2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat...

212

Transcript of 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat...

Page 1: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok
Page 2: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

2 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

KKRRİİMMİİNNOOLLOOJJİİ VVEE İİKKTTİİSSAATT

SSUUÇÇ VVEE CCEEZZAA İİKKTTİİSSAADDII

ÜÜZZEERRİİNNEE İİNNCCEELLEEMMEELLEERR

Editörler:

Prof.Dr. Enver Alper Güvel

Prof.Dr. Coşkun Can Aktan

Katkıda Bulunanlar

Prof. Dr. Erdal Gümüş, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Doç.Dr. Necmiye Cömertler, Aydın Adnan Menderes Üniversitesi

Dr.Zakir Gül, State University of New York Dr. Hakan Hekim, Bağımsız Araştırmacı

Dr.Hayati Aksu, Atatürk Üniversitesi Dr. Serdar Yay, Süleyman Demirel Üniversitesi

Doç.Dr.Yakup Akkuş, İstanbul Üniversitesi

Page 3: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 3

SOBİAD :: SOSYAL BİLİMLER ARAŞTIRMALARI DERNEĞİ

HUKUK VE İKTİSAT ARAŞTIRMALARI MERKEZİ

SOBİAD-HİAM Hukuk ve İktisat Yaklaşımı kapsamına dahil tüm disiplinlerde araş-

tırmalar yapılmasını; konferans, panel, forum ve benzeri etkinlikler düzenlenme-

sini desteklemek amacıyla Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD) bünye-

sinde oluşturulmuş bir merkezdir.

Kamu Tercihi :: Anayasal İktisat :: Kurumsal İktisat :: Regülasyon İktisadı :: Mülkiyet Hakları İktisadı :: İşlem Maliyetleri İktisadı ::: :::

SOSRES:: THE SOCIAL SCIENCES RESEARCH SOCIETY

The CENTER FOR STUDY OF LAW AND ECONOMICS (CSLE )

The Center for Study of Law and Economics (CSLE) is an initiative of the Social

Sciences Research Society (SOSRES), a non-governmental research organization

based in Turkey. The objective of the CSLE is to promote high-quality research in

the fields at the interface of law and economics.

Public Choice :: Constitutional Economics :: Institutional Economics :: Regulatory

Economics Economics of Property Rights :: Economics of Transaction Costs ::: :::

[email protected] www.sobiad.org

Copyright © 2019, Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği

Bu kitabın her türlü yayın hakkı Sosyal Bilimler Araştırmaları Derneği (SOBİAD)’ne

aittir. SOBİAD’ın izni olmadan tanıtım amaçlı toplam bir sayfayı geçmeyecek alıntı-

lar hariç olmak üzere, hiçbir şekilde kitabın tümü veya bir kısmı herhangi bir or-

tamda yayımlanamaz ve çoğaltılamaz.

SOBİAD Hukuk ve İktisat Araştırmaları Yayınları :

ISBN: 978-605-68961-8-7

Page 4: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

4 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ÖNSÖZ

Kriminoloji, suçların türlerini, etkilerini, nedenlerini, sonuçla-rını ve önlenmesine yönelik konuları inceleyen bir araştırma prog-ramıdır. Kriminolojik İktisat ise suç ve ceza konusunu iktisat bilimi perspektifinden inceleyen bir disiplindir. Kriminolojik İktisat litera-türde daha ziyade Suç ve Ceza İktisadı olarak bilinmektedir. Günü-müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok ciddi bir gelişme göstermiştir. Bugün özellikle İngiliz-ce’de suç ve ceza iktisadı alanında devasa bir literatür mevcuttur.

Türkiye’de maalesef Suç ve Ceza İktisadı alanında yapılmış ça-lışmalar fevkalade sınırlıdır ve henüz bu alanda bir literatürün varlı-ğından söz etmek mümkün değildir. Ülkemizde bu alanda ilk ve öncü çalışmalar Prof.Dr. Enver Alper Güvel tarafından yapılmıştır.1

Elinizdeki kitap; Suç ve Ceza İktisadı'nın felsefi ve teorik temelle-rinden gündemi işgal eden ölüm cezasının caydırıcılığına, üçüncü binyılın tehdidi olan ekonomik suçlara, suç ve mutluluk ilintisine ve Türkiye'de mala karşı suçların belirleyicilerinin analizine uzanan bir spektrumda; Suç ve Ceza İktisadı üzerine muhtelif çalışmalardan oluşmaktadır. Çalışmaya katkılarını esirgemeyen değerli araştırmacı-lara teşekkürlerimizi iletmeyi bir borç biliyoruz.

Prof.Dr. Enver Alper Güvel

Prof.Dr. Coşkun Can Aktan

1 Bkz., Enver Alper Güvel (2004a), Suç ve Ceza Ekonomisi, Roma Yayınları, Ankara. ;

Enver Alper Güvel (2004b), Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk Uygulaması, Roma Yayınları, Ankara. ; Güvel, Enver Alper (2005b) “Organize Suçun Ekonomik Analizi

ve Optimal Hukuk Uygulaması”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 38, Sayı: 3, ss. 81-99

Page 5: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 5

İÇİNDEKİLER

Krimonoloji ve İktisat: Hukuk ve İktisat Yaklaşımından Suç ve Cezanın İktisadi Analizi Coşkun Can Aktan & Serdar Yay……………………………………………………6 Suç ve Ceza Ekonomisine Giriş Erdal Gümüş ……………………………………………………………………...……….46 “Ekonomik Suç” ve Caydırıcı Hukuk Uygulamaları Enver Alper Güvel ………………………………………………………………………66 Suç ve Suçla Mücadelenin Ekonomik Analizi Hakan Hekim & Zakir Gül …………………………………...……………………..104 Ölüm Cezasının Ekonomik Analizi ve Caydırma Etkisi Enver Alper Güvel ……………………………………………………………….……128 Suç ve Mutluluk Necmiye Cömertler ……………………………………………………………..……168 Türkiye’de Mala Karşı Suçların Sosyoekonomik Belirleyicileri Üzeri-ne Bir Deneme: Sınır Testi Yaklaşımı (1970-2007) Hayati Aksu & Yakup Akkuş………………………………………..……………..185

Page 6: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

6 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

KRİMONOLOJİ VE İKTİSAT: HUKUK VE İKTİSAT YAKLAŞIMINDAN

SUÇ ve CEZANIN İKTİSADİ ANALİZİ1

Coşkun Can Aktan & Serdar Yay

I. GİRİŞ

"Kimi suçlar, doğrudan doğruya toplumu ya da onu temsil eden kişiyi yıkarlar, yıkmaya yönelirler.

Kimileri de yurttaşın yaşamını, mallarını ya da onurunu, bu değerlerin özgül esenliklerini ihlal ederler.

Ötekiler ise, kamunun esenliği için yasanın yapmayı ya da yapmamayı buyurduğu kurallara aykırı eylemlerdir. "

Cesare Beccaria

Suç ve ceza genel olarak hukuk disiplinin ana konusudur. Normatif

hukuk, toplumsal düzeni sağlayacak ideal kuralları belirlemeye ça-

lışır ve bu kuralların ihlaline yönelik yine ideal ve olması gereken

cezaları koymaya çalışır. Pozitif hukuk ise yürürlükte olan hukuk

kurallarıdır. Pozitif hukuk dar anlamda anayasa ve yasaların topla-

mından oluşur. Pozitif hukuk, normatif hukuka yakınlaştığı ölçüde

meşruiyetini daha güvenilir ve saygın bir konuma getirmiş olur.

Pozitif hukuk içerisinde yer alan ceza hukuku doğrudan suç ve ceza-

ları düzenleyen bir kamu hukuku alanıdır. Ceza hukuku; "ceza genel

hukuku", "ceza özel hukuku" ve "ceza muhakemesi hukuku" olmak

üzere üç alana ayrılır.

Ceza genel hukuku, suç kavramının maddi ve manevi unsurlarını ta-

nımlar ve suçlar için öngörülen cezaları belirler. Ceza özel hukuku,

1 Daha önce şu kitap içerisinde yayınlanmıştır: C.C. Aktan & S.Yay, Kurallar ve Ku-

rumlar, Ankara: Seçkin Yayınları, 2019.

Page 7: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 7

hangi eylemlerin suç olduğunu ve bu suçların hangi cezalar ile karşı-

lık bulacağı konularını inceler. Ceza özel hukuku spesifik olarak be-

lirli suçları (kişilere, topluma, devlete karşı işlenen suçlar vs.) tanım-

lar ve bunlar için uygulanacak olan cezaları belirler. Ceza genel hu-

kuku tüm cezalara yönelik genel hükümleri; ceza özel hukuku ise

spesifik suçlara ilişkin hukuk kurallarından oluşur. Ceza soruşturma-

sı ve yargılamasının nasıl yapılacağını inceleyen bir başka hukuk dalı

ise "ceza muhakemesi hukuku" dur.

Buraya kadar yaptığımız açıklamalar çerçevesinde suç ve cezaların

genel olarak hukuk biliminin ve özel olarak ceza hukukunun bir

inceleme konusu olduğunu söyleyebiliriz. Ancak suç ve cezalar

sadece ve sadece hukuk biliminin konusu değildir ve olamaz. Kri-

minoloji, sosyoloji, psikoloji, iktisat gibi disiplinler de suç ve ceza-

ları farklı yönleri ve boyutları ile ele alır ve inceler.

Kriminoloji hukuk disiplininden tamamen farklıdır. Krimonoloji, suç

türlerini, etkilerini, sonuçlarını ve önlenmesine yönelik konuları vs.

inceleyen bir araştırma alanıdır. Kriminoloji ya da bir başka isimle

"suç bilimi", suç olgusunun bütün yönleriyle incelemesini kendisine

konu edinen bir bilim dalıdır.

Bizim bu çalışmada inceleyeceğimiz konu ise hukuk ve kriminoloji

disiplinlerinin inceleme konusu olan suç ve cezaların iktisadi analizi-

ni yapmaktır. Literatürde "Suç ve Ceza Ekonomisi" ya da "Suç ve Ceza

İktisadı" adı verilen bir disiplin içerisinde suç ve cezaların iktisadi

yönleri ve boyutları inceleme konusu yapılmaktadır.

II. KRİMİNOLOJİ: SUÇ BİLİMİ

"Gerçekten, cezaların ve suçların doğru ve evrensel bir merdiveni bulunsa idi, zorbalığın ve

özgürlüğün derecesinin, insanlığın ya da çeşitli ulusların kötülüklerini kestirilebilir ve

ortak bir ölçüsüne sahip olurduk." Cesare Beccaria

Page 8: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

8 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

İnsanlık tarihinde Adem ve Havva'nın ilk çocukları olan Habil'in

kıskanç erkek kardeşi Kabil tarafından öldürülmesi olayı bilinen

ilk suçtur (Sokullu Akıncı, 2016: 23). Hatta Habil ve Kabil'den de

önce Adem ve Havva'nın dünyaya geliş hikayesi de bir suç ile baş-

lar. Buna göre Adem cennetteki "yasak meyve" den yemek suretiy-

le suç işlemiş ve bu suç bütün soyuna bulaşmıştır. Adem'den sonra

doğan her insan, babası Adem'in günahından ötürü günahkar ola-

rak doğmaktadır. Hıristiyanlık inancında bu anlayış "Asli Günah"

olarak bilinmektedir. İlk defa Saint Augustin tarafından kullanılan

ve doktrinleştirilen bu terim suçu ilk insana kadar dayandırmak-

tadır (İslam Ansiklopedisi, 2018).

Suç, insanlık tarihi kadar eski bir olgudur. Suça, gelişmiş insan top-

lumlarının meydana çıkışından çok önce bile rastlanmıştır. İnsanın

var olduğu ilk çağlardan beri suç var olmuştur. Sulhi Dönmezer1'in

vurguladığı gibi (Dönmezer, 1984: 62); "Tarihte hiçbir toplum yoktur

ki, orada belirli fiiller yasaklanmamış ve bunun karşılığı olarak ceza

müeyyidesi var bulunmamış olsun... Suçsuz bir toplum bir hayalden

başka bir şey değildir." Suç, toplumsal hayatın bir parçasıdır.

Genel bir tanımla suç, bir yasayı ihlal eden ve resmi yaptırımlarla bir

otorite tarafından cezalandırılabilen bir eylemdir. Modern anlamda

sosyolojinin kurucusu olarak kabul edilen Emile Durkheim'e göre

suç, toplum halinde yaşama şartlarına yönelmiş her türlü saldırıdır

ve kaçınılmazdır. Durkheim'e göre bazı insanlar etkili bir şekilde

sosyalleşirken, bazı insanlar ise sosyalleşememektedirler. Zayıf sos-

yalleşme sonucu toplumun ortak norm ve değerlerinden saptırıcı

davranışlar ortaya çıkmaktadır. Öte yandan modern toplumdaki ka-

labalık ve karmaşık şehirler bir çok farklı kültürden ve yaşam tarzın-

dan insanların bir arada yaşamasına imkan sağlamaktadır. Böylece

birçok alt kültür oluşmakta ve bu alt kültürler içerisinde mutlaka

toplumun norm ve değerlerine aykırı davranış ve eylemler ortaya

1

Türkiye'de kriminolojinin öncüsü olan Ord.Prof.Dr. Sulhi Dönmezer (1918-2004)

aynı zamanda Türkiye'de ilk kez 1943 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde

kurulan Kriminoloji Enstitüsü'nün ilk kurucularındandır.

Page 9: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 9

çıkmaktadır. Durkheim'e göre suç bu nedenlerle kaçınılmazdır

(Durkheim, 1938).

Suç ile ilgili literatürdeki ve kanunlardaki tanımların yetersizliğine

dikkat çeken Uğur Alacakaptan'ın suç tanımı ise şu şekildedir

(Alacakaptan, 1975: 10): "Suç isnad yeteneğine sahip bir kişinin kusur-

lu iradesinin yarattığı icrai ve ihmali bir hareketin meydana getirdiği

yasada yazılı tipe uygun, hukuka aykırı ve müeyyide (yaptırım) olarak

bir cezanın uygulanmasını gerektiren bir eylemdir."

Literatürde suçun çeşitli açılardan sınıflandırıldığı ve dolayısıyla da

birçok suç türünün olduğu görülmektedir. Aynı şekilde ceza kanunla-

rı da suçu çeşitli şekillerde sınıflandırmaktadır. Örneğin suç sosyolo-

jisinde suç, mala karşı işlenen suçlar, şahsa karşı işlenen suçlar, bili-

şim suçları, terör suçları, organize suçlar ve devlete karşı suçlar ol-

mak üzere çeşitli biçimlerde sınıflandırılmaktadır (Geleri, 2013:

108).

Kriminoloji1, Latince suçlama anlamına gelen "crīmen" ve Yunanca

bilim anlamına gelen "logia" kavramlarından oluşan ve "suçbilim"

olarak çevrilebilecek bir kavramdır. Kriminoloji kavramını ilk defa

1879'da Fransız bir hekim olan Paul Topinard'ın kullandığı kabul

edilmektedir. "Kriminoloji (Criminologia)2" adında ilk eser ise 1885

yılında İtalyan ceza hukukçusu Baron R. Garofalo tarafından yazıl-

mıştır. Kriminolojinin Türkçe literatürdeki karşılığı ise "suç bilimi"

dir. Türk Dil Kurumu kriminolojiyi, "toplumsal bir olgu olarak suç ve

suçluluğu inceleyen bilim" olarak tanımlamaktadır (Türk Dil Kurumu,

2018).

Suç olgusuna ilişkin bilim veya kısaca "suç bilimi" şeklinde özetleye-

bileceğimiz kriminolojinin en temel konuları suç, suçlu ve cezadır

(Carrabine vd., 2009: 3). Kriminolojinin tarihçesinde iki eser büyük

önem arz etmektedir. 1764 tarihli Cesare Beccaria'nın "Suç ve Ceza"

1

Türkçe literatürde kriminoloji hakkında geniş kapsamlı bilgi ve literatür arşivi için

bkz.: https://www.kriminoloji.com/ 2

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Baron R. Garofalo, (1957), Criminologia "Suç, Suçlu ve

Ceza", (Çev: Muhittin Göklü), İstanbul: Nurgök Matbaası.

Page 10: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

10 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ve Sezar Lombroso'nun 1876 yılında yayınlanan "Suçlu İnsan" isimli

kitapları kriminolojinin başlangıcını oluşturmaktadır. Ceza hukuku

tarihinin en önemli eserlerinden biri kabul edilen kitabında Beccaria,

dönemin insanlık dışı hukuk ve mahkemelerinin varlığına karşı şid-

detli eleştirilerde bulunmuştur. Kriminolojinin tarihinde en geniş

etki yaratan eser kabul edilen kitabında Lombroso ise suçlular üzeri-

ne antropolojik ve deneysel çalışmaları sonucu "doğuştan suçluluk

öğretisi" tezini ortaya atmıştır. Buna göre Lombrosso, suçluluğun

kalıtımsal bir olgu olduğunu savunmuştur (Demirbaş, 2010: 50-56).

Sonuç olarak, kriminolojiyi özet bir ifade ile suç ve suç ile ilgili

konuları araştıran bilim dalı, yani suç bilimi olarak tanımlayabil i-

riz. Suç ve suç türlerini, suç ve suçlu arasındaki ilişkileri, suçun

niteliğini, suçun miktarını, suçun kaynaklarını, suçun nedenlerini,

suçun unsurlarını, suça maruz kalan kişileri, suçun etkilerini, suç-

lunun ıslahını, suçlunun cezalarını, ceza yasalarını vb. birçok ko-

nuyu inceleyen sadece hukuk ve kriminoloji değildir. Adli tıp, sos-

yoloji, psikoloji, psikiyatri, hukuk, tarih, antropoloji, biyoloji, ikt i-

sat vb. birçok bilim dalı suç ve cezaları muhtelif yönleri ile ele a l-

makta ve incelemektedir.

III. KRİMİNOLOJİ (SUÇ BİLİMİ) AÇISINDAN SUÇLARIN SINIFLANDIRILMASI

"Suçu toplum hazırlar, suçlu işler." Henry Thomas Buckle

Suçları en geniş haliyle suç hedefi, mahiyeti ve niteliği açısından üç te-

mel ayrıma tabi tutabiliriz. Suçu hedefi açısından değerlendirirken

"şahsa yönelik suçlar" ve "mala-mülke yönelik suçlar”; mahiyeti açısın-

dan değerlendirirken "mali suçlar", "siber suçlar", "çete suçları", "mağ-

dursuz suçlar"; suçu niteliği açısından değerlendirirken de "mesleki

suçlar", "organizasyonel suçlar", "devlet yönetimi suçları" ve "trafik suç-

ları" şekline bir ayrıma tabi tutmak mümkündür (Şekil-1).

Page 11: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 11

Suçun hedefi açısından suç türleri. Burada esas olan suçun

şahsa veya mala-mülke yönelik işlenmesidir. Şahsa yönelik suçları

kişinin fiziki varlığını hedef alan suçlar olarak nitelendirmek müm-

kündür. Şahıslara yönelik suçlara örnek olarak cinayet, taksirli adam

öldürme, tecavüz, saldırı, yaralama, aile içi şiddet ve darp gösterilebi-

lir. Mala-mülke yönelik suçlara ise hırsızlık, soygun, yağmalama, zor-

la el koyma, zimmete geçirme vb. örnekler verilebilir.

Suçun mahiyeti açısından suç türleri. Suçu mahiyeti açısın-

dan dört şekilde ele almak mümkündür. Mali suçlar şiddet içermeyen

yollarla işlenen ve mali bir kayba neden olan suçlardır. Kara para

aklama, kalpazanlık, dolandırıcılık, sahtecilik, kaçakçılık gibi suçlar

ile devleti ve/veya bireyleri mali bir kayba uğratan suçlar örnek veri-

lebilir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte ortaya çıkan ve bilişim sis-

temlerine karşı işlenen suçları tanımlayan siber suçlara ise kişisel

veri hırsızlığı, casus yazılımlar, virüsler, şifreleme, veri ekleme, sis-

temin kullanımını engelleme, özel hayatın gizliliğine müdahale etme,

iletişimi engelleme, iletişimi izinsiz izleme ve kayıt etme vb. örnek

verilebilir. Çete suçlarında ise bir suça iştirak, suç için birleşme vb.

durumlar söz konusudur. Sokak mafyası, hapishane mafyası, kan da-

vası gibi toplu suçlar bu türden suçlara örnek verilebilir. Son olarak

mağdursuz suçlar ise mağdur tarafı olmayan veya diğer bir deyişle

birilerini mağdur etmeyen ve karşılıklı rıza ile yapılabilen suçlardır.

Bu eylemler kanunlara göre suç teşkil etmektedir. Fuhuş, madde ba-

ğımlılığı, kumar ve bahis oyunları vb. bu türden suçlara örnek verile-

bilir.

Page 12: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

12 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-1: Suç Türleri

Kaynak: Tarafımızca geliştirilmiştir.

Suçun niteliği açısından suç türleri. Suçu niteliği açısın-

dan da dört farklı şekilde sınıflandırmamız mümkündür. Bu tür-

den suçların en başında mesleki suçlar gelmektedir. Mesleki suç-

larda bir işletme, lehine olacak şekilde yasadışı bir faaliyette bu-

lunabilir. Örneğin, herhangi bir işletmenin bir çalışanı işverenine

Page 13: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 13

yasadışı yollardan bir kazanç sağlaması halinde ikramiye ile

ödüllendirilebilir. Bir kamu görevlisinin de mesleki suç işlemesi

söz konusu olabilir. Bu kapsamda, kamu görevlisinin kendisine

yarar sağlayacak biçimde, bir kişiye veya kuruma kazanç sağl a-

ması ve devleti zarara sokması mümkün olabilmektedir. Bu suç-

lara kamu gücü içeren mesleki suçlar da denilmektedir. Öte yan-

dan bir muhasebecinin, avukatın, vergi memurunun vb. meslek-

leri aracılığıyla suç işlemesi de mümkündür. Örneğin bir muh a-

sebeci mesleğini çıkar amaçlı kötüye kullanarak vergi kaçakçılığı

yapılmasına aracı olabilir. Bu türden suçlara "profesyonel mesle-

ki suçlar" da denilmektedir. Son olarak bunların dışındaki ve b i-

reylerin doğrudan kendilerine bir menfaat sağlamak amacıyla

işledikleri suçlar ise "bireysel mesleki suçlar" olarak bilinmekte-

dir. Örneğin çalışan hileleri, kişisel vergi kaçırma, kişisel sağlık

sigortası hileleri vb. suçlar bu türden mesleki suçlara örnek ver i-

lebilir.

Bir diğer suç türü organizasyonel suçlardır. Organizasyonlar da

yasadışı faaliyetlerde bulunabilir. Örneğin, yanıltıcı ve yalan rek-

lam ile rakip bir firmayı kolaylıkla karalamak mümkündür. Aynı

şekilde malvarlığı eksiltmeye yönelik hileli tasarruflarda bulun-

ma, kaçak ve yasadışı işçi çalıştırma, organizasyon çalışanlarına

psikolojik şiddet içeren davranışlarda bulunma (mobbing,

bullying vb.) organize ve planlı bir şekilde gerçekleştirilen yasa-

dışı faaliyetler organizasyonel suçlara örnek teşkil etmektedir.

Devleti yönetenler de suç teşkil eden davranış ve faaliyet gerçek-

leştirebilir. Örneğin, kamu otoritesini temsil eden bir birey kişi-

sel servet ve refahını artırmak için kamu kaynaklarını kötüye

kullanma çabasında bulunabilir. Bu durum yolsuzluk olarak da

adlandırılmaktadır. Yolsuzluk ya da siyasal yozlaşma; rüşvet

(kamu görevlilerinin ayni veya nakdi bir çıkar elde etmek için

kamu erkini kötüye kullanması), irtikap (kamu görevlisinin görev

ve yetkilerini kötüye kullanarak karşısındakini rüşvet vermeye

zorlaması), zimmet ve ihtilas (kamu görevlisinin bulunduğu ko-

numdan yararlanarak kamusal kaynakları yasadışı veya hileli

yollarla kişisel çıkarı için kullanması), rant kollama (çıkar grup-

Page 14: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

14 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

larının ilgili kamu görevlilerine çıkar sağlayarak devletten eko-

nomik-sosyal transfer elde etmek için giriştikleri faaliyetler) gibi

ekonomik nitelikteki yolsuzluk faaliyetlerinden oluşabilir. Yo l-

suzluk ayrıca iltimas (kamu görevlilerinin akrabalık, yakınlık,

siyasal yakınlık gibi nedenlerle ilgili kişilerin kamu kaynakların-

dan avantajlı bir biçimde yararlandırılması), hizmet kayırmacılığı

(iktidarın bütçe kaynaklarını oylarını azamileştirecek seçim bö l-

gelerine aktarması) ve oy ticareti (siyasal partilerin veya millet-

vekillerinin seçmen tercihlerini saptıracak davranışlarda bulun-

maları; örneğin, milletvekillerinin parti değiştirmeleri, siyasal

partilerin oy maksimizasyonu için diğer partilerin siyasal söyl e-

mini kullanmaları) gibi eylemleri içermektedir (Aktan, 1992: 25 -

48).

Son olarak da aşırı hız, alkollü araç kullanımı, trafik ışık ihlali

ve muhtelif kural ihlalleri vb. türden trafik suçlarına suçun mahiyeti

açısından sınıflandırmamızda yer verebiliriz.

IV. SUÇUN SEBEPLERİ

"Suç, toplumsal düzenin bozukluklarına karşı bir protestodur." Fyodor M. Dostoyevski

"Milyonlarca çocuğu bozucu, köreltici bir eğitimin pençesinde bırakı-yorsunuz. Erdem çiçekleri açabilecek bu körpe fidanlar gözlerinizin

önünde kurtlanıyor; büyüyüp suç işledikleri zaman, yani içlerine çocuk-luktan giren kötülük tohumları acı meyvelerini verdiği zaman ölüm

cezasına çarptırıyorsunuz onları. Sizin yaptığınız nedir, biliyor musu-nuz? Asma zevkini tadabilmek için hırsızlık yaratmak."

Thomas More

Rus Edebiyatı'nın öncü isimlerinden Fyodor M. Dostoyevski'nin

insanlık tarihinin en büyük romanlarından biri olan eşsiz eseri şu

Page 15: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 15

ismi taşır: Suç ve Ceza1. Suç ve Ceza, okulunu terk etmiş üniversite

öğrencisi Raskolnikov'un çok ağır yoksulluk koşullarından kur-

tulmak adına tefeci bir kadını öldürmesini ve sonrasında yaşadığı

psikolojik hesaplaşmaları anlatır. İç dünyası dengesizlikler ile dolu

olan Raskolnikov cinayeti işlemiştir ancak sonrasında yaşadığı

kişisel huzursuzluğu tarifsizdir. Romanın bir diğer kahramanı olan

Marmeladov'un kızı Sonya da ailesinin içinde yaşadığı yoksulluk

koşullarını hafifletebilmek, kardeşlerini açlıktan kurtarabilmek

için küçük yaşta fuhuşa sürüklenmiştir. Marmeladov ise açlık için-

deki karısının ve çocuklarının parasını çalıp içkiye verecek kadar

alçalmış, işinden olmuş, yaşadığı sefalet ve çaresizlikten kendini

içkiye vermiş biridir. Sosyal düzenin bozukluğunun suçun temel

nedeni olduğu görüşünü savunan Dostoyevski'nin bu eseri suç ve

sebeplerini en güzel şekilde anlamamıza yardımcı olmaktadır.

Raskolnikov'un ağır sefaletten kurtulmak için cinayet işlemesi ile

Sonya'nın aynı sebeple fuhuşa sürüklenmesi suçun en başta ekono-

mik sebeplerinin olduğunu gözler önüne sermektedir.

Marmeladov'un sefalet içerisindeki ailesini görmezden gelerek ken-

dini içkiye vermesi suçun alışkanlık boyutunu örneklemektedir.

Raskolnikov'u cinayete sürükleyen iç dünyasındaki dengesizlikleri

suçun psikolojik boyutunu, Tanrı ile arasındaki çatışma ise suçun

teolojik boyutunu anlamamıza yardımcı olmaktadır. Romanın en ba-

şından en sonuna kadar Dostoyevski'nin vurguladığı bozuk düzen ise

suçun demografik sebeplerinden hukuki sebeplerine, sosyal sebeple-

rinden siyasi ve kültürel sebeplerine dek bir çok sebebini açıklamak-

tadır.

Bireyi/bireyleri suça sürükleyen nedenleri geliştirdiğimiz bir şekil

üzerinde açıklayalım. (Şekil-2). Buna göre suçun biyolojik/genetik,

psikolojik, bağımlılık/alışkanlık, ekonomik/mali, demografik, sosyal,

teolojik, siyasi, hukuki, aile yapısından kaynaklanan ve kültürel ne-

denleri bulunmaktadır.

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Fyodor M. Dostoyevski, (2006), Suç ve Ceza, (Çev: Maz-

lum Beyhan), İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Page 16: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

16 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-2: Suçun Başlıca Sebepleri: Suçları Ortaya Çıkaran Başlıca Fak-törler

Kaynak: Tarafımızca geliştirilmiştir.

Suçun biyolojik/genetik nedenleri: Kriminolojinin babası

olarak kabul edilen Lombroso1, suçlunun biyolojik bakımdan anor-

mal ve doğuştan dejenere olduğunu, sonuç olarak da vahşi bir insana

dönüş gösterdiğini iddia etmektedir. Lombroso'nun öğretisinin çıkış

noktası genetik şarta bağlı suçluluk, yani doğuştan suçluluktur.

Lombroso aynı zamanda ilk defa suçun biyolojik sebeplerini açıkça

ortaya koyan kişidir. Lombroso'ya göre, doğuştan suçlu, genetik ola-

rak belirlenmiş, suç icra eden insandır. Charles R. Darwin'in "evrim

teorisinin etkisi altında kalmış olan Lombroso'ya göre suçlu, normal

insanlara göre, en aşağı gelişim aşamasında duran soya çeken bir

insandır. Lombroso'nun görüşlerinden etkilenen Ernst Kretchmer ise

suç ile beden yapısı arasında bir bağlantı olduğunu savunmaktadır.

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Cesare Lombroso, (1911), Crime: Its Causes and

Remedies, Boston: Little Brown.

Page 17: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 17

Kretschmer, leptosom (astenik)1, atletik2, piknik3 ve dysplastik

(displastik)4 olmak üzere dört tipten sözetmekte ve her tipin belirli

karakter özelliklerine sahip olduğunu ifade etmektedir. Örneğin

leptosomlar, hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarında ön plana çıkarken,

atletikler ise şiddet suçlarında ağırlıklıdırlar. Dyplastikler, genel ada-

ba karşı suçlarda ön plana çıkarken, piknik tipler, bütün gruplar içe-

risinde, nüfus ortalamasının altındadırlar, çok az sayıda dolandırıcı-

lığa ve çok az derecede şiddet grubuna katılırlar. Suçlu davranışın

soyaçekim ile alakalı olduğunu savunanlar ise, bedensel yapı bakı-

mından suça yatkınlığın olabileceğinin yanı sıra, beyin anormallikleri

ve akıl zayıflığı olanlar ile genetik anormallikleri bulunanların suça

yatkın olabileceğini dile getirmektedirler (Sokullu Akıncı, 2016: 158-

166; Demirbaş, 2010: 95).

Suçun psikolojik nedenleri. Biyolojik veya genetik bakış açısı

dışında suçun oluşumunu açıklama denemelerinden bir diğeri, psiko-

lojik bakış açısı olmuştur. Sigmund Freud'un görüşlerine dayanan

psikanalitik yaklaşım suçu kişinin ruhundaki çatışmaların ifadesi

olarak görmektedir. Bununla birlikte suçlu kişi gelişim dönemlerinde

öğrenilmesi gereken davranışları öğrenemediği için suç davranışla-

rına kolay uyum sağlamaktadır. Psikolojide mükerrer suçluluğun

psikopatiden kaynaklandığı ileri sürülmektedir. Buna göre psikopat5

kişilik en önemli suç etkenidir. Son olarak Samuel Yochelson ve

Stanton Samenov'a göre suçluların bir "özel düşünme modeli6" var-

dır ve bu küçük yaşta oluşmuştur. Bu nedenle de bireyden düşünme

modeli tamamen silinmedikçe zorunlu olarak suç işleyecektir (Sokul-

lu Akıncı, 2016: 172-179).

1

İnce yüz, beden, kollar ve bacaklara sahip, kuru ciltli, dar omuzlu kişiler. 2

Bedenleri gelişmiş, geniş omuzlu ve kaslı kişiler. 3

Orta boylu, yuvarlak hatlı, kısa ve kalın boyunlu, geniş yüzlü kişiler. 4

Fizik anomalileri ve orantı bozuklukları olan kişiler. 5

Kurt Schneider, psikopat kişilikleri anormalliklerini çeken veya anormallikleri

altında topluma çektiren, anormal kişilikler olarak tanımlamaktadır. Ayrıntılı bilgi için

bkz.: Kurt Schneider, (1928), Psychopathic Personalities, London: Cassell. 6

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Samuel Yochelson & Stanton Samenov, (1976), The

Criminal Personality, New York: Jason Aronson.

Page 18: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

18 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Suçun bağımlılık/alışkanlık nedenleri. Alışkanlıklar, düzenli

ve sürekli olarak kendini gösteren davranışlardır. Ortaçağ düşünür-

lerinden Augustine, "Alışkanlıklar, zamanında bırakılmazlarsa, za-

manla ihtiyaç haline gelirler." der. Alkol, uyuşturucu, madde bağımlı-

lığı, kumar vb. kötü alışkanlıklar suça eğilimi arttırmaktadır. Çünkü

zamanla ihtiyaç haline gelen "zararlı alışkanlık olarak" tanımlayabi-

leceğimiz bu bağımlılıklar bireyin beynine yanlış sinyaller göndere-

rek kendini iyi hissettiğine dair bir yanılgı içine düşmesine neden

olabilir. Bu nedenle de bağımlılıklar esasen birer beyin hastalığı ola-

rak da kabul edilmektedir. İyi hissetme yanılgısı içine düşen birey

alışkanlığını yerine getirmek için hırsızlık, gasp, cinayet, adam yara-

lama vb. birçok suçu kolaylıkla işleyebilir.

Suçun ekonomik/mali nedenleri. Aristoteles'in "fakirlik;

ihtilallerin ve suçların anasıdır." sözü suçun ortaya çıkış sebeplerini

maddiyata bağlar. Suç ile gelir düzeyi, gelir eşitsizliği, işsizlik, yoksul-

luk vb. ekonomik değişkenler arasında güçlü bir ilişki bulunmakta-

dır. Bütün bu olumsuz durumlar bireyi suça sürüklemektedir. Özel-

likle, maddi imkansızlıkların yarattığı mahrumiyetler, asgari yaşam

düzeyine erişebilecek gelirden yoksunluk ve geçinmede güçlük çek-

me vb. durumlar söz konusu ise birey/bireyler kolaylıkla suç işleye-

bilir.

Suçun demografik nedenleri. Bireyi suça iten demografik

nedenlerin başında hızlı nüfus artışı ve göç gibi olgular yer almakta-

dır. İktisat tarihinde önemli bir yeri bulunan Robert T. Malthus top-

rağın insan ihtiyaçlarını karşılama kapasitesi sınırlı olduğunu ve bu

yüzden de nüfus artışının kontrol edilmesi gerektiğine vurgu yap-

maktadır. Malthus'a göre aksi takdirde nüfus artışı iktisadi refahı

sarsacak ve sosyal yapıyı bozacaktır. Sosyal yapının bozukluğu suçla-

rın ortaya çıkmasına neden olacaktır (Malthus, 1989). Dolayısıyla da

nüfus büyüklüğü toplumsal ilişkilerde büyük önem arz etmektedir.

İnsanlık tarihi kadar eski bir olgu olan göç olgusu ise, göç alan

yerleşim yerlerinin toplumsal, kültürel ve mekansal yapısında da

önemli etkileri bulunmaktadır. Aşırı göçün bu yapılarda meydana

Page 19: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 19

getireceği tahribat tıpkı aşırı nüfus artışının beraberinde ortaya çıka-

cak tahribat gibi suçların artmasına neden olabilir.

Suçun sosyal nedenleri. Toplumsal yaşamda ahlak, sivil er-

dem, güven, sosyal normlar, değerler, inançlar, kurallar ve kurumlar

gibi kavramlarla ifade edilen unsurların tamamı "sosyal sermaye"

olarak ifade edilmektedir. Sosyal sermayeyi oluşturan bütün bu de-

ğerlerin yıpranması beraberinde sosyal çöküntünün de yaşanmasına

neden olur. Sosyal sermayesi düşük toplumlarda suç oranı, sosyal

sermayesi yüksek olan toplumlara nazaran daha yüksektir. Çünkü

yukarıda da değindiğimiz gibi bu toplumlarda adeta bir değer eroz-

yonu yaşanmakta, bireyleri motive edici güçler zedelenmektedir.

Sosyal sermaye ise toplumdaki suç işleme ihtimalinin ve suç oranının

azalmasını sağlamaktadır. Sosyal sermaye teorisinin öncülerinden

Francis Y. Fukuyama da toplumsal verilerden hareketle suçların yo-

ğun olduğu bölgelerin sosyal sermaye birikimi açısından oldukça

düşük olduğunu vurgulamaktadır (Fukuyama, 1999: 34).

Suçun aile yapısından kaynaklanan ve kültürel nedenleri.

Suçun temelinde aile yapısından kaynaklanan nedenler ile kültürel

nedenler de olabilmektedir. Kültürel değerler üzerinde uzlaşamayan

bir toplumda suç işleme eğilimi artmaktadır. Çünkü bu toplumlarda

esasen toplum olmanın gerekliliklerinden de olan birlikte yaşama

duygusu, işbirliği yapma, bireylerin ortak çıkarlarının varlığı vb. de-

ğerler söz konusu olmamaktadır. Bu tür toplumlarda çetecilik faali-

yetleri, şiddet, madde bağımlılığı, organize suçlar, hırsızlık vb. suç

teşkil eden faaliyetler kolaylıkla ortaya çıkmaktadır. Öte yandan top-

lumun en temel birimi olan ailenin yapısı da bireyi suça teşvik ede-

bilmektedir. Örneğin, ebeveynleri veya diğer aile bireylerinin suç

işleme davranışına sahip olması, birey üzerinde henüz dünyaya gel-

diği andan itibaren olumsuz bir etki yaratacak ve suç işlemenin nor-

mal bir davranış olarak hafızasında yer etmesine neden olacaktır.

Suçun siyasi nedenleri. Siyasal karar alma mekanizmasında

rol alan aktörlerin (seçmenler, politikacılar, bürokratlar, çıkar ve

baskı grupları) "özel çıkar" sağlama gayesiyle toplumda mevcut hu-

kuki, dini, ahlaki ve kültürel normları ihlal edici davranış ve eylem-

Page 20: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

20 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lerde bulunmalarına "siyasal yozlaşma" ya da "politik yozlaşma" adı

verilmektedir. Siyasal yozlaşma ile karar verme yetkisine sahip olan

siyasal aktörler sahip oldukları kamusal yetki ve gücü, mevcut yasa,

norm ve ahlak kurallarına aykırı olarak kullanmaktadırlar (Aktan,

2001: 51). Siyasal yozlaşmanın hüküm sürdüğü bir devlet yönetimi-

nin mevcut olduğu toplumun yukarıda da değindiğimiz değerlerin

yok olduğu bir toplum olması kaçınılmazdır. "Balık baştan kokar."

atasözü misali, yönetenlerin yozlaştığı ve suç işlediği bir toplumda

vatandaşların da suça eğilimi artmaktadır.

Suçun hukuki nedenleri. Özgürlük felsefesinin kurucusu ya

da kurucularından biri olarak kabul edilen John Locke, "Hukukun

bittiği yerde tiranlık başlar." der. Suçun önlenmesi ve suçlunun caydı-

rılması görevini yerine getiren kurumların, mahkemelerin, anayasa-

nın, yasaların vb. saygınlıklarını yitirmesi ve bunlara duyulan güve-

nin azalması, bireyi suça teşkil eden önemli nedenlerdendir. Cezala-

rın caydırıcılıktan uzak olması da bireyi suça teşkil eden bir diğer

önemli nedendir. Birey, kanunun uygulanmaması, suç ve cezaların

tanımlanmasındaki yetersizlikler, cezaların caydırıcı ve etkili olma-

ması, kontrol ve denetim mekanizmalarının eksikliği vb. hukuki ne-

denlerden dolayı suça yönelik bir davranış sergileme eğilimi göster-

mektedir.

Suçun teolojik (din kaynaklı) nedenleri. Geçmişten günü-

müze toplumsal hayatı şekillendiren en temel unsurlardan biri

olan din farklı toplumlarda, farklı medeniyetlerde veya farklı kül-

türlerde farklı şekillerde ortaya çıksa da esasen aynı amaca hizmet

etmektedir. Ancak, ne yazık ki tarih; dinlerin esaslarını, kuralları-

nı, amaçlarını vb. unsurlarını kendi menfaatlerine göre şekillendi-

ren ve yine kendi menfaatleri için bunları kullanan kişi veya kişi-

lerin yarattığı baskı, şiddet, kan, öfke, eşitsizlik vb. eylemler ile

dopdoludur. Din kisveli kişi veya kişiler ile ortaya çıkan ve gelişen

bu şekildeki radikal hareketler din üzerinden ayrışmayı kolayca

gerçekleştirebilmekte, yapay ve sahte düşünceler ile insan kıyımı-

na, haksızlıklara, şiddet ve kan dökülmesine dolayısıyla da büyük

suçların işlenmesine neden olmaktadır.

Page 21: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 21

V. SUÇ VE CEZALARIN İKTİSADİ ANALİZİ: SUÇ VE CEZA EKONOMİSİ

"Hepimizin ortak yararı, suçların sadece işlenmemesinde değil, işlendikleri zaman topluma verdikleri zararın da hiç değilse çok az

olmasındadır. Öyleyse, insanları suç işlemekten vazgeçiren yaptırımla-rın/cezaların, suçun kamu esenliğine verdiği zararla ve insanları suça iten nedenlerle orantılı ve bu suretle çok daha etkili olmaları zorunlu-

dur… Suçlarla cezalar arasında bir oran bulunması gerekir " Cesare Beccaria

Cento Veljanovski'ye göre "İktisat bilimi ilgi alanını kendi gelenek-

sel iştigal sahası olan ekonomi ve piyasa mefhumlarının ötesine,

gittikçe daha fazla taşımakta"dır. Todd G. Buchholz, "Hukukun

hiçbir alanı aç gözlü iktisatçıların dokunulmaz alanı değildir." d i-

yerek iktisatçıların hukuka olan ilgisine vurgu yapmıştır. Gerçek-

ten de iktisatçılar Richard McKenzie ve Gordon Tullock'un tabiriy-

le "iktisadın yeni dünyası" nda Ben Fine ve Dimitris Milonokais'in

"iktisat emperyalizmi" veya "iktisadın emperyalizmi" tanımlama-

sına uygun bir şekilde hukukun bir çok alanı ile ilgilenmişlerdir

(Veljanovski, 2016; Buchholz, 2005; McKenzie & Tullock, 1978;

Fine & Milonakis, 2009). İktisatçıların bu ilgisi sonucu, modern

anlamda 1940'lı yılların sonlarına doğru ve özellikle 1950'li yı l-

larda Chicago Üniversitesi'nde öğretim üyelerinin çalışmaları ile

şekillenen "hukuk ve iktisat (law and economics)1" yaklaşımı

doğmuştur. Hukuk ve iktisat yaklaşımının ilgi alanlardan biri de

"suç ve ceza ekonomisi"dir.

İktisatçıların suç konusuna ilgisinin Adam Smith ve Jeremy

Bentham'a kadar uzanan köklü bir geçmişi bulunmaktadır. Ancak 20.

1

Hukuk ve iktisat yaklaşımı, hukuk ve iktisat disiplinlerinin inceledikleri konuların

kesişme noktasında yer almakta ve bir taraftan iktisadi hayatın hukuki etkileri ve sonuç-larını, diğer taraftan da hukuk sisteminin ve kuralların iktisadi analizini yapmaktadır.

Hukuk ve iktisat yaklaşımı içerisinde değerlendirilip ele alabileceğimiz okul ve görüşle-

ri, Chicago iktisat ve hukuk okulu, Freiburg hukuk ve iktisat okulu, Virginia politik

iktisat okulu, işlem maliyetleri ve mülkiyet hakları yaklaşımı, kurumsal iktisat yaklaşı-

mı, evrimci kurumsal iktisat yaklaşımı vb. şeklinde sıralamamız mümkündür.

Page 22: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

22 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yüzyılın başlangıcında bu köklü geçmiş kuram bolluğu içerisinde

adeta gözden kaybolmuştur. Bu nedenle de iktisat biliminin suç ve

ceza ile yeniden bağlantı kurması 1960'lı yılları bulmuştur.

1960'ların sonlarından itibaren iktisatçılar suç ve ceza konusu ile

yakından ilgilenmişlerdir. Bu noktada Gary S. Becker'in 1968 yılında

yayınlandığında büyük yankı uyandıran "Suç ve Ceza: Ekonomik Bir

Yaklaşım1" adlı çalışması iktisatçıların suç ve cezaya olan ilgisinin

miladı kabul edilmektedir.2 Daha sonra George J. Stigler'in 1974 yı-

lında yayınlanan "Yasaların Optimal Olarak Uygulanması" çalışması

da bu alanda diğer önemli bir çalışma olarak kabul edilmektedir.3

Richard Posner tarafından yazılan "Ceza Hukukunun İktisadi Teorisi"

başlığını taşıyan çalışmada kayda değer bir diğer önemli çalışmadır.4

Bu çerçevede iktisatçıların suç konusuna olan ilgisini dört ayrı baş-

lıkta toplamamız mümkündür (Güvel, 2004a: 6):

Birincisi, işgücünün, beşeri sermayenin ve/veya girişimcilerin

yasadışı faaliyetlerde kullanılmasına yol açan faktörlerin açıklanma-

sıdır.

İkincisi, ekonomik büyüklüklerin suç oranları ve suç oranları-

nın da, ekonomik büyüklükler üzerindeki etkilerinin açıklanması ve

iktisat politikalarının suç oranlarındaki artışı engelleyici yönde nasıl

kullanılabileceğinin belirlenmesidir.

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Gary S. Becker, (1968), Crime and Punishment: An

Economic Approach, The Journal of Political Economy, 76 (2): 169-217. 2

1992 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi olan Becker iktisatçılar tarafından ele alınan

sorunların kapsamını genişleterek ve yeni analitik çerçeveler oluşturarak adeta iktisadı

dönüştürmüştür. Amerikalı iktisatçı James J. Heckman'ın tabiri ile (Heckman, 2015: 74): "Truva'nın Helen'inin "Bin Gemi Kurduran Yüz" olduğu söylenir. Gary S.

Becker'in, fikirlerinin de yüzlerce veri seti ve binlerce ampirik ve teorik çalışmanın

üretimini başlattığı söylenebilir." 3

Stigler, G. J. (1974), The Optimum Enforcement of Laws, in: Gary S. Becker and

William M. Landes, (ed.), Essays in the Economics of Crime and Punishment. 4

Posner, R. A., (1985), An Economic Theory of the Criminal Law, Columbia Law

Review, 85: 1193-1231.

Page 23: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 23

Üçüncüsü, ekonomik kaynakların yasal ve yasadışı faaliyetler

arasında optimal dağılımını gerçekleştirecek ve sosyal refahı maksi-

mize edecek hukuk uygulamalarının (cezaların) belirlenmesidir.

Dördüncüsü, ekonomik kaynakların yasadışı faaliyetlere kay-

masının ekonomik sonuçlarının analiz edilmesidir.

İktisadi açıdan çok genel anlamda suçlular için suç işleme fiili rasyo-

nel bir davranıştır ve bu durum tüm suçlar için geçerlidir. Ancak bi-

reyler suç işlemeden önce suçun fayda-maliyet analizlerini karşılaş-

tırmakta, yani karşılaşabilecekleri faydalar ve maliyetlerin bir değer-

lendirmesini yapmaktadır. Bu değerlendirmede suçun faydası suçun

getirisi olarak ele alınırken suçun maliyeti ise en başta suçlunun vaz-

geçtiği yasal işten elde edeceği gelirin ve kaybettiği zamanın fırsat

maliyeti ile birlikte, yakalanma, gözaltına alınma, tutuklanma, hapis

ve para cezası vb. cezalardır. Suç ve ceza ekonomisi üzerine yapılan

çalışmaların temel varsayımı özünde fayda-maliyet analizine dayan-

maktadır.

Örneğin, Timur Kuran, "Yalanla Yaşamak: Tercih Çarpıtmasının Top-

lumsal Sonuçları” (Private Truths, Public Lies: The Social Consequences

of Preference Falsification) isimli eserinde, silahsız sivilleri öldürme

emrine uyan bir asker örneğini ele alır ve kişisel olarak sivil kıyımına

karşı olduğu halde, aldığı emri yalnızca itaatsizlikten yargılanmamak

için yerine getirmesi durumunu çalışmasının temel konusunu oluştu-

ran bireysel tercihler üzerinden açıklar (Kuran, 2018: 22). Kuran'ın

bu örneği konumuz açısından da değerlendirilebilir. Bu noktada söz

konusu asker bir sivil kıyımı yapmadan önce bir fayda-maliyet anali-

zi yapmaktadır. Dolayısıyla sivil kıyımı bir insanlık suçu olmasına

rağmen kendisinin zarar görmemesi için asker söz konusu silahsız

sivilleri öldürme emrine uymaktadır.

Diğer bir örnek de, 2017 Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Richard H.

Thaler'in Cass R. Sunstein ile birlikte kaleme aldıkları "Dürtme

(Nudge)" isimli eserlerinde yer almaktadır. Yazarlar hayali bir karak-

ter olan Carolyn isimli şehrin birinde okullara hizmet veren büyük

bir gıda servisi şirketi müdürüne yönelik tavsiyeleri ele alırlar. Bu

Page 24: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

24 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

tavsiyeler arasında, en büyük rüşvetleri vermeye hazır olan tedarik-

çilerden gelen gıdaların satışlarını azami şekilde arttırma ve karını

azamiye çıkarma da bulunmaktadır. Carolyn, böylece gıda maddele-

rinin düzenine hile karıştırarak (yasa dışı faaliyet), büyük kazançlar

elde edebilecektir (yasa dışı gelir). İkili bu noktada şu soruyu sor-

maktadır: "...sonuçta Carolyn çocukların sağlıkları olumsuz etkilene-

cekse, kazancını arttırmaya çalışmalı mıdır?" (Thaler & Sunstein,

2017: 12-13). Bu örnekte rasyonel davranan Carolyn çocukların sağ-

lıklarının etkilenmesini düşünmeden ve yasa dışı olmasına rağmen

kazancını maksimize etmesine yardımcı olacak en iyi alternatifi ter-

cih etmektedir.

Son olarak, 1000 TL aylık geliri olan bir bireyi ele alalım ve bu bire-

yin herhangi bir bankayı sormaya karar verdiğini düşünelim. Söz

konusu bireyin yasal faaliyetinden elde edeceği gelir (aylık geliri),

yasadışı faaliyetinden elde edeceği gelirden (bankayı soyması halin-

de elde edeceği gelirden) düşüktür, ancak bireyin yakalanıp mahkum

olma olasılığı ve bununla birlikte para veya hapis cezası ile cezalan-

dırılması söz konusudur. Burada birey, fayda-maliyet analizi yaparak

suçun yüklemiş olduğu külfetin, getirisinden fazla olduğu değerlen-

dirmesini yapıp bankayı soymaktan vazgeçebilir veya aksi bir değer-

lendirme yapıp bankayı soyabilir.

"Suçun geleneksel ekonomik modeli"1 olarak da adlandırılan suç ve

ceza ekonomisi literatürü yukarıdaki örneklerde olduğu gibi bireyle-

rin suç faaliyetlerine yönelmelerinin temelini fayda-maliyet analizini

çerçevesinde incelemektedir. Söz konusu modelde bireyin suç işleme

eylemini gerçekleştirmesi başlıca şu faktörlere bağlanmaktadır:

Bireyin meşru-yasal alanda faaliyet göstermesi halinde elde

edeceği kazanca karşılık yasadışı alanda yeralması sonucunda elde

edeceği kazanç arasındaki fark seviyesi,

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Erling Eide, (1999), Economics of Criminal Behavior,

Encyclopedia of Law and Economics, 345-389.

Page 25: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 25

Bireyin yasadışı alanda faaliyet göstermesi sonrası yakalanma

ve tutuklanma olasılığı (risk seviyesi)

Bireyin yakalandıktan sonra alacağı cezanın miktarı, büyüklü-

ğü, türü vs. konularında tam bilgi sahibi olması durumu,

Bireyin yakalandıktan sonra alacağı cezanın miktarı, büyüklü-

ğü, türü vs. konularında tam bilgi sahibi olmaması durumu (belirsiz-

lik)

Modelde herhangi bir karar sonrası elde edilecek kazanç ile diğer bir

karardan elde edilecek kazanç karşı karşıyadır, yani alternatif iki

karar ve bu kararlar sonrası elde edilecek kazançlar söz konusudur.

Burada önemli olan; kararlarından birinde yasal bir faaliyetin söz

konusu olması, diğerinde ise yasadışı bir faaliyetin söz konusu olma-

sıdır. Şayet, yukarıda da saydığımız yakalanma, gözaltına alınma, tu-

tuklanma, hapis ve para cezası vb. ihtimalinin artması, yasal bir faali-

yetin yasadışı faaliyete nazaran tercih edilmesine yol açacaktır. Aksi

halde ise yasadışı faaliyetin tercih edilmesi söz konusu olacaktır. So-

nuç olarak bu modelde bireyin suç işleyip/işlememeye karar vermesi

yapacağı cezasını göz önünde bulundurarak yapacağı "fayda-maliyet

analizi" neticesinde ortaya çıkmaktadır.

Model Bentham'ın görüşlerine dayanmaktadır. Bu noktada

Bentham'ın şu cümleleri önem arz etmektedir (Bentham, 2018):

"Bireyi suç işlemeye iten güç, suçun getirisidir; suç işlemesini engelle-

yen ise cezanın acısıdır. Birincisi büyük ise suç işlenecektir; ikincisi bü-

yük ise suç işleme girişiminde bulunulmayacaktır."

Bentham'a göre cezalar özü itibariyle kötüdür ancak daha büyük kö-

tülükleri ortadan kaldırmak için de ceza uygulamaları gerekmekte-

dir. Suça olduğu gibi cezaya da "fayda maksimizasyonu" perspektifi

ile yaklaşan Bentham'a göre, cezanın önleyebileceği bir kötülük yok-

sa, ceza suçtan doğacak bir zararı engellemeyecekse ve cezalandırma

ile birlikte yüksek maliyetler söz konusu olacaksa bur durumlarda

ceza uygulamaları gereksiz veya uygun değildir (Bentham, 2018).

Page 26: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

26 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Hukuk uygulaması açısından fayda-maliyet analizinden sonra konu-

nun daha iyi anlaşılabilmesi için suçun maliyetleri konusuna da kısa-

ca değinmekte yarar görüyoruz. Suç ve ceza ekonomisi literatüründe

suç kavramının temelleri suç arzı ve talebi kavramlarıyla açıklan-

maktadır. Buna göre bir suçun talep cephesinde, söz konusu suçun

işlenmesinden dolayı bir kazanç elde eden bireyin/bireylerin yanı

sıra suça maruz kalan birey/bireyler ve devlet yer almaktadır. Öte

yandan suçun bir de arz cephesi bulunmaktadır. Suçun arz cephesin-

de ise, suç eylemini gerçekleştiren birey/bireyler, yani suç-

lu/suçlular yer almaktadır (Becsi, 1999: 39). Yukarıda da değindiği-

miz gibi suçlu/suçlular suç eylemini gerçekleştirmeden önce fayda

maliyet analizini yapmaktadır. Bu noktada suçun, suçu işleyen bire-

ye/bireylere hapis cezası, para cezası, ölüm cezası vb. maliyetleri söz

konusu olduğu gibi suçun talep yönüne ve özellikle de devlete de

birçok maliyeti bulunmaktadır. Örneğin, suça maruz kalan bi-

rey/bireyler açısından iş ve verimlilik kaybı, eğitim kaybı, yaralanma,

sakatlık vb. söz konusu olabilir. Suçun devlete maliyetleri ise esasen

toplumun geneline olan maliyetlerdir. Bu durumun en önemli nedeni

ise devletin maliyetlerini karşılamadaki en büyük gelir kaynağının

toplumun genelinden topladığı vergilerin olmasıdır. Buna göre polis

harcamaları, özel güvenlik harcamaları, toplumsal refahın ve yaşam

kalitesinin düşmesi nedeniyle oluşan kayıplar, sağlık harcamaları vb.

maliyetlerin yanı sıra, bu maliyetler gibi doğrudan etkisi görülmeyen

ancak büyük önem arz eden işgücü piyasasındaki verimlilik kaybı,

sosyal refah kaybı, insan sermayesi ve sosyal sermaye kayıpları vb.

maliyetler de söz konusu olabilir.

Bentham'ın fikirleri Nobel Ekonomi Ödülü sahibi Gary Becker tara-

fından modernleştirilmiş ve teori olarak sunulmuştur (Eide, 1999:

346). Öyle ki, Becker bireyi "rasyonel fayda maksimizasyonu" peşinde

koşan insan olarak kabul etmektedir (Becker, 1968). Becker ile bir-

likte iktisatçılar suçu "rasyonel bir seçim1" olarak değerlendirmeye

1

Suç ve ceza ekonomisi yaklaşımının temelleri literatürde "rasyonel tercih kuramı

(the rational choice theory)" olarak bilinen kurama dayanmaktadır. Teoriye göre birey-

ler kişisel çıkarları ile en uyumlu davranış ve eylem biçimini seçmektedirler. Buna göre

Page 27: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 27

başlamış ve "fırsatlar" üzerine odaklanmışlardır. Suçluların da "fayda

maksimizasyonu" ile hareket ettiklerini öngören iktisatçılar suçu

bireysel fayda fonksiyonu ve sosyal refah fonksiyonu ile ilişkilendir-

miş, kaynakların yasadışı dağılımını azaltacak yönde optimal dağılı-

mı vb. konulara ilgili duymaya başlamışlardır. Becker'i izleyen yıllar-

da iktisatçılar ekonomik kaynakların, işgücünün, beşeri sermayenin

ve/veya girişimcilerin yasal ve yasadışı endüstriler arasındaki dağı-

lımını belirleyen faktörlerin açıklanmasına yönelik çok sayıda çalış-

malar yapmışlardır. Bu çalışmalarda kaynak dağılımını belirlemek

amacıyla yapılan "suç ve ceza" analizleri ön plana çıkmıştır. Böylece

hukuk uygulamaları, tutuklamalar, yakalamalar, cezalar vb. faktörler

bir toplumda ekonomik kaynakların dağıtımı ve sosyal refah düzeyi-

ni etkileyecek iktisat politikaları araçlarına dönüşmüştür (Güvel,

2004a: 5-6).

Becker'e göre suç, basit bir risk almanın ödülü ve cezalandırmaya

dair bireysel bir fayda-maliyet analizinin sonucudur. Görüldüğü gibi

Becker, suç tanımını fayda ve maliyet analizine dayanmaktadır. Bu-

rada bireyin yasadışı bir eylem sonucu elde ettiği gelir "fayda" yı,

yakalandığında alacağı ceza ise "maliyet" i tanımlamaktadır. Becker,

suç işleyenlerin fayda-maliyet analizi sonucunda yaptıkları değer-

lendirmeye göre, eğer suçun faydası maliyetinden büyük ise suç iş-

lemeye karar verdiklerini ifade etmektedir. Bu ifadeden de anlaşıla-

cağı üzere Becker bireyi (suçluyu) "rasyonel" kabul etmektedir. Do-

layısıyla da bireyin, yasal yollardan elde edebileceği kazanç ile yasal

olmayan yollardan elde edeceği kazanç ve yakalanması durumunda

karşı karşıya kalma ihtimali olduğu cezayı göz önünde bulundurarak

adeta bir fayda-maliyet analizi yapacağını, bu analiz sonrasında eğer

suç işlemeyi kazançlı bulur ise suç işleyeceğini aksi takdirde ise suç

işlemeyeceğini ifade etmektedir (Becker, 1968 & Becker, 1993). Ör-

neğin madde bağımlısı bir bireyin (suçlunun), gelecekte doğabilecek

herhangi bir cezaya karşı, madde kullanıldığı andaki faydası yüksek

bireyler bilinçli tercihleri sonucunda, diğer bir deyişle de özgür iradeleri ile suç işlemek-

tedirler.

Page 28: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

28 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

olduğu için, madde kullanması optimal bir tercih olarak görülmekte-

dir (Becker & Murphy, 1988).

Becker çalışmasında, ayrıca farklı kanun uygulamaları için ne kadar

kaynak harcanmalı ve suçlar için nasıl ve ne kadar ceza verilmeli so-

rularına da cevap aramıştır. Becker'e göre suçlulara verilecek cezala-

rın veya suçluların yakalanma olasılıklarının artması suç miktarında

bir azalmaya yol açacaktır (Becker, 1968).

Literatürde Becker'in görüşleri ile şekillenen "Suç ve Cezanın İktisadi

Analiz Modeli" bir anlamda suç ve cezayı sistemli olarak ele alan ilk

ekonomi kuramı olarak değerlendirilmektedir. Bu modele göre ras-

yonel bir birey 100 liralık bir kazanç için suç işlediği takdirde 200

liralık bir ceza alması söz konusu ise o suçu işlemeyecektir. Çünkü

suçun maliyeti faydasının üstündedir. Ancak cezanın hafif olması

durumunda örneğin 200 liralık bir kazanç için suç işlediği takdirde

100 liralık bir ceza alması söz konusu ise birey o suçu işleyecektir.

Çünkü suçun faydası maliyetinin üstündedir1.

Becker'den sonra suç ve ceza iktisadına katkıda bulunan Isaach

Ehrlich’in katkılarını kısaca özetlemeye çalışalım. Ehrlich'e göre suça

katılma, yasal ve yasadışı yollar arasında yapılan bir seçim değildir.

Birey (suçlu), birçok yasal ve yasadışı yollar ile belirli bir zamanda

birlikte uğraşabilir veya yaşamının belirli dönemlerinde belli bir yol-

dan diğer bir yola (yasadışından yasal faaliyete veya yasal faaliyetten

yasadışı faaliyete) geçiş yapabilir. Bu noktada ise yasal faaliyetlerin

kazancı, yani geri dönüşümü daha güvenilir olup, yasadışı faaliyetle-

rin kazancı ise daha riskli olmaktadır. Ehrlich bu durumu riskli yapan

iki noktaya dikkat çekmektedir. İlk olarak yasadışı faaliyet sonucu

suçlunun yakalanma ve ceza ile karşı karşıya kalma olasılığı bulun-

maktadır. İkinci olarak ise suçlunun yakalanmama ve herhangi bir

ceza ile karşı karşıya kalmama olasılığı bulunmaktadır. Ehrlich bu iki

ihtimal doğrultusundaki analizlerinde iki sonuca ulaşmıştır. Buna

göre ilk olarak yasal yollardan elde edilen kazancın artışı, yasa dışı

1

Suç ve cezanın iktisadi analizleri ile ilgili muhtelif geormetrik yorumlar bu çalış-

mamızın sonunda ek olarak sunulmuştur.

Page 29: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 29

faaliyetlerin azalmasına, tam tersi durumda yasa dışı gelirin artması

ise yasa dışı faaliyetlerin artmasına sebep olacaktır. İkinci olarak da

yakalanma ve ceza alma ihtimalinin artması bireylerin yasadışı faali-

yetlere eğilimini azaltacaktır (Ehrlich, 1973a).

Ehrlich ile birlikte bireylerin yasadışı faaliyetlere eğilimini azaltacak

olan infaz ve cezalardaki değişikliklerin suç üzerindeki etkisine yöne-

lik istatistiksel çalışmalar hız kazanmıştır. Ehrlich, "Ölüm Cezasının

Caydırıcı Etkisi: Yaşam ve Ölüm Sorunu (The Deterrent Effect of

Capital Punishment: A Question of Life and Death)1" isimli büyük etki

yaratan çalışmasında ilave bir idamın sekiz cinayetin önüne geçece-

ğinin istatistiksel olarak tahmin etmiştir. Ehrlich'in bu çalışması

idam cezasının caydırıcı etkisine vurgu yapmaktadır2.

Bu noktada özünde Becker ve Ehrlich'e dayanan optimal hukuk uy-

gulama kuramlarına kısaca değinmekte yarar bulunmaktadır. Buna

göre hukuk uygulamalarının temel sorunu olan toplumsal kaynakla-

rın hukuk uygulamalarına ayrılan kısmı, yaptırımların içeriği ve dü-

zeyi hukuk uygulamalarının amacının "caydırma" veya "alıkoyma"

olmasına bağlı olarak değişecektir.

İşte bu iki amaç aynı zamanda hukuk uygulaması alanında iki önemli

kuramın da kaynağını oluşturmaktadır. Hukuk uygulamasında "alı-

koyma kuramı (the theory of incapacitation)" olarak bilinen, belirle-

nen suçlunun hapis veya ölüm cezası ile suç eyleminden alıkonulma-

sına ve böylece suç işleme yeteneğinin azaltılmasına veya yok edil-

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Isaach Ehrlich, (1975), The Deterrent Effect of Capital

Punishment: A Question of Life and Death, American Economic Review, 65: 397-417. 2

Ehrlich hukuk uygulaması literatüründe ölüm cezasının caydırıcı etkisine vurgu

yapan çalışmaların öncüsüdür. Ehrlich'in bu konudaki çalışmaları için bkz.: Isaach

Ehrlich, (1973a), Participation in Illegitimate Activities: A Theoretical and Empirical

Investigation, Journal of political Economy, 81 (3): 521-565., Isaach Ehrlich, (1973b),

The Deterrent Effect of Capital Punishment: A Question of Life and Death, American Economic Review, 67 (3): 452-458., Isaach Ehrlich, (1975), On the Relation between

Education and Crime, in: F. Thomas Juster (ed.), Education, Income and Human

Behavior, 313-338., Isaach Ehrlich, (1977), Capital Punishment and Deterrence: Some

Further Thoughts and Additional Evidence, Journal of Political Economy, 85 (4): 741-

788.

Page 30: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

30 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

mesine yönelik kuramı tanımlamaktadır. Alıkoyma kuramında amaç

suç eylemini gerçekleştiren suçluya ağır bir ceza vermektir. Kurama

göre cezaların alıkoyma etkisi tüm suç oranlarının azalmasına yol

açacaktır.

"Caydırma kuramı (the theory of deterrence)"nda ise hukuk uygula-

masının amacı, suç eyleminin gerçekleşmesinden önce potansiyel

suçluların ve dolayısıyla da suç eyleminin caydırılması yani önlen-

mesidir (Güvel, 2004b: 159-160). Ehrlich'e göre hukuk uygulamala-

rının alıkoyma etkisi sınırlı iken, caydırma kuramının etkisi daha

fazladır. Çünkü burada söz konusu olan belirlenen suç veya suçlular

yerine toplumdaki potansiyel suçluların suç eylemlerini engellemek-

tir (Ehrlich, 1981).

Alıkoyma kuramında hedef, hapishane maliyetleri de dahil olmak

üzere hukuk uygulamalarının maliyetlerini minimize etmek ve sosyal

kazancı da maksimize etmektir. Alıkoyma etkisinin gücü, bireylerin

tehlikeliliğinin zaman içerisinde azalıp azalmamasına bağlı olmakta-

dır. Caydırma etkisinin gücü cezaların hızlı uygulanmasına, sertliğine

ve kesinliğine bağlı olmanın yanı sıra kamusal hukuk uygulayıcısının

yozlaşmamış olmasına bağlıdır (Güvel, 2004a; 69-113).

Veljanovski'ye göre ise bir suçlunun davranışlarını ve suç işleme

kararını etkileyen ceza, cezanın ağırlığı ve cezanın suçluya uygu-

lanma sıklığının bir ürünüdür. İktisadi açıdan mahkumiyet oranı

ile cezanın ağırlığının birleşimi, her ikisinin de ayrı ayrı maliyetle-

rinin toplamına eşittir. Örneğin, suçluları tutuklama ve mahkum

etme oldukça maliyetlidir. Ancak ceza kanunlarını uygulamak ve

suçun caydırıcılığını arttırmak mahkumiyet oranını azaltabilir ve

bunun sonucunda da maliyetler de giderek azalabilir (Veljanovski,

2016: 76).

Suç ve ceza ile ilgili geliştirilen bir diğer model Jeffrey Grogger'e ait-

tir. Grogger, işgücü piyasaları ile suç aktivitesi arasında anlamlı bir

ilişki olduğunu vurgulamaktadır. Grogger, suç eylemlerinin artması-

nın en büyük nedenini vasıfsız işgücünün reel ücretlerinin azalması

olarak değerlendirmektedir (Grogger, 1997). Grogger'e göre ayrıca

ücret düzeylerindeki değişmeler ile suç miktarındaki değişimler ara-

Page 31: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 31

sında da negatif yönlü bir ilişki bulunmaktadır (Grogger, 1998). Buna

göre bireyler suç eylemine katılmadan önce yasadışı işlerden elde

etmeyi beklediği gelir ile yasadışı eylemi gerçekleştirmek yerine ya-

sal olan bir işten elde edecekleri geliri karşılaştırmaktadırlar. Yasal

işten elde edilmesi beklenen gelirin bireye sağlayacağı tatmin düzeyi

arttıkça da bireyler yasadışı faaliyetlere, yani suç eylemlerine giriş-

mekten vazgeçeceklerdir (Ünver & Bakırtaş, 2008: 43).

Son olarak John N. Heineke, 1978 yılında mala karşı işlenen suçlara

ilişkin çalışmalarda bulunmuş1, Peter Schmidt ve Ann D. Witte ise,

Heineke'nin görüşlerine bireyin herhangi bir işe sahip olup olmadığı

durumunu da eklemişler ve basit bir model oluşturmuşlardır2. İkili

geliştirdikleri modelde bireyin iş sahibi olup olmadığına bağlı olarak

suç işlemesine yönelik bazı durumları (tutuklanma olasılığı, hapis ce-

zası olasılığı vb.) incelemişlerdir. Heineke, bireyin faydasını maksimize

etme düşüncesini farklı bir şekilde ele almıştır. Buna göre bireyin fay-

dasını maksimize etmesini belirleyen şey zamanını ne tür bir faaliyete

(yasal/yasadışı faaliyet) yönelik harcadığıdır. Bireyin yasal faaliyetlere

ayırdığı zaman ile bireyin serveti ve cezanın niteliği arasında bir ilişki

bulunmamaktadır. Dolayısıyla bireyin yasadışı faaliyetlerden elde

edeceği kazanç veya yakalanması sonucu alacağı ceza yasal faaliyetler

için ayrılan zamanı etkilemeyecektir. Yasal faaliyetlerin getirisinin

yükselmesi ise hem yasal hem de yasal olmayan faaliyetlere katılımı,

yani her iki faaliyete de ayrılan zamanı arttıracaktır (Heineke, 1978).

Schmidt ve Witte ise, Heineke'nin görüşlerine bireyin herhangi bir

işe sahip olup olmaması durumunu da eklemişler ve iş ve ceza yaptı-

rımlarının sonucunun birbirinden bağımsız birer değişken olduğunu

varsaymışlardır. İkili bireyin, iş sahibi ve işlediği suçtan yakalanma-

mış olması, işsiz ve işlediği suçtan dolayı yakalanmamış olması, iş

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: John N. Heineke, (1978), Economics Models of Criminal

Behavior: An Overview in Economic Models of Criminal Behavior, North-Holland

Publication. 2

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Peter Schmidt & Ann D. Witte, (1984), An Economic

Analysis of Crime and Justice Theory, Methods and Applications, Orlando: Academic

Press.

Page 32: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

32 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

sahibi ve işlediği suçtan dolayı tutuklu bulunması ancak henüz mah-

kum edilmemiş olması, işsiz ve işlediği suçtan dolayı tutuklu bulun-

ması ancak henüz mahkum edilmemiş olması, iş sahibi, tutuklanmış

ve para cezasına mahkum edilmiş olması, işsiz, tutuklanmış ve para

cezasına mahkum edilmiş olması, iş sahibi, tutuklanmış ve hapis ce-

zasına mahkum edilmiş olması, işsiz, tutuklanmış ve hapis cezasına

mahkum edilmiş olması şeklinde sekiz farklı durumda karşılaşılabi-

lecek olasılıklar üzerinde çeşitli değerlendirmelerde bulunmuşlardır

(Schmidt & Witte, 1984).

Görüldüğü üzere suç ve unsurlarını açıklamaya çalışan yukarıdaki

modellerin tamamı suçun kar amacıyla işlendiğini kabul etmektedir-

ler. Bu noktada, modellerin tamamı toplumdaki suç miktarını düşü-

rebilmek için suçtan elde edilecek faydalara oranla suçun maliyetinin

artırılmasını, yani cezaların arttırılması gerektiğini savunmaktadır-

lar. Ayrıca bu modellerde suça neden olan faktörler, suçu işleyen-suç

nedeniyle mağdur olan-devlet arasındaki etkileşim, fayda-maliyet

analizini esas alarak suçu azaltmaya yönelik politikalar vb. konular

da ele alınmaktadır.

Yukarıdaki modellerin tamamı faydacılık ve rasyonalite prensiplerine

dayanmaktadır. Ancak suç ve ceza ekonomisinde fayda-maliyet analizi

ve rasyonellik analiziyle birlikte risk analizi de önem arz etmektedir.

Çünkü, suçlu suç işlerken sonucunu tahmin edemediği için suç faaliye-

tinin sonucu özünde belirsizlik içermektedir. 2002 Nobel Ekonomi

Ödülü sahibi Daniel Kahneman ve Amos N. Tversky, "beklenti teorisi

(the prospect theory)1" adını verdikleri, risk altında karar vermenin

açıklayıcı bir modelini geliştirmişlerdir. İkili risk altında karar vermeyi

etkileyen birçok etkenin olduğunu vurgulamışlardır. Kahneman ve

Tversky'ye göre, bireyler riskli durumlarda karar verirken, her zaman

mantıklı ve akılcı davranmayabilir. Bu durumlarda bireylerin kararları

sezgilerine göre şekillenmektedir. İkilinin "kesinlik etkisi" olarak ad-

landırdıkları durum ise, risk karşıtı bireylerin kesinlikle tercihlerinde

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Daniel Kahneman & Amos N. Tversky, (1979), Prospect

Theory: An Analysis of Decision under Risk, Econometrica, 47 (2): 263-291.

Page 33: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 33

kazanç olduğu, risk karşıtı olmayanların ise tercihlerinde kesinlikle bir

kaybın söz konusu olduğu durumları açıklamaktadır. Öte yandan bu-

nunla birlikte, yazarlar bireylerin beklentilerinin seçimlerini basitleş-

tirmek için ortak konuları göz ardı ederek farklı konulara yoğunlaştı-

ğını ve "soyutlanma etkisi" olarak nitelendirdikleri bu durumun da

tercihlerin farklılığına neden olduğunu belirtmektedir (Kahneman &

Twersky, 1979).

Beklenti teorisine göre örneğin, kaybedilen bir 100 TL ile, kazanılan

bir 100 TL birey tarafından farklı şekillerde algılanmaktadır. Buna

göre kaybedilen bir 100 TL, kazanılan bir 100 TL'den daha değerli-

dir. Çünkü her iki para da eşit olmasına rağmen risk faktörü hesaba

katıldığında kaybetme ihtimalinin kazanma ihtimalinden değerli ol-

masından dolayı kaybedilen 100 TL daha değerlidir. Thaler ve

Sunstein bu durumu, "insanlar kaybetmekten nefret ederler" şeklinde

açıklamaktadırlar. Yazarlara göre, bireyler bir şey kaybettiklerinde

kazandıkları zaman hissettikleri sevincin iki katı kadar üzülmekte-

dirler (Thaler & Sunstein, 2017: 51).

Kahneman ve Twersky'in geliştirdikleri teori, fayda-maliyet anali-

zi ve rasyonellik analiziyle şekillenen diğer modellere bir alterna-

tif olarak karşımıza çıkmaktadır. Modele göre Kahneman ve

Twersky, risk altındaki kişinin, "inceleme" ve "değerlendirme"

olmak üzere iki aşamalı takdir etme işlemini ele almaktadırlar.

Buna göre ilk aşamada beklentilerin değerlendirilmesi yapılırken,

ikinci aşamada ise önerilen beklentilerden değeri en yüksek olan

miktar seçilmektedir. Kahneman ve Twersky somut olarak her-

hangi bir suçun ekonomik modeli oluşturamamalarına rağmen,

Pamela Lattimore ve Witte 1, ikilinin beklenti teorisinden yola çı-

karak bir model geliştirmişlerdir (Dursun, 1997: 31-38).

Lattimore ve Witte, beklenti teorisinden yola çıkarak, bireyin suç

işleyip işlememesine yönelik tercihinin, servetinde ve boş zama-

1

Ayrıntılı bilgi için bkz.: Pamela K. Lattimore & Ann D. Witte, (1986), Models of

Decision Making under Uncertainty: The Criminal Choice, in: Derek B. Cornish &

Ronal V. Clarke, (ed.), The Reasoning Criminal: Rational Choice Perspectives on

Offending, 129-155.

Page 34: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

34 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

nında meydana gelecek değişme ile şekilleneceğini belirtmişlerdir

(Lattimore & Witte, 1986). Özetle model, bireylerin rasyonel ve

fayda odaklı hareket ettiklerini kabul eden diğer modellere ve gö-

rüşlere karşı riskli durumlarda bireylerin karar alırken her zaman

mantıklı davranmayabileceğini savunmaktadır.

Davranışsal iktisat adı verilen disipline katkıları dolayısıyla Nobel

Ekonomi Ödülü ile taltif edilen Thaler'in literatüre kazandırdığı po-

püler bir kavram olmuştur: Dürtü (nudge). İnsan davranışlarını yön-

lendiren alternatif seçimlere "dürtü" denilmektedir (Thaler &

Sunstein, 2017: 17). Suç ve ceza ekonomisi literatüründe de bireyle-

rin suç işleme eğilimini etkileyen pozitif ve negatif dürtülerden bah-

sedilmektedir. Buna göre (Güvel, 2004a: 173):

Pozitif dürtüler. Yasal istihdam, gelir fırsatları, rehabilitasyon

programları, adil gelir dağılımı vb. faktörler bireylerin suç işlemesini

engelleyecek ve yasal faaliyetlere katılımını teşvik edecek dürtüler-

dir.

Negatif dürtüler. Yakalanma, tutuklanma, cezalandırılma vb.

yaptırımlar bireylerin suç işlemesini engelleyecek ve yasal faaliyetle-

re katılımını teşvik edecek dürtülerdir.

VI. SONUÇ

Aydınlanma Çağı'nın önemli filozoflarından İtalyan hukukçu Cesare

Beccaria Bonesana1 (1738-1794) "Suçlar ve Cezalar Hakkında" başlı-

1

Beccaria'nın hayatı, yaşadığı dönem, bu dönem içerisindeki yeri ve önemi başta

olmak üzere ceza felsefesi ve ceza hukukundaki görüş ve düşünceleri modern ceza

hukuku ve ceza adaleti sistemi açısından çok büyük önemi haizdir. Düşünürün en önem-

li yapıtlarından olan “Suçlar ve Cezalar Hakkında” başlığını taşıyan eserinin Türkçe'ye

muhtelif tercümeleri yapılmıştır. Bkz. Beccaria, C., (2016), Suçlar ve Cezalar Hakkında,

(Çev: Sami Selçuk), Ankara: İmge Kitabevi.; Beccaria C., (2003), Suçlar ve Cezalar

(Çev. Zuhal Özbayrak), Ankara: Çağdaş Hukukçular Derneği; Beccaria C., (1961), Suçlar ve Cezalar yahut Beşeriyetin Mecellesi (Çev. Muhiddin Göklü),İstanbul: Güven

Yayınevi.

Cesare Beccaria, 15 Mart 1738'de Milano'da doğmuştur.Temel öğrenimini tıpkı

Voltaire, Diderot ve Helveuus gibi Cizvitlerden almıştır. Beccaria, yüksek öğrenimini

Pavia Hukuk Fakültesi'nde 1758'de tamamlamıştır. En önemli yapıtı "Suçlar Cezalar

Page 35: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 35

ğını taşıyan eserinde "suçları cezalandırmaktansa önceden önlemek

daha iyidir" görüşünü savunur. Beccaria suçun toplumsal yaşamın

vazgeçilmez bir parçası olduğunun da bilincinde olarak cezai yaptı-

rımların da gerekliliğini şu önemli sözlerle vurgular:

"…bir cezanın... her şeyden önce kesinlikle herkese açık, çabuk, kaçı-

nılmaz, belli koşullarda olabilir yaptırımların en ılımlısı ve en azı, suç-

ların ağırlığıyla orantılı ve yasalar tarafından belirlenmiş bulunması

zorunludur." (Beccaria, 2016).

Suç ve ceza insanoğlunun varoluşundan günümüze değin her zaman

ve her yerde varolmuş ve belki de toplumsal yaşamda hiçbir zaman

ortadan kaldırılamayacak bir olgudur. Bu gerçeği kabullenmek ve

öncelikle suçu caydırıcı ve önleyici tedbirlerin alınması önem taşır.

İkinci derecede önemli olan ise suç ve ceza konusunda "adalet" ilke-

lerinin (genellik, kanun önünde eşitlik, açıklık, kesinlik, hızlılık vs.)

tesis edilmesidir.

Suç ve ceza her ne kadar ceza hukukunun ve krimonolojinin konusu

olsa da iktisatçılar da konuya kendi disiplinleri çerçevesinde incele-

mektedirler. Bugün iktisat bilimi içerisinde Suç ve Ceza İktisadı adı

verilen bir disiplin mevcuttur ve bu araştırma programı her geçen

gün hukukçularında istifade edeceği bir zenginlikte gelişme göster-

mektedir. Suç ve ceza iktisadı suça yönelik kararların ve eylemlerin

insanların rasyonel bir tercihi olduğunu görüşünü savunur. İktisat

bilimindeki rasyonel tercih teorisi, suç ve ceza iktisadının temelini

oluşturur. İnsanlar bir fayda ve maliyet analizi yaparak eğer sağlaya-

cakları fayda maliyetten büyük ise suç işleme eğiliminde olurlar. Suç

ve ceza iktisadı alanında yapılan çalışmalarda suç, bir iktisadi faali-

yetle meşgul olmak gibi bir iş gibi ele alınır ve fayda-maliyet analizi

yapılır. Bir başka ifadeyle, suç herhangi bir iktisadi faaliyetten farklı

olarak değerlendirilmemekte ve suçun kar amacıyla yapılan bir ras-

yonel karar ve tercih olduğu savunulur.Suç ve ceza iktisadında

Jeremy Bentham tarafından formüle edilen "faydacılık" felsefesi dü-

Hakkında" yı Mart 1763'te yazmaya başlamış ve 1764'te tamamlamıştır. Beccaria,

28.11.1794'de elli altı yaşında ölmüştür (Beccaria, 2016).

Page 36: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

36 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

şüncesi hakimdir.1 Bentham'ın suç ve ceza konusundaki faydacılık

felsefesi daha sonra 1968 yılında Gary Becker (1992 yılında Nobel

Ekonomi Ödülü ile onurlandırılmıştır) tarafından matematiksel mo-

deli de içeren bir ayrıntılı iktisadi araştırmaya konu olmuştur.

Becker'in çalışması "suç ve ceza iktisadı" adı verilen yeni bir disipli-

nin başlangıcı olmuştur. Becker bu çalışmasında kriminal bir davra-

nışı açıklamada sadece sosyoloji, psikoloji, biyoloji, genetik gibi pers-

pektiflerin yeterli olamayacağını konunun iktisadi analizinin de

önem taşıdığına vurgu yapmıştır.

Günümüzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk

ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir şemsiye araştırma programı dahi-

linde yer bulmuş ve çok ciddi bir gelişme göstermiştir. Bugün suç ve

ceza iktisadı alanında devasa bir literatür oluşmuştur. Hiç şüphesiz

suç ve ceza iktisadı alanında yapılan araştırmalar dolaylı olarak ceza

hukuku ve kriminoloji alanındaki araştırmalara da önemli katkılar

sunmaktadır.

1

Bentham şöyle der: “İnsanı suça iten güç suçtan sağlanacak kardır; verilecek

cezanın acısı ise insanın suçtan uzak kalmasını sağlayan güçtür. Eğer birinci güç daha

büyük ise, insan suça yönelecektir;. ikinci güç daha büyükse insan suça karışmayacak-tır." "...the profit of the crime is the force which urges man to delinquency: the pain of

the punishment is the force employed to restrain him from it. If the first of these forces

be the greater, the crime will be committed; if the second, the crime will not be

committed." Bkz. Eide, E., Rubin, P. H., & Shepherd, J. M., (2006), The Economics of

Criminal Behavior, Foundations and Trends in Microeconomics, 2 (3): 207-207.

Page 37: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 37

EK. SUÇ VE CEZANIN İKTİSADİ ANALİZİ İLE İLGİLİ GEOMETRİK YORUMLAR

Şekil-1: İşlenen Suça Karşılık Cezanın Büyüklüğü

Kaynak: Tarafımızca geliştirilmiştir.

Page 38: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

38 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-2: Cezanın Büyüklüğü: Caydırıcı Durum ve Teşvik Edici Durum

Kaynak: Tarafımızca geliştirilmiştir.

Page 39: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 39

Şekil-3: Beklenti Teorisi: Beklenen Ceza ve Alınan Ceza

Page 40: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

40 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil-4: Suç Arz Eğrisi

Kaynak: Ehrilch, 1996:48. (Şekil ve açıklama Güvel, 2004a:53 den aktarılmıştır.)

Page 41: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 41

Kaynaklar

Aktan, C. C., (1992), Politik Yozlaşma ve Kleptokrasi, İstanbul: AFA Yayınları.

Aktan, C. C., (2001), Yolsuzlukla Mücadele Stratejileri, Ankara: Hak-İş Yayınları.

Aktan, C. C., (2018), Yeni İktisat Okulları ve İktisadi Düşünce, Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Alacakaptan, U., (1975), Suçun Unsurları, Ankara: Ankara Üniversite-si Hukuk Fakültesi Yayınları.

Beccaria, C., (1961), Suçlar ve Cezalar yahut Beşeriyetin Mecellesi, (Çev: Muhiddin Göklü), İstanbul: Güven Yayınları.

Beccaria, C., (2003), Suçlar ve Cezalar Hakkında, (Çev: Zuhal Özbayrak), Ankara: Çağdaş Hukukçular Derneği.

Beccaria, C., (2016), Suçlar ve Cezalar Hakkında, (Çev: Sami Selçuk), Ankara: İmge Kitabevi.

Becker, G. S., (1968), Crime and Punishment: An Economic Approach, The Journal of Political Economy, 76 (2): 169-217.

Becker, G. S., (1993), Nobel Lecture: The Economic Way of Looking at Behavior, Journal of Political Economy, 101 (3): 385-409.

Becker, G. S. & Murphy, K. M., (1988), A Theory of Rational Addiction, Journal of Politicial Economy, 96 (4): 675-700.

Becker, G. S. & Stigler, G. J., (1974), Law Enforcement, Malfeasance, and Compensation of Enforcers, The Journal of Legal Studies, 3 (1): 1-18.

Becsi, Z., (1999), Economics and Crime in the States, Economic Review, Q1: 38-56.

Bentham, J., (2018), An Introduction to the Principles of Morals and Legislation, (Oxford: Clarendon Press, 1907), https://oll.libertyfund.org/titles/bentham-an-introduction-to-the-principles-of-morals-and-legislation, (Erişim Tarihi: 14.11.2018).

Page 42: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

42 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Buchholz, T. G., (2005), Ölü İktisatçılardan Yeni Fikirler: Modern Ekonomik Düşünceye Giriş, (Çev: İsmail Aktar), Ankara: Adres Yayın-ları.

Carrabine, E., Cox, P., Lee, M., Plummer, K. & South, N., (2009), Criminology, London: Routledge.

Demirbaş, T., (2010), Kriminoloji, Ankara: Seçkin Yayıncılık.

Dostoyevski, F. M., (2006), Suç ve Ceza, (Çev: Mazlum Beyhan), İs-tanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları.

Dönmezer, S., (1984), Kriminoloji, İstanbul: Filiz Kitabevi.

Durkheim, E., (1938), The Rules of Sociological Method, Chicago: Chicago University Press.

Dursun, H., (1997), Suçun Ekonomik Modelleri, Ankara: Devlet Plan-lama Teşkilatı Yayınları.

Eide, E., Rubin, P. H. & Shepherd, J. M., (2006), The Economics of Criminal Behavior, Foundations and Trends in Microeconomics, 2 (3): 207-207.

Ehrlich, I., (1973a), Participation in Illegitimate Activities: A Theoretical and Empirical Investigation, Journal of Political Economy, 81 (3): 521-565.

Ehrlich, I., (1973b), The Deterrent Effect of Capital Punishment: A Question of Life and Death, American Economic Review, 67 (3): 452-458.

Ehrlich, I., (1975), On the Relation between Education and Crime, in: F. Thomas Juster (ed.), Education, Income and Human Behavior, 313-338.

Ehrlich, I., (1977), Capital Punishment and Deterrence: Some Further Thoughts and Additional Evidence, Journal of Political Economy, 85 (4): 741-788.

Ehrlich, I., (1981), On the Usefulness of Controlling Individuals: An Economic Analysis of Rehabilitation, Incapacitation and Deterrence, The American Economic Review, 71 (3): 307-322.

Ehrlich, I., (1996), Crime, Punishment, and the Market for Offenses, Journal of Economic Perspectives, 10 (1): 43-67.

Page 43: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 43

Eide, E., (1999), Economics of Criminal Behavior, Encyclopedia of Law and Economics, 345-389.

Fine, B. & Milonakis, D., (2009), From Economics Imperialism to Freakonomics: The Shifting Boundaries between Economics and Other Social Sciences, London: Routledge.

Fukuyama, F. Y., (1999), Büyük Çözülme, İnsanın Doğası ve Toplum-sal Düzenin Yeniden Oluşumu, (Çev: Z. Avcı & A. T. Aydemir), İstan-bul: Sabah Kitapları.

Garofalo, B. R., (1957), Criminologia "Suç, Suçlu ve Ceza", (Çev: Mu-hittin Göklü), İstanbul: Nurgök Matbaası.

Geleri, A., (2013), Suç Korkusu, içinde: Suç Sosyolojisi, Aytekin Geleri (ed.), Eskişehir Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi Yayınları.

Grogger, J., (1997), Local Violence and Educational Attainment, Journal of Human Resources, 32: 659-682.

Grogger, J., (1998), Market Wages and Youth Crime, Journal Labor Market, 16 (4): 756-791.

Güvel, E. A., (2004a), Suç ve Ceza Ekonomisi, Ankara: Roma Yayınları.

Güvel, E. A., (2004b), Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk Uygulaması, Ankara: Roma Yayınları.

Heckman, J. J., (2015), Gary Becker: Model Economic Scientist, American Economic Review, 105 (5): 74-79.

Heineke, J. N., (1978), Economics Models of Criminal Behavior: An Overview in Economic Models of Criminal Behavior, Amsterdam: North-Holland Publication.

İslam Ansiklopedisi, (2018), Asli Günah, http://www.islamansiklopedisi.info/dia/pdf/c03/c030355.pdf, (Eri-şim Tarihi: 17.10.2018).

Kahneman, D. & Tversky, A. N. (1979), Prospect Theory: An Analysis of Decision under Risk, Econometrica, 47 (2): 263-291.

Kuran, T., (2018), Yalanla Yaşamak: Tercih Çarpıtmasının Toplumsal Sonuçları, (Çev: Alp Timurtekin), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.

Lattimore, P. K. & Witte, A. D., (1986), Models of Decision Making under Uncertainty: The Criminal Choice, in: Derek B. Cornish & Ronal

Page 44: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

44 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

V. Clarke, (ed.), The Reasoning Criminal: Rational Choice Perspectives on Offending, 129-155.

Lombroso, C., (1911), Crime: Its Causes and Remedies, Boston: Little Brown.

Machiavelli, N., (2013), Prens, (Çev: Alev Tolga), İstanbul: Say Yayın-ları.

Malthus, T. R., (1989), An Essay on the Principle of Population, Cambridge: Cambridge University Press.

McKenzie, R. B. & Tullock, G., (1978), The New World of Economics: Explorations into the Human Experience, Homewood: R. D. Irwin.

Schmidt, P. & Witte, A. D., (1984), An Economic Analysis of Crime and Justice Theory, Methods and Applications, Orlando: Academic Press.

Posner, R. A., (1985), An Economic Theory of the Criminal Law, Columbia Law Review, 1193-1213.

Schneider, K., (1928), Psychopathic Personalities, London: Cassell.

Sokullu Akıncı, R. F., (2006), Kriminoloji, Ankara: Beta Yayıncılık.

Stigler, G. J (1974). The Optimum Enforcement of Laws, in: Gary S. Becker and William M. Landes, (ed.), Essays in the Economics of Crime and Punishment.

Thaler, R. H. & Sunstein, C. R., (2017), Dürtme, (Çev: Enver Gürsel), İstanbul: Pegasus Yayıncılık.

Tutar, E., (2002), Kriminoloji Nedir?, https://www.kriminoloji.com/, (Erişim Tarihi: 01.09.2018).

Türk Dil Kurumu, Kriminoloji, http://www.tdk.gov.tr/index.php?option=com _gts&arama=gts&kelime=su%C3%A7%20bilimi&guid=TDK.GTS.546107b2545aa1.50102175, (Erişim Tarihi: 01.09.2018).

Ünver, M. & Bakırtaş, İ., (2008), Suçun Ekonomik Analizi: Genel Bir Değerlendirme, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, (20): 35-56.

Veljanovski, C., (2016), Hukuk & Ekonomi, (Çev: Atilla Yayla), Anka-ra: Liberte Yayınları.

Page 45: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 45

Witte, A. D. & Witt, R., (2000), Crime Causation: Economic Theories, Encyclopedia of Crime and Justice, 1-17.

Yochelson, S. & Samenov, S., (1976), The Criminal Personality, New York: Jason Aronson.

Page 46: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

46 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SUÇ VE CEZA EKONOMİSİNE GİRİŞ

Erdal Gümüş

1. GİRİŞ

Tarih boyunca insanların kimi ihtiyaçlarını karşılamak üzere çeşitli ekonomik, siyasal ve hukuksal kurumlar ortaya çıkmıştır. Üretim, tüketim, yatırım, tasarruf, istihdam ekonomi kurumunu, toplumsal yaşamın gereği oluşan sosyal ihtiyaçların bir düzen içinde yerine getirilmesini sağlamak üzere devleti ve kurumları yönetmek siyasal veya yönetsel kurumu, sosyal yaşamın çerçevesi ve bireylerin özgür-lük alanları hukuk kurumunu ortaya çıkarmıştır. Bu kurumların ilgi alanına giren sorunların araştırılmasına bağlı olarak ilgili bilim alan-ları zaman içinde gelişim göstermiştir. Bu bilim dallarının kapsama alanı ortak olup her bir bilim dalı sosyal olayları kendi perspektifin-den incelemektedir.

Bu bölümde, pek çok araştırmacının giderek artan ilgisini çeken ve disiplinler arası bir alan olan suç ve caza ekonomisine giriş çerçeve-sinde temel bilgilere yer verilmektedir. Başka bir anlatımla, hukuk ile ekonomi biliminin ve özelde de suç ve ceza ile ekonomi biliminin ilişkisi üzerinde durulmaktadır.

2. HUKUK VE EKONOMİ

Ekonomik büyüme ve kalkınma sürecinde gelişen ve değişen yaşam koşullarına bağlı olarak ortaya çıkan değişik hukuksal sorunları çö-züme kavuşturmak ve ekonominin işlerliğini etkinleştirmek için yeni hukuksal düzenlemeler yapma ihtiyacı çerçevesinde “ekonomi ve hukuk” dalı görece yeni bir bilim dalı olarak doğmuş ve gelişim süre-cini yaşamaktadır. Bu bilim dalının kapsamı önceleri sadece vergi, tekel, düzenleyici endüstriler ve bazı tazminatların belirlenmesi (Cooter & Ulen, 2016:1) ile sınırlı iken zaman içinde kapsamı giderek artan ve farklı konuları da içeren bir konuma gelmiştir.

Bir toplumda ekonomik süreçlere bağlı olarak oluşan sosyal refahın toplumun bireyleri arasında dağılımında bazı kuralların olması gere-kir. Dolayısıyla ekonomi ve hukuk birbirlerini tamamlayan bir özelli-

Page 47: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 47

ğe sahiptir. Zira yaşamın her alanını çeşitli düzeylerde kurallara bağ-layan hukuk ile yaşamın sürmesini sağlayan ihtiyaçları karşılayan mal ve hizmetlerin üretilmesi ve piyasada tüketicilere sunulmasını konu edinen ekonomi temelde insanlar arasındaki ilişkileri konu edinmektedirler. Bireylerin ihtiyaçlarını karşılamasında, üretim ve istihdam sürecindeki ilişkilerinin belirlenmesi ekonominin ilgi alanı-na girerken, hukuk bu süreçte bireylerin hak ve yükümlülüklerini düzenler(Baykal, 2008). Hukuk, kanun, kanun hükmünde kararname, tüzük yönetmelik gibi kurallar bütünü olarak ekonomik karar birim-lerinin yetkilerini, sınırlarını, hangi iş ve eylemlerin yasal hangileri-nin de yasal olmadığını, yasal olmayanların işlenmesi halinde hangi yaptırımların uygulanması gerektiğini belirler. Ekonomik aktörlerin de hukukun belirlediği çerçevede faaliyetlerini yerine getirmeleri beklenir. Bu aktörler her zaman hukukun belirlediği çerçeve içeri-sinde faaliyetlerini yerine getirmezler. Ekonomik aktörler kimi za-man hukukun çizdiği sınırın ötesinde de faaliyette bulunurlar. Böyle bir durumda karşımıza suç ve bu suça takdir edilen ceza çıkmaktadır. Suç ve cezanın ekonomi bilimi açısından bir değerlendirmesi bu ça-lışmanın konusunu oluşturmaktadır.

3. SUÇ VE CEZA EKONOMİSİ

Gary Becker’in (1968) ünlü “Suç ve Ceza: Ekonomik Yaklaşım”1 adlı eseri ile insanların neden suç işlemeye yönelebilecekleri ve buna bağlı olarak muhtemel cezalarla karşılaşmalarının ekonomi bilimi ile açıklanmasının ilk girişimi olarak kabul edilmektedir. Şüphesiz ki, Becker’den önce de konusu suç olan ve dolayısı ile bir ceza ile karşı-lık verilen eylemler üzerinde kimi iktisatçılar “caydırıcılık teorileri” bağlamında görüşlerini dile getirmişler ve bunların öncüleri arasında Adam Smith (1776), Jeremy Bentham (1796) ve Cesare Beccaria

1 Becker (1993) Nobel konuşmasında neden suç konusunu araştırmaya başladığını ilginç

bir anlatımla dile getirmiştir. Bir sözlü sınav için Kolombiya (Columbia) üniversitesine

gitmiş. Kampüse vardığında sınava geç kalmak üzere olduğunu, acilen aracını ceza

gerektirmeyen bir park yerine (park yeri bulması zaman alabilir) ya da ceza alma riskini göze alarak sokakta park etmesi yönündeki iki seçenekten ikincisini tercih ederek aracı-

nı sokakta park etmiş. Sınav salonuna doğru yürürken bir taraftan da şehir yöneticileri-

nin kendisi gibi aynı konuyu değerlendirmiş olacaklarını, hangi sıklıkla park denetimi

yaptıklarını ve ceza miktarını belirlerken olasılık hesapları üzerinden benzer analizler

yapmış olacaklarını beyan etmiştir. Detaylar için bakınız Becker (1993), s. 389-390.

Page 48: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

48 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

(1798) yer almaktadır (Chalfin & McCrary, 2017). Ancak, Becker (1968) eserinde suça konu olan eylemleri ekonomi biliminin sundu-ğu analitik çerçeve içerisinde incelemiş ve bir model geliştirerek bu alanda önemli bir literatürün oluşumuna katkı sağlamıştır. Becker (1968) geliştirdiği “suç ve ceza” modelini bazı örtülü varsayımlar üzerine inşa etmiştir. Bu varsayımlar arasında

(1) bireyin beklenen faydasını maksimize edici olduğu

(2) bireyin beklenen fayda fonksiyonu yasal ve yasal olmayan faali-yetlerle elde edilen mal ve hizmetlerin fonksiyonu olduğu

(3) birey sahip olduğu zaman ve diğer kaynaklarını sözü edilen yasal ve yasal olmayan faaliyetlerde kullandığı

(4) bireyin rasyonel davranışa sahip olduğu

(5) bireyin yasal olan faaliyetlerden elde ettiği fayda ile yasal olma-yan faaliyetlerde elde edeceği net faydayı karşılaştırıcı bir davranışa sahip olduğu

(6) bireyin yasal olmayan bir faaliyeti işleme isteğinin bulunduğu

(7) bireyin yasal olmayan faaliyetlerde bulunması durumunda yaka-lanma olasılığı ile yakalanması durumunda karşılaşacağı cezanın oluşturacağı maliyetleri bir gösterge olarak kullanabileceği

sayılabilir1. Bir kişinin suça yönelmesinde suç biliminin yanında eko-nomik yaklaşım daha farklı bir boyut ile konuya yaklaşım göstermek-tedir. Becker (1968) bir kişinin yasal olmayan dolayısıyla işlenmesi halinde suç olan bir fiili işleme kastının gerekçesinde ceza hukukun-dan ya da suç biliminden farklı bir açıklama ileri sürmekte, kişinin rasyonel seçim teorisi çerçevesinde, bir davranış sergilediğini, bir eylemin beklenen net faydasının pozitif olması halinde, diğer şeyler aynı kalırken, o eylemi gerçekleştireceğini ileri sürmektedir.

1 Modelin matematiksel ayrıntıları Becker’in (1968) çalışmasında yer almakta olup

burada ayrıca yer verilmemiştir.

Page 49: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 49

Bir suçun işlenmesi halinde ortada iki taraf vardır: Suçu işleyen ve suç nedeni ile faydası artan taraf (suçlu, ya da fail) ve suça maruz kalan, suç nedeni ile zarara uğrayan mağdur. Suçu işleyen, bilerek, isteyerek, gönüllü olan taraf iken, suçtan zarar gören, cebren, rızası olmaksızın suçun tarafı konumunda bulunmaktadır. Dolayısıyla suçu tasarlayan ve suç arzını oluşturan bir taraf ile suçtan kaçınan, ko-runmak isteyen ve suçun kurbanı olmak istemeyen, bundan dolayı da pasif bir şekilde kimi önlemler içinde olan suçun talep kısmı ortaya çıkmaktadır. O halde suç arz ve talebi ile denge suç düzeyi belirlene-bilir.

3.1. Suç Arz Fonksiyonu

Bir kişinin konusu suç olan bir eylemi yapma kararı vermesinde o eylemin sağlayacağı getiri ile eylem nedeni ile karşılaması gereken maliyeti göz önünde bulundurur (Ehrlich, 1996:46). Yukarıda yer alan varsayımlar göz önünde bulundurulduğunda, bir suçun işlenme-si için suçun beklenen net faydasının pozitif olması gerekir. Bu du-rumda suçun beklenen net fayda ya da getirisinin hangi faktörlere bağlı olduğunun bilinmesi gerekir. Aşağıda bu faktörlere yer veril-miştir.

3.1.1. Suçun sağlayacağı beklenen net fayda ya da suçun fiyatı: Bir suçun işlenmesinin en önemli motivasyonu en az zahmet ile yük-sek bir net getiri (suçun fiyatı) sağlama arzusudur. Suçtan beklenen net getiri (Becsi, 1994:39) ya da net fayda düzeyi arttıkça, diğer şey-ler sabitken, suç işleme eğilimi de yükselir. Dolayısıyla suç miktarı ile suçun fiyatı ya da net getirisi arasında pozitif bir ilişki vardır. Bu yaklaşım özellikle mala karşı işlenen suçlar için daha belirgindir1. Suç arz fonksiyonu, suçun fiyatı, P, ve suçun miktarı, Q, olmak üzere Q = f (P) fonksiyonu ile ifade edilebilir. Suç arz eğrisi2 grafik 1’de yer

1 Suç fiilinin türüne göre suçtan elde edilen faydalar değişmektedir. Mala karşı işlenen

suçlarda getiri parasal bir değere sahip iken, cana karşı işlenen suçlarda maddi olmayan

getiriler ileri sürülmektedir. Bakınız: Güvel, E. A. (2004) Suç ve Ceza Ekonomisi, An-

kara, Roma Yayınları, s. 49. 2 Suç arz ve talep eğrileri basitlik amacı ile bu çalışmada doğrusal olarak gösterilmiştir.

Bu eğrilerin doğrusal olmayan gösterimleri için Ehrlich (1996) ve Güvel’e (2004) bakı-

labilir.

Page 50: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

50 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

almaktadır. Bir bireyin yasal olmayan bir faaliyetin içinde bulunması o faaliyetten elde edeceği net fayda düzeyine bağlıdır. Suçun net geti-risi ya da kısaca, suçun fiyatı düşük ise suç faaliyeti düzeyi ve dolayı-sıyla ortaya çıkan suç düzeyi az, suçun fiyatı yükseldikçe de suç faali-yet düzeyi de yükselir. Grafik 1’de suçtan beklenen net fayda P0 iken suç miktarı da Q0 olmakta, suçtan beklenen net fayda P1 düzeyine çıktığında suç miktarının da artarak Q1 düzeyine çıkacağı beklenir. Örneğin, hırsızlık ve soygun suçlarında çalınması ya da soyulması tasarlanan malın parasal değeri ile suç fiili arasında pozitif ilişki çok belirgindir.

Grafik 1: Suç Arz Eğrisi

Suçun fiyatı ile kast olunan suç nedeniyle suçlu tarafından elde edi-len her türlü net faydadır. Suç miktarı ise yasal olmayan ya da konu-su suç olan faaliyetin miktarı olarak belirtilebilir.

3.1.2. Doğrudan Özel Maliyet

Suçun faili açısından suçun doğrudan özel maliyeti, fail tarafından suçun planlanması ile suçun işlenmesi ve buna bağlı her türlü gider-

Page 51: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 51

lerin toplamından oluşur. Suçun doğrudan maliyetini oluşturanlar arasında aşağıdakiler belirtilebilir:

Suçun gizliliğini sağlama için fail tarafından alınan tedbirlerin maliyeti Suçun gizlenememesi ya da failin yakalanması halinde karşı-laşılan mahkeme ve diğer ilgili giderler Failin tutuklanması halinde tutuklulukta geçen sürede karşı-laması gereken masraflar Failin hapis cezası alması halinde bu sürede yapması gerekli masraflar Failin yakalanmaması için yapılan masraflar Suçun işlenmesi için gerekli bilgi ya da beşeri sermayenin de-ğeri Suçlunun cezanın türüne atfettiği maliyet Suç araçlarının değeri

Doğrudan maliyetler maddi (silah, araç, kıyafet) olabileceği gibi maddi olmayan (heyecan, yakalanma korkusu, suçluluk duygusu) ögeler de içerebilir (Güvel, 2004:49). Doğrudan özel maliyet ile suç arzı arasında negatif ilişki vardır. Doğrudan özel maliyet arttıkça, diğer şeyler sabit iken, suç miktarı azalır. Çünkü doğrudan maliyetler suçun net faydasını azaltıcı etkiye sahiptir. Doğrudan özel maliyetin artması suç arz eğrisini sola, azalması halinde ise sağa kaydırır.

3.1.3. Dolaylı Özel Maliyet

Bir kişi yasalar çerçevesinde çalışarak elde edeceği beklenen net ge-tiri ile yasalara göre konusu suç olan bir fiilin beklenen net getirisini karşılaştırır. Diğer faktörler sabit iken, eğer suçun beklenen net geti-risi yasal faaliyetin beklenen net getirisinden fazla ise kişi suç işleme kararı verir. Dolayısıyla yasal faaliyetlerin beklenen net getirisi su-çun fırsat maliyeti olarak da görülmektedir. Dolaylı özel maliyet ile suç miktarı arasında da negatif ilişki görülmektedir. Belli bir eğitim düzeyine ve dolayısıyla beşeri sermayeye sahip kişilerin yasalar çer-çevesinde getirisi yüksek iş bulmaları ve yüksek gelir elde etmeleri mümkündür. Bu niteliklere sahip bireylerin dolaylı maliyetleri yük-sektir. Ancak, yeterince beşeri sermayeye sahip olamayan dezavan-tajlı kişilerin fırsat maliyetleri düşük olduğu ve bundan dolayı suç

Page 52: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

52 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

aktivitelerine bulaşma olasılıklarının daha yüksek olduğu ileri sü-rülmektedir. Güvel (2004:50) kişilerin yasal ekonomik sektörde elde edecekleri gelirleri onların yaş, cinsiyet, ırk, eğitim, öğretim, IQ, böl-ge, işsizlik oranı gibi faktörlere bağlı olduğunu belirtmektedir.

3.1.4. Yakalanma ve Ceza Alma Riski

Bir kişinin suç işleme kararı alıp almamasını etkileyen faktörlerden biri de risk faktörüdür (Chiba & Kaiwen, 2016). Kişiler yakalanma ve ceza alma olasılığını değerlendirerek bir karar verirler. Suçun bekle-nen net getirisinin veri olduğu bir durumda, öngörülen cezanın ağır ve yakalanma ve ceza alma olasılığının yüksek olduğunda suçtan ka-çınma, aksi durumda suç işleme ileri sürülebilir. Bu nedenle, risk ile suç miktarı arasında negatif bir ilişki vardır. Ancak, bireylerin risk karşısında farklı davrandıkları gözlenmektedir. Bazı bireyler risk sever, bazıları riske karşı yansız ve bazıları da riskten kaçınırlar. Bu nedenle riske karşı tutumlar da suçun oluşumunda önemli faktörler-den biridir.

3.1.5. Devletin Rolü

Bir toplumda suç miktarını kontrol etmede devlet en önemli aktör-dür. Devlet teorik olarak yürüttüğü çeşitli politikalarla bir taraftan suç arzını diğer taraftan suç talebini etkileme ve dolayısıyla denge suç miktarını belirleme gücüne sahiptir. Devlet yürüttüğü istihdam politikasıyla istihdam oranını artırabilir. Gelirin yeniden dağılımı politikasıyla gelir eşitsizliklerini azaltabilir, vergi politikasıyla kamu harcamalarının finansmanını toplumun üyelerine dengeli dağıtabilir. Diğer taraftan adalet, yargı, polis ve diğer kolluk kuvvetlerini etkin kullanarak suçu önleyici politikalar üretebilir. Devlet, ceza ve ceza-landırma süreçlerini modern hukukun öngördüğü standartlarda uy-gulayabilir. Dolayısıyla devletin ya da hükümetlerin uygulamaları suçun miktarını etkileyen önemli bir faktör olarak görülmektedir. (Güvel, 2004:51; Becsi, 1994:39).

Bir kişinin suç kararı almasında Ehrlich (1996:46) şu denklemi ileri sürmektedir:

Page 53: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 53

[Suçun beklenen net getirisi] = [Suçun beklenen brüt getirisi] – [su-çun doğrudan ve dolaylı (fırsat) maliyetleri] – [yakalanma olasılığı] x [yakalanma durumunda muhtemel ceza].1

3.2. Suç Talep Fonksiyonu

Toplumun suçlular dışında kalan kısmı bir suçun kurbanı olmamak veya suçtan zarar görmemek için suçun oluşumunu önleyici çeşitli tedbirleri almaları beklenir. Hem bireyler ve hem de devlet kendi imkânlarına göre suçu önleme ve suçtan korunma için kaynak kulla-nırlar. Suç riski artan bölgelerde daha fazla, riskin görece az olduğu yerlerde daha düşük düzeyde suçu önleyici faaliyetler gerçekleştiri-lir2. Suçun beklenen net getirisi suçtan zarar görenin beklenen net zararı olarak tanımlanabilir. Bu durumda suçun beklenen net getirisi (zararı, P) yükseldikçe suçtan zarar görenler daha fazla koruyucu önlemlere başvurabilirler. Devlet vatandaşların suçtan korunması için daha fazla güvenlik yatırımı yapabilir. Bu durum suç işleme planı yapanların doğrudan ve dolaylı maliyetlerini artıracağından işlene-cek suçları önleyici olur.

Suç talep fonksiyonu, suçun fiyatı, P, ve suçun miktarı, Q, olmak üzere Q = f (P) fonksiyonu ile ifade edilebilir. Suç talep eğrisi grafik 2 de yer almaktadır. Suçun net zararı ya da kısaca, suçun fiyatı düşük ise suç faaliyeti için önleyici tedbirler görece az ve dolayısıyla ortaya çıkan suç düzeyi fazla, suçun fiyatı yükseldikçe alınan ciddi önleyici tedbir-lere bağlı olarak suç faaliyet düzeyi de azalır. Grafik 2’de suçtan bek-lenen net fayda (ya da suçtan zarar gören açısından ifade edildiğinde, net kayıp) P0 iken suç miktarı da Q0 olmakta, suçtan beklenen net fayda P1 düzeyine çıktığında suç miktarının da azalarak Q1 düzeyine ineceği beklenir. Örneğin, hırsızlık için kişilerin aldığı tedbirler soy-gun için alınan tedbirlerden görece daha az ve dolayısıyla hırsızlık suçu soygun suçuna bakışla görece daha fazla işlenmektedir.

1 Ehrlich (1996, s. 46) maddi getirisi olmayan suçların net getirisinin negatif olduğunu,

bunu da suçun faile bedeli olarak ifade eder. 2 Potansiyel bir suçun kurbanı olmamak için özel kilit ve alarm sistemleri kullanma,

güvenlikli konutlarda ikamet etme, çeşitli sigorta poliçeleri satın alma, kapıları kilitli

tutma gibi suç talebini azaltıcı ya da suç işleyeceklerin maliyetlerini artırıcı ve dolayı-

sıyla suçu önleyici tedbirler alınabilir. Bakınız Güvel, s. 55.

Page 54: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

54 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Suçun Fiyatı (P)

P0

a

Suç Talep Eğrisi

Q1 Suç Miktarı (Q)

b

P1

Q0

Grafik 2: Suç Talep Eğrisi

3.3. Suç Piyasasında Denge

Suç arz eğrisi ve suç talep eğrisi bilindiğine göre suç piyasasında bir denge suç miktarı belirlenebilir1. Denge suç miktarı suç arz ve talep eğrilerinin kesişim noktasında oluşan miktardır. Bu durum grafik 3 ile gösterilebilir. Piyasada oluşan suç miktarı hiçbir zaman sıfır ol-maz. Çünkü potansiyel kurbanlar olası bir suçun önlenmesi için ge-rekli maliyet (suçun önlenmesinin marjinal maliyeti) ile uğrayacağı kaybın engellenmesinin faydasını (suçun önlenmesinin marjinal fay-dası) karşılaştırarak karar verirler. Bu durumda marjinal faydanın marjinal maliyetten fazla olması durumunda potansiyel kurbanlar gerekli önlemleri alırlar. (Güvel, 2004:56). Aksi durumda ise potan-siyel suçların oluşmasına kapı aralanır. Piyasa dengesi grafikte a nok-

1 Bireysel suç arz eğrilerinin yatay toplamı ile piyasa suç arz eğrisi ve talep eğrilerinin

yatay toplamı ile de piyasa suç talep eğrileri elde edilir.

Page 55: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 55

tasında gösterilmektedir. Bu noktada suç arzı ile suç talebi Q1 miktarı ile temsil edilmektedir. Suçun beklenen net getirisi (kaybı) P1 düze-yindedir.

Suçun Fiyatı (P)

P0 b

Suç Arz Eğrisi

Q0Suç Miktarı (Q)

dP2

Q2

P1

Q1

Suç Talep Eğrisi

a

e

c

Grafik 3: Suç piyasası ve denge suç miktarı

Grafikte a noktası dışında piyasa dengesinin sağlanmadığı görülmek-tedir. Örneğin, suçun beklenen net getirisi (talep edenler açısından net kaybı) P0 düzeyinde olduğunda (suçtan sağlanacak getiri görece az olması) suç arz miktarı Q0 düzeyinde iken suç talep miktarı daha fazla olup Q2 düzeyindedir. Suç talebinin fazla (Q2-Q0=bc) olmasının nedeni suça karşı alınacak tedbirlerin önemsenmemesi ya da yeter-siz olmasıdır. Önlemlerin yetersizliğine rağmen suç arzının görece az olması ise suçtan beklenen net getirinin küçük olmasıdır.1

1 Bu durum suç düzeyleri ile de açıklanabilir. Örneğin, Q0 suç düzeyinin oluşması için

(görece daha düşük suç miktarı) kişilerin yüksek düzeyde suçtan korunma tedbirlerini

almaları gerekir. Bu durum suç talep edenler için yüksek bir P (beklenen net zararı)

düzeyine işaret etmekte grafikte e noktası ile gösterilmektedir. Suç işleme isteğinde

Page 56: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

56 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Aynı yaklaşımla, suçun beklenen net getirisi (talep edenler açısından net kaybı) P2 düzeyinde olduğunda (suçtan sağlanacak getiri görece yüksek olması) suç talep miktarı Q0 düzeyinde iken suç arz miktarı daha fazla olup Q2 düzeyindedir. Suç arzının fazla (Q2-Q0=ed) olma-sının nedeni suçtan beklenen net getirinin yüksek olmasıdır. Suçlula-rın elde etmeyi umdukları suç geliri aslında suçtan zarar görenlerin kayıpları olarak düşünülebilir. Dolayısıyla yüksek kayıp ile yüzleş-mek istemeyenler (suç talep edenler) suça karşı ciddi ve önemli cay-dırıcı önlemler alırlar. Bu önlemlere bağlı olarak suç talep miktarı görece az olur.1

4. SUÇ MİKTARINI ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Ekonomik yaklaşıma göre bireyler fayda maksimizasyonu çerçeve-sinde ekonomik davranışlarını belirlerler. Bireyler bu amaçla sahip oldukları üretim faktörleri ve zamanlarını kendilerinin faydalarını maksimize eden yasal veya yasal olmayan faaliyetlere tahsis edebilir-ler. Bu durumda yasal “iş” ile yasal olmayan ve dolayısıyla suç teşkil eden “faaliyet” ya da “iş” birbirlerinin ikamesi olarak görülmektedir (Yıldız vd. 2010:17). Rasyonel davranışa bağlı olarak bireylerin suç işleme eğilimine etki eden pek çok faktör vardır (Mirka vd, 2019). Bunlar arasında eğitim, nüfus yapısı, gelir düzeyi, gelir dağılımı eşit-sizliği, işsizlik, yoksulluk, kentleşme (Gümüş, 2004:2), hukuk uygu-lamaları, polis-yargı ve ceza sisteminin etkinliği sayılabilir. Bu değiş-kenler suç arz ve talebini farklı boyutlarda etkileyerek denge suç

olanlar için ise Q0 miktarında beklenen net getiri P0 olup grafikte b noktası ile temsil

edilmektedir. Sonuçta Q0 miktarında suçun oluşması için suçun beklenen net kaybı

suçun beklenen net getirisinden daha fazla olup denge oluşmaz. 1 Bu analiz suç düzeyleri ile de açıklanabilir. Örneğin, Q2 (suç düzeyinin oldukça yük-

sek olması) düzeyindeki suç miktarı da açıklanabilir. Suç talebi açısından yaklaşıldı-

ğında grafik üzerindeki c noktası anlaşılmakta ve suçun beklenen net zararı (P0) görece

az olduğundan suçtan korunma tedbirlerinin yetersiz olduğu sonucunu doğurmaktadır. Suçlular açısından bakıldığında suçun net beklenen getirisinin oldukça yüksek olduğu

(P2) görülmekte ve dolayısıyla suç işleme motivasyonunun arttığı görülmektedir. Bu

durum grafik üzerinde d noktası ile temsil edilmektedir. Sonuçta Q2 miktarında suçun

oluşması için suçun beklenen net getirisi suçun beklenen net kaybından daha fazla olup

denge oluşmaz.

Page 57: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 57

miktarını belirlemektedir1. Bu etkilemeler ayrı çalışma konusu ola-rak araştırmacıların ilgisine sunulmaktadır.

5. SUÇ VE CEZA İLİŞKİSİ

Suç ile ceza arasındaki ilişki pek çok bilim dalının ilgi alanına giren önemli bir konudur. Çünkü konu toplumun genelini ilgilendirmekte ve suçun azaltılması önemli sosyal fayda sağlar. Aslında üzerinde durulan hipotez, potansiyel suçluların suç işleme kararı almasında muhtemel cezaların etkisi önemli bir faktör müdür? Ya da, diğer şey-ler sabitken, suçun beklenen cezası arttıkça suç miktarı azalır mı? Bu hipotezler ampirik olarak test edilmiş ve oldukça zengin ancak farklı sonuçlar elde edilmiştir.

Bu konuya ekonomik yaklaşım ile bakıldığında, beklenen ceza ile suç miktarı arasında negatif ilişkinin geçerli olduğu ileri sürülmekte ve oluşan toplam suç eğrisi grafik 4 ile gösterilmektedir.

Beklenen ceza miktarı P0 iken bir toplumda işlenen suç miktarı Q0 düzeyinde iken beklenen ceza miktarının, örneğin, P1 düzeyine kadar artırılmasına bağlı olarak toplumda işlenen suç miktarının giderek azalacağı ve Q1 noktasında dengeleneceği öngörülmektedir. Bu du-rum cezalar nedeni ile caydırıcılığın birinci kanunu olarak ileri sü-rülmektedir (Cooter & Ulen, 2016:468). Suçların cezalarını artırarak ya da suçların fiyatını yükselterek suç miktarının (suç talep miktarı-nın) azalmasının beklenilmemesi gerektiğini, bunun uygun çözüm üretmediğini ileri sürenler de vardır (Donohue, 2007:380-382).

1 Bu faktörleri dikkate alarak suçun belirleyicilerini araştıran çok sayıda çalışma vardır.

Detaylı bilgi için bakınız, Chalfin, Aaron, and Justin McCrary (2017).

Page 58: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

58 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Beklenen Ceza

P0

a

Toplam Suç Eğrisi

Q1 Suç Miktarı (Q)

b

P1

Q0

Grafik 4: Toplam Suç Eğrisi

6. SUÇ VE CEZANIN SOSYAL BOYUTU 6.1. Suçun Sosyal Maliyetleri

Suçun sosyal maliyeti1, potansiyel bir suçun oluşmaması, oluşumu ve oluşumundan sonra suçlunun yakalanması, yargılanması, cezalandı-rılması ve ceza sonrası topluma kazandırılması süreçlerinde kullanı-lan kaynaklar ile bu süreçte uğranılan net zararların toplamı olarak tanımlanabilir. Başka bir anlatımla, suç nedeni ile el değiştiren malla-rın2 dışında kaybedilen mal ve hizmetlerin piyasa değeri ile suçtan

1 Suçun ekonomik analizinin kısa bir değerlendirmesi için bakınız Ünver ve Bakırtaş

(2008). 2 El değiştiren mallar sosyal açıdan bir kayıp olarak değerlendirilmemektedir. Bir araç

çalan hırsızlık suçunda araç el değiştirmekte, başka bir ifade ile ekonomik kaynaklar

toplumun bir üyesinden diğer üyesine transfer edilmiş olmaktadır. Bakınız, Chalfin

(2015).

Page 59: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 59

bedenen zarar görenlerin sağlık giderleri, bu süreçlerde oluşan işgü-cü kayıpları, suç kurbanlarının manevi kayıpları, topluma yayılan suça maruz kalma korkusu, suçun önlenmesi için alınan kişisel ve kamusal önlemlerin parasal değerleri, suçun tespiti, suçluların yaka-lanması, yargılanması, cezalandırılması ve rehabilite edilmesi süreç-lerinde yapılan özel ve kamu giderlerinin toplamı suçun sosyal mali-yetini oluşturur. Suçun sosyal maliyetleri yükseldikçe daha ciddi ön-lemlerin alınması düşünülür.

6.2. Cezanın Sosyal Faydaları

Bir suçun işlenmesi ile suçun kurbanları doğrudan ve bütün toplum da dolaylı olarak suçtan zarar görebilir. Suçlunun cezalandırılmaması durumunda yeni suçların işleneceği ve suçtan zarar görenlerin arta-cağı beklentisi oluşur. Bu nedenle suç işleyenler ceza ile cezalandı-rılmaları gerekir. Suçluların alacakları cezalar bir taraftan suç işle-yenlerin refahını olumsuz etkiler ve böylelikle potansiyel suç işleme eğilimi içinde olanları suç işlemekten caydırır, bir taraftan da yeni suçların oluşumunu engelleyerek topluma yayılan suçtan zarar gör-me korkusu azalabilir. Suçtan korunmak isteyen insanlar suçluların yaşadığı mahallelerden uzaklaşarak başka bölgelerde ikamet etmeye yönelebilirler. Dolayısıyla suçluların cezalandırılmaları ve yeni suçla-rın oluşmasının engelleneceği beklentisi ile insanlar kendilerini gü-vende hissetmeye başlarlar. Bütün bunlar suçluların cezalandırılma-ları nedeni ile ortaya çıkan sosyal faydalar olarak görülmektedir.

7. Devletin Rolü: Uygulama

Suç bir ekonomik birimin diğer ekonomik birimlerin malı ya da canı-na piyasa dışı (karşı tarafın rızası olmadan) bir yol ile verilen zarar olduğundan bir negatif dışsallık olarak değerlendirilmektedir. Dola-yısıyla, suç işlenmesi ile marjinal sosyal fayda azalışı, marjinal sosyal maliyet artışı ya da ikisinin bir bileşimi olarak toplumun refahını olumsuz etkilenir. Bu durumda denge suç miktarını elde etmek üzere kamu ekonomisi çerçevesinde çözümlere başvurulur. Bu çözümler, kamu müdahalesi öncesi oluşan piyasa suç miktarını azaltmak üzere marjinal sosyal maliyetin (suç arzı) marjinal sosyal faydaya (suç ta-lebi) eşit olduğu düzeye kadar suçu önleyici ve suçluları cezalandırıcı kamu müdahaleleridir.

Page 60: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

60 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Kamu ekonomisi çerçevesinde piyasaya müdahalelerden biri suç ta-lebini azaltıcı diğeri de suç arzını azaltıcı olmak üzere iki çözüm ileri sürülebilir.

7.1. Suç Talebini Azaltıcı Kamu Müdahaleleri

Bir suçun işlenmesi için suç işleme eğilimi için potansiyel suçtan olu-şacak bir getiri ile birlikte suçun zemininin uygunluğu da önemli bir faktördür. Suçun oluşmaması için suçtan zarar göreceklerin alacakla-rı önlemler suçun önlenmesine katkı sağlayabilir. Bununla birlikte kamu sektörünün, kolluk kuvvetlerinin alacakları etkin tedbirler caydırıcılık özelliği ile suçun işlenmesini önlemede oldukça önemli faktörlerden biridir. Bu durum grafik 5 ile daha kolay anlaşılabilir. Grafikte piyasa suç arz eğrisi ile piyasa suç talep eğrisi a noktasında kesişmekte ve Q0 miktarı kadar denge suç miktarının oluşacağı gö-rülmektedir.

Suçun Fiyatı (P)

P0

b

Suç Arz Eğrisi

Q1 Suç Miktarı (Q)

P1

Q0

Suç Talep Eğrisi-Özel

a

Suç Talep Eğrisi-Toplumsal

Grafik 5: Suçu Önleyici Tedbirler ve Optimum Suç Miktarı

Page 61: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 61

Devletin suçu önleyici türlü tedbirleri dikkate alındığında suç işleme eğilimi içinde olanların algıladıkları suç talep eğrisi bu defa sola kaymış ve toplumsal (kamusal) olarak etiketlenmiş suç talep eğrisi-dir. Bu suç talep eğrisi göz önünde tutulduğunda denge suç miktarı Q1 düzeyinde gerçekleşir. Şu halde devletin suçu önleyici tedbirleri ile suç miktarı Q0-Q1 kadar azalmaktadır. Adalet hizmetinin etkin ve hızlı işlemesi, kolluk kuvvetlerinin suçluları yakalama ve yargı önüne çıkarmadaki tutumu, ceza sisteminin etkinliği suç talep eğrisini sola kaydıran faktörlerdendir.

7.2. Suç Arzını Azaltıcı Kamu Müdahaleleri

Devlet sosyal refahı artırma amacı ile suç ve suçlu ile etkin mücadele yöntemleri geliştirerek suç miktarını kontrol edebilir. Suçlu ile mü-cadelede devletin alacağı önlemlerden biri suçun suçluya maliyetini artıracak önlemlerdir. Bunlar arasında çeşitli suçlara verilecek ceza-ların artırılması ve suçluların yakalanma olasılığının artırılması gel-mektedir.

Suç piyasasında oluşan denge suç miktarındaki değişim grafik 6’da gösterilmektedir. Başlangıçta a noktası piyasanın denge durumunu temsil etmektedir.

Page 62: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

62 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Suçun Fiyatı (P)

P0

b

Suç Arz Eğrisi 1

Q1Suç Miktarı (Q)

P1

Q0

Suç Talep Eğrisi

a

Suç Arz Eğrisi 2

Grafik 6: Yakalanma Oranı ve Ceza Artışları ile Optimum Suç Miktarı

Toplam suç talebinin (marjinal sosyal fayda) suç arzına (marjinal özel maliyet) eşit olduğu bu noktada denge suç miktarı Q0 olmakta-dır. Devletin politika değişimine bağlı olarak suç işleme maliyetinin artması ya da suç işleme kastı ile hareket edenlerin yakalanma ve ceza alma olasılıklarının artması halinde suç arz eğrisi sola kayarak “suç arz eğrisi 2” konumuna gelir. Bu durumda yeni suç miktarı Q0-Q1 kadar azalarak Q1 düzeyinde gerçekleşir. Suç işleme eğilimi içinde bulunanların suç işlemeleri halinde yakalanma olasılığı yükseldiğin-de suç işlemekten sakınacakları ileri sürülmektedir. Dolayısıyla, ya-kalanma olasılığını artıran faktörler arasında teknolojinin sağladığı imkânlar, polisin eğitimli olması, teknik takip, suç delillerine ulaşma-daki isabet arttıkça yakalanma olasılığı da doğal olarak yükselir. Di-ğer taraftan gerek bireyler ve gerekse devlet tarafından alınan gü-venlik önlemleri suçun işlenmesinin maliyetini artırması durumunda suç miktarı da azalabilir. Bu noktada akılda tutulması gereken husus gerek bireylerin ve gerekse devletin suç ve suçlu ile mücadelede al-

Page 63: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 63

dıkları önlemlerin de kaynak kullanımına bağlı olarak önemli sosyal maliyete yol açtığı gerçeğidir. Dolayısıyla suçu önlemede kullanılacak kamusal kaynakların değeri ile olası suçların oluşturacağı maliyetle-rin karşılaştırılarak değerlendirilmesi gerekir.

8. Sonuç

Suç ve ceza bir taraftan suç bilimini, ceza hukukunu ve sosyolojiyi doğrudan ilgilendirirken bir diğer taraftan da ekonomi biliminin gi-derek artan oranda odaklandığı konuların arasında yer almaktadır. Rasyonel bir bireyin bir iş ya da eylemin fayda ve maliyetini göz önünde tutarak ekonomik kararlar verdiğini, buna benzer şekilde, rasyonel bireyler, suç içeren fiil ve davranışlar için de bunların bek-lenen fayda ve muhtemel cezalarını dikkate alarak davrandıkları ileri sürülmektedir. Suç ve ceza ekonomisi perspektifinden bakıldığında aslında bireyler yasal ya da yasal olmayan, suç olan ya da olmayan tüm iş ve eylemlerin beklenen net faydasına bakarak karar aldıkları-nı ileri sürmektedir.

Bireylerin suç işleme kararlarının çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Bunların analizinde bir yöntem ve yaklaşım olarak ekonomi bilimi çerçevesinde çeşitli modeller geliştirilmiştir. Bu modellerin öncüsü ve diğerlerine motivasyon sağlayan Gary Becker’in (1968) çalışması-dır. Becker’in çalışmasında ileri sürülen temel ekonomik yaklaşıma dayalı ancak ekonomi biliminin gelişimine bağlı çeşitli model ve am-pirik çalışmalar giderek zenginleşmektedir.

Günümüzde sosyal bir sorun olan suçlar giderek daha da yaygınlaş-maktadır. Her ülke ve toplumda suç ve suçlu ile mücadele de devam etmektedir. Suçların türleri, kapsamları, sosyal maliyetleri kamuo-yunun gündeminden de düşmemektedir. Bu bağlamda suçun neden-lerinin analizinde ekonomi biliminin de katkıları şüphesiz çok değer-lidir. Bu çalışma suç ve ceza ekonomisine giriş niteliğinde planlanmış olup alanda çalışma yapmak isteyen araştırmacılara fikir vermesi amacı ile sınırlı tutulmuştur.

Yararlanılan Kaynaklar

Cooter, Robert & Ulen, Thomas, Law and Economics. 6th Edition. Berkeley Law Books, 2016.

Page 64: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

64 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Ünver Mustafa ve Bakırtaş, İbrahim. “Suçun Ekonomik Analizi: Genel Bir Değerlendirme”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi. 20:(Nisan), 2008, 35-56.

Baykal, Murat. “Hukuk-Ekonomi İlişkisi ve Ekonomi Hukuku Üzerine”, Ankara Barosu Dergisi. 66:4, 2008, 76-87.

Becker, Gary. “Nobel Lecture: The Economic Way of Looking at Behavior”, Journal of Political Economy. 101:3, 1993, 385-409.

Becker, Gary.“Crime and Punishment: An Economic Approach”, Journal of Political Economy. 76:2, 1968, 169-217.

Becsi, Zsolt. (1994). “Economics and Crime in the States”, Economic review-Federal Reserve Bank of Atlanta. 84:1, 1994, 38-56.

Chalfin, Aaron, & Justin McCrary (2017). “Criminal Deterrence: A Review of the Literature”, Journal of Economic Literature, 55:1, 2017, 5-48.

Chalfin, Aaron. The economic cost of crime. In: Jennings WG (ed) The Encyclopedia of Crime and Punishment. Chichester UK: Sage, Wiley Blackwell, 2015, 506–530.

Chiba, Saori, & Leong, Kaiwen. (2016). “Behavioral Economics of Crime Rates and Punishment Levels”, Journal of Institutional and Theoretical Economics. 172:4, 2016, 727-754.

Gümüş, Erdal. “Crime In Urban Areas: An Empirical Investigation”, Akdeniz İ.İ.B.F. Dergisi. 4:7, 2004, 98-109.

Güvel, Enver Alper. Suç ve Ceza Ekonomisi. Ankara: Roma Yayınları, 2004.

Donohue, John J. (2007). “Economic models of crime and punishment”, _Social Research: An International Quarterly._ 74:2, 2007, 379-412.

YILDIZ R. ve Diğerleri, “Suçun Sosyoekonomik Belirleyicileri: Kayseri Üzerine Bir Uygulama”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. 36, 2010, 15-31.

Page 65: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 65

Mirko Draca, Theodore Koutmeridis, & Stephen Machin. “The Changing Returns to Crime: Do Criminals Respond to Prices?”, The Review of Economic Studies. 86:3, 2019, 1228–1257.

Page 66: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

66 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

“EKONOMİK SUÇ” ve CAYDIRICI HUKUK UYGULAMALARI

Enver Alper Güvel

I. Giriş Küresel toplum, günümüzde çok sayıda karmaşık meydan okumayla karşı karşıyadır. Bu meydan okumaların en önemlilerinden birisi de “ekonomik suç”tur. Ekonomilere milyarlarca dolar hasar veren eko-nomik suç, ülkelerin güvenliğini, zenginliğini, kredibilitesini ve şöh-retini tahrip etmekte; tüketici ve yatırımcı güvenini zedelemekte; maddi ve gayrimaddi varlıkların tahribatına yol açmakta, işlem mali-yetlerini artırmaktadır. PwC’s 2018 Global Economic Crime and Fraud Survey’e göre, küresel ölçekte organizasyonların sadece %49’u eko-nomik suça maruz kalmıştır. Ancak bu diğer %51’in maruz kalmadığı anlamına gelmemektedir. Belki diğer %51’in konu hakkında yeterin-ce uyanık ve bilgili olmadığı ve maruz kaldığı ekonomik suçu tespit edemediği ya da çeşitli çekincelerle bildirmediği anlamına gelir. Eko-nomik suç faillerinin en büyük silahı da özel ve kamusal örgütlerin ekonomik suç konusundaki bilgisizliği, ilgisizliği ve çekinceleridir. Yeni bin yılın eşiğinde küresel toplumun, ulusların, firmaların ve tü-keticilerin en önemli sorunlarından biri de “ekonomik suçla mücade-le”dir. Ekonomik suçla mücadele, “geleneksel suçlarla mücadele”den çok daha önemli görülmektedir. 2002’den itibaren de “ekonomik suç”un caydırılması, kriminolojinin başlıca araştırma konularından biri haline gelmiştir. Caydırıcı hukuk uygulamalarının belirlenebil-mesi için ekonomik suçun doğru şekilde tanımlanması, türlerinin tasnifi, nedenlerinin belirlenmesi ve etkilerinin ölçümü gereklidir. Beckeryen (1968) “Suç ve Ceza Ekonomisi”’nin Analiz Çerçevesi içeri-sinde yer alan bu çalışmamızın amacı, da “ekonomik suç”un genel bir tanımını vermek, ekonomik suç türlerini tasnif etmek, ekonomik suç-ların şirketlere, ulusal ekonomilere ve küresel ekonomiye etkilerini açıklamak ve ekonomik suçların “caydırılması” için ne tür hukuk uy-gulamalarına gidilmesi ve ne tür önlemler alınması gerektiğini, gün-cel verileri de dikkate alarak, tartışmaktır.

Page 67: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 67

Doğal olarak hiçbir çalışma “ekonomik suç” gibi kapsamlı ve dinamik bir olguyu tek başına tüm boyutlarıyla kuşatacak bir analitik çerçeve sunma ve sorunu kökten çözme kabiliyetinde hukuk uygulamaları geliştirme iddiasında bulunamaz. Bu çalışmanın analitik çerçevesini ve önerilerini de sadece ekonomik suç olgusunun tartışılmasına sa-mimi bir katkı ve denizde bir damla olarak anlamak gerekir. II. Ekonomik Suç’un Tanımı ve Amacı Ekonomik suçun araştırılması, tetkiki, ölçümü, önlenmesi ve cezası öncelikle tanımına bağlıdır. Ancak, günümüzde, ekonomik suçun ta-nımı son derece tartışmalı bir konudur. Zira, ekonomik suç dinamik bir olgudur; politik, ekonomik ve sosyal yapılardaki ve teknolojideki değişimlere bağlı olarak dramatik biçimde sürekli olarak değişmek-tedir. Nitekim, günümüzde ekonomik suçun, genel kabul görmüş, evrensel denilebilecek sistematik bir tanımı yoktur. Ekonomik suçla ilgili çalışmalar da bu çerçevede kıyaslamayı güçleştiren farklı tanım-lar kullanılmaktadır. Bu tanımları, literatürde iki ana grup içerisinde açıklamak mümkündür. Bunlardan birincisi, geleneksel tanımlar, ikincisi de çağdaş tanımlardır (Güvel, 2005a): 1. Ekonomik Suçun Geleneksel Tanımı: Beyaz Yakalı Suçları: 17. ve 18. Yüzyıla kök salmakla birlikte daha 1940’larda araştırmaların konusu olmaya başlamıştır. Geleneksel tanımlarda, ekonomik suç, kapalı ekonomi ve kapalı toplum perspektiflerine paralel olarak, “spesifik” yaklaşımla beyaz yakalı suçlarıyla özdeş tutulmuştur.1 Bu-

1 Bu konuya ilgi duyanlar için literatür önerisi: Pinto, Jonathan, Carrie R. Leana and

Frits K. Pil. (2008) “Corrupt Organizations or Organizations of Corrupt Individuals?

Two Types of Organization-Level Corruption.” Academy of Management Review,

33:685–709. ; Piquero, Nicole Leeper and Michael L. Benson (2004) “White-Collar

Crime and Criminal Careers Specifying a Trajectory of Punctuated Situational

Offending.” Journal of Contemporary Criminal Justice, 20:148–65.; Pontell, Henry N.

and Gilbert Geis (ed.) (2007) International Handbook of White-Collar and Corporate

Crime. New York: Springer.; Shapiro, Susan P. (1990) “Collaring the Crime, Not the

Criminal: Reconsidering the Concept of White-Collar Crime.” American Sociological Review, 55:346–65.; Shover, Neal and Peter Grabosky. (2010) “White-Collar Crime

and the Great Recession.” Criminology & Public Policy, 9:429–33.; Simpson, Sally

(2011) “Making Sense of White-Collar Crime: Theory and Research.” Ohio State

Journal of Criminal Law, 8:481–504. -; Simpson, Sally (2013). “White-Collar Crime: A

Review of Recent Developments and Promising Directions for Future Research.”

Page 68: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

68 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

na göre, suçlu, bir organizasyondaki konumu dolayısıyla elinde fırsat bulunan statü sahibi bir kişidir. Bu saygınlığını ve statüsünü istismar ederek finansal kazanç elde etmek ve kul hakkı yemek suretiyle suç işlemektedir. Bu suçun başlıca türleri yolsuzluk, dolandırıcılık, rüşvet, imza ve belge sahteciliğidir. Bu anlamda ekonomik suç, özellikle ka-mu kesimindeki yozlaşmayla eşanlamlı kullanılmakta ve kesinlikle şirketleri içermemektedir. Ancak, ekonomik suçun dinamik yapısı, ekonomideki, ticaret yapma yollarındaki, örgütlenmedeki, örgütlen-me ölçeklerindeki ve esnekliğindeki, küreselleşmedeki ve teknoloji-deki, özellikle de dijitalleşmedeki gelişmeler karşısında 1940’lara kök salan bu tanım, yetersiz kalmış; daha çağdaş tanımlar yapma gereği doğmuştur 2. Ekonomik Suçun Çağdaş Tanımları: Geleneksel yaklaşımın “spesifik” tanımının aksine çağdaş dünyada ve açık toplumda eko-nomik suçun ancak “generic” bir tanımı işlevsel olabilecektir. Bu çerçevede; ekonomik suç, statü ayrımı yapılmaksızın, “özel, profes-yonel ya da teknik becerileri olan kişiler” tarafından kişisel veya ör-gütsel kazanç ya da diğer birey veya birimler aleyhine haksız kazanç veya profesyonel avantaj sağlama amacıyla genellikle aldatma ya da yalan beyanda bulunma yoluyla işlenen yasadışı bir eylem ya da sü-rekli evrilen bir eylemler kümesi olarak tanımlanabilir. Burada suçlu, artık, sadece bir kamu görevlisi değildir; özel, profesyonel ya da tek-nik beceride olan kişiler suçlu statüsü içerisinde yer almaktadır. Amaç, kişisel veya örgütsel bir kazanç elde etmek ya da diğer birey veya birimler aleyhine haksız kazanç elde etmektir. En tipik yöntemi de aldatma ya da yalan beyanda bulunmaktır. İster geleneksel isterse çağdaş anlamda tanımlansın, ekonomik suçla ilgili olarak dikkate alınması gereken temel unsur; “ekonomik bir kazanç elde etmek amacıyla işlenmesidir.” Ancak, nispeten soyut olan bu geleneksel ve çağdaş tanımlardan hiç-biri ekonomik suçu açıklamada tek başına da yeterli değildir; bu ne-denle genel kabul görmüş de değildir. “Ekonomik suç”’un daha ele

Annual Review of Sociology, 39:309–31.; Sutherland, Edward (1940) “White-Collar

Criminality.” American Sociological Review, 5:1–12.

Page 69: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 69

avuca gelir (somut) bir tanımına ulaşabilmek ve özelliklerini kavra-yabilmek için, geleneksel suçlarla, yani (soygun, hırsızlık, gasp gibi) şahsa ve mala karşı işlenen suçlarla karşılaştırmak da uygun bir yön-tem olabilecektir. III. Ekonomik Suç’un Geleneksel Suçlardan Farkları: Ekonomik suç, birçok açıdan geleneksel suçlardan farklıdır. Bu farklı-lığı şöylece belirtebiliriz: 1. Geleneksel suçlar, şahsa ve mala karşı işlenen suçlar olarak iki gruba ayrılmaktadır. Başlıca örnekleri; cinayet, saldırı, yaralama, soygun, hırsızlık, gasp, kundakçılık ve tecavüzdür. Ekonomik suç ise çok farklı bir suç kategorisidir. Geleneksel suçların büyük kısmından farklı olarak, ekonomik suç, herhangi bir şekilde şiddet içermez. 2. Öte yandan; geleneksel suçlarda suç evreni genel olarak top-lumsal alan, ekonomik suçlarda ise suç evreni iş dünyası ve ekono-midir. Geleneksel suçlarda olayı somut olarak fark eden bir kurban, birey bir fail, fiziksel bir suç mahalli ve basit bir suç aleti vardır. Eko-nomik suçlarda ise neredeyse kurban ya yoktur ya da birey ise mağ-duriyetinin farkında değildir ya da çoğunlukla kurban, birey değil “devlet, sigorta şirketleri, bankalar ve tüketiciler gibi gruplardır. Suç mahalli ve suç aleti, yani suçun delilleri de somut değildir. 3. Geleneksel suçlarda kurbandan bilgi akışı çok yüksek, ekono-mik suçlarda ise kurbanlardan bilgi akışı çok düşük ya da hiç yoktur. Ekonomik suç kurbanı işletmeler, maddî zararlarının farkında olsa dahi, eldeki teknik imkanların yetersizliğiyle bunu sayılara dökmekte zorlanmakta; şirket imajının sarsılacağını, hisse fiyatlarının düşece-ğini düşünerek bunu yetkililere bildirmekten kaçınmaktadır. Gele-neksel suçlarda bilgi akışı çok yüksek olduğundan dolayı bireylerin ne derece kurban olduğunu ve bundaki rollerini belirlemek kolaydır. Piyasalarda buna yönelik çok sayıda kod var. Ekonomik suçlarda ise bilgi akışının düşüklüğü ya da yokluğu nedeniyle bireylerin ne dere-

Page 70: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

70 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ce kurban olduğunu ve bundaki rollerini belirlemek son derece güç-tür. Yasalarda da ekonomik suçlarla ilgili çok az sayıda kod var.1 4. Geleneksel suçlar büyük ölçüde ceza hukuku çerçevesinde izlenen suçlar. Ekonomik suçlar ise anonim şirketlerle ilgili yasalar, dahili ticaretle ilgili yasalar, finansal enstrümanların ticaretiyle ilgili yasalar, çevre kirliliğiyle ilgili yasalar, şirket kurma ve şirket kurma yasağıyla ilgili yasalar çerçevesinde izlenen bir suç türüdür. 2 5. Geleneksel suçlarda failin meslekî rolü ile özel hayatındaki rolü arasında bir ayırım yapmak mümkün ve suçlar büyük ölçüde

1 Nitekim, kodlama imkansızlığı nedeniyle, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda

düzenlenen Katalog Suçlar arasında, aşağıda türleri belirtilen çağdaş ekonomik suçlar-

dan neredeyse hiçbiri yoktur. Sadece 4389 sayılı Bankalar Kanununun 22 nci maddesi-nin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan “zimmet” suçu ile 5607 sayılı Kaçakçı-

lıkla Mücadele Kanunu’nda ise sadece Gümrük Kaçakçılığı suçlarına yer verilmiştir.

https://www.zeynepyargic.av.tr/katalog-suclar-hangileridir.html (23/09/2019). Emniyet

Genel Müdürlüğü KOM sayfasında ise Ekonomik suçlar başlığı altında 5237 sayılı

TCK’ya atfen sadece Tefecilik ve Nitelikli Dolandırıcılık suçları yer almaktadır.

https://www.egm.gov.tr/kom/ekonomik-suclar (23/09/2019). EGM’ye ait ve Ekonomik

suç başlığını taşıyan bir diğer linkte ilaveten Parada Sahtecilik, Tehlikeli Madde Kaçak-

çılığı ve silah ve Mühimmat Kaçakçılığı belirtilmektedir.

https://www.egm.gov.tr/kacakcilik-ve-organize-suclar (23/0972019). KOM’a ait

https://www.egm.gov.tr/kom linkinin alt kısmında “Suçlar” başlığı altında Kaçakçılık

ve Organize Suçlar başlığı altında yer alan “Ekonomik Suç” ve “Mali Suç” linklerinde

ise bir fotoğraf hariç aynı içerik yer almakta, tek bir mali suçtan söz edilmemekte, sade-ce ekonomik suçlar şöylece sıralanmaktadır: “Nitelikli dolandırıcılık (yatırım, sigorta,

çek ve benzeri gibi dolandırıcılık suçları); Tefecilik; Şike ve teşvik primi; Hileli iflâs;

Fiyatları etkileme; Kamuya gerekli şeylerin yokluğuna neden olma; Mal veya hizmet

satımından kaçınma; Manipülasyon; Ekonomik, Ticari ve Sınaî hayatı ilgilendiren özel

kanunlardaki adli cezayı gerektiren suçlar.” (Ekonomik suç için bkz:

https://www.egm.gov.tr/ekonomik-suclar; Mali suç için bkz:

https://www.egm.gov.tr/mali-suc-ve-suc-gelirleriyle-mucadele (23/09/2019) Bu linkler-

de Kara Para Aklama suçundan hiç söz edilmemiş olması da özellikle ilginçtir. Bu link-

lerin içeriği, EGM KOM’un link içeriklerinin ekonomik suç ve keza mali suç olguları-

nın dahi tam olarak kavranmadan özensiz ve eklektik bir yaklaşımla ve kopyala yapıştır

yöntemiyle hazırlandığı şeklinde yorumlanabilecektir. Bu vesile ile EGM-KOM’a, resmi web içeriklerinde daha titiz olunması tavsiye olunur. 2 Türk Ceza Kanunu’nda; 241. Maddede “tefecilik”, TCK 157’de “dolandırıcılık” ve

158’de ise “Nitelikli Dolandırıcılık” olmak üzere sadece üç “ekonomik suç kategorisi”

düzenlenmiştir. https://www.egm.gov.tr/kom/ekonomik-suclar,(23/09/2019)

Page 71: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 71

özel rolle ilintilidir. Ekonomik suçlarda ise meslekî rol ile özel rolü ayırmak pek mümkün değildir. Ekonomik suç, meslekî rollerden de kaynaklanabilmektedir. Geleneksel suçların büyük bir kısmı ünifor-malı polis memurları tarafından yakalanmakta, ceza mahkemelerin-de yargılanmakta ve suçlu bulunanlar cezalandırılmaktadır. Ekono-mik suçlarda ise araştırma ve yorumlama, raporlama yöntemleri ge-leneksel suçlardan farklıdır. Ekonomik suçların büyük bir kısmı, üni-formalı polis memurları ve adli birimler tarafından değil, birimin idarî yetkilileri tarafından incelenmekte; suçlu bulananlara da büyük ölçüde idarî cezalar verilmektedir. Ancak, bu farklılıklar da ekonomik suçu açıklamaya tam olarak yet-mez. Ekonomik suç hakkında daha anlamlı bir bilgiye sahip olabil-mek için tanımlama çabaları yanında ekonomik suç türlerinin de açıklanması gerekir. IV. Ekonomik Suç’un Bilinen Başlıca Türleri Ekonomik suçu, en genel/basit anlamda “sahtecilik/dolandırıcılık” olarak nitelersek; ekonomik suç türlerini de dolandırıcılığın türevleri şeklinde anlamak mümkündür. Ticaret kadar eski bir olgu olan do-landırıcılık, 20. yüzyıldan itibaren yeni formlar altında uygulanmış; 21. Yüzyılın eşiğinde ise, özellikle internetin küresel yayılmasına bağlı olarak daha önce hiçbir aklın tasavvur edemediği şekiller almış-tır. Günümüzde ekonomik suç türlerini tasnif etme çabasının küre-selleşme ve teknolojideki gelişmeleri gözardı edebilmesi mümkün değildir. Küreselleşme, süreci ile birlikte uluslararası ekonomik ve finansal bağlantıların içiçe girmesi, ekonomik aktörlere ve iş dünya-sına büyük fırsatlar sunduğu gibi büyük riskler de içermektedir. Ekonomideki, finansal sektördeki, örgütlenmedeki, teknolojideki ve iş ve ekonomi evrenini etkileyen tüm unsurlardaki değişme ve geliş-meler; özellikle de Ohmae’nin (2000) “Görünmeyen Kıta” kitabında açıkladığı gibi ekonomik ve finansal kurumların ve ilişkilerin “inter-net ortamına” taşınmasına paralel olarak, ekonomik suç türleri de hızla artmakta ve gelişmektedir. Çağdaş dünyada, gelinen noktada; ekonomik suçun çok sayıda türü vardır: Bu türlerden birinci grup, yozlaşmaya bağlı suçlardır. Diğerleri ise dolandırıcılık, para aklama, fikri mülkiyet hırsızlığı, kimlik hırsızlığı,

Page 72: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

72 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

kaçakçılık ve internet suçları olarak belirtilebilir. Bu ekonomik suç türleri, şöylece açıklanabilir: 1. Yozlaşmaya Bağlı Ekonomik Suçlar: Kendi içinde üç gruba ay-rılır: Zimmete para/mal geçirmek, rüşvet, ve varlıkların kötüye kul-lanımı. Özellikle zimmete geçirme, rüşvet ve varlıkların kötüye kul-lanımı günümüzde toplam ekonomik suçların küresel ölçekte %80’den fazlasını oluşturduğu tahmin edilmektedir.1 2. Fikri Mülkiyet Hırsızlığı: Başlıca türleri ürün taklitçiliği ya da korsanlığı, ticarî marka taklidi, ticarî sır taklidi ve telif eser taklididir. 3. Kaçakçılık: Başlıca türleri, vergi kaçakçılığı ve mal kaçakçılığı-dır. 4. Kara Para Aklama: Suç aktivitelerinden (uyuşturucu ticareti vs.) kazanılan “kirli para”nın, orijinal kaynağını gizleyerek finansal sektöre enjekte edilip yasal kaynaklardan elde edilmiş “temiz para”

1 Yozlaşmaya bağlı ekonomik suçlara, siyasal iktidarların vatandaşların ve yabancıların

ekonomiyle ilgili algılarını manipüle etmek için ulusal ekonomik verileri (enflasyon,

işsizlik, büyüme v.s.) çarpıtmaları da eklenebilir. Michalski and Stoltz (2013: 3), hü-

kümetlerin, kısa vadeli (örneğin seçim kazanma gibi) amaçlar için, stratejik bir şekilde

topladıkları ekonomik veriler hakkında kamuoyuna yalan söyledikleri yönünde yaygın

bir kanaat olduğunu belirtmektedir. Özellikle Yunanistan ve İtalya’nın Avrupa Para

Bölgesi’ne girme sürecinde bütçe profiliyle ilgili yalanları bunun somut örneğidir. Yu-

nanistan, Avrupa Para Bölgesi’ne girdikten sonra da, bunun sağladığı avantajla, yatı-rımcılardan gerçek bütçe profilini gizleyerek, Almanya kadar düşük faiz oranlarıyla

borçlanmıştır. Arjantin, enflasyona endeksli DİBS’lere düşük faiz ödeyebilmek ve ka-

muda ücret artışlarını sınırlamak için 2007’nin ortalarına kadar enflasyonu olduğundan

düşük göstermiştir. Macaristan, kendi başbakanının beyanıyla, 2006 seçimlerini kaza-

nabilmek için halka yalan söylemiştir. Ukrayna, rezervler konusunda 1996-1998 döne-

minde IMF’ye yalan söylemiştir. Çin, GSYİH büyüme oranlarını süslemektedir. 2008

krizi sonrasında ABD GSYİH verilerinin negatif olarak revize edilmesi bu ülkenin de

incelenmesine yol açmıştır. Sonuçlara göre, ekonomik veriler; ekonomik verimliliği

düşük, yozlaşmış, politik açıdan istikrarsız, kurumları zayıf ve hükümet etkinliği düşük

ülkelerde manipüle edilmektedir (Michalski and Stoltz; 2013: 31). Hükümetlerin yoz-

laşma ile paralel yürüyen yalan politikası ve aldatmaları, ekonomik karar birimlerinin, yatırımcıların fayda-maliyet hesaplarını da tahrif ederek, yatırımcıların haketmeyen

DİBS’lere yüksek bedeller ödemesine yol açarak, ulusal ve uluslararası ekonomik kay-

nakların etkin dağılımını ve verimli kullanımını da önleyici ve bozucu nitelikte olup

küresel ekonomiye herhangi bir suç organizasyonun verebileceği zarardan çok daha

fazlasını verecektir.

Page 73: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 73

gibi gösterilmesidir. Kara para aklama, suç aktivitesinin tespitini güç-leştirdiği gibi suçluların yasal iş evrenine sızmasını sağlayarak, tüm suç türlerini artırarak özellikle küçük ülkelerin ekonomileri üzerinde yıkıcı etkiler yapabilecektir.1 5. Kimlik Hırsızlığı: Ekonomik suç türleri içerisinde giderek önem kazanan kimlik hırsızlığı, yeni bin yılın suçu olarak nitelendiri-liyor. Bir kimsenin yasal yetkisi olmaksızın başkasının kimliğini, bile-rek, yasadışı bir aktiviteye teşebbüs etmek ya da yardım veya yatak-lık etme niyetiyle transfer etmesi ya da kullanmasıdır. Dünya gene-linde hızla artan bir ekonomik suç türüdür. Kişisel enformasyonun kullanıldığı bütün endüstrilerde meydana gelebilmektedir. Bütün ekonomik suçların, özellikle de dolandırıcılığın tamamlayıcı unsuru-dur. “Müşteri bulmada ya da kredi almada, kredi kartı, banka ve men-kul kıymet alanında, sahte telefon abonesi yapmada” araç olarak kul-lanılan bir suçtur. Günümüzde; sahte pasaport ve sahte kimlik belge-leriyle kimlik hırsızlığı, sadece bir ekonomik suç olmanın ötesinde geleneksel suç aktivitelerinin ve küresel organize suç grupları tara-fından gerçekleştirilen suç aktivitelerinin, uyuşturucu ticaretinin, silah ve insan kaçakçılığının ve terörizmin de tamamlayıcı bir unsu-rudur. 6. Kıymetli Evrak Sahteciliği: Kalpazanlık; pasaport ve kimlik belgesi, plaka, ruhsat, ehliyet gibi resmi belgelerin, vizelerin v.s. sah-telerinin basılması; sözleşmeler ve/veya değerli kağıtların (çek, se-net) imzalar ve yazılar taklit edilerek sahte olarak hazırlanması gibi suçlardır. Özellikle tarama ve kopyalama amaçlı dijital teknolojilerin gelişerek yayılması, neredeyse mükemmel (aldatma kabiliyeti olan) sahte belgeler hazırlanmasına imkan vermektedir. Neticede; bu bel-geleri, özellikle de çek ve senetleri , sahte paraları alanın zararı ya-nında, sahte kıymetli evraklar ve kimlikler çok sayıda ekonomik suç türünün işlenmesini de kolaylaştırmaktadır.

1 OECD (2015) raporuna göre “kriminal gruplar”, günümüzde spor klüpleri alarak ya

da yönetimlerine gelerek veya sözleşmelerle spor müsabakalarının sonuçlarını amaçları

yönünde manipüle edebilmektedir. Keza; spor müsabakalarında ilgili “bahis sistemi ve

ağı” da kara para aklamak kastıyla manipüle edilebilmektedir. Bu kara paranın elde

edildiği başlıca sektörler de şöylece belirtilmektedir: İnsan, vahşi hayat, alkol, tütün,

uyuşturucu ve sahte ilaç kaçakçılığı.,

Page 74: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

74 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

7. İnternet suçları: Hepimizin bildiği gibi, günümüzde bilgisayar sistemleri iş dünyasının temeli haline gelmiştir. Küresel ve ulusal ölçekte ticareti domine eden en önemli gelişme de internettir. İnter-net ve teknolojik ilerlemeler, devleti ve iş dünyasında iş yapma yolla-rını değiştirmekte ve yeni ekonomik suç fırsatları sunmaktadır. İş dünyası, bilgisayar sistemlerinin yasadışı ve yetkisiz kullanımından kaynaklanan içsel ve dışsal tehditlerin tahribatına her zamankinden çok daha açıktır. Suç dünyası ise bu açığı istismar edecek finansal ve teknolojik gelişmelere ve iş dünyasına çok hızlı uyum sağlamaktadır. Günümüzde bu çerçevede ekonomik suçların büyük bir kısmının siberversiyonları da ortaya çıkmış durumdadır. Bunlardan başlıcaları şunlar: Kimlik hırsızlığı, para aklama, fikri mülkiyet hırsız-lığı ve yazılım taklidi, bilgisayarlara saldırı ya da bilgisayar korsanlığı. Küresel ölçekte ekonomik suçların gerçekleşme, algılanma ve bek-lenme oranlarıyla ilgili bazı istatistikler de vardır. Buna göre en çok gerçekleşen ekonomik suç türü, varlıkların kötüye kullanımıdır. Bu-nu, ürün korsanlığı ve taklidi izlemektedir; üçüncü sırada ise siber suçlar gelmektedir. Dördüncü sırada zimmete geçirme ve rüşvet, be-şinci sırada finansal dolandırıcılık, altıncı sırada endüstriyel casus-luk, yedinci sırada da karapara aklama gelmektedir. Gelecekle ilgili beklentilerde de; birinci sırada yine varlıkların kötüye kullanımı ge-lirken ikinci sırada siber suçlar, üçüncü sırada zimmete para geçirme ve rüşvet, dördüncü sırada finansal dolandırıcılık gelmektedir. Ürün korsanlığı ve taklidi ve diğer suç türleri bunu izlemektedir.

V. Ulusötesi Organize Ekonomik Suç Türleri1 Öte yandan, ekonomik suç, günümüzde giderek organize ve ulusötesi bir nitelik de kazanmaktadır. Ekonomik suç, zaten doğası gereği kü-resel nitelikli bir suç olmakla birlikte teknolojik ilerlemeler, ekono-mik suçun küreselleşmesini daha da hızlandırmaktadır. Bu yönüyle ekonomik suç, organize suça en uygun suç aktiviteleri içerisinde yer alır. O r g a n i z e ekonomik suç da giderek ulusötesi (transnational) bir nitelik kazanmaktadır. Çünkü, uluslararası piyasalardaki ekono-

1 Organize suç konusuna, modellerine ve caydırmaya yönelik alternatif hukuk uygulama

önerilerine ilgi duyanlar, Güvel (2004b, 2005b)’e göz atabilir.

Page 75: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 75

mik aktivitelerin daha yüksek kârlar sağlaması, ulusötesi ekonomik suç aktiviteleri için de daha düşük riskle daha yüksek kazanç potan-siyeli anlamına gelmektedir. Ekonomik suç tespiti için kompleks kriminal araştırmalar gerekmesi nedeniyle şikayet oranının, tespiti-nin ve takibinin düşük olasılık taşıması, yani yakalanma riskinin dü-şük olması sonucunda, özellikle de ekonomik suçun aydınlatılması için uluslararası işbirliğinin gerekmesi ya da internet suçları için özel hukuk uygulama birimleri ve mahkemelerin bulunmadığı durumlar-da organize suç gruplarına cazip gelmektedir. Ekonomik suçla ilgili ulusal yasalardaki farklılıklar, hedef alınan bireylerin ve örgütlerin farkındalıklarının ve risk algılarının düşük olması, organize suç grup-larının çok işine gelmektedir.1 AB ülkelerinde organize ekonomik suçla mücadele için hazırlanan The 2017 Serious and Organised Crime Threat Assessment (SOCTA) raporunda, organize suç gruplarının AB üyesi ülkelerde işlediği eko-nomik suç türleri şöylece sıralanmıştır: Yatırım dolandırıcılığı, kitle-sel pazarlama dolandırıcılığı, ödeme emri dolandırıcılığı, sigorta do-landırıcılığı, yardım parası toplama dolandırıcılığı, devlet ve AB teş-vik dolandırıcılığı, tedarik/ihale dalavereleri, kredi ve mortgage do-landırıcılığı. 2 Organize suç gruplarının en çok kazandığı ekonomik suç, “yatırım dolandırıcılığı”dır. Yatırım dolandırıcılığı, bireyleri manipüle ederek dolandırıcılık faaliyetlerinde kullanılabilecek mahrem ve kişisel en-formasyonlarını açığa çıkarmaya yönelik aldatıcı sosyal mühendislik tekniklerine dayanmaktadır. Bu dolandırıcılık yöntemi çok kazançlı-dır. Nitekim, Europol tarafından yapılan bir inceleme sonucunda, bir organize çıkar grubunun bu yolla 3 milyar Avro kazandığı açığa çık-mıştır. Avrupa’da gözlenen en genel “yatırım dolandırıcılık şemaları” şunlardır: Kazan Dairesi Şeması: Güvenilir görünmek ve şirketlerini

1 EUROPOL (2019) “Economic Crime.”, https://www.europol.europa.eu/crime-areas-

and-trends/crime-areas/economic-crime (26/09/2019) 2 SOCTA (2017), Crime in the Age of Technology. The 2017 Serious and Organised

Crime Threat Assessment (SOCTA)”, https://www.europol.europa.eu/sites/default/files/documents/report_socta2017_1.pdf

(26/09/2019); EUROPOL (2019) “Economic Crime.”,

https://www.europol.europa.eu/crime-areas-and-trends/crime-areas/economic-crime

(26/09/2019)

Page 76: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

76 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yasal göstermek için sahte belgeler ve sertifikalar kullanan dolandı-rıcılar, kurbanları “çat kapı” ziyaret ederek hiç olmayan ya da çok düşük değerli hisse senetlerine yatırım yapmaya zorlamaktadır. Ponzi Şeması: Dolandırıcılar, yeni yatırımcılara kısa vadede yüksek getiri sözü vererek grupları cezbetmektedir. Daha çok kurbanı cezbedebilmek için de her yeni yatırımcı getirene ek gelir ödemekte-dir. Dolandırıcı, farklı yargı çevrelerindeki bankalar ve şirketler ka-nalıyla aklanmış fonlarla ortadan kaybolduğunda yatırımcı da elleri boş ortada kalmaktadır. Piramid Şemaları: Ponzi şeması gibi olmakla birlikte burada yeni yatırımcı aktif olarak işin içine girer ve kazanç elde edebilmek için yeni yatırımcı getirmek zorundadır. Organize Suç Grupları’nın işlediği diğer ekonomik suçlar da şöylece açıklanabilecektir: Kitle Pazarlaması Dolandırıcılığında, suçlular, farklı yargı çevrelerinde “telefonla arama, internet, sosyal medya, kit-lesel epostalar, televizyon ve radyo gibi kanallarla” kurbanla iletişim kurarak para ya da diğer varlıklar verilmesi için ısrar etmektedir. Örneğin İngiltere’de bir organize suç grubu, emeklileri polis gibi tele-fonla arayıp bankalarının dolandırıldığı iddiasıyla hesaplarını güvenli gösterdikleri bir hesaba aktarmaya ikna ederek 690.000 Avro do-landırmıştır. Ödeme Emri Dolandırıcılığı’nda ise suçlular, sosyal mü-hendislik teknikleri kullanarak bir kuruluşun üst yöneticisi (CEO) gibi rol yaparak sahte transfer emirleriyle kamusal ve özel kuruluşla-rı dolandırmaktadır. Dolandırılan kuruluşların tamamı uluslararası faaliyet göstermektedir. Buna CEO dolandırıcılığı, kablolu transfer dolandırıcılığı ya da işalemi eposta anlaşması da denmektedir. Trans-fer edilen fonlar anında farklı yargı çevrelerinde çok sayıda hesaba bölünmekte buradan da AB dışına aktarılmaktadır Sigorta Dolandırıcılığı‘nda organize suç grupları, özellikle sağlık sigortacılığını hedef almaktadır. Yardım için para toplama şemalarında, yoksullara ya da mazlumlara yardım gibi iddialarla insanlar dolandırılmakta; insan ve özellikle de göçmen kaçakçılığı yapılmaktadır. AB/devlet teşvik dolandırıcılığında, AB teşvikleri için sahte başvurular yapılmakta; bu başvurular sahte beyanlara, ilerleme raporlarına ve faturalara dayanmaktadır. Tedarik/İhale dolandırıcılığında, suç grupları, özellikle enerji, inşaat, enformasyon teknolojisi ve atık yönetimi gibi alanlardaki kamu ihalelerinde enformasyonu ele geçirmek için rüşvet vererek ya da doğrudan teklif vererek yasal işalemi ile rekabete girmektedir. Kredi ve mortgage

Page 77: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 77

dolandırıcılığında ise dolandırıcılar geri ödememe kastıyla banka kredisi almak için sahte doküman kullanmaktadır. VI. Ekonomik Suçun Ölçülmesi ve Maliyetleri

Peki, ekonomik suç nasıl ölçülebilir? Genel kabul görmüş bir tanımı-nın olmaması nedeniyle ekonomik suç olgusunun ölçülmesi ve açığa çıkarılması noktasında da henüz genel kabul görmüş bir yöntem ve ölçüt de söz konusu değildir. Ekonomik suç kavramının, 1970’lerin başında ilk formüle edildiği kamu malı ilkeleri dahil, hiçbir gelişmiş ülkede ekonomik suç alanında resmî istatistikler de yoktur. Mevcut ekonomik suç istatistikleri anlamlı değildir. Veriler de gerçek miktar olmayıp, sadece açığa çıkarılan ekonomik suçların miktarını yansıt-maktadır. Bu ise buzdağının sadece görünürdeki kısmıdır. Ekonomik suçun büyüklüğü, frekansı ve dağılımıyla hakkında güve-nilir veri ve enformasyon açığı nedeniyle ekonomik suçun niteliği konusunda da serbest risk spekülasyonları yapılmaktadır. Ekonomik suçla ilgili enformasyon eksikliği, pratik karar alma ve araştırma ala-nında karşılaşılan çok temel bir problem olarak karşımıza çıkmakta-dır. Güncel politik kararların önlemlerin ve hukuksal düzenlemelerin temelinde de bu spekülasyonlar yer almaktadır. Bu çerçevede, eko-nomik suçun ölçülebilmesi ve ekonomik suç miktarını tam olarak belirlemek için alternatif ölçüm yöntemlerine gereksinim duyulduğu küresel ölçekte giderek daha çok vurgulanmakta, günümüzde bu yöndeki çalışmalar giderek artmaktadır.

PwC’s 2018 Global Economic Crime and Fraud Survey’e göre, küresel ölçekte organizasyonların sadece %49’u ekonomik suça maruz kal-mıştır. Ancak bu diğer %51’in maruz kalmadığı anlamına gelmez. Belki diğer %51’in konu hakkında yeterince uyanık ve bilgili olmadı-ğı ve maruz kaldığı ekonomik suçu tespit edemediği anlamına gelir. Dolandırıcıların en büyük silahı, özel ve kamusal örgütlerin ekono-mik suç konusundaki bilgisizliği ve ilgisizliğidir. Ekonomik suçun finansal maliyetlerini kesin olarak hesaplamayı güçleştiren temel neden de ekonomik suça maruz kalanların, “muhtelif mülahazalarla”, suçu bildirmede çekimser, ümitsiz ve kayıtsız davranmalarıdır. Zira; kurbanların ekonomik suça maruz kaldığını ve yüksek nitelikli suçlu-ları belirleyebilmesi çoğunlukla mümkün de değildir. Suçlu belirlense

Page 78: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

78 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

dahi kurban, ya utanmaktan ya da kayıp varlıkların bulunamayacağı-nı bildiğinden dolayı bunu bildirmede çekimser davranmaktadır. Kurbanın bir örgüt olması durumunda ise ticari şöhretin zedelenebi-leceği ya da hasarı gizleme kaygısıyla gizleme yoluna gitmektedir. Bu nedenle, ekonomik suçun, ekonomiye ve topluma devasa maliyetle-rinin tam olarak hesaplayabilmek nafile bir çaba olarak değerlendi-rilmektedir (Grabosky, 2010). Ancak ekonomik suçun toplumlar ve ekonomiler için çok tahripkar olduğu konusunda herkes hemfikirdir. Nitekim; İngiltere Hükümeti tarafından hazırlanan “Economic Crime Plan 2019 to 2022” raporu-nun “Ministrial Foreword” kısmında, ekonomik suçların maliyetleri şöylece özetlenmektedir (Javid, Sajid and Philip Hammond, 2019): “Ekonomik suç, UK’nin güvenliği ve zenginliğine yönelik önemli bir tehdittir. Vatandaşlarımızı, özel sektörü ve kamuyu; genel olarak da bütün bir toplumu etkilemektedir. Dolandırıcılık, UK’deki en yaygın suç olup bir yıl içinde her 15 kişiden biri bu suça kurban olmaktadır. Kara para aklama, suçluların en yıkıcı suçlardan gelir elde etmelerini müm-kün hale getirmektedir. Rüşvet ve yozlaşma, adil rekabetin altını oy-makta ve özellikle de gelişmekte olan dünyada ekonomik büyümeyi engellemektedir. Teröristlerin finansmanı, UK’de, Avrupa genelinde ve dünyanın geri kalanında maruz kaldığımız gaddarlıkları kolaylaştır-maktadır. Tüm ekonomik suçlar; insanların, hükümetin ve özel kuru-luşların etkinliğine inancını zayıflatmaktadır.”. Aynı raporun “Foreword from UK Finance” kısmında ise şu tespitler yapılmaktadır (Wigley, 2019): “ National Crime Agency’s National Strategic Assessment”’de dendiği gibi, ekonomik suç, UK vatandaşlarını, çoğun-lukla, diğer ulusal güvenlik tehditlerinden daha çok etkilemektedir. Suçlular, paralarını dolandırmak için toplumumuzda en zayıf durum-dakileri suiistimal etmekten sorumludur. Caddelere uyuşturucu ve şid-deti getirenler ve toplumsal bütünlüğümüzü tehdit edenler bunlardır. Suç işlerken temel güdüleri para kazanmaktır. Keza; UK’de yozlaşma-nın nerelere vardığını gizleyen yozlaşmış elitlere karşı da önlem al-mamız lazımdır. Tehlikeli ve organize suçu destekleyen gizli finansal akımları sıkılamayı, UK bankacılık ve finans sektörünün yüksek önceli-ği ve UK Maliye Bakanlığı’nın da çekirdek misyonu telakki etmemizin nedeni budur. Basitçe ifade edersek; UK’nin finansal iş yapmak için dünyadaki en güvenilir ve şeffaf yer olmasını istiyoruz.”

Page 79: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 79

İngiltere gibi küresel finansın merkezlerinden olan, çağdaş kapita-lizmin ve açık ekonominin öncülüğünü yapan bir ülkenin tepe yöne-ticileri tarafından yapılan bu tespitlerin, konuyla ilgili çok uzun araş-tırmaların ve sağlam verilerin özeti olduğu şüphesizdir. Nitekim ra-porun “Introduction” kısmında Heeks vd (2018)’den aktarılan verile-re göre Organize Ekonomik Suçun UK ekonomisi’ne yıllık maliyeti 37 Milyar, İngiltere’de tüm suçların 1/3’ü olan dolandırıcılığın bireylere maliyeti 4,7 milyar, organize dolandırıcılığın özel sektöre ve kamuya maliyeti 5.9 milyar, yetkili ve yetkisiz suçluların çaldığı fonlar 1,2 milyar, bankacılık sektörünün farkederek önlediği yetkisiz dolandırı-cılıkların tutarı ise 1,7 milyar sterlindir. Wilhelm (2004) ise 2003 yılına ait dökümanlardan hareketle eko-nomik suçun ABD ekonomisine verdiği zararı sektörel bazda şöylece tespit etmiştir: Endüstri Yıllık Zararlar Sigorta Dolandırıcılığı 67 billion Telekomünikasyon Dolandırıcılığı 150 billion Banka Dolandırıcılığı (çek sahteciliği, karşı-lıksız çek, taklit (ikiz) çek, taklit sözleşme enstrümanları)

1.2 billion

Para Aklama (Büyük kısmı uyuşturucudan elde edilmek üzere dünya ölçeğinde 300 Milyar Dolar, ABD’de 40-80 Milyar Dolar)

40 billion

İnternet Dolandırıcılığı 5.7 billion Kredi Kartı Dolandırıcılığı 1 billion Toplam Hasar 264.9 billion Bu 264,9 milyar doların tamamı da çok daha yıkıcı diğer suç aktivitele-rinin finansmanında kullanılmaktadır. Ekonomik suçlardan elde edi-len bu fonların yıkıcı etkilerini eski senatorlerden Everett Dirksen’in (1896-1969) şu sözleri çok daha iyi açıklamaktadır: “Buradaki 1 mil-yar, orada 1 trilyondur; zira bahsi geçen “gerçek para”dır.” Hatta na-kit ve denetimsiz paradır. Suç dünyasının elindeki bu nakit paranın gücünü okuyucu da takdir edecektir eminim.

Page 80: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

80 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

“Ekonomik suç”un belki de en ağır maliyeti, bireylerin hükümete ve devlete, bankalara ve finans kuruluşlarına “güven” duygusunun tah-rip olmasıdır. Nitekim, ekonomik suçun tüm türleri, “güven ihlali”dir. “Güven”; Fukuyama’nın (1996) “Trust: The Social Virtues and The Creation of Prosperity” kitabında önemle ve isabetle belirttiği gibi, sosyal sermayenin en önemli unsuru olup; özellikle Soğuk Savaş son-rası dünyada, ulusal ve küresel ekonomik ilişkilerin, ticaretin ve sivil toplumun temel kurumudur. Güven olmadan küresel ekonomik re-kabetin gerektirdiği “esnek ve küresel ölçekli firmaların oluşması mümkün değildir.” Bu yönüyle ekonomik suç; güveni tahrip ederek hem ulusal hem de küresel ölçekte kişilerarası ilişkileri, ekonomik gelişmeyi ve hatta siyasal istikrarı tehlikeye atmaktadır.1 Güven kay-

1 Ekonomik suç, sadece özel kişiler değil, kamu yöneticileri ve siyasetçiler, kısaca be-

yaz yakalılar tarafından da işlenebilmektedir. Bunun tipik sonucu da ekonomilerin krize

girmesi, gelişmenin ve büyümenin durması hatta gerilemesidir. Misal; Arnavutluk reji-minin çöküşü, binlerce vatandaşın da dahil olduğu bir yatırım sahteciliğinden kaynakla-

nan kitlesel zararlardır. Zaire’nin ekonomik çöküş ve iflasının nedeni, bağımsızlığın

öncüsü olan ulusal liderlerin yolsuzlukları nedeniyle ulusal servetin yağmalanmasıdır.

Türkiye’de 2018’de başlayan ve artçıları halen süren ekonomik krizin temel nedeni de

kanaatimce yeni siyasal rejime ve ulusal siyasetçilere ve çevrelerine duyulan güvensiz-

liktir. Nitekim bu güvensizlik özellikle 2019 yerel seçim sonuçlarına yansımış, siyasette

yeni oluşumları da tetiklemiştir. Bu sürecin ekonomik ve politik sonuçları, tarafımca

ilgiyle takip edilmektedir. Öte yandan; bu süreçte yaşanan şirket iflasları ve konkordato

talepleri şirketlerin (ya sahipleri ya da çalışanları eliyle işlenen) ekonomik suçlara hedef

olduğunun da bir işaretidir (Fısher vd.;2011). 1929 Büyük Depresyonu dahil olmak

üzere, ekonomik krizlerin büyük kısmının hatta tamamının temelinde beyaz yakalı suç-

ları vardır (Shover and Grabosky, 2010). Keza; ABD’de 2008’de yaşanan ve tüm dün-yaya yayılan mortgage krizi, temelde “ekonomik suç” kaynaklı bir finansal krizdir

(Fısher vd.;2011; Fligstein and Roehrkasse; 2016). Şöyle ki; bu süreçte finansal sektör-

de, Fannie Mae ve Freddi Mac gibi mortgage kuruluşları ikincil piyasalarda “gözükara”

bir şekilde, olası sonuçlarını ve zararlarını hesabetmeden riskli ve düşük gelirli ekono-

mik kesimlerin mortgage taleplerini karşılamak amacıyla bol miktarda kredi vermiş; bu

kredilerle konut piyasasında aşırı talep oluşturularak fiyatlar şişirilmiş; yatırım şirketleri

bu riskli kredileri alarak portföylerine koymuş, bu varlıklar karşılığında finansal piyasa-

lara türev finansal enstrümanlar arzetmiş; giderek daha riskli krediler verilmesine rağ-

men bu varlıklar yüksek notlarla kredibil gösterilerek piyasaya arzedilmiş; riskli kredile-

re ve şişirilmiş konut fiyatlarına dayalı bu finansal varlıklara yatırım yapan firmaların

kredibilitesi de yüksek gösterilerek hisse senetleri gerçek değerinin çok üzerinde fiyat-landırılarak şişirilmiş; finansal varlıkların değersiz olduğunun anlaşıldığı noktada ise

hisse senetleri ve konut balonları patlamış; sistem çökmüştür. Bu çöküş; insanın aklına

şu tekerlemeyi getirmektedir: “Yerden göğe küp dizseler, birbirine berkitseler, alttan

birini çekseler; seyreyle sen gümbürtüyü!”. Velhasıl, temel çürük olduktan sonra bina-

nın azametinin de bir değeri olmayacak; çöküş çok hızlı ve bir anda gerçekleşecektir.

Page 81: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 81

bının bir topluma yüklediği ve yasal ekonomik faaliyetleri sarsan en önemli maliyet unsuru da “yüksek işlem maliyetleri”dir. Wilhelm’e (2004) göre de ekonomik suçlar; suç endüstrisinin finansmanı ya-nında tüketici güvenini azaltarak, fırsat maliyetlerini ve mal/hizmet fiyatlarını artırarak, suç aktivitelerini finanse ederek tüm ekonomiye ve topluma zarar vermektedir. VII. Küresel Ölçekte Riske Açık Olan Başlıca Endüstriler Günümüz dünyası; finansal varlıkların, mal ve hizmetlerin, insanla-rın, kültürel eserlerin, flora ve faunanın, keza bedenimizi enfekte eden biyolojik virüslerin ve bilgisayarların harddisklerini enfekte eden dijital virüslerin inanılmaz yoğunlukta ve hızda mobilitesi ile karakterize edilebilecektir. Özellikle finansın küreselleşmesi, ano-nimleşen finansal ve ticari işlemlerin elektronik ortamda nanosaniyede gerçekleştirilmesi, “güven”e ihanet edilmesi için büyük fırsatlar sunmaktadır: Bu ortamda ekonomik suça en açık endüstrilerin başında öncelikle banka ve sigorta endüstrisi başta gelmektedir. Finansal sektörün büyük oranda parayla uğraşması, yoğun finansal akış ve karmaşık süreçler yolsuzluk için uygun bir ortam hazırlamaktadır. Nitekim, en çok ekonomik suç rapor edilen endüstriler de banka ve sigorta en-düstrileridir. Finansal sektörde daha önceleri kötü ve zayıf iş uygu-lamaları olarak düşünülen birçok uygulamanın, örneğin yaygın ve geniş çaplı “gözükara/hesapsız” yatırımların, finansal durumların

Bunu beyan eden bir söz de şudur: “Kötülük, bir anda çöker!”. (Bu çöküş konusunda

“Bu konuda “https://www.cagle.com/news/fanniefreddie/” linkindeki karikatürlere

bakılabilir (23/09/2019). Bu çöküşün yayılarak ulusal ve küresel bir ekonomik krize yol

açma önlemesi için FED, Paracı Makroekonomi’nin önerileri doğrultusunda açıktan 5

trilyon dolar para basarak piyasalara sürmek zorunda kalmıştır. Bir diğer ifade ile “kötü

kredi ve borçlar, kötü kredi ve borçlarla kapatılmaya çalışılmıştır”. Bu krize yol açan

şirket yöneticilerine hiçbir yasal işlem yapılmaması hatta yüksek primler ödenmesi, güven ortamını daha da tahrip etmiştir. Halen de küresel ölçekte bu “güven açığı”nın

sürdüğü ve ekonomilerin “gevşek” olduğu, FED ve Avrupa Merkez Bankası (ECB)

tarafından uygulanan “genişletici para ve düşük faiz politikalarında” trendinde göz-

lenmektedir. Bu liste daha da artırılabilir.

Page 82: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

82 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yanlış beyan edilmesinin (misrepresentation),1 bankalararası faiz oranlarının manipülasyonunun aslında “ekonomik suç” olduğu gü-nümüzde daha çok farkedilmektedir. Özellikle beyaz yakalılar tara-fından işlenen bu tür yüksek çaplı ekonomik suçlar nedeniyle sosyal güvenlik sisteminin ağır zararlara uğratılması ve dibinin oyulması ve ekonomik istikrarın zedelenmesi, ekonomik suçun somut delilleri olarak değerlendirilmektedir.2 Finansal sektörü, enformasyon teknolojisi ve hizmetleri, özellikle de telekomünikasyon hizmetleri izlemektedir. Üçüncü sırada ise pera-kende hizmetleri ve tüketiciler vardır. Ekonomik suç, çok önemli bir potansiyel sunan elektronik ticareti olumsuz etkilemektedir. Elekt-ronik suçlar sonucu halkın mağdur olması, elektronik ticarete güve-nin azalmasına ve bu yeni iş biçiminin potansiyelini gerçekleştire-memesine yol açmaktadır. Dördüncü sırada da ilaç ve biyoteknoloji endüstrisi vardır. Bunu, otomotiv ve uzay endüstrisi izlemekte olup ve altıncı sarada da inşaat endüstrisi yer almaktadır. VIII. Ekonomik Suç’a Karşı Hukuk Uygulamaları Ekonomik suçun topluma, ekonomiye, finansal sektöre ve şirketlere yüksek maliyetleri, bu maliyetleri düşürebilecek ve önleyebilecek hukuk uygulamaları geliştirmeye yönelik araştırmalara da yol açmak-tadır. Hukuk uygulaması alanındaki araştırmalar, “Alıkoyma Kuramı” ve “Caydırma Kuramı” olmak üzere iki farklı anlayışa dayanmaktadır (Güvel, 2004a; 80-89):3

1 Piskorski vd.(2013)’ne göre, finansal varlıkların değerinin yanlış beyan edilmesi, 2008

krizinde yaşanan tahribatı daha da artırmıştır. Buna göre, varlık piyasasında satıcılar,

sözleşmelerin gerçek değeri konusunda aracılar tarafından yanlış bilgilendirilmiş; her 10

değersiz enstrümandan biri çok değerli gibi gösterilmiştir. Bu oranın yüksekliği, çarpı-

tılmış beyanın bir makine ya da insan hatası olmadığının, sistematik bir şekilde yatırım-

cıyı yanıltma kastıyla yapıldığının somut delilidir. 2 EUROPOL (2019) “Economic Crime.”, https://www.europol.europa.eu/crime-areas-

and-trends/crime-areas/economic-crime (26/09/2019). Bu açıdan değerlendirildiğinde, ABD’de 2008’de yaşanan mortgage krizinin ekonomik suç kaynaklı olduğu ve failin de

beyaz yakalılar olduğu yönündeki iddialar da haklılık kazanmaktadır (Fisher vd., 2011;

Fligstein and Roehrkasse; 2016). 3 Bu fark, elinizdeki kitapta yer alan “Ölüm Cezasının Ekonomik analizi ve Caydırma

Etkisi” başlıklı makalemizde “Özel Cinayet Piyasası” ve “ölüm cezası” bağlamında

geometrik olarak da analiz edilmektedir. Konunun analitik boyutuna ilgi duyanlar, bahsi

Page 83: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 83

Alıkoyma Kuramı, “fiili suçlu”ya (fail) odaklıdır. Amaç, suçu caydır-mak değil, suç aktivitesi gerçekleştikten sonra suçluyu cezalandır-mak ya da rehabilite etmektir. Bir anlamda birebir suçlu kontrolü yapmakta; belirli bir kişiye ve bölgeye odaklanmakta; fail yakalan-dıktan sonra cezalandırarak ya da rehabilitasyon yoluyla legal işgücü piyasasına yerleştirerek suç işleme aktivitesinin fiilen önlenmesini amaçlamaktadır. Caydırma Kuramı ise “suçlu (fail) değil suç” odaklıdır. Fiili suçlu ye-rine potansiyel suçluya (ki bu herkestir) odaklanır. Amaç potansiyel suçlunun illegal sektöre, suç piyasasına girme (suç girişiminde bu-lunma) potansiyelini minimize etmektir. Caydırma Kuramı, potansi-yel suçluların; suçun fayda ve maliyetlerini kıyaslayan, fayda maksi-mizasyonu peşinde koşan “akılcı/rasyonel karar birimleri” olduğu varsayımına dayanmaktadır. Bu çerçevede, suçlu bir toplum kurbanı, ürünü ya da “sapkın” biri olmayıp akılcı ve bilinçlidir. Bu karar birim-leri, aklını kullanan, her kararının fayda ve maliyetini hesap eden, etkin aktörlerdir. Beklenen maliyetlerin yani cezanın (?)1 yeterince sert olması durumunda, potansiyel suçlular ekonomik suç piyasasına girmeyecek ve ekonomik suç üretimi azalacaktır. Cezaların, ekono-mik suç piyasasına girip girmeme şeklindeki seçim problemini çö-zümlemeye çalışan akılcı/rasyonel karar birimlerinin tercihleri üze-rindeki negatif etkisine “Caydırma Etkisi” denir. Ekonomik suç, uyanık bir kafayla ve bilinçli olarak işlenen ve rasyo-nel karar alma sürecine dayalı bir suç türüdür. Yolsuzluk, bir tutku

geçen makaleyi ve literatürünü inceleyebilir. Lakin bu çalışmada amaç, esas olarak “ne

tür cezaların ve risklerin” ekonomik suç üretimi caydırıcı etki yapabileceğini tartışmak-

tır. Ekonomik suç türlerinin çeşitliliği ile bireysel ve organize boyutları birlikte düşü-

nüldüğünde bu kapsamda bir tartışmanın analitik bir çerçeveye sığdırılmasının çok güç

olacağını takdir edersiniz. Misal, bir yozlaşmaya dayalı ekonomik suç ile ulusötesi tefe-

cilik aynı analitik çerçeve içerisinde açıklanamayacaktır. Bu nedenle işbu makalemizde

doğrudan bir analitik çerçeve sunmak yerine, izleyecek ekonomik suç analizlerinin dayanabileceği bir kavramsal çerçeve sunulması ve literatür değerlendirmesi yapılması

amaçlanmıştır. 1 Tam bu noktaya “(?)” koymamızın nedeni, “ekonomik suç piyasasında uygulanabile-

cek caydırıcı cezaların neler olduğunun/olabileceğinin, örneğin, bu kitaptaki diğer ma-

kalemizin konusu olan “Özel Cinayet Piyasası’nda uygulanacak caydırıcı cezalar (ölüm

cezası, infaz hızı, müebbed hapis v.s.) kadar belirgin olmamasıdır.

Page 84: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

84 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

anında meydana gelmez; keza, kara para aklama, sarhoşken işlenen bir suç değildir. Özellikle de ekonomik suç işleyen beyaz yakalıların “rasyonel aktörler” oldukları kesindir (Arlen, 1994; Bibas, 2005). Bunların rehabilite edilmesi imkansızdır. Nitekim veriler, beyaz ya-kalı suçlarında tekrar sayısının çok yüksek olduğunu göstermektedir (Fredericks vd, 2016). Bu tür aktörler, ceza yasasının nüansları ve muhasebe sahteciliğinin sınırları hakkında bilgi sahibidir. Çevrele-rinde, faaliyet gösterdikleri sektörü denetleyen hukuk uygulayıcıla-rın uygulamalarını iyi bilen bilen çok sayıda elit avukat ve muhase-beci ve danışman çalışmaktadır. Bunlar, fırsatları ağırlıklandırarak, riskleri ve getirileri, maliyetleri objektif olarak değerlendirerek karar alır. Bunlar rasyonel, açıkgöz, becerikli ve tedbirli ve aynı zamanda da “caydırıcı faktörlere” de son derece duyarlı dolandırıcılardır. Bun-ları ekonomik suç işlemeye yönlendiren, geçmişte beyaz yakalı suçla-rının yeterince ve istikrarlı bir şekilde cezalandırılmamış olması ne-deniyle caydırma etkisinin düşüklüğü; yakalandıklarında para gücü ile adalet satınalabilmeleri; suçun da kayda değer avantajlar getir-mesidir (Feige, 2005). Bu nedenle ekonomik suçlara karşı uygulanacak bir cezanın caydır-ma özelliğine sahip olabilmesi için sertlik yanında “kesin ve hızlı” olması da gerekir. Bazı çalışmalarda ise, beyaz yakalı suçlarıyla mü-cadelede “cezanın kesinliği”nin (yani yakalanarak ceza alma riski-nin), yakalandıktan sonraki cezanın yüksekliğinden daha caydırıcı olduğunu göstermektedir. Bu nedenle, özellikle ekonomik suçun in-celenmesine yönelik harcamaların artırılması daha caydırıcı etki ya-pacağı sonucuna ulaşılmıştır (Henning, 2015: 41; Gunn and Sun, 2011). Öte yandan; cezanın caydırıcılığı, potansiyel suçlunun risk değerlen-dirmesi yanında riske karşı tutumuna da bağlıdır. Nitekim; bazı bi-reyler ceza riski karşısında negatif yönde duyarlı (risk karşıtı) olma-sına karşılık bazı bireyler “risk-nötr” bazıları da pozitif yönde duyarlı (risk sever) olabilir. Bu çerçevede, bir cezanın caydırıcı etkide bulu-nabilmesi için, karar biriminin de “risk karşıtı” bir tutuma sahip ol-ması da gerekir.

Ekonomik suçun caydırılmasına yönelik hukuk uygulamalarının be-lirlenmesinde dikkat edilmesi gereken bir husus da şudur: Caydır-

Page 85: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 85

manın amacı, ekonomik suçun sıfırlanması ve mutlak bir dürüstlüğe ulaşmak değildir. Amaç, ekonomik canlılığı ve zenginleşmeyi sağlar-ken ekonomik suç fırsatlarını azaltacak optimum bir ekonomik suç düzeyine ulaşılmasıdır. Önemli olan bir bütün olarak ekonominin ve piyasaların sağlıklı bir işleyişe sahip olmasıdır. Caydırma önlemleri-nin de bu amaca uygun yönde bir risk-maliyet hesabına dayanması zorunludur. Bu nedenle özel ekonomik ve ticari kuruluşlara, bankacı-lık ve finans sektörüne, kamusal hukuk uygulama birimlerine gere-ğinden fazla yük yüklemek, toplumsal refahı artırmak bir yana azaltı-cı etki de yapabilecektir. Riskin katastrofik hasarlara yol açabileceği alanlarda daha çok caydırıcı önlem alınırken riskin nispeten düşük olduğu alanlarda daha az sayıda caydırıcı önlem alınmalıdır. Bu da sadece saf hukukçulara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Peki, ekonomik suçları caydırıcı hukuk uygulamaları ve önlemler neler olabilir? Bu konu aşağıda Ekonomik Suç Yönetimi anabaşlığı altında incelenmektedir: IX. Ekonomik Suç Yönetimi Ekonomik suçun yukarıda açıklanan temel özellikleri dikkate alındı-ğında; ekonomik suçlarla mücadele sürecinde “Caydırma Kuramı”na dayalı hukuk uygulamalarının, alıkoyma kuramından çok daha yük-sek bir performansa sahip olacağı öngörülebilecektir.1 Zira, gelenek-sel suçlarda olayı somut olarak fark eden bir kurban, birey bir fail, fiziksel bir suç mahalli ve basit bir suç aleti olmasına karşılık ekono-mik suçlarda ise neredeyse kurban ya yoktur ya da birey ise mağdu-riyetinin farkında değildir yada çoğunlukla kurban, birey değil “dev-let, sigorta şirketleri, bankalar ve tüketiciler gibi gruplardır. Suç ma-halli ve suç aleti, yani suçun delilleri de somut değildir. Öte yandan; geleneksel suçlarda kurbandan bilgi akışı çok yüksek iken ekonomik suçlarda kurbanlardan bilgi akışı çok düşük ya da hiç yoktur. Buna bağlı olarak da ekonomik suçlarda bireylerin ne derece kurban oldu-ğunu ve bundaki rollerini belirlemek çok güçtür.

1 Bu kitapta yer alan “Ölüm Cezasının Ekonomik Analizi ve Caydırma Etkisi” başlıklı

makalemizde, Caydırma Etkisi’nin, özel cinayetler üzerinde de caydırıcı bir etkiye sahip

olduğu analitik olarak açıklanmış ve Ehrlich (1975)’ten itibaren bu alanda yapılmış

çalışmaların sonuçları özetlenmiştir.

Page 86: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

86 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Öte yandan, yukarıda da belirtildiği gibi, ekonomik suç; sadece yuka-rıda sayılan türlerle sınırlı olmayıp, değişken ve dinamik bir olgudur. Ekonomik suç evreninde yakın gelecekte meydana gelecek sosyal, demografik ve ekonomik gelişmeler ile teknolojide meydana gelebi-lecek gelişmeler, ekonomik suçun alacağı şekilleri geçmişte olduğu gibi gelecekte de değiştirecektir. Her an yeni bir ekonomik suç türü ortaya çıkabilecek; daha farkedilmeden iş dünyasına, finansal sektö-re ve ekonomiye ağır hasar verebilecektir. Misal, daha 20 yıl öncesine kadar hayal dahi edilemeyen “online ticaret dolandırıcılıkları”, günü-müzde ekonomileri sarsacak boyutlar kazanmıştır. Bu sosyal, demog-rafik ve ekonomik gelişmeler gibi bunlara eşlik edecek yeni ekono-mik suç şekilleri de hukuk uygulayıcıların kontrol kapasitesinin öte-sindedir.1 İlaveten; ekonomik suçların maliyetlerinin ölçülmesi konusunda, genel kabul görmüş ortak bir ölçüt de söz konusu değildir. Yapılan daha ziyade, “denizde bir damla” olan açığa çıkmış ekonomik suçla-rın faillerinin çoğunlukla da idari yollarla (disiplin vs.) cezalandırıl-masına yöneliktir. Bu da sadece, “statü”ye dayalı beyaz yakalı suçla-rında ve kısmen uygulanabilmekte; cezalar da çoğunlukla kamuoyu-na açıklanmamaktadır. Ekonomik suç ile statü arasında bağ kurula-mayan örneğin internet suçları, kimlik hırsızlığı gibi alanlarda ve özellikle sibersuçlarda ise failin ve hasarın tespiti neredeyse imkan-sızlaşmaktadır. Sonuç olarak, “ekonomik suç” alanında geliştirilebile-cek hukuk uygulamalarının belirlenmesi kadar bu uygulamaların performansını belirlemek; neredeyse “bir bilinmeyeni diğer bir bilin-meyenle ölçmeye çalışmak” kadar beyhude bir uğraş görünümünde-dir. Bu belirsizlik altında, ekonomik suçun caydırılmasının, sadece hukuk uygulamalarından ve cezalardan beklenemeyecek kadar karmaşık ve dinamik bir süreç olduğu söylenebilir. Bu açıdan değerlendirildiğin-de, ekonomik suç caydırımının, kamusal olduğu kadar özel boyutları

1 Hukuk uygulayıcılar bunları ancak “kurbanlar” farkederek “rapor ettiğinde”

farkedebilir. Ekonomik suçun kurbanlar tarafından farkedilmesi kadar rapor edilmesi,

defalarca vurgulandığı gibi, çok zor ilerleyen bir süreçtir.

Page 87: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 87

da olan bir yönetim sorunu olduğu kanaatine ulaşılabilecektir. Peki ekonomik suç nasıl yönetilebilir ve caydırılabilir? Wilhelm (2004), Ekonomik Suç Yönetimi’ni, “caydırma, önleme, açığa çıkarma (detection), azaltım, analiz, politika, tahkikat ve kovuşturma” olmak üzere “biribiriyle yarışan ve tamamlayıcı” nitelikte sekiz aşa-malı “dinamik, evrilen ve adaptif bir süreç” olarak tanımlamaktadır. Cendrowski ve Petro (2007)’ya göre de ekonomik suçun caydırılma-sı, bir “bekçilik uygulaması” değil bir süreç iyileştirme inisiyatifidir. Çalışmamızın başlığından da anlaşılacağı gibi, işbu makalenin temel amacı, “ekonomik suçu caydırmaya yönelik hukuk uygulamalarının” belirlenmesidir. Ancak ekonomik suçun yapısı gibi caydırılmasına yönelik hukuk uygulamaları da son derece karmaşık nitelik taşımak-tadır. Bu nedenle caydırmaya yönelik hukuk uygulaması önerileri yanında yine ekonomik suçu caydırıcı olabilecek diğer aşamalar üze-rinde de kısaca durulması anlamlı görülmüştür. Bu konular aşağıda Ekonomik Suçu Caydırmaya Yönelik Hukuk Uygulamaları ve Ekonomik Suça Karşı Tamamlayıcı Caydırıcı Uygulamalar olmak üzere iki başlık altında açıklanmaktadır. X. Ekonomik Suçu Caydırmaya Yönelik Hukuk Uygulamaları 1. Ekonomik Suça Karşı Cezaların Sert, Kesin Ve Hızlı Olması: Öncelikle yasaların içeriğinin ekonomik suç olgusunu doğru değer-lendirmesi gereklidir. Bunun için, geleneksel suç kavramı yerine ekonomik suçlarla ilgili bir kavramsal terminoloji geliştirilmesi son derece önemlidir. Literürde büyük ölçüde beyaz yakalı suçlarını cay-dırıcı hukuk uygulaması önerileri geliştirilmektedir: Ivancevich vd (2003), 2000’lerin başında Tyco, Enron, WorldCom, Credit Suisse, Glo-bal Crossing gibi dev firmalardaki sahtecilikler karşısında “Ameri-ka’da stok piyasalarına yatırım yapan hanehalkının, ki yaklaşık 80 milyonluk bir kitledir, şirketlere, yönetim kurullarına, yöneticilere, his-se senedi piyasalarına, düzenleyici birimlere, hukukçulara ve siyasetçi-lere güveni istismarlar, skandallar, dolaplar, suçlamalar nedeniyle bü-yük ölçüde düşmüştür. Hiçbir yasal düzenleme beyaz yakalı suçlarını elimine etmeye yetmemektedir.” diyor ve buna karşı hükümete, halka, suça, dolandırıcılığa ve suistimale karışan beyaz yakalılara tolerans gösterilmeyeceği ve yasaların uygulanarak sert şekilde cezalandırıla-cağı mesajı verecek caydırıcı yasal düzenlemeler yapma çağrısı yapı-

Page 88: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

88 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yordu.1 Kimse dinlemedi; 2008 krizi patlak verdi. Buna karşı da Fisher vd. (2011) krize yol açan “gözükara, hesapsız” kredilerin veril-mesini bir ekonomik suç olarak nitelemekle birlikte, mevcut ceza ka-nununun ve yasal düzenlemelerin bu ekonomik suçu yakalamaya ve cezalandırmaya yeterli olmadığını vurgulamaktadır. Neticede tek bir kişi dahi bu nedenle ceza almamıştır. Gelecekte de benzer uygulamala-rın caydırılması için ceza kanununda düzenlemeler yapılmasını; so-rumlulara daha ağır yükümlülükler getirilmesini ve ağır cezalar ve-rilmesini önermektedir. Türkiye dahil ülkelerin adalet sistemleri eko-nomik suçlara özellikle de beyaz yakalı suçlarına geleneksel suçlar-dan ve özellikle de şiddet suçlarından çok daha yumuşak davranmak-tadır. İstatistikler, ekonomik suç faillerinin geleneksel suç faillerin-den daha düşük cezalar aldıklarını ve suçu tekrar tekrar işlediklerini göstermektedir. Beyaz yakalı suçlarının tekrarlanmaması için cezala-rın kesin, ciddi ve hızlı olması zorunludur (Fredericks vd, 2016). Li-teratürde, özellikle beyaz yakalı suçlarına karşı çok sert cezalar uygu-

1 Bu beyaz yakalı yolsuzluklarıyla ilgili yargılamalarda, ABD yargıçları, şirket sahtekar-

larını adeta kazıyarak süpürmüştür: Tyco CEOsu L. Dennis Kozlowski ve yakın adamı

Marks swartz 150 milyon doları çalmaktan, gizlice 500 milyon dolarlık hisse senedi

satmak, kıymetli evrak sahteciliği, şirket kayıtlarını değiştirmek gibi 22 suçtan yargıla-

narak 2005’te 25 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir

(https://www.latimes.com/archives/la-xpm-2005-sep-20-fi-tyco20-story.html).

WorldCom CEOsu Bernard Ebbers de 11 Milyar dolarlık dolandırıcılığı organize etmek

suçlamasıyla yargılanmış ve suçlu bulunarak 25 yıl hapis cezasına mahkum edilmiştir

(https://www.cnet.com/news/former-worldcom-ceo-seeks-clemency/). Yine 2005’te ise

Adelphia Communications’un kurucusu ve CEO’su John Rigas, 50 milyon dolar nakit ve 250 milyon dolar da kredi hesabında sahtekarlık yaptığı suçlamasıyla 15 yıl hapis

cezasına çarptırılmıştır

(https://money.cnn.com/2005/06/20/news/newsmakers/rigas_sentencing/) (Feige, 2005).

Şirket sahteciliğinin yıkıcılığının timsali olan ENRON CEOsu Jeffrey K. Skilling, do-

landırıcılık, kumpas ve insider trading suçlamasıyla 24 yıl hapis cezası almış ve 12 yıl

hapis yattıktan sonra 2019’da şartlı tahliye edilmiştir. Ekonomik suçlardan ağır hapis

cezaları almış olan Tyco CEOsu L. Dennis Kozlowski ve yakın adamı Marks Swartz,

WorldCom CEOsu Bernard Ebbers, Adelphia Communications’un kurucusu ve CEO’su

John Rigas, ENRON CEOsu Jeffrey K. Skilling faillerin “gerçek anlamda rasyonel

aktörler” oldukları açıktır. Bunlar; yıldan yıla sayıları büyüyen, suçu tekrar tekrar işle-

me eğilimi son derece yüksek olan ve halka zerre kadar sempati beslemeyen suçlulardır. ABD’de şirket suçları nedeniyle ceza alan CEO’lar üzerine bir inceleme için bkz.

[Rezaee and Riley (2010). Tecavüz ve cinayet gibi suçların cezasının 20 yıl hapis oldu-

ğu düşünüldüğünde bu cezaların caydırma amaçlı olduğu görülecektir. Ancak, 2008

sonrasında bu hassasiyet gösterilmemiş; hiçbir şirket yetkilisi de hapse atılmamıştır.

Page 89: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 89

lanması yönünde öneriler vardır. Misal; Goel ve Mazhar (2018), 150 ülke üzerine yaptıkları bir çalışmada, beyaz yakalı suçlarına karşı “ölüm cezası”nın uygulanmasının yozlaşmayı ve bundan mütevellid “gölge ekonomileri” caydırıcı etki yapacağı yönünde bulgular ortaya koymuştur.1 Possner (1980) ise, hem caydırıcılık etkisinin yüksek olması hem de daha düşük maliyetle uygulanacağı gerekçesiyle eko-nomik suça hapis cezası yerine “para cezası” uygulanmasının daha caydırıcı olacağını öngörmektedir. Ancak, onmilyonlarca doları gö-türmüş ekonomik suçlular için para cezası ikram gibidir. Feige (2005), ekonomik suç işleyerek onmilyonlarca dolar götürmüş, hırslı ve ken-dine tapan akılcı aktörler sözkonusu olduğunda, zorlayıcı hapishane şartları, sürenin uzunluğundan çok daha caydırıcı olduğunu öngör-mektedir. Zira, hırs, korkuya duyarlıdır ve kötü hapishane koşulları korkutucu olduğundan hırsı domine ederek ekonomik suçu caydırıcı etki yapar. Tam güvenlikli bir kapalı hapishanede kısa bir süre, fede-ral suçluların hapsedildiği Camp Fed’de uzun bir süreden daha caydı-rıcıdır (Feige, 2005). Ivancevich vd (2003)’ne göre, beyaz yakalı suç-larının caydırılması tüm ekonomik suçların caydırılmasına da katkı sağlayacaktır. Yasaların dilinin gelecekteki teknolojik değişmelere kolayca uyum sağlayabilecek nitelikte olması gerekir. Ayrıca, eko-nomik suçla mücadeleyle ilgili bütçe kaynakları artırılmalıdır. Eko-nomik suçla ilgili yasa uygulama birimlerinin de problem çözme ko-nusunda eğitilmesi de büyük önem taşımaktadır. Ekonomik suçun sadece idarî mekanizmayla izlenmesi yerine, bir polis görevi olarak tanımlanması ve ekonomik suçla ilgili adli soruşturmaların yapılması da küresel ölçekte geliştirilen önerilerden birisidir. 2. Ekonomik Suçla Mücadele Amacıyla Özel Hukuk Uygula-ma Birimleri Dizayn Edilmesi: Kompleks ve sofistike ekonomik su-çun incelenmesi, çoğu ülkede konvansiyonel hukuk uygulama birim-lerinin kapasitesinin ötesinde yer almaktadır. Bu nedenle, ekonomik hayatın uzmanlaşmasına paralel olarak uygun görülen alanlarda yeni hukuk uygulama birimleri dizayn edilebilir. Hong Kong’taki The Independent Commission Against Corruption ve İngiltere’deki “The Serious Fraud Office” gibi birimler buna örnektir. Türkiye’de de T.C. Hazine ve Maliye Bakanlığı’na bağlı Mali Suçları Araştırma Kurulu

Page 90: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

90 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

(MASAK), “suç gelirlerinin aklanması ve terörün finansmanında kulla-nılması”na karşı oluşturulmuş bir hukuk uygulama birimidir.1 1997’de kabul edilen OECD Anti-Bribery Convention da, yabancı ülke memurlarına rüşvet verilmesini ve beyaz yakalı suçlarını engelleme-ye ve üyelerin kriminal uygulamalarını standardize etmeye yönelik bir uluslararası sözleşmedir.2 Ancak, çok karmaşık ve sofistike ol-madığı sürece, ekonomik suçlara karşı konvansiyonel hukuk uygu-lama birimlerinin de başarılı olabilecektir. Bu nedenle, kaynak dağı-lımında etkinlik açısından; duplikasyona, gereksiz rekabete, görev alanıyla ilgili hukuksal ihtilaflara yol açacak yeni birimler kurmaktan da kaçınmalı; mevcut birimler arasındaki koordinasyonun artırılması yoluna gidilmelidir. 3. Ulusötesi Organize Ekonomik Suça Karşı Hukuk Uygula-masının Mobilizasyonun Sağlanması: Ulusötesi organize ekono-mik suç, ya da AB terminolojisiyle ifade edersek Serious Organised Economic Crime (SOEC) ve yanaşığındaki dolandırıcılık, çokuluslu bir aktivite olarak ulusal sınırların ötesinde büyümekte ve ülkelere mil-yarlarca avro zarar vermektedir. Uluslararası ekonomik suçlar ile ulusötesi organize ekonomik suçların caydırılması konusu ise çok daha karmaşıktır. Bu yasadışı suç aktivitelerinin sadece ulusal hukuk uygulamalarıyla caydırılması mümkün değildir. Özellikle de “hukuk uygulamasının mobil olmadığı” bir dünyada ekonomik suçun organi-ze nitelik kazanması, uluslararasılaşması ve hatta ulusötesileşmesi, ulusal hukuk uygulamalarının caydırıcı etkisini neredeyse sıfırlaya-caktır. Bu tür suçlarda, hukuk uygulamasının önünde çok sayıda en-gel çıkacaktır: Öncelikle, suçlunun, suçun nerede işlendiğinin ve han-gi ülke hukukuna tabi olduğunun belirlenmesi gerekecektir. Bu belir-lense dahi suçlunun yakalanması ve mahkeme önüne çıkarılması sü-recinde problemler yaşanacaktır. Uluslararasında bir anlaşma olsa dahi hem kurbanın ülkesi hem de suçlunun ülkesi hukuku uygula-mada, “el elin eşeğini türkü söyleye söyleye arar” hesabı; yavaş, istek-siz ve çekimser davranabilecektir. Zira, hiçbir ülke, çok özel bir ge-rekçe olmadıkça kısıtlı kaynaklarını ve bütçesini bir başka ülkenin

1 MASAK (2019) “Görev ve Yetkiler”, https://www.hmb.gov.tr/masak-gorev-ve-

yetkiler (25/09/2019) 2 The OECD Convention on Combating Bribery of Foreign Public Officials in

International Business Transactions (OECD Convention)

Page 91: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 91

kurbanının zararını gidermek için kullanmak istemeyecektir. Nite-kim; ekonomik suçun doğası gereği zaten failin ve zararın belirlen-mesi ve geri çevrilmesi bir ulusal sınır içinde dahi çok güçtür. Öte yandan; kurbanın ülkesi de suçlunun ülkesine inceleme ve delil tes-pitinde yardımcı olacak hukuk uygulayıcısı göndermeye de çoğu za-man yanaşmayabilecektir. Keza, tüm bunlar gerçekleşse dahi, yargı-lamanın yapılacağı ülke, diğer ülkeden gelen delilleri geçerli görme-yebilir; bu delillerin geçerli olup olmadığı farklı bir davada yargılana-rak çözümlenebilir. Öte yandan; dava yabancı ülkede görülecekse, yargılama masraflarının yüksekliği de kurbanı hak aramaktan caydı-rabilir. Ulusötesi organize ekonomik suça karşı ülkelerin hukuk uy-gulama birimleri arasında işbirliği sağlanması ve sürdürülmesi ise “hukuk uygulamasının mobilizasyonuna katkı sağlayarak” caydırıcı etki yapabilecektir. Bu işbirliği, tabii ki kolay bir iş değildir. Uluslara-rasında resmi anlaşmalar ve karşılıklı yardımlaşma protokolleri ya-nında hukuk uygulama birimleri arasında enformel bağlantılar ve ilişkiler de gerektirir. Özellikle de elektronik ekonomik suçlarda bu işbirliğinin tam zamanında olması, hukuk uygulama biriminin ya-bancı otoritelerle anında irtibata geçme kabiliyetinin olması gerekir. Ülkeler arasında bir işbirliğinin sağlanması ve sürdürülebilmesi ise ancak ulusötesi organize suç ve dolandırıcılık konusunda ortak bir dil ve sınıflandırma (taksonomi) geliştirilmesiyle, hızlı bilgi ve en-formasyon akışının sağlanmasıyla daha etkin olabilecektir. Böylece, ulusötesi organize ekonomik suçu caydırıcı bir Stratejik İstihbarat Yönetimi de geliştirilebilecektir (Andrews vs, 2013).1

1 Andrews vd. (2013), çalışmalarında, AB üyesi ülkeler arasındaki işbirliğini güçlen-

dirmek amacıyla EMRPRISES (the Economic criMe PReventIon for a Strengthened

European Society) adı verdikleri bir çerçeve geliştirmiştir. Bu çerçeve, iddialarına göre,

finansal ve ekonomik suçlarla mücadele sürecinde hukuk uygulama birimlerine katkı

sağlayacak anahtar stratejik istihbarat varlıklarından oluşmaktadır. EMPRISES çerçeve-

si, organize ekonomik suçu legal firmalar gibi örgütlenmiş ancak illegal sektörde faali-

yet gösteren bir örgüt olarak tanımlamaktadır. Ekonomik suç üreten bu örgütün normal

maliyeti de yasaları kırmaktır. Ekonomik suç işlemlerinin kurbanları da bireyler, işalemi, yasal örgütler ve bir bütün olarak toplumun kendisidir. Bu yaklaşım, organize

ekonomik suçun açıklanmasını ve caydırılmasını da kolaylaştıracaktır. Bu da gelecek

çalışmalar ve yeni araştırmacılar için üzerinde düşünülmeye değer bir konudur.

Page 92: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

92 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Ancak, ekonomik suçun caydırılması, sadece bir “bekçilik uygulama-sı” değil bir bütün olarak toplumu ve işalemini de içeren bir süreç iyileştirme inisiyatifidir. Ekonomik suçun çeşitliliği karşısında, mü-cadelenin sadece kamu kurumları eliyle başarılamayacağı; tek bir kurumun caydırmaya, keza kontrole ve önlemeye yeterli olamayaca-ğı açıktır. Tek başına polis gücünün ekonomik suçla başedebilmesi imkansızdır. Kimsenin elinde bir “sihirli mermi” ya da “her derde deva bir ilaç” (panacea) yoktur. Daha da ötesi, herbir ekonomik suç türü ile ancak bir dizi önlemin bileşimiyle mücadele edilebilir. Bu önlem-lerin sadece bir kısmı “devlet/kamu” kurumlarıyla ilgili olup bir kıs-mı da kurbanın ve üçüncü tarafların yükümlülüğüdür. Bu süreçte, bankalara, finans kuruluşlarına, şirketlere, sivil toplum kuruluşları-na, basına ve politik muhalefete de ekonomik suçun caydırılmasında önemli görevler düşmektedir. Bunlara da Tamamlayıcı Caydırıcı Uy-gulamalar diyebiliriz: XI. Ekonomik Suça Karşı Tamamlayıcı Caydırıcı Uygulamalar

1. Banka ve Finans Kuruluşlarının Nakit İşlemlerini Rapor-laması: Finansal fonların denetim dışı transferi, suç gelirlerinin ak-lanmasını ve vergi kaçakçılığını kolaylaştırmaktadır. Para transferle-rindeki ve dolayısıyla da aklamadaki rolleri itibarıyla, ekonomik suç-la mücadelede en etkin kurumlardan biri de bankalar ve finansal ku-ruluşlardır. Küreselleşen dünyada hükümetlerin en temel problemi, bir yandan ekonominin canlanması ve zenginleşmesi için finansal hizmetler endüstrisinde esnekliği (sermaye hareketliliğini) artırma-ya çalışırken diğer yandan sorumsuz ve yağmacılardan korunacak yeterli hukuk uygulaması birimi ve görevlisi istihdam edememektir. Bu konuda bankalara ve finansal organizasyonlara da önemli görev-ler düşmektedir. Misal; dikkatli kredi uygulamaları, suçlulara fırsat vermeyecektir. Para aklamaya karşı da giderek daha çok sayıda ülke, bankalara ve finansal kuruluşlara, belirli bir miktarın üzerindeki ya da şüpheli nakit işlemlerinin merkezi otoriteye raporlama zorunlu-luğu getirmiştir. Bu raporlar, paranın izinin sürülmesini kolaylaştır-makta; ekonomik suçu da caydırıcı etki yapabilmektedir. 2. Ekonomik Suça Karşı Şirketlerin Yükümlülüğü: Ekonomik suç, en çok şirketlerin rekabet gücüne zarar vermektedir. Bu açıdan

Page 93: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 93

değerlendirildiğinde; ekonomik suçun caydırılmasında şirketlere de önemli görevler düşmektedir. Bu süreçte şirket yöneticileri sadece Tobin q’su gibi geçmiş performans değerlemelerini değil Enterprise Dashboard gibi anlık ve geleceğe yönelik performans değerlemelerini kullanmak ve risk değerlendirmesi yapmak durumundadır (Cendrowski and Petro, 2007). “Risk değerlendirmesi” yapmayan ve ekonomik suçtan kendini korumak için gerekli içsel tedbirleri alma-yan bir şirkete ya da tüketiciye, kimse yardım edemez.1 Kamusal ve özel örgütler, zarar görebileceği noktaları belirleyip dolandırıcılığı caydırmaya yönelik bir kontrol sistemi kurmak zorundadır. Bu siste-min temel unsurları; “güvenilir personel istihdamı, dürüstlük kültürü, zarar önleme ve şirket varlıklarını koruma”dır. Misal; muhasebe he-saplarının denetiminin, nakit ve stok denetiminin bir “bağımsız de-netçi”ye yaptırılması, şirket çeklerinin iki kişi tarafından imzalanması şartı getirilmesi, bilgisayar sistemine girişin ve bazı online işlemlerin biyometrik özelliklere (parmak izi, retina) bağlanması; şirketlerde elektronik ve konvansiyonel ekonomik suçu caydırıcı etki yapacaktır. Keza; şirketlerde işlenen ekonomik suçların büyük kısmı “negatif dışsallıklardan” kaynaklanmaktadır. Buradaki negatif dışsallık, bir özel/kamusal kurumun/şirketin, maruz kaldığı ekonomik suçu hu-kuk uygulayıcılara bildirmemesi ve işler yolunda gittiği sürece kendi içinde ekonomik suçu tolare etmesi ya da en çok kişiyi işten çıkar-makla yetinmesidir. Bu da suç faillerine suçu eski/yeni şirketinde tekrarlama fırsatı sunmaktadır. Kredi kartı ve telekomünikasyon sektörlerindeki “kimlik hırsızlığı”na dayalı ve tüketici güvenini tahrip eden ekonomik suçların büyük kısmının nedeni bu dışsallıktır. Bun-lara karşı şirketlerin, ekonomik suçu açığa çıkaracak ve önleyecek içsel ve dışsal proaktif önlemler almaları, öngörücü istatistiksel yön-temlerle çalışanları izlemeleri zorunludur (Wilhelm, 2004).2

1 Risk değerlendirmesi yapmayanlara; Emniyet Genel Müdürlüğü’nün tüm SMS uyarı-

larına rağmen, hala “kendini savcı olarak tanıtıp terör suçlaması kapsamında dosyada

adı geçtiği ve hesabının teröristler tarafından kullanıldığı iddiasıyla banka hesabındaki

paraları kendine getirmesini isteyen dolandırıcılara para kaptıranlar” örnek verilebilir. 2 ABD Department of the Treasury and the Federal Reserve’in “tüketici enformasyonu-

nun güvenliğini ve güvenilirliğini sürdürmek ve tüketici bilgisine yetkisiz girilerek tüke-

ticiye zarar verilmesini önlemek amacıyla” hazırladığı “Interagency Guidelines

Establishing Standards for Safeguarding Customer

Information” klavuzu yol gösterici olabilir.

https://www.federalreserve.gov/boarddocs/srletters/2001/sr0115a1.pdf (30/09/2019)

Page 94: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

94 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

3. Kamuoyu Uyanıklığının ve Duyarlılığının Artırılması: Kamuoyu, ekonomik suçların tahribatı konusunda yeterli bilgilendi-rilmediğinden, çoğu zaman kendinin kurban olduğunu dahi farketmemektedir. 2008 Finansal Krizi, doğrudan zarar görenler ya-nında küresel ölçekte ekonomilerin yavaşlamasına, küçülmesine, işsizliğe yol açmasına ve toplumun tüm mensuplarının kurban olma-sına rağmen, kimse 2008 krizini bir suç gibi algılamadığı gibi kendi-nin bu suça kurban olduğunu da farketmemiştir. Bu özellikle beyaz yakalı suçlarına düşük cezalar verilmesinin, bu nedenle de suçun sürdürülmesinin ve tekrarlanmasının temel nedenidir (Frederiks vd, 2016). Ekonomik suçla mücadelede en önemli tamamlayıcı unsurlar-dan biri de kamuoyunun aydınlatılmasıdır. Ekonomik suçla mücade-lede, hukuk uygulama birimlerinin, dolandırıcılıkla ilgili bilgileri tü-keticilerle, işalemiyle ve diğer kamu kuruluşlarıyla paylaşması ve anında hizmet verecek özel ihbar hatları kurması; kamuoyunun uya-nıklığının ve duyarlılığını artırarak caydırıcı etki yapacaktır.1

1 Bunun tipik örneklerinden biri, “kendini polis ya da savcı olarak tanıtanların vatan-

daşları telefonla arayarak terör dosyasında ismi geçtikleri ve banka hesaplarının terör

işlemlerinde kullanıldığı iddiasıyla aklanmak için kimseye haber vermeden bankadaki

paralarını çekerek kendilerine teslim etmeleri” şeklinde işleyen dolandırıcılığa karşı

Emniyet Genel Müdürlüğü’nün “polisin bu amaçla vatandaşa telefon etmeyeceği”ni

belirten SMS mesajları göndermesidir. Türkiye’de bu tür telefon dolandırıcılıklarının kurbanları her zaman sıradan insanlar da değildir: Türkiye’de başbakanlık görevini

yaptığı dönemde Tansu Çiller dahi bir telefon dolandırıcılığın hedefi olmuş; Selçuk

Parsadan adlı bir dolandırıcı Orgeneral Necdet Öztorun’muş gibi Tansu Çiller’e telefon

açarak örtülü ödenekten (dönemin parasıyla) 5,5 Milyar TL para almış; sonrasında ya-

kalanarak cezalandırılmıştır. Yargıtay’a giden karar onaylanınca, DYP Lideri Tansu

Çiller’in de yargılanması gündeme geldi. Ancak itiraz sonucunda Danıştay 2’ncu Daire-

si, örtülü ödeneği kullanma yetkisinin başbakana ait olduğunu ve dolandırılan 5.5 mil-

yar liranın Tansu Çiller’in talimatıyla ödendiği gerekçesiyle yargılamaya gerek olmadı-

ğına karar vermiştir. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/ciller-i-carpan-adam-oldu-

4815279 (25/09/2019). Telefon dolandırıcılarına kanan bir diğer isim ise Prof. Dr.

Canan Karatay’dır. http://www.hurriyet.com.tr/kelebek/saglik/canan-karatay-dolandirildi-25019037 (25/09/2019). Bir diğer kurban ise Emekli Orgeneral Hurşit

Tolon olmuştur. https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2018/07/06/emekli-orgeneral-

hursit-tolon-feto-bahanesiyle-dolandirildi/ (25/09/2019). Bu dolandırıcılık yöntemi,

diğer türleri yanında, “Organize Suç: Sazan Sarmalı” filminin işlediği temel konulardan

biridir. Kanaatimce bu SMS’ler, bu tür dolandırıcılıkları caydırıcı erki yapmıştır.

Page 95: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 95

4. Sivil örgütlenme hakkı ve özgürlüğü: Ekonomik suç evreni, iş ve ekonomi evrendir. Ekonomik suçla en etkin mücadele de önce-likle bu ekonomik evrende ve bu evrenin aktörleri, yani tüketiciler ve firmalar ve bunların örgütleri olan dernekler, vakıflar ve odalar gibi sivil toplum örgütleri tarafından tarafından yapılacaktır. Uluslararası düzeyde ise Transperancy International gibi sivil kuruluşlar, yozlaş-manın kontrol edilmesine katkı sağlayacaktır.1 Bu sivil toplum örgüt-leri, kamusal hukuk uygulama birimlerinin faaliyetlerini tamamlayıcı nitelikte katkılar sunacaktır. 5. Açık bir politik sistem ve Şeffaflık: 2008 Krizine yol açan ve beyaz yakalılar tarafından işlenen yozlaşma kaynaklı ekonomik suç-ları en caydırıcı uygulamalardan biri de “şeffaflık”tır. Gizlilik, kamu-daki tüm kötülüklerin ve ekonomik suçun da anasıdır. “Güneş en iyi dezenfektan”dır misali kamuda da kurumlar şeffaflaştıkça; vatandaş-ların ve piyasaların temel enformasyonlarına (yöneticilere ödemeler, bütçe, vs.) edinme imkanı arttıkça, kurumların ekonomik suça kur-ban olma riski azalır. Vatandaşların, çıkar gruplarının ve örgütlü muhalefetin hukuk uygulama birimlerini ve programlarını sorgulama imkan ve fırsatı verir. Özellikle örgütlü ve etkin bir muhalefet, kamu ve özel sektördeki finansal düzensizliklere dikkat çekerek gizlenme-lerini güçleştirmek suretiyle ekonomik suçu caydırıcı etki yapacaktır. İlaveten; kamusal kararlardaki sapmaları ve düzensizlikleri gider-mek için kamu yönetimi yasalarında düzenlemeler yapılması, kamu-sal kararların bir bağımsız bir özel amaçlı yargı denetiminden geç-mesi, birey vatandaşların şikayetlerini dinleyerek çözecek bir Om-budsman kurumunun ihdası ve halkın kamu kurumlarının dökümanlarına ulaşmasını sağlayacak bir Serbest Enformasyon Yasası çıkarılması hükümetlerin dürüstlüğünü güvence altına alacak ve ekonomik suçları caydıracak bir kamu yönetimi kukunun da temel unsurlarıdır (Grabosky, 2010). 6. Basın Özgürlüğü: Basın özgürlüğü, bir ülkede, sorgulanabilir uygulamaların sorgulanmasının ve şeffaflığın sürdürülmesinin gü-

1 Transperancy International tarafından hazırlanan Corruption Perceptions Index 2018’e

göre 2018’de 180 ülke arasında 78. Sırada olan Türkiye’nin şeffaflık sıralamasındaki

yeri ve notu (100 üzerinden 41) de ne yazık ki iç açıcı değildir.

https://www.transparency.org/cpi2018 (25709/2019)

Page 96: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

96 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

vencesidir. Basın özgürlüğü, yozlaşmadan rüşvete, tüketici ve yatı-rımcı dolandırıcılıklarına kadar çok sayıda ekonomik suçun caydı-rılmasının da reçetesidir. Bu, tüm basın mensuplarının çok erdemli ve işinin ehli olduğu anlamına gelmez. Nitekim, her meslek grubunda olduğu gibi basında da öyle olmadığını gösteren çok sayıda kötü em-sal vardır. Lakin, eskilerin dediği gibi, “kötü emsal olmaz!”. Esas olan fikir ve ifade özgürlüğünün güvence altında olmasıdır. Bir ülkede sorumsuzluğa karşı en iyi çözüm, daha çok konuşulmasıdır. Türki-ye’nin basın özgürlüğü konusundaki karne notu ne yazık ki çok dü-şük olup, Reporters Without Borders (RFS) 2019 raporuna göre dün-yada 180 ülke arasında 157. sırada gelmektedir.1 Bu çözümlerin hiçbiri, ekonomik suçun caydırılmasını garantilemez elbette. Ancak, her biri ekonomik suçun azaltılmasına katkı sağlaya-bilir. Caydırıcı önlemler sayıca ne kadar çok ise potansiyel suçluların ekonomik suç işlemeye karar vermesi de o kadar güç olacaktır. XII. Sonuç Küresel toplum, günümüzde çok sayıda karmaşık meydan okumayla karşı karşıyadır. Bu meydan okumaların en önemlilerinden birisi de “ekonomik suç”tur. Ekonomilere milyarlarca dolar hasar veren eko-nomik suç, ülkelerin güvenliğini, zenginliğini, kredibilitesini ve şöh-retini tehdit etmekte; tüketici ve yatırımcı güvenini tahrip etmekte; maddi ve gayrimaddi varlıkların tahribatına yol açmakta, işlem mali-yetlerini artırmaktadır. Yeni bin yılın eşiğinde küresel toplumun, ulusların, firmaların ve tüketicilerin en önemli sorunlarından biri de “ekonomik suçla mücadele”dir. Ekonomik suçla mücadele, “geleneksel suçlarla mücadele”den çok daha önemli görülmektedir. 2002’den itibaren de “ekonomik suç”un caydırılması, kriminolojinin başlıca araştırma konularından biri haline gelmiştir. Caydırıcı hukuk uygu-lamalarının belirlenebilmesi için ekonomik suçun doğru şekilde ta-nımlanması, türlerinin tasnifi, nedenlerinin belirlenmesi ve etkileri-nin ölçümü gereklidir.

1 RSF (2919), “Turkey Ranks 157th in Freedom of Press”, 2019 WORLD PRESS

FREEDOM INDEX, https://rsf.org/en/2019-world-press-freedom-index-cycle-fear

(25/09/2019)

Page 97: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 97

Ekonomik suç, kendi içinde beyaz yakalı suçları ve diğer ekonomik suçlar şeklinde iki ana gruba ayrılmaktadır. Esasında beyaz yakalı suçları ile ekonomik suçun diğer türleri içiçe girmiştir. Beyaz yakalı-ların suç işlediği bir iş ve ekonomi evreninde diğer ekonomik suç türleri ve hatta geleneksel suç türleri de yayılarak artacaktır. Eko-nomik suçlar; insanların, halkın kamu kurumlarına, hükümete, devle-te ve özel kurum ve kuruluşlara, özellikle de bankacılık ve finans sek-törüne güvenini tahrip edecek, yasal rekabetin altını oyacak, kazanç-emek-yaratıcılık ilintisini ve dengesini bozacak, sosyal sermaye kay-bına yol açacak; ekonomik ve finansal krizlere yol açabilecektir. 1998 Asya krizinde ve 2008 mortgage krizinde olduğu gibi ABD’de ya da herhangi bir ülkede yaşanacak bir ekonomik ve finansal kriz, diğer ekonomileri de etkileyebilecektir. Özellikle de Organize Eko-nomik Suç, ekonomilere çok ağır hasarlar vermektedir. Ekonomik suçların ve özellikle de beyaz yakalıların yol açtığı güven kaybının telafisi son derece güç bir süreçtir. Bu güvenin kaybolma-ması ve güçlendirilmesi, kamunun ve özel sektörün birincil önceliği-dir. Bu da ancak ekonomik suçların caydırılmasıyla mümkün olabilir. Yapılan incelemeler, ekonomik suç faillerinin, özellikle de özel sek-törde ve kamuda görevli beyaz yakalıların geleneksel suç faillerine göre daha rasyonel karar birimleri olduklarını göstermektedir. Eko-nomik suçlardan ağır hapis cezaları almış olan Tyco CEOsu L. Dennis Kozlowski ve yakın adamı Marks Swartz, WorldCom CEOsu Bernard Ebbers, Adelphia Communications’un kurucusu ve CEO’su John Rigas, ENRON CEOsu Jeffrey K. Skilling faillerin “gerçek anlamda ras-yonel aktörler” oldukları açıktır. Bunlar; yıldan yıla sayıları büyüyen, suçu tekrar tekrar işleme eğilimi son derece yüksek olan ve halka zerre kadar sempati beslemeyen, kendine tapan “açgözlü ve hırslı” suçlulardır. Hırsın ve açgözlülüğün panzehiri ise korkudur. Zira, hırs, korkuya duyarlıdır ve ağır cezalar, ekonomik suçu caydırıcı etki yapar. Öyle ki; görüşler, cezanın sertliğinden çok yakalanma ve cezalandırılma-nın kesinliği, hapis süresinden çok hapishane koşullarının kötülüğü ekonomik suçları caydırıcı olacağı yönündedir. Keza ölüm cezasının ekonomik suçlar üzerinde caydırıcı etkide bulunacağı sonucuna ula-şılmıştır. Bu tür yozlaşmış beyaz yakalı suçlarının caydırılması tüm ekonomik suçların, özellikle de organize ekonomik suçun caydırıl-

Page 98: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

98 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

masına da katkı sağlayacaktır. Organize ekonomik suçlara karşı da ulusal hukuk uygulamaları yanında uluslararası işbirliğinin gelişti-rilmesi caydırıcı etki yapacaktır. Ancak, ekonomik suçun caydırılması, bir “bekçilik uygulaması” değil bir bütün olarak toplumu ve işalemini de içeren bir süreç iyileştirme inisiyatifidir. Kamu otoriteleri ve hukuk uygulayıcılar tarafından yü-rütülecek yakalama, tutuklama, yargılama, cezalandırma ve infaz süreçleri yanında, özel iş ve ekonomi çevrelerinin, bireylerin ekono-mik suçun caydırılmasına yönelik tamamlayıcı önlemler de alması zorunluluktur: bu çerçevede; Banka ve Finans Kuruluşlarının belirli bir miktarı aşan ya da şüpheli Nakit İşlemlerini merkezi otoriteye Raporlaması, şirketlerin sadece Tobin q’su gibi geçmiş performans değerlemelerini değil Enterprise Dashboard gibi anlık ve geleceğe yönelik performans değerlemelerini kullanması ve risk bazlı bir de-netim ve yönetim anlayışı benimseyerek kendi içinde bağımsız de-netçi ve YMM desteğiyle muhasebe denetimini yaptırması, yine Ka-muoyunun dolandırıcılara karşı Uyanıklığının ve Duyarlılığının Artı-rılması, Sivil örgütlenme hakkı ve özgürlüğün geliştirilmesi, Açık bir politik sistem kurulması, kamu kuruluşlarının harcamalarında şeffaf-lık sağlanması, iktidarların hesap vermesi ve sorgulanmasını sağla-yacak yönde basın özgürlüğünün ve muhalefetin güvence altına alınması da ekonomik suçların caydırılmasına katkı sağlayacaktır.

Tüm bu kamusal hukuk uygulamaları ve tamamlayıcı caydırma uygu-lamaları, bir bütün olarak ekonomik ve finansal sistemin gücünü ve direncini artırarak yozlaşma kaynaklı beyaz yakalı suçlarını ve diğer ekonomik suç türlerini açığa çıkarıcı ve caydırıcı katkılar sağlayacak-tır. Ekonomik suçun sıfırlanması ve mutlak bir dürüstlüğe ulaşmak mümkün değildir. Caydırmanın amacı, ekonomik canlılığı ve zengin-leşmeyi sağlarken ekonomik suç fırsatlarını azaltacak optimum bir ekonomik suç düzeyine ulaşılmasıdır. Önemli olan bir bütün olarak ekonominin ve piyasaların sağlıklı bir işleyişe sahip olmasıdır. Cay-dırma önlemlerinin de bu amaca uygun yönde bir risk-maliyet hesa-bına dayanması zorunludur. Bu nedenle özel ekonomik ve ticari ku-ruluşlara, bankacılık ve finans sektörüne, kamusal hukuk uygulama birimlerine gereğinden fazla yük yüklemek, toplumsal refahı artır-

Page 99: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 99

mak bir yana azaltıcı etki de yapabilecektir. Riskin katastrofik hasar-lara yol açabileceği alanlarda daha çok caydırıcı önlem alınırken ris-kin nispeten düşük olduğu alanlarda daha az sayıda caydırıcı önlem alınmalıdır. Bu da sadece saf hukukçulara bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir. Kaynakça

Andrews, Simon with Simon Polovina, Simeon Yates, Babak Akhgar (2013), “Tackling Financial and Economic Crime through Strategic Intelligence: The EMPRISES Framework”, in: ARABNIA, Hamid R., DELIGIANNIDIS, Leonidas, HASHEMI, Ray and LU, Joan, (eds.) Proceedings of The 2013 International Conference on Information and Knowledge Engineering (IKE 2013). CSREA Press, ss. 22-25. http://shura.shu.ac.uk/8635/1/Andrews_tackling_financial_and_economic.pdf. (27/09/2019)

Arlen, Jennifer (1994) “The Potentially Perverse Effects of Corporate Criminal Liability”, The. Journal of Legal Studies, Volume: 23, ss. 833-867.

Becker, Gary S. (1968) “Crime and Punishment: An Economic Approach”, Journal of Political Economy, Volume: 76, no.2, ss. 169-217. https://olis.leg.state.or.us/liz/2017R1/Downloads/CommitteeMeetingDocument/125036. (26/09/2019)

Bibas, Stephanos (2005), “White-Collar Plea Bargaining and Sentencing after Booker”, William and Mary Law Review. Volume: 47, Issue: 3, ss. 721-741. https://core.ac.uk/download/pdf/73968353.pdf (27/09/2019)

Cendrowski ,Harry and Louis W. Petro (2007) “Fraud Deterrence as a Business Management Tool” in The Handbook Of Fraud Deterrence, (eds. Cendrowskı, Harry with James P. Martın and Louıs W. Petro), 2007, John Wiley & Sons, Inc., Hoboken, New Jersey, ss. 3-12. https://docu.tips/download/the-handbook-of-fraud-deterrence-5c166736ab71b?hash=8b0521f152013b77f320c28c6ddf074f;

Page 100: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

100 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

https://docu.tips/documents/the-handbook-of-fraud-deterrence-5c166736ab71b (30/09/2019)

Diamantis, Mihailis E. (2017), “Sentencing Fraud”, https://wp.nyu.edu/compliance_enforcement/2017/10/03/sentencing-fraud/#_edn13 (7/09/2019)

Ehrlich, Isaac (1975) “The Deterrent Effect of Capital Punishment: A Question of Life and Death”, The American Economic Review, Vol. 65, No. 3. (Jun., 1975), ss. 397-417. http://links.jstor.org/sici?sici=0002-8282%28197506%2965%3A3%3C397%3ATDEOCP%3E2.0.CO%3B2-6 Feige, David (2005) “How to Deter White-Collar Crime?” The Nation, 23 June, https://www.thenation.com/article/how-deter-white-collar-crime/ (27/09/2019) Fisher, Jonathan Qc with Claıre Cregan, James Dı Gıulıo And Jodı Schutze (2011) “Economic crime and the global financial crisis”, Law and Financial Markets Review, July, ss. 276-289. http://www.mdmc-law.com/tasks/sites/mdmc/assets/Image/Financial%20Crisis%20and%20Economic%20Crime.pdf (26/09/2019) Fligstein, Neil and Alexander Roehrkasse (2016), “The Causes of Fraud in Financial Crises: Evidence from the Mortgage-Backed Securities Industry”, American Sociological Review, June, Volume: 81, Issue: 4. makaleye şu linkten ulaşılabilir: http://sociology.berkeley.edu/sites/default/files/faculty/fligstein/The%20Causes%20of%20Fraud%20in%20Financial%20Crises%20October%202015.pdf , (26/09/2019)

Fredericks, Kattie, A. with Rima E. McComas and Georgie Ann Weatherby (2016), “White Collar Crime: Recidivism, Deterrence, and Social Impact”, Forensic Research & Criminology International Journal, Volume 2, Issue 1, https://pdfs.semanticscholar.org/35a8/22e70bbcf9eda9f207f2be945bff4bf67966.pdf . (26/09/2018)

Goel, R.A., & Mazhar, U. (2018). Does capital punishment deter white-collar crimes? The World Economy, 1-25.

Page 101: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 101

https://onlinelibrary.wiley.com/doi/abs/10.1111/twec.12739; https://crc.lums.edu.pk/content/harsher-punishments-white-collar-crime . (26/09/2019)

Grabosky, Peter (2001) “The prevention and control of economic crime” in Corruption and Anti-corruption, (ed: Peter Larmour and Nick Wolanin), Canberra: Asia Pacific Press, 1st ed., Australia, ss. 149-158.,. http://press-files.anu.edu.au/downloads/press/p228301/pdf/ch091.pdf (20/09/2019)

Gunn, Carlton and Myra Sun (2011) “Sometimes the Cure is Worse Than the Disease: The One-Way White-Collar Sentencing Ratchet”, 38 Human Rights Journal, Volume: 9, number: 12. https://www.americanbar.org/groups/crsj/publications/human_rights_magazine_home/human_rights_vol38_2011/human_rights_summer11/sometimes_the_cure_is_worse_than_the_disease_the_one-way_white-collar_sentencing_ratchet/ (26/09/2019) Güvel, Enver Alper (2004a), Suç ve Ceza Ekonomisi, Roma Yayınları, Ankara. Güvel, Enver Alper (2004b), Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk Uygu-laması, Roma Yayınları, Ankara. Güvel, Enver Alper (2005a), “Ekonomik suç Kavramı ve Ekonomik Suçlar”, Ekonomik suç ve Ceza Sempozyumu, 30 Nisan-1 Mayıs 2005, TOBB Yayın No: 2005-25, Kızılcahamam, Ankara, ss. 27-34, (https://www.tobb.org.tr/Documents/yayinlar/Ekonomik%20Su%C3%A7%20ve%20Ceza%20Sempozyumu.pdf) (23/09/2019)

Güvel, Enver Alper (2005b) “Organize Suçun Ekonomik Analizi ve Op-timal Hukuk Uygulaması”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 38, Sayı: 3, ss. 81-99

Heeks, Matthew with Sasha Reed, Mariam Tafsiri and Stuart Prince (2018) The Economic And Social Costs Of Crime. Research Report, 99 Second edition, July. https://assets.publishing.service.gov.uk/government/uploads/system/uploads/attachment_data/file/732110/the-economic-and-social-costs-of-crime-horr99.pdf (27/09/2019)

Page 102: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

102 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Henning, Peter J. (2015) Is Deterrence Relevant in Sentencing White-Collar Criminals?, Wayne Law Rev, Volume: 27. http://digitalcommons.wayne.edu/lawfrp/100

Ivancevich, John M. with Thomas N. Duening, Jacqueline A. Gilbert and Robert Konopaske (2003) The Academy of Management Executive (1993-2005), Vol. 17, No. 2 (May), ss. 114-127.

Javid, Sajid and Philip Hammond (2019). ““Ministrial Foreword””, Economic Crime Plan 2019 To 2022, July, https://www.gov.uk/government/publications/economic-crime-plan-2019-to-2022, https://www.gov.uk/government/publications/economic-crime-plan-2019-to-2022/economic-crime-plan-2019-to-2022-accessible-version. (27/09/2019)

Michalski, Tomasz and Gilles Stoltz. (2013) “Do countries falsify economic data strategically? Some evidence that they might.” The Review of Economics and Statistics, 2013, 95 (2), pp.591-616., https://halshs.archives-ouvertes.fr/halshs-00482106v3/document (23/09/2019). OECD (2015), “Sport manipulation as economic crime“. in Illicit Trade:Converging Criminal Networks, OECD Reviews of Risk Management Policies, OECD Publishing, Paris, ss. 241-262 (https://read.oecd-ilibrary.org/governance/charting-illicit-trade_9789264251847-en#page1; OECD, https://www.oecd-ilibrary.org/governance/illicit-trade/sport-manipulation-as-economic-crime_9789264251847-11-en) (23/09/2019). Ohmae, Kenichi (2000) Görünmeyen Kıta (Yeni Yönetimin Dört Buy-ruğu. Türk Henkel Yayınları, İstanbul.

Piskorski, Tomasz with Seru, Amit and Witkin, James, (2013) “Asset Quality Misrepresentation by Financial Intermediaries: Evidence from RMBS Market”, The Journal of Finance, Vol 70(6); ayrıca Columbia Business School Research Paper, No. 13-7 ; Fama-Miller Working Paper; Kreisman Working Papers Series in Housing Law and Policy No. 9. https://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=2215422 . (26/09/2019)

Page 103: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 103

Posner, Richard A. (1980) "Optimal Sentences for White-Collar Criminals," American Criminal Law Review, Volume: 17, ss. 409-418. https://chicagounbound.uchicago.edu/cgi/viewcontent.cgi?referer=https://www.google.com/&httpsredir=1&article=2842&context=journal_articles (26/09/2019)

PWC (2018), PwC’s 2018 Global Economic Crime and Fraud Survey. https://www.pwc.com/gx/en/services/advisory/forensics/economic-crime-survey.html (30/09/2019)

Zabihollah Rezaee and Richard Riley (2010), Financial Statement Fraud: Prevention and Detection, 2nd Ed., John Wiley and Sons Inc., https://books.google.com.tr/books?id=V5CLBgAAQBAJ&pg=PA60&lpg=PA60&dq=corporation+CEOS+sentenced&source=bl&ots=Vmi-V1u_QN&sig=ACfU3U0pNC04vQYj5sQvub93tWxVw7T4rA&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwit4OKu2PDkAhWk-ioKHVT7CEAQ6AEwBnoECAgQAQ#v=onepage&q=corporation%20CEOS%20sentenced&f=false (27/09/2019)

Shover, Neal and Peter Grabosky (2010) “White-Collar Crime and the Great Recession.” Criminology & Public Policy, Specıal Issue: The Global Economy, Economic Crisis, and White-Collar Crime, Volume: 9, Issue: 3, ss. 429–33. http://criminology.fsu.edu/wp-content/uploads/volume-9-issue-31.pdf. (26/09/2019)

Wigley, Bob (2019). ““Ministrial Foreword””, Economic Crime Plan 2019 To 2022, July, https://www.gov.uk/government/publications/economic-crime-plan-2019-to-2022, https://www.gov.uk/government/publications/economic-crime-plan-2019-to-2022/economic-crime-plan-2019-to-2022-accessible-version. (27/09/2019)

Wilhelm, Wesley Kenneth (2004) “The Fraud Management Lifecycle Theory: A Holistic Approach to Fraud Management.”, Journal of Economic Crime Management, Spring, Volume 2, Issue 2, ss. 1-38. , https://pdfs.semanticscholar.org/6185/824d765b3e84d1e484d1a0d55d691dbacf5a.pdf (30/09/2019)

Page 104: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

104 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SUÇ ve SUÇLA MÜCADELENİN EKONOMİK ANALİZİ1

Hakan Hekim & Zakir Gül

Giriş

Suç ve suçla mücadele daha çok sosyologların ilgisini çekmiş konu-

lardır. Bu alana ekonomistlerin ilgi duyması Gary Becker’in 1968

yılında kaleme aldığı öncü niteliğindeki makale ile gerçekleşmiştir.

Becker’den sonra pek çok araştırmacı ekonomik modellerin kullanıl-

dığı çalışmalar üretmiş ve önemli bir literatürün oluşmasını sağla-

mışlardır. Bu çalışmaların genel hedefi ekonomik kaynakların etkin

olarak kullanıldığı, suçla en optimal mücadele seviyesinin belirlen-

mesi olmuştur. Bunun içinde, kişiyi suç işlemeye ve suç fiilinden vaz-

geçirmeye sevk edecek saiklerin tespitine çalışılmıştır. Zaman içinde

Becker’in modeline ve genel olarak ekonometrik modellerin suç bi-

liminde kullanımına ilişkin ciddi eleştiriler yapılmasına rağmen bu

modeller kullanışlılığını ve önemini devam ettirmektedir.

Bu makalede suç ve suçla mücadeleye ilişkin konuların analizi için

geliştirilen ekonomik modeller sunulacak ve bu alanda oluşmuş olan

literatür genel hatlarıyla ele alınacaktır. Makalenin akışı şu şekilde-

dir: Ekonomik modellerin anlatımında sıkça kullanılan fayda ve sos-

yal refah kavramlarının daha iyi anlaşılması için ilk bölümde kısaca

bu kavramlar üzerinde durulacaktır. İkinci bölümde toplumdaki suç

arzına ilişkin ekonomik modeller sunulacak ve üçüncü bölümde de

suçla mücadele ilişkin geliştirilen modellerden bahsedilecektir. Eko-

nomik modellerin bu alanda kullanımına yönelik eleştirilerin yer

aldığı dördüncü bölümden sonra sonuç bölümüyle makale sonlandı-

rılacaktır.

1. Ekonomik Anlamda Fayda ve Sosyal Refah Kavramları

1 Daha önce şu dergi içerisinde yayınlanmıştır: Polis Bilimleri Dergisi, 13 (2) 2011,

ss.123-146

Page 105: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 105

Tüketicilerin, sahip oldukları tüketim sepetlerinden edindikleri tat-

min ekonomide ‘fayda’ (utility) olarak isimlendirilmektedir.

Mikroekonomik analizde fayda; tüketicilerin bir tüketim sepetinden

edindikleri tatmin seviyesini nümerik olarak gösteren bir skordur.

Gerçekte fayda, ölçülmesi ve kıyaslanması pek mümkün olmayan bir

kavramdır. Bu yüzden önceleri, ekonomik analizlerde fayda sadece

sıralanabilen bir kavram olarak kabul edilmekteydi. Yani bireyin bir

gömlek veya bir bardak sütten edineceği fayda miktarlarının karşı-

laştırılabileceği ve buna göre bir tercih yapabileceği varsayılmaktay-

dı. Ancak von Neumann ve Morgenstern’in geliştirdiği “beklenen fay-

da” (expected utility) kavramıyla fayda ölçülebilen bir kavram olarak

ifade edilmeye başlanmıştır. Von Neumann-Morgenstern’in beklenen

fayda kuramına göre kişi alternatifler arasından daima en beğendiği-

ni yani beklenen faydası en yüksek olanı seçer ve böylelikle edindiği

faydayı maksimize eder. Böyle hareket eden bireyin rasyonel dav-

randığı kabul edilir1.

Bireysel tercihlerin birbirleriyle kıyaslanabildiği ve fayda seviyesine

göre sıralandığı gibi, toplumu ilgilendiren tercihler de kıyaslanabilir

ve fayda seviyelerine göre sıralanabilirler. Bu şekilde sıralanan sos-

yal tercihler sosyal refah fonksiyonunu oluştururlar. Sosyal refah

fonksiyonu, toplumda yaşayan bütün bireylerin fayda seviyesini gös-

terir. Sosyal refahın ölçülmesinde farklı görüşler bulunmaktadır. Me-

sela, Jeremy Bentham’ın ortaya attığı Bentham sosyal refah fonksi-

yonu sosyal refahın, toplumdaki fertlerin sahip oldukları faydanın

toplamı olduğunu iddia eder (R = FA + FB). John Rawls tarafından ileri

sürülen sosyal refah fonksiyonuna göreyse sosyal refahın arttırılması

toplumda en kötü durumda bulunan kişinin refahının artmasıyla

mümkün olabilecektir. Yani toplumun refah seviyesi en düşük sevi-

1 Ekonomik suç teorisi üzerine yapılan çalışmaların büyük çoğunluğu fayda kavramını

von Neumann-Morgenstern’ın varsayımları doğrultusunda analizlerine katmışlardır. Fayda kavramını farklı biçimlerde ele alan kuramların kullanıldığı az sayıda çalışmalar

da bulunmaktadır. Bu makalede ilk gruptaki çalışmalara yer verilecektir. Bunun yanın-

da, Becker’in ekonomik suç modeli idam cezasının bağımsız değişken olarak kullanıl-

dığı çalışmalarda da test edilmiştir. İdam cezasının caydırıcılığı konusu kendi başına bir

araştırma konusu olduğundan bu makalede o çalışmalara yer verilmemiştir.

Page 106: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

106 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

yede faydası olan bireyin refah seviyesine eşittir (R=min(FA,FB))

(Friedman, 2002).

Sosyal refah fonksiyonu, toplumsal refahı ölçmek için faydalı olabil-

mesine rağmen bir takım sakıncaları da barındırmaktadır. Mesela,

önceden de belirttiğimiz gibi fayda ölçülebilen veya kıyaslanabilen

bir nesne değildir. Bu yüzden kişilerin tatmin düzeyini gerçek an-

lamda ölçmek pek mümkün değildir. Halihazırda gelir seviyesi gibi

bazı gözlemlenebilir özellikler fayda düzeyini ölçmek için kullanıl-

makta olsa da, gelir seviyesinin kişilerin edindikleri faydayı tam an-

lamıyla ifade ettiği söylenemez. Diğer yandan, hangi sosyal refah

fonksiyonunun doğru olduğu ve uygulanması gerektiği konusu da

tartışmalıdır. Yukarıda bahsedilen iki sosyal refah fonksiyonuna ila-

veten farklı sosyal refah fonksiyonları da üretilebilir. Bunlardan her-

hangi birisinin kabulü ve uygulanması toplumun değerlerini ve siya-

seti ilgilendiren bir karardır. Suçun ekonomik analizlerinin yapıldığı

çalışmalarda daha çok Bentham sosyal refah fonksiyonunu kullanıl-

dığı görülmektedir.

2. Suç Arzı

Suçu izah etmeye çalışan teorileri iki grupta ele almak mümkündür.

Birinci gruptaki teoriler kişilerin sahip oldukları bir takım özellikle-

rin, suç işlemelerine sebep olduğunu savunmaktadır. Buna göre, fi-

ziksel, psikolojik veya sosyal özellikler kişilerin suça yatkınlığını izah

etmektedirler. İkinci gruptaki teoriler suçluları suç işlemeyen kişi-

lerden ayıracak bu tip farklılıkların olmadığını ve suçun, kişinin çev-

resine ve çevresinde gelişen olaylara verdiği tepkiler neticesinde

oluştuğunu savunmaktadırlar. “Rasyonel tercih” (rational choice)

olarak adlandırılan teori ikinci grupta yer almaktadır ve temelde ki-

şinin çevresinde ortaya çıkan saiklere verdiği tepkilere göre suç fiili-

nin oluştuğunu savunmaktadır (Nagin ve Peternoster, 1993: 467).

Suçun ve suçla mücadelenin ekonomik yöntemlerle analizi de temel-

de rasyonel tercih olarak adlandırılan bu okula dayanmaktadır. Ras-

yonel tercih yaklaşımına göre suçtan hasıl olacak kâr insanı suç işle-

meye sevk ederken, cezadan hasıl olacak acı da suç işlemekten men

eder ve bu iki saikten ilki daha güçlü olursa suç meydana gelirken,

Page 107: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 107

ikincisi daha güçlü olursa suç fiili gerçekleşmez (Eide, Rubin ve

Shepherd, 2006: 3). Dolayısıyla da cezalandırma suçla mücadelenin

temel ögesi olmaktadır. Bentham şayet çabuk, kesin ve yeterince

ağırsa cezanın kişiyi suç işlemekten caydıracağını savunmaktadır

(Chiricos ve Waldo, 1970: 200). Bentham’ın bu hipotezi pek çok ça-

lışmada test edilmiş ve suç bilimleri alanıda “caydırıcılık” başlıklı bir

literatür oluşmuştur. Bu literatüre genel olarak baktığımızda

Bentham’ın hipotezini destekleyen çalışmaların yanında reddeden

çalışmaların da olduğu görülebilir (Chiricos ve Waldo, 1970; Nagin,

1998; Paternoster, 1987).

Rasyonel tercih okulunun bu temel argümanının ekonomik analiz

teknikleriyle incelenmesi ilk olarak Becker (1968) tarafından gerçek-

leştirilmiştir. Becker’in ve sonrasında gelen araştırmacıların ileri

sürdüğü suç ve suçla mücadeleye ilişkin modeller genellikle beş var-

sayım üzerine inşa edilmiştir. Konuya girmeden önce bu varsayım-

lardan bahsetmek yerinde olacaktır. Öncelikle; suçluların, mağdurla-

rın, kolluk kuvvetlerinin ve suç fiiliyle bir şekilde ilişkisi olan diğer

bütün aktörlerin kendileri için en iyi sonucu doğuracak davranışı

seçmeye çalıştıkları yani daranışlarını “optimal” hale getirmek için

gayret ettikleri kabul edilmektedir. Diğer bir deyişle, bütün aktörle-

rin rasyonel hareket ettikleri varsayılmaktadır. İkinci olarak; bireyler

yasal ve yasa dışı faaliyetlerin sonuçlarına ilişkin hesaplar yaparak

bir takım beklentiler oluşturmaktadır. Yani kişilerin ellerindeki mev-

cut bilgi ışığında yasal ve yasadışı faaliyetlerden edinecekleri geliri,

kolluk kuvvetleri tarafından yakalanma ve mahkemelerce cezaya

çarptırılma ihtimallerini göz önüne alarak hareket ettikleri kabul

edilmektedir. Üçüncüsü; toplumda suç işleme ve suçtan korunmaya

ilişkin tercihlerin sabit bir dağılımı bulunmaktadır. Diğer bir deyişle

toplumda bazı insanlar suç işlemeye meyilliyken diğerleri de kendi-

lerini suçtan korumaya çalışmaktadırlar ve bu tutumların toplumda-

ki dağılımı sabittir. Dördüncüsü; suç, ekonomik etkinliğe zarar veren

bir aktivite ve suçla mücadele de bir çeşit kamu malı (public good)

olduğundan, suçla mücadelenin hedefi genellikle sosyal refahın mak-

simize edilmesidir. Beşinci ve son olarak; suçla alakalı aktörlerin

kollektif davranışları ekonomik dengenin kurulmasını sağlayabilir

Page 108: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

108 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

(Ehrlich, 1996: 44-45), bu dengenin imkan dahilinde oluşu suç ve

suçla mücadele faaliyetlerinin mikroekonomik tekniklerle analizini

mümkün kılmaktadır.

2.1. Becker Modeli

Becker’in “Suç ve Ceza: Ekonomik Yaklaşım” başlıklı makalesinin

yayınlandığı yıllarda suç ve suçluluk kavramları, psikolojik ve sosyo-

lojik kuramlarla anlaşılmaya çalışılıyordu. Yukarıda bahsedilen bi-

rinci gruptaki suç teorilerine paralel olarak suçluların zihinsel hasta-

lıkları olduğu ve içinde bulundukları sosyal ortamın bazı unsurları-

nın da etkisiyle suç işledikleri düşünülüyordu. Bu düşünce dönemin

sosyal politikaları üzerinde de etkili olmaktaydı. Becker, çalışmasın-

da bu yaklaşıma karşı çıkarak suç fiilinin aslında bireylerin rasyonel

bir tercihi olduğunu savunmuştur. Becker, suçun sağladığı gelir, yasal

faaliyetlerden elde edilen gelir, yakalanma ihtimali ve mahkemece

cezaya çarptırılmanın sonuçları bir arada değerlendirildiğinde bazı

insanların suç işlemeyi daha kârlı bulup suçu tercih edeceklerini ileri

sürmüştür (Becker, 1993: 390). Becker (1968: 177), suç fiilini belir-

leyen faktörleri şöylece formülize etmiştir:

Oi = Oi (pi, fi, ui)

Buna göre kişinin belli bir dönem içerisinde işleyeceği suçlar (Oj);

kişinin işlediği bir suçtan ötürü yakalanma ihtimali (pj), yakalandığı

takdirde alacağı ceza (fj) ve suç işlemesinde etkili olacak diğer faktör-

leri (uj) içeren bir fonksiyon olarak ele alınabilir. Becker, suçluların

her rasyonel insan gibi edinecekleri faydayı maksimize etmenin yol-

larını aradıklarını, suçtan hasıl olacak neticenin belirsiz olmasından

dolayı da beklenen fayda miktarını arttırmaya çalışacaklarını sa-

vunmuştur. Dolayısıyla, kişinin suçtan elde etmeyi bekleyeceği fay-

dayı şu şekilde ifade etmiştir:

EUi = pi Ui (Yi – fi) + (1 - pi) Ui (Yi)

Ui, kişinin von Neuman-Morgenstern fayda fonksiyonu, pi, yakalanma

ihtimali, Yi, yasal aktivitelerden ve suç fiilinden elde edeceği kazancın

parasal karşılığını ve fi yakalanması halinde alacağı cezanın parasal

karşılığını ifade etmektedir. Beklenen fayda (EUi) negatif olursa kişi

Page 109: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 109

suç işlemeyecek, pozitif olursa suç işleyecektir. Bu formüle göre suç

işleyen kişinin yakalanma ihtimalinde veya yakalanan suçlunun gö-

receği cezanın şiddetinde meydana gelecek artışlar suçtan beklene-

cek faydayı negatif bir değer haline getirecek ve kişiyi suç işlemekten

vazgeçirecektir. Dolayısıyla Becker’in modeli, bireylerin varlıklarını

riskli ve risksiz yatırımlar arasında paylaştırdığı bir nevi portföy se-

çim modelidir.

Bireylerin suç işleme veya vazgeçme kararını Şekil 1’deki grafik üze-

rinden inceleyebiliriz. Grafikteki f dikey ekseni kişinin yakalanması

halinde alacağı cezanın parasal karşılığını, Y yatay ekseni suçtan elde

edeceği kazancın parasal karşılığını göstermektedir. Kırkbeş derece

açıya sahip A doğrusu tam olarak işlenen suçun doğuracağı zarar

kadar ceza verilmesi durumunda kişinin alacağı cezayı gösterirken p1

eğrisi suçun doğuracağı zarardan daha fazla ceza verilmesi ve p2 eğ-

risiyse suçun doğuracağı zarardan daha az ceza verilmesi durumları-

nı göstermektedir. p1 ve p2 eğrilerinin konkav olmaları, cezanın şid-

detinin suçun sebep olduğu zarara göre katlanarak arttığını belirt-

mektedir. Becker’in modeline göre rasyonel bir insanın 100TL’lik bir

kazanç için 230TL’lik bir cezayı göze almayıp suç işlememesi gerek-

mektedir. Bunu yaptığı durumda cd doğrusu miktarınca zarar ede-

cektir. Ancak p2 eğrisiyle ifade edildiği şekliyle cezaların hafif olması

durumunda kişi, 200TL’lik bir kazanç için 100TL’lik cezayı göze alıp

suçu işleyebilecektir. Bu durumda ab doğrusu kişinin bu suçtan elde

etmeyi umduğu kârı göstermektedir.

Page 110: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

110 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Şekil 1: Suçtan Elde Edilmesi Beklenen Kar ve Zarar

2.2. Ehrlich ve Zaman Değişkeni

Becker, suç fiilinden elde edilen geliri diğer kaynaklardan elde edilen

gelirden ayırmamıştır. Brown ve Reynolds (1973) bunun bazı du-

rumlarda hatalı sonuçlar doğuracağını gösterdikleri analizlerinde

kişinin yasal yollardan edindiği gelir ile suç fiili sonucu elde edeceği

geliri birbirlerinden ayırmışlardır. Brown ve Reynolds’un kişinin

yasal ve yasal olmayan faaliyetler arasında yapacağı tercihe ilişkin

geliştirdikleri formül şu şekildedir:

EUi = pi Ui (Wi – fi) + (1 - pi) Ui (Wi + gi)

Wi,kişinin yasal yollardan elde ettiği gelir ve gi ise suç fiilinden hasıl

olan kazançtır. Kişinin suç fiili neticesinde elde etmeyi beklediği fay-

da, yasal gelirinden elde ettiği faydadan fazlaysa kişi suç işleyecektir.

Page 111: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 111

Becker’den sonraki çalışmalardan bazıları, Brown ve Reynolds’un

(1973) ortaya attığı fikirden hareketle zaman mefhumunu da portföy

seçimine dahil etmişlerdir. Bu modellerde kişinin zamanını yasal ve

yasal olmayan faaliyetler arasında paylaştırdığı ve dolayısıyla gelirini

yasal faaliyetlerden, yasa dışı faaliyetlerden ve bunların dışında ola-

bilecek başka yollardan edinebileceği üzerinde durulmuştur. Bu tip

modeller üzerinde çalışan Ehrlich (1973: 533), kişinin eğlenceye

ayırdığı zamanın sabit olduğunu varsayarak bireysel suç arzı fonksi-

yonunu şu şekilde ifade etmiştir:

Qij = f (pij, fij, wij, wlj, ulj j)

Formüldeki i ve l alt imleri yasal ve yasadışı faaliyetleri ifade etmek-

tedir. Buna göre wij kişinin yasa dışı yollardan wlj ise yasal yollardan

edindiği geliri ve ulj yasal yollardan kazandığı gelirden edindiği fay-

dayı ifade etmektedir. En sonda yer alan j ise kişinin suç işlemesin-

de etkili olabilecek diğer bütün faktörleri ifade etmektedir. Ehrlich’in

modeline göre yasal ve yasadışı faaliyetler birbirleriyle tam olarak

ikame olunabilirler. Yani kişi göreceli fayda seviyelerine göre birini

bırakıp diğerini tercih edebilir. Kişinin yasal veya yasadışı bir aktivi-

teden elde edeceği fayda bu aktiviteye ayıracağı zamanla doğru oran-

tılı olarak ilişkilidir. Bununla beraber yasal faaliyetlerden edinilecek

fayda kesinken, yasadışı faaliyetlerden edinilecek fayda kişinin yaka-

lanması ihtimaline ve yakalanması halinde alacağı cezanın ağırlığına

bağlıdır. Kişinin yakalanma ihtimaliyse yasadışı faaliyetlere ayırdığı

zamana bağlıdır. Yasadışı faaliyetlerle fazla iştigal eden bir kişinin

yakalanma olasılığı da yüksek olacaktır. Becker’in modelinde olduğu

gibi Ehrlich’in modelinde de yakalanma durumunda alınacak ceza

parasal olarak ifade edilmektedir.

Ehrlich (1996: 47), bu modelin (Becker’in geliştirdiği model ve var-

yantlarının) esasında iki ilave varsayımda daha bulunduğunu belirtir.

Birincisi, bu modele göre muhtemel suçlular riske karşı duyarsızdır-

lar. Kişilerin riske karşı duyarsız kabul edilmeleri analiz için bir ko-

laylık olsa da gerçek hayattaki suçlu tipleriyle örtüşmemektedir.

İkincisiyse; insanlarda suç işlemeye karşı belli bir hoşnutsuzluk dai-

ma mevcuttur ve suç işleme kararı, suçtan edinilecek kazancın belli

Page 112: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

112 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

bir eşik seviyesinin üstünde olmasına bağlıdır. Dolayısıyla Ehrlich,

suç arzının ne şekilde olacağının kişilerin suç işlemeye karşı duyulan

hoşnutsuzluk seviyesine, diğer bir deyişle toplumdaki etik değer

yargılarının dağılımına bağlı olduğunu savunmuştur. Etik değer yar-

gılarının seviyesi, kişinin suç fiilini işlemek için elde etmeyi beklediği

kazanç eşiğini belirlemektedir. Etik değer yargılarının dağılımının

çan eğrisi şeklinde yani normal dağılıma sahip olması durumunda

toplumdaki suç arzı Şekil 2’deki gibi olacaktır.

Şekil 2: Suç Arzı (Ehrlich, 1996:48)

Şekil 2’de yatay eksen işlenen suç miktarını, dikey eksense suçtan

hasıl olan kazancı göstermektedir. d eğrisi suçun sebep olduğu zararı

göstermektedir. Bu zarar sadece suç fiilinin sebep olduğu mâli kayıp

değil, suçluyu yakalamak ve cezalandırmak için sarfedilen kaynakları

da içermektedir. eğrisi suç işleyen kişinin net kazancını göstermek-

tedir. Yukarıya doğru uzanan S eğrisiyse suç arzını ifade etmektedir.

Görüldüğü üzere, etik değer yargılarının toplumdaki bireyler arasın-

Page 113: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 113

da normal bir dağılıma sahip olması durumunda suç miktarı, suçlula-

rın edineceği net kazançla birlikte artış gösterecektir. Diğer bir deyiş-

le, suç fiilinin kazançlı bir eylem oluşu suç miktarını arttıracaktır.

Grafiği yorumlarken dikkate alınması gereken diğer önemli varsayım

da yukarıda belirtildiği gibi bu analizde kişilerin riske karşı duyarsız

oldukları kabul edilmektedir. Riskten kaçınan veya risk seven kişile-

rin toplumda çoğunlukta olması durumunda suç miktarını gösteren S

eğrisinin şekli farklılaşacaktır.

Ehrlich karşılaştırmalı statik analizleri neticesinde iki önemli sonuca

ulaşmıştır. İlk olarak; yasal yollardan elde edilen kazancın artışı ya-

sadışı faliyetlerin azalmasına, aynı şekilde yasa dışı gelirlerin artması

da yasadışı faaliyetlerin artmasına sebep olacaktır. Ehrlich, diğer de-

ğişkenler sabitken yasal olmayan gelirde meydana gelecek bir artışın

veya yasal gelirde meydana gelecek bir azalmanın kişiyi suç fiiline

yönelten veya suça daha fazla zaman ayırmasını netice veren bir se-

bep olduğunu ifade etmiştir.İkinci olarak; yakalanma ihtimalinin ve-

ya yakalanan suçlunun ceza alma ihtimalinin artması kişilerin yasa-

dışı faaliyetlere meylini azaltacaktır. Becker (1968) gibi Ehrlich’de

(1973), diğer değişkenler sabitken pi veya fi’de meydana gelecek ar-

tışların kişinin yasa dışı bir fiil işlemeye olan meylini azaltacağını

çünkü yakalanılması ve ceza alınması durumunda karşılaşılacak mar-

jinal zararında pi ve fi ile birlikte arttığını belirtmektedir. Ehrlich, pi

ve fi’nin artmasının davranışlara olan etkisinin kişinin riske karşı

olan tutumuna bağlı olarak değişiklik gösterdiğini belirtmektedir.

Yakalanma veya cezalandırılma ihtimalinin bir birim artışı riske du-

yarsız kişiler için marjinal zararın aynı ölçüde artmasına yol açarken,

riskten kaçınan kişiler için böyle bir artışın daha fazla caydırıcı etkisi

olacak ancak risk alan kişiler için yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla,

cezaların caydırıcılığı kişinin riske karşı tutumuna göre farklılık

arzetmektedir.

Ekonomik modeller pek çok ampirik çalışmada kullanılmış ve farklı

değişkenlerin suç sayısını nasıl etkilediği ölçülmeye çalışılmıştır. Me-

sela; Witte (1980), bireysel seviyedeki veriler üzerinde yaptığı ana-

lizlerde suç işleyen kişilerin yakalanma ihtimalinin ve ceza şiddeti-

Page 114: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

114 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

nin; Tauchen, Witte ve Griesinger (1994) ise polisin sahip olduğu

imkanların suç sayısı üzerinde negatif etkisi olduğunu bulmuşlardır.

Myers (1983) ise farklı bir örneklem üzerinde yaptığı benzer bir ça-

lışmada Witte’nin (1980) tam tersi bir sonuç bulmuştur. Ancak

Witte’nin ve Myers’in kullandığı değişkenlerin ve modellerin birebir

aynı omadığını belirtmekte fayda vardır. Yine breysel seviyede veri-

ler üzerinde analizler yapan Trumbull (1989) yakalanma ve cezalan-

dırılma ihtimallerinin ve ceza şiddetinin suç sayıları üzerinde istatis-

tiksel olarak anlamlı bir etkisinin olmadığını bulmuştur. Ancak, ön-

ceden suç işlemiş ve hapis cezası almış bir kişinin hapis yattığı süre-

nin ve hapis sonrası yüksek gelirli bir işte çalışıyor olmasının tekrar

suç işlemesi üzerinde negatif bir etkisinin olduğunu bulmuştur.

Bu üç çalışma gibi bireysel veriler kullanılarak yapılan araştırmaların

sayısı az olup, ekonomik suç teorisi üzerine yapılan ampirik çalışma-

ların pek çoğu bireysel olmayan veriler kullanılan yatay kesitsel ça-

lışmalar şeklinde tasarlanmışlardır. Analiz metodu olaraksa değiş-

kenler arasındaki korrelasyonel ilişkinin tespit edilmeye çalışıldığı

regresyon analizi kullanılmıştır. Bu çalışmalar genelde yukarıda su-

nulan temel modelleri destekler nitelikte sonuçlara ulaşmıştır. Mese-

la; Ehrlich (1973) yedi suç türü üzerinde yaptığı analizler neticesinde

hapis cezası alma ihtimalinin cinayet hariç bütün suç çeşitlerinde suç

sayısını düşürdüğünü tespit etmiştir. Ceza şiddetinin de benzer bir

etki yaptığını ancak hapis cezası alma ihtimaline göre daha zayıf bir

etkisi olduğunu göstermiştir. Reilly ve Witt (1996) İngiltere ve Gal-

ler’den topladıkları verileri analiz ettikleri çalışmalarında Becker’in

modelini kısmen destekleyen sonuçlara ulaşmışlardır. Forst (1976)

cezalandırılma ihtimali ve şiddeti değişkenlerinin suç oranları üze-

rinde Ehrlich’in (1973) iddia ettiğinden daha az etkili olduğunu hatta

modele nüfusla alakalı başka değişkenlerin eklenmesi durumunda

cezalandırılma ihtimali ve şiddeti değişkenlerinin istatistiksel olarak

anlamsız hale geldiğini bulmuştur.

Ekonomik modeller bir çok başka çalışmaya konu olmuştur (bu ça-

lışmaların sunulduğu literatür taramaları için şu eserlerden faydala-

nılabilinir: Cameron, 1988; Eide, 1995; Eide, Rubin ve Shepherd,

Page 115: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 115

2006’den yararlanılabilinir). Bu literatürün genel eğilimi hakkında

şunlar söylenebilir: Öncelikle bireysel ve bireysel olmayan verilerle

yapılan çalışmaların farklı sonuçlara ulaştığını söylemek yanlış ol-

mayacaktır. İkinci olarak aksini öne süren bazı bulgulara rağmen

yakalanma ihtimalindeki artışın suç oranlarını negatif yönlü etkiledi-

ği; cezalandırılma ihtimalinin suç oranları üzerindeki etkisininse ki-

şinin suça karşı tutumuna göre farklılık gösterdiği öne çıkan bulgu-

lardır. Ceza şiddetinin suç oranları üzerinde etkili olduğu yönünde

bir kanaat olsa da bunun cezalandırmanın sebep olduğu caydırıcılık

mı yoksa suçluların hapis yoluyla suç işleyemez hale getirilmelerin-

den mi kaynaklandığı konusunda farklı görüşler mevcuttur (Nagin,

1978).

3. Suçla Mücadele Talebi

Suçun ekonomik analizini yapan araştırmacılar, suç arzının yanısıra

suçtan korunmaya yönelik talebi de incelemişlerdir. Bu alandaki ça-

lışmaları kişilerin güvenlikleri için alacakları özel tedbirler (özel gü-

venlik) ve devletin sağladığı güvenlik hizmetleri olarak ikiye ayırmak

mümkündür. Özel güvenlik hizmetlerine ilişkin hususlar konuyu faz-

lasıyla genişleteceğinden bu çalışmada yalnızca devletin sağladığı

güvenlik hizmetlerine yönelik çalışmalar ele alınacaktır. Devletin

sağladığı güvenlik hizmetlerine ilişkin olarak öncelikli olarak iki ko-

nu ekonomistlerin ilgisini çekmiştir. Birincisi; suçluların yakalanma

ihtimalinin arttırılmasının mı yoksa cezaların şiddetlendirilmesinin

mi daha caydırıcı olduğu tartışılmıştır. İkinci olarak hangi tür cezanın

(para cezası, hapis cezası veya şartlı salıverme) daha caydırıcı olduğu

sorusu cevaplandırılmaya çalışılmıştır.

Becker’in (1968), suç araştırmalarında ekonometrik tekniklerin kul-

lanılması fikrinin tohumunu attığı makalesinde cevaplandırmaya

çalıştığı asıl soru kanunların yeterli bir seviyede uygulanabilmesi için

kolluk birimlerinin ne kadar kaynağa ihtiyaç duyulduğuydu. Diğer

bir deyişle optimal seviyede huzuru temin edebilmek için toplumda

ne kadar miktarda suça izin verilmeli ve ne kadar suçlu cezalandırıl-

mayarak göz ardı edilmelidir. Becker’in bir önceki bölümde sunulan

kişisel suç arzına ilişkin modelinde p ve f değişkenlerinin yani yaka-

Page 116: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

116 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lanma ve ceza görme ihtimallerinin arttırılmasının kişinin suç işle-

meye yönelik kararını önemli bir biçimde etkilediği belirtilmişti. Bu-

na göre p maksimum seviyede arttırılarak 1’e yakın bir değere

getirillirse ve f kişinin marjinal zararını katlanılmaz bir biçimde ço-

ğaltacak bir seviyede tutulursa kesin bir caydırıcılık sağlancak ve suç

olgusu büyük oranda altedilmiş olacaktır. Ancak yakalanma ve ceza-

landırılma ihtimalini maksimum seviyeye çıkartmanın topluma ciddi

bir maliyeti olacaktır. Öyleki toplumda bir miktar suça izin verilmesi

bireylerce daha mantıklı bir seçenek olarak benimsenecektir.

Becker’in aradığı, ekonomik etkinliğin sağlanabileceği bu optimal

mücadele veya caydırıcılık seviyesiydi. Optimal seviyede caydırıcılık-

sa; caydırıcılık seviyesindeki artışın marjinal maliyetinin, marjinal

sosyal faydadaki artışa eşit olmasını gerektirmektedir çünkü ancak

bu noktada sosyal refah maksimize edilmiş olacaktır. Becker’e (1968:

181) göre suçun sebep olduğu sosyal zararı şu şekilde ifade etmek

mümkündür:

L = L(D, C, bf, O)

L suçun sebep olduğu sosyal zararı, D suçlunun edindiği kazanç çıka-

rıldıktan sonra suçun sebep olduğu zararı, C suçluyu yakalamak ve

muhakeme edilmesini sağlamak için toplumun yaptığı masrafı, f kişi-

nin cezalandırılması masrafını ve O işlenen suç miktarını ifade et-

mektedir. Formüldeki b katsayısı kişinin adığı ceza türünü ve dolayı-

sıyla kişiye verilen cezanın topluma olan maliyetini ifade etmektedir.

Becker bu formülü biraz daha özelleştirerek suç ve suçla mücadele-

nin toplumda sebep olduğu zararı şu şekilde ifade etmiştir:

L = D(O) + C(p, O) + bpfO

Formülde eşittir işaretinden sonraki ilk terim suçun sebep olduğu

zararı, ikinci terim suçlunun yakalanması için gerçekleştirilen faali-

yetlerin maaliyetini ve son terim suçlunun cezalandırılmasının top-

luma toplam maliyetini göstermektedir.

Becker p veya f’ten hangisinin suç oranlarında daha etkili olduğu hu-

susunun insanların riske karşı tutumlarına göre farklılık

arzedeceğini belirtmektedir. Riske karşı duyarsız kişiler için, p’nin

Page 117: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 117

azaltılması ve f’nin aynı oranda arttırılması suç miktarını değiştir-

mezken, D’nin, C’nin ve suç miktarındaki azalma sayesinde bpfO’nun

düşmesini sağlayarak suçun topluma olan maliyetini azaltacaktır.

Riskten kaçınan kişiler için p’nin 0’a yakın bir değere kadar düşü-

rülmesi de aynı şekilde maliyetleri azaltacaktır. Risk alan kişiler için-

se p ve f’nin mümkün mertebe yüksek tutulması suçtan doğacak top-

lumsal zararı en aza indirecektir. Diğer yandan, cezalandırılma ihti-

malinin arttırılması, yakalanma ihtimalinin arttırılmasına göre daha

ucuz bir seçimdir. Yakalanma ihtimalinin arttırılması polisiye tedbir-

lerin arttırılmasını, yani polis sayısının ve polisiye harcamaların art-

tırılmasını gerektirmektedir. Dolayısıyla, cezalandırılma ihtimalinin

ve cezaların şiddetinin arttırılması ve yakalanma ihtimalinin nispe-

ten düşük tutulması optimal seviyede caydırıcılığı temin edecek en

ekonomik tercihtir (Eide, Rubin ve Shepherd, 2006).

Becker’den sonra bu alanda oluşan literatür de benzer sonuçlara

ulaşmıştır. Bir önceki bölümde bahsedildiği gibi Ehrlich (1973) ceza-

ya çarptırılma ihtimalinin cinayet hariç bütün suç çeşitlerinde suç

sayısını düşürdüğünü, ceza şiddetininse hapis cezası alma ihtimaline

göre daha zayıf bir etkisi olduğunu bulmuştur. Ehrlich (1981), reha-

bilitasyon, cezalandırma ve (yakalanma ihtimalinin arttırılması yo-

luyla) caydırıcılık politikalarından hangisinin suç oranları üzerinde

daha etkili olacağını analiz ettiği bir başka çalışmasında cezaların

caydırıcı seviyeye çıkartılmasının suçları önlemede en etkin yöntem

olduğunu savunmuştur. Buna ilaveten, toplumdaki gelir seviyesini

arttıracak iş imkanlarının tesis edilmesinin de suçları azaltacağını

bulmuştur. Ehrlich, suçluların rehabilite edilmesinin başka sosyal

faydalarının olabileceğini ancak suç miktarını azaltmayacağını sa-

vunmuştur.

Levitt (1996), hapishanelerde bulunan mahküm sayılarındaki deği-

şiklikle suç oranları arasındaki ilişkiyi incelemiş ve bu ikisinin ters

orantılı olduğunu bulmuştur. Levit’e göre hapishane nüfusuna ekle-

nen herbir mahküm için polise bildirilen suç miktarında beş veya altı

adet azalma meydana gelmemektedir. Polise rapor edilmeyen suçlar

da hesaba katıldığında bu rakam 15’e çıkmaktadır. Bu rakamları

Page 118: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

118 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Cohen (1988) ve Miller, Cohen ve Rossman’ın (1993) buldukları

tahmini değerleri kullanarak parasal karşılığına çeviren Levitt, her

bir ilave mahkumun yıllık 53.900 Amerikan Doları sosyal kâr sağla-

dığını bulmuştur. Levitt, ilave bir mahkümün topluma maliyetini ger-

çek anlamda hesaplamanın çok mümkün olmadığını ancak eldeki

tahmini değerlere bakıldığında buna yakın bir rakam olduğunu ifade

etmektedir. Dolayısıyla, hapis sürelerinin arttırılması Levitt’e göre

sosyal refah açısından daha faydalı bir politikadır. Levitt (2004) bir

diğer çalışmasında da mahküm sayılarındaki artışın suç oranlarını

azalttığını belirtmiştir. Bu çalışmasında Levitt, mahkum sayılarındaki

artışa ilaveten polis sayılarındaki artışın, kristal kokain (crack

cocaine) kullanımındaki azalmanın ve biraz şaşırtıcı bir bulgu olarak

ta kürtajın serbest bırakılmasının suç oranlarındaki düşüşü açıkladı-

ğını savunmuştur.

Becker ve Ehrlich’in modellerindeki caydırıcılık ögelerinin dışında

suça etki edebilecek diğer faktörler de sonraki araştırmacılar tara-

fından modele eklenerek test edillmiştir. Diğer faktörlerin modele

eklenmesi durumunda caydırıcılık değişkeninin suç oranlarına etkisi

hakkında kesin bir hükme varmak kolay görünmemektedir. Mesela

bu çalışmalardan birinde, Gould, Weinberg ve Mustard (2002) düşük

eğitimli genç nüfusun işsizlik oranları ve çalışma ücretlerinin suç

oranlarını etkileyen en önemli faktörler olduğunu belirlemişlerdir.

Bu sonuç caydırıcılık değişkenleri analize dahil edildikten sonra da

değişmemiştir. İmrohoroğlu, Merlo ve Rupert (2000), gelir dağılı-

mındaki adaletsizliğin yüksek suç oranlarıyla ilişkili olduğunu ve

sosyal yardımların suç oranlarına etkisinin toplumdaki gelir seviye-

sine ve polis sayısına bağlı olarak farklılık gösterdiğini bulmuşlardır.

Yazarlar, polisin suçluları yakalama kapasitesindeki artışın suç oran-

larını etkilemediğini göstermekle beraber başka bir çalışmalarında

aksi bir sonuç bularak yakalanma ihtimalindeki artışın mala karşı

işlenen suçlarda görülen azalmayı izah ettiğini savunmuşlardır

(İmrohoroğlu, Merlo ve Rupert, 2004)

Buraya kadar incelenen çalışmaların bütünü ele alındığında, ekono-

mik suç modellerini içeren literatürün cezalandırmanın suç oranları-

Page 119: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 119

nı negatif olarak etkilediğini savunduğu sonucuna varılabilir. Eko-

nomik modeller kullanılarak cevaplandırılmaya çalışılan diğer bir

soru da suç işleyen kişilere hangi tür ceza uygulanması ve uygulanan

cezaların ne kadar şiddetli olması gerektiğidir. Bu alanda çalışan

araştırmacıların vurguladıkları ortak husus para cezalarının hapis

cezasına nazaran ekonomik etkinlik açısından daha uygun olduğu-

dur. Hapis cezalarının topluma ciddi bir maliyeti bulunmaktadır an-

cak para cezalarının maliyeti olmamakta hatta para cezalarında suç

işleyen bireyden topluma para transferi gerçekleşmektedir.

İdeal olarak, suç işleyen bir kişinin sebep olduğu zarar kadar para

cezasına çarptırılması gerekmektedir. Ancak hırsızlık ve dolandırıcı-

lık gibi suçlarda sebep olunan zararın suçludan tazmini mümkün olsa

da cinayet, ve ırza tecavüz gibi suçlarda sebep olunan zararın tazmi-

nine suçlunun mal varlığı yetmeyecektir. Bu yüzden bu tür suçlar için

para cezasından başka diğer ceza türlerinin düşünülmesi caydırıcılık

için gereklidir. Diğer yandan hangi ceza türü seçilirse seçilsin suç

işleyenlerin yakalanmasının bir maliyeti bulunmaktadır. Her suçlu-

nun sebep olduğu zarar miktarınca cezaya çarptırılabilmesi için suç

işleyen herkesin yakalanması diğer bir deyişle yakalanma ihtimalinin

bire yakın olması gerekmektedir. Bu ise toplumsal maliyeti çok fazla

yükseltecektir. Bu yüzden suçla mücadele ederken suçluların yakala-

nabilmesi için gereken polisiye tedbirler, cezalandırma biçimi ve şid-

deti bir arada ele alınmalıdır.

Shavell (1987) optimal seviyede caydırıcılığın nasıl olması gerektiği-

ni araştırdığı çalışmasında, Becker’in bulgularına paralel olarak, suç-

lunun yakalanma ihtimalinin düşük olması durumunda, ceza şiddeti-

nin arttırılmasının; ceza şiddetinin sebep olunan zarara göre arttı-

rılmasının ve ceza şiddetinin cezanın caydırıcılığına göre belirlenme-

sinin optimal olduğunu savunmuştur.

Polinsky ve Shavell (1982) para cezasının ve hapis cezasının beraber

kullanılması durumunda bireyin mümkün olan en üst seviyede para

cezasına çarptırılmasının ve hapis cezasının sonraki seçenek olarak

düşünülmesinin daha doğru olduğunu savunmuşlardır çünkü yuka-

rıda değinildiği gibi para cezaları masrafsızken hapis cezalarının top-

Page 120: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

120 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

luma masrafı bulunmaktadır. Polinsky ve Shavell bu çalışmalarında

Ehrlich’in (1996) belirttiği gibi kişilerin riske karşı duyarsız oldukla-

rını varsaymışlardır. Daha güncel tarihli çalışmalarında riske karşı

farklı tutumları olan kişileri de analiz eden Polinsky ve Shavell

(2007) para veya hapis cezalarının tek başına uygulanması duru-

munda farklı sonuçlar ortaya çıkacağını bulmuşlardır. Ancak, hapis

cezası ve para cezasınının beraber uygulanması durumunda, para

cezasına öncelik verilmesinin ve miktarın da mümkün olduğunca

yüksek tutulmasının gerektiğini bu çalışmalarında da yinelemişler-

dir.

Ancak gerçek hayatta Polinsky ve Shavell’in belirttiği optimal ceza

biçiminin gerçekleştirilebilmesi pek mümkün değildir. Bu yüzden

Levitt (1997) para cezasının sadece ceza veren organın tam bilgiye

sahip olması durumunda optimal seçim olduğunu savunmaktadır.

Genellikle suçlunun sahip olduğu zenginliklerin tam tespiti mümkün

olmamakta, veya suçlunun en önemli sermayesi sahip olduğu beceri-

leri olabilmektedir. Böyle bir durumda ceza veren organ yeterli bilgi-

ye sahip olmadığından suçluya doğru ve yeterli cezayı veremeyecek-

tir. Levitt, bu sebepten dolayı gerçek hayatta optimal cezalandırma-

nın başarılamadığını ve hapis cezalarının daha çok kullanıldığını be-

lirtmektedir.

4. Eleştiriler

Becker ve Ehrich’in geliştirdiği model bazı yönleriyle eleştiriler almış

ve zaman içinde modele bir takım ilaveler getirilmiştir. Öncelikle suç

işleyen kişinin çarptırılacağı cezanın parasal karşılığına çevrilerek

modelde kullanılması bazı araştırmacılarca hatalı bulunmuştur. Me-

sela, Block ve Lind (1975) hapis cezasının parasal bir karşılığının

bulunamayabileceğini göstermişlerdir. İkinci bir eleştiri de modelin

çok kısıtlayıcı varsayımlara sahip olduğu yönünde olmuştur. Block ve

Heineke (1975) kişinin tercihini belirleyen pek çok faktörler olabile-

ceğini ve kişinin tercihleri hakkında sabit varsayımlarda bulunma-

dan cezalandırma ihtimalinin caydırıcı olacağına dair bir şey söyle-

menin mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Becker ve Ehrich mo-

dellerinin kısıtlayıcılığına dikkat çeken ve gerçek hayatta kişinin ter-

Page 121: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 121

cihlerini etkileyebilecek pek çok başka faktörler olabileceğini yinele-

yen Witte (1980), yasal faaliyetlere, yasadışı faaliyelere, yasal tüke-

tim faaliyetlerine ve yasadışı tüketim faaliyetlerine ayrılan zamanın

modelde ayrı ayrı belirtilmesi halinde Becker ve Ehrlich’ten farklı

sonuçlara ulaşılacağını göstermiştir. Bunlara ilaveten bazı araştırma-

cılar von Neumann-Morgenstern fayda kavramının varsayımlarının

ekonomik suç modellerini kısıtladığını işaret etmişler ve fayda kav-

ramının faklı biçimlerde ele alınması grektiğini savunmuşlardır

(Lattimore ve Witte, 1986).

Friedman (1999) suçla mücadele modellerinin temelden hatalı oldu-

ğunu savunmaktadır. Friedman’a göre suçla mücadele modelleri suç-

lunun güdülerini yani suçluyu etkileyen faktörleri hesaba katarken,

suçla mücadele eden kolluk ve mahkemelerin güdülerini göz ardı

etmektedir. Mevcut modeller kolluğu ve mahkemeleri yahut daha

genel anlamda devleti daima toplumun çıkarlarını düşünen, bilge ve

iyi niyetli bir “filozof kral” olarak görmektedir. Friedman, bu yakla-

şımın suça ilişkin ekonomik teorilerin kullanışlılığını zedelemekte

olduğunu savunmaktadır ki yabana atılır bir eleştiri değildir. Bunula

beraber kolluk ve mahkemeleri etkileyen saiklerin ayrı olarak ince-

lendiği çalışmalar da mevcuttur (Becker ve Stigler, 1974, Landes,

1971).

Ekonomik modellere getirilen en ciddi eleştiriler bu çalışmaların me-

todolojik yönüne ilişkin olan eleştirilerdir. Caydırıcılık değişkeninin

endojenitesi (endogeneity) bu literatürde çokça tartışılan bir meto-

dolojik problemdir. Regresyon analizinde endojenite, bağımsız de-

ğişken(ler) ile modeldeki hata terimi arasında korrelasyonel ilişki

olmasıdır. Endojenite, modele eklenmeyen bir değişkenden, ölçüm

hatasından veya bağımlı ve bağımsız değişkenlerin karşılıklı olarak

birbirlerini etkilemesinden kaynaklanabilir ki ekonomik suç model-

lerinde bu üç problemle de karşılaşılınabilinir. Ancak bunlardan so-

nuncusu, yani bağımlı ve bağımsız değişkenlerin birbirlerini etkiliyor

oluşu ekonomik modelleri tartışmalı bir konuma sokmaktadır. Fisher

ve Nagin (1978) suç ve caydırıcılık değişkenlerinin karşılıklı olarak

birbirlerini etkilediklerini belirtmektedir. Şöyle ki yüksek suç oranla-

Page 122: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

122 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

rı, cezaların arttırılmasına hükmeden yeni kanunların çıkartılmasına

sebep olabilir. Yasalaştırılan yeni kanunlar da suç oranların azalma-

sına sebep olabililir. Dolayısıyla değişkenler arasında iki yönlü bir

ilişki bulunmaktadır. Yeni kanunların, suç oranları üzerindeki etkisi-

ni doğru bir biçimde test edebilmek için bu kanunların kabul edilme-

sine etki eden ancak suç oranları üzerinde bir etkisi olmayan üçüncü

bir değişkene ihtiyaç duyulmaktadır. Fisher ve Nagin böyle bir değiş-

ken bulunmadıkça Becker ve Ehrlich’in belirlediği suç arzı modelle-

rinin hatalı olacağını belirtmektedirler. Endojenite problemi özellikle

yatay kesitsel çalışmaların güvenilirliğini ciddi bir biçimde şüphe

altına sokmaktadır.

Ekonomik modellere getirilen diğer bir eleştiri de kullanılan verilere

ilişkindir. Becker’in ortaya attığı model bireyin davranışını tahmin

etmeye yöneliktir. Ancak, bu modelin test edildiği çalışmaların büyük

kısmında bireysel seviyede veri kullanılmamıştır. Verilere ilişkin di-

ğer bir eleştiri de suç filinin ölçülmesine ilişkindir. Bilindiği üzere suç

araştırmaları alanındaki çalışmaların büyük çoğunluğu polis kayıtla-

rında yer alan, diğer bir deyişle polise bildirilen suç miktarını bağımlı

değişken olarak kullanmaktadır. Halbuki toplumda meydana gelen

gerçek suç miktarının polise bildirilenden daha fazla olduğu kabul

edilen bir gerçektir. Buna rağmen polis kayıtları halihazırda en çok

kullanılan suç istatistikleridir.

Modele ilişkin eleştirilerin ötesinde, ekonometrik modellerin suç

analizinde kullanılabilirliği zaman zaman sorgulanmıştır. Neopozitif

anlayışın günümüz bilim dünyasında hakim paradigma oluşu ve eko-

nomi bilim dalındaki gelişmeler ekonomik analiz tekniklerinin sosyal

bilimlerin diğer alanlarında da uygulanmaya başlanmasını yaygınlaş-

tırmıştır. Ancak ekonometrik çalışmalar çoğu zaman tereddütle kar-

şılanmış ve örtülü veya açık biçimlerde eleştirilmiştir. Bu eleştiriler-

den birisinde Goertzel (2002) ekonometrik modellerin iddia edildiği

kadar güvenilir olmadığını savunmaktadır. Ekonometrik modeller

kullanılarak yapılan çalışmaların çoğunluğu yatay kesitsel çalışmalar

yani belli bir zaman diliminde belli bir örneklemden toplanan verile-

re dayandırılmaktadır. Goertzel, bu şekilde gerçekleştirilen bir ça-

Page 123: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 123

lışmanın başka bir örneklem üzerinde tekrarlanması halinde farklı

sonuçlara ulaşılabildiğini, dolayısıyla ekonometrik modeller kullanı-

larak ulaşılan sonuçların farklı örneklemler üzerinde yapılan çalış-

malarla sağlamasının yapılmadan kabul edilmemesi gerektiğini vur-

gulamaktadır.

5. Sonuç

Ekonomik modellerin suç ve suçla mücadele alanında kullanımı bu

makalede bahsedilen konularla sınırlı değildir. Bu literatürde ele alı-

nan husuların ve test edilen değişkenlerin tamamını içeren bir değer-

lendirme çalışması bir makalede hakkıyla sunulamayacak kadar ge-

niştir. Bu yüzden bu makalede sadece temel ekonomik modeller ele

alınmaya çalışılmıştır.

Bu alandaki literatüre genel olarak baktığımızda çıkış noktasındaki

temel soruya halen tatminkar bir cevap verilemediği veyahut ortaya

atılan cevapların gerçek hayatta uygulanabilir politikalara dönüştü-

rülmelerin güç olduğunu söylemek hatalı olmayacaktır. Yukarıda

belirtildiği gibi Becker, kanunların yeterli bir seviyede uygulanabil-

mesi için kolluk birimlerinin ne kadar kaynağa ihtiyaç duyduğu ve

buna bağlantılı olarak kişinin suç işlemekten men edilmesi için mev-

cut kaynakların nasıl kullanılması gerektiği sorularını cevaplamaya

çalışmıştır. Ancak bu alanda oluşan liteartüre, bu literatüre getirilen

eleştiriler de göz önüne alınarak bakıldığında, bahsedilen konularda

tutarlı bir sonuca ulaşılamadığı söylenebilir.

Buna rağmen ekonomik modellerin bir etkilerinin olmadığını söyle-

mek doğru değildir. Ekonomik modeller öncelikle, kanunların uygu-

lanması için kaynakların optimal dağılımı konusunda çalışmalar ya-

pılmasına öncülük yapmıştır. İkinci olarak da ekonometrik modelle-

rin suç bilimlerinin diğer alanlarında da yaygınlaşmasını kolaylaş-

tırmıştır.

Kaynakça

Page 124: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

124 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Becker, Gary S., (1968), “Crime and Punishment: An Economic Approach”, The Journal of Political Economy, C.76, S.2, ss.169–217.

Becker, Gary S., (1993), “Nobel Lecture: The Economic Way of Looking at Behavior”, Journal of Political Economy, C.101, S.3, ss.385–409.

Becker, Gary. S. and Stigler, George J., (1974), “Law Enforcement, Malfeasance, and Compensation of Enforcers”, The Journal of Legal Studies, C.3, S.1, ss.1–18.

Block, Michael K., and Heineke, J. M., (1975), “A labor Theoretic Analysis of the Criminal Choice”, The American economic review, C.65, S.3, ss.314–325.

Block, Michael K. & Lind, Robert C., (1975), “Crime and Punishment Reconsidered”, The Journal of Legal Studies, C.4, S.1, ss.241–247.

Brown, William W. and Reynolds, Morgan O., (1973), “Crime and ‘Punishment’: Risk Implications”, Journal of Economic Theory, C.6, S.5, ss.508–514.

Cameron, Samuel, (1988), “The Economics of Crime Deterrence: A Survey of Theory and Evidence”, Kyklos, C.41, S.2, ss.301–323.

Chiricos, Ted G., and Waldo, Gordon P., (1970), “Punishment and Crime: An Examination of Some Empirical Evidence”, Social Problems, C.18, S.2, ss.200–217.

Cohen, Mark A., (1988). “Pain, Suffering, and Jury Awards: A Study of the Cost of Crime to Victims”, Law and Society Review, C.22, S.3, ss.537–555.

Ehrlich, Isaac, (1973), “Participation in Illegitimate Activities: A Theoretical and Empirical Investigation”, The Journal of Political Economy, C.81, S.3, ss.521–565.

Ehrlich, Isaac., (1981), “On the Usefulness of Controlling Individuals: An Economic Analysis of Rehabilitation, Incapacitation and Deterrence”, The American Economic Review, C.71, S.3, ss.307–322.

Ehrlich, Isaac, (1996), “Crime, Punishment, and the Market for Offenses”. The Journal of Economic Perspectives, C.10, S.1, ss.43–67.

Eide, Erling, (1995), RDEU models of crime. Working Paper Law and Economics, Institutt for Privatrett University of Oslo.

Page 125: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 125

Eide, Erling; Rubin, Paul H. and Shepherd, Joanna. M., (2006), Economics of Crime. Now Publishers Inc.

Ficher, Franklin and Nagin, Daniel, (1978), “On the Feasibility of Identifying the Crime Function in a Simultaneous Model of Crime Rates and Sanction Levels”, Alfred Blumstein; Jacqueline Cohen and Daniel Nagin, (Eds.), Deterrence and Incapacitation: Estimating the Effects of Criminal Sanctions in Crime Rates. National Academy of Sciences.

Forst, Brian, (1976), “Participation in Illegitimate Activities: Further Empirical Findings”, Policy Analysis, C.2, S.3, ss.477–492.

Friedman, David, (1999), “Why not Hang Them All: The Virtues of Inefficient Punishment”, Journal of Political Economy, C.107, S.6, ss.259–269.

Friedman, Lee S., (2002), The Microeconomics of Public Policy Analysis. Princeton University Press.

Goertzel, Ted, (2002), “Econometric Modeling as Junk Science”, The Skeptical Inquirer, C.26, S.1, ss.19–23.

Gould, Eric D.; Weinberg, Bruce A. and Mustard, David B., (2002), “Crime Rates and Local Labor Market Opportunities in the United States: 1979-1997”, Review of Economics and Statistics, C.84, S.1, ss.45–61.

İmrohoroğlu, Ayşe; Merlo, Antonio and Rupert, Peter, (2000), “On the Political Economy of Income Redistribution and Crime”, International Economic Review, C.41, S.1, ss.1–26.

İmrohoroğlu, Ayşe; Merlo, Antonio and Rupert, Peter, (2004), “What Accounts for the Decline in Crime?”, International Economic Review, C.45, S.3, ss.707–729.

Kessler, Daniel and Levitt, Steven D., (1999), “Using Sentence Enhancements to Distinguish Between Deterrence and Incapacitation”, Journal of Law and Economics, C.42, S.1, ss.343–363.

Landes, William M., (1971), “An Economic Analysis of the Courts”, Journal of Law and Economics, C.14, S.1, ss.61-107.

Lattimore, Pamela and Witte, Ann, (1986), “Models of Decision Making Under Uncertainty: The Criminal Choice”, Derek B. Cornish

Page 126: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

126 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

and R. Clarke (Eds.), The Reasoning Criminal: Rational Choice Perspectives on Offending (pp. 129–155).

Levitt, Steven D., (1996), “The Effect of Prison Population Size on Crime Rates: Evidence from Prison Overcrowding Litigation”, The Quarterly Journal of Economics, C.111, S.2, ss.319–351.

Levitt, Steven D., (1997), “Incentive Compatibility Constraints as an Explanation for the Use of Prison Sentences Instead of Fines”, International Review of Law and Economics, C.17, S.2, ss.179–192.

Levitt, Steven. D., (2004), “Understanding Why Crime Fell in the 1990s: Four Factors That Explain the Decline and Six That Do Not”, Journal of economic perspectives, C.18,S.1, ss.163–190.

Miller, Ted R.; Cohen, Mark A. and Rossman, Shelli B., (1993), “Victim Costs of Violent Crime and Resulting Injuries”, Health Affairs, C.12, S.4, ss.186-197.

Myers Jr, Samuel. L., (1983), “Estimating the Economic Model of Crime: Employment versus Punishment Effects”, The Quarterly Journal of Economics, C.98, S.1, ss.157–166.

Nagin, Daniel S., (1998), “Criminal Deterrence Research at the Outset of the Twenty-First Century”, Crime and Justice, C.23, 1–42.

Nagin, Daniel. S. and Paternoster, Raymond, (1993), “Enduring Individual Differences and Rational Choice Theories of Crime”, Law and Society Review, C.27, S.3, ss.467–496.

Nagin, Daniel, (1978), “General Deterrence: A Review of the Empirical Evidence”, Alfred Blumstein; Jacqueline Cohen and Daniel Nagin, (Eds.), Deterrence and Incapacitation: Estimating the Effects of Criminal Sanctions on Crime Rates. National Academy of Sciences.

Paternoster, Raymond, (1987), “The Deterrent Effect of the Certainty and Severity of Punishment: A Review of the Evidence and Issues”, Justice Quarterly, C.4, S.2, ss.173–217.

Polinsky, A. Mitchell and Shavell, Steven, (1982), The optimal use of fines and imprisonment. NBER.

Polinsky, A. Mitchell and Shavell, Steven, (2007), “The Theory of Public Enforcement of Law. In A. Polinsky, A. Mitchell and Shavell, Steven, (Eds.), Handbook of law and economics, Vol. 1, pp. 403–454.

Page 127: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 127

Reilly, Barry and Witt, Robert, (1996), Crime, Deterrence and Unemployment in England and Wales: An Empirical Analysis. Bulletin of Economic Research, C.48, S.2, pp.137–159.

Shavell, Steven, (1987), “A Model of Optimal Incapacitation”, The American Economic Review, C.77, S.2, ss.107–110.

Tauchen, Helen; Witte Ann D. and Griesinger, Harriet, (1994), “Criminal Deterrence: Revisiting the Issue with a Birth Cohort”, The Review of Economics and Statistics, C.76, S.3, ss.399–412.

Trumbull, William N., (1989), “Estimations of the Economic Model of Crime Using Aggregate and Individual Level Data”, Southern Economic Journal, C.56, S.2, ss.423–439.

Witte, Ann D., (1980), “Estimating the Economic Model of Crime with Individual Data”, The Quarterly Journal of Economics, C.94, S.1, ss.57–84.

Page 128: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

128 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ÖLÜM CEZASININ EKONOMİK ANALİZİ ve CAYDIRMA ETKİSİ

Enver Alper Güvel

I. Giriş Ölüm Cezası, yani “katilin canının devlet tarafından alınması”, hukuk uygulaması alanındaki en tartışmalı konulardan biridir. Küresel öl-çekte ölüm cezasının kaldırılması yönünde bir eğilim vardır. 2003’ten itibaren her 10 Ekim “Dünya Ölüm Cezası Karşıtlığı Günü” olarak kutlanmaktadır.1 28 Ağustos 2019 itibarıyla dünyada 52 ülke-de ölüm cezası yasal olup bunların bir kısmında da fiilen uygulan-mamaktadır. Örneğin Meksika’da 1937’den bun yana hiçbir sivil idam edilmemiştir. Günümüzde Batı Demokrasileri içinde ölüm ceza-sının yasal olduğu ve infazların uygulandığı tek ülke ABD’dir. ABD’de de 2019 itibarıyla ölüm cezası 29 eyalette yasal (legal) 21 eyalette ise illegaldir.2 İngiltere 1965’te, Kanada 1976’da, Avusturalya 1984’te ölüm cezasını kaldırmıştır. Avrupa Birliği, ölüm cezasının kaldırılma-sını üyeliğin önşartı olarak belirlemiştir. 1984’ten itibaren infaz ya-şanmayan Türkiye’de de Ölüm Cezası, 2004’de kaldırılmıştır. Ufukta, bu ilgaların geri alınacağına ve ölüm cezasının yeniden yasallaştırıla-cağına dair bir işaret de görünmemektedir. Ancak, üçüncü milenyumun başında ABD’de İkiz Kuleler’e yapılan ve 2.753 insanın ölümüne yol açan terör saldırısı3 (9/11) ile birlikte insanlığın gündemine giren küresel terörizm ve üçüncü binyılın te-

1 http://www.worldcoalition.org/worldday.html

2Ölüm cezası yasal olan eyaletler şunlardır: Alabama, Arizona, Arkansas, California*,

Colorado, Florida, Georgia, Idaho, Indiana, Kansas, Kentucky, Louisiana, Mississippi,

Missouri, Montana, Nebraska, Nevada, North Carolina, Ohio, Oklahoma, Oregon*,

Pennsylvania*, South Carolina, South Dakota, Tennessee, Texas, Utah, Virginia, Wyoming. New York’ta yasal olmasına rağmen Anayasaya aykırılık nedeniyle uygula-

namamaktadır. Üç eyalet; Oregon (2011), Pennsylvania (2015), ve California (2019)

ölüm cezasının kaldırılması için moratoryuma gitmiş ancak yasa değişmemiştir.

https://deathpenalty.procon.org/view.resource.php?resourceID=001172 (13/09/2019) 3Bu saldırıda sivillerin maruz kaldığı trajedinin boyutları için bkz.

https://allthatsinteresting.com/9-11-photographs

Page 129: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 129

mel problemi olarak görülen organize suç gibi yüksek profilli vakala-ra karşı savaşın başlamasıyla birlikte ölüm cezasının yasallaşması ve uygulanması yeniden kamuoyunun gündemine girdi. Türkiye’de de “Ölüm Cezası”, FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 tarihli kan-lı darbe girişimi sonrasında gündeme girdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 17 Temmuz 2016’da darbe girişimi sırasında şehit olan Prof.Dr. İlhan Varank'ın İstanbul Fatih Camii'ndeki cenazesinde yaptığı konuşmada, kalabalığın "idam isteriz" sloganına, "Demokrasi-lerde halkın talebi bir kenara konulamaz. Bu, sizlerin bir hakkıdır. Bu hakkın özellikle anayasal olarak gerekli olan mercilerde değerlen-dirmesi yapılır ve kararı verilir" demiş ve “ölüm cezası”na yeşil ışık yakmıştı. Ağustos 2019’da Emine Bulut cinayeti üzerine Cumhurbaş-kanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sarfettiği ''Benim gönlüm idam-dan yana, parlamentodan çıksın ben onaylarım!" beyanı ile ölüm ce-zası mevzuu, gündeme yeniden damgasını vurdu.1 Ancak, bu “yeşil ışık” parlamentoda bir türlü realize olmadı, olamıyor. Peki neden? Bunun temel nedeni, Türkiye’nin kronik AB Süreci. AB üyeliği süreci, her müzakere konusunda olduğu gibi adalet ve yargı müzakerelerin-de “ölüm cezası”na yaklaşımı da şekillendiriyor nitekim. AB üyelik sürecini yaşayan Türkiye’de, hiçbir parlamento ölüm cezasını kaldı-ramaz. Zira; AB, ölüm cezasını kaldırmamış ülkeleri üyeliğe kabul etmiyor. Nitekim; Sayın Cumhurbaşkanı’nın kamuoyuna açıkladığı Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde2 de Avrupa Birliği Perspektifi’ne

1 Emine Bulut ile birlikte Ağustos 2019’da 49 kadının cinayete kurban gittiği açıklandı.

Haziran 2019’da bu rakam 40, Temmuz 2019’da ise 31 olarak kayıtlara geçti.

https://www.ntv.com.tr/kadina-siddet/2019-yilinin-agustos-ayinda-49-kadin-

olduruldu,Et-PfYn0ak-Jmkg2s7Tefw (13/09/2019). Buna ilaveten, Türkiye genelinde

yaralama ve öldürmeye varan silahlı şiddet olaylarında son 4 yılda yüzde 69 artış

olduğu ve 2 bin 279 kişinin öldürüldüğü gözlemlendi.

https://tr.euronews.com/2019/01/15/turkiye-de-siddet-son-4-yilda-yuzde-69-artti-sirnak-ta-suc-yok-istanbul-ilk-sirada. Önceki yılların verilerine göre de yaralama ve

cinayetlerde her yıl ortalama %60’lık artışlar yaşandığı bakıldığında cinayetlerin

katlanarak arttığı söylenebilecektir. 2 https://www.memurlar.net/common/news/documents/833082/yrs_tr.pdf (20/09/2019)

Page 130: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

130 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

tartışılmaz bir şekilde atıf yapılması, ölüm cezası konusunda bir ge-riye dönüşün olmadığının somut beyanıdır. 1 Avrupa Birliği yanında, Türkiye’nin üye olduğu Avrupa Konseyi de ölüm cezasına karşı ve kaldırılması için mücadele ediyor. Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nin 2010-2012 döneminde Başkanı olan Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu, 2010 yılında “Ölüm Ada-let Değildir” başlıklı rapordaki idam karşıtı yazısında aynen şu ifade-leri kaleme almış (Çavuşoğlu, 2010): "Benim ülkem, Türkiye, … 2002’de ölüm cezasını kaldırmıştır. Tahmin edilebileceği gibi ölüm cezasının kaldırılmasından sonra Türkiye’de şiddet suçlarında bir artış yaşanmamıştır. Aynı şey Avrupa’da ölüm cezasının yakın za-manda kaldırıldığı ülkeler için de geçerlidir… Parlamenterler Mecli-si’nin ve bütünüyle Avrupa Konseyi’nin ölüm cezasının kalıcı olarak ve dünya ölçeğinde kaldırılması kampanyasının liderliğini sürdüre-cek olmasından gurur duyuyorum". Bizzat Dışişleri Bakanı, Avrupa Konseyi nezdinde ve üstelik de başkan olduğu dönemde “ölüm ceza-sına karşı” kampanyaya öncülük etmiş bir Türkiye’nin, münferit va-kalar ve darbe girişimi karşısında ölüm cezasını ister ve savunur noktaya gelmesini kendi kamuoyuna, Avrupa’ya ve dünyaya anlat-ması güç elbette.

1 İlaveten; T. C. Adalet Bakanlığı eliyle ülkenin bir cezaevi şantiyesine dönmüş olması

da “ölüm cezası”nın kaldırılamayacağının ve hapis cezası uygulamasının tercih edildi-ğinin dolaylı bir delilidir. Şöyle ki; Nisan 2019’daki Adalet Bakanlığı verilerine göre

“2021’e kadar 9 milyar lira yatırımla 48 yeni cezaevi yapılması planlanmış durumda.

Bu 48 cezaevinin toplam büyüklüğü 6 milyon metrekareye ve toplam kapasitesi de 500

bine ulaşacak.” Yine Adalet Bakanlığı verilerine göre “2006 yılından 2019 yılına kadar

geçen 14 yıllık dönemde 166 adet yeni ceza infaz kurumu açıldı. Ayrıca mevcut 34 ceza

infaz kurumuna ek bina yapılarak toplam 149 bin 588 kişilik kapasite artışına gidildi.”

Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü'nün verilerine göre “Mart

2019 itibariyle Türkiye'de; 313 kapalı, 75 açık, 9 kadın kapalı, 8 kadın açık, 7 çocuk

kapalı, 5 çocuk eğitimevi olmak üzere toplam 396 ceza infaz kurumu bulunuyor. Bu

kurumların toplam kapasitesi 220 bin 8 kişi.” Türkiye İstatistik Kurumu'nun yayınladığı

son (31 Aralık 2017 tarihli) Ceza İnfaz Kurumu İstatistikleri’ne göre de bir önceki yıla göre cezaevinde bulunan kişi sayısı yüzde 15.7 artarak 232 bin 340 oldu. Ceza infaz

kurumlarının nüfusunun yüzde 65.9’unu hükümlü, yüzde 34.1’ini ise tutuklular oluştu-

ruyor. 2018 yılı Kasım ayında Meclis’te bir soru önergesini yanıtlayan Adalet Bakanı

Sayın Abdulhamit Gül’ün verdiği bilgiye göre de “cezaevlerinde 260 bin 144 kişi bulu-

nuyor. Bunların 202 bin 434’ü hükümlü, 57 bin 710’u ise tutuklu.”

Page 131: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 131

Madem AB, ölüm cezasını kaldırmamış ülkeleri üyeliğe kabul etmiyor ve Avrupa Konseyi de ölüm cezasına karşı, öyleyse Sayın Cumhur-başkanı neden ''Benim gönlüm idamdan yana, parlamentodan çıksın ben onaylarım!" beyanında bulunuyor? Kanaatimce temel neden, Emine Bulut ve İlhan Varank’ın katli gibi cinayetlerde, ölüm cezası dışında vicdanları teskin edecek bir ceza olmaması. İşte bu noktada, bir hukuk sisteminde ölüm cezasının yasalaşmasının ve uygulamasının gerekip gerekmediğinin, duygusallıktan uzak tek-nik bir çerçeve içerisinde soğukkanlılıkla analiz edilmesi gerekiyor. Ekonomi biliminin sınırları içerisinde, böyle bir analize katkı sağla-yacak bir analitik çerçeve ve literatür var nitekim: Bu, genel olarak Hukuk Ekonomisi (The Economics of Law) olarak bilinen ve ekonomi biliminin analitik araçlarını hukuk uygulamalarına tatbik eden yeni bir literatür. Bu litertür, Becker’in (1968) öncü çalışmasından hare-ketle “Suç ve Ceza Ekonomisi” literatürü olarak biliniyor.1 Beckeryen Analiz Çerçevesi içerisinde özellikle Ehrlich’in (1975) öncü çalışma-sından itibaren Ölüm Cezası’nın Caydırma Etkisi üzerine çok sayıda araştırma ve inceleme yapılmış ve ölüm cezasının caydırıcılığını des-tekleyen önemli bir literatür de oluşmuş durumda nitekim. Beckeryen suç ve ceza ekonomisi alanında Türkçe literatürde kaleme alınmış öncü çalışmalardan biri olarak kabul edilebilecek Suç ve Ceza Ekonomisi (Güvel, 2004a) kitabımın 96. ve 98. sayfaları arasında 2,5 sayfa kadar Ölüm Cezası’nın Caydırıcılık Etkisi üzerine kısa bir de-ğerlendirme de yaparak bu alandaki öncü çalışmaları (Ehrich, 1975, Ehrlich 1977a, Ehrlich 1977b) da kısaca belirttim. Ancak, açık söyle-mek gerekirse bu 2,5 sayfalık açıklama beni hiçbir zaman tatmin et-medi. Ölüm Cezası’nın Caydırıcılık Etkisi üzerine çok daha kapsamlı bir analiz yapma ihtiyacını her zaman hissettim. Suç ve Ceza Ekono-misi kitabımı yazdıktan sonra uzun bir süre Suç ve Ceza Ekonomisi literatüründen uzak kalmam ve farklı konulara yönelmem nedeniyle de konuyu tekrar ele almam ve analiz etmem bu makaleye kadar ge-cikti. Nihayet, elinizdeki kitabın bir parçası olarak yeni makaleler kaleme almam gerektiğinde aklıma ilk gelen konu da Ölüm Cezasının Caydırma Etkisi’nin analizi oldu. Yukarıda da belirttiğim gibi bu konu

1 Bendenizin be bu alandaki Türkçe literatüre katkı anlamında olmak üzere bazı çalış-

maları var (Güvel, 2004a; Güvel, 2004b; Güvel, 2005a; Güvel, 2005b)

Page 132: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

132 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

seçiminde elbette ki ölüm cezasının birkaç yıldır Türkiye gündemine girmesinin tetikleyici etkisi de var. Bu vesile ile, ölüm cezasının cay-dırıcılığının, toplumsal fayda ve maliyetlerinin kapsamlı bir analizini de yapma fırsatı buldum: II. Ölüm Cezasına Ekonomik Yaklaşım: Cinayet Piyasasında Denge Ölüm Cezası’nın Ekonomik Analizi, doğal olarak güncel politik tar-tışma ve spekülasyonların ötesinde, ölüm cezasının fayda ve maliyet-lerini ve alternatif maliyetini ekonomi bilimini analitik araçlarını kul-lanarak analiz etme imkanı sunan bir analitik çerçeve sunmaktadır. Becker (1968)’in Suç ve Ceza Ekonomisi Modeli’ni Ölüm Cezası’na uygulayan Ehrich’ten itibaren (1975) bu analitik çerçevenin temel araçları, Şekil-1’de görülen Bireysel Cinayet Arz Fonksiyonu (Sm) ile Bireysel Cinayet Talep Fonksiyonu (Dm)’dur:1 Şekil-1, şöylece analiz edilebilecektir: Buna göre Cinayet Arzı (Sm), Cinayetin Net Beklenen Getirisi’nin [NBG= y - (c+w)] pozitif bir fonk-siyonudur. Burada; “y= cinayetin beklenen Getirisi”, “c= cinayetin maliyeti”, “w= cinayetin alternatif maliyeti”dir. Net Beklenen Getiri (NBG), cinayetin piyasa fiyatıdır. Bireysel Cinayet Arz Fonksiyonu da şöyledir: QmS= f(NBG). Buna göre Cinayetin Maliyeti (c) ve alternatif maliyeti (w) düştüğün-de Net Beklenen Getiri (NBG) Düzeyi artacak; bu da CİNAYET ARZ MİKTARI’nı (QmS) artıracaktır. Bu nedenle Bireysel Cinayet Arz Eğ-risi (Sm), Şekil 1’de görüldüğü gibi pozitif eğimli bir eğridir (Sm). Ancak, cinayet arttıkça potansiyel kurbanların koruyucu önlemler alması nedeniyle doğrudan ve alternatif maliyet (c+w) giderek arta-cağından dolayı Bireysel Cinayet Arz Eğrisi (Sm), A Noktası’na kadar yatıklaşarak artan, bu noktadan itibaren ise dikleşerek artan bir eği-me sahiptir. Bir diğer ifade ile Bireysel Cinayet Arz Eğrisi’nin (Sm) esnekliği A Noktası’na kadar artacak, bu noktadan itibaren ise azala-

1 Bireysel Suç Arz Eğrisi (Sm) ve Bireysel Suç Talep Eğrisi (Dm), Becker (1968)’in

Suç ve Ceza Ekonomisi Modeli’ni Ölüm Cezası’na uygulayan Ehrich’a (1975) dayana-

rak çizilmiştir.

Page 133: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 133

caktır. Yargı ve güvenlik önlemlerinin yüksek olduğu çağdaş toplum-larda Bireysel Cinayet Arz Eğrisi’nin (SM), A Noktası’nın sağındaki şekli alacağı ve arz esnekliği’nin 1’den küçük olacağı söylenebilecek-tir.

Bireysel Cinayet Talep Fonksiyonu (Dm) ise NBG= f(Qm) şeklindedir. Buna göre potansiyel kurbanların cinayet talebi hiçbir zaman sıfır olmayacaktır. Zira, bireyin tüm ekonomik kaynaklarını öldürülme riskini sıfırlamak için kullanması optimal bir seçim değildir. Akılcı karar birimleri olan potansiyel kurbanlar, makul gördükleri bir öldü-rülme riskini hoşgörüyle karşılayacak; cinayet miktarını değil mali-yetlerini minimize etmeye çalışacaktır. Bu amaçla da “ekstra güven-lik maliyetleri” ile “cinayete kurban gitme durumunda maruz kalına-cak ekonomik kayıpları” karşılaştıracaktır. Güvenlik harcamalarının marjinal maliyeti, marjinal getirisinden (yani engellenen marjinal kayıplardan) büyük olduğu sürece cinayete hoşgörü gösterecektir. Bu da kaçınılmaz olarak canilere bir takım fırsatlar sunacak ve Şekil

Page 134: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

134 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

1’de görüldüğü gibi, ekonomide cinayet üretimi hiçbir zaman sıfır olmayacaktır. Şekil 1’de görüldüğü gibi, başlangıçta Net Beklenen Getiri NBG1 iken Cinayet Piyasası E1 noktasında dengede olup arz ve talep edilen op-timal cinayet miktarı (Qm), sıfırdan büyüktür. Bu kararlı bir dengedir ve diğer şeyler değişmedikçe değişmez. Ancak politika otoritesi, al-ternatif hukuk uygulamalarıyla Cinayet Piyasası Dengesi’ni, denge cinayet üretimini ve Net Neklenen Getiri’yi değiştirebilecektir. III. Hukuk Uygulamaları: Caydırma Etkisi Alıkoyma Etkisine Karşı Politika otoritesi elinde Cinayet Piyasası Dengesi’ni etkileyebilecek iki hukuk uygulaması seçeneği vardır: Bunlar Caydırma Kuramı ve Alıkoymaya Kuramı’dır (Güvel, 2004a). Cinayet Piyasası’nda başlangıç dengesinde (E1), politika otoritesinin denge cinayet miktarını fazla bularak hukuk uygulamalarını azaltıcı yönde uygulaması durumunda, seçilen hukuk uygulamasının yapısı-na bağlı olarak iki farklı sonuç ortaya çıkacaktır. Şöyle ki; Alıkoyma Kuramı, “suçlu” odaklıdır. Amaç, suçu caydırmak değil, suç aktivitesi gerçekleştikten sonra suçluyu cezalandırmak ya da rehabilite etmektir. Bir anlamda birebir suçlu kontrolü yapmakta; belirli bir kişiye ve bölgeye odaklanmakta; fail yakalandıktan sonra ölüm veya hapis cezaları uygulayarak ya da rehabilitasyon yoluyla legal işgücü piyasasına yerleştirerek suç işleme aktivitesinin fiilen önlenmesidir. Bu yönüyle Alıkoyma Etkisi, Şekil 1’de görüldüğü gibi “her NBG düzeyinde Cinayet Piyasası’nda faaliyet gösteren fiili suçlu (cani) sayısını (Qm) azaltacak, ve Bireysel Cinayet Arz Eğrisi’ni E1 Noktası’ndan X Noktası’na, yani Sm1’den Sm2’ye, sola kaydırıcı yön-de etki yapacaktır. Bireysel Cinayet Talep Eğrisi (Dm1) sabitken ci-nayet arzındaki bu azalma sonucu potansiyel kurbanların korunma maliyetleri azalacak; “c+w” düşerek Net Beklenen Getiri’yi (NBG) E1 noktası’na göre artıracak; Net Beklenen Getiri’nin artması da Cinayet Arz Miktarı’nı artıracak ve süreç sonunda Özel Cinayet Piyasası, yeni Bireysel Cinayet Arz Eğrisi (Sm2) ile ilk Bireysel Cinayet Talep Eğri-si’nin (Dm1) kesiştiği E2 noktası’nda dengeye gelecektir. Net etki; Cinayet Üretiminin düşerken cinayetin Net Beklenen Getirisinin yük-selmesidir.

Page 135: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 135

Caydırma Kuramı ise yukarıda da açıklandığı gibi suçlu değil suç odaklıdır. Fiili suçlu yerine potansiyel suçluya odaklanır. Amaç po-tansiyel suçlunun illegal sektöre, suç piyasasına girme potansiyelini minimize etmektir. Caydırma Hipotezi, potansiyel suçluların (ki bu herkestir) suçun fayda ve maliyetlerini kıyaslayan, fayda maksimi-zasyonu peşinde koşan “akılcı/rasyonel karar birimleri” olduğu var-sayımına dayanmaktadır. Bu çerçevede, suçlu bir toplum kurbanı, ürünü ya da “sapkın” biri olmayıp akılcı ve bilinçlidir.1 Bu karar bi-rimleri, aklını kullanan, her kararının fayda ve maliyetini hesap eden, etkin aktörlerdir. Beklenen maliyetlerin yani cezanın (ölüm cezası, infaz hızı) yeterince yüksek olması durumunda, bu potansiyel suçlu-lar suç piyasasına girmeyecek ve suç işlemeyecektir. Ölüm Cezası’nın ve infaz sayısının, potansiyel olarak cinayet İşleme isteği olan akıl-cı/rasyonel karar birimlerinin tercihleri üzerindeki negatif etkisine “Caydırma Etkisi” denir. Bu yönüyle Caydırma Etkisi, fiilen cinayet işlemiş canilere yönelik bir önleme etkisi değil, potansiyel canilerin cinayet piyasasına girişini ve cinayet işlemesini sınırlandıran bir etkidir. Ancak; bir cezanın caydırma özelliğine sahip olabilmesi “sert, hızlı ve kesin” olmasına bağlıdır (Güvel, 2004a, ss.87-89). Bu üç özel-lik, cinayetleri önlemenin de anahtar kavramlarıdır. Beckeryen Ana-lizde ceza, suçun Net Beklenen Getirisi’ni (NBG) azaltan en temel be-lirleyicidir. Ancak, cezanın sertliği diğer iki şartla, hızlılık ve kesin-likle desteklenmediği sürece bir anlam ifade etmeyebilir. Bir diğer ifade ile cinayetlerin caydırılmasında; cezanın yasallığı ve sertliği yanında sürekli ve hızla uygulanabilirliği de potansiyel suçluların karar süreçleri üzerinde etkilidir. 2

1 Bu tespit özellikle seri katiller için geçerlidir. Şöyle ki; Netflix’de yayınlanan Ted

Bundy filmindeki tespitle, seri katillerde korku ve heyecanın merkezi olan

“amigdala”nın küçük, akılcı ve bilinçli hesaplamanın merkezi olan Neokortex’in ise

normalden büyük olduğu tespit edilmiştir. Bu özellik, seri katillerin bir korku ya da

heycan veya korku duymadan soğukkanlı bir şekilde kurbanı nesneleştirerek öldürmesi-

ne yol açmaktadır. 2 Nitekim; Meksika gibi ölüm cezası yasal olmakla birlikte uygulanmayan ülkelerde

ölüm cezasının caydırıcılığı da yeterli düzeyde olamayabilecektir. Ölüm cezası yasal

olmakla birlikte 1937’den günümüze uygulanmadığı bu ülkede 2019’un ilk altı ayında toplam 17.000 cinayet işlediği gazete haberlerine yansımıştır. Cinayet sayısının yüksek-

liği ölüm cezasının uygulanma potansiyelini azalttığı gibi ölüm cezasının uygulanma

potansiyelinin azalığı da cinayet sayısını artırıcı etki yapmaktadır. Ölüm cezasını rutin

olarak uygulayan ve 1970’lerden bugüne 1505 mahkumu idam eden ABD’de ise ölüm

cezasının caydırıcılığının çok daha yüksek olacağı beklenebilecektir. ABD’de 2018’de

Page 136: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

136 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Ölüm cezasının caydırıcılığı, yukarıdaki unsurlar yanında, cinayet işleme kararı verecek bireyin, risk değerlendirmesi yanında riske karşı tutumuna da bağlıdır. Nitekim; bazı bireyler ölüm cezası riski karşısında negatif yönde duyarlı (risk karşıtı) olmasına karşılık bazı bireyler (örneğin cinayetten zevk alanlar) “risk-nötr” bazıları da (is-tisna da olsa) pozitif duyarlı (risk sever) olabilir [Becker (1968); Ehrlich (1973); Ehrlich (1975); Güvel (2004a), ss. 79-80)]. Gerçekten de bazı caniler, cinayetten aldıkları tatmin (zevk) ölüm cezasının ma-liyetinden daha yüksek kaldığı için cinayet işlemeye devam eden akılcı ve fayda maksimizasyonu peşindeki karar birimleri olabilir. Bu özellikle de seri katiller için geçerlidir. Bu çerçevede, ölüm cezasının caydırıcı etkide bulunabilmesi için karar biriminin de “risk karşıtı” bir tutuma sahip olması gerekir. Ölüm cezası, “risk nötr” ve “risk se-ver” karar birimleri üzerinde ise farklı etkide bulunabilecektir. Bu bağlamda; “Ölüm cezasının anlamlı bir caydırıcılığa sahip olması”, yani “hem yasal hem de suç koşulları gerçekleştiğinde uygulanabilir” olması durumunda, bu satırları okuyan her bireye şu soruyu sorma zamanı gelmiş demektir: “Kim, özel bir cinayet işlemeye kararı ver-me sürecinde ölüm cezası riskini gözardı edebilir?” Hiç kimse mi? O zaman sorun yok.. İdam cezası caydırıcıdır. Caydırma Kuramı’nın dayandığı “sağduyu”nun gereği budur.

28 ölüm cezası infaz edilmiş olup 2700 mahkum da sırasını beklemektedir. Nitekim

Ehrlich (1975)’te ve bunu izleyen çalışmaların neredeyse tamamında, aşağıda da açıkla-

nacağı gibi, her infazın 3-18 arasında cinayeti caydırıcı etkide bulunduğu sonucuna ulaşmış çok sayıda araştırma mevcuttur. Death Penalty Information Centre.

https://deathpenaltyinfo.org/executions/executions-overview (17/09/2019). ABD’de her

yıl binlerce (misal 2017’de 15.129) cinayet işlenmesine nispeten idam edilenlerin yıllık

sayısı çok düşük düzeyde kalmakla birlikte, araştırmalarda caydırma etkisini destekle-

yen sonuçlar çıkması şöylece açıklanabilecektir: Cinayet işleyenlerin idam edilme riski

%1’den az olsa da, cinayet işleyen ve yakalanan birey için bu %1 dahi önemsiz bir oran

değildir. Zira işin ucunda kafası gidecek olan kendisidir. Bunu bir örnekle kıyaslamak

gerekirse; örneğin erkeklerde meme kanserine yakalanma riski kadınlara göre %99 daha

azdır ve erkeklerde meme kanseri kaynaklı ölümler sadece %0,1’dir. Ancak meme kan-

serine yakalanmış bir erkek için meme kanserine yakalanma riski %100’dür; bundan

ölen için de meme kanserinden ölme riski %100’dür. Cinayet işlerken yakalanan için de ölüm cezası alma riski %1’in çok üzerinde ve hatta %100’e yakındır. Her bir cinayet

sanığı için bu çok yüksek bir oran olup, ölüm cezasının yasallığı, cinayet işlemeyi plan-

layanların cinayet işleme kararı üzerinde yüksek derecede caydırıcı etki yapacaktır.

Demek ki ölüm cezası ve infazlar olmasa yıllık cinayet sayıları Meksika gibi onbinlerle

ifade edilebilecektir.

Page 137: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 137

Cinayet işleme eşiğine gelmiş ya da bunu meslek edinmiş her birey, bu soruyu kendinden bilme yöntemi ile kolayca cevaplayabilecektir: Ucunda ölüm cezası var ise öldürür müsün öldürmez misin? Emine Bulut’un eski eşi yavrusunun gözü önünde kadıncağızın gırtlağını kesebilir mi?1 Trafikte tartıştığı kişiyi öldürebilir mi?2 Küçük çocuk-lara tecavüz edip öldürebilir mi?3 15 Temmuz gecesi Jandarma Ko-mutanlığı’na gelen Emniyet Terörle Mücadele Daire Başkanı Turgut Aslan’ı öldürme kastıyla başından vurabilir mi?4 Bu cinayet kararla-rının tamamı bir “bireysel tercih”ten, bir “fayda maliyet hesabının” sonucundan ibarettir. Ataların dediği gibi: “Deli, deliyi görünce sopasını saklar!”. Kafasına sopa yiyebileceği riski, deliyi dahi akıllandırır. Ölüm cezası riski, akıl-cı/rasyonel bireyin suç işleme tercihinde gözardı edebileceği bir se-çenek değildir. Ölüm cezası riski olmadığında göze alabileceği bir cinayeti, ölüm riski var ise göze alamayabilir; hatta alamaz. Ucunda ölüm cezası alma ve idam edilme riski yoksa şu özdeyişin devreye gireceğinden kanaatimce şüphe yoktur: “Ölme öldür, belki çaresi bu-lunur!” “Ölüm yok ya ucunda”, “cezam neyse yatar çıkarım” denebi-len bir ortamda ise cinayetlerin çok daha kolay işlenebileceğini ön-görmek için kâhin olmaya gerek yoktur. Bunlara ilaveten, Türkiye’de olduğu gibi, Adalet Bakanlığı tarafından tüm insani gereksinimler gözetilerek inşa edilen çağdaş ve konforlu cezaevlerinde konaklayacak, sağlık ve güvenlik dahil her tür kamu hizmetinden (ceza müebbet ise) ömrü boyu bedava yararlanacak olanlar da çoğunlukla “çocuk tecavüzcüleri ve katilleri, yavrusu önünde anneyi katledenler, genç yaşlı ayırdetmeden katleden bom-bacı teröristler ve destekçileri” elbette. Tüm bu canilerin, tecavüzcü-

1https://www.takvim.com.tr/webtv/video-haber/video/eski-esi-tarafindan-kizi-onunde-

bogazindan-bicaklanan-emine-bulutun-son-goruntusu-ortaya-cikti-olmek-istemiyorum 2http://www.hurriyet.com.tr/video/bagcilarda-trafik-tartismasi-cinayetle-sonuclandi-

41262504 3 https://www.bbc.com/turkce/haberler-dunya-45367069

4https://www.youtube.com/watch?v=8fNxRuuly9E;

https://www.sabah.com.tr/gundem/2018/07/05/turgut-aslani-oldurmeye-calisan-albay-

masum-oldugunu-savundu

Page 138: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

138 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

lerin en çok cesaret aldığı yasal imkan, cinayetlerinin ölüm cezası ile tecziye edilmeyeceği güvencesi elbette. Bu, sonuçta, “ölme öldür, ça-resi bulunur” deyişinde ifadesini bulduğu gibi kendince gerekçe bu-lan öldürmeyi göze alması, ölenin öldüğüyle kalması; canilerin, katil-lerin, kan dökücülerin, zorbaların kapalı ortamda da olsa şu veya bu şekilde yaşamanın imkan ve keyfini sürmeye devam etmesi; “hiçbir sorumluluk taşımadıkları bir yaşam konforu sağlama garantisi”; kı-saca, “taşı bağlayıp köpekleri salmak” demek. Özetle; ekonomik açıdan bakıldığında, en deli görünenler dahil olmak üzere her birey akılcıdır/rasyoneldir; homo economicus’tur. Tüm karar ve eylemleri, bireyin kısıtlar altında karar veren etkin aklının ürünüdür. Hiçbir ekonomik karar birimi, kısıtlar altında maliyetinin faydasından yüksek olacağını hesapladığı ve beklediği bir kararı vermez. Cinayet işleyip işlememe kararı verme durumundaki bir bi-rey için de en belirleyici kısıt, ölüm cezasının yasal olup olmamasıdır. Ölüm cezası yasal ise birey, gerekçesi ne olursa olsun, cinayet işleme kararını kolayca veremeyecek; eski eşinin gırtlağını kesemeyecek, kafaya sıkamayacak, trafikte ya da maçta magandalık yapamayacak-tır. Şekil 1 üzerinde açıklarsak; Caydırmaya Yönelik Hukuk Uygulamala-rı, suç piyasasında arz yönlü değil talep yönlü uygulamalardır. Cina-yet piyasasındaki suç üretimini Bireysel Cinayet Talep Eğrisi (Dm) kanalıyla etkiler. Burada, potansiyel katillerin “riske karşı” oldukları ve koruma tedbirleri aldıkları varsayılmaktadır. Potansiyel kurbanla-rın korunma tedbirlerine ilaveten Ölüm Cezası’nın da yasalaşması adeta yeni bir “vergi ihdası” gibi ve infazların artması ve hızlanması da “vergi artışı” gibi etkileyerek; Cinayet Piyasası’nda, her cinayet düzeyinde (Qm) Cinayetin Net Beklenen Getirisini (NBG) azaltıcı etki yapacaktır. Bu yönüyle Caydırma Etkisi, Şekil 1’de görüldüğü gibi “her cinayet düzeyinde Cinayet Piyasası’nda her cinayet düzeyinde (Qm) Net Beklenen Getiriyi (NBG) azaltarak, Bireysel Cinayet Talep Eğrisi’ni E1 Noktası’ndan B Noktası’na, yani Dm1’den Dm2’ye, sola kaydırıcı yönde etki yapacaktır. Bireysel korunma maliyetlerine ila-veten ölüm cezasının yasalaşması ve infaz uygulamaları sonucunda cinayetin Net Beklenen Getirisindeki (NBG) bu azalışın etkisiyle, Sm Eğrisi üzerinde cinayet arz miktarı düşecek; buna bağlı olarak potan-siyel kurbanların korunma maliyetlerinin azalmasıyla “c+w” düşerek

Page 139: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 139

Net Beklenen Getiri’yi (NBG) B noktası’na göre artıracak ve süreç sonunda Cinayet Piyasası, yeni Bireysel Cinayet Talep Eğrisi’nin (Dm2), ilk Bireysel Cinayet Arz Eğrisi’ni (Sm1) kestiği E3 noktası’nda dengeye gelecektir. Net etki; Net Beklenen Gelir Düzeyi’nin ve Cina-yet Üretiminin birlikte düşmesidir. Bu yönüyle Caydırma Etkisi’nin, Cinayet Piyasası’nda Alıkoyma Etkisi’nden daha başarılı bir perfor-mans sergilediği açıktır. Ölüm Cezası’nın Ekonomik Analizi’nde “katillerin infazının artan oranda bir caydırıcılık etkisi olup olmadığının” tespit edilmesi yanın-da diğer inceleme konuları ise şunlardır, “Yargı hataları sonucu ma-sumların idam edilme oranı, ölüm cezasının şartlı tahliyesiz müebbed (ömür boyu) hapis cezasına nispeten maliyeti, kurba-nın/kurbanların ailesi ve arkadaşları ile kan davacılarının, intikamcı-ların idam cezasından sağladığı tatmin/fayda; ölüm cezasına karşı olanlar ile katilin akraba ve arkadaşlarının infaz nedeniyle maruz kaldığı ıstırap ve maliyet.” Bu konular üzerinde aşağıda yeri geldikçe durulacaktır. Ancak; burada önemle vurgu yapılması gereken nokta şudur: Caydırma Etkisi, “suçlu” değil “suç” odaklı, dolayısıyla da “kurban” odaklı bir anlayıştır. Amaç, suçluyu değil, kurbanın canını korumak ve kurtarmaktır. Bu konuyu biraz daha açalım… IV. Caydırma Etkisi’nin Hedefi Potansiyel Cinayet Kurbanlarının Kurtarılmasıdır Caydırma Etkisi’nin potansiyel suçluların caydırılmasını hedeflerken, Alıkoyma Etkisi sadece belirli bir zaman ve bölgedeki fiili suçluları yakalamayı ve cezalandırmayı hedefler. Bir diğer ifadeyle, Alıkoyma Etkisi, cinayet işlendikten sonra kurban yerine suçluya odaklanırken Caydırma Etkisi’ni hedefleyen hukuk uygulamaları, etkin ve proaktiftir. Caydırma Etkisinin sonuçları çok daha kapsamlı iken Alı-koyma Etkisi, suçluların sosyal, coğrafi ve ekonomik çevreleri ile sı-nırlıdır. Bu çerçevede; Caydırma Etkisi’nin “suçlu”dan ya da “suçlu hakların-dan” veya suçlunun aile, akraba ve yakınlarından hareketle eleştiril-

Page 140: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

140 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

mesi, tutarsız ve yanıltıcıdır. Misal; ölüm cezasının suçluyu ya da te-röristleri kahramanlaştıracağı gibi argümanların Caydırma Etkisi açısından bir anlamı yoktur. Zira Caydırma Etkisi, hukuk kuralını ihdas ederken suçlunun kimliği, etnisitesi, dini, eğitimi, sosyal çevre-si, davası, ideolojisi, geleneği, örf ve adeti vs. gibi değişkenleri dikkate almaz. Her potansiyel cinayet suçlusunun, mevcut yasal kısıtlar al-tında optimal karar alan, fayda maksimizasyonu peşinde koşan akılcı bir karar birimi olduğunu öngörür. Burada tek amaç, cinayet kurban-larının sayısının minimizasyonudur. Büyük ölçüde Marksist anlayışa ve Robin Hood Miti’ne dayanan Alı-koyma Kuramı’nın suçlu odaklı yaklaşımında ise “suçlu”nun idamı, psikolojik nedenlerden ötürü, bir “trajedi”ye dönüştürülmektedir. “Suçu, sosyal düzenin bozukluğuna karşı bir protesto” olarak nitele-yen ve suçluyu da bir kader kurbanı ya da toplum kurbanı gibi sunan bu anlayışta;1 Emine Bulut’u yavrusu önünde katleden caninin, mev-hum bir dava uğruna binlerce insanın katline ferman çıkaranların idamı üzerinden dahi trajediler üretilebilmektedir. Bunun Tipik ör-neği, ABD’de seri katil Ted Bundy vakasında gözlenmiştir. 10 yılın sonunda (idamından hemen önce) 28 kadını öldürdüğünü itiraf eden ve daha fazlasını öldürdüğü tahmin edilen Ted Bundy, yargılama sü-recinde özel bir medya çalışmasıyla kamuoyunda bir mazluma dö-nüştürülmeye çalışılmıştır. Benzer bir vaka da Bonnie ve Clyde vaka-sıdır. Silahlı çatışmada öldürülen bu iki katil ve soyguncu da medya tarafından kamuoyunda iki kahramana dönüştürülmüştür. Alexander Soljenitsin de Gulag Takım Adaları’nda, adi suçluların, ka-tillerin, hırsızların Bolşevikler tarafından Çarlık döneminin kader kurbanları görülerek cezaevlerinden salıverilmesinin olumsuz etki-lerini çok güzel anlatır. Tüm bu vakalarda, “suçlu” bir toplum kurbanı ve toplumsal adaletsizliklere tepki gösteren bir aktör gibi sunulmak-tadır. Bu “kader kurbanı” mazlum suçlu argümanına karşılık, ekonomik analiz, Faydacı bir perspektifle, içinde trajedi ve duygusallık barındı-ran suçlu odaklı perspektiften uzaklaşarak, ölüm cezasını da işgücü-nün “legal sektörde çalışma tercihi ile illegal sektörde çalışma (suç

1 Kader Kurbanı kavramı Türkiye’de de gündemdeki “af yasa tasarısı” bağlamında

haber yapan yapan tüm medyada mahkumları nitelemek için bonkörce kullanılan ajite

kavramlardan biridir.

Page 141: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 141

işleme)” kararını etkileyen faktörleri açıklayan bir “bireysel seçim problemi” olarak analiz eder. Buradaki problem, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının infaz sürecinde Süleyman Demirel’e atfen söylenen “Asmayalım da besleyelim mi?” problemi değildir. Zira, problemin “asmayalım da besleyelim mi?” şeklinde formüle edilmesi de kişi ve dolayısıyla “suçlu” odaklıdır. Nitekim; Adnan Menderes’in idamı ile Deniz Gezmiş’in idamını savu-nanlar arasındaki çatışma iki suçlu odaklı anlayış arasındaki çatış-madan ibaret olup aralarında anlamlı bir farklılık yoktur. Aynı şekil-de ölüm cezası tartışmasının belirli birilerini idam edip etmemeye endeksli olması da suçlu odaklı anlayışın uzantısıdır. Suçlu odaklı yaklaşımların en sorunlu yönlerinden biri de “senin suç-lun benim suçlum” ayrımıdır. Taraflar, karşı tarafın suçlusuna karşı son derece kayıtsız ve acımasız olabilirken kendi suçlularına karşı da çok merhametli olabilmektedir. Öyle ki; özellikle de “suçlu odaklı” anlayışı savunan ve suçluyu toplum ve kader kurbanı olarak gören Marksist anlayışı savunanla, kendi suçluları, ideolojik yandaşları ve teröristler üzerine “Kan Kondurmamaktadır.” Bunun; Özdemir Sa-bancı cinayetinden makamında haince katledilen Savcı Mehmet Se-lim Kiraz cinayetine kadar çok sayıda örnekle belgelemek mümkün-dür. Her defasında katiller üzerinden bir duygu spekülasyonu yapıl-dığı kamuoyunun malumudur. Sahip oldukları medya gücünü, yayın ve sanat dünyasındaki hakimiyetlerini de kullanarak kendi canilerini kamuoyuna idealist vatanseverler olarak dayatmakta; kurbanları ise istatistiklere dönüştürmektedir. Yıllar önce, 1990’larda, bir Cumhu-riyet Gazetesi yazarının köşesinde Kamboçya ve Kızıl Kmerler için yapılmış şu tespit, hala tüylerimi ürpertir: “Orada dünyanın en büyük tarım devrimlerinden biri gerçekleşiyor, iki milyon insanın lafı mı olur!” Bunu yazana ve savunana, Netflix’te yayınlanan “Önce Babamı Öldürdüler!” filmini izlemeyi tavsiye ediyorum. Keza; “bizden olan suçlu değildir” argümanı her dönemde insanlığın ve Türkiye’nin ba-şına bela olmuştur. Bunun yıkıcı politik, ekonomik ve sosyal örnekle-rini görmek için çok eskilere gitmek de gerekmez. Suçlu odaklı yaklaşımın en çarpıtıcı yöntemlerinden biri de kur-ban(lar)ın ve ailelerinin, arkadaşlarının ve sevdiklerinin bütünüyle yadsınması; sadece suçlunun sosyal, psikolojik, politik, ekonomik boyutları, annesi, babası, ailesi, anne babasına yazdığı mektuplar abartılı bir şekilde kamuoyuna dayatılması; akıl yerine duygulara

Page 142: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

142 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

hitap edilmesidir. Netflix’teki seri katil Ted Bundy belgeselinde bu-nun yöntem ve mekanizmaları ve kamuoyunun nasıl manipüle edil-diği çarpıcı bir şekilde açıklanmaktadır. Yakın tarihimizde de idam edilmiş bazı teröristlerin ve canilerin ailelerine yazdığı mektupların duygusal ajitasyonlarla sürekli olarak gündeme getirilmesi bunun tipik örneklerindendir. Türkiye’de de özellikle son günlerde gündemi işgal eden Af Yasa’sı bağlamında medyada çıkan haberlerde suçlulardan, “kader kurbanı” olarak söz edilmektedir. Bu “kader kurbanı” algısına dayanan 1974 “lümpen affı” ile adi suçluların, katil ve hırsızların, tecavüzcülerin sokağa salınmasının; cezaların caydırıcılığını azalttığından dolayı ekonomik bir mantığının olmadığı açıktır. Ekonomik akıl ve Caydırma Etkisi perspektifi; diğer bireylerin canla-rına ve mülkiyetlerine, kişisel bütünlüklerine zarar veren adi suçlula-rın, katillerin, tecavüzcülerin, hırsız ve soyguncuların, gaspçıların, teröristlerin affını da asla kabul etmez. Zira Caydırma Etkisi’nin en önemli argümanlarından biri de “suçlunun bilinçli bir seçimle suç işlediği ve rehabilitasyonunun da mümkün olmadığıdır”. Ölüm Cezası’na karşı çıkan kesimlerin bir diğer argümanı ise “yargı hataları nedeniyle masum insanların katledilme riski”dir. V. Ölüm Cezası Nedeniyle Masum İnsanların İdam Edilme Riski-nin Analizi Ölüm cezası uygulanması durumunda yargı hataları sonucu masum insanların ölüme mahkum edilmesi ve infaz edilmesi riski inkar edi-lemez. Nitekim; Avrupa Konseyi Genel Sekreter Thorbjørn Jagland’ın 2010 yılındaki “Ölüm Adalet Değildir” başlıklı rapordaki çarpıcı tespitiyle, Avrupa Konseyi’nin “ölüm cezası”na karşı çıkışının temel nedeni “yargı hatalarının geri çevrilemez trajedilere yol açmasıdır.” (Jagland, 2010) Kevin Spacey’in bu trajediye dikkat çeken The Life of David Gale (2003) filmini çoğumuz izlemiştir. Konuya ilgi duyanlara da şid-detle izlemelerini tavsiye ederim. Bu filmin konusu, “ölüm cezası karşıtı bir profesörün ölüm cezasını savunan bir muhalifi öldürme suçundan yargı hatası sonucu ölüm cezasına çarptırılarak infaz edil-

Page 143: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 143

mesidir”. Kendi iç kurgusu açısından yargının nasıl yanılabileceği-ni/yanıltılabileceğini ve bir masumun öldürülmesine yol açabileceği-ni çarpıcı bir senaryoyla anlatır. Bu trajedinin somut örneği de Rus-ya Federasyonu'nda da 1994 yılında Alexander Kravchenko’nun idamıdır. Kravchenko, mahkemeler tarafından bir takım seri cina-yetlerin faili olarak tanınmış ve ölüm cezasına çarptırılmasından yıl-lar sonra gerçek katil Andrey Chikatilo söz konusu cinayetlerin ken-disinin işlediğini itiraf etmiştir. Yapılan araştırma sonucunda, yoğun işkence altında olan Kravchenko'nun, masum olduğu halde cinayetle-ri üstlenmek zorunda kaldığı ortaya çıkmıştır. Özellikle yargının politize olduğu ve bağımsızlığını kaybettiği geliş-mekte olan ülkelerde ölüm cezasının siyasal iktidar eliyle toplumsal ve politik muhalifleri bastırmanın ve katletmenin yasal görünümlü bir enstrümanı olabileceği unutulmamalıdır. Bu açıdan, henüz politik olgunluğunu tamamlamamış, otoriter ve totaliter eğilimi yüksek yö-netimler altındaki ülkelerde ölüm cezasının yasallığı toplum ve bi-reyler açısından olduğu kadar politik ve ekonomik gelişme ve düşün-ce özgürlüğü açısından da risktir. Türkiye gibi yargı bağımsızlığı eleş-tirilen ve yargının politize olabildiği iddia edilen bir ülkede de bu tür trajedilerin yaşanma riski gelişmiş ülkelere nispeten çok daha yük-sek olacaktır. Bu noktada cevaplanması gereken temel soru; “toplumun (millet, cemaat, sosyal sınıf, ümmet gibi soyut varlıkların) bireyin (somut biyolojik varlığın) canını alma hakkına sahip olup olmadığı”dır? Bu, takdir edileceği gibi aynı zamanda “hukuk felsefesi”nin en kadim ve en tartışmalı sorularından biridir. Nitekim, Sosyalizm (ister nasyonel ister enternasyonel olsun) gibi totaliter sistemler; bireysel hak ve özgürlükleri tanımaz ve bireyi toplum için feda edilebilecek bir nesne olarak görür. Tarihsel determinizm, tarihin evrensel ve karşı konulamaz evrensel/mutlak ilerleme kanunları olduğu argü-manına dayanarak bireyin varlığını, varoluşunu dahi görmez. İlerle-meye direnilemez; direnen milyonlar da bu deterministik mekaniz-malar tarafından öğütülür. Stalin’in “bir kişinin ölümü trajedi, bir milyon kişinin ölümü istatistiktir!” sözü, bu anlayışın ürünüdür.

Page 144: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

144 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Oysa insanlık tarihi, Marx’ın iddiasının aksine sosyal sınıflar arasın-daki çatışmaların değil, tüm zamanlarda ve coğrafyalarda bireyin soyut total varlıklara karşı varolabilme, hayatta kalabilme mücadele-sinin tarihidir. Bu sürecin tek kanunu da bireyin “yaşama, mülkiyet, ifade” özgürlüğünü güvence altına alan kanunlardır. Birey dışında bir kutsallık alanı; dogmatik ve deterministik bir mekanizma ve evrensel ilerleme kanunları yoktur; bunların tamamı uydurmadır, sanaldır, hayaldir. Ancak bu konuları her yönüyle tartışmak bu çalışmanın sınırlarını aşar. Bu çalışmanın amacı elbette ki bu meseleyi felsefe, siyaset, hukuk ve din bağlamında tartışmak değil, kısaca Ölüm Cezasının Ekonomik Analizi’ni yapmaktır. Kısaca ifade edersek, ölüm cezasının fayda ve maliyetlerini ekonomi bilimin analitik araçlarını kullanarak çözüm-lemektir. Ölüm Cezasının Ekonomik Analizi’ni yaparken de yukarıdaki temel soru şu şekli alır: “Toplumsal fayda maksimizasyonu (zarar minimizasyonu) için bir masumun canı alınabilir mi?”. “Bir masumun yargı hataları sonucu idam edilmesinin toplumsal maliyet artışı, ölüm cezasının caydırıcı etkisinin yol açtığı toplumsal maliyet azalı-şından daha mı yüksektir (ya da düşüktür)? Hatalı ölüm cezası uygu-layarak bir masumun canını almanın, kanını dökmenin maliyeti mi yüksektir yoksa bu cezanın caydırma etkisiyle toplumsal maliyette (öldürülebilecek insan sayısında) sağlanabilecek azalmanın faydası mı daha yüksektir? Doğal olarak, bu derece kısıtlı bir çalışmada her sorunun cevabını vermek benim işim ve haddim de değildir. Bu temel sorular, suç ve ceza ekonomisine ilgi duyan heyecanlı araştırmacıları beklemektedir. Ancak aşağıda, Ölüm Cezası’nı fayda ve maliyetleri incelenirken eko-nomistlerin bu konuya yaklaşımı da kapsamlı bir şekilde açıklana-caktır. VI. Ölüm Cezasının Arz Yönlü Suçlar ile Talep Yönlü Suçlar Üze-rindeki Caydırma Etkisi Bir cezanın caydırıcı etkiye sahip olup olmaması, suçun ekonomik niteliğine de bağlıdır. Bu bağlamda suçları, ekonomik niteliklerine

Page 145: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 145

göre Talep Yönlü Suçlar ve Talep yönlü suçlar olmak üzere iki gruba ayırabiliriz. Talep Yönlü Suçlar, suç piyasasındaki tüketicilerin taleplerine bağlı olarak üretilen suçlardır. Bu tür suçlara “uyuşturucu (eroin, kokain, esrar), fuhuş, çek-senet mafyası” gibi suçlar örnek verilebilir. Bu tür suçların ortak özelliği, talep olduğu sürece birileri tarafından üretil-meye devam edeceğidir. Talep yönlü suçlarda Piyasa Suç Arz Eğri-si’nin esnekliği sonsuzdur. Yani, suçun maliyeti ve cezası ne olursa olsun talep edilen miktar birileri tarafından arz edilecektir. Bir diğer ifade ile suç üreticisini öldürerek ya da idam ederek bu tür suçlarla mücadele etmek neredeyse imkansızdır. Meksika, Kolombiya gibi ülkelerde görüldüğü gibi, çetelerarası çatışmalarda her gün neredey-se 100 insan öldürülmesine rağmen bu tür suç üretimi azalmamakta, bilakis artarak yayılmaktadır. Dolayısıyla, uyuşturucu baronlarını ya da çek-senet mafya liderlerini veya kadın satıcılarını öldürerek ya da müebbed hapse mahkum ederek bu tür suçları caydırma imkanı yok-tur. Bu yolla içeri alınan ya da öldürülenlerin yeri hemen başkaların-ca doldurulacaktır. Cinayet, hırsızlık, soygun, gasp gibi suçlar ise Arz Yönlü suçlardır. Tüketici yani kurban tarafından (öldürülmek, soyulmak) talep edil-mez, doğrudan üretici (katil, hırsız, gaspçı, tecavüzcü vs.) tarafından arz edilir. Arz yönlü Suçlarda suçlunun caydırılması suç üretimini de azaltıcı ve sıfırlayıcı etki yapacaktır. Bu yönüyle, arz yönlü suçlarda Piyasa Suç Arz Eğrisi’nin esnekliğinin çok düşük ve cinayet suçunda da yaklaşık “sıfır” olduğu öngörülebilecektir. Suç üreticisi (katil) cay-dırıldığında bir başkası devreye girerek bu üretimi yapmayacak ve sürdürmeyecek; suç üretimi anında duracaktır. Belki “kan ya da na-mus davası” türü suçlar bunun istisnasıdır. Lakin, cinayet işleyen birinin en ağır yöntemlerle infaz edilmesi durumunda bu tür suçlar ve tutku cinayetleri için de potansiyel suçluları da caydırıcı etkilere yol açabileceğini gösteren bulgular vardır (Shepperd, 2004).1 ABD

1 İrrasyonel cinayet; aşk, namus, nefret, intikam, kan davası cinayeti gibi irrasyonel

güdülerle işlenen bir cinayet türüdür. Tutku cinayeti işleyen, suçun fayda ve maliyetini

hesaplasa da farklı güdülerin etkisiyle akılcı bir karar biriminden beklenen yönde fayda

maksimizasyonu amacıyla karar almaz. Tutku cinayeti, türü ise anlık tepkilerden kay-

naklanan ve cinayetin fayda-maliyet hesabına dayanmayan cinayetlerdir. Buna anlık

Page 146: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

146 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

üzerine yapılan analizlerde en caydırıcı infaz yönteminin elektrikli sandalye ile idam olduğu bulunmuştur. Keza, hırsızlık yapanın elinin kesilmesi, kadim çağlardan bu yana farklı kültürlerde uygulanagelen caydırma odaklı bir cezadır. Özetle, Ölüm Cezası, Arz yönlü suçların, özellikle de cinayetlerin caydırılması açısından çok daha etkin bir ceza türüdür. VII. Ölüm Cezasının Fayda ve Maliyet Analizi: Dağıtım Etkinliği Ekonomik perspektife göre bir toplumda ölüm cezasının uygulanıp uygulanmayacağı kararı, aynı zamanda, ekonomik kaynakların etkin dağılımıyla ilgili bir problemdir. Bu karar da ölüm cezasının Sosyal Faydasına, Sosyal Maliyetine ve alternatif maliyetine bağlıdır. Bu sü-reçte öncelikle bir “Ölüm Cezası Sosyal Fayda Fonksiyonu” tanımla-yarak ölüm cezasının Marjinal Sosyal Faydasını ve Marjinal Sosyal Maliyetini hesaplamak gerekir. Buna göre bir toplumda ölüm cezası ancak Marjinal Sosyal Maliyeti, Marjinal Sosyal Faydası’ndan büyük-se uygulanabilecektir. Ancak; karar sürecinde bunun yanında dikkate alınması gereken bir diğer husus da Ölüm Cezasının Alternatif Maliyetidir: Bu alternatif, “ölüm cezasından vazgeçilmesi karşılığında verilebilecek en yüksek ceza”dır: Bu da “şartlı tahliyesiz müebbed hapis cezası”dır. Müebbed hapis cezasının da sosyal fayda ve sosyal maliyetleri vardır. Bu noktada “ekonomik kaynakların ölüm cezası ile müebbed hapis cezası arasındaki dağılım etkinliğinin başarılması” problemi ortaya çıkmaktadır: Bu problem, ölüm cezasının marjinal sosyal faydası ve marjinal sosyal maliyeti, müebbed hapis cezasının marjinal sosyal faydası ve marjinal sosyal maliyeti ile karşılaştırılarak çözümlenebi-lir. Ölüm cezasının topluma marjinal sosyal maliyeti, “en ağır cezanın ölüm cezası olduğu bir cinayet davasının yargılama maliyeti” ile “en ağır cezanın müebbed hapis cezası olduğu bir cinayet davasının yar-gılama maliyeti” arasındaki fark olarak hesaplanabilecektir. Bu fark

öfke ile işlenen cinayet örnek verilebilir. Fayda maliyet hesabına duyarsız bu tür irras-

yonel cinayetlerde ve tutku cinayetlerinde ölüm cezasının caydırma etkisinin anlamlı

olsa da nispeten düşük kalacağı öngörülebilecektir.

Page 147: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 147

ölüm cezası lehine negatif ise ölüm cezası yasası çıkarılabilecek ve uygulanabilecektir. Ölüm Cezasının uygulanıp uygulanmayacağı konusunda yapılması gereken bir diğer hesap da, Cinayetin Marjinal Sosyal Maliyeti ile Ya-sa Uygulamasının Marjinal Sosyal Maliyetini karşılaştırmaktır. Böyle-ce Ölüm Cezasının Optimal Değeri de hesaplanabilecektir: Bu hesaba göre Ölüm Cezasının Optimal Değeri, Cinayetin Marjinal Sosyal Mali-yeti ile Yasa Uygulamasının Marjinal Sosyal Maliyetini denkleştiren değerdir (Ehrlich ve Gibbons, 1977; s. 43). Yani, Ölüm Cezasının Mar-jinal Sosyal Maliyeti, Cinayetin Marjinal Sosyal Maliyetinden daha yüksek ise ölüm cezası uygulanmayacak ve pozitif bir miktar cinaye-te izin verilecektir. Buna göre ölüm cezasının amacı, cinayet miktarı-nı sıfırlamak değil cinayetlerin yol açtığı toplumsal maliyeti minimize etmektir. Bu ekonomik aklın ve hesaplamanın gereğidir. Aksi halde toplumsal fayda ve refah düzeyi düşecektir. Ölüm Cezası’nın ekonomik fayda ve maliyetleri şöylece açıklanabile-cektir: VIII. Ölüm Cezasının Ekonomik Faydaları Ölüm cezasının ekonomik faydaları üzerine çok az çalışma yapılmış-tır. İlk akla gelen fayda, ölüm cezasının hızlı infazının hapishanelerdeki kalabalıklığı azaltacağı ve hapis maliyetlerini düşüreceğidir. Kalaba-lığın azalması mutlak anlamda doğru bir argüman olsa da, ölüm ce-zası uygulayan ülkelerde yıllık infaz sayısının çok düşük olması ne-deniyle bu azalma çok düşük olacaktır. Nitekim, ABD’de 2018’de 7000 cinayete karşılık 2700 katil infaz sırasında beklemekte ve sade-ce 59 cani infaz edilmiştir. ABD’de binlerce cinayete karşılık yıllık ortalama infaz 58 olarak hesaplanmıştır ki bu yıllık infazların ölüm mahkumlarına oranının %1,2 gibi çok düşük olduğu anlamına gel-mektedir. Ancak ölüm cezasının hızlı infazı, asıl cezayı izleyen temyiz ve sonraki bitmek tükenmek bilmez başvuruların (şartlı tahliye baş-vuruları vs.) ve hapishane maliyetlerini azaltmak suretiyle ekonomi-ye katkı sağlayacaktır. Şöyle ki; Keve (1992)’ye göre en maliyetli ce-za, hapis cezası olup yıllık maliyeti 17,957$’dır. ABD’de infaz sırası

Page 148: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

148 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

bekleyen bir mahkumun cezaevinde geçireceği sürenin yaklaşık 40 yıl olduğu dikkate alındığında, yıllık %3 iskonto ile, her bir mahku-mun hızlı infazının ekonomiye getirisinin 415.071$ olduğu hesap-lanmaktadır. Yıllık ortalama 58 infaz ile çarpıldığında, ölüm cezasının yıllık toplam getirisi fiilen 24 milyon $ olmaktadır. Bu devasa rakam infaz sırası bekleyen yıllık ortalama 2700 mahkum bir anda infaz edilirse hapishane maliyetlerindeki azalış yüzmilyonlarca $’ı bula-caktır. Bugünkü kur değeri cinsinden ise rakam milyarlarca TL’dir. Ölüm cezasının bir diğer ekonomik faydası ise ekonomideki kulla-nılmamış kaynakları harekete geçirmesidir. Şöyle ki; ölüm cezasının adil bir şekilde verildiğine kanaat getirilmesi durumunda kurbanın ailesi, akrabaları ve ölüm cezası taraftarları ölüm cezasının infazı için maddi katkıda bulunabilecektir. Tam olarak ölçülmesi mümkün ol-masa da bu kullanılmamış kaynakların ABD’de yıllık 200 milyon do-ları bulabileceği öngörülmektedir (Karsten, 1996). Öte yandan, ölüm cezasının yasallığı ve uygulanmasının bir toplumun refah düzeyine “dışsal etkileri” de söz konusu olabilecektir: Şöyle ki; Ölüm Cezası bağlamında Caydırma Hipotezi’nin ekonomik faydası, ”vazgeçilen her bir cinayet”tir. Katillerin; Ağustos 2019’da Emine Bulut’u ve diğer 49 kadını, Haziran 2019’da 40, Temmuz 2019’da 31 kadını katletmemesidir. Cinayet sayısının azalması ekonomideki özel ve kamusal koruma maliyetlerini azaltarak sosyal faydayı artıracak-tır. New York Eyaleti ölüm cezasını yeniden yasalaştırdığında (ki bu yasa halen yürürlüktedir) dönemin New York Valisi George E. Pataki, bunun her düzeydeki suçları caydırıcı etki yaparak New York’un ha-pishane harcamalarını azaltacağını öngördüğünü ifade etmiştir (Dao, 1995).1 Bu görüş çok sayıda siyasetçi ve vatandaş tarafından da pay-laşılmıştır. Sağduyu da bu yöndedir. Bu ekonomik kaynaklar çok da-ha verimli ve faydalı alanlarda kullanılabilecektir. Zira bu kurbanla-rın herbiri, yaşamaları durumunda birer üretici ve tüketici ekonomik aktördür. Her biri kalan ömürlerinde toplumsal refaha üretici olarak katkı sağlayacaktır. Her caydırılan cinayet, ulusal ekonominin genel verimliliğini artırıcı etki yapacaktır. Bu yönüyle ölüm cezası, potansi-yel katil ve cinayet sayısını azaltarak toplumsal refaha da pozitif kat-kı sağlayacaktır (Karsten, 1996, s.4).

1 Ancak, empirik çalışmalar ölüm cezasının diğer suçlar üzerinde caydırıcı etki yapma-

dığı yönünde bulgular ortaya koymaktadır.

Page 149: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 149

IX. Ölüm Cezasının Ekonomik Maliyetleri Ölüm Cezası’nın başlıca maliyetleri ise şunlardır (Karsten, 1996): 1) Emniyet birimlerinin ve savcılığın araştırma/inceleme mali-yetleri: ölüm cezası ile sonuçlanabilecek bir cinayet vakasında, orta-da bir insanın hayatı sözkonusu olduğundan dolayı, savcılık ve emni-yet, örneğin “müebbed hapis cezası gerektiren bir cinayet vakasına” göre çok daha detaylı ve tüm şüpheleri arındıracak bir inceleme yapmak durumundadır. Bu amaçla harcanan mesainin her bir vaka için ortalama maliyeti 10.000 dolar olarak tahmin edilmiştir (Namiotka, 1995). 2) Yargılama maliyetleri’nin de ölüm cezası davalarında hapis cezası davalarının 5-6 katı olduğu sonucuna ulaşılmıştır (Tashima, 1991; Dieter,1992). Sadece mahkeme maliyetlerinin, hapis cezası davalarından 120.000-146.000 dolar fazla olduğu; diğer davalarda günlük mahkeme maliyeti 90 dolar kadarken ölüm cezası davaların-da 3011 dolar olduğu hesaplanmıştır (Garey, 1985; Von Drehle, 1988a). 3) Ölüm cezalarının temyiz giderleri de nispeten çok yüksektir. Avukatların temyiz için harcadıkları süre 1000 saat civarındadır (Garey, 1985). Farklı eyaletlerde temyiz maliyetlerinin 87.000 ila 200.000 dolar arasında tuttuğu tahmin edilmektedir. ABD’de eyalet temyizinin kaybedilmesi sonrasında başvurulabilecek altı temyiz daha vardır. Bu temyizlerin maliyeti de 192.000 dolar olarak hesap-lanmıştır. Bu maliyetler 350.000 dolardan 1.252.000 dolara kadar çıkabilmektedir (Von Drehle, 1988a, 1988b). 4) İnfaz Maliyetleri: Tüm temyiz aşamaları tamamlandıktan son-ra sıra caninin infazına gelmektedir. ABD’de kamu, mahkumun infazı için bir “ölüm odası” yapar. Bu genelde sabit bir maliyet olup bir ke-re yapıldıktan sonra diğer canilerin infazı için de kullanılır. Bu odayı işler halde tutmanın gerektirdiği maliyetler de infazın değişken mali-yetleridir. Bu ölüm odasında infaz gerçekleşmeden önce cani, yakın-daki bir hücrede (kendini öldürmesin diye) 24 saat gözetim altında tutulur. Tom Hanks’in başrolünde oynadığı Yeşil Yol filmini izleyen-

Page 150: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

150 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ler bu hücreleri ve ölüm odasını gözlerinde canlandırabilir. Bu gözet-leme maliyeti yaklaşık 18.000 dolar civarındadır (Von Drehle 1988a). Nihayet caniye infaz öncesi bir “son yemek” yedirilir ki bu-nun Florida Eyaleti’ne maliyeti 25 dolardır. Bu son yemekle normal yemek arasındaki maliyet farkı, küçük olsa da, infazın marjinal mali-yetlerinden biridir. İnfazla ilgili en önemli maliyetlerden biri de “cel-ladın ücreti“ olup Florida’da 188 dolardır. İnfaz sonrası ölümün ger-çekleşip gerçekleşmediğini tespit için de doktora yaklaşık 150 dolar ödenir. Sonrasında da devlet, kendisi öldürdüğü için caninin cenaze masraflarını karşılar ki bu d Florida’da 658 dolar civarındadır. Buna göre infaz, kamuya sadece birkaç bin dolara malolmaktadır (Von Drehle 1988a).1 5) Ölüm cezasının bir de fırsat maliyeti vardır: Şöyle ki; ekono-mik kaynakların daha yüksek getirili alanlarda kullanılması, istihda-mı, büyümeyi ve refah düzeyini artıracaktır. Yukarıdaki araştırma, yargılama ve infaz süreçlerinde kullanılan kaynakların etkin ve ve-rimli alanlarda kullanılmaması nedeniyle toplumda dolaylı ekonomik maliyetler de meydana gelecektir. Öte yandan; caninin idamı ekono-mi açısından bir işgücü kaybıdır. İdam yerine müebbed hapis cezası uygulanması ve caninin hapishanede kamu hizmetlerinde çalıştırıl-ması durumunda ekonomiye de bir katkı sağlayacağı açıktır. 6) Ölüm cezasının bir maliyeti de “araştırma” kaynaklarının kay-bedilmesidir. Zira her bir suçlu aynı zamanda “kriminal zihnin” nasıl çalıştığını araştırma ve anlamayı sağlayacak bir araştırma deneğidir. Canilerin öldürülmesi bu açıdan bir araştırma kaynağının imha edil-mesi de demektir. Bu da hukuk uygulayıcıların ve genel olarak top-lumun suçlu zihinlerin işleyişi konusunda bilgilenmesini sınırlandırı-

1 İşte bu noktada, hani bu satırlar yazılırken yıldönümü (16 Eylül) de olması itibarıyla,

insanın aklına merhum Başbakan Adnan Menderes’in idamında kullanılan ipin, idam

gömleğinin, imam ile son gün yiyip içtiklerinin ve celladın masraflarının eşi Berrin

Menderes Hanımefendi’den tahsil edilmiş olması gelir. Demokratik yollarla hükümete gelmiş Adnan Menderes’in idamı, kamu vicdanında ve hukukta hiçbir karşılığı olmayan

bir cinayet olarak hafızalara kazınmıştır.

https://www.haberturk.com/yasam/haber/552257-asildigi-ipin-parasini-esinden-aldilar.

Adnan Menderes’i katledenler, merhuma ve ailesine Florida’da bir adi caniye gösterilen

önem ve hassasiyeti dahi göstermemiştir.

Page 151: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 151

cı etki yapacaktır. Öldürmek yerine canilerin araştırmalarda denek olarak kullanılması, bilimin ilerlemesine de katkı sağlayabilecektir. 7) Ölüm cezasının en büyük maliyetlerinden biri de “yargılama hataları sonucunda masum birinin ölüme mahkum ve infaz edilme-si”dir: Yukarıda da açıklandığı gibi ölüm cezasına yönelik en büyük eleştiri, bu açıdan gelmektedir. Bu risk, yargı sisteminin yeterince bağımsızlaşmadığı, yürütmenin etkisinde olduğu ve yargının politik amaçlar için kullanıldığı gelişmekte olan toplumlarda çok daha yük-sektir. Buna rağmen ABD gibi çok aşamalı bir yargılamanın olduğu bir ülkede dahi bu riskten söz edilebilmektedir. Keve (1992), 1900-1987 arasında 350 masumun, 1973’ten sonra işse 43 kişinin jüri ta-rafından suçsuz yere suçlu bulunduğunu ortaya koymuştur. 1982-1989 arasında ise idama mahkum edilen en az 12 kişinin masum ol-duğu açığa çıkmıştır. Hainess (1992) ise 1900-1985 arasında 139 masumun ölüm cezasına çarptırıldığını ve bunlardan 23’ünün idam edildiğini bulmuştur. Masumların ölüm cezasına mahkum edilme ve infaz edilme riski hiçbir zaman sıfır değildir. Bir diğer ifade ile ABD’de “yargı sistemi mükemmel değildir.” Resmi kayıtlara göre 23 masumu infaz etmiş bir sistemin gözünden çok sayıda masum da kaçmış ve infaz edilmiş olabilir. Bu ekonomik olduğu kadar ahlaki maliyetlere de yol açabilecek, ortalama vatandaşın yargıya güvenini sarsacak bir sonuçtur. The Life of David Gale, Dead Man Walking ve Yeşil yol gibi fimler de bu noktaya dikkat çekmektedir. Ölüm cezasına karşı çıkışın temel nedenlerinden biri sıradan vatandaşın bir gün bu haksızlığa uğrama ve masumken suçlanarak idam edilme kaygısıdır. Bu risk, yargının gerçek caniler hakkında dahi ölüm cezası verme iradesini zayıflatıcı etki de yapmaktadır. Yukarıda da tartıştığımız bu son maddeyle ilgili olarak, Suç ve Ceza Ekonomisi literatürünün öncü isimler Gary Becker ve Richard Posner’in görüşleri, ekonomistlerin konuya nasıl yaklaştığını gös-terme bakımından öğretici mahiyettedir: X. Ekonomik Açıdan Yargı Hatları Sonucu Masumların İdam Edilmesi Riski Suç ve Ceza Ekonomisi literatürünün öncüleri olan Gary Becker ve Richard Posner’in ortak yazdığı Becker-Posner Blog’da (2005) “yargı

Page 152: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

152 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

hataları nedeniyle masumların infaz edilme riskinin abartıldığını” ifade etmektedir. Buna göre yargılama hataları sonucu masum insan-ların ölüm cezasına çarptırılması ve idam edilmesi riskini son derece düşüktür. Becker ve Posner’a göre (2019), hatalı ölüm cezası riski, özellikle “yasal masumiyet” ile “olgusal masumiyet” arasında ayrım yapıldığında çok daha düşük düzeydedir. “Olgusal masumiyet”, cina-yet işlemediği halde ölüme mahkum ve infaz edilmiş olanla ilgilidir. “Yasal masumiyet” ise cinayet suçunu işlemesine rağmen suçunu hafifletebilecek argümanlara (suça yönlendiren kötü sosyal çevre şartlarının zorlaması vs.) dayanan iyi bir savunma ile ve hukuk yolla-rını kullanarak kurtulabilecekken bunu başaramayarak ölüm cezası almış ve infaz edilmiş olandır. Cinayet davalarının süresinin ve ölüm sırasının uzunluğu (ABD’de yaklaşık 10 yıl) nedeniyle olgusal ma-sumların infaz edilme riski son derece düşüktür. Mahkum “olgusal masum” ise bu süre içerisinde masumiyeti yüksek olasılıkla tespit edilebilmektedir. Öte yandan; Becker-Posner Blog’daki (2005) açık-lamalara göre bu konuda yapılan araştırmaların sonuçları, ekonomik kaynakların etkin dağılımı ve maliyetlerin azaltılması açısından ölüm cezası mahkumlarının infazlarının hızlandırılmasını; ölüm cezası uy-gulamasının caydırma etkisinden elde edilen kazancın ve maliyet azalışının, çok düşük ihtimalle de olsa masum birinin yargı hatası sonucunda infaz edilmesinin yol açacağı maliyet artışından daha yüksek olduğunu; ölüm cezası kararı verilmiş davaların temyiz sü-reçlerine (ki ABD’de ortalama 10 yıldır) daha çok kaynak ayrılması yerine infazların hızlandırılması durumunda da hatalı yargılama so-nucu idam vakalarının mevcut düşük oranlarda kalmaya devam ede-ceğini ortaya koymaktadır. Gary Becker ve Richard Posner, biraz kalpsiz görünse de şu değerlendirmeyi de yapmaktadır: “Binlerce cinayet işlenen ABD’de yıllık ortalama infaz sayısı sadece 58’dir. İki kişinin de masum olarak idam edilmesi durumunda bu sayı 60’a çı-kacaktır. Buna karşılık ABD de her yıl yaklaşık 100.000 kişi kazalar-da, büyük acılarla ve bir anda hayatını kaybetmektedir. Ölüm cezası ise mahkum açısından beklenen ve öngürülebilir, dolayısıyla da tüm hesaplaşmalarını yapabileceği neredeyse acısız bir ölümdür. Bu ne-denle yargı hataları nedeniyle masumların öldürülme riskini, ölüm cezasının caydırma etkisini ve kurbanları koruyucu faydalarını gözardı edecek kadar abartmak makul değildir.

Page 153: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 153

Takdir edileceği gibi, tüm bu fayda ve maliyetlerin ötesinde, esas olan ölüm cezasının cinayetler üzerinde caydırıcı etkide bulunup bulunmadığının, bir masumun canını kurtarıp kurtarmadığının tespit edilmesidir. Zira bir masum bir insanın canı, paha biçilemeyecek ka-dar değerlidir. Ve maliyeti ne olursa olsun, bu canı korumak için her toplumda optimal önlemlerin alınması da zorunludur. Ölüm cezası da bu çerçevede, cinayetleri caydırıcı olabildiği kadarıyla optimal hukuk uygulamasının bir parçası olabilecektir. Cinayetleri caydırma etkisi olmayan bir ölüm cezasının uygulanmasının da savunulmasının da bir mantığı olmayacağı açıktır. En azından ekonomik açıdan temel problem budur. Bu noktadan hareket eden ekonomistler, Ehrlich’ten (1975) itibaren ölüm cezasının ve infazların cinayetler üzerinde an-lamlı düzeyde caydırıcı etkisi olup olmadığını ve masum kurbanların hayatlarını koruyucu etki yapıp yapmadığını ortaya koyan çok sayıda çalışma yapmıştır: XI. Ekonomistlerin Ölüm Cezasının Caydırıcılığıyla İlgili Empirik Bulguları Ölüm cezasının caydırma etkisi, pratikte çok eleştirilmekte; cinayet-ler üzerinde caydırma etkisi olmadığı iddia edilmektedir. Cumhur-başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “ölüm cezasına taraf olduğu “yö-nündeki açıklamaları sonrasında da medyada karşı yönde eleştirel haber ve yorumlar çıkmıştır. 1 Ölüm cezası konusunda medyadaki haberlerin referans aldığı görüş ve değerlendirmeler çoğunlukla sos-yologların ve kriminologların ölüm cezası uygulayan ve uygulamayan ülkelerdeki suçlularla yaptığı grup deneylerine ve ham verilere da-yanmaktadır. Bu nedenle de ulaşılan sonuçlar da çok farklılaşabil-mektedir. Bu farklılaşan gözlem ve bulgulara, metodolojilerine ve verilerine karşı öncelikle belirtilmesi gereken husus şudur: Caydırma Etkisi fiili durumla ve kısa dönemle ilgili değil, potansiyel suçlularla ve uzun dönemle ilgilidir. Yani, ölüm cezasını dikkate alarak cinayetten

1 Örneğin Sözcü Gazetesi’nde çıkan bir haberde Kanada’da Ölüm Cezası’nın 1975’te

kaldırılmasından bir yıl önce 100 bin kişi başına düşen cinayet oranı 3,09 iken, cezanın

kaldırılmasının ardından 5 yıl sonra bu sayının 1980’de 2,41’e gerilediği; işlenen top-

lam cinayet oranında de yüzde 45’lik bir düşüş kaydedildiği gözleminden hareketle

ölüm cezasının uygulamada “caydırıcılık etkisi”ne sahip olmadığı iddia edilmektedir.

Page 154: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

154 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

vazgeçenlerdir önemli olan. Bu nedenle; caydırma etkisi ancak eko-nomik modeller çerçevesinde ve gelişmiş ekonometrik yöntemlerle tespit ve test edilebilecektir. Ölüm cezasının caydırıcılığı konusunda anlamlı ve tutarlı bulgulara ulaşabilmek için ölüm cezasının caydırı-cılığının uzun dönem etkilerinin genel kabul görmüş ekonometrik yöntemlerle analiz edilmesi gerekir. Bu konudaki öncü çalışmalardan itibaren Caydırma Etkisi’nin ölçülmesi ve analizi, Ölüm Cezası’nı çalı-şan ekonomistlerin başlıca ilgi alanlarından biri olagelmiştir [Ehrlich, 1975; Ehrlich, 1977; Ehrlich ve Gibbons (1977), Ehrlich ve Liu (1999)]. Ancak; dikkat edileceği gibi bu çalışmada analitik açıklama-lardan ve formüllerden özenle kaçınılmıştır. İlgi duyanlar, kaynakça-daki çalışmaları ve bunu izleyen literatürü gözden geçirebilir. Eko-nomi literatüründe bu konuda yapılmış çalışmalar ve sonuçları şöy-lece özetlenebilecektir: 1 Ölüm Cezasının Caydırıcılık Etkisi üzerine ilk ekonometrik çalışma, Isaac Ehrlich (1975) tarafından yapılmıştır. Ehrlich (1975), Şekil 1’de açıkladığımız üzere, Ölüm Cezasının caydırıcılığını test etmek için Becker’in (1968) ekonomik modelini kullandığı bu çalışmasında ölüm cezasının anlamlı düzeyde “artan bir caydırıcılık etkisi”ne sahip olduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu sonuç, ölüm cezasının caydırıcılığıyla ilgili “sağduyu” ile tutarlıdır. Ehrlich’e göre, idam edilmenin (öldü-rülmenin) müebbed hapse tercih edilmesi çok ender rastlanabilir bir durumdur.

1 Bu çalışmaların büyük kısmı ABD üzerinedir. Zira, ABD analize uygun veri derlemek

ve kıyaslamalar yapmak için iyi bir laboratuvardır. Bu ülkede yıllık ortalama ölüm ce-

zası infazı, 58’dir. 2018’de 28 ölüm cezası infaz edilmiş olup 2700 mahkûm da sırasını

beklemektedir. ABD’de ölüm cezası konusunda eyaleytler arasında farklı uygulamalara

rastlanmaktadır. uygulaması eyalet yasalarına bağlı olup eyaletler arasında bu konuda farklı uygulamalar olduğu gibi aynı eyalette de zaman içerisinde farklı uygulamalar söz

konusu olabilmektedir. Örneğin New York Eyaleti’nde ise ölüm cezası defalarca ihdas

edilip kaldırılmıştır. Eyaletlerarası ve dönemsel uygulama farklılıkları nedeniyle ölüm

cezasının cinayetler üzerinde caydırıcı etkisi olup olmadığına dair tartışmalar en yoğun

şekilde bu ülkede yaşanmaktadır. Bu çerçevede; ölüm cezasının kaldırıldığı eyaletlerde,

cinayet oranında herhangi bir artış olmadığı; en çok idam uygulanan eyaletlerde cinayet

oranın yüksek düzeylerde seyrettiği, cezanın caydırıcı olmadığı yönünde görüşler de

vardır. Neticede, ABD’de de ölüm cezasının caydırıcılığıyla ilgili çelişkili görüşler ileri

sürülmektedir.

Page 155: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 155

Ancak Ehrlich’in (1975) çalışması bazı ekonomistler tarafından eleş-tirilmiştir. Forst’un (1983) çalışmasına göre ise Ölüm Cezasının Cay-dırıcı Etkisi konusundaki çalışmalarda çelişkili sonuçlar elde edil-mektedir. Rubin (2006), bu çelişkilerin nedeninin ulusal veri kullan-maktan ya da yatay kesit analizi yapmaktan kaynaklandığını belirt-tikten sonra Panel Veri analizleri’nin bu tür çelişkili sonuçları çözdü-ğünü ve 1990 sonrası çalışmalarda Ölüm Cezası’nın Caydırıcılığı üze-rine daha anlamlı ve tutarlı sonuçlar elde edildiğini belirtmektedir. Bu yeni dönemde yapılan başlıca çalışmalar ve sonuçları şöyledir:1 Yunker (1976), ABD’de infazlar ile cinayet oranı arasındaki ilişkiyi analize ettiği çalışmasında, her bir infazın 156 caniyi cinayetten vaz-geçirdiği sonucuna ulaşmıştır. Wolpin (1978) de İngiltere’de her ila-ve infazın 4,8 potansiyel kurbanı kurtardığını bulmuştur. Layson (1983), Kanada’da; Layson (1985, 1986) ise ABD’de ölüm cezasının caydırma etkisini destekleyen sonuçlara ulaşmıştır. Layson (1985)’a göre her bir infaz 18 ,5 hayatı kurtarmaktadır. Cloninger (1977, 1987), ABD’de ölüm cezasının caydırma etkisini doğrulayan sonuçlar elde etmiştir. Cloninger (1992)’de ise infazların cinayetleri caydırıcı etkisi olduğu yönünde sonuçlara ulaşılmıştır. Brumm ve Cloninger (1996) ise infaz olasılığını da içeren ceza algısı ile cinayet oranlarının negatif bir korelasyona sahip olduğu sonucuna ulaşmıştır. Cloninger ve Marchesini (2001) de 2001’de Teksas’ta gayriresmi olarak yapılması planlanan Ölüm Cezasını Kaldırma Mo-ratoryumu’nun dahi cinayetleri artırıcı etki yaptığını ve moratoryu-mun kaldırılması ile birlikte cinayet sayısının da azaldığı bulgusuna ulaşmıştır. Anlaşılan; ölüm cezasının kaldırılabileceği öngörüsüyle Teksaslılar elini çabuk tutup hasımları kendilerini öldürmeden ken-dileri hasımlarını temizleme yoluna gittiler; elini çabuk tutan da di-ğerinin işini bitirdi. Bu çalışmanın bir diğer sonucu da yıllık infazlar-

1 Caydırma Etkisi üzerine yapılmış çalışmaların kısa bir özeti için bkz. Chan and Oxley

(2004); ayrıca bkz. Freeman, J. A. 1993, ‘Murder and Economics: A Literature

Review’, Discussion Papers in Economics, no. 93/9, June, Department of Economics,

Leicester University, Leicester. ; Cameron, S. 1994, ‘A Review of the Econometric Evidence on the Effects of Capital Punishment’, The Journal of Socio-Economics, vol.

23, no. 1/2, pp. 197-214. ; Avio, K. 1979, ‘Capital Punishment in Canada: A Time-

Series Analysis of the Deterrent Hypothesis’, The Canadian Journal of Economics, vol.

12, no. 44, pp. 647-676. ; Avio, K. 1998, ‘Capital Punishment’ in P. Newman (ed.), The

New Palgrave Dictionary of Economics and the Law, Macmillan, London.

Page 156: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

156 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

daki beklenmedik değişmelerin cinayetler üzerindeki caydırıcılık etkisini değiştirdiği sonucudur. Buna göre, düşük sayıda infaz yapılan dönemnlerdeki caydırıcılık etkisi, yüksek miktarda infaz yapılan dö-nemlere göre daha yüksektir. Hashem Dezhbakhsh, Paul Rubin, and Joanna Shepherd (2003) gibi ekonomistler tarafından yapılan son araştırmalar Ehrlich’in “artan caydırıcılık tezi”ni güçlü bir şekilde destekleyen ekonometrik bulgu-lara ulaşmıştır. ABD eyaletlerinin verilerini kullanan bu bulgulara göre, “her bir ölüm cezası infazı, 18 cinayeti caydırıcı etki yapmakta-dır”. Mocan ve Gittings (2003) ise 1977-1997 dönemi ABD verilerini kul-lanarak yaptıkları çalışmada “her infazın 5 cinayeti caydırıcı etkisi olduğu; her ceza indiriminin de 5 cinayet artışına yol açtığı; infaz sırasındaki mahkumlardan birinin affının ise bir cinayete yol açtığı ” bulgusuna ulaşmıştır. İnfazlar, ceza indirimleri ve afların diğer suçla-rı (soygun, hırsızlık, gasp, taciz vs.) ise etkilemediği bulunmuştur. Shepperd (2004) ise çalışmasında her ölüm cezasının 4,5 cinayeti ve her infazın 3 cinayeti caydırdığı sonucuna ulaşmıştır. Keza; Shepperd (2004)’e göre infaz süresindeki her 2,75 yıllık kısalma da bir cinayeti caydırıcı etki yapmaktadır. Öte yandan; ölüm cezası sadece planlı cinayetler üzerinde değil, aile içi ve arkadaşlar gibi sosyo-ekonomik yapılar içinde işlenen planlanmamış ve öngörülmemiş cinayetler ile tutku ve öfke cinayetleri ya da ırksal cinayetler üzerinde de caydırı-cıdır. Liu (2004), Ölüm Cezası’nın caydırı etkisi yanında cinayetleri önle-meye yönelik diğer enstrümanların ve hukuk uygulamalarının caydı-rıcılığını da artırdığı sonucuna ulaşmıştır. Keza; Liu (2004)’e göre ABD’de ölüm cezasının yasal olduğu eyaletlerde cinayet sayısının da yüksek olduğu gözlemi yanıltıcı olup “neden sonuç ilişkisi”ni gözardı etmektedir. Bu eyaletlerdeki düzensizliğin kaynağı, ölüm cezası ile cinayetler arasındaki “eşanlılık” ilişkisidir. Bir diğer ifade ile ABD’de, “ölüm cezası olan eyaletlerde cinayet sayısı yüksek” önermesi değil “cinayet sayısının yüksek olduğu eyaletlerde ölüm cezası yasaldır” önermesi daha açıklayıcıdır.

Page 157: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 157

Zimmerman (2004) da her ölüm cezası infazının bir yılda 14 cinayeti caydırdığı, 14 insanın hayatını kurtardığı ve en caydırıcı infazın da elektrikli sandalye infazı olduğu sonucuna ulaşmıştır. Lawrence Katz, Steven D. Levitt, & Ellen Shustorovich (2003) ise çalışmalarında ağır hapishane koşullarından kaynaklanan mahkum ölümlerinin de hem cinayetler hem de mülkiyete yönelik suçlar üze-rinde caydırıcı etkide bulunduğu sonucuna ulaşmıştır. Bu çalışmada da ölüm cezası infazlarının mülkiyete yönelik suçları caydırıcı etkisi olmadığı tespit edilmiştir. Ancak hem hapishane koşullarının kötülü-ğünden kaynaklanan mahkum ölümlerinin hem de ölüm cezası infaz-larının cinayetleri caydırıcı ve hayat kurtarıcı etkisi olduğu sonucu elde edilmiştir. Bu caydırıcı etki, eyaletlerin ekonomik ve demografik durumlarına göre de farklılaşmaktadır. Tüm bu çalışmaların sonuçları kısaca özetlendiğinde şu sonuca ulaşı-labilecektir: Karşı çıkanların tüm iddialarının aksine; ölüm cezası ve ölüm cezası infazları, infaz süresinin kısalığı cinayetler üzerine, hem de “tutku cinayetleri” de dahil olmak üzere her tür cinayet üzerinde caydırıcı etki yapmaktadır. Bu sonuçlar, ölüm cezasına karşı çıkanla-rın tüm iddialarını zayıflatarak ölüm cezasının yeniden ihdas edilme-si yönünde ve ölüm cezasının küresel ölçekte kaldırılması eğilimine karşı da bilimsel bir destek sunmaktadır. XII. Sonuç Ölüm Cezası, yani “katilin canının devlet tarafından alınması”, hukuk uygulaması alanındaki en tartışmalı konulardan biridir. Günümüzde Batı Demokrasileri içinde ölüm cezasının yasal olduğu ve infazların uygulandığı tek ülke ABD’dir. İngiltere 1965’te, Kanada 1976’da, Avusturalya 1984’te ölüm cezasını kaldırmıştır. Avrupa Birliği, ölüm cezssına bütünüyle karşıdır ve ölüm cezasının yasal olduğu ülkeleri üyelğe kabul dahi etmemektedir. Türkiye’de de Ölüm Cezası, AB sü-recinin gereği olarak, 2004’de bizzat AK Parti tarafından kaldırılmış-tır. Ufukta, bu ilgaların geri alınacağına ve ölüm cezasının yeniden yasallaştırılacağına dair bir işaret de görünmemektedir. Ancak, üçüncü milenyumun başında ABD’de İkiz Kuleler’e yapılan saldırı ile birlikte insanlığın gündemine giren küresel terörizm ve üçüncü bin-yılın temel problemi olarak görülen organize suç gibi yüksek profilli

Page 158: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

158 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

vakalara karşı savaşın başlamasıyla birlikte ölüm cezasının yasal-laşması ve uygulanması yeniden kamuoyunun gündemine girdi. Türkiye’de de Ölüm Cezası, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Er-doğan’ın 15 Temmuz 2016 Darbe Girişiminde şehit edilen Prof. Dr. İlhan Varank’ın cenazesinde ve Emine Bulut’un eski kocası tarafın-dan hunharca yavrusunun önünde bıçaklanarak katledilmesi sonrası açıklamaları ile yeninden Türkiye kamuoyunun gündemine girdi ve anında da bazı kesimlerin eleştirilerine hedef oldu. Sayın Cumhur-başkanı’nın, Yargı Reformu Strateji Belgesi’nde de atıf yapılan AB sürecinin “ölüm cezasının ihdasına ve uygulanmasına” imkan verme-diğini ve vermeyeceğini bilerek parlamentoya ve kamuoyuna çağrı yapması izaha muhtaç. Kanaatimce Türkiye’de ölüm cezası yasala-şamaz. Ancak, küresel trend ve AB süreci, ölüm cezasının toplumsal faydaya ve refaha katkısını tartışmaya da engel değil. Açıkça söylemek gerekirse, küresel ölçekte ölüm cezası konusunda yapılan politik ve hukuksal tartışmalar çoğunlukla ölüm cezasının “meşruiyeti ve münasipliği” bağlamında yapılıyor. Tartışmalar ge-nelde karşıt görüşlerin rakibini altetme şovuna dönüştürülüyor ve sözde uzman yorumlarına, kulak duyma enformasyonlara ve ideolo-jik önyargılara atıf yapmanın ötesine gidemiyor. Katil dahi olsa her insanın ölümünü trajediye dönüştüren duygu spekülatörlerinin de etkisiyle halen ölüm cezası karşıtları duruma hakim görünüyor. Bu tartışmalarda Ölüm Cezasının Caydırıcılık Etkisi ve Etkinliği bütü-nüyle gözardı ediliyor. Ancak ölüm cezası karşıtı mevcut durum ve eğilim, Ölüm Cezası’nın Caydırıcılığı üzerine yapılmış bilimsel çalışmaların sonuçları ile ör-tüşmüyor: Şöyle ki; Ehrlich (1975) ile başlayan bu çalışmaların so-nuçları kısaca özetlendiğinde şu sonuca ulaşılabilecektir: Karşı çı-kanların tüm iddialarının aksine; ölüm cezası ve ölüm cezası infazla-rı, infaz süresinin kısalığı cinayetler üzerine, hem de “tutku cinayet-leri” de dahil olmak üzere her tür cinayet üzerinde caydırıcı etki yapmaktadır. Bu sonuçlara göre ölüm cezasının yasalaşması, potan-siyel canileri cinayet işlemekten vazgeçirerek potansiyel kurbanların

Page 159: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 159

hem canlarını hem de korunma maliyetlerini azaltıcı ve ekonomik refahı da artırıcı etki yapacaktır. Sıradan okurun ve vatandaşın erişme imkanı, bilgisi ve ilgisi de ol-maması nedeniyle kamuoyu gündemini güncel magazin haberleri ve politik demagojiler kadar etkileyemeyen bu sonuçlar, ölüm cezasına karşı çıkanların tüm iddialarını zayıflatarak ölüm cezasının yeniden ihdas edilmesi yönünde ve ölüm cezasının küresel ölçekte kaldırıl-ması eğilimine karşı da bilimsel bir destek sunmaktadır. Sonuç olarak; küresel eğilim ve AB trendi tersi yönde olsa da; cina-yetleri caydırıcı etkisiyle potansiyel kurbanları kurtaracağı ve top-lumsal refaha katkı sunacağı çok sayıda ekonomik araştırmayla sü-buta eren ölüm cezası, ekonomik açıdan yasalaşması ve uygulanması gerekli bir cezadır. Ölüm cezasının yasalaşması ve uygulanması bağlamında üzerinde durulması gereken belki de tek konu, Jagland’ın (2010) işaret ettiği gibi, “yargı hataları sonucu masumların ölüm cezasına çarptırılıp infaz edilmesi” riskidir. Ancak, bu riskte “yargı hataları” yerine “ma-sumlara” odaklanarak ölüm cezasına karşı çıkmak, ölüm cezasının toplumsal faydalarını gözardı eden yanıltıcı analizlere ve sonuçlara yol açacaktır. Burada asıl vurgu yapılması gereken yer, “yargı hatala-rı”dır. Asıl soru da şu olmalıdır: Bir yargı organının, yargı yetkisini kullanan bir yargıcın/yargıçların “hata yapma hakkı” mı vardır? Ya da; “yargıcın hata yapmaya ne hakkı vardır.”Ölüm cezası konusunda asıl odaklanılması gereken yer, yargının hata yapmayacak yönde do-natılması ve reforme edilmesidir. Lakin; politik açıdan, “ölüm cezasını kaldırmak”, yargı hatalarını kal-dırmaktan çok daha kolaycı ve maliyetsiz bir seçimdir. Ancak, ölüm cezasını kaldırmanın her ekonomiye ve topluma uzun dönemde an-lamlı ekonomik maliyetleri olduğu ve olacağı da açıktır. Bu noktada çuvaldızı kendimize batırmak kaçınılmazdır. Şöyle ki; Türkiye yargısı da bu tür trajedilere yol açma hikayeleri ve potansi-yeli ile malul bir yurtiçi ve yurtdışı imaja sahiptir. Yakın tarih, ma-sum insanların da devlet tarafından idam edildiğinin hatıralarıyla doludur. Özellikle 12 Eylül 1980 darbesi sonucu, darbeci Kenan Ev-

Page 160: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

160 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

ren’in “denge olsun diye bir sağdan bir soldan” argümanıyla1 çok sayıda masumun da idam edildiği; 1960 darbesi sonrasında Adnan Menderes’in, Fatin Rüştü Zorlu’nun ve Hasan Polatkan’ın ve sonra-sında Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın idamlarının poli-tik olduğu kanaatinin toplumda yaygın olduğu dikkate alındığında hiçkimse yargıda hiçbir sorun yokmuş, kesinleşen tüm yargı kararla-rı da hakka ve hukuka uygunmuş gibi davranamaz; kendini kandıra-maz. Nitekim; Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun da 2010-2012 döneminde AKPM başkanlığı yaptığı Avrupa Konseyi’nin İnsan Hak-ları Komiseri Dunja Mijatovic’in 3 Eylül 2019’daki “Türkiye'de yargı bağımsızlığının ciddi şekilde aşındığı" uyarısından Türkiye kamuoyu muhakkak ki haberdardır. Dünya Ekonomik Forumu (WEF) 2018 Küresel Rekabet Raporu'na göre de Türkiye, yargı bağımsızlığında, 140 ülke arasında111'nci sırada yer alabildi (WEF, 2018, s. 569). SODEV’in, 2019 Yargı Bağımsızlığı ve Yargıya Güven Araştırma Ra-poru’nda ise yargıya güven, “ordu, hükümet, emniyet, meclis, hiçbiri ve basın/TV” seçeneklerden çok daha düşük, sadece %5,3 çıktı. SODEV Raporunda, ankete katılanların % 48,5’i Türkiye’de yargının bağımsız olmadığını dile getirirken; yargıya güvenenlerin oranı %38’de kaldı. “Türkiye’de mahkemeler tarafsız mıdır?” sorusuna ise tarafsızdır diyenlerin oranı %37,7 olarak gerçekleşti. Türkiye’de yargı bağımsızlığındaki aşınma iddiaları yanında önemli bir sorun da yargının adaleti sağlamadaki yetersizliği şüphesidir. Bu şüphe, 2019-2020 Adli Yıl açılış töreninde bizzat Yargıtay Başkanı Sayın İsmail Cirit tarafından şu ifadelerle dile getirilmiştir (Cirit, 2019, s.8): “Davaların büyük oranda Bölge Adliye Mahkemelerinde kesinleşmesi bazı hak mağduriyetleri doğurmaktadır. Bunun düzel-tilmesi için Bölge Adliye Mahkemesi kararlarına karşı kanun yararına bozma yolunun açılmasına yönelik kanuni düzenlemeler yapılmalı-dır. Başka bir sorun da Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarındaki farklılıkların mağduriyet oluşturması, bu durumun hak ihlallerine yol açmasıdır.” Velhasıl, Yargıtay Başkanı düzeyinde Türk yargısının hak

1 Kenan Evren, https://www.youtube.com/watch?v=H7WONXi57qM (20/09/2019)

Page 161: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 161

mağduriyetlerine ve ihlallerine yol açtığı açık biçimde tespit edilmek-tedir. Bu tespitlere karşı çıkmak; kendini kandırmak, havanda su dövmek-tir. Türkiye yargısının güvenilirliğinin ve bağımsızlığının sorgulama-ya açık olduğu da dikkate alındığında, bendeniz dahil hiç kimse; ba-şında, politikacılara ve yargıçlara öldürme yetkisi veren Demokles’in Kılıcı gibi bir “ölüm cezası rizikosu” ile dolaşmak istemez. Zira bu şartlar altında; “şeriatın kestiği parmak, acır!” AB sürecine katkı sağlamak gibi palyatif bir amaca hizmet etmek için masabaşında kaleme alınan Yargı Reformu Strateji Belgesi’nden de “adaleti mülkün temeli yapmak” ve “yargı hatalarını kaldırmak” gibi asli amaçlar beklemek, kanaatimce ütopik bir hayaldir. Kaynakça Becker, Gary (1968), “Crime and Punishment: An Economic Approach”, The Journal of Political Economy, Vol. 76, No. 2. (Mar. - Apr.), ss. 169-217. Brumm, Harold J. and Dale O. Cloninger (1996), “Perceived Risk of Punishment and the Commission of Homicides: A Covariance Structure Analysis”, Journal of Economic Behavior and Organization, Volume: 31, No: 1, ss. 1-11. Chan, Janet and Deborah Oxley (2004) “The Deterrent Effect Of Capital Punishment: A Review Of The Research Evidence”, Crime and Justice Bulletin, Number: 84, October, https://www.bocsar.nsw.gov.au/Documents/CJB/cjb84.pdf Cirit, İsmail (2019), “Yargıtay 1.Başkanı Sayın İsmail Rüştü CİRİT'in 2019-2020 Adli Yıl Açılış Konuşması”, https://www.yargitay.gov.tr/documents/acilisKonusma/2019-2020.pdf (20/09/2019). Cloninger, D. (1977), “Deterrence and the Death Penalty: A Cross-Sectional Analysis”, Journal of Behavioral Economics, vol. 6, pp. 87-105.

Page 162: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

162 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Cloninger, D. (1987), “Capital Punishment and Deterrence: A Revision”, Journal of Behavioral Economics, vol. 16, no. 4, pp. 55-57. Cloninger, D. (1992), “Capital Punishment and Deterrence: A Portfolio Approach”, Applied Economics, vol. 24, no. 6, June, pp. 635-646. Cloninger, Dale O. and Roberto Marchesini (2001), “Execution and Deterrence: A Quasi-Controlled Group Experiment”, Applied Economics, volume: 33, ss. 569-576. http://www.sas.rochester.edu/psc/clarke/214/CloningerMarchesini.pdf Çavuşoğlu, Mevlüt (2010), “Afterword”, Death is Not Justice, The Council of Europe, https://edoc.coe.int/en/online-resources/6605-brochure-death-is-not-justice.html, ss. 27-29. Dao, James (1995) "Pataki and Legislators Agree On a Plan for Death Penalty" The New York Times. February 16. Dezhbakhsh, Hashem; Paul H. Rubin And Joanna Shepherd (2003) “Does Capital Punishment Have a Deterrent Effect? New Evidence from Post-Moratorium Panel Data”, https://ssrn.com/abstract=259538 or http://dx.doi.org/10.2139/ssrn.259538

Dieter, Richard C. (1992) "Millions Misspent: What Politicians Don't Say About the High Costs of the Death Penalty", The Death Penalty Information Center, Washington. https://deathpenaltyinfo.org/facts-and-research/dpic-reports/in-depth/millions-misspent-what-politicians-dont-say-about-the-high-costs-of-the-death-penalty

Ehrlich, Isaac (1972), “The Deterrent Effect of Criminal Law Enforcement”, The Journal of Legal Studies, Vol. 1, No. 2 (June), pp. 259-276. https://www.jstor.org/stable/724093?read-now=1&refreqid=excelsior%3A4884270adada2aee8279afa31dd71373&seq=10#page_scan_tab_contents

Page 163: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 163

Ehrlich, Isaac (1973), "Participation in Illegitimate Activities: A Theoretical and Empirical Investigation," Journal of Political Economy, 81, no. 3 (May - Jun.e): 521-565. (https://www.jstor.org/stable/1831025?read-now=1&seq=2#page_scan_tab_contents)

Ehrlich, Isaac (1975) “The Deterrent Effect of Capital Punishment: A Question of Life and Death”, American Economic Review, Volume: 65, No: 3,, pp. 35-50 (https://www.jstor.org/stable/724188?read-now=1&refreqid=excelsior%3Aae2342140f0fd07ec63c4dad686ad212&seq=1#page_scan_tab_contentsE)

Ehrlich,Isaac (1977a), “On the Deterrent Effect of Capital Punishment: Reply.” American Economic Review, Vol: 67, No: 3, ss. 452-458. Ehrlich, Isaac (1977b), “Capital Punishment and Deterrence: Some Further Thoughts and Additional Evidence”, Journal of Political Economy, Vol. 85, No. 6 (Aug.), pp 741-788. Ehrlich, Isaac , Joel C. Gibbons (1977) “On the Measurement of the Deterrent Effect of Capital Punishment and the Theory of Deterrence” The Journal of Legal Studies, Vol. 6, No. 1, January, ss. 35-50

Ehrlich, Isaac , Zhiqiang Liu (1999), “Sensitivity Analyses of the Deterrence Hypothesis: Let's Keep the Econ in Econometrics” The Journal of Law & Economics, Vol. 42, No. S1 (April 1999), ss. 455-488

Forst, Brian (1983) “Capital Punishment and Deterrence: Conflicting Evidence?” The Journal of Criminal Law and Criminology, Vol. 74, No. 3 (Autumn,), ss. 927-942. https://www.jstor.org/stable/1143139?read-now=1&refreqid=excelsior%3Aa19950bd6d9d05173907b66129f02e3d&seq=1#page_scan_tab_contents Garey, Margot. (1985) "The Cost of Taking a Life: Dollars and Sense of the Death Penalty" University of California, Davis Law Review, No: 18, ss. 1221-1272.

Page 164: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

164 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Güvel, Enver Alper (2004a), Suç ve Ceza Ekonomisi, Roma Yayınları, Ankara. Güvel, Enver Alper (2004b), Organize Suç Ekonomisi ve Hukuk Uygu-laması, Roma Yayınları, Ankara. Güvel, Enver Alper (2005a), “Ekonomik suç Kavramı ve Ekonomik Suçlar”, Ekonomik suç ve Ceza Sempozyumu, 30 Nisan-1 Mayıs 2005, TOBB Yayın No: 2005-25, Kızılcahamam, Ankara, ss. 27-34, (https://www.tobb.org.tr/Documents/yayinlar/Ekonomik%20Su%C3%A7%20ve%20Ceza%20Sempozyumu.pdf) (23/09/2019)

Güvel, Enver Alper (2005b) “Organize Suçun Ekonomik Analizi ve Op-timal Hukuk Uygulaması”, Amme İdaresi Dergisi, Cilt: 38, Sayı: 3, ss. 81-99

Haines, Herb (1992) "Flawed Executions, the Anti-Death Penalty Movement, and the Politics of Capital Punishment" Social Problems, Number: 39, May, ss. 125-38. Harold J. Brumm and Dale O. Cloninger (1996), “Perceived Risk of Punishment and the Commission of Homicides: A Covariance Structure Analysis”, Journal of Economic Behavior and Organization, Volume: 31, No: 1, ss. 1-11. Jagland, Thorbjørn (2010), “Foreword”, Death is Not Justice, The Council of Europe, https://edoc.coe.int/en/online-resources/6605-brochure-death-is-not-justice.html, ss. 5-6 Karsten, Martin (1996) “An Economic Analysis of the Death Penalty”. University Avenue Undergraduate Journal of Economics, Volume: 1, Issue: 1, https://pdfs.semanticscholar.org/e8c4/a14f50a84f74afb6664b263d2bcab1f64a87.pdf (19/09/2019) Keve, Paul W. (1992) "The Costliest Punishment--A Corrections Administrator Contemplates the Death Penalty", Federal Probation. March, ss. 11-15.

Page 165: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 165

Layson, S. (1983) ‘Homicide and Deterrence: Another View of the Canadian Time-Series Evidence”, The Canadian Journal of Economics, vol. 16, no. 1, February, ss. 52-73. Layson, S. K. (1986), “United States Time-Series Homicide Regressions with Adaptive Expectations”, Bulletin of the New York Academy of Medicine, vol. 62, no. 5, June, ss. 589-600. Layson, S.K. (1985), “Homicide and Deterrence: A Reexamination of the United States Time-Series Evidence”, Southern Economic Journal, vol. 52, July, ss. 70-89. Lawrence Katz, Steven D. Levitt, & Ellen Shustorovich (2003) “Prison Conditions, Capital Punishment, and Deterrence”, American Law and Economics Review, Volume: 318. https://scholar.harvard.edu/files/lkatz/files/prison_conditions_capital_punishment_and_deterrence.pdf

Liu, Zhigiang (2004) “Capital Punishment and the Deterrence Hypothesis: Some New Insights and Empirical Evidence” Eastern Economic Journal, Spring, Vol. 30, No. 3, ss. 237-258. https://www.jstor.org/stable/40326131?seq=1#page_scan_tab_contents Mocan, H. Naci and R. Kaj Gittings (2003) “Getting off Death Row: Commuted Sentences and the Deterrent Effect of Capital Punishment”, The Journal of Law & Economics, Vol. 46, No. 2 (October), ss. 453-478. https://www.jstor.org/stable/10.1086/382603?read-now=1&refreqid=excelsior%3A57a508f4a0483e8469a1502b0b5393de&seq=1#page_scan_tab_contents Rubin, Paul H. (2006) “Statistical Evidence on Capital Punishment and the Deterrence of Homicide”, Written Testimony for the Senate Judiciary Committee on the Constitution, Civil Rights, and Property Rights, February 1, https://pdfs.semanticscholar.org/2f0f/2210e303ce4a7805a4d874082e44dffd8524.pdf

Page 166: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

166 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Yunker, J. A. 1976, ‘Is the Death Penalty a Deterrent to Homicide? Some TimeSeries Evidence’, Journal of Behavioral Economics, vol. 5, no. 1 pp. 361-397.

SODEV (Sosyal Demokrasi Vakfı) (2019), Yargı Bağımsızlığı ve Yargı-ya Güven Araştırma Raporu, 14., 06.2019, http://sodev.org.tr/yargi-bagimsizligi.pdf, (20/09/2019) Shepherd, Joanna (2004) “ Murders of Passion, Execution Delays, and the Deterrence of Capital Punishment”, Journal of Legal Studies, Vol: 33, Number: 283.

Tashima, A. Wallace. (1991) "A Costly Ultimate Sanction" The Los Angeles Daily Journal. June 20. The Becker-Posner Blog (2005), “The Economics of Capital Punishment—Posner”, https://www.becker-posner-blog.com/2005/12/the-economics-of-capital-punishment--posner.html (17/09/2019)

Von Drehle, Dave. (1988a) "Bottom Line: Life in Prison One-Sixth as Expensive" The Miami Herald. July 10. Von Drehle, Dave (1988b) "Fairness was Fatal Blow to Fast Executions" The Miami Herald. July 11. WEF (World Economic Forum) (2018), Global Competitiveness Index-2018, http://www3.weforum.org/docs/GCR2018/05FullReport/TheGlobalCompetitivenessReport2018.pdf, (20/09/2019). Wolpin, K. I. 1978, ‘Capital Punishment and Homicide in England: A Summary of Results’, The American Economic Review, vol. 68, no. 2, Papers and Proceedings of the Ninetieth Annual Meeting of the American Economic Association, May, ss. 422-427. Zimmerman, Paul R. (2004), “State Executions, Deterrence, and the Incidence of Murder,” Journal of Applied Economics, Vol. VII, No. I (May 2004), ss. 163-193.

Page 167: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 167

https://ucema.edu.ar/publicaciones/download/volumen7/zimmerman.pdf Zimmerman, Paul R. (2006), “Estimates of the Deterrent Effect of Alternative Execution Methods in the United States: 1978-2000”, American Journal of Economics and Sociology, October, 65(4), ss. 909-941.

Page 168: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

168 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

SUÇ VE MUTLULUK

Necmiye Cömertler

Suç hukuki, sosyolojik, psikolojik ve ekonomik olmak üzere çok bo-yutlu incelenmesi gereken bir sorundur. Suç sadece doğrudan mağ-durlarını değil neden olduğu suç korkusuyla toplumun büyük bir kısmını etkilemektedir. İnsanların birbirine olan güvenini zedeleye-rek toplumsal bağları zayıflatmaktadır. Suçtan doğrudan etkilenen kişiler mağdurlardır. Bu kişiler suçtan fiziksel, psikolojik ve ekono-mik anlamda etkilenirler. Öte yandan suç korkusu, doğrudan suça maruz kalan insan sayısından çok daha fazla insanı etkiler. Suç kor-kusu insanların yaşam tercihlerini ve ekonomik kararlarını belirler. Suçun olduğu yerden diğer yerlere göç, tüketimde zaman tercihleri-nin değişmesi, tüketim ve tasarruf eğilimlerinin değişmesi ve kamu birimlerine, devlete güvenin sarsılması gibi sonuçlarla karşımıza çı-kar.

Mutluluk insanoğlunun tarih boyunca peşinden koştuğu en temel amaçlarından biridir. Aristo’nun Eudomania’sından Bentham’ın hazzı ençoklaştıran faydacı yaklaşımına kadar mutluluğu açıklamak için tarih boyunca birçok düşünür bu konuya odaklanmıştır. Bazen insa-nın nihai amacı olarak görülmüş, bazen bu dünyada erişemeyeceğine inanılmış olsa da ulaşmak konusundaki çabadan hiç vazgeçilmemiş arzusudur insanoğlunun.

Ekonomistler suçun sosyo-ekonomik belirleyicilerini açıklayarak daha etkin politika ve uygulamalara ışık tutmaya çalışır. Son yıllarda hızla gelişen mutluluk ekonomisi çalışmaları ise bireylerin mutlulu-ğunun belirleyicilerini açıklamaya çalışmaktadır. Sınırlı sayıda ol-makla birlikte bu iki sorunu birlikte açıklamaya çalışan araştırmala-rın sayısı giderek artmaktadır. Suç ve suç korkusunun bireylerin ya-şam memnuniyetleri ve mutluluk düzeyleri üzerindeki etkisi sadece psikologların değil ekonomistlerin de giderek daha çok ilgisini çek-mektedir. Bu çalışmada suç ve mutluluk ilişkisini araştıran literatü-rün incelenmesi ve bulgulardan hareketle stilize gerçeklerin belir-lenmesi amaçlanmaktadır.

Page 169: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 169

Suç ve Suç Ekonomisi

Suç toplumsal açıdan tehlikeli ya da zararlı olduğu için kanun koyucu tarafından yasaklanan ve yasak olmasına rağmen yapıldığında yine kanunla belirlenen yaptırımlarla cezalandırılan eylemlerdir. Yurtcan’a göre suç, toplumda kamu düzenini bozan en ağır eylemdir. Bu nedenle de bunlara ceza yaptırımları uygulanır. Bu tercihi yasa koyucu yapar. Hangi eylemlerin suç sayılacağını yasa koyucu belirler. Kanunun açıkça suç saymadığı bir eylem için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve gü-venlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolu-namaz (2015: 17-19). Ceza Kanununun amacı; kişi hak ve özgürlük-lerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Ka-nunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için, ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiş-tir (Yurtcan, 2015: 13).

Suç olgusu yapısı gereği oldukça karmaşık olduğundan açıklanması ve tahmini için pek çok faktörün göz önüne alınması gerekmektedir. Suç olgusunun açıklanması her ne kadar literatürde kriminoloji bilim dalı altında incelense de bu bilim dalına hukuk, sosyoloji, psikoloji, şehir planlama, Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve mekânsal analizlere dayalı çevresel kriminoloji katkı vermektedir. Doğası gereği her di-siplinin suç olgusuna yaklaşımı ve araştırma konuları farklılık gös-termektedir. Sosyoloji suç konusunu oldukça geniş bir perspektif içinde ele alırken suçun toplumsal nedenleri üstüne yoğunlaşmıştır. Psikoloji ise suçun birey düzeyinde açıklanması konusuna odaklan-mıştır. Geleneksel kriminoloji suçun genel nedenleri ve insanların neden suç işlediği ile ilgilenirken, çevresel kriminoloji ve kentsel ta-sarım daha çok mekân ile ilintili suçların oluşumunda etken olan mekânsal parametrelerin araştırılmasını içermektedir (Düzgün, 2007: 4-10).

Suçun sosyo-ekonomik belirleyicilerini açıklamayı amaçlayan eko-nomik yaklaşım Becker’in suç işleme kararını bir fayda maliyet anali-zi modeline dayandırdığı çalışmasıyla başlamaktadır. Becker (1968), suç tercihine bireylerin yasal ve yasal olmayan eylemlerin fayda ve maliyetlerini karşılaştırdığı bir maksimizasyon problemi olarak yak-laşmıştır. Yasal olmayan eylemin sonucunda kişi ya yakalanıp hapis veya cezalandırmaya maruz kalacak (maliyet) ya da eylemden bir

Page 170: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

170 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

kazanç (fayda) elde edecektir. Yasal olmayan eylemden elde edilecek kazanç (fayda) alternatif maliyeti olan yasal gelirden büyükse bu du-rum kişileri suç işlemeye teşvik edebilir. Böyle bir durumda kişi ya-sal olmayan eylemden elde edeceği fayda maliyetinden büyükse suç işlemeye karar verir (fayda maksimizasyonunu sağlayan rasyonel tercih).

Becker’in çalışması bireylerin suç tercihini belirleyen ekonomik fak-törleri araştıran yeni bir ampirik çalışma alanına kapı açmıştır1. Suç ekonomisi literatüründe suçun sosyoekonomik belirleyicileri üzerine çok sayıda çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalarda milli gelir, ekonomik büyüme, gelir dağılımı, yoksulluk, işsizlik, enflasyon, genç nüfus, po-lis sayısı, kentleşme ve eğitim düzeyi gibi sosyo-ekonomik ve demog-rafik faktörlerin suç üzerindeki etkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Teo-rik olarak gelir, ekonomik büyüme ve eğitim düzeyi arttıkça suç oranlarının azalması; işsizlik, enflasyon ve gelir eşitsizliği, yoksulluk, genç nüfus ve kentleşme oranı arttıkça suç oranlarının da artması beklenmektedir. Literatürdeki çalışmaların sonuçları ülke dinamikle-rine göre farklılaşmaktadır. Bir kısmı teoriyi doğrulayan bulgular elde ederken bir kısmının bulguları teorik beklentileri doğrulama-maktadır (Buonanno, 2003; Cömertler ve Kar, 2007; Durusu Çiftçi ve Kargın Akkoç: 2019).

Suç ekonomisi, suç davranışını etkileyen faktörlere ve suçu azaltmak için fayda maliyet analizi kullanılarak uygulanabilecek alternatif stra-tejilere odaklanmaktadır. Suçun kime yönelik işlendiğine bağlı olarak bireysel, kamusal, ulusal ve uluslararası birçok etkisi ortaya çıkmak-tadır. Bu etkiler sosyal, toplumsal ve ekonomik maliyetler doğurmak-tadır. Suçun maliyetinin tahmin edilmesi çalınan para, tedavi ve has-tane masrafları, yaralanma nedeniyle iş kaybı gibi parasal kayıpların yanı sıra mağdurlarının yaşadığı travma ve psikolojik sonunlar gibi parasal olmayan kayıpları da içermesi nedeniyle son derece zordur (Freeman, 1999).

Diğer yandan suç sadece doğrudan mağdurlarını değil neden olduğu suç korkusuyla toplumun büyük bir kısmını etkilemektedir. Suç kor-kusu, suça ve suçla ilişkili sembollere yönelik korku ya da kaygıyı

1 Suç ekonomisinin geniş bir literatür değerlendirmesi için Buonanno, 2003; Hanson et

all., 2010; Durusu Çiftçi ve Kargın Akkoç, 2019 çalışmalarına bakınız.

Page 171: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 171

içeren olumsuz duygusal bir tepki olarak tanımlanır (Ferraro’dan aktaran Çoklar ve Solak, 2017: 313). Bu korku özellikle de şehir ya-şamında yaygın olmakta ve kişinin yaşam biçimini etkilemektedir. Toplu taşıma araçlarını kullanmaktan, kalabalık yerlere gitmekten ve gece taksiye binmekten kaçınma, internet hesaplarının şifrelerini sık sık değiştirme, evde kimse olmadığı halde hırsızlık olasılığına karşı evde birileri varmış izlenimi yaratarak evin ışıklarını açık bırakma gibi davranışlar bu korkunun günlük hayattaki yansımalarıdır (Çok-lar ve Solak, 2017: 313). Suç korkusu, toplumsal güvenin zedelenme-sine yol açmakta giderek daha büyük bir toplumsal soruna dönüş-mektedir. Suç ve suç korkusunun bireysel alanda etkilerinden biri olan mutluluk ve yaşam memnuniyeti üzerindeki etkisinin bilinmesi sadece akademik çalışmalar yapanlar için değil politika yapıcı ve uy-gulayıcılar için de önem taşımaktadır.

Mutluluk ve Mutluluk Ekonomisi

Batı düşüncesinde mutluluk Antik Yunan dönemi, aydınlanma ve sonrası faydacılık dönemi ve refah devleti dönemi olmak üzere üç dönemde incelenmektedir. “mutluluk” erken dönemde başta Aristo ve Platon gibi birçok düşünür tarafından tanımlanmış ve ona ulaş-manın yolları açıklanmaya çalışılmıştır. Aristoya göre mutluluk ya-şamın anlamı ve amacı, insan varlığının amacı ve sonudur. Eski Yu-nan medeniyetinde içe nüfuz eden iyi ruhsal durum hali veya sağlıklı, mutlu ve varlıklı olmayı içeren iyi oluş halini yansıtan “eudaimonia” ifadesi filozoflar tarafından mutluluğu ifade etmek için kullanılmıştır. Erken dönem felsefesinde ulaşılabilecek en yüksek nokta ve nihai hedef olan mutluluğa, ancak insan hayatının sonunda erişilebilmek-tedir. Kilisenin egemen olduğu ortaçağ Avrupa’sında ise dünya haya-tında mutluluğa yer yoktur. İnsanoğlunun dünyaya gelmeden sahip olduğu gerçek mutluluk ancak inananlara ölünce yeniden bağışlana-caktır. Bu nedenle mutluluğa ulaşma çabaları yersizdir. On sekizinci yüzyıl aydınlanması ve ahlaki felsefecilik mutluluğun sadece öteki hayat ile sınırlı olmadığını bu dünyada da yaşanabileceğini vurgula-maktadır. Bu bakış açısı mutluluğa ulaşmak ve artırmak için rasyo-nellik anlayışını yaygınlaştırmıştır. Refah devleti uygulamalarının başladığı yirminci yüzyılın ikinci yarısı mutluluk idealinin parlak dö-nemi olmuştur (Veenhoven ve Dumludağ, 2015: 203-204).

Bentham’ın 1769’da formüle ettiği fayda kuramına göre “en çok in-sanın en fazla mutluluğu” doğru ve yanlışın tek uygun ölçütüdür.

Page 172: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

172 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Bentham’a göre doğa insanı iki egemen efendinin, acı ve hazzın yöne-timi altına koymuştur. Bir yanda doğru ve yanlışın standardı diğer yanda sebepler ve sonuçlar zinciri kendi tahtlarına kurulur. Bunlar her yaptığımızı, her söylediğimizi ve her düşündüğümüzü belirler, yönetirler (Ekeløve-Slydal, 2018: 433-434). İnsanın mutluluğa ulaş-masının yolu acıdan kaçmak hazzı olabildiğince artırmaktır. Amaç acıdan arındırılmış net hazzı en çoklaştırmaktır. Bireylerin mutlulu-ğu erişebilecekleri net haz miktarı olarak kabul edildiğinde, tek tek bireylerin toplamından oluşan toplumun genel mutluluğu bireylerin mutlulukları toplamına eşit olacaktır ki bu Bentham’ın ortaya koy-maya çalıştığı acı ve hazzın matematiğidir (Özel, 2014: 50-51). Mut-luluğun elde edilen fayda ile özdeşleştirilmesinden, faydanın Bentham’la hesaplanabilir olduğu tezine giden süreç ekonomi politi-ğin bilim olma niteliğini kazandığı süreçle bütünleşmiştir (Sarfati, 2005: 126).

Mutluluk ile gelir, sağlık, eğitim, istihdam, cinsiyet, yaş gibi demogra-fik ve sosyoekonomik durumlar arasındaki ilişki Adam Smith’den bu yana birçok iktisatçının da dikkatini çekmiştir. Ancak mutluluk ko-nusundaki çalışmalar ekonomistlerce uzun yıllar ihmal edilmiş ve diğer sosyal bilimcilere bırakılmıştır. Mutluluk ekonomisi literatürü Easterlin’in (1973) mutlak gelirin mutluluk üzerinde etkisini incele-diği çalışmasına dayandırılmaktadır. Daha sonraları Easterlin Para-doksu olarak adlandırılan yaklaşımında Easterlin, veri dönemde yük-sek gelirlilerin düşük gelirlilerden daha mutlu olmakla birlikte uzun dönemde ortalama gelirdeki artışın mutluluk düzeyinde belirgin bir artışa yol açmadığını ortaya koymaktadır. Ekonomik büyüme ve mut-luluk arasındaki bu paradoksun nedeni kişilerin gelir düzeylerini değerlendirirken kendi gelirlerindeki artışı göz önünde bulundur-maktan ziyade gelirlerini başkalarının gelirleri ile karşılaştırmala-rından kaynaklanmaktadır (Cömertler, 2013: 8).

1970’li yılların başında çok az sayıdaki çalışmanın dışında mutluluk ekonomisi alanında çalışma bulunmamaktayken, 1990’lı yıllarda bu konuya ilginin hızla artığı görülmektedir. Hatta sadece 2015 yılında yaşam memnuniyeti ve mutluluk konusunda 14.000den fazla eser yayınlanmıştır. Mutluluk ekonomisi literatüründe mutluluk verileri-nin üç temel amaçla kullanıldığı görülmektedir. Birinci ve en yaygın amaç insanları neyin mutlu ettiğini açıklamak; ikincisi mutlu insanla-rın ne yaptığını, nasıl davrandığını ortaya koymak ve üçüncü amaç

Page 173: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 173

“kendi hesabına çalışanlar daha mutluysa neden başkaları için çalış-maya devam ediyoruz?”, “enflasyon işsizlikle karşılaştırıldığında ne kadar zararlıdır?” ya da “yeşil alanlar, kirlilik ve gürültü gibi kamusal malların değerini nasıl belirleriz?” gibi çeşitli ekonomik bulmacaları çözmektir (Clark, 2015: 245-246).

Literatürde insanları neyin mutlu ettiğini bireysel ve sosyo-ekonomik, kurumsal ve çevresel faktörlerle açıklayan çok sayıda ça-lışma bulunmaktadır. Bu çalışmalarda yaş, cinsiyet, ırk, medeni du-rum, eğitim, sağlık, inanç, işsizlik, gelir ve göreli gelir durumları gibi bireysel özelliklerin yanı sıra kişi başına milli gelir, işsizlik oranı, enf-lasyon oranı gibi makroekonomik faktörler ile demokratikleşme, ku-rumlara güven, sosyal yardımlar, özgürlükler, yozlaşma, sosyal dış-lanma gibi birçok kurumsal faktörler ve şehirleşme, hava kirliliği, suç oranları gibi çevresel faktörlerin mutluluk üzerindeki etkisi araştı-rılmıştır. Mutluluğu ya da yaşam memnuniyetini bireysel faktörler-den ziyade göreli faktörlerle açıklamaya yönelik çalışmalar giderek artmaktadır.

Literatürdeki çalışmalarda mutluluğun belirleyicileri üzerinde tam bir fikir birliği oluşmamakla birlikte genel olarak bulgular şöyle özet-lenebilir1. Yaşla mutluluk arasında gençlerin ve yaşlıların orta yaşlı-lardan daha mutlu olduğunu gösteren U biçiminde bir ilişki vardır. Kadınlar erkeklerden, ABD’de beyazlar Afrika kökenli Amerikalılar-dan, evli olanlar bekâr ya da birlikte yaşayanlardan, çocuğu olanlar olmayanlardan daha mutludur. Eğitim düzeyi ile birlikte mutluluk düzeyi de artmaktadır. Sağlık koşullarının kötüleşmesi mutluluğu azaltmaktadır. Düzenli ibadet etmek mutluluğu artırmaktadır. Kişiler gelirleri arttıkça, zenginleştikçe daha mutlu olmakta ama başkaları-nın geliri onlardan daha hızlı artıyorsa mutlulukları artmamaktadır. Gelir dağılımının bozulması ve enflasyon artışı mutluluğu olumsuz etkilemektedir. İşsizlik, boşanmak ya da ayrımcılığa maruz kalmak mutluluğu olumsuz etkilerken diğerlerinin de işsiz kalması, boşan-ması ya da ayrımcılığa maruz kalması durumunda bu negatif etki daha az olmaktadır. Öte yandan işsizlik, evlenme, boşanma, çocuk

1 Geniş bir literatür değerlendirmesi için Frey and Stutzer (2002); Dolan, Peasgood ve

White (2008); Stutzer ve Frey (2012); Layard, Clark ve C. Senik (2012) ve Clark (2018)

çalışmalarına bakınız.

Page 174: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

174 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

sahibi olma ve eşlerin ölümü gibi durumlardan birinin meydana gel-mesi ile gerçekleşen mutluluk düzeyi sürekli olmamakta ve alışma süreci tamamlandıktan sonra başlangıçtaki mutluluk düzeyine geri dönülmektedir. Özgürlükler ve demokratikleşme düzeyinin artması-nın mutluluk üzerinde pozitif etkisi olmaktadır. Sosyal dışlama mut-luluğu azaltmaktadır. Komşulara, hükümete, polise vb kurumlara güvenin artması mutluluğu artırmaktadır. Kırda yaşayanlar büyük şehirlerde yaşayanlardan daha mutludur. Hava kirliliği, gürültü vb çevre kalitesindeki bozulmalar mutluluğu olumsuz etkilemektedir.

İnsanları neyin mutlu ettiğini araştıran çalışmalardaki artışa paralel olarak mutlu insanların ne yaptığına dair çalışmalar da hızla artmak-tadır. Mutlu insanların söylediklerinden ziyade yaptıklarına odakla-narak mutluluğun birey ve toplum üzerindeki etkilerini araştıran bu çalışmalar mutluluğun sadece birey için değil, diğer insanlar için de iyi olduğu sonucunu doğrulamaktadır. Mutluluk düzeyi yükseldikçe insanlar daha verimli, üretken, sağlığına dikkat eden, ayrılmaya ve boşanmaya daha az meyilli, daha cömert, yardımsever, sosyal ve ka-tılımcı olmaktadır. Öte yandan, yansıma etkisiyle düşük yaşam mem-nuniyetine sahip bireylerin ise diğer bireylere zarar verecek davra-nışları gerçekleştirme olasılığı yükselmektedir (Clark, 2015:259).

Mutluluk ekonomisi çalışmaları politika yapıcı ve uygulayıcılara yeni bakış açıları ve araçlar sunmaktadır. Kamu hizmetlerinden memnu-niyeti ölçen detaylı anketlerden elde edilen verilerle mutluluğun be-lirleyicilerinin analiz edilmesi kamu harcamalarının etkilerinin de-ğerlendirmenin yeni bir yolu olabilir. Sadece kamu harcamaları değil uygulanan sosyal politikaların, refah politikalarının, yoksullukla mü-cadele politikalarının ve hatta vergi politikalarının etkileri değerlen-dirilebilir.

Suç ve Mutluluk İlişkisi: Stilize Gerçekler

Mutluluk düzeylerini sosyo-demografik, ekonomik ve kurumsal fak-törlere bağlı olarak açıklayan çok sayıda çalışmaya mukabil suç ve güvenliğin aralarında yer aldığı çevresel faktörlerin etkilerini incele-yen çalışmalar sınırlı sayıdadır. Bu çalışmaların bir kısmı suç, suç korkusu ve güvenlik ile mutluluk düzeyleri arasında bir ilişkinin var-lığını ortaya koyarken (Adams ve Serpe, 2000; Powdthavee, 2005; Møller, 2005; Moore, 2006; Cohen 2008; Di Tela, R., MacCulloch, R., ve Nopo H., 2008; Graham ve Chaparro, 2011; Davies ve Hinks, 2010;

Page 175: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 175

Andreescu, 2010: Kuroki, 2012; Medina ve Tamayo, 2012; Rodriguez-Pose ve von Berlepsch, 2012; Hanslmaier, 2013; Staubli, Killias ve Frey, 2014; Krekel, ve Poprawe, 2014; Cheng ve Smyt, 2015; Mahuteau, ve Zhu, 2015; Stickley et all, 2015; Sulemana, 2015; Brenig ve Proeger, 2016: Dustmann ve Fasani, 2016; Krulicghova, 2018; Charles-Leija, Aboites, ve Llamas, 2019); bir kısmı ise bu de-ğişkenler ile mutluluk arasında bir ilişki bulamamıştır (Michalos ve Zumbo, 2000; Di Tella ve Schargrodsky, 2009; Tetaz, 2014; Akintola, 2019). Literatürdeki çalışmalar suç mağduriyeti ile yaşam memnuni-yeti arasındaki ilişkiyi açıklama konusunda farklı sonuçlar ortaya koymaktadır.

Literatürdeki çalışmaların çoğunlukla suç ve mutluluk arasında ne-gatif bir ilişkinin varlığına dair bulgular elde ettiği görülmektedir. Örneğin, Adams ve Serpe’nin (2000) çalışması savunmasızlık ve suç korkusunun insanların yaşamları üzerindeki kontrol duygularını azaltarak dolaylı olarak yaşam memnuniyetleri üzerinde önemli bir negatif etki yaptığını göstermiştir. Di Tela, MacCulloch ve Nopo (2008) World Gallup Poll verileriyle yaptıkları çalışmada suç mağ-durlarının daha düşük yaşam memnuniyeti düzeyinde olduklarını saptamıştır. Dustmann ve Fasani (2016), yerel suç oranlarındaki ar-tışın bireylerin ruhsal iyi oluşlarını olumsuz etkilediğini ve bu etkinin kadınlarda daha güçlü olduğunu bulmuştur.

Dünyada suç oranlarının en yüksek olduğu yerlerin başında Latin Amerika ve Karayip ülkeleri gelmektedir. Dünya Bankası verilerine göre 2015 yılında Latin Amerika ve Karayip ülkelerinde her 100.000 kişiden 22,3’ü cinayet kurbanı olmaktadır (The World Bank, 2019). Bu ülkelerde suç ve mutluluk ilişkisine dair yapılmış çalışmaların benzer sonuçlar ortaya koyduğu ve anlamlı bir ilişki bulduğu görül-mektedir. Graham ve Chaparro (2011) Latin Amerika ve Karayip ül-kelerinde büyük bir örneklem üzerinde yaptıkları çalışmanın sonu-cunda suç mağduriyetinin mutluluk ve sağlık üzerinde negatif ve an-lamlı etkisinin olduğunu bulmuşlardır. Suç mağduriyetinin kadınlar ve yaşlılar gibi savunmasızları ve bu olaylarla daha nadiren karşıla-şan kişileri (zenginleri) daha olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Medina ve Tamayo (2012), çalışmalarında Kolombiya’da en azından on yıldır bulunduğu evde ikamet edenlerin yaşam memnuniyetleri-nin cinayet oranlarındaki artıştan olumsuz etkilendiği ve hırsızlık suçu mağduriyeti ile yaşam memnuniyeti arasında da negatif bir iliş-

Page 176: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

176 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

kinin olduğunu saptamıştır. Charles-Leija, Aboites, ve Llamas’ın (2019) çalışması Meksika’da birlikte yaşadıkları hane halkından biri tarafından şiddete maruz kalan kişilerin yaşam memnuniyetlerinin anlamlı şekilde etkilendiğini ve bu etkinin kadınlarda erkeklerden daha güçlü olduğunu ortaya koymuştur.

Suç oranının son derece yüksek olduğu bir diğer bölge olan Afrika’ya ilişkin çalışmalar suç mutluluk ilişkisinin varlığına işaret etmektedir. Sahra Altı Afrikası’nda Dünya Bankası 2015 verilerine göre her 100.000 kişiden 9,4’ü cinayet kurbanı olmaktadır (The World Bank, 2019). Powdthavee (2005), Güney Afrika’da ankete katılan 30.000 kişiden son bir yıl içinde kapkaç, hırsızlık, soygun mağduru olmuş ya da ailesinden biri öldürülmüş olanların yaşam memnuniyetlerinde anlamlı bir azalma belirlemiştir. Møller’in (2005) Güney Afrika’nın Nelson Mandela metropoliteninde yaşayan 3.300 hane halkı ile yapı-lan çalışması sonucunda suç korkusu ve kişisel güvenlik endişesinin yaşam memnuniyeti üzerinde doğrudan suç mağduriyetinden çok daha fazla negatif etkisi olduğu ortaya konmuştur. Bireylere karşı işlenen suçların yaşam memnuniyetine negatif etkisinin diğer suç-lardan daha fazla olduğu belirlenmiştir. Davies ve Hinks (2010) Malawi’de deneklerden son bir yıl içinde herhangi bir saldırıya ma-ruz kalanların özellikle kadınların yaşam memnuniyetlerinin azaldı-ğını saptamıştır. Sulemana (2015) Afrobarometer’in 20 Afrika ülke-sinde uyguladığı anket verilerini kullanarak yaptığı sıralı probit ve regresyon analizleri sonucunda suç korkusu, hırsızlık ve fiziksel sal-dırı suçlarının her birinin yaşam memnuniyetini olumsuz etkilediği belirlenmiştir. Suç korkusu ve hırsızlık mağduriyeti ile kadınların yaşam memnuniyeti arasında anlamlı bir ilişki bulunurken erkekler için bulunamamıştır. Fiziksel şiddet mağduriyeti ile hem kadın hem erkeklerin yaşam memnuniyeti arasında anlamlı bir ilişki belirlen-miştir.

Suç oranları dünya ortalamasının çok altında olmakla birlikte suç korkusunun yüksek olduğu Avrupa ülkelerinde suç ve suç korkusu ile mutluluk ve yaşam memnuniyeti arasında anlamlı ilişkiler bu-lunmuştur. Dünyada ortalama her 100.000 kişiden 5,3’ü cinayet kur-banı olurken, Avrupa geneli ve AB ülkelerinde her 100.000 kişiden biri cinayet kurbanıdır (The World Bank, 2019). Moore (2006) Avru-pa Sosyal Araştırmalar verilerini kullanarak suç korkusunun gölge fiyatlarını hesaplamıştır. Gelir ve suç korkusu ile mutluluk arasında

Page 177: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 177

anlamlı bir ilişki belirlenmiştir. Rodriguez-Pose ve von Berlepsch (2012), Avrupa’da sosyal sermaye ve bireysel mutluluk ilişkisinin analiz ettikleri regresyon modelinden bireyin yaşadığı mahalleye aidiyet ve güven duygusunun mutlulukla pozitif bağlantılı olduğu sonucunu elde etmiştir. Evinin soyulacağı ya da saldırıya uğrayabile-ceği endişelerinin artması mutluluk düzeyini anlamlı bir şekilde dü-şürmektedir. Brenig ve Proeger (2016), European Social Survey veri-lerini kullanarak yaptıkları analizlerde suç korkusu, suç mağduriyeti ve ortalama algılanan bölgesel suç korkusunun Avrupa genelinde yaşam memnuniyetinde anlamlı bir azalmaya neden olduğu sonucu-na ulaşmıştır.

Avrupa genelindeki suç mutluluk ilişkisi Avrupa ülkeleri için yapılan analizlerde de benzer sonuçları vermiştir. Hanslmaier (2013) Al-manya’da suç korkusu ve suç mağduriyeti deneyiminin yaşam mem-nuniyetini azalttığını belirlerken; yerel gazete okuyucularının daha fazla malumat sahibi olmaları nedeniyle yerel suç oranlarındaki artı-şın suç korkusunu ulusal suç oranından daha fazla etkilediğini ortaya koymuştur. Krekel ve Poprawe (2014), Alman Sosyo-Ekonomik Pa-nel ve Polis Suç İstatistikleri’nden toplanan veri setini kullanarak yaptıkları analizlerle 1994-2012 yılları arasında gerçekleşen yerel suçların Almanya’daki yaşam memnuniyeti üzerinde anlamlı bir olumsuz etkisi olduğu sonucuna ulaşmışlardır. Hırsızlık ve diğer suç-larla yaşam memnuniyeti arasında anlamlı bir ilişki bulunamazken vahşet suçlarında bu etki çok yüksektir. Staubli, Killias ve Frey (2014) çalışmasında İsveç’te bireylere karşı işlenen suçlar kadar hır-sızlık, soygun suçlarının yaşam memnuniyetini olumsuz etkilediğini ve bu olumsuz etkinin zamanla azalmadığını göstermiştir.

Planlı ekonomiden piyasa ekonomisine geçiş sürecinde kurumların yeniden yapılandığı ve sosyo-ekonomik ve kültürel bir dönüşüm sü-recinin birlikte yaşandığı geçiş ekonomilerinde suç oranlarının Av-rupa ortalamasına göre daha yüksek olduğu görülmektedir. Geçiş ülkelerinde suç ve mutluluk ilişkisinin varlığını ortaya koyan çalış-malar bulunmaktadır. Andreescu (2010) çalışmasında Romanya’da genel mutluluk düzeyi Macaristan’da ise yaşam memnuniyeti ile suç korkusu arasında anlamlı bir ilişki belirlemiştir. Stickley ve diğerle-rinin (2015) çalışmasında eski Sovyetler Birliği ülkelerinde şiddet ve hırsızlık gibi farklı suçların mağduru olanların mutluluklarında azalma belirlenmiştir. Krulicghova (2018) Çek Cumhuriyetinde suç

Page 178: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

178 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

korkusunun yaşam memnuniyetini doğrudan etkilediğini ancak suç mağduriyetinin mutluluk ve yaşam memnuniyetini suç korkusu yo-luyla dolaylı olarak etkilediğini ortaya koymuştur.

ABD, Japonya, Çin ve Avustralya için gerçekleştirilen çalışmaların ortak sonucu suç ve mutluluk arasında negatif bir ilişkinin varlığına işaret etmektedir. Cohen (2008) ABD’de soyguna uğrayanların mut-luluklarının önemli ölçüde azaldığı bulgusuna ulaşmıştır. Kuroki (2012) Japonya’da hırsızlık ve soygun mağduru olan kişilerin yaşam memnuniyetlerinin nasıl etkilendiğini araştırdığı çalışmasında hırsız-lık mağdurlarının mutluluğunun anlamlı şekilde azaldığını saptamış-tır. Ayrıca bir miktar para kaybını tolere edebilecek ya da güvenlik hizmeti satın alabilecek güçte olan kişilerin mağduriyetten daha az etkilenebildikleri bulgusuna ulaşılmıştır. Evleri soyulan kişilerden ev sahiplerinin kiracılara göre daha fazla mutsuz olduğu görülmüştür. Cheng ve Smyt (2015), Çin’de suç mağduru olmanın veya bir tanıdı-ğının suç mağduru olmasının mutluluğu negatif etkilediğini bulmuş-tur. Suç mağduru kadınların çevresinde başka aynı suçtan mağdur olan kişiler varsa mağduriyet duygusunun azaldığı belirlenmiştir. Güvenli bir mahallede yaşamak mutluluğu olumlu etkilemektedir. Mahuteau ve Zhu (2015) yaptıkları panel veri analizinden Avustral-ya’da fiziksel saldırı ve mala karşı işlenen suçların her ikisinin de bireylerin yaşam memnuniyetini önemli ölçüde azaltırken bu etkinin fiziksel saldırı suçlarında daha büyük olduğu sonucuna ulaşmıştır.

Sayıları daha az olsa da suç ve mutluluk arasında bir ilişkinin olma-dığı ya da son derece zayıf bir ilişkinin varlığını tespit eden çalışma-lar da bulunmaktadır. Örneğin, Michalos ve Zumbo’nun (2000) ça-lışması İngiliz Kolombiya’sındaki Prince George kentinde suça ilişkin konuların yaşam kalitesi ve mutluluk üzerinde etkisinin son derece az olduğunu ortaya koymaktadır. Di Tella ve Schargrodsky’nin (2009) çalışmasında Arjantin’de mağduriyet deneyimi ile mutluluk arasında anlamlı bir ilişki bulunamamıştır. Tetaz’ın (2014) çalışma-sında suç ve mutluluk arasında herhangi bir ilişki bulamamakla bir-likte güvensizliğin mahalle yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkisi olduğu belirlenmiştir. Bir mağduriyetin yaşanmasının yanı sıra o mahallenin diğerlerinden daha az güvenli olduğuna inanılması du-rumunda da mahalleden memnuniyet olumsuz etkilenmektedir. So-nuçlar kişilerin sadece mahallenin güvenlik düzeyini dikkate almadı-ğını diğerleriyle mukayese ederek karar verdiklerini göstermektedir.

Page 179: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 179

Akintola (2019) suç, emniyet ve güvenlik algısının Nijerya’nın Ondo eyaletinde yaşayanların mutluluğuna etkisini araştırdığı çalışmasın-da, 179 kişiye uygulanan anket verilerine göre suç, emniyet ve gü-venlik algılarının ortak ve bağımsız bir şekilde mutluluğu açıklaya-madığı sonucuna ulaşmıştır.

Literatürdeki çalışmaların suç mağduriyeti ile yaşam memnuniyeti arasındaki ilişkiyi açıklama konusunda farklı sonuçlar ortaya koyma-sı bu alanda daha fazla çalışma yapılmasının gerektiğini göstermek-tedir. Literatürden hareketle suç ve mutluluk ilişkisi stilize gerçekleri olarak şunlar söylenebilir:

1. Suç ve suç korkusu ile mutluluk ve yaşam memnuniyeti arasında ilişki vardır. Suç ve suç korkusu arttıkça deneyimlenen mut-luluk ve yaşam memnuniyeti azalmaktadır.

2. Suç mutluluk ilişkisi yaş ve cinsiyete göre farklılaşmakta-dır. Suç mağduru kadınlar erkeklerden daha mutsuz olmaktadır. Suç korkusu, kadınların ve yaşlıların mutluluğunu diğerlerinden daha fazla azaltmaktadır.

3. Suç mutluluk ilişkisi mülkiyet sahipliğine göre farklılaş-maktadır. Suç mağduriyeti ya da suç korkusu durumunda mülk sa-hiplerinin mutluluk düzeyi kiracılardan daha fazla azalmaktadır.

4. Suç mutluluk ilişkisi suç türlerine göre farklılaşmaktadır. Bireye karşı işlenen darp, taciz, tecavüz gibi suçların mağdurlarının mutluluğu hırsızlık vb suçların mağdurlarından daha fazla olumsuz etkilenmektedir.

Suç ve mutluluk ekonomisi çalışmaları suç ve mutluluğun sosyo-ekonomik belirleyicilerini açıklamaya odaklanmıştır. Suç ve mutluluk ilişkisini inceleyen çalışmalarda suç ve suç korkusu mutluluğun be-lirleyicisi olarak analize konu olmaktadır. Ancak suçun belirleyicisi olarak mutluluk ya da yaşam memnuniyetini analiz eden literatürde büyük bir boşluk bulunmaktadır. Acaba mutluluk düzeyindeki artışın suç oranları üzerinde olumlu bir etkisi var mıdır? Mutlu insanlar mutsuz insanlardan daha az mı suç işler? Mutlu insanlar mutsuz in-sanlardan daha az mı suç mağduru olurlar? Bu alanda araştırılması gereken bunlar gibi birçok soru bulunmakta ve gelecekte bu alandaki çalışmaların artması beklenmektedir.

Page 180: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

180 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Suç ve mutluluk arasındaki karşılıklı ilişkiyi ve süreçleri suç türleri-ne, cinsiyete, yaş guruplarına, etnik, kültürel farklara ya da yaşanan coğrafyaya göre daha ayrıntılı analizlerle ortaya koyan çalışmaların artması, suç ve suç korkusunun nedenleri ve sonuçlarını ortadan kaldırmaya odaklanan koruyucu, önleyici politika ve uygulamaların geliştirilmesine ve başarısına yardımcı olacaktır.

Kaynaklar

Adams, R. E., and Serpe, R. T., 2000, “Social Integration, Fear of Crime, and Life Satisfaction”, Sociological Perspectives, 43(4), 605-629.

Akintola, A.A., 2019, “Perception of Crime, Safety and Security as Predictors of Psychological Wellbeing Among Residents of Ondo State, Nigeria”, International Journal of Arts and Commerce, 8(7), 56-66.

Andreescu, V., 2010, “Victimization and Fear of in Romania And Hungary: A Comparative Analysis”, Revista Română de Sociologie”, XXI(3–4), 163-183.

Becker, G. S., 1968, “Crime and Punishment: An Economic Approach”, Journal of Political Economy, 76(2), 169-217.

Brebig, M., and Proeger, T., 2016, Putting a price tag on security: Subjective well-being and willingness-to-pay for crime reduction in Europe, CEGE Discussion Papers No:278.

Buonanno, P., 2003, The Socioeconomic Determinants of Crime: A Review of the Literature, University of Milan-Bicocca Department of Economics Working Paper Series No:63.

Charles-Leija, H., Aboites, G., and Llamas, I., 2019, “Violence in the Household and Happiness in Mexico”, The Australian Economic Review, 52(2), 200-211.

Cheng, Z., and Smyth, R., 2015, “Crime Victimization, Neighborhood Safety and Happiness in China”, Economic Modelling, 51, 424-435.

Clark, A. E., 2018, “Four Decades of the Economics of Happiness: Where Next?”, The Review of Income and Wealth, 64:2, 245-269.

Cohen, M. A., 2008, “The Effect of Crime on Life Satisfaction”, The Journal of Legal Studies, 37(S2), 325–353.

Page 181: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 181

Cömertler, N. ve Kar, M., 2007, “Türkiye'de Suç Oranının Sosyo-Ekonomik Belirleyicileri: Yatay Kesit Analizi”, Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, 62(2), 37-57.

Cömertler Şimşir, N., 2013, “Türkiye’de Mutluluk Ekonomisinin Belir-leyicilerinin Ekonometrik Analizi”, Finans Politik ve Ekonomik Yo-rumlar, 50(579), 7-23.

Çoklar, I. ve Solak, N., (2017), “Suç korkusu: Tanım, Ölçüm ve Belirle-yiciler”, Nesne, 5(10), 311-328.

Davies, S., and Hinks, T., 2010, “Crime and Happiness Amongst Heads of Households in Malawi”, Journal of Happiness Studies, 11(4), 457–476.

Di Tela, R., MacCulloch, R., and Nopo H., 2008, Happiness and Beliefs in Criminal Environment, IDB Working Paper, No. 662, Inter-American Development Bank, Research Department, Washington, DC.

Di Tella, R. D. and Schargrodsky E., 2009, Happiness, Ideology and Crime in Argentine Cities", IDB Working Paper, No. 112, Inter-American Development Bank, Research Department, Washington, DC.

Dolan, P., Peasgood, T. and White M., 2008 , “Do We Reaally Know What Makes us Happy? A Review of the Economic Literature on the Factors Associated with Subjective Well-being”, Journal of Economic Psychology 29, 94-122.

Durusu Çiftçi, D., ve Kargın Akkoç, G., 2019, “Convergence of Crime in Turkey: Time Series Analysis with Accounting Structural Breaks”, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar, (647), 101-123.

Dustmann, C. and Fasani, F., 2016, “The Effect of Local Area Crime on Mental Health”, The Economic Journal, 126 (June), 978–1017.

Düzgün, Ş., 2007, “Suç Olgusuna Teorik Yaklaşımlar ve Disiplinlerarasılık”, Dosya 06, Bülten 55(Kasım/Aralık), 4-11.

Easterlin, A., 1973, “Does money buy happiness?”, The Public Interest, Winter No:30, 3-10.

Ekeløve-Slydal, G. M., 2018, “Jeremy Bentham’s Legacy: A Vision of an International Law for the Greatest Happiness of All Nations”, in

Page 182: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

182 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Morten Bergsmo and Emiliano J. Buis (editors), Philosophical Foundations of International Criminal Law: Correlating Thinkers, Torkel Opsahl Academic EPublisher, Pub.Ser.No:38, Brussels, 429-485.

Freeman, R. B., 1999, “The economics of crime”, in O. Ashenfelter & D. Card (Eds.), Handbook of labor economics (Vol. 3c, chap. 52). Ams-terdam, Netherlands: North Holland Publishers.

Frey, B.S. and Stutzer A., 2002, “What can Economists Learn from Happiness Research?”, Journal of Economic Literature, XL, 402-435.

Graham, C. and Chaparro, J.C., 2011, Insecurity, Health, and Well-being; An Initial Exploration Based on Happiness Surveys, Inter-American Development Bank, Research Department, Washington, DC

Hale, C., 1996, “Fear of Crime: A Review of the Literature”, International Review of Victimology, 4 (2), 79–150.

Hanslmaier, M., 2013, “Crime, Fear and Subjective Well-Being: How Victimization and Street Crime Affect Fear and Life Satisfaction”, European Journal of Criminology, 10(5), 515–533.

Hanson, F.R. et all., 2010, “The Impact of Crime Victimization on Quality of Life”, J Trauma Stress, 23(2), 189-197.

Krekel, C., and Poprawe, M. L., 2014, “The Effect of Local Crime on Well-Being: Evidence for Germany”, SOEP - The German Socio-Economic Panel Study at DIW, Berlin, 678

Krulichova, E., 2018, “Life Satisfaction and Happiness: Discussing the Impact of Fear of Crime and Victimization”, Acta Universitatis Caralinae, Philosophica et Historica 2/ Studia Sociologica, 23-37.

Kuroki, M., 2012, “Crime Victimization and Subjctive Well-being: Evidence from Happineness Data”, Jounal of Happiness Studies 14, 783-794.

Layard, R., Clark, A. E. and Senik, C., 2012, “The Causes of Happiness and Misery,” in J. Helliwell, R. Layard, and J. Sachs (eds.) World Happiness Report 2012, Columbia Earth Institute, New York.

Mahuteau, S., and Zhu, R., 2015, “Crime Victimisation and Subjective Well-Being: Panel Evidence from Australia”, IZA DP No. 9253

Page 183: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 183

Medina, C. and Tamayo, J., 2012, “An Assessment of How Urban Crime and Victimization Affects Life Satisfaction”, in: Subjective Well-Being and Security. Eds. D. Webb and E. Wills-Herrera. Vol. 46. Social Indicators Research Series. Springer Netherlands, 91-147.

Michalos, A. C., and Zumbo, B. D., 2000,”Criminal Victimization and the Quality of Life”, Social Indicators Research, 50(3), 245–295.

Møller, V., 2005, “Resilient or Resigned? Criminal Victimisation and Quality of Life in South Africa”, Social Indicators Research, 72(3), 263–317.

Moore, S. C., 2006, “The value of reducing fear: an analysis using the European Social Survey”, Applied Economics, 38(1), 115–117.

Okulicz-Kozaryn, A. & Mazelis, J. M., 2016, “Urbanism and Happiness: A Test of Wirth’s Theory of Urban Life”, Urban Studies 55(2), 349-364.

Özel, H., 2014, “Kapitalizm ve Mutluluk”, İktisat ve Toplum, 40, 49-56.

Powdthavee, N., 2005, “Unhappiness and Crime: Evidence from South Africa”, Economica, 72(3), 531–547.

Rodriguez-Pose, A., and von Berlepsch, V., 2012, “Social Capital and Individual Happiness in Europe”, Department of European Economic Studies Bruges European Economic Research Papers 25.

Sarfati, M., 2005, “Rasyonalite ve Neoklasik Kuram”, Ekonomik Yak-laşım, 16(57), 103-130.

Staubli, S., Killias, M., and Frey, B.S., 2014, “Happiness and Victimization: an Empirical Study for Switzerland”, European Journal of Criminology 11(1), 57-72.

Stickley, A. et all., 2015, “Crime and Subjective Wellbeing in he Countries of Former Soviet Union”, BMC Public Health, 15(1), 1-9.

Stutzer, A. and Frey, B.S., 2012, “Recent Developments in the Economics of Happiness: A Selective Overview”, IZA DP No.7078.

Sulemana, I., 2015, “The Effect of Fear of Crime and Crime Victimization on Subjective Well-Being in Africa”, Social Indicators Research, 121(3), 849-872.

Page 184: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

184 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tetaz, M., 2014, “Life Satisfaction, Neighborhood Quality of Life and Crime”, (Working Paper Series-Center for Bussiness Reseach), Palerma Business Review No: 11, 7-15.

The World Bank, 2019, DataBank, World Development Indicators https://databank.worldbank.org/reports.aspx?source=2&type=metadata&series=VC.IHR.PSRC.P5# (erişim: 26.09.2019)

Yurtcan, E., 2015, Yargıtay Kararları Işığı Altında Türk Ceza Kanunu (Genel Hükümler), Cilt-1, 2.Baskı, Türkiye Barolar Birliği, Ankara.

Page 185: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 185

TÜRKİYE’DE MALA KARŞI SUÇLARIN SOSYOEKONOMİK BELİRLEYİCİLERİ ÜZERİNE BİR DENEME:

SINIR TESTİ YAKLAŞIMI (1970-2007)1

Hayati Aksu & Yakup Akkuş

1. Giriş

Toplumlara yüklediği zararlar dolayısıyla sosyal bilimcilerin araş-tırmalarına konu olan suç olgusu, son yıllarda ekonomistlerin de uğ-raşı alanına girmiştir. 1960’lardan sonra, Suç Ekonomisi literatürün-de suçları etkileyen ekonomik faktörleri ve suçun ekonomik anlamda kamuya verdiği zararları belirlemeyi amaçlayan çok sayıda çalışma yapılmıştır. Suç ekonomisine modelleme yoluyla yaklaşımın öncüsü ise Gary Becker’dir (1968). Becker’i takiben suça sebep olan unsurlar ile kamuya en az maliyete mal olacak optimal cezalandırma yöntem-leri, çeşitli modellerle belirlenmeye çalışılmıştır. Bu amaçlara ulaş-mak için oluşturulan ekonomik modeller, suçu sosyoekonomik de-ğişkenlerle tanımlamakta ve suçun zararlarını en aza indirmek üzere çeşitli çıkarımlar sunmaktadırlar.2

Son yıllarda Türkiye’de yaşanan suç oranlarındaki artışların ekono-mik yaklaşımla analiz edilmesi henüz 2000’li yıllarda başlamıştır ve oldukça sınırlıdır. Bu çalışma Türkiye’de işlenen suçlar içerisinde önemli bir ağırlığa sahip olan ve son yıllarda giderek artan mala karşı suçlar üzerine odaklanmıştır. Mala karşı suçların sosyoekonomik belirleyicileri 1970-2007 dönemi için Sınır Testi (Bounds Testing) Yöntemi yoluyla ilk defa bu çalışmada analiz edilmeye çalışılacaktır. Bu yöntem değişkenler arasındaki ilişkiler ve belirlenecek politikalar için kısa ve uzun dönemli çıkarımlarda bulunmaya imkân tanımakta-dır. Suç ekonomisi teorisi gözetilerek oluşturulan ekonometrik mo-delde, mala karşı suçları etkileyebileceği düşünülen makro ekonomik

1 Bu çalışma, Sosyoekonomi Dergisi’nin 11/2010-1 sayısında yayınlanmıştır.

2 Bu çalışmanın amacını aştığı için, teorik suç modellerinin ayrıntısına yer verilmemiş-

tir. Ayrıntı için bknz; Becker (1968); Dursun (1997).

Page 186: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

186 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

değişkenler olarak enflasyon, işsizlik ve reel kişi başına gelir; sosyal bir gösterge olarak da orta öğretim okullaşma oranı kullanılmıştır.

Çalışmanın ikinci bölümünde, Türkiye üzerine yapılan diğer çalışma-larda temel dayanaklarına yeterince yer verilmeyen Suç Ekonomisi teorisine kısaca değinilecek, ardından suç ekonomisi üzerine yapıl-mış olan uygulamalı çalışmalar tanıtılacaktır. Üçüncü bölümde, ça-lışmada benimsenen ekonometrik yöntem olan Sınır Testi Yaklaşımı açıklanacak ve son olarak uzun ve kısa dönem tahminlerinden elde edilen bulgular tartışılacaktır.

2. Suç Ekonomisi Teorisi

Suç ekonomisi teorisinde temel varsayım, suçlunun rasyonel davra-nış sergilediğidir. Bu varsayım, 18. yüzyıl fayda felsefesinin ürünü olan Rasyonel Tercih Teorisi’ne dayanmaktadır. Teoride, yasadışı davranışların yasal davranışlar gibi rasyonellik içerdiği ve suçlunun faydasını maksimum yapmaya çalışan diğer bireylerden farklı olma-dığı kabul edilmektedir. Bu yolla suç ekonomisi kavramını, “piyasa yapısı içinde ve dışında insan davranışı ve kaynak tahsisi seçimini açıklamak amacıyla kullanılan ekonomik analiz yaklaşımı” (Ekren, 2000) olarak tanımlayabilriz. Dolayısıyla suç ekonomisi teorisi te-melde Fayda Maliyet Analizi ve Dışsallık Analizine dayanacaktır.

2.1. Fayda – Maliyet Analizi

Suç ekonomisi teorisinde, mikroekonomik yaklaşım yoluyla suçlunun karşılaşabileceği fayda ve maliyetler sıralanarak suç eyleminin anali-zi yapılmaktadır. Buna göre rasyonel davranan suçlunun, suçtan bek-lediği faydalar karşılaşacağı maliyetleri ve riskleri aşarsa yasadışı faaliyetlere yöneleceği varsayılmaktadır. Bu analize göre suçlu, fay-dalar maliyetlerden fazla olursa suç işleyecek ve suçun marjinal fay-dası marjinal maliyetine eşit olana kadar bu faaliyetine devam ede-cektir (Becker, 1968: 177-78; Scorzafave ve Soares, 2009: 40).

Suçun en büyük faydası elde edilen gelir ve örneğin çalınan eşyanın değeridir. Karşılaşılan en önemli maliyetler de suçlunun yasal işte çalışmasıyla elde edebileceği gelir, yakalanma ihtimali, suç öncesi ve ceza sonrası yapılacak masraflardır. Suçluların yasal işte çalışmaktan vazgeçtikleri zamanın değeri, yasal gelirle ölçülmektedir. Bu durum suçlu için önemli bir fırsat maliyetidir. Ayrıca, hapiste geçirilen süre

Page 187: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 187

boyunca yasadışı gelirden mahrum kalma durumu da suçlu için bir fırsat maliyeti olarak görülebilir (Eide, 1999: 351).

2.2. Dışsallık Analizi

Ekonomistler suçun zararlarını -dışsallık analizini kullanarak- top-luma ve devlete yansıyan maliyetleri açısından incelemektedirler. Çünkü suçlular, eylemlerinin bütün sonuçlarını ödemedikleri (ceza-landırılamadıkları) için negatif dışsallık ortaya çıkmakta ve bu du-rum marjinal sosyal maliyetin marjinal özel maliyeti aşmasına sebep olmaktadır (Stiglitz, 1996: 396). Ayrıca, suç oranlarının artması polis, mahkeme, hapishane vb. harcamaları da beraberinde getirmektedir. Devlet, suçu önlemek üzere birçok maliyetle karşılaşmakta, bunun yanında özel kişiler de suça karşı önlem almak üzere koruma, kapıcı, alarm, sigorta gibi maliyetlere katlanmaktadırlar. Suç, bu olumsuz etkilerinden dolayı önemli oranda kaynak israfına sebep olmakta aynı zamanda kaynakların optimal şekilde dağılımını da zora sok-maktadır.

Becker (1968: 179-180), suç analizinin aslında ekonomistlerin yaptı-ğı dışsal zarar analizinin genelleştirmesi olduğunu, suçun dışsallık yaratan diğer eylemlerden analitik olarak çok farklı olmadığını be-lirtmiştir. Dolayısıyla, suç eylemlerine karşı uygulanan politikalar, optimal kaynak dağılımını sağlamaya yönelik çabaların bir parçası-dır.

Becker, sosyal refah fonksiyonunu suçlardan kaynaklanan reel gelir-deki (L) kayıp olarak tanımlamıştır;

L = D(O) + C(p,O) + bpfO.

Burada; D(O): suçlardan kaynaklanan net sosyal maliyet veya zarar-dır. p: yakalanma ihtimali, O: suç sayısı, C: suçları önlemek üzere ya-pılan harcamalardır. bf: cezalandırılan suç başına kayıp ve pO: ceza-landırılan suç sayısı olduğu için bpfO terimi, cezalardan kaynaklanan toplam sosyal kaybı göstermektedir. Sosyal refah fonksiyonunda yer alan tüm bağımsız değişken değerlerindeki artışlar, toplumun elde ettiği reel gelirde (L) azalışa sebep olacaktır (Becker, 1968: 180).

Page 188: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

188 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

2.3. Ekonomik Faktörler ve Suç

Suça ekonomik yaklaşım, kriminoloji, sosyoloji ve psikoloji gibi bi-limlerden farklı olarak; suç fiilini diğer ekonomik faaliyetler gibi de-ğerlendirmektedir. Dolayısıyla suça ekonomik yaklaşımda analizi yapılan en önemli faktörler ekonomik dürtüler ve uygulamalardır (Scorzafave ve Soares, 2009: 40).

Genel kabule göre, gelir düzeyinin düşüklüğü bireyleri suç eylemle-rine iten en önemli dürtülerden biridir. Bu görüşe göre, fakir bireyle-rin yasal ekonomik faaliyet alanlarında daha az fırsatlara sahip olma-sı ve yasal kazançlarının düşük olması (düşük fırsat maliyeti) onları suç faaliyetlerine yönlendirecektir. Yasal gelirlerdeki artış veya eği-tim yoluyla kurallara uyulması durumunda ise suç miktarı azalacak-tır (Becker, 1968: 177).1 Yoksul kesim, hayat şartları iyi olmayan ve genelde suç işleme eğilimi yüksek olan bölgelerde yaşamaktadır. Bu durum, sunduğu yasadışı fırsatlar dolayısıyla suçluluğun önemli bir belirleyici faktörüdür.

Ekonominin durgunluk dönemlerinde işsizliğin artması sonucu ge-nelde mala karşı suçlar artmaktadır. Genç işsizlerin suç işlemeye da-ha eğilimli oldukları gözlenmiştir. Fakat işsizlikle suç arasında doğ-rudan bir ilişkinin saptanmadığı çalışmalar da yapılmıştır (Richardson, 1989: 5). Ekonomik gelişme ise yasal faaliyet alanı için yeni iş imkânları doğurmaktadır. Fakat toplumun diğer üyelerinin zenginliği artacağı için suçtan beklenen potansiyel gelir de artacaktır (Fajnzylber, 2002: 1328). Ekonomik gelişmenin suç istatistikleri üze-rine etkisi de tartışılmalıdır. Gelişmiş ekonomiler üzerine yapılan çalışmalarda, ekonomik kalkınma ile suç oranları arasında pozitif ilişki bulunabilir. Ancak gerçekte bu durumun önemli sebeplerinden biri gelişmiş ülkelerde rapor edilmeyen suçlara nazaran “rapor edi-

1 Bununla birlikte, suç istatistikleri tam bilgi vermekten uzaktır. Örneğin zengin sınıfın

işlediği suçlar (beyaz yaka suçları), genellikle istatistiklerde yer almamaktadır. Yüksek

gelir sahibi suçlular, yakalanma veya mahkum olma olasılıklarını azaltmak üzere suçla-

rını planlamaya, iyi avukat tutmaya ve rüşvete daha fazla para harcama eğilimindedirler. Çünkü, katlandıkları bu maliyetler, hapis cezası aldıkları zaman karşılaşacakları maliye-

te oranla daha azdır. Düşük gelirli suçlular ise bu imkânlara sahip olmadıkları ve para

cezası ödeyemedikleri için hapis cezasına katlanırlar; onların hapishanede geçirecekleri

zamanın maliyeti para cezasının maliyetine göre daha düşüktür (Becker, 1968: 195;

Dönmezer, 1994: 293).

Page 189: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 189

len suç sayısının” fazlalığı ve düzenliliğidir (Soares, 2004: 178). Bu-nunla beraber ekonomik gelişme sonucu teknolojinin yaygınlaşması ve teknik gelişmelerin sunduğu fırsatlar -güvenlik tedbirlerinin art-ması yanında- daha kolay suç işlenmesine, suç türlerinde çeşitlen-meye ve suç oranlarında artışa sebep olabilmektedir. Ayrıca enflas-yon, uzun dönemde toplum içerisinde bölüşüm ve kaynak dağılımı sorunlarına sebep olduğu için suç işleme eğilimini artırabilmektedir.

Ekomonik kaygılarla işlenen ve esas olarak şiddet amaçlı işlenmeyen mala karşı suçlar, özellikle yukarıda bahsedilen ekonomik güdüler tarafından belirlenmektedir (Loureiro vd., 2009: 207).

2.4. Literatür İncelemesi

Suç ekonomisi literatürü 1960’lardan sonra özellikle ABD ve Avru-pa’da oldukça gelişmiş ve derinleşmiştir. 1980’lerden sonra suçlula-rın tekrar suç işleme eğilimini (recidivism) belirlemek üzere bireysel (mikro) veri kullanan analizler yapılmaya başlanmış; “genel caydır-manın” suçu önleme gücüne ek olarak “spesifik caydırma” konusu da ele alınmıştır. Bu konuda öncü çalışmalar yapan Myers’e (1983: 157-166) göre, mülkiyet suçlarını önlemede, genel caydırma yöntemleri-ne -ceza şiddeti ve ceza ihtimaline- nazaran yüksek ücret uygulama-ları daha etkilidir. Witte (1983: 167-176) ise, Myers’in aksine ceza ihtimali ve ceza şiddetini suçu önlemede daha baskın bulmuştur. Cornwell ve Trumbull (1994: 360-366), hem yasal fırsatların hem de cezalandırma stratejilerinin suçu caydırmada etkin olduğu fakat -Myers gibi- ceza uygulamalarının caydırma etkisinin daha az olduğu sonucuna varmışlardır.1

Toplulaştırılmış (makro) veri kullanan çalışmalardan; Koskela ve Viren (1997: 655-660) yakalama ve mahkûmiyet ihtimalinin (ceza ihtimali) suç üzerine caydırıcı etkiye sahip olduğunu bulmuşlardır. Levitt (1998: 353-372) yakalama oranındaki artışla, cinayet ve hır-

1 Sık biçimde gerçekleşen mahkûmiyetler ve uzun süreli hapis cezaları, suçu sırasıyla

caydırma etkisi (deterrence effect) ve etkisiz hale getirme etkisi (incapacitation effect)

kanallarıyla azaltmaktadır. Caydırma etkisi, suç modellerinde yakalama veya mahkûmi-yet oranlarıyla (ceza ihtimali değişkeniyle), etkisiz hale getirme etkisi ise hapis cezası

uzunluğuyla (ceza şiddeti değişkeniyle) temsil edilmektedir (Funk ve Kugler, 2000).

Türkiye’de suc istatistikleri suç ekonomisi teorisine uygun biçimde ayrıntılı olarak

oluşturulmadığından, bu etkiler çalışmamızda analiz edilen dönem ve mala karşı suçlar

için hesaplanamamış, dolayısıyla ekonometrik modele de eklenememiştir.

Page 190: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

190 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

sızlık suçlarının; Tulder ve Torre (1999: 471-486) ise özellikle sal-dırganlık ve basit hırsızlık suçlarının azaldığını vurgulamışlardır. Cherry’e göre (1999: 753-757), yakalama ihtimali tüm suç tipleri boyunca anlamlı caydırma etkisine sahipken, ceza uzunluğu (ceza şiddeti) önemli bir etkiye sahip değildir. Buna karşılık, Chiu ve Mad-den (2007: 543-555), mala karşı suçların uzun dönem hapis cezasıy-la (ceza şiddetiyle) engellenmesi sonucu azaldığını ortaya koymuş-lardır. Funk ve Kugler (2000: 1-18) ise, mahkûmiyet kararı ve hapse-dilme arasında gerçekleşen gecikmeler sebebiyle, hırsızlık ve soy-gunculuk suçlarının kısa sürede azalamayacığını öne sürmüşlerdir.

Trumbull (1989: 423-439), eğitimli suçluların tekrar suç işleme eği-limlerinin diğer suçlulara oranla daha az olduğunu bulmuştur. Witte ve Tauchen’e (1994: 155-167) göre de, yasal işte uzun süre çalışma ve uzun süre eğitime devam etme suç işleme ihtimalini azaltmakta-dır. Soares (2004: 155-184), eğitimin hırsızlık suçunu negatif yönlü etkilediğini tespit etmiştir. Daha spesifik bir çalışmada; Carneiro vd. (2005: 311-318), yüksek eğitimli bireylerin cinayet suçu işleme ihti-mallerinin daha az olduğunu ortaya koymuştur. Buonanno ve Leonida (2009: 11-17) eğitimle mala karşı suçları negatif ilişkili bul-muşlardır. Bununla beraber, Levitt (1998) kişi başına eğitim harca-malarındaki artışın suç oranını artırdığı sonucuna ulaşmıştır. Choe (2008: 31-33) da, eğitimle mala karşı suçlar arasında pozitif ilişki bulmuştur. Buonanno ve Montolio (2008: 89-97) lise ve üniversite mezunlarının nüfusa oranı biçiminde hesapladıkları eğitim değişke-nini mala karşı suçlarla; panel veri analizinde (pooled data-OLS) po-zitif, dinamik panel analizinde (GMM-system) ise negatif ilişkili bul-muşlardır.

Mui ve Ali (1997: 261-265), işsizlik oranının özellikle mala karşı suç-ları artırdığını tespit etmişlerdir. Demombynes ve Özler’e (2005: 265-292) göre, işsizlik oranındaki artış soygunculuk ve cinayet suç-larını artırmaktadır. Calvó-Armengol vd. (2007: 203-233), düşük ücretli ve suç eylemlerine oranla düşük kârlı yasal iş fırsatlarının bireyleri, fırsatların daha bol olduğu suç sektörüne yönlendireceğini öne sürmüşlerdir. Engelhardt vd. (2008: 1876-91), işsizlerin suç iş-leme eğilimlerini çalışanlara oranla daha yüksek bulmuşlardır. Ayrı-ca geniş kapsamlı işsizlik sigortası sisteminin ve küçük çaplı ücret yardımlarının suç oranını azaltacağı sonucuna varmışlardır. Scorzafave ve Soares de (2009: 40-42), işsizlikle mala karşı suçlar

Page 191: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 191

arasında pozitif ilişki bulmuşlardır. Tang ve Lean (2009: 112-115), Sınır Testi Yöntemi ve Granger Nedensellik Testi’ni kullandıkları ça-lışmalarında, işsizlik ve enflasyon oranlarının toplamını gösteren Sefalet Endeksi’ni (misery index) mala karşı suçlarla pozitif ilişkili bulmuşlardır.

Fajnzylber vd. (2002: 1323-1357), soygunculuk suçunu kişi başına gelirle (KBG) pozitif ilişkili; Phillips (2006: 948-974) ise cinayet su-çunu KBG ile negatif ilişkili bulmuştur. Soares (2004: 155-184), KBG ile hırsızlık suçu arasında anlamlı ilişki bulamamıştır. Buonanno ve Montolio’ya (2008: 89-97) göre, mala karşı suçlar KBG ile pozitif, büyüme oranıyla negatif ilişkilidir. Gelir dağılımındaki bozukluğun suç üzerine etkisini araştıran Mehanna (2004: 217-228), suç oranı ve gelir eşitsizliği arasında anlamlı bir ilişki bulamamıştır. Soares (2004: 155-184) ile Demombynes ve Özler (2005), gelir eşitsizliğinin özellikle hırsızlık suçunu artırdığını öne sürmüşlerdir. Brush (2007: 264-268), yatay kesit analizinde suç oranı ile gelir eşitsizliği arasında pozitif ilişki, zaman serisi analizinde ise negatif ilişki elde etmiştir. Choe’ye (2008: 31-33) göre, gelir eşitsizliği hırsızlık ve soygunculuk suçlarını artırmaktadır. Scorzafave ve Soares (2009: 40-42), gelir eşitsizliği ile mala karşı suçlar ve uyuşturucu ticareti suçları arasında pozitif ilişki bulmuşlardır.

Sadece Türkiye üzerine yapılan çalışmalar incelendiğinde; Kutlar’a (2003: 287-305) göre, mala karşı suçlar yoğun olarak işsizler tara-fından işlenmektedir. Kutlar, tüm suçlarla KBG arasında anlamlı bir ilişki elde edememiştir. Yamak ve Yamak (2003: 1-10), KBG arttıkça özellikle mala karşı suçların azaldığını, enflasyon oranlarındaki artı-şın ise bu suçları artırdığını bulmuşlardır. Ancak, kişiye karşı suçlarla KBG arasında anlamlı bir ilişki elde edememişlerdir. Pazarlıoğlu ve Turgutlu (2007: 63-70), işsizlik oranındaki artışın devlete karşı işle-nen suçları artıracağı tahmininde bulunmuşlardır. Bununla birlikte, kamu güvenliğine ve genel ahlaka karşı işlenen suçlar ile işsizlik ora-nı arasında negatif ilişki tespit etmişlerdir. Aynı yazarlar, tüm suç serileri ile reel KBG arasında pozitif bir ilişki saptamışlardır. Cömert-ler ve Kar (2007: 1-17), işsizlik oranının, KBG’nin, şehirleşme oranı-nın ve demografik unsurların suç oranını pozitif yönde etkilediği so-nucuna varmışlardır.

Page 192: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

192 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Görüldüğü üzere, Suç Ekonomisi literatüründe sosyoekonomik de-ğişkenlerin suç oranları üzerindeki etkileri konusunda görüş birliği sağlanamamıştır. Farklı suç tiplerinin çeşitli sosyoekonomik faktör-lere karşı tepkileri; analizi yapılan bölgeye, analiz dönemine ve belir-lenen ekonometrik yönteme göre farklılık göstermektedir.

3. Türkiye Üzerine Bir Deneme

Türkiye’de işlenen mala karşı suçların sosyoekonomik sebep-lerini araştıran çalışmanın bu bölümünde, ilk olarak analizde kullanı-lacak model ve veri tanıtılacaktır. Ardından modelin tahmin aşama-sında kullanılacak olan Sınır Testi Yöntemi kısaca açıklanacak ve Türkiye için oluşturulan modelin uzun ve kısa dönem tahminleri bu yöntem doğrultusunda yapılacaktır.

3.1. Model ve Veri Seti

Bu çalışma için oluşturulan model aşağıdaki gibidir;

TMS t = b0 + b1 OKU t + b2 ENF t + b3 İŞZt + b4 RKBGt + εt (1)

Analiz dönemi olarak 1970-2007 yılları arası belirlenmiştir. Bağımlı değişken olan Toplam Mala Karşı Suç oranı (TMS); her biri mala kar-şı işlenen hırsızlık, gasp ve dolandırıcılık suçlarının toplam değeridir. TMS’yi etkileyen sosyoekonomik unsurları temsilen temel makro ekonomik değişkenlerden olan enflasyon (ENF), işsizlik (İŞZ) ve reel kişi başına gelir (RKBG); sosyal unsuru temsilen ortaöğretim (lise) okullaşma oranı (OKU) alınmıştır. Tahmin sonucunda suç ekonomisi teorisine uygun biçimde; ENF ve İŞZ değişkenlerinin mala karşı suç-ları pozitif yönlü, OKU ve RKBG değişkenlerinin ise aynı suçları nega-tif yönlü etkilemeleri beklenmektedir.

TMS; TÜİK’in yayınladığı Cezaevi İstatistikleri kullanılarak, mala kar-şı suç işleyip cezaevine giren toplam suçlu sayısı (100.000 kişi başı-na) biçiminde hesaplanmıştır. Tüketici fiyat enflasyonu (ENF) ve reel kişi başına gelir (RKBG) verisi TÜİK; orta öğretim (lise) okullaşma oranları (OKU) Milli Eğitim Bakanlığı, DPT ve TÜİK; işsizlik oranları (İŞZ) ise OECD istatistik göstergelerinden alınmıştır. RKBG verisi, TÜİK göstergelerinden alınan Nominal Kişi Başına GSMH (TL) değer-

Page 193: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 193

lerinin TÜFE (1987=100) değerleriyle reelleştirilmesi yoluyla elde edilmiştir.

3.2. Yöntem

Oluşturulacak modelde kullanılan değişken serilerinin aynı düzeyde durağan olmamaları yerleşik eşbütünleşme tekniklerinin kullanılma-sını imkânsız hale getirmektedir. Çünkü bu teknikler (Engle ve Granger (1987); Johansen (1988); Johansen ve Juselius (1990)), ele alınan tüm serilerin düzeyde durağan olmamasını ve aynı derecede farkı alındığında durağan hale gelmelerini gerektirmektedir. Pesaran vd.’nin (2001) geliştirdiği Sınır Testi Yaklaşımı ise, değişkenlerin ay-nı düzeyde durağan olmamalarına rağmen model tahmininin yapıl-masına imkân tanımaktadır. Bu yöntem kullanılarak, değişkenlerin düzey değerleri arasındaki kısa ve uzun dönem ilişkinin varlığı test edilebilmektedir. Sınır Testi yaklaşımında, değişkenlerin tümünün I(0) veya I(1) ya da bir kısmının I(0), kalanının I(1) dereceden dura-ğan olması yeterli olmaktadır (Pesaran, 2001: 289-291). Sınır Testi Yöntemi bu avantajları yanında, model tahmininde hem kısa ve uzun dönemli analiz yapmaya imkân tanıması hem de küçük örneklemler-de güçlü ve etkin sonuçlar vermesiyle diğer eşbütünleşme teknikle-rine nazaran bir üstünlük sağlamaktadır (Narayan ve Peng, 2007: 264). Bu sebeple, çalışmamızda mala karşı suçlarla bu suçları etkile-yen sosyoekonomik unsurlar arasındaki kısa ve uzun dönemli ilişki-lerin tahmininde Sınır Testi Yöntemi kullanılacaktır.

Çalışmada öncelikle serilerin durağanlık derecelerini belirlemek üze-re Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) birim kök testi uygulanmıştır. ADF test sonuçlarına göre değişkenlerin tümünün fark durağan (I(1)) oldukları gözlenmiştir. ADF birim kök testi sonuçları Tablo 1’de, test aşamasında dikkate alınan kritik değerler ise Tablo 1 EK’de gösterilmiştir.

Page 194: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

194 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tablo: 1

ADF Birim Kök Testleri

DEĞ. SEVİYE I(0) I.FARK I(1)

Sabit Sa.ve tr. Sabit Sa. ve tr.

TMS -1,176482 -3,123124 -5,777086*** -6,041672***

OKU 0,381559 -1,277562 -3,903930*** -3,910751**

ENF -2,003714 -0,814216 -4,233153*** -5,164590***

KBG -0,074602 -2,583033 -6,262949*** -6,270375***

İŞ -1,897657 -1,931324 -4,465861*** -4.404749***

Notlar: 1) ***, ** ve * işaretleri 0.01, 0.05 ve 0.10 önem düzeyinde durağanlığı gösterir.

2) Birim kök test eşitliği gecikme uzunlukları SIC ile seçilmiştir.

3) ADF birim kök kritik değerleri Tablo 1 EK’de verilmiştir.

Tablo: 1 EK

ADF Birim Kök Testi Kritik Değerleri

Önem Düzeyi

SEVİYE I(0) I.FARK I(1)

Sabit Sabit ve Trend Sabit

Sabit ve Trend

1% -3,661661 -4,284580 -3,670170 -4,296729

5% -2,960411 -3,562882 -2,963972 -3,568379

10% -2,619160 -3,215267 -2,621007 -3,218382

Kaynak: MacKinnon (1996: 601-618).

Page 195: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 195

Sınır testi temelde, kısıtlanmamış hata düzeltme modeline (Unrestricted Error Correction Model; UECM) dayanmaktadır. Değiş-kenler arasındaki uzun dönemli ilişkinin varlığı Pesaran vd. (2001) tarafından geliştirilen aşağıdaki ARDL (Autoregressive Distributed Lag) formu kullanılarak tahmin edilecektir:

Δ TMS t = b0 + b1TMS t-1 + b2OKU t-1 + b3ENF t-1 + b4İŞZ t-1 + b5RKBG t-1

+ b6TREND + m

i=1

b7iΔ TMS t-i + m

i=0

b8iΔ OKUt-i + m

i=0

b9iΔ ENF t-i +

m

i=0

b10iΔİŞZt-i + m

i=0

b11iΔRKBGt-i + εt (2)

Bu aşamada eşbütünleşme ilişkisini araştırmak üzere, ilk önce (2) no’lu eşitlik trendli ve trendsiz olarak En Küçük Kareler (EKK) Yön-temi ile iki defa tahmin edilir. Tahmin aşamasında eşitlikte yer alan değişkenler için maksimum gecikme uzunluğu belirlenir. Ardından, bağımlı değişkenin gecikme derecesi 1’den; bağımsız değişkenlerin gecikme dereceleri ise 0’dan başlamak üzere belirlenecek maksimum gecikme uzunluğuna kadar, (2) nolu eşitlik tek tek tahmin edilir. Sı-nır Testi uygulanacak eşitlik seçilirken, gecikme uzunluğu en küçük değerlere sahip olan Akaike Bilgi Kriteri (AIC) ve Schwarz Bilgi Krite-ri (SC) ile Breusch-Godfrey (B-G) LM test istatistiklerine bakılarak tespit edilecektir.

Eşbütünleşme ilişkisinin araştırılmasında ikinci olarak trendli ve trendsiz modeller tahmin edilirken aşağıdaki hipotezler test edilir;

Trendli model için kurulan hipotezler;

H0 : b1= b2= b3= b4= b5= b6=0 H1 : b1≠ b2≠ b3≠b4≠ b5≠ b6≠ 0 (Hesap-lanan test istatistiği: Fıv )

H0 : b1= b2= b3= b4= b5 =0 H1 : b1≠ b2≠ b3≠b4≠ b5≠0 (Hesapla-nan test istatistiği: Fv)

H0 : b1= 0 H1 : b1≠ 0, (Hesaplanan test istatistiği: tv)

Page 196: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

196 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Trendsiz model için kurulan hipotezler;

H0 : b1= b2= b3= b4 = b5= 0 H1 : b1≠ b2≠ b3≠b4≠b5≠ 0 (Hesapla-nan test istatistiği: Fııı)

H0 : b1= 0 H1 : b1≠ 0 (Hesapla-nan test istatistiği: tııı)

Bu aşamada eşbütünleşmeyi tespit etmek amacıyla, Wald testiyle hesaplanan F istatistikleri ve bağımlı değişkenin bir gecikmeli seviye değerinin t istatistiği, Pesaran vd.’nin (2001) çalışmasında tablolar halinde verilen -çeşitli önem düzeylerindeki- alt ve üst sınır değerleri ile karşılaştırılmaktadır. Tablolarda, değişkenlerin tamamının ilk durumda I(0), ikinci durumda ise I(1) olması söz konusudur. Hesap-lanan F ve t istatistikleri, alt ve üst sınır değerlerinin üzerinde ise seriler arasında bir eşbütünleşme ilişkisi olduğuna, alt sınır değerin altında ise eşbütünleşme ilişkisinin bulunmadığına karar verilir. F ve t değerleri alt ve üst sınır değerlerinin içerisinde yer aldığında ise eşbütünleşmenin varlığı hakkında yorum yapılamamaktadır.

Toplam mala karşı suçları konu edinen bu çalışmada, (2) no’lu eşitlik için -verilerin yıllık olmasından dolayı- maksimum gecikme uzunluğu 3 olarak alınmıştır. Her bir gecikme derecesindeki trendli ve trendsiz tahminlere ait AIC ve SC değerleri ile 1. dereceden otokorelasyon testi için kullanılan Breusch-Godfrey (B-G) Lagrange Multiplier (LM(1)) test istatistikleri Tablo 2’de gösterilmiştir.

Tablo: 2

Eşbütünleşme Testi için Uygun Gecikme Uzunluğunun Belirlen-mesi

TRENDLİ TRENDSİZ

GEC. AIC SC LM(1) AIC SC LM(1)

1 -1,757 -1,017 0,49(0,48) -1,820 -1,126 0,32(0,57)

2 -1,575 -0,594 0,41(0,52) -1,634 -0,699 0,15(0,69)

3 -2,226 -1,001 18,07(0,01) -2,127 -0,948 19,46(0,01)

Page 197: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 197

Tablo 2’den görüldüğü üzere, 3 gecikmeli trendli ve trendsiz eşitlik-lerde otokorelasyon sorunu doğarken 1 ve 2 gecikmeli trendli ve trendsiz eşitliklerde bu soruna rastlanmamıştır. Otokorelasyonun gözlenmediği bu eşitlikleri karşılaştırdığımızda, 1 gecikmeli trendli ve trendsiz eşitlikler -2 gecikmeli eşitliklere nazaran- en küçük AIC ve SC değerlerine sahiptir. O halde Sınır Testi uygulanırken gecikme uzunluğu olarak 1 alınacaktır.

Bir sonraki aşamada, 1 gecikmeli eşitliklerde yer alan değişkenler arasında eşbütünleşme olup olmadığı yukarıda bahsedilen F ve t ista-tistikleri yoluyla araştırılacaktır. Söz konusu istatistikler Tablo 3’te, kritik sınır değerleri ise Tablo 4’te yer almaktadır.

Tablo 3’teki F ve t istatistiklerininin mutlak değerlerini Pesaran vd.’nin (2001) çalışmasından elde ettiğimiz Tablo 4’te yer alan kritik sınır değerlerinin mutlak değerleri ile karşılaştırdığımızda; Tablo 3’te trendli eşitlik için hesaplanan tv değeri, Tablo 4’e göre her üç önem düzeyinde alt kritik değerlerden küçük olduğu için istatistik olarak anlamsızdır. Tablo 3’te trendsiz eşitlik için hesaplanan tIII de-ğeri (-3.332), Tablo 4’teki % 10 ve % 5 önem düzeyleri için gösteri-len kritik değerlerin arasında yer aldığı için değişken serileri arasın-da eşbütünleşmenin varlığı hakkında kesin bir yorum yapamayız. Bununla birlikte, trendli durumda her üç önem düzeyi için hesapla-nan FIV ve FV değerleri ile trendsiz durumda FIII değeri Tablo 4’te veri-len kritik değerlerin üst sınırını aştığı için değişken serileri arasında eşbütünleşmenin olduğu kabul edilmiştir.

Tablo: 3

Eşbütünleşme Testi İçin Seçilen 1 Gecikmeli Eşitlikten Hesapla-nan F ve t İstatistikleri

TRENDLİ TRENDSİZ

tv -2,649 tIII -3,332?

FIV 12,93(0,01) FIII 16,53(0,01)

FV 13,61(0,01

Page 198: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

198 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tablo: 4 Eşbütünleşme Testi Tablo Değerleri

TRENDLİ TRENDSİZ

%10 %5 %1 %10 %5 %1

tv -3,13 - -4,04 -3,41 - -4,36 -3,96 - -4,96 tIII -2,57- -3,66 -2,86- -3,99 -3,43- -4,60

FIV 2,68-3,53 3,05-3,97 3,81-4,93 FIII 2,45-3,52 2,86-4,01 3,74-5,06

FV 3,03-4,06 3,47-4,57 4,40-5,72

Kaynak: Pesaran vd. (2001: 301-303).

3.2.1. Uzun Dönem İlişkisi

Değişkenler arasında uzun dönemli ilişkinin (eşbütünleşmenin) ol-duğuna karar verildikten sonra, ARDL yaklaşımıyla değişkenlerin seviye değerlerinin yer aldığı aşağıdaki (3) no’lu eşitlik EKK yönte-miyle -gecikme uzunluklarının seçiminde AIC kriteri kullanılarak- tahmin edilmiştir.

TMSt = β0 +1

m

i

β1i TMS t-i + m

i=0

β2i OKU t-i + m

i=0

β3i ENF t-i + m

i=0

β4i İŞZ t-

i +

m

i=0

β5iRKBGt-i + υt

(3)

Tablo 5’de yer alan test istatistik sonuçlarına göre, bağımsız değiş-kenlerin açıklama gücü (R2) ve uzun dönemli modelin anlamlılık dü-zeyi (F) oldukça yüksektir. Tahmin edilen ARDL (3, 3, 2, 0, 1) eşitliği kullanılarak hesaplanan, bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki uzun dönemli ilişkiye ait eşitlik aşağıdaki gibidir;

TMSt = 14,59 + 2,48 OKUt + 0,297 ENFt + 1,601 İŞZt – 3,473 RKBGt + υt

(9,87) (1,233) (0,251) (1,055) (2,356) (4)

Parantez içerisindeki değerler her bir değişkenin standart hatalarını göstermektedir. Burada bağımsız değişkenlerin katsayıları; Tablo

Page 199: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 199

5’te yer alan kendi tüm katsayı değerlerinin toplamının, bağımlı de-ğişkenin tüm gecikmeli katsayı değerlerinin toplamının 1’den farkına bölünmesiyle elde edilmiştir.1 Tablo: 5 Uzun Dönem Tahmin Sonuçları - ARDL (3, 3, 2, 0, 1) Ba-

ğımlı Değişken: TMS

Bağımsız Değiş-kenler Katsayılar

Standart Hata

t- istatis-tik Olasılık

C 8,373334 2,329686 3,594190 0,0027

TMS(-1) 0,265522 0,180662 1,469718 0,1623

TMS(-2) 0,073065 0,149546 0,488576 0,6322

TMS(-3) 0,087804 0,14659 0,598972 0,5581

OKU -0,677934 0,426825 -1,588319 0,1331

OKU(-1) 0,424451 0,56077 0,756907 0,4608

OKU(-2) 0,996945 0,556711 1,790775 0,0935

OKU(-3) 0,680016 0,525112 1,294993 0,2149

RKBG 0,778715 0,381592 2,040702 0,0593

RKBG(-1) -1,344603 0,426158 -3,155174 0,0065

RKBG(-2) -1,426367 0,45727 -3,119310 0,0070

IS 0,917912 0,205152 4,474310 0,0004

ENF 0,105253 0,05834 1,804,123 0,0913

ENF(-1) 0,06522 0,051848 1,257914 0,2277

0.962 R , 0.932

R , 30.21077F , 000.0.Pr Fob , 1.830DW

(4) nolu eşitliğe göre, genelde bağımsız değişkenlerin istatistik ola-rak anlamlılık düzeyleri yüksek olmasa bile, değişkenlerin işaretleri OKU değişkeni hariç, suç ekonomisi teorisiyle uyumludur. Orta öğre-tim okullaşma oranı (OKU) ile mala karşı suçlar arasındaki beklen-meyen pozitif ilişki, son yıllarda okullaşma oranındaki artışlardan ve

1 Örneğin enflasyon değişkeninin (ENF), (4) nolu eşitlikteki uzun dönemli katsayı

değeri, Tablo 5’teki ENF ve TMS katsayı değerleri kullanılarak; [(0,105253 +

0,065220) / 1- (0,265522 + 0,073065 + 0,087804))] = 0,297 biçiminde hesaplanmış-

tır.

Page 200: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

200 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

zorunlu eğitim yılının artırılmasından kaynaklanabilir. Dolayısıyla bu durum, okullaşma oranıyla mala karşı suç oranları arasında orta öğ-retim (lise) düzeyinde bile negatif bir ilişki beklentisini engellemek-tedir. Bu sonuç, mevcut eğitim sisteminin bireyleri suç piyasasından alıkoyamadığını göstermektedir. Uygulamalı suç ekonomisi literatü-ründe eğitimin mala karşı suç oranlarını düşüreceği hakkında görüş birliği yoktur. Nitekim elde etiğimiz bu sonuç, Levitt(1998), Choe(2008) ve Buonanno ve Montolio’nun (2008) (pooled-OLS) bul-gularını desteklemektedir. Buna karşılık, Soares (2004) ile Buonanno ve Leonida’nın (2009) sonuçlarıyla uyumlu değildir.

(4) nolu eşitlikten görüldüğü gibi, mala karşı suçların en önemli be-lirleyicisi RKBG değişkenidir. Buna göre, RKBG’deki 1 birimlik artış mala karşı suçları 3.473 birim azaltmaktadır. Bu durum, dinamik süreçte kişi başına gelirdeki (ekonomik gelişmedeki) artışın bireyle-rin suç piyasasına yönelimini engelleyebildiğini göstermektedir. Elde ettiğimiz bu bulgu, Yamak ve Yamak’ın (2003) Türkiye’deki mala karşı suçlar üzerine elde ettiği sonucu desteklemektedir. Bununla beraber, Fajnzylber vd. (2002) ile Buonanno ve Montolio’nun (2008) çıkarımlarıyla uyumlu değildir. İşsizlik ve modelde en az etkiye sahip olan enflasyon oranlarındaki artışlar yine teorik beklentiye uygun biçimde mala karşı suç oranında artışa sebep olmaktadır. Bu sonuç-lar, Türkiye’de işlenen mala karşı suçlar için Kutlar’ın (2003) işsizlik-le, Yamak ve Yamak’ın (2003) ise enflasyonla ilgili yaptıkları çıkarım-larla aynı yönlüdür. Ayrıca işsizlikle ilgili sonuçlar, Mui ve Ali (1997), Demombynes ve Özler (2005) ile Scorzafave ve Soares’in (2009) bul-gularıyla; hem işsizlik hem de enflasyonla ilgili sonuçlar da Tang ve Lean’in (2009) bulgularıyla uyumludur.

3.2.2. Kısa Dönem İlişkisi

Değişkenler arasındaki kısa dönem ilişkisi ise, uzun dönemli model-den elde edilen hata düzeltme terimleri (ECT) eklenerek ve değiş-kenlerin farkları kullanılarak aşağıdaki eşitlik yoluyla tahmin edilebi-lir:

Page 201: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 201

Δ TMS t = δ0 +1

m

i

δ1t ΔTMS t-i + m

i=0

δ2tΔOKU t-i + m

i=0

δ3tΔENF t-i +

m

i=0

δ4tΔİŞZt-i + m

i=0

δ5tΔRKBGt-i + δ6 ECTt-1

(5)

Bu eşitlikteki hata düzeltme terimi (ECTt-1), yukarıda tahmin edilen uzun dönemli ARDL (3,3,2,0,1) modelinin hata terimleri serisinin 1 dönem gecikmeli değeridir. Bu değişkenin katsayı değeri, kısa dö-nemdeki dengesizliğin ne kadarının uzun dönemde düzeltileceğini (dengeye geleceğini) gösterir. Model tahmini sonucunda bu katsayı-nın işareti negatif olmalıdır. Katsayı değerinin negatif ve anlamlı ol-ması incelenen dönemde dengeden herhangi bir sapmanın gelecek dönemde düzeltilmekte olduğu anlamına gelecektir.

Kısa dönemli model, uzun dönemli modelde olduğu gibi ARDL (3,3,2,0,1) formunda ve değişkenlerin birinci farkları alınarak tahmin edilmiştir. Tahmin sonuçları Tablo 6’da gösterilmektedir.

Tablo 6’daki tanısal test istatistik değerlerine göre, kısa dönemli HDM tahmini sonucunda; değişen varyans (X2

ARCH(1) ) sorunu ve mo-del kurulumunda hata (χ2

RESET) gözlenmemiştir. Hata terimleri nor-mal dağılmaktadır (χ2

JB ). Modelde otokorelasyon sorunu gözlenme-miştir (χ2

BG). Bağımsız değişkenlerin açıklama gücü (R2) ve modelin anlamlılık düzeyi (F) yüksektir. Hata düzeltme teriminin (ECT(-1)) katsayı değerinin (-0.80) işareti beklenildiği gibi negatiftir ve % 5 önem düzeyinde anlamlı bulunmuştur. Bu durum, kısa dönemdeki dengesizliğin % 80’ninin uzun dönemde düzeltilebileceğini ifade eder.

Page 202: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

202 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Tablo: 6 Kısa Dönem Hata Düzeltme Modeli (HDM) Tahmini. ARDL (3,3,2,0,1)

Bağımsız Değiş-kenler Katsayı

Standart Hata t-istatistik Olasılık

C -0,004026 0,028133 -0,143100 0,8884

ΔTMS(-1) 0,173397 0,168914 1,026539 0,3234

ΔTMS(-2) -0,036076 0,170052 -0,212149 0,8353

ΔTMS(-3) -0,021603 0,153700 -0,140554 0,8904

ΔOKU -0,863921 0,433979 -1,990695 0,068

ΔOKU(-1) 0,551262 0,374719 1,471132 0,165

ΔOKU(-2) 0,845893 0,383377 2,206426 0,046

ΔOKU(-3) 1,170077 0,507384 2,306096 0,0382

ΔRKBG 0,756031 0,344780 2,192792 0,0471

ΔRKBG(-1) -1,167867 0,386375 -3,022623 0,0098

ΔRKBG(-2) -1,390466 0,365571 -3,803545 0,0022

ΔIS 0,922441 0,219027 4,211549 0,0010

ΔENF 0,075461 0,056125 1,344524 0,2018

ΔENF(-1) 0,052752 0,045546 1,158206 0,2676

ECT (-1) -0,800506 0,315535 -2,536978 0,0248

854.02 R , 696.02

R , F-istatistik= 5.418 (0.002), Tah.St.Hata.= 0.076, AIC = -2.015 SC = -1.301, χ2BG(1) (Breusch-Godfrey) = 0.398 (0.53), X2 ARCH(1)

(Koşullu Değişen Varyans) = 0.029 (0.86), χ2JB(Jargue-Bera) = 2.026 (0.36), χ2RESET (1) (RAMSEY Regresyonda Model Kurma Hatası) = 0. 0012 (0.97)

ECT(-1) katsayısı değerinin 0.80 gibi büyük bir değere sahip olması, mala karşı suçları belirleyen faktörlerin kısa ve uzun dönem etkilerinin çok az farkla benzer yönde ve büyüklükte olduğu anlamı-na gelmektedir. Kısa Dönem HDM sonuçları uzun dönem tahmin so-nuçlarıyla karşılaştırıldığında, bu yorumu destekleyen verilere ula-şılmaktadır. Buna göre, OKU değişkenin tüm gecikmeli değerleri uzun dönem analizinde olduğu gibi yine pozitif işaretlidir. OKU de-ğişkeninin HDM’deki negatif işaretli ve anlamlı olan cari değeri, uzun dönem tahmininde bu değişken için yaptığımız yorumu destekler niteliktedir. RKBG değişkeninin katsayı değeri ve yönü uzun dönem

Page 203: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 203

tahmininin sonuçlarıyla benzerdir. İşsizlik (İŞZ) ve enflasyon (ENF) oranlarının suçlarla ilişkisi yine pozitiftir ancak, ENF değişkeninin katsayı değeri HDM tahmininde anlamsız bulunmuştur.

Çalışmada ayrıca Brown vd.’nin (1975: 149), zaman serisi analizleri için regresyon ilişkilerindeki istikrarı araştıran çalışmalarında öner-dikleri CUSUM ve CUSUMQ testlerinden yararlanılmıştır. CUSUM ve CUSUMQ testlerinin istatistiklerinden elde edilen eğriler, % 5 anlam-lılığı gösteren kritik sınır arasındaysa, tahmin edilen katsayıların uzun dönemde istikrarlı olduğu söylenebilmektedir (Brown vd., 1975: 157-161; Narayan ve Peng, 2007: 275-276). Bu çalışmada, Tablo 6’daki kısa dönem HDM’ye uygulanan CUSUM ve CUSUM-Q testlerinin grafikleri, bağımlı ve bağımsız değişkenler arasındaki iliş-ki ile hata terimleri varyansının uzun dönemde istikrarlı olduğunu göstermektedir.

Grafik: 1

CUSUM Test Grafikleri:

-12

-8

-4

0

4

8

12

95 96 97 98 99 00 01 02 03 04 05 06 07

CUSUM 5% Significance

Page 204: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

204 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

-0.4

0.0

0.4

0.8

1.2

1.6

95 96 97 98 99 00 01 02 03 04 05 06 07

CUSUM of Squares 5% Significance

3.2.3. Genişletilmiş Hata Düzeltme Modeli

Çalışmada ayrıca Genelden Özele Modelleme Yaklaşımı kullanılarak Genişletilmiş Hata Düzeltme Modeli’yle (GHDM) kısa dönem tahmini yapılmıştır. Genelden Özele Modelleme Yaklaşımı sayesinde model en geniş şekliyle tekrar oluşturulup tahmin edilmektedir. Bu yönte-me göre, ilk aşamada genel bir model kurulur. Bu model teorik mo-delin tüm değişkenlerini kapsar ve sürecin dinamiğini (zaman ge-cikmesini), mümkün olan en azda sınırlar. Sadeleştirilen model yeni-den parametrelendirilir ve veri seti ile tutarlı en küçük kısa dönem modeli bulunur. Son aşamada, bu yaklaşım sonucu oluşturulan mo-del çeşitli kriterler yardımıyla rakip modellerle karşılaştırılır (Devlet Planlama Teşkilatı, 1995: 13-14).

Genelden özele yaklaşımına uygun biçimde modelin sadeleştirilmesi ve değişken serileriyle tutarlı en küçük kısa dönem tahmininin ya-pılması amacıyla, TMS ve ENF değişkenlerinin anlamsız olan gecik-meli değerleri modelden dışlanarak yeniden ARDL tahmini yapılmış, tahmin sonuçları Tablo 7’de gösterilmiştir.

Page 205: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 205

Tablo: 7 Genişletilmiş Hata Düzeltme Modeli ile Kısa Dönem Tahmini. ARDL (1,3,2,0,0)

Değişken Katsayı Standart

Hata t-İstatistik Olasılık

C -0,002414 0,026418 -0,091375 0,9283

ΔTMS(-1) 0,217603 0,142608 1,525885 0,1466

ΔOKU -0,866495 0,362843 -2,388072 0,0296

ΔOKU(-1) 0,549218 0,358703 1,531124 0,1453

ΔOKU(-2) 0,808451 0,372867 2,168201 0,0456

ΔOKU(-3) 1,201792 0,458047 2,623731 0,0184

ΔRKBG 0,632077 0,322974 1,957052 0,0680

ΔRKBG(-1) -1,364698 0,327441 -4,167764 0,0007

ΔRKBG(-2) -1,349600 0,340321 -3,965670 0,0011

ΔIS 0,909363 0,182868 4,972789 0,0001

ΔENF 0,089549 0,039814 2,249185 0,0389

ECT(-1) -0,83171 0,302729 -2,747371 0,0143

829.02 R , 711.02

R , F-istatistik= 7.044 (0.000), Tah.St.Hata.= 0.074, AIC = -2.072, SC = -1.501, χ2BG(1) (Breusch-Godfrey)= 0.646 (0.42), X2 ARCH(1) (Koşullu Değişen Varsyans) = 0.241 (0.62), χ2JB(Jargue-Bera) = 0.446 (0.80), χ2RESET (1) (RAMSEY Regresyonda Model Kurma Hatası) = 0.0259 (0.87)

Regresyon katsayıları ile hata terimleri varyansının uzun dönemde istikrarlı olduğunu gösteren CUSUM ve CUCUMQ grafikleri aşağıdaki gibidir.

Page 206: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

206 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Grafik: 2

CUSUM ve CUSUMQ Test Grafikleri

-12

-8

-4

0

4

8

12

1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006

CUSUM 5% Significance

-0.4

0.0

0.4

0.8

1.2

1.6

1992 1994 1996 1998 2000 2002 2004 2006

CUSUM of Squares 5% Significance

Tablo 7’de yer alan tahmin sonuçlarını Tablo 6 sonuçları ile karşılaş-tırdığımızda, genelden özele yaklaşımı kullanıldığında bazı değişken-lerin anlamlılığında artışlar olduğu gözlenmektedir. Örneğin, HDM tahmininde anlamsız olan ENF değişkeni (bkz; Tablo 6), GHDM tah-mininde teorik olarak beklenilen pozitif işarete sahip ve istatistik olarak anlamlıdır (bkz; Tablo 7). GHDM model tahmini sonucunda, OKU değişkeninin cari ve 3 gecikmeli katsayı değerlerinin anlamlılık düzeyi artmıştır. RKBG değişkeni yine mala karşı suçları etkileyen en önemli ekonomik unsurdur. ECT(-1)’nin katsayı değerinde (-0.83) ve

Page 207: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 207

anlamlılık düzeyinde artış olduğu görülmektedir. Buna göre, kısa dönemdeki dengesizliğin % 83’ünün uzun dönemde düzeltileceğini söyleyebiliriz. Bu yüksek oran –HDM tahminine nazaran- GHDM tahminini uzun dönemli tahmine katsayı işareti ve katsayı değeri açısından daha çok yaklaştırmaktadır. Model tahmininde otokorelasyon sorunu gözlenmemiştir (χ2

BG(1)= 0.646 (0.42)). HDM’de olduğu gibi GHDM analizinde de model kurma hatası yoktur (χ2

RESET (1)) ve değişkenler normal dağılmaktadır (χ2JB). Ayrıca Düzel-

tilmiş R2 ile F değerlerinin GHDM tahmini sonuçları için daha yüksek olması, değişkenlerin açıklama gücünün ve modelin anlamlılık düze-yinin arttığını göstermektedir.

Çalışmada ayrıca her iki kısa dönem analizinin kestirim gücü karşı-laştırılarak hangi analizin daha başarılı olduğu tespit edilmeye çalı-şılmıştır. Kestirim performansları, modellerin Ortalama Hata Karele-rinin Karekökü (RMSE), Ortalama Mutlak Hata (MAE) ve Theil Eşit-sizlik Katsayısı (TIC) istatistikleri yardımıyla ölçülmüştür. İstatistik sonuçları her iki modelin de birbirine yakın kestirim gücüne sahip olduklarını göstermektedir. Yine de, her üç kritere göre, kısa dönem hata düzeltme modeli (HDM) –daha küçük istatistik değerlere sahip olduğu için- Genişletilmiş Hata Düzeltme Modeline (GHDM) nazaran kestirim gücü açısından üstündür (Tablo 8).

Tablo: 8 HDM ve GHDM’nin Kestirim Başarılarının Karşılaştırılması

HDM GHDM

RMSE 0.053078 0.057683

MAE 0.040665 0.046322

TIC 0.190689 0.207037

4. Sonuç ve Öneriler

Türkiye’de sosyoekonomik faktörlerin mala karşı suçlar üzerine etki-leri ilk defa bu çalışmada Sınır Testi Yaklaşımı kullanılarak analiz edilmeye çalışılmıştır. 1970-2007 dönemi için yapılan tahminler, mala karşı suçları belirleyen faktörlerin kısa ve uzun dönem etkileri-

Page 208: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

208 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

nin benzer yönde ve büyüklükte olduğunu göstermektedir. Tablo 5, Tablo 6 ve Tablo 7’de gösterilen tahmin sonuçlarına göre katsayıla-rın kısa (HDM ve GHDM) ve uzun dönemde anlamlılık ve etki düzey-lerindeki değişmeleri karşılaştırdığımızda; uzun dönemde OKU de-ğişkeninin anlamlılığında ve mala karşı suçları etkileme gücünde azalma görülmektedir. RKBG’nin anlamlılığının uzun dönemde fazla-ca değişmemesiyle birlikte, katsayı değerinde ya da etkileme gücün-de önemli artış gözlenmiştir. Enflasyon oranının pozitif etkisi kısa dönemde anlamsızdır (HDM). Uzun dönemde ise –HDM tahminine nazaran- enflasyonun anlamlılığı ve etkisinde artış gözlenmiştir. Yine de, kısa ve uzun dönemde mala karşı suçları en az etkileyen unsur enflasyon oranıdır. İşsizlik oranının pozitif etkisinde ve anlamlılık düzeyinde uzun dönemde önemli bir değişiklik olmamıştır. Bununla birlikte uzun dönemli ilişkiler için hesaplanan (4) nolu eşitlik dikkate alındığında uzun dönemde tüm değişkenlerin etkilerinde artışlar olduğu gözlenmiştir. Özetle, Türkiye’de mala karşı suçları etkileyen sosyoekonomik unsurların kısa ve uzun dönemli etkilerinin aynı doğrultuda olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak, analizin uzun ve kısa dönemli tahmin bulgularına göre mala karşı suçları kısa ve uzun dönemde belirleyen en önemli faktö-rün reel kişi başına gelir (RKBG) olduğu tespit edilmiştir. RKBG’deki artışın bir ekonominin gelişmişlik düzeyini gösterdiği kabul edilirse bu bulgu, Türkiye’de uzun dönemde ekonomik gelişme düzeyi arttık-ça mala karşı işlenen suçların da azaltılabileceğini göstermektedir. Çünkü mala karşı suçlar zaten doğası gereği yoğunlukla ekonomik kaygılarla işlenmektedir. Lise eğitimi (OKU) alanların da mala karşı suçlara yönelmesi, Türkiye’deki mevcut eğitim sisteminin bireyleri bilinçlendiremediğini ve suç eylemlerinden uzak tutamadığını gös-termektedir. İşsizlik ve enflasyon gibi en önemli makro ekonomik sorunlar aynı zamanda sosyal sorunları da beraberinde getirmekte-dir. Bölüşüm ve kaynak dağılımı sorunlarını ortaya çıkarması yanın-da toplumsal yapıda kırılganlık yaratan enflasyon ve buna ek olarak işsizlik sorunlarının artması bireyleri suç sektörüne yönlendirmek-tedir. Bu sebeple uygun iktisat politikalarının seçilmesiyle, RKBG’nin artırılması ve işsizlik ile enflasyon sorunlarının azaltılması mala kar-şı suç oranlarında da iyileşme yaratabilecektir. Bu politikalar, uzun dönemde enflasyon ve işsizlik arasında değiş-tokuş (Phillips Eğrisi) ilişkisi olmadığından uzun dönem için daha anlamlı sonuçlar verebi-

Page 209: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 209

lecektir. Tahmin edilen modelde İŞZ ile RKBG değişkenleri -RKBG’deki artışın reel büyüme oranlarındaki artışın bir sonucu ol-ması sebebiyle- Okun Yasası’na uygun biçimde zıt işaretlere sahiptir. Dolayısıyla Türkiye’de reel büyüme oranlarında gerçekleştirilecek artışlar yoluyla, uzun dönemde işsizlik oranlarında ve beraberinde mala karşı suç oranlarında azalma sağlanabilecektir.

Kaynakça

Becker, G. (1968), “Crime and Punishment: An Economic Approach”, Journal of Political Economy, 76(2), 169-217.

Brown, R. L., J. Durbın ve J. M. Evans (1975), “Techniques for Testing the Constancy of Regression Relationship Over Time”, Journal of the Royal Statistical Society. Series B (Methodological), Vol. 37, No. 2, 149-192.

Brush, J. (2007), “Does Income Inequality Lead to More Crime? A Comparison of Cross-Sectional and Time-Series Analyses of United States Counties”, Economics Letters, (96), 264-268.

Buonanno, P. ve D. Montolio (2008), “Identifying the Socio-economic and Demographic Determinants of Crime Across Spanish Provinces”, International Review of Law and Economics, 28, 89–97.

Buonanno, P. ve L. Leonida (2009), Non-Market Effects of Education on Crime: Evidence From Italian Regions, Economics of Education Review, 28, 11–17.

Calvó-Armengol, A., T. Verdier ve Y. Zenou (2007), “Strong and Weak Ties in Employment and Crime”, Journal of Public Economics, (91), 203-233.

Carneiro, F. G., P. R. A. Loureiro ve A. Sachsida (2005), “Crime and Social Interactions: A Developing Country Case Study”, The Journal of Socio-Economics, (34), 311-318.

Cherry, T. L. (1999), “Unobserved Heterogeneity Bias When Estimating the Economic Model of Crime”, Applied Economic Letters, 753-757.

Chiu, W. H. Ve P. Madden (2007), “Crime, Punishment and Background Risks”, Journal of Economic Behavior & Organization, (62), 543-555.

Page 210: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

210 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Choe, J. (2008), “Income Inequality and Crime in the United States”, Economics Letters, 101, 31–33.

Cornwell, C. ve W. N. Trumbull (1994), “Estimating the Economic Model of Crime with Panel Data”, The Review of Economics and Statistics, 76(2), 360-366.

Cömertler, N. ve M. Kar (2007), “Türkiye’de Suç Oranının Sosyo-Ekonomik Belirleyicileri: Yatay Kesit Analizi”, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi, Cilt:62, Sayı:2, Nisan-Haziran, 1-17.

Demombynes, G. ve B. Özler (2005), “Crime and Local Inequality In South Africa”, Journal of Development Economics (76), 265–292.

Dönmezer, S. (1994), Kriminoloji, Beta Yay., İstanbul, 8. bas.

Devlet Planlama Teşkilatı (1995), “DPT Makro Ekonometrik Modeli (DPTMAKRO)”, Ekonomik Modeller ve Stratejik Araştrımalar Genel Müdürlüğü, Ankara. <http://ekutup.dpt.gov.tr/ekonomi/makro/dptmakro.pdf>, SET: 20.07.2009.

Dursun, H. (1997), Suçun Ekonomik Modelleri , DPT Yay., Ankara.

Eide, E. (1999), “Economics of Criminal Behavior”, University of Oslo, Working Paper: 8100.

Ekren, N. (2000), “Ekonomik Suç–Ekonomik Ceza”, Activeline, No:9 <http://www.activefinans.com/activeline/sayi9/suc_ceza.html>, SET: 19.07.2009.

Engelhardt, B. et al. (2008), “Crime and the Labor Market: A Search Model with Optimal Contracts”, Journal of Public Economics, 92, 1876–1891.

Engle, R. F. ve C. W. J. Granger (1987), "Co-integration and Error-Correction: Representation, Estimation and Testing", Econometrica 55, 251—276.

Fajnzylber, P. et al. (2002), “What Causes Violent Crime?”, European Economic Review, (46), 1323-1357.

Funk, P. ve P. Kugler (2000), “Identifying Efficient Crime Combating Policies by VAR-Estimations: The Example of Switzerland”, University of Basel Working Paper, 1-18.

Page 211: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

Kriminoloji ve İktisat: Suç ve Ceza İktisadı Üzerine İncelemeler 211

Johansen, S. ve K. Juselius (1990), “Maximum Likelihood Estimation and Inference on Cointegration-With Applications to the Demand for Money”, Oxford Bulletin of Economics and Statistics, 52(2), 169-210.

Johansen, S. (1988), “Statistical Analysis of Cointegration Vectors”, Journal of Economic Dynamics and Control, Vol. 12, 231-254.

Koskela, E. ve M. Viren (1997), “An Occupational Choice Model of Crime Switching”, Applied Economics, 655-660.

Kutlar, A. (2003), “Türkiye’de Sosyoekonomik ve Demografik Faktör-lerle Suç İlişkisi Üzerine Bir Ekonometrik Çalışma”, EKEV Akademi Dergisi, 7(14), 287-305.

Levitt, S. (1998), “Why Do Increased Arrest Rates Appear to Reduce Crime: Deterrence, Incapacitation or Measurement Errors?”, Economic Inquiry, Vol. XXXVI, 353-372.

Loureiro, P. R.A. et al. (2009), “Crime, Economic Conditions, Social Interactions and Family Heritage, International Review of Law and Economics, 29, 202–209.

Mackinnon, J. G. (1996), “Numerical Distribution Functions for Unit Root and Cointegration Tests”, Journal of Applied Econmetrics, 11, 601-618.

Mehanna, R.-A. (2004), “Poverty and Economic Development: Not As Direct As It May Seem”, The Journal of Socio-Economics, (33), 217-228.

Mui, H. W. ve M. A. Mukhtar (1997), “Economic Analysis of Crime and Punishment: An Asian Case”, Applied Economics Letters, 261-265.

Myers, S. (1983), “Estimating The Economic Model of Crime: Employment versus Punishment Effects”, Quarterly Journal of Economics, XCVIII, 157-166.

Narayan, P. K. ve X. Peng (2007), “Japan’s Fertility Transition: Empirical Evidence from the Bounds Testing Approach to Cointegration”, Japan and the World Economy,19, 263–278.

Pazarlıoğlu, M. V. ve T. Turgutlu (2007), “Gelir, İşsizlik ve Suç: Türki-ye Üzerine Bir İnceleme”, Finans Politik & Ekonomik Yorumlar Dergi-si, 44(513), 63-70.

Page 212: 2 KKRR - SOBİAD · müzde suç ve ceza iktisadı adı verilen disiplin kendisine Hukuk ve İktisat Yaklaşımı adı verilen bir araştırma programı dahilinde yer bulmuş ve çok

212 SOBİAD: Hukuk ve İktisat Araştırmaları Merkezi

Pesaran, M. H., Y. Shin ve R. J. Smıth (2001) “Bounds Testing Approaches to the Analysis of Level Relationships”, Journal of Applied Econometrics, 16, 289-326.

Phillips, J. A. (2006), “Explaining Discrepant Findings in Cross-Sectional and Longitudinal Analyses: An Application to U.S. Homicide Rates”, Social Science Research, 35,. 948-974.

Richardson, P. (1989), Unemployment Crime and Offenders, NACRO, NY.

Scorzafave, L. G. ve M. K. Soares (2009), “Income Inequality and Pecuniary Crimes”, Economics Letters 104, 40-42.

Soares, R. R. (2004), “Development, Crime and Punishment: Accounting for the International Differences in Crime Rates”, Journal of Development Economics, 73, 155-184.

Stiglitz, J. E. (1996), Kamu Ekonomisi, Çev: Ö. Faruk Batırel, Marmara Üniv. Yay. No:59, İİBF Yay..

Tang, C. F. ve H. H. Lean (2009), “New Evidence from the Misery Index in the Crime Function”, Economics Letters 102 , 112–115.

Trumbull, W. N. (1989), “Estimations of the Economic Model of Crime Using Aggregate and Individual Level Data”, Southern-Economic Journal, Sep., 423-439.

Van Tulder, F. ve A. Van Der Torre; (1999), “Modelling Crime and The Law Enforcement System”, International Review of Law and Economics, 19(4), 471-486.

Witte, A. D. ve H. Tauchen (1994), “Work and Crime: Exploration Using Panel Data”, NBER Working Paper, No: 4794, 155-167.

Witte, A. D. (1983), “Estimating the Economic Model of Crime: Reply”, Quarterly Journal of Economics, XCVIII, 167-176.

Yamak, N. ve R. Yamak (2003), “Sosyoekonomik Şartların Suç Unsur-larının Oluşumları Üzerindeki Etkilerinin Belirlenmesi: Makro Veri Analizi, 1964-2000”, VI. Ulusal Ekonometri ve İstatistik Sempozyumu, Gazi Üniversitesi, İİBF, 29-30 Mayıs, 1-10.