VI, 125, 126; VIII, 316, 317
ZünnÛn-i Msrî, I, 405, 751; 11, 244, 359,
430, 470; III, 635; IV, 388, 410; VI,
100, 665; VII, 92, 415; VIII, 47, 502,
589; IX, 383, 639; X, 32, 618